ahilik,ahi,ahi evran,islam,aşıkpaşa,kırşehir,ahmedi gülşehri,selçuklu,osmanlı,insan,güzel ahlak
Sn. Kırşehir Müftüsü Dulkadiroğlu..
yazınız gerçekten bir Cuma Hutbesi gibi.. gerçekten dini milliyet için kullanmamış. halkın kemali ahlakı için ayet hadis ve yerli yabancı ileri gelenlerin benzer sözleriyle desteklenmiş bir kompozisyon sunuyor. bunlar emek isteyen derlemeler şüphesiz… bunu müftü efendiler de yapıyordu zaten neden zahmet ettin sen de aynı şey için..
işin aslı diyanetin sürekli benzeri hutbeleri olmasına rağmen toplumda gıybet ve dedikodunun kalktığını ya da azaldığını gördün mü hiç.. sen bile bunu farkettiğin için olmalı ki bu yazıyı yazma ihtiyacı hissetmiş olmalısın..
o zaman bir türlü çözülmeyen sorunu sen mi tek başına aynı şeyleri söyleyerek çözeceksin..büyük iddia..
şimdi biraz da ben salata yapayım istersen.. dünyadaki bütün toplumlar gıybet ve dedikodunun iyi bir şey olmadığını zaten bilirler.. hatırlatılmasa bile küçük tecrübeleri ile bunu farkedebilirler aslında.. insanlara bizde o kadar ayet ya da hadis hatırlatılıp hatta tehdit edilmesine rağmen bu suç yaşamaya devam edebiliyor. bir diğer deyişle DİN HAYATA YANSIMIYOR. İŞTE SORUN OLAN ŞEY BU.. İnsan psikolojisi ile toplum psikolojisi ve din arasındaki bağların koptuğunun kabul edilmesi ve bunların analiz edilerek seviştirilmesi temel zorunluluktur. bana kalsa cuma hutbesini bir psikoloğa okuttururum. din adamı insanı tanımadan dini acı şerbete dönüştürüp zorla içirmeye kalkıyor.. peygamber efendimiz genellikle tebliği tek tek yapardı.. bunun anlamı şu.. kişinin ruh haline göre hitabederdi.. bu yüzden aynı konuda bazı hadisler farlılıklar gösterir. çünkü kişinin kalbi hastalığı farklıdır da ondan..
buradan şuraya gelmek istiyorum.. bir din adamı toplumsal veya kişisel hastalığımız şudur diyemediği gibi dinin koyduğu bir kuralı hayata nasıl geçireceğine ilişkin hiç bir model önerisi de yok.. sizin ki gibi..
bir adım daha ileriye ben gideyim.. dedikodu etmek nefsi emmarenin büyük bir iştahla arzuladığı bir şeydir ve bundan büyük keyif alır. siz bunu cehennem korkusu ile bile durduramazsınız..istediğinizi yapın. dinlemez.
aslında dedikodu psikolojik olarak bir iletişimi de beraberinde ifade eder ve faydalı yönleri de vardır. dolayısıyla bazılarının yaptığı gibi dedikodu adına tüm biraraya gelmeyi de yasaklarsanız bu sefer toplum bağları kopar. dolayısıyla iletişimi kuvvetlendirerek kişiyi kişiliğini becerisini ortaya koyabilecek imkanları sunmak ve ödüllendirmek kişiyi rahatlatır ve özgüvene getirir ki bu kişilerin dedikodu yapma yüzdesi çok düşük hale gelir. işte toplumun bütün kesimlerinin fert veya alt bölümlemeleri olarak ilişkilerinin de serbestçe tanınması onları özgüvene getirir ve toplum rahatlar ve aşağılamalar azalır. aşağılama, ya da eşitsizlik gıybet ve dedikodunun en temel altyapısını oluşturur. yani onun bataklığını..
bütün bunların üstüne ortamdan sonra kişinin zevk ve davranışlarının yani kişiliğinin de ilave olarak terbiyesi lazım gelir. örneğin 1000 lira kanaatli adama yeter, kanaatsiz adama yetmez bunun gibi. işte ne yaparsanız yapınız insanı İMAR etmezseniz hiç bir şeyi ona yetiştiremezsiniz ve ahlakını da kemale erdirmediğiniz için o dedikodusuna büyük zevk alarak devam edecektir..
işte insanın imarı ihtiyaçlarının bir şükür dereces,inde kısmen tatmin edilmesi ve İMAN derecesinin yükseltilerek AŞK derecesine çıkarılması gerekir. cami cemaatinin de namaz kılıp çıkınca hemen hocasının dedikodusunu yapmaya başlaması, ilme hürmet, yöneticiye hürmet, büyük küçük saygısının zayıflaması, imamın şahsi ahlaki kusurları ve nihayet namaz kılanların YÜRAUNE (sekil olarak)Maun 3, deki gibi berbat bir namaz kılmalarındandır.
işte ihtiyaçların kısmen karşılanması bir ahlaka (dedikodudan uzak) ulaşmanın gereğidir. hükümetler her eve en az bir gelir girmesini bunun için sağlamalari gerekir. bu hem ahlak ve hem de insanlıktır.
kısmen değindiğimiz üzere insanlar sevdiklerinin dedikodularını yapmazlar. bu yüzden toplumu eşitleyerek ya da iyilikli, faydalı insan tanımlamasına sokarak birbirini sevdirmek gerekir.
son ilave bunların şemsiyesi ya da sigortası sayılması gereken İMAN DERECESİNİN ARTIRILMASIDIR. bu da zorla namaz kıl demekle olmaz. allahı peygamberi ve kendini ona sevdirmeye çalışmak ve birazcık da korkutmadan ölüm düşüncesini hatırlamasının yararlı sonuçlar vereceğini bilmesi gerekir. daha önce ÖLÜMÜ ÖLDÜRMEK diye bir yazı yazdığımı hatırlıyorsunuz.. toplum düşüncesizliğe gidiyor.. en tehlikelisi de bu.. düşünmeyen insana dedikodunun kötülüğü kar etmez. onu düşünmeye itecek sorgulamalar yapmak gerekir..
işte ben nedenini araştırır, sorgulamaya davet eder, sonra hayatına nasıl uygulayacağına ilişkin küçük ip uçları veririm. ama asla dedikodu kötüdür bile demem. fakat sonuç alırım ben…
dulkadiroğlu, şimdi ne düşünüyorsun..diyanet işleri başkanına nasihat verebilir miyim. ne dersin.. zaten müftülük benden hutbe yazmamı istedi biliyor musun? onlara da bir çok öğütler verdim. işte ben İNSANI ALLAH İÇİN ÇOK SEVERİM. ÖL DE ÖLÜRÜM. şu sitede o kadar yarenlik ettim kimse ne cevap ne teşekkür bile etmedi.. işte bu toplumda sizler ileri çıkan kişilersiniz ve sizin TAKDİR gücünüz çok eksik. işte sizlerin dedikodu yapması büyük bir olasılık..
araştırmalar bile: maneviyata saygılıların, çok takdir edenlerin, ve birbirine zaman ayıranların sağlam aile oluşturduklarını gösteriyor…
darılma sen iyi adamsın vesselam.. ama daha iyi olmak zorundasın. başkasının söylediğini sen niye tekrar ediyorsun. gider müftülüğün sitesinden okurlar zaten.
farklı olmak için sormalı,ve sevmelisin. derinlikli bir ilimle (kesbi ve vehbi ilimler), sevgi allah için bir araya gelmezse etkili sonuç alınamaz.. herkes söyler durur. havanda su döv dur…
selam ve sevgilerimi sunuyorum.. kırdıysam hakkını helal et. allaha emanet ol…