ahilik,ahi,ahi evran,islam,aşıkpaşa,kırşehir,ahmedi gülşehri,selçuklu,osmanlı,insan,güzel ahlak
Doğum ve ölüm tarihi kesin olarak bilinmekle birlikte, 1250 yılında doğduğu sanılmaktadır. 85 yıl yaşadığı bilindiği için, 1335 yılında da öldüğü tahmin edilmektedir.
Kırşehir’e Ahmet Gülşehri’nin yaşadığı dönemlerde “ Gülşehri” denildiği için “ Gülşehri” diye anılmaktadır. Asıl adı Ahmet’tir. Gençliğinde edebiyat, tasavvuf öğrenmiştir. Büyük bir ihtimalle Mevlana’dan sonra yerine geçen Sultan Velet’in, Mevlevilik’i yaymak için Kırşehir’e gönderdiği dervişlerden biridir. Kırşehir’de bir zaviye kurarak, Mevlevilik’i yaymaya çalışmıştır. Buna Gülşehri’nin şu mısralarında görebiliyoruz.
“Şeyh Mevlana Celaleddindurur
Kim cihanda bir aliy’yüt-tayidurur
Görmedik bir er cihandan gitmedi
Ol Celaleddin cihandan gitmedi…”
Yapıtı “ Mantıkut’t Tayr”da yer alan dizelerinde, kent halkının saydığı şeyh olduğu anlaşılmaktadır.
Ahi Evran ile 50 yıl birlikte yaşadığı ve Ahi olduğu anlaşılmaktadır. Cacabey Medresesi’nde yetiştiği, Farsça ve Arapça öğrendiği sanılmaktadır. Fakat, bütün eserlerini Türkçe yazmıştır, bu dilin gelişmesine yardımcı olmuştur. Ahi Evran, son günlerde Ahilik postunu Ahmet Gülşehri’ne bıraktı. Ahiliğin anayasası sayılan “ Fütüvvetname” adlı eseri yazması, bunu belgelemektedir. Yine bir şiirinde “ Elli yıl ansız durmadım/ Yazı yaban durgun görmedim” diyerek 50 yıl birlikte kaldıklarını anlatmaktadır.
Gülşehri, en önemli yapıtı olan “ Mantıkut’t Tayr’ın 1317’de tamamladı. Bu yapıt Feritüddin Attar’ın Farsça yapıtının çevirisidir. Çeviriyi, özellikle Mevlana’nın Mesnevisi’nden aldığı öykülerle süslemiş, tasavvufa ilişkin kendi görüşlerini de eklemiştir. Yapıtının en önemli özelliği, Türk dilinin hor görüldüğü bir dönemde duru bir Türkçe ile yazılmış olmasıdır. Bu yapıtın Türkçe’nin Farsça ve Arapça’dan daha üstün ve uyumlu olduğunu göstermek için yazıldığı anlaşılmaktadır. “ Gülşehname” adıyla da tanınır. Ozanın öbür yapıtları:
Felekname (1301), Aruz Risalesi (Farsça), Keramet-i Ahi Evran ve henüz bulunamamış olan Kudüri Tercümesi’dir.