Kara gözlerine kurban olduğum
Yeldirme beni gel aşkın elinden
Siyah zülfünü de boydan ölçtüğüm
Öldürme beni gel aşkın yelinden
Baha kıl sen canımı aşk yoluna
Nice dosttan çevrilem hay demine
Canı serpuş eyledim aşk iline
Soldurma beni gel elin sözünden
Ala gözler siyah sürmeyi neyler
Ak ellere al kınalar gül eyler
Dost elinden bir nazarlık kul eyler
Aldırma beni gel elin kahrından
Ala gözlere siyah kaşlar düşer
Yaylanın karı döşüne yol eyler
Sana yanmış koç yiğitler zor beyler
Yeldirme beni gel senin aşkından
Yiğit olam nice sırlar taşıyam
Sala verem şerli huylar paylayam
Elden ari kime derdim söyleyem
Bildirme beni gel gülün halinden
Düğün olur körpe kızlar baş gelir
Memeleri domur domur ter olur
Bir kıza da onbeş civan del’olur
Darıltma beni gel memen ucundan
Zülfünün teline kimleri astın
Beş bini saydılar bir ben mi kastın
Güzeller içinde sen misin algın
Yollama beni gel elin zorundan
Senin ilen yiyip içip bakışsam
El atıp da düğmelerin koparsam
Canı cana katıversem bir olsam
Nazlanma beni gel canın özünden
İnce bellerini güzel sararım
Gece gündüz sevdalara yelerim
Eller bilmez memelerin sıkarım
Soğutma beni gel yarim koynundan
Yarim, hatırın hoş, birin bin olsun
Senden âlâsı bulunmaz kül olsun
Ahdinde durmayan yar el olsun
Soldurma beni gel gülüm eşkinden
Ela gözlü yar gel yandırma beni
Baharımı kışa döndürme beni
Ahdim kavi yazdım çözdürme beni
Çıkarma beni gel gönül bağından
Yar doğru mudur, yolların sulaklı
Onca güzel arasında ulaklı
Halden bilenlere kurban olak mı?
Seyirtme beni gel zalim peşinden
Ahi kul ahmed yolun aşka varsın
Aşk ile yoğrul canın yana dursun
El olma sen gül iken canan bilsin
Canla canan harda aşkın elinden
hattat aşık ahi kul ahmede nasibdir
Benden selam olsun gül yüzlü yare
Güzelliğin gülden sorulur olsun
Kıymatın bilinsin el düşe nara
Güzelliğin elden sorulur olsun
Kız, aklımı aldın divane kıldın
Kara kaşlarını nazara yazdın
Bir gün yatıp on gün yabana saydın
Vefalığın halden sorulur olsun
Dağlar açmış perçemini kaşına
Güller açmış goncasını dalına
Güzel çekmiş çadırını halına
Hatırların boy’dan sorulur olsun
Güzel gel seninle kiraz yolalım
Ayva nar hemi de pazar edelim
Beşe alıp üçe sattık nidelim
Kazançların baçtan sorulur olsun
Güzel gel bir gececik sarılalım
Ağu içir ölüncek bakışalım
Ha şöylece canları verişelim
Bahaların candan sorulur olsun
Ben bu güzelle ne etsem neylesem
Üç gün atlı beş gün yaya yürüsem
Yörük yaylasında niza eylesem
Güzellerin bey’den sorulur olsun
Bu güzele benzer yar bulamadım
Alı al moru mor gül deremedim
Sevdim de kıymatını bilemedim
Cilvelerin benden sorulur olsun
Güzel aldın beni cilveyle nazla
Melhem olman mı bir ballıca sözle
Ak ellerle yaram sarsan ha şöyle
Şifaların yarden sorulur olsun
Güzel, bir ah çeksem dağlar başına
Zülfün peçe çekmiş zalım kaşına
Sende bu güzellik anan soyuna
Cefaların nazdan sorulur olsun
Bu yar ile pazar eyledik baştan
Sinene çek dedi dertlerim halden
Çeker oldum bitmedi yazdan kıştan
Salaların kaştan sorulur olsun
Ahi kul ahmedim sevmek işimdir
Güzeller hatırı baha canımdır
Bu güzele yanmak iman düşümdür
Yazgıların Hakk’tan sorulur olsun
Baç: Pazar vergisi
Boy: ırk boyu
Baha:bedel
Bey:Yörük beyi
Zülf:saç
aşık ahi kul ahmede nasibdir
Benden selam olsun Haçça geline
Sarsam belin ince deyu incinir
Yenem dedim yenemedim göğnüme
Sarsam koynum nazlı deyu incinir
Yari güzel olan döner fırlanır
Derdi nazar olan bana eğlenir
Benim yarim eller ile sohranır
Sorsam kelin nice deyu incinir
Al giydim allar giydim de hareli
Yar koynumda yanarmış biçareli
O yar hasta olmuş ister pekmezi
Katsam karın nice deyu incinir
Ararım yar arar sevda ararım
Oturdum bahçaya zülfün tararım
Yollarda yitirdim yarim sorarım
Örsem belik kına deyu incinir
Arap atına da yol mu dayanır
Yari güzel olana el dalaşır
Ben bir güzel sevdim inci mercandır
Bilsem için nice deyu incinir
Pazar eyleyemem yar ile yaran
Denk düşemedim cilve ile nazdan
Mehlem eylesin ballı sözle sazdan
Sorsam sözün nice deyu incinir
Varmayınca kaptırdımdı Haççayı
Heba ettim onca altun akçayı
Dolanı dolanı öldüm bahçayı
Sorsam ahdin nice deyu incinir
Ahi kul ahmedim yanar yakından
Bir selam geldi de Haçça gelinden
Eğer ölür isem ben bu yareden
Ölsem sorgun nice deyu incinir
aşık ahi kul ahmede nasibdir
Bir güzel sevdim de ben’i kırılsın
Bahar dalı onlan çiçek açarmış
Er güzel sevince canı unutsun
Seher yeli erden yola düşermiş
Çifte benler nazar kılar ellere
Zülüf salar aşkı duyan erlere
Beni salar sadık diye çöllere
Yoktan deve yükü serab düşermiş
Aklım zay edip de gömlek giyince
Sözüm sohbetimde “güzel” olunca
Cehle çaldım kılıç felek şerrince
Deccal ile felek canan düşermiş
Katrem deryaya varmadan durulmaz
Güzel sarmaya da kanun yazılmaz
Yiğit goncayı sarmadan bilinmez
Güzelle yiğit canda bir düşermiş
Kırıldı kanadım güzel sarasın
Sarıl da koynuma melül giresin
Ağşamdan sabaha öldüm bilesin
Sabahın seherinde can düşermiş
Ömürün ipini ecel çekermiş
Güzelin dilini yumuş bezermiş
Koynunda ölürsem cennet yazarmış
Yiğit namazına “güzel” düşermiş
Kirpikleri gönül ile cengeder
Mani düzer nazı güle nakşeder
Yiğit süzer boydan âri celbeder
Seven ahdine ezelden düşermiş
Kömür göze sürme neyler belalım
Siyah zülfün tel tel olmuş örelim
Alma yanak inci dişle gülelim
Sunaya yiğit sazı gül düşermiş
Kadir mevlam güzel ver de eğleyim
Altı ay kışın koynumda saklayım
Bir nazarına var git çiğ öleyim
Bu güzelin hatrı cana düşermiş
Ahi kul ahmed sohbetin “güzel”len
“Güzel” diye seherlerde ağıtlan
Bir kuluylan hoşnut olma çirkinlen
Güzellen çirkin Hakk’da bir düşermiş
(not: bu şiiri tam anlayana yemek ısmarlıyorum)
ahi kul ahmed’e nasibdir.
“Akıl başta
/ Utanma yüzde
/ Bilgi gözde bulunur
/ Öfke gelince akıl gider
/Tamah gelince utanma gider
/Haset gelince bilgi gider” (Hacı Bektaş-ı Veli söyledi)
Sarı saçlarına kurban olduğum
Bahar gelir sana döner gün gelir
Sazdır tellerine zülfün gerdiğim
Yiğit ölür adı kalır gün gelir
Ben bu hasret ilen çokca yaşamam
Sen bu nazlar ilen niyaz çekemen
Ağla ağla derken ömre yitemem
Yaşlar yaşar darda düşer gün gelir
Seni seven benim ben’i göremem
Seni senim için seven bilemem
Ağu aşkın baçı gari saramam
Ölen sever ben’ler yaşar gün gelir
Cemal diyerekten seher düşermiş
Sarı saçlarına altın göğermiş
Beller kırılası bizden geçermiş
Körpe gelir koca düşer gün gelir
Ala gözlü çifte benli sevdiğim
İnsafın yok mudur öldür bakayım
Kadıya haber sal mihrin vereyim
Eşek ölür kadı bunar gün gelir
Kaç yaşadım yaşlar ile yaşlanmaz
Kim demedim gelir kucak söylenmez
Bu baharın ardı sıra ölünmez
Bahar gider çirkin düşer gün gelir
Bir aşk için yana durdum ahımdan
Gece gündüz öldüm hiç sevabından
Ağşamdan koynuna girdim canıylan
Koyun soğur adam ölür gün gelir
Gönlün hoş olsun a canım efendim
Yurtlarınız boş kalmaya belendim
Sizi hörülerden saydım genceldim
Nazlar sarar ömür yiter gün gelir
Ahi kul ahmed de kışda düşlemiş
Güzel deyu ağu içer yaşarmış
Kimse bilmez canı Hakka satarmış
Canlar ölür Canan yaşar gün gelir
Açıklama: bu şiir dün etlik halk otobüsünde yanına oturduğum dişçilik uzmanlığa çalışan altın saçlı kız için yazmaya çalıştım. siz benim her gördüğüme aşık olduğumu, yazıda 300 sevdiğim olduğunu, hep bu güzellikle ilgili şirleri ayrı ayrı onlara yazdığımı bilmiyorsunuz tabii. işte böyle bütün güzelleri sevmek bir Karaca’Oğlan’a bir de bize mahsus denilebilir. Yaşantılarımız benzer olduğu için yazdığımız şiirler de çok benzerlik gösteriyor. o da güzellere “var git emmi işine” diyene kadar, biz de “var git emmi dişine” kadar denilene kadar yolları, yazıları, dağları, pınarları, göçleri, yiğitleri, güzelleri, körpeleri, lebleri, belleri, canları, yaranları, cananları, hatta kocamışları birlikte yazıp duracağız. ikimizin şiirlerini yan yana koyun ve bir edebiyat öğretmenine hangisi hangisinin deyin asla ayıramaz. çünkü yaşantılar ve düşünüşler aynı…ümid ederim değerli okuyucularımız bu yazılanlardan hoşnut olur ve kendini buralarda bulur her şeyiyle..
ahi kul ahmed’e nasibdir
Selam saldım kömür gözlüm yanarmış
Bahar eyler kışım, güller içinde
Sefam olsun derdi aşka düşermiş
Güzel neyler selvi dallar içinde
Bana dost mu keklik gibi yürüyen
Ak elleri deste deste gülünen
Zülüf dersen tel tel eyler salınan
Maral neyler yaban iller içinde
Ben bir güzel sevsem baçı bellidir
Can-ı canan kılsam harı zorludur
Aşık diye gezsem sazım koşmadır
Melül neyler kurtlar kuşlar içinde
Kadir mevlam seni öğmüş yaratmış
Taşar aşkın seli bentler yıkarmış
Bahar deyu, kışın gerdan açarmış
Hulül neyler vücut nazlar içinde
Kamış gibi sûsen hattat eline
Kıvrım kıvrım yazsan aşık nazına
Gahi sala etsen benim canıma
Halil neyler seni kullar içinde
İbrişimdir baha boynum sarılır
Tellerinen cana zülüf sarılır
Aşık olan dertler ile ölçülür
Zelil neyler seni çullar içinde
Ay yüzünü döndür ben’ler yakılsın
Bir kusur mu beller eller sorulsun
Gül dalına zar mı harı konulsun
Sefil neyler yanmış güller içinde
Beni öldürmeye kastı var imiş
Öldürmek ne ki zülmü şer imiş
Bunca günah mah cemali zar imiş
Hatıl neyler dökmüş harman içinde
ahi kul ahmede nasibdir.
Kara gözlerine kurban olduğum
Sürme çekip gari öldürme beni
Sala eyleyip koşturma ardından
Tökezleyip burnum kırdırma beni
Güzelliğin kıymatın ben bilirim
Yanında mevsimi hep yaz sanırım
Üç gün aşka beş gün derde düşerim
Sabahleyin koynum soğutma beni
Yar aşkına düşeli aklar indi
Ak gerdan için ne ocaklar söndü
Balım gülüm iken soyhaya döndü
Azabımı senden verdirme beni
Pınardan pınara gez uğrun uğrun
Bakracı dolmağa tutsaymış yadın
Zülfüne dolasa bahaymış aşkın
Kulluğumu Hakk’tan ayırma beni
Aç kollarını da dola boynuma
Geç kaldığımı dur sala eyleme
Bu yazdığımı al da sar koynuna
Cananımı candan ayırma beni
Ölürüm ayrılmam senden ceylanım
Ak gerdanı aç karşımda öleyim
Al koynuna da bir ömür vereyim
Aşığını sözden caydırma beni
Akşam olur zabah olur yar gelmez
Günah olur sevab olur yaz bitmez
Güzel olur çirkin olur bir olmaz
Güzelini nazdan bıktırma beni
Ahi kul ahmedin ahdı var sende
Güzelliği çaldı taşa var onda
Huya verdi güzel diye var elde
Ellerile yazdım öldürme beni
ahi kul ahmed’e nasib
Ey gelin yanıp yakılıram, bana aymaz dedi
Gül lebin aldır yanarak, bana doymaz dedi
*
Ey gelin zülfün dağıtan nedir, poyraz dedi
Gül lebin baldır öpürem, seni kanmaz dedi
*
Ey gelin kaşın kemandır, sana çalmaz dedi
Gül lebin haldir çaresiz, sana gülmez dedi
*
Ey gelin gelin görmüşem, seni görmez beni
Gül lebin aldır yanmışam seni bilmez beni
*
Ey gelin zülfün dağılır yüzün görmez beni
Gül lebin baldır tadılır yüzün vermez gülü
*
Ey gelin allar giyersin tenin görmez eli
Gül lebin çıkar sıkarsın göğsün bilmez kimi
*
Ey gelin şalvar çekersin, baldır açmaz hemi
Gül lebin salıver nidersin baçtır açmaz demi
*
Ey gelin sarı yazmanın çevri açmaz hele
Gül lebin yakar gözlerim dalar kanmaz sene
*
Ey gelin sular senindir pınar dolmaz kaba
Gül lebin pınar suların bendi dolmaz derya
*
Ey gelin kaçtır gardaşın seni salmaz ele
Gül lebin nazar bağların seni komaz ele
*
Ey gelin bağı bağbanın seni saymaz güle
Gül lebin bilmez aşığın seni komaz ele
*
Ey gelin sana yanmışam, beri gelmez beri
Gül lebin açmaz aşığım beni saymaz kulu
*
Ey gelin seni sevmişem güle komaz, güle
Gül lebin nedir demişem bala kiraz diye
*
Ey gelin adım ahmeddir sana niyaz ede
Gül lebin kılar adettir adım, hem naz ede
*
Ey gelin cevr-u cefanı çektim bin naz içre
Gül lebin yazar aşkını hali ibraz ile
*
Ey gelin seyru sulüküm sana, biraz dinle
Gül lebin kıra, maksadın neyin var yaz hele
*
Ey gelin derdim busedir sana ibraz ede
Gül lebin sınar kuvvetim buse olmaz gene
*
Ey gelin niçin olmazmış buse bir kez hele
Gül lebin için iftira duyan bağnaz ise
*
Ey gelin kıldım busene özüm bin kez feda
Gül lebin bekler sırrımı közüm pek az feta
*
Ey gelin sabr-ı takatim canda kalmaz ise
Gül lebin söyler derdini mezarın kaz diye
*
Ey gelin sırrı açaram öyle olmaz diye
Gül lebin söyle edepsiz seni gammaz diye
*
Ey gelin malım fedadır sana, saçmaz ele
Gül lebin eyler bahadır kaça cambaz diye
*
Ey gelin buse yamandır gene olmaz gene
Gül lebin söyler zamanı gele biraz gele
*
Ey gelin buse zamanı geldi bu yaz diye
Gül lebin gözler zamanı kışa çalmaz diye
*
Ey gelin kışı salmışım sana bu yaz diyem
Gül lebin hoştur gelirem sana niyaz diyem
*
Ey gelin şimdi buselik bana hazır diyem
Gül lebin sorar mecliste çeng-u saz istiyem
*
Ey gelin elbet lazımdır bir hoş avaz derem
Gül lebin çalar sefadır bir hoş niyaz derem
*
Ey gelin olsun hüseyni faslı avaz çalam
Gül lebin söyler uşşaktır sonra şehnaz girem
*
Ey gelin buse sözündür sakın olmaz deme
Gül lebin eyler nazındır sakın vermez deme
*
Ey gelin hem gül yanaktan, dudak bilmez deme
Gül lebin çeker ahmed vay seni kurnaz deme
*
ahi kul ahmed
İnsan bu, güzel yapının suvağı
Hele bir nem yürüsün de şeklin gör
Gönül verip nazın çekip aldanma
Hele bir ak yürüsün de zülfün gör
*
Kara toprak güllerin senin hani
Ölümü öldüren mabedin gani
Çağır ölmeyecek ahmağı beri
Hele bir ot bürüsün de beytin gör
*
Neler yedi neler yedi bu dişler
Dostlar çekildi ben deyu ölçüler
Arkam kalem deyu kimi yaktılar
Hele bir eğ denilsin de başın gör
*
Astın kestin bir vakit kudret sendin
Arslan yokken tilki gezip kurt postun
Nice kulunla şer çorbası içtin
Hele bir gel denilsin de yazgın gör
*
Namaz niyaz cami duvarı hatıra
Üçbeş kuruş çingeneyle cennete
Oruç dersen elalemin hatrına
Hele bir gir denilsin de kabrin gör
*
kul ahmede nasib
Kılıçözü zem zem misin?
Dağlarım da üç gül müsün?
Koka duran yar sen misin?
Kırşehir güzelin kimdir?
*
Karanfili gurut damda
Yarimi de getir hana
Hatırımı saydır beşe
Kırşehir dostların ondur
*
Koyun kuzu otlar yazı
Yüksek yerden atlar bazı
Aklım kalır yarim nazlı
Kırşehir sevenin hasdır
*
Duvarlarda gara çalı
Gararıp da durma emi
Karabacak çaltı dibi
Kırşehir bağların yazdır
*
Bağa vardım koruk imiş
Haftı taştan oyuk imiş
Parmak üzüm hası imiş
Kırşehir bağların hoştur
*
Karşı karşı karşı gelir
Hayır desen karşı durur
Ayak sürür nazlı olur
Kırşehir ademin şaştır
*
Pınar başı tatlı sudur
Tatlı suyun başı çoktur
Güzel varsa suya koştur
Kırşehir güzelin güçtür
*
Duvar örek sıra sıra
Selamlığa sıra gele
İki direk bir sedire
Kırşehir selamın yerdir
*
Asbap yurlar daş üstünde
Kaşı güzel göz üstünde
Yari güzel naz çekip de
Kırşehir güzelin zordur
*
Garşı bağda üzüm çok mu?
Gelin kırma sözüm pek mi?
Yanak alma lebin baç mı?
Kırşehir gelinin çoktur
*
Bahçe beller Duran gardaş
Elli versen altmış pek hoş
Sütlü komaz siler tek baş
Kırşehir hırsızın kaçtır?
*
Bahçe büyük gezsem bitmez
Kalem çalsam okur yazmaz
Yemin etsem kimse tınmaz
Kırşehir cahilin hiçtir
*
Kale büyük höyük gibi
Ahi Evran cenk de etti
Cacabey’den kılıç yedi
Kırşehir beylerin zordur
*
Galem çekmiş gaştan öte
Kader yazmış onbeş gence
Baha düzmüş sarı lira
Kırşehir güzelin pektir
*
Güzel dülbent çekmiş zülfe
Ezel bahar nazmış güle
Böyle sevda yokmuş diye
Kırşehir aşıkın yüzdür
*
Elma elma, elma alma
Güzel çekme kara sürme
Onbeş kuşa çifte salma
Kırşehir kuşların çoktur
*
Irmak suyun akmaz oldu
Güzel asbap yumaz oldu
Güller gari kokmaz oldu
Kırşehir güllerin hardır
*
Guzu aldım yirmibeşe
Gıvrım gıvrım boynuz vura
Güzel sana kurban ola
Kırşehir nazenin çoktur
*
Yükler göçü deve boyu
Palan vurmuş eşşek deyu
Güzel çeker kervan beli
Kırşehir kervanın yürür
*
*
ahi kul ahmed