biri ya takılacak ya zulmedecek
yahut yüreğim şöyle bir okşayacak
Hak ruhuma ney misali üfürecek
ötmeye mecbur kalır şairin oğlu
*
Rabbim yollamış beni Kırşehir iline
babam Ama Hafızın Hakkı’dır biline
beş yaşında gidilir mi Cumhuriyet’e
mahkemeye mecbur kalmış Kalaycıoğlu
*
orta ikiyi feda, git İmam Hatipe
Kuran, tefsir, hadis, arapça ilim ile
üç yıl sonra dön gerisin geri Cacabey’e
birinciliğe yakışmaz mı imamoğlu
*
Kırşehir Lisesi az kahrımız çekmedi
Nimet hanım şu kızla dans ediver derdi
Sütçü edebiyat notumu pek kısardı
itiraza mecbur kalmış berberin oğlu
*
Ali Hikmet söyler “çatal karam çingenem”
Porto Riko’da kumar, Kabe’de namazım
desteksiz atardı Ali Hikmet’in vahabım
özlemeye mecbur kalmış berberin oğlu
*
sonra gurbet başladı Siyasal ile
koptu bağrım gül kokusun eller ile
hasret çöktü Aşıkpaşada dam eve
özlemeye mecbur kalmış gurbetin oğlu
*
ineğimiz vardı sürerdik sığıra
tavuklar gıdaklayıp verirdi yumurta
misafir ağırlardık iki katlı konakta
gelenleri seyran etmiş konağın oğlu
*
büyümüş okumuş Ahi Evran kim demiş
kalem çalmış Ahilik bir insanlık imiş
site kurup “ahikirsehir”i duyurmuş
duyanları hayran etmiş ahinin oğlu
*
lakin halkı şaşmış, bilirken bilmez olmuş
Ahi Evran veli yerinde yatsın demiş
duadan öte de bir şeyini bilmezmiş
cahilleri seyran etmiş bilenin oğlu
*
Garipname ile aşıkpaşa menzilli
Felekname dedi kim Ahmedi Gülşehri
Yaratılanı yaratandan seven Yunus’u
Cümlesini seyran etmiş Rahmanın kulu
*
Ey Kırşehir bağrındakiler beni yakar
Karabacak Dinekbağı Kılıçözü akar
Kaleden oruçta ramazan topu atar
Kul Ahmet beyan etmiş ki hallerim AHİ
*
ahi kul ahmed’in kısa bir hayat hikayesidir.
*
ahi kul ahmed
Said Sargın
Mucur ve köylerinde çok meşhur olan, bir inek için yazdığı mizah öğeleriyle dolu olan şiirdir. Kitaba göre inek ile ilgili şiirin, ya da Geycekli köylülerin deyimiyle “İnek Türküsü”nün hikâyesi şöyledir:
Kıran Köyünden Şemsettin Gündüz’ün birkaç İneği vardı, satacaktı. Geycek’ten Niyazi Sapmaz ve Asaf Sargın’a da inek gerekli idi. Şemsettin Gündüz ineklerinin iyi cins olduğunu söyledi. Geycek’li iki ozan kalkıp Kıran’a gitti. Ancak inekler övüldükleri gibi değildi, çelimsiz yaratıklardı. İnek sahibi ineklerini nasıl bulduklarını sordu. Aşık Niyazi “Şemsettin bey, iznin olursa bunu türkü ile söyleyelim” dedi. Görelim ne dedi, Aşık Niyazi Sapmaz’a iyi kulak verelim:
HEÇ KUSURUNU BULAMADIM İNEĞİN
Fitilsiz idareye benzer gözleri
Körpe oğlak ayaklı kibar izleri
Çok intizar almış çarpık dizleri
Bir kusurun bulamadım ineğin
Kuyruğu pek kısa, bozuk arkası
Beş senelik palto gibi hırkası
Yumruk gibi sırtındaki ohrası
Heç kusurun bulamadım ineğin
Çok meşhur arkadaş gelde gör dedi
Sağdırdım baktım ki bir cezve südü
Hakikat halapa, üç parmak budu
Bir kusurun bulamadım ineğin
Erzulumdan gelmiş cinsi anası
Emerkene görünmüyor danası
Çiftçi döğmüş bütün yara sinası
Bir kusurun bulamadım ineğin
İstemem Asaf’ım gidelim aman
Yem döktüm bilmiyor,görmemiş saman
Muhanete gitmez alan bir zaman
Bir kusurunu bulamadım ineğin
Milâyım duruyor uyumuş danı
Noksanı boynunda bir yörük çanı
Caydın mı Niyazi eyi olur sonu
Heç kusurunu bulamadım ineğin
Boynuzu yok, buğazında kendiri
Çökeleği olmaz, mehşur pendiri
Çok gezmiş pazarı, görmüş Çandır’ı
Ben kusurun bulamadım ineğin”
Dört yiğit getirin,yıksın yatırsın
Örmesini Kalhannı’ya batırsın
Aşık Hasan noksanını yetirsin
Ben kıymetin bilemedim ineğin
Yazılmamış,katim kalmış sayımda
Çökmüş kalmış Kalhannı’nın suyunda
Var ise müşteri Kıran köyünde
Ben kıymetin bilemedim ineğin
15.05.1996 tarihinde Geycek köyünden Nebioğlu Suat Ertuğrul ile Geycekli Sait Sargın arasında geçen atışma;
Nebioğlu:
Anasında hızlı bir tay gibisin
Acemice söyler bir bey gibisin
Tavında değilsin,bir toy gibisin
Kaşın gözün niye oynar Geycekli
Geycekli:
İlmini bilemem,yoktur satışın
Boşuna meydanda göbek atışın
Kurban olsan,yedi eve yetişin
Kalanında yetim doyar Nebioğlu
Nebioğlu:
Aman,hiç inanma,kötüye,keme
Yılışma karşımda,ozanım deme
Şehadetin kabul etmez mahkeme
Kem söz,sahibine uyar Geycekli
Geycekli:
Yağızca bir at’a binmedin daha
Eşeğin sırtında inmedin daha
İmana gel dedim,dönmedin daha
Melun şeytan gözün boyar Nebioğlu
Nebioğlu:
Dost isen tertemiz,sade huya gel
İlim dinle,alimleri duyda gel
Vebalini bir çıkıya koyda gel
Yarı yolda nefsin cayar Geycekli
Geycekli:
Şu koca bedenin dünyayı ister
Yeşil elbiseli oldun mu asker
İmzalı mühürlü tezkere göster
İhanetin eller duyar Nebioğlu
Nebioğlu:
Geceyi gündüzü seyret,bakta gel
Aşık isen yürekleri yakta gel
Nebioğlunun makamına çıkta gel
Kaleminde düşük ayar Geycekli
Geycekli:
Hikmet ne kuytuda,ne de düzdedir
Seyir ne gecede,ne gündüzdedir
Adalet,merhamet önümüzdedir
Sözün seni nar a koyar Nebioğlu
Sait Sargın