ahilik,ahi,ahi evran,islam,aşıkpaşa,kırşehir,ahmedi gülşehri,selçuklu,osmanlı,insan,güzel ahlak
İslam’ın Kapsamı
İslam dar ve geniş iki anlamda kullanılır: Geniş anlamda, “Hz. Âdem’den (as.) Hz. Muhammed’e (as.) kadar bütün peygamberin tebliğ ettikleri dinlerin ortak adı”dır. Dar anlamda ise “Hz. Peygamber’in tebliğ ettiği son dinin adıdır ve kurucu metinlerde -Kur’an ve Sünnet- mevcut bulunan mesajların toplamı”dır. Fakat aynı zamanda İslam, gerçek dünyada var olan bir hadisenin; hukuk, şehirler, devletler ve medeniyetler yaratan bir hareketin adıdır.
Dinlerin Yönelim Farkları
Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam, aslında insani olan üç temel imkânın tecessüm etmiş şekilleridir. Bunlardan Yahudilik dünyevi temayülü, Hıristiyanlık uhrevi temayülü, İslam ise bu ikisinin sentezini temsil eder. Yahudiler, tannnın melekûtunu bu dünyada, Hıristiyanlar ise ahirette bekliyorlar. Yahudilik, tarih boyunca insanın şuurunu dış dünyaya, Hıristiyanlık ise kendi kendisine doğru yöneltmiştir. Aslında Hıristiyanlık gerçek anlamda bir eylem olmaktan ziyade insan hayatının en derin hakikatleri hakkında bir ‘haber’dir. Bir dinin dünyaya tesir etmesi, kendisinin de dünyevi yani en geniş anlamda ‘siyasi’ olmasıyla mümkündür.
İslam’a gelince, o bu ikisinin bir sentezidir. Hz. Peygamber, Hira mağarasında ve Mekke’de bir Hanif. bir zahid ve dinî düşüncenin bir habercisiydi.
O mağaradan çıkıp bir daha geri dönmemeye mecburdu, aksi takdirde Hanif olarak kalacaktı. Ama orada kalmayıp geri döndüğü için İslam’ın Rasulü (elçisi, peygamberi) oldu. Bu, dahili ile harici dünyanın, mistik olan ile aklın, meditasyon ile eylemin karşılaşmasıydı. İslam mistik olarak başladı, siyaset ve devlet olarak devam etti, gerçekler dünyasına girerek ‘İslam’ oldu.
İslam-Din-Kabul Uyumu
Özel bir dinin adı olarak İslam’ ile genel anlamda ‘din’ arasında anlam bakımından da sıkı bir ilişki vardır. Genel anlamda ‘din’ Allah’ın insanlara peygamberler aracılığıyla göndermiş olduğu mesajları “kabullenip” onlara “boyun eğmek” anlamına gelir. Özel anlamda ‘İslam’ ise Allah’a yani onun mesaj ve talimatlarına “teslim olmak” anlamına gelir. Bu noktadan bakınca ‘din’ ile ‘İslam’ın eş anlamlı olduğunu söylemek mümkündür.
Diğer yandan Müslüman olabilmek için önceki peygamberlere ve onlara gönderilen vahiylere de iman etmek şart olduğundan, özel anlamdaki İslam’ın, genel anlamdaki İslam’ı da içerdiği söylenebilir. O hâlde İslam’ın önceki dinlerle ilişkisinin dışlama değil, onaylama ve kapsama şeklinde bir ilişki olduğunu söylemek doğru olur. Elbette bu durum, İslam’ın kendinden önceki mesajların çarpıtılmış/saptırılmış yönlerini eleştiri konusu yapıp tashihe çalıştığı gerçeğini ortadan kaldırmaz. Nitekim Kur’an-ı Kerim’in Hz. Peygamber’e hitaben “Sana Kitab’ı (Kur’an’ı) hak olarak ve önceki kitapları doğrulayıcı ve onları(n orijinallerini) teminat altına alıcı olarak indirdik.” (5/ el-Maide, 48) buyurması da bu hususu doğrulamaktadır.
Dar anlamda İslam’ın, geniş anlamdaki İslam’la olan ilişkisini bilgisayar program firmalannm yeni versiyon program üretimine benzetmek mümkündür. Bilgisayar programlarının her yeni versiyonu, öncekiler üzerine bina edilerek hazırlanır. Dar anlamda İslam, bu programların en gelişmişini yani en yeni versiyonunu ifade eder. Ancak bu, önceki versiyonların tamamen geçersiz ve kullanılmaz hâle geldiği anlamına gelmez. Bilakis dar anlamda İslam, önceki vahiylerle beraber kendisini de ortak paydalannda buluşmaya davet eder:
Dinlerin Ortak yönü
“De ki: Ey ehl-i Kitap bizimle sizin aranızda şu ortak çizgiye, gelin: Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, hiçbir şeyi O’na ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp birbirimizi Rabler edinmeyelim. Şayet kabul etmezlerse, Şahid olun ki biz (Allah’a teslim olan) Müslümanlanz de.” (3/Âlu İmrân, 64).
Kuşkusuz bu davet, daveti kabul etmek durumunda olan Müslümanlara yönelik olduğu kadar, bütün ilahi dinleri bir zincirin halkası gibi gören -geniş anlamda- İslam açısından Ehl-i Kitaba da yöneliktir. Nasıl ki bir insanın Müslüman olabilmesi için dar ve geniş anlamda İslam’ı kabul etmesi gerekiyorsa, bu davet Ehl-i Kitabın da aynı şekilde geniş anlamda İslam’ı kabul eden kesimlerine yöneliktir.
Vahiy bitti mi Sürüyor mu?
Bu noktada şu hususun da vurgulanması gerekir. İslam, vahiy geleneğinin son halkasıdır ve artık Hz. Muhammed’den (as.) sonra peygamber gelmeyecektir. Ancak bu, kendi içinde bir gelişim çizgisini izleyen vahiy geleneğinin gelişiminin sona erdiği anlamına gelmemelidir. Bilakis vahiy geleneğinin gelişim çizgisinin son halkasını temsil eden İslam vahyinin, vahiy geleneğinin amaç ve hedefleri doğrultusunda daha da geliştirilmesi mümkündür. Ancak bu defa gelişme artık yeni bir vahiy gönderilmesi suretiyle değil, en son ve en mütekâmil halka olan İslam vahyinin, Müslümanlar tarafından sürekli yeniden yorumlanması (ictihad-tecdid) suretiyle olacaktır.