ahilik,ahi,ahi evran,islam,aşıkpaşa,kırşehir,ahmedi gülşehri,selçuklu,osmanlı,insan,güzel ahlak
Sayın Mehmet Lengerli ve “bir kul” kardeşlerim,
selamün aleyküm.
biz yazar kardeşlerimizi severiz. onlar elini taşın altına koyan kişilerdir.
ikincisi eleştiri yaparken, eleştirinin arkasından doğrusunun ne olduğu konusunda bir öneri de sunduğumuza neden dikkat etmiyorsunuz?
işin aslı yazar ehil olması gereken kişidir Nisa 59 ve adaletten önce gelir. yani işi bilmeyenin adalet dağıtması mümkün olmaz demektir.
biz yazarın bilgi birikimini bilmediğimiz için onu eserinden tanımak zorunda kalıyoruz.
biz yazıda güzel kaleme alındığını, şurda şu vardı burda bu vardı onu da yazayım gibi şeylere bakmayız.
soru şudur: bu yazı ne diyor, ve beni nereye götürüyor, ne öneriyor? buna bakarız. ileri sürülen gerekçeler de bizi hiç ilgilendirmez. ta da başında ne dediğin de önemli değil. en sonun da hangi limana girdin. daha ağır bir ifadeyle başında kiminle sözleşme yaparsan yap sonunda kime secde ettin? işte budur önemli olan.
bu dedikodu yazısı yanlış demedik. müftülük de zaten bunları yazıyor, 117 000 personeliyle bu din bir türlü hayata geçmiyor, sen niye düşünüp bir yol ve yöntem önermiyorsun da o başarısızlığı tekrar ediyorsun dedik. yani yazarı düşünmeye ve çalışmaya zorladık. bu kötü mü?
diğer yazılar konusunda yazılar iç çelişkilerle dolu. yazı ayetle başlıyor fakat laiklikle, onlara gülücükler atarak bitiyor. bu inanılmaz ölçüde tehlikeli bir durum.. ne diyeceğiz git ona mı ib.. et diyeceğiz. ağır oluyor değil mi?
sayın yazar arkadaşa yazılarımızı karşılıklı birbirimize gönderip kontrol edelim dedim. oralı bile olmadı.. bunun anlamı kibir değil mi.. konunun hem uzmanı değilsiniz, hem danışmıyorsunuz, hem müslüman görünüp milliyetçilik şarkıları söylüyorsunuz islama aykırı olarak, ve hem de kalbinizde laiklik ve onun meşhur temsilcileri var!
ne milliyetçilik ne laiklik asla islamla bağdaşmaz. islam, dünya ve ahirete dair her konuda fikri ve hükmü olan dünyavi ve uhravi komple bir sistemdir. işte bir müslüman yazar ya da okuyucu ben müslümanım deyip liberallere, yahut feministlere, yahut avrupalılara (teknik hariç) çanak tutup onların şarkılarını söyleyemez.. bu yüzden bir yazarın okuyucuyu kandırarak (iyi niyetli diyelim fakat sevdiği başka ve bilgisi az ve kibir onu danışmadan da alıkoyuyor) tehlikeli limanlara taşıması çok tehlikeli bir durum sayılmaz mı? alimin mecbur olduğu an gerekli vasfı tevazudur.. bu bile çok şeyi halladebilirdi.. ama yok..
ne diyeceğiz şimdi.. bu adam iyi adam mı diyeceğiz hala..
siz yolda giden güzel bir kıza “afedersiniz sizi iyi niyetli olarak öpebilir miyim” diyebilir misiniz. iyi niyetlisiniz fakat suç işliyorsunuz değil mi.
solcu bir yazar olsanız ona karşı gardınızı alır ve korunursunuz. fakat burda benzerinizden etkileniyorsunuz ki bu nasıl bir tehlike varın siz hesabedin.
insanlar kutsallarını tartışmak istemezler. 500 yıllık yanlışı hala sürdürmek ister. kim buna dokunursa bu sefer döner onunla kavga eder. adam dolu camide en ön safa kadar atlaya atlaya gidiyor. diyorum ki peygamber efendimiz rahatsız etmeyin insanları diyorum üç kişi biden biz senden rahatsız oluyoruz diyorlar. işte böyle..
sonuç olarak dinin kuran ve hadislerdeki hükümlerinin hukuk ve halk diline indirilmesi gerekir. nedenlerin niçinlerin yanında hayat ne hale geldi, insan ne hale geldi, sorunlar ne hale dönüştü ve bu emirler hayata bu özelliklere göre nasıl formüle edilebilir? işte bunların üzerinde kafa yormak gerek. yazar a bu da varmış yapıştıralım diyeceğine önce anlamaya çalışmalı sonra da çözüm sunmalıdır. kalbinde laiklik olan birisi ne anlayabilir ne de çözüm sunabilir. sundukları da yeni efendilerinin yeryüzü sultanlığını pekiştirir ve kişi sevdiği ile beraberdir artık..
oğuzhan kardeşim neden hep din yazıyorsunuz. din de var milliyet de var demişti.
bu bile allaha değil ama dine şirk sayılabilir.. çünkü milliyet din çadırının içindedir. yani yanyana değildir. din, milletinle ilgilen fakat milliyetçilik yapma diye yasaklar. asabiyet yasaktır diye hadis bulunduğunu defalarca yazıyorum. fakat sizlere kar etmiyor.. aşılamayan şey kavimsel benlik duygusudur. kişi çocukken önce babasını sonra ben kimim deyip kavmine sarılır. 40 yaşından sonra yavaş yavaş dinini hatırlamaya başlar. bu yüzden milliyetçi partilerin en çok destekleyenleri gençlerdir. çünkü bir aktiviteyi de içerir o partiler. adında da zaten “.. hareket..” kelimesi vardır. genç de zaten yerinde duramaz..
bu partinin başkanı namaz da kılsa islam bunu reddeder..
islam ÜMMETÇİDİR yalnız bir ulusu değil dünyadaki bütün müslümanları kapsar, ve birlikte hareketi öngörür. ulusculuk, milliyetçilik tefrikadır ve reddedilir.
Allah’ın adının anılmadığı her yazı ve konuşma meleklerin lanetine uğrar. biz dinimize aşığız ve onun ilmini bütün dünyevi ilimlere onun gözüyle bakarak değerlendiriyoruz. örneğin iktisatta adam smithin şarkılarını söylemem ben, ya da kadın haklarında feminist söylemlerin arkasında marksizmin olduğunu bilir ve kaçınır, kadın veya erkek hakkını kendi dairem olam islam dairesinde ararım.
insanlar halen yaşadıkları yaşamı “bu doğru olmalı” diye düşünüyor ve sorgulamıyor. sistem öyle eğitiyor ve böyle düşün diyor. ben kravatı bile ne düğünümde ne haftasonu takmam. etrafım diyor ki, bunu tak çünkü saygıdır, sen ev sahibisin diyor. işte tipik örnek. ben şunu diyorum. insan iman ışığı ile güzel söz ve güleryüz gösterirse işte saygı budur, onlar da hoşnut olacaklardır diyorum ve dediğimi yapıyorum.
işte nefsim pay almasın ama, yürekten ve sağlam bir iman, imanı bilgi ile techiz edilirse, daışmayla kontrol edilip sorgulamalı bir analiz ile sonuçta insan sevgisinin yansımasına onun ihtiyacına göre çözüm üretilebilirse o zaman sonuç alınabilir.
yani formül şu olmalı, BANA ANLATMA; BENİ ANLA
hocalar, diyanet, yazarlar hepsi anlatıcı. çünkü kibir var. bak ne kadar güzel yazdım, bu kaçıncı yazım, kaç kişi benim yazımdan alıntı yaptı v.s.
ama kaç kişiyi irşad edip ALLAHa postaladın, bu yok…
Geçen hafta 5 gün her gün saat 10 otobüsünde konuştuğum iki işçi üç öğrenci. 15 dakika ona anlattırdım, son 15 dakikada ben sohbet ettim. dikkat, nasihat değil.. ve 5inden de namaza başlama sözü aldım..
Bunları övgü için anlatmadım. işte bir yazarın anlatma değil onu anlama ve uyararak anlatılanı hayata geçirebilmesini hedef alma hedefi olmalıdır..
BİR KUL kardeşim de lütfedip sen halife ol demiş. doğrudur, ben zaten halifeyim. bütün insanlar halifedir. sadece bunların bazıları görevini yapmaz ve zayi eder, bazıları da tam yapmaya çalışır. bir kul kardeşim de halife olmak istiyorsa şartları şu:
-12 yaşında namaza başlasın
-her gün derslerine mevlana dan iki sayfa okusun.
-mahalle camisinde taşın üstüne çıkıp ezan okusun.
-ilahi aşka düşüp bir bardak şarabını gündüz gözüyle içsin
-imam hatip diye orta okul 2. yi birakıp bir yılını yaksın
-sürekli zikre dikkat etsin
-günahına nasuh tövbe etsin
-servisi terkedip otobüsle gidip gelsin ve böylece insanlığını anlasın,
-yemek fişini bıraksın, istediği zamanda yiyerek nefsi büksün,
-elbisenin sıkmasına isyan edip bolluk için cübbe giysin,
-koltuk yerine sandalyeye otursun tevazu olsun
-simitçiye hergün iki lira bıraksın 6 çocuğa simit olsun,
- bir dul aileye her ay otomatik önemli bir para versin,
-telefon gelince bir çuval unu lacivert elbiseyle eve indirsin, devlet görev yapmalı, bu da devlet görevi demeli.
- her gün bir işçi ya da arkadaşı yemeğe götürmeli,
- kanunların zulmu ile mücadele etmeli (kdv, reklamlar, faizler, asgari ücret, ahiliği merhamet olarak sunmalı,v.s)
- istisnasız herkese özellikle tanımadıkların, kızılayda bile selam vermeli. bir kilometrede 30 kişi olmalı.
- yetim okullarına ve yaşlı huzur evlerine müsait zamanlarda gitmeli,
- geceleri insanların hidayeti için ağlamalı,
-yolda giderken herkese dua ile gitmeli,
-bütün hayat merhametle bezenmeli,
işte bunları yapabilirsen değerli hemşerim senin adını levhi mahfuza halifeliğini iyi yapıyor diye yazarlar. herkes halifedir lakin zayi edenler çoktur.
Allah azizdir o halde kulu da azizdir.
biz sizlerin hepinizi seviyoruz. lakin mücadelemiz yanlış veya eksik fikirlerledir.
sözümüz ya da ilacımız kişiye yada hastaya değil, hastalığadır. onun için kimse sevgimizden şüphe etmesin. lakin biz ALLAHI da hem ilimle hem aşkla severiz. sıkıntılar biraz da ilimsiz sevip ortaya çıkmaktan kaynaklanıyor sanırım.. sabrınız için teşekkür ederim. sevgilerimle…