ahilik,ahi,ahi evran,islam,aşıkpaşa,kırşehir,ahmedi gülşehri,selçuklu,osmanlı,insan,güzel ahlak
Çıktım da seyran eyledim şu Gırşaarı
Acep gezsem ala donlum var mıdır
Güzeller çerağı Mucur Kaman’ı
Acep tozsam kara donlum var mıdır
Hay beri güzelim de hay beriye
Selam saldım iğde belli sülüye
Akpınar’dan gelen geçen diriye
Acep sorsam ince bellim var mıdır
Yatar da deli gönül kör duldaya
Mayil oldum onbeşine varmaya
Melhem olmaz yarelerim azmaya
Acep nitsem gönlümüze dal mıdır
Elem verir dertlerimin herbiri
Yol eyledim sultanımın kalbini
Boztepe’nin Yörük düşer ingini
Acep eğler sunaları var mıdır
Güzel oynar yaylanın çemeninde
Nazın içer dağların perçeminde
Niğde Bor’da eyleşir Nevşehir de
Acep yesem üzümleri var mıdır
Yanarım da deli gönül yanarım
Sağlam aldım çürük sattım şaşarım
Adana’dan bir yar tuttum kararım
Acep öpsem memeleri gül müdür
Yeşil ördek süzülüyor ırmakta
Benim yarim sallanıyor duvakta
Kayseri’den gelmiş eli kulakta
Acep öpsem mizanında kar mıdır
Ahi Evran pirimiz sultanımız
Kulak verir pabuçta hünkarımız
Çırak kalfa usta şedde salahımız
Acep deşsem şeceresi sır mıdır
Yesevi saldı hünkarı hikmetle
İrşad eyleye rençberi sohbetle
Kırşehir’den kopan Hacı Bektaş’da
Acep aslan geyik ile yar mıdır
Deli gönül yazılarda dolanır
Asbap yuyan kızlar ile eğleşir
Konya’yı Karaman’ı Akşehir
Acep yetsem garipleri çok mudur
Budaktan yavrum gel hele budaktan
Şarap içtim zem zem deyu dudaktan
Mekke Medineyi getir uzaktan
Acep gönül kabesine sır mıdır
Hazan olmuş güzelim hazan olmuş
Çemen üstüne gazel düşe durmuş
Yolunu gözlerim Antep’e inmiş
Acep nitsem ıraklarda zor mudur
Mestine de gülüm düşmez mestine
Gönül koydum sunaların ey’sine
Urfa Maraş İstanbul el üstüne
Acep kopsam avratları çok mudur
Deli gönül karar etmez kulpuna
Bakraç bilmez güğüm yükler tavuğa
Urfa Mardan Diyarbekir sulhuna
Acep gezsem tazeleri on mudur
Sıkıdır da menim canım sıkıdır
Men çalanda yar söyleye sekidir
Çankırı da yaren ağa başıdır
Acep desem başağaya yol mudur
Dolanır da deli gönül dolanır
Kırk avradın peşi sıra fırlanır
Çin de yemen de soyhası dökülür
Acep varsam yad elleri gül müdür
Selam verdim selam üste nur mudur
Gönül düştü bir zalime sır mıdır
Halep Şam Mısır koynumda el midir
Acep geçsem kasırlarda bey midir
Yar elinde gül destedir zamanı
Güle sordum el söyletir nihanı
Arap Kürd Laz Çerkez kaynar kazanı
Acep selam eylerim de dert midir
Yeldirdim de yar uğruna yeldirdim
Köşe bucak sap samanı doldurdum
Urus, Amerika ırak kondurdum
Acep ağsam sarışını bal mıdır
Ahi kul ahmedim eller övünsün
Yaş ağaca balta vuran dövünsün
Ele güne yağlı yedim sanılsın
Acep niza etsem felek ile zor mudur
Ahmed ağlar ahmed güler dalından
Daldan öte gitmez yolun ardından
Bohçaladım diyeceğin lafından
Acep çözsem sırlarını ney midir
tavuk: üzerine gelinen eski eş
aşık ahi kul ahmede bu yazıları yazmak nasib olmuştur