Kara kaşlarını çatan sevdiğim
Cemalini mahdan saymaya geldim
Dara düşürüp de zulüm gördüğüm
Sanatını şerden yazmaya geldim
Kara düşlerini yuyup yıkasam
Çare leblerini güle bezesem
Hele şeftalini deva eylesem
Bahasını senden ölçmeye geldim
Kara bahtımı da bayram eylesen
Sana kulluğumu canan düşlesen
Bir ataş ki yanar arştan beslesen
Çerağını Hakk’tan sormaya geldim
Kara yazılırmış candan verenler
Cana canan imiş candan geçenler
Canla canan harda bir mi olmuşlar
Çırasını hay’dan yakmaya geldim
Kara vezire bir sultan olsaydım
Sultan kim serçeyim aslan keseydim
Yar köle ararmış kulun olsaydım
Hizmetini can’dan yapmaya geldim
Kara bağlarmış şu cansız yüreğim
Soyha dünyadan ha eksik kalayım
Ben bu güzelden de geçmez olayım
Belasını kuldan bilmeye geldim
Kara yazılırmış dertli aşıklar
Dara düşermiş sıdkı sadıklar
Kime yazar imiş ceylan bakışlar
Meramını nazdan çözmeğe geldim
Kara ahmed kara tenden olaymış
Kara yazmaz Rahman gülden sayarmış
Bu kara ile kaç güzel yakarmış
Çeteneyle güller sunmaya geldim
ahi kul ahmede nasibdir
Ben bir güzel sevdim gözler maralı
Bağ-ı irfanımı cehle yazarmış
Ben bir cahil olsam alıp kaçalı
Can-ı emanımı şerre yazarmış
Gezer olsam nazlı yarle gülünen
Güller ağlar bağlı elde yaşınan
Benim gülüm saklı yerde düşünen
Can-ı ayanımı gize yazarmış
Ben bir güzel sevdim kendi halımca
Varım yoğum serdim neslim boyunca
Baka kaldım yarim elden olunca
Can-ı yaranımı hiçe yazarmış
Güzel beni def mi eden yanından
Baha kılman şart mı ölüm baçından
Bana yoktur ölmek levhi mahfuzdan
Can-ı divanımı od’a yazarmış
Bu sürmeleri Hakk çekmiş ezelden
Yar zülüfleri de salmış boyundan
Ak gerdanı da çözmüş lebinden
Can-ı serabımı güle yazarmış
Yarin koynunda da sabah mı olur
Kaçtır öldüğüm de yumah mı olur
Sevdim deyu kader bozmah mı olur
Can-ı cananımı köze yazarmış
Bu güzelle başım derde girerken
Ağıt yaktım seven dara düşerken
Bu kaçıncı namaz imam kılarken
Can-ı imanımı beze yazarmış
Gülleri ele mi verdim bağından
Elleri yare mi biçtim çarından
Böyle bahtı kara gülmez arından
Can-ı dermanımı göze yazarmış
Yarin sarayında yiğit olsaydım
Yiğit kim serçeyim aslan kesseydim
Arşın kapısında burak olsaydım
Can-ı hayalimi kula yazarmış
Ahi kul ahmed de neler söylenir
Başa gelmedik de işler eyletir
Saf bir kuldur ağu içer arşdadır
Can-ı gülşenimi Hakka yazarmış
AÇIKLAMA: maral, gözlerinin güzelliği ile bilinen bir ceylan türüdür. Bağ-ı irfan kişinin bilgi erdem ve ahlak toplamıdır. Cehle yazmak bilgiliyi cahil olarak haksızca nitelemek demektir. Alıp kaçırmak cahillik sayılmıştır. Bu takdirde can-ı eman demek canının güvenliği şer olarak tehlikeye girer deniyor.
Nazlı yarle gezmek güzel ise de güller elde kesilmiş ve bağlı olduğu için ağlıyorlar. Gülün saklı yerde olması değerli hazinelerin genelde saklı yerde olduklarını ve oradan düş görerek bizi de aynı şekilde gize yani saklı yazdığını fakat canımızın açıkta olduğunu söylüyor.
Baha kılmak ölçü kılmak demektir. Ölüm baçı demek ölümün vergi verir gibi verilmesi demektir. Baç yol geçme vergisidir normalde ve Köroğlu dağdaki geçitte alırdı. levhi mahfuz, gizli levha olup Allah’ın kaderi yazdığı levhadır. Ölmenin olmaması demek canın durduğu yerin ateş-od olmasındandır. Aşıklar ölmez de ondan. Sürmelerin ezelden çekilmesi demek alımlı yaratılışın ezelden insanların yaratılışından geldiğindendir. Gerdanın lebden çözülmesi döşün ta memelere kadar açılması olup bunu serab olarak gördüğümüz ve gül olarak göğüsleri değerlendirdiğimiz anlaşılmalıdır.
Ölmek ve yumah malum. Sevmek bir kader diyor. Bunu bozmah doğru değil diyor. Böylece can canan ateşte –közde bir olmalılar demek istiyor. Aşk anca bu halde kıvam ve fedakarlığa ulaşarak kemali bulabilir. Seven dara düşerken normalde ağıt yakılmaz. Fakat sevenin dara düşmesinden o kadar çok üzülüyoruz ki ona şimdiden sanki ölmüş gibi ağıt yakıyoruz. Çünkü aşk ve aşıklar çok kıymetli olup diğer insanlardan üstündürler. Sonra o kadar çok ölüyor ki her ölüme bir namaz sayıyor ve imanımın canını bezde (Kabutta) hayat bulacağını yani imanımı kurtarabilecek şekilde yarin yazdığını söylüyor.
Çar diye kadınların başlarına örttüğü örtüye denir. Canın dermanının göze yazılması yarin bana bakarak gülmesine bağlıyor. Serçenin aslan kesilmesi erkeğin dişisinin yanında yiğit olup aslan kesileceğini bu yüzden de bir erkeğe karısının yanında ters bir söz söylemenin uygun olmadığını belirtmek istiyor dolaylı olarak. Arşın kapısında Burak olmak demek arşa kadar yükselmek için bir Burak gibi yükseltecek ihlas, aşk, ve amele ihtiyaç olduğunu ima ediyor. Ancak hemen sonra hayalin kulluğa yazılması son mertebe ve hayalin KULLUK makamı olduğu bildiriliyor ve Burak terk ediliyor.
Kul ahmedin söylenmesi demek bu birçok şeyi aslında hayal ettiği fakat elde edemediği, söylenip durduğu belirtiliyor. Başa gelmedik işleri de başkalarına yaptırdığı belirtiliyor. Saf bir kul olup ağu içerek arşa çıkmak demek: arşa kadar çıkabilmek için önce temiz kalp gerektiği, sonra ağu içmekten maksat dünyada dert ve sıkıntılara sabrederek şikayet etmeden onları yutmak gerektiği ve bunu isteyerek yapması gerektiği belirtilerek anca böyle olursa kendiliğinden arşda bulacağı söyleniyor.
Böyle olunca veya olmadan bütün güllerimin olduğu gül bahçem olan gülşenimi Cenab-ı Hakka sunduğunu söyleyerek noktayı koyarak şiir bitiyor.
Bu gülleri Hakka sunma olayı Peygamber efendimizde de var olup o da kendi yanındaki güllerle çok büyük yazılmış bir Arapça ALLAH yazısını örgü gibi güllerle ördüğünü çıplak ve gündüz gözü ile gördüm desem ne dersiniz… bunları lütfen Riya veya kibir saymayınız da imanımızı artırsın sen söyle dememiz daha iyi uygun olur. bu anlattığımı açık gözle ilahi huzurda, 2000 yıları idi. sallallahü aleyhi vesellem…
Aynı anda daha sonra yaklaşık 10 türlü arapça yalınkat ALLAH ismi celalleri kademeli olarak bir hafta içinde gösterildi. bu isimlerin sadece 3 veya dört tanesinin yeryüzünde olduğunu gördüm. diğerleri yok. buradan ayrıca camilere yazı yazmam gerektiği mesajını da anladım.
Bu gördüğüm isimleri zaman zaman ülke alan camiine yazmakla beraber bunun bize hattatlık yapmamız anlamında bir mesajda olduğunu anladım. ve bir hat hocası bulup ders aldım.
ahi kul ahmede nasibdir
Ben bir yavru şahin olsam
Kapsam kaldırsam ne dersin
Gökler benim, şahı olsam
Ferman saldırsam ne dersin
Ben bir beyaz angut olsam
Seyfe gölün mekan tutsam
Yazlı kışlı selam dursam
Ferman duyursam ne dersin
Ben bir allı turna olsam
Cızgı cızgı uça dursam
Seyfe deyu rüya görsem
Ferman uçursam ne dersin
Ben bir ak güvercin olsam
Kanadımı aşka çırpsam
Mazlumlara haber olsam
Ferman çırparsam ne dersin
Ben bir ala karga olsam
Seke seke hem sekdirsem
Ahi ahmede av olsam
Ferman bozdursam ne dersin
Kara kara karga olsam
Akıl bende kelam etsem
Düşman için örnek olsam
Ferman okutsam ne dersin
Kara sığırcık ben olsam
Bahçalarda dallar ağsam
Avcı vursa pilav olsam
Ferman bozdursam ne dersin
Ben bir küçük serçe olsam
Kanadımı kırsa adem
Süleymana dava kılsam
Ferman çıkartsam ne dersin
Ben bir sarı bülbül olsam
Diyarımda hazan bilmem
Gülüm gülşenim şen benim
Ferman okusam ne dersin
Ben bir garib adem desem
Rasul için türab olsam
Dertsiz bülbül seni vursam
Ferman buyursam ne dersin
Ben bir zalim avcı olsam
Şahinimle yaylaklasam
Güvercine yaman salsam
Ferman yırttırsam ne dersin
Ben bir iki keklik olsam
Kayalarda öte dursam
Zalim avcı, sese kansam
Ferman şakısam ne dersin
Ben bir ahi dülger olsam
Kekliğime kafes yapsam
Şöyle bir yol aça dursam
Ferman bıraksam ne dersin
Yeşil başlı ördek olsam
Ağşam sulara saalsam
Avcı duya öte dursam
Ferman vurulsam ne dersin
Ben bir cahil avcı olsam
Avlaklara kulak versem
Yeşil başa çifte salsam
Ferman vurursam ne dersin
Ben bir yavru ceylan olsam
Avcı vura yitse canım
Üşüşürler etim içun
Ferman neyleyim ne dersin
Ben bir yaban domuz olsam
Onbeş yavru ile varsam
Bahçaları talan etsem
Ferman rızıktır ne dersin
Sen bir yaban domuz olsan
Bahçaları talan etsen
Ben bir sürek avcı olsam
Ferman çiftedir ne dersin
Ben bir hacı hoca olsam
Hüküm diye kitab açsam
Avcıları yaka dursam
Ferman buyursam ne dersin
Ben bir dünya yaratsam
Avcıyı yaylakda yazsam
Çorbasına geven koysam
Ferman içirsem ne dersin
Ben bir Rahman ola dursam
Kurtlar kuşlar bir uçursam
Avcıyı yemlerken görsem
Ferman sevdirsem ne dersin
Merkez Efendi ben idim
Hocam dese Rahman benim
“Aynısı aynısı”desem
Ferman değişmez ne dersin
ahi kul ahmed’e nasib
aşağıdaki bu gazel bir insanın kaldırabileceği yetki ve gücü aşması halinde neler düşünüp nelere yol açabileceğini anlatmak için yazıldı. Konuşan kedinin kendisidir.
*
Bir “kedim” deseydi Hak Rahman’ım
Kanadım taksaydı ol sultanım
*
Göklerde serçe mi kalırdı hem
Rahmanın mülkünde hatırdı hem
*
Hiç köpek havlamasa ardımdan
Kim ciğer doğramasa önümden
*
Ey ağam olasıca nefesten
Kes desem sıra sıra şerrinden
*
Her kes ölsün ben imam olayım
İmam dahi kim sultan olayım
*
Azrail ile eylesem Pazar
Söyleşir diller neylesem kızar
*
Bahtım açık cennet hoştur bana
Cümle huri döner kuldur bana
*
Bu umudum hakkın yanındadır
Her aptalın mührü cebindedir
*
Kimseler bozmaz ol muradımı
Rüyalar kesmez kul serabımı
*
Mazi heder olmuşssa günahtan
Emin olam yine gelecekten
*
Ahi kul ahmed bilmez felekten
Aptal kul olsam yazmaz yürekten
*
Kim aptal oldu haşra bağrışır
Kim abdal kuldu neşre çağrışır
*
Kaç kişi çalsa kara yazdırır
Ol kişi kulsa şerri sildirir
*
Kar mahbub eder kişi güldedir
Hak yaran eder başı göktedir
*
Sor bahar devri yazdadır
Sor baçtır bahar nazı güldedir
*
ahi kul ahmed