Yüce dağlar sen de ben gibi ol’sın
Felek bir silledir vurdu gidiyor
Ayrı düştüm yarenimden eşimden
Felek bir silledir vurdu gidiyor
Yağmur yağar bahçada gül bitirir
Yel estikçe rayihasın getirir
Sarı çiğdem öbek öbek oturur
Bahar bir güldedir sardı gidiyor
Yücesinde ılgıt ılgıt karın var
Seni yaylayacak da dumanın var
Bilmem öyle bilmem şöyle kulun var
Dağlar bir yaredir sardı gidiyor
Kırmızı gül gonca açmış yazınan
Bir doru atınan kolda bazınan
Bir dem sürmedim on yedide kızınan
Çare bir kızdadır yaktı gidiyor
Yaz gelince iller göçer de konar
Yiğitler suyundan içip de kanar
Pınar başında yar deyip de çömer
Zaar bir çaredir yandı gidiyor
Yüce dağlar melil mahsun kalasın
Fethetmeye geldim yarin kal’asın
Onbeşinde gelin oldu duyasın
Zaar biçaredir yaktı gidiyor
Yine duman aldı dağların başın
Kudretten karadır yarimin kaşın
Şu güzele bir gonca da gül verin
Ak göğsü üstüne sardı gidiyor
Ahi ahmedin yanmıştır çırası
Gelmiyor bir türlü daha ölesi
Güzeller çerağı kendi yanası
Bu da biçaredir yandı gidiyor
ahi kul ahmed nasibidir
Dost dost deyip de hey yanıp durduğum
Dost bana yareler açtı neyleyim
Ak gerdana beşi birlik dizdiğim
Dost bana yareler açtı neyleyim
Selam saldım karlı dağlar ardına
Aldı m’la sevdiğim lebler aşkına
İl yanmazken ben yanarım derdine
Dağlar aramızı açtı neyleyim
İnce uzun yollar aştım yol deyu
Yaylasına vardım elaman deyu
Sinesine elim sundum yar deyu
Beyler ayırdı da kovdu neyleyim
Dökülsün zillerin sen de ben gibi
Varılmaz yolların dağlar set gibi
Bahçada açılmış gonca gül gibi
Eller kokladı da soldu neyleyim
Dosta dost gerek hatırdan geçmeye
Cana can gerek gönülden içmeğe
Bene sen gerek sedeften uçmağa
Şeytan yokladı böyle’ldu neyleyim
Ak ellere al kınalar yakarmış
Bir goncaya el sineler dökermiş
El gördüye şol cilveler saçarmış
Kullar aramızı açtı neyleyim
Sıkım sıkım sıkmış ince belini
Bal döktürür ağzındaki dilini
En sonunda ben dererim gülünü
Anan aramızı açtı neyleyim
Aşık mısın aşık ağzımı ararsın
Her sözümü acizime yorarsın
Benim haram niçin gülüm derersin
Canlar ararmış canını neyleyim
Ne idi göçün kul ahmedim neydi
Pazar ettim gülümü suçum buydu
Al kanlara bezendim ölsem eydi
Haller söylermiş cananı neyleyim
Cennet sandım kız koynunun içini
Eğri saydım şu soyhanın suçunu
Kime dedim yar tövbenin bacını
Koçlar vurdu da böyle’ldu neyleyim
Eğme kaşın sonra bakmam yüzüne
Ataş düşsün ala güzel özüne
Yemem içmem de bakarım tadına
Gönül bir çifte şahan da neyleyim
Benim işim minnet ile zar değil
Güzel nazın bana olsun zor değil
Sevmez isen söyle bana ar değil
Güller kar etmedi anam neyleyim
Şeker mi kaymak mı baldan ilave
Severim güzeli maldan ziyade
Çirkine gönül düşmüş hem ziyade
Zulüm âna varmış da neyleyim
Ahi kul ahmedim yurdun tazele
Kaçtır bahası kul oldun güzele
Gönül ferman dinlemez bak gazele
Solar güllerim de yavrım neyleyim
ahi kul ahmede nasib oldu.
Ey Felek senin elinden
Neler çektim neler çektim
Her seherde ağlar gözüm
Halıma bakar ağlarım
Çığırırım Çalap deyu
Gel ağlatma beni deyu
Kimi sevsem seni deyu
Yoluna bakar ağlarım
Lütfeyle Rabb’im canımı
Silem gözümün yaşını
Şol mahşerde şu işimi
Yarime söyler ağlarım
Medet Allah’ım hay meded
Teslimdir sana canım hep
Halk içinde cümle ümmed
Duayı eyler ağlarım
Be gardaşlar bre bre
Yola düştüm gonca ile
Hakk’ın olmadığı yerde
Burnumu çeker ağlarım
Er olan meydana gelsin
Sorguma cevap yetirsin
Ne ben olam ne sen sensin
Kefeni sarar ağlarım
Benim dinimi kim pusar
Cenab-ı Hakk ona küser
Seher yeli sertçe eser
Tumanı çeker ağlarım
Aşık ahmed derde düşer
Gece gündüz harda yanar
Muhammed’li yolda düşer
Dolanı durur ağlarım
Bre ala gözlü dilber
Derdi aşkın nazı sürer
Bi hoş olmuş sürme çeker
Yiğidi yıkar ağlarım
Hey hünkarım sakın sakın
Var başına tacın takın
Olmaya devlet sıhhatin
Cihanı tutar ağlarım
Aşık ahmed der içinden
Ölüme ecel gecinden
Vefasız güzel ucundan
Yananı bilir ağlarım
Ne gezersin bu yerlerde
Seni uğratırlar derde
Aşkın bulunmadığı yerde
Zülfünü bağlar ağlarım
Hocamdan okudum elif
Bâ eyledim âna latif
Mim dalı sallı bir lütuf
Kuran’ı okur ağlarım
Ahi ahmed çare nedir
Melhem olmaz yare budur
İki kaşın arasıdır
Nazını çeker ağlarım
Kaşları kurulu yaydır
Yüzün değirmensi aydır
Koynun girilesi zordur
Sazını çalar ağlarım
Güzel bel’olur yumuştan
Hiç yük etmeye bacından
Acunda densiz ucundan
Virane düşer ağlarım
Kul ahmedin sözü dertli
Sine deler katlı katlı
Kulluk eder şartlı şurtlu
Aczine düşer ağlarım
sorgu: kabirde münker nekir meleklerin sorgusu
pusar: küçümser
tuman: don
harda: ateşte
bac: bedel
acun: dünya
ahi kul ahmede nasib olmuştur bunlar
Bre güzel bre güzel
Yaşın geçer demedim mi
Sürme çekilmiş gözlerin
Yiğit yıkar demedim mi
Lale sümbül gülün kastı
Şenlenirmiş gönül kasrı
Bülbül olup ahu zarı
Cana yeter demedim mi
Boylu poslu fidan gibi
Uzar gider selvi gibi
Bir gün gelir yaşın gibi
Hazan olur demedim mi
Yörü behey kaşı kalem
Nazın çeker kamu alem
Beni sende yare kılam
Canan olur demedim mi
Hele bak şu canı teze
Gelin olmuş onbeş güne
Bensiz niden varıp ele
Ziyan olur demedim mi
Yanıp yanıp da yakıldım
Şu güzele pek alındım
Onbeş diye çok düşündüm
Günah olur demedim mi
Dertli yazdım canım çeker
Bu ahu zarı kim biler
Güzel sana düşsem eğer
Derman yoktur demedim mi
Bre ağam sürdür atın
Güzellerin aşkı çetin
Ulu orta gezme sakın
Güzel yıkar demedim mi
Bir gönüldür baştan yanar
Canan naza düştü dağlar
Aşık sazı yaşin ağlar
Ağıt düzer demedim mi
Hey ağalar zorlu beyler
Ölmeden bir dem süreler
Yüzüne kara topraklar
Atan gider demedim mi
Hey Rabb’im amanın aman
Ne kadı bilir ne güman
Azraildir kastı candan
Uçar gider demedim mi
Vuslat gitti firkat döndü
Ciğer deşti cana yetti
Kimler geldi kimler geçti
Zulüm yanar demedim mi
Bahar baçı güller ola
Gül bahası aşka yete
Bu hal ile Muhammed’e
Gönül bağlar demedim mi
Yetti canım onmaz halim
Cefa çeker bitmez aşkım
Onca günah tövbekarım
Hakk’ın siler demedim mi
Ahi ahmed kulluk eder
Eder de can tenden gider
Ölüm de olmazsa eğer
Kıran girer demedim mi
kasr: saray
güman: şüphe
vuslat: kavuşma
firkat: ayrılık
baha: bedel
tövbekarım: tövbe eden kişi
aşık ahi kul ahmede nasib olmuştur
Derdi gamınla geçti yaz baharım
Yare bi goncadır derilmez oldu
Zulüm girdi araya söz döşerim
Yare bi türküdür çalınmaz oldu
Cefa çeker bülbül ağlar dalında
Gonca solar imiş kimler kaşında
Bu zalımın derdi eyler sadrımda
Yare bi sefadır sürülmez oldu
Yar bakar yüzüme melül melül
Bir od düştü gönlüme oldum zelil
Bir hayale yeldirdim onmaz rezil
Yare bi cefadır çekilmez oldu
Söylersen sen söyle sözün hasını
Nice kantar çekebilmez gamını
Nazlı yârim çeker oldu şerrimi
Yare bi nizadır edilmez oldu
O kara kaşları levh’de görmüşem
Cefadır ettiği hem de yanmışam
Kime kısmet eylemiş de solmuşam
Yâre bi kazadır dönülmez oldu
Kırıldı bellerim onmaz dallarım
Bir yar uğruna çevrilmez kollarım
Güzeller durağı pınar başlarım
Yâre bi fetadır yapılmaz oldu
Edep bir ihramdır giy ol Hüda’dan
El iki söyler ise sen bela’dan
Zora vardı haddi usul saladan
Yare bi sadadır verilmez oldu
Ben yârime düşkünem zulüm etme
Bir gonca güldür kemler söyletme
Bu canı feda ettim inkar etme
Yâre bi vefadır edilmez oldu
Ak göğsün üstünde ataşlar yanar
Al topuk üstüne tumanın çeker
On beşinde bir güzel anca yeter
Yâre bi hevadır edilmez oldu
Sılayı da deli gönül sılayı
Kılavuz eyledim telli turnayı
Ak kollara dizdim beşli burmayı
Yâre bi kınadır yakılmaz oldu
Lisanım güldendir güller derleyi
Ak gerdana dizdim allı goncayı
Mor yamaçlara düzülmüş yaylayı
Yâre bi meradır çıkılmaz oldu
Pınarlara üşüşür şol güzeller
Yiğitlerle söyleşir kim yetenler
Çöğermiş de eyleşir yar bilenler
Yâre bi canadır verilmez oldu
Yar elinden yar elinden alırım
Gönca gülü al ipekle sararım
Bir zalime düştüm öyle yanarım
Yâre bi hâzâdır bilinmez oldu
Aşığam aşık derdi dermanından
Sözüne kazık çaktı fermanından
Kimlere talkın verdi imanından
Yâre bi Hüda’dır varılmaz oldu
Ahidir ahmedim söyler sadrından
Cefadır çeker güzeller kahrından
Bir zalime düştü çıkmaz derinden
Yare bi sevdadır düşülmez oldu..
sadır:göğüs
feta: yüksek fedakarlık
niza:kavga etmek
kaza:kaderin gerçekleşmiş şekli
bela: levhi mahfuzda evet demek,
sala:duyurmak
sada:ses
mera: yaylanın yayılabilecek otlu kısmı
heva:geçici heves
çöğmek: oturmak, çömelmek
talkın: imamın mezara konulan cenazenin sorgusuna yardım etmesi
Ahi kul ahmede nasib olmuştur
Gel hele gel hele güzel civanım
Sana nettim neyledim el içinde
Gel hele gel hele güzel maralım
Sana nettim neyledim el içinde
Ben yanarım şu güzelin hat’rına
Sarılmaz kollarım şol beline
Aldım sattım bezirgan dokusuna
Kime nettim neyledim kul içinde
Kararım kavidir dönmem yolumdan
Senindir bu gönül yudum sabunlan
Gel gir turabın olayım aşkından
Sene nettim neyledim hal içinde
Bunca yaş yaşadım eller içinde
Çarığım deliktir neyler’özümde
Bir acı kahvedir titrer sesimde
Gene nettim neyledim gül içinde
Söyle ben de bileyim kend’özümü
Derde saldım şu firaka nazımı
Çeker oldum bu hasretlik sazımı
Yare nettim neyledim dâr içinde
Be hey canan canım sundum almadın
Can bedende durmaz kıldım bilmedin
Kim bilmeye feta kıldım sormadın
Yene nettim neyledim zar içinde
Sevenler de el olurmuş duymadım
Gözden dizden kuvvet gitmiş bilmedim
Kaça yazmış Rahman levhde görmedim
Güle nettim neyledim dal içinde
Baha kıldım canım canan istemez
Ele düştü gülüm bağın sorulmaz
Kime açtı gülüm çağın bilinmez
Hele nettim neyledim yar içinde
Gönül bu bir iner bir çıkar imiş
Düştükçe düşer yare nihan imiş
Dermanım sendedir kim ayan imiş
Sene nettim neyledim ah içinde
Usul adap kalktı sohbet karından
Cana kıydı canan meşkin telinden
Kimse bilmez öle durdum yolundan
Sene nettim neyledim gel içinde
Ben söylerim sen duymazsın belalım
İnsaf yoktur iman kime celalin
Cana düştü yarem sende meramım
Eşke nettim neyledim can içinde
Aşık ahmed derde düşer cananın
Canan bilmez cihan üzre düşenin
Ağla gözüm ağla sen de yaranın
Kele nettim neyledim çöl içinde
aşık ahi kul ahmed nasibidir
Benden selam eylen suna boyluma
Hazanı bahara çelik koşmasın
Yenem derim de yenemem göğnüme
Hazanı bahara çelik koşmasın
Devası derttendir yoldan çekilmez
Nizaı yoktandır elden çekinmez
Kararı onbeştir aşktan sorulmaz
Hasanı bahara deyip geçmesin
Al yeşil yemeni geymek hazından
Hem dara düşmeğe ölmek zorundan
Bir kula sunmaya emmek tadından
Yiğiti sunaya kaşık düşmesin
Aldırdım aklımı garip aşığım
Bindirdim sıdkımı kulluk ederim
Yaylada güzeller gülün dererim
Mehmeti fatmaya çavıp düşmesin
Karadır karadır bahtım karadır
Usul boya ince beli yazadır
Demem o ki bana şöyle geledir
Cenneti cemale bakıp düşmesin
Geldiğim gittiğim yollar uslanmaz
Güzeldir koynumda lebler dayanmaz
Altunu asbapa söyler soyunmaz
Akçeyi mihrine sayıp düşmesin
Nicedir güzele saydım çarhını
Bellidir hürmüze koştum sadrını
Revadır kulluğa yazdım mahını
Aşığı eşiğe yelip düşmesin
Güzeller güllüdür elden düşmeğe
Süzdürür nazeder gözden içmeğe
Daradır yareler sazdan koşmağa
Yareli yarime süzüp düşmesin
Ahidir kulluğum Hakk’tan yazıla
Gömlektir giydiğim bezden biçile
Nicedir dediğim erden sayıla
Meradan sürdüğüm bozuk düşmesin
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
Bakmayın siz benim ağladığıma
Bir ataş düştü ciğer’mde yarem var
Döner döner yanarım da yarime
Bir ataş düştü ciğer’mde yarem var
Kızılırmak gibi çağlar akarım
Yel estikçe rayihalar kokarım
Üç gün güler isem beş gün ağlarım
Bir ataş düştü kalbimde yarem var
Allah kahretmesin böyle zalimi
Aleme rüsvay etti gör halimi
Kafir etmez ettiğin şu zulümü
Bir ataş düştü gönlümde yarem var
Yar göçünü denklemiş seher vakti
Gül takarmış başına göçer ahdi
Altun asbap yumuş zülfü taraklı
Bir ataş düştü sarımda yarem var
Bakar oldum yar göçünün ardından
Beyler komaz şu yaylanın gülünden
Giri versem ak gerdanın koynundan
Bir ataş düştü koynumda yarem var
Düşer oldum toz topraklı yollara
Karışaydım boz bulanık sellere
İsmi cismi bilinmedik illere
Bir ataş düştü bağrımda yarem var
Ahdim kaldı şu gelinin yanında
Canım tüter bir gecenin harında
Güller açar çift memenin ucunda
Bir ataş düştü tenimde yarem var
Karanlık gecede çıkıp gelesin
Dereyim gülleri vakti yetesin
Kollarım üstüne yatıp kalasın
Bir ataş düştü canımda yarem var
Döne döne teneşirde yunayım
Kimse bilmez cahile post olayım
Kâfur içtim Rahman’a dost olayım
Bir ataş düştü kullukta yarem var
Gurbet ile gidersem anmazlar
Güzel ile bağrı başlı komazlar
Memesinde çakır diken bilmezler
Bir ataş düştü gülümde yarem var
Salınırda benim yarim salınır
Hasret kaldım ciğerciyim bölünür
Akıbeti bu dert beni öldürür
Bir ataş düştü ömrümde yarem var
Kırata da yavrum yol mu dayanır?
İkrar vermez isen yiğit darlanır
Yarın kara toprak örter söylenir
Bir ataş düştü sorgumda yarem var
Karakaş altında sürme nazeyler
Güzel gül elinde ele sazeyler
Mene sen diyende cane yazeyler
Bir ataş düştü haremde yarem var
Ak kolları sala sala yürüsün
Al fistanı yare diye sürüsün
İnce bele yiğit kolu sarılsın
Bir ataş düştü böğrümde yarem var
Ahi kula ahmed yazar yareler
Vera kıla rahmet düşer çareler
Güzel sene düştüm bilmem niceler
Bir ataş düştü zühdümde yarem var
Kul ahmedin derdi bitmez şöylece
Kim ne bilsin feta örter boyluca
Kaç garibin ahı düşer fakrına
Bir ataş düştü sırrımda yarem var
aşık ahi kul ahmedin nasibidir
Pınar başı sıra güder
Allı gelin suya gider
Alma alma döşler döğer
Gelin senin adın nedir
Adım anmak kolay gelmez
Ele güne demek olmaz
Senin derdin derman olmaz
Aşık gülün adı nedir
Kaçar imiş yayla gülü
Naçar kalmış yaban oğlu
Seni sevmek aşkın kaşı
Gelin senin kokun nedir
Elvan elvan yaban oğlu
Kokum varmaz sana doğru
Lale sümbül gülü eğri
Aşık senin neslin nedir
Türkmen desem babam dalı
Yörük düşer anam kaşı
Yaylalarda otağ nazı
Gelin senin boynun nedir
Başım taşır baş üstüne
Sürme çeksem naz üstüne
Vur kılıcı boynum üste
Aşık senin baçın nedir
Kelle aldım senin içun
Selam saldım aşkın içun
Canım verdim canın içun
Gelin senin kastın nedir
Güle bülbül canan düşer
Dikeniyle kabul eder
Canın yetmez daha ister
Aşık senin varın nedir
Hüccetim kadıdan gayri
Beratım sendendir eyri
Silinmez levhtedir yazgı
Gelin senin derdin nedir
Derdi olan hem ben miyim
Yaylalarda eller neyim
Yar peşimde koşan suyum
Aşık senin dengin nedir
Aramadan bulmak olmaz
Su başında sarmak olmaz
Ağan duysun yormak olmaz
Gelin senin kulun nedir
Ağam gele dövülesin
Su başında sövülesin
Aşkım için kul olasın
Aşık senin canın nedir
Dövülürsem dövüleyim
Su başında sövüleyim
Aşkın ile can vereyim
Gelin senin zorun nedir
Yaylalarda onmadın mı
Soğuk sular içmedin mi
Güzel ile göçmedin mi
Aşık senin ahdin nedir
Yaylalara göçer olsam
Soğuk suyun içer olsam
Ben bu aşkı çeker olsam
Gelin senin yarin nedir
Yar üstüne yar seçerim
On şakiyi vur isterim
Daha yetmez can isterim
Aşık senin darın nedir
Şarktan garbe yol düzenim
Her geçenden baç isterim
Şu koynumda yun isterim
Gelin senin boyun nedir
Yaylalarda yaylaklarım
Yörükleyin boylanırım
Serv-i revan söylenirim
Aşık senin yolun nedir
Benim yolum doğru gider
Muhammed’e yakîn düşer
Eğri diyen doğru söyler
Gelin senin dinin nedir
Benim dinim sevmek ile
Seven ölmez canan diye
Hakk kamışı menem bile
Aşık senin ömrün nedir
Aşk uğruna yeldirirem
Gah ağlay gah güldürürem
Ölmeden de öldür görem
Gelin senin zülfün nedir
Zülüf derler kına üzre
Aşık bağlar yari zülfe
Saz çalarım tel tel güle
Aşık senin korkun nedir
Seni sevmek gönül cevri
Bulmaz ise can-ı aşkı
Yandı gitti ömür sazı
Gelin senin yolun nedir
Benim yolum gülden âri
Düşen çıkmaz belden âri
Adap erkan sabır varı
Aşık senin aşın nedir
Tarla tapan öküz saban
Yele verdim dane harman
Üç avratlı eve sultan
Gelin senin yazgın nedir
Arşa çıkar laf atarsın
Levhe bakar bi kararsın
Üç avrada hor bakarsın
Aşık senin bahtın nedir
Kara bahtım güle döndü
Ömür sazım sana güldü
Vurgun yedim kalbim üstü
Gelin senin nazın nedir
Evlerinin önü marul
Sular akar şarıl şarıl
İlim bilmez kara cahil
Aşık senin sakin nedir
Aşkı içem sen yoluna
Ağıt kılam yağ od’ına
Sırıl sıklam gül dalına
Gelin senin sazın nedir
Yarin sazı duttan olur
Çala durmak dertten olur
Zülüflerim telden olur
Aşık senin zühdün nedir
Hay, La ilahe yoktur bes
Muhammed’e yol mukaddes
Nur içinde canlar havvas
Gelin senin halin nedir
Karar etsem cahil derler
Üçe varsam zalim gözler
Sen yanında sultan eyler
Aşık senin yazgın nedir
Yaza yaza yazgı yazar
Sen istersen katlı düşer
Üç avradı sultan büker
Gelin senin arzun nedir
Güllü gelin boylar adım
Yarelendi gülüm dalım
Şu aşığa yaz muradım
Aşık senin kârın nedir
Aşık ahmed yandı bu kez
Gülüm dedi körpe yagaz
Can cananda öldüğü yaz
Gelin senin aşık nedir.
Not: VARSAĞ Özel bir ezgiyle söylenen koşmaya denir. Önce Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkleri tarafından söylendiği için bu adla anılır. Semâiye benzer. Hece ölçüsünün en çok sekizli kalıbıyla yazılır. 4+4 duraklı veya duraksız olur. Kafiye şeması şöyledir: Xaxa bbba ccca.
Semâiden ezgi yönüyle ayrılır. Varsağı yiğitçe bir havayla okunur. Çokluk içinde “bre”, “hey”, “hey gidi”, gibi ünlemler yer alır. Bu ünlemlerin bulunmadığı varsağılar ezgisiyle fark edilir. Güney Anadolu’da Maraş’tan Mersin’e kadar uzayan bölgede yaşayan Varsak Türkleri, Selçuklular zamanında Anadolu’ya yerleşmişlerdi. Varsağı, Varsak Türkleri’nin kendilerine özgü bir ezgiyle söyledikleri türkü biçimidir. Halk edebiyatında en çok varsağı söyleyen aşık, Karacaoğlan’dır.
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
Felek vermezsin dengimi dengime
Güzeller mahsun var git yiğit mahsun
Kader düşürür güzeli kötüye
Güzeller mahsun var git yiğit mahsun
Yolum çavarmış yüğsekten engine
Cana yakarmış yürekten ingiye
Seni yazarmış aşıktan densize
Yürekler mahsun var git canlar mahsun
Allar giyermiş kastın bana mı?
Dallar ağarmış baştan başa mı?
Güller güzlemiş halden hale mi?
Bülbüller mahsun var git dallar mahsun
Gönül sarayı canan elindeymiş
Canla canan harda bir yolundaymış
Cahille ahmak ola zenaatmış
Cananlar mahsun var git saray mahsun
Al yeşil fistanlar sendedir sende
Tac eyler gülleri nicedir elde
Gör aşkı şöyle bir gözdedir gözde
Aşıklar mahsun var git gözler mahsun
Dağlar aşam yaylalara baharın
Güzel saram gönüllere sevabın
Ha bir eksik ha bir fazla yaranın
Yaylalar mahsun var git dağlar mahsun
Gönül ister hem konayım güllere
Ardı sıra sara duram bellere
Sordum idi şu feleği yollara
Gelenler mahsun var git giden mahsun
Yollar uzun uzar gider dalolur
Güller açar bağı bahçe yarolur
Garip gelen garip gider elolur
Eylerim mahsun var git eyler mahsun
Ağalar beyler muradım yardedir
Onca millet peşim sıra yoldadır
İflah olmaz yarelerim kalptedir
Yareler mahsun var git eller mahsun
Çadırlar baş eğer başa başeyler
Canlar döşüne söylermiş nazeyler
Garip kullar selamı bir sıreyler
Çadırlar mahsun var git döşler mahsun
Gam çekme gam çekme divane gönül
Bunlar da geçer Hakk’ın yeri gönül
Ümitsiz olma elden gelen gönül
Gülenler mahsun var git gönül mahsun
Şu kara kaşlara versem varımı
Nice yiğitler cenk eder bendimi
Kimse bilmez közdeki aşkımı
Yiğitler mahsun var git aşık mahsun
Aşık kul ahmed de döner dövünür
Güzeller için yandıkça yeldirir
Bir garip ölmüş kimsesi oldurur
Güzeller mahsun var git ahmed mahsun
aşık hattat ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur..