Anne ve babanın çocuklarına karşı sıklıkla yaptığı bir hata var. Onlardan yaşlarının üstünde olgun davranış beklerler. Oysa çocuk adı üstünde çocuktur, belli bir yaşa gelinceye kadar giderek olgunlaşacaktır. İlkokul çocuklarında yapılan araştırmalarda hırsızlık yapan saldırgan davranışlarda bulunan tembellik yapan derslerde başarısız çocukların genellikle anne baba tarafından anlaşılmadığına inanan çocuklar olduğu görülmüştür.
İlgiden şefkatten yoksun çocuklarda ”antisosyal kişilik” gelişimi olmaktadır. Küçük yaşlarda iken kardeşinin oyuncaklarına kasıtlı olarak zarar veren bu çocuklar büyüdükçe problemlerinin çözümünü aile içinde değil, dışarıda yabancı kişilerde aramaktadır. Zamanla inatçı, içine kapanık, aşırı kıskanç, etrafına zarar veren bir insan haline gelmektedir. Anne baba olarak çocuklarımıza karşı şefkatli, ilgili ve tatlı dilli olmak gerekir. Çocuğa hitap şeklimiz çok önemlidir. Onlara önce güzel isimler vermeliyiz. Kötü isimler onların ruh dünyasında olumsuz etkiler bırakmaktadır. Afrika’da bir kabilede bazı çocuklara “yaramaz saldırgan “ anlamına gelen isimler verilen çocukların daha çok suç işledikleri görülmüştür.
Oysa değil insanın, bitkilerin bile sevgiye, ilgiye muhtaç oldukları bilinmektedir. Hatta su moleküllerinin bile konuşmaların olumlu ya da olumsuz olmasından etkilendiği bilinmektedir. Sahibi ölen kedi ve köpeklerin depresyona girdikleri, sulanırken sevgi sözcüklerine muhatap olan bitkilerin daha canlı ve parlak çiçek açtıkları bilinmektedir. İnsanın yemek içmek kadar takdir edilmek, sevgi ve şefkatle muamele edilmek gibi ihtiyaçları vardır. İlgisizlik çocuk ruh sağlığını çok etkilemektedir.
Anne ve babalar çocukları ile güç çatışmasına girmemelidirler. Bu kimin dediği olacak şeklinde bir çatışmadır ve çocuklar mağlup oluyor gibi yapsalar da asla pes etmezler ve bir şekilde intikam almaya çalışırlar. Tatlı dille onların olgunlaşmasına yardımcı olmalıyız. Sık sık kırılan çocuk zaman içinde kendine olan özgüvenini kaybeder, kendini değersiz, itibarsız ve yetersiz biri olarak görmeğe başlar.
Çocuk yetiştirmek büyük bir mesuliyet işidir. Sabır ister, iyi niyetli olmak, sevgi ve şefkatle beslenmek, ve çocuklarımızı bu duygularla beslemek ister.
İyi anne-baba olmak için bazı noktalara özellikle dikkat etmek gerekir:
Kararlı olmalıyız: Bazı kararlar aldığımızda çocuğun ağlaması, kendini yerlere atması ile kararımız değişmemelidir. Çocuk anne babam bir şeye karar vermişse benim huzursuzluk çıkarmamla kararından dönmez diye bilmelidir. Onları kararından döndürebilmem için onları ikna etmem gerekir diye düşünmesinin sağlanması gerekir.
Tutarlı olmalıyız: Bir gün ak dediğimize diğer gün kara dememeliyiz. Çocuk siz de düzgün, dürüst, tutarlı ve karakterli anne baba tipine şahit olmalıdır. Anne babası tutarsız davranışlar sergileyen çocuklarda iki yüzlü hareketler daha çok görülür.
Sabırlı olmalıyız: “sabırla koruk helva olur” demişler.. ekşi olan bir bitki bile zaman ve sabırla tatlanıyor demek ki.. Öyleyse çocuk da zamanla değişecek, gelişecek, olgunlaşacak demektir. Yeter ki biraz sabırlı olalım.
Evde sevgi olmalı: Anne babanın birbiriyle sık sık çatışma, sürtüşme hatta kavga yaşadığı ailelerde büyüyen çocuklar sorunlu olmaktadır. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Sevgi eken sevgi biçer. Arpa eken buğday hasat etmez.
Karşılıklı saygı: Saygı da sevgi kadar önemlidir. Çocuğun odasına girerken kapısını tıklatırsanız, o da sizin yanınıza girerken önce kapıyı vuracaktır.
Çocuklarımıza zaman ayırmalıyız: Çocukla beraber gezmek, onlarla vakit geçirmek aranızdaki sevgi saygı bağlarını güçlendirecektir. Bir çocuk nazlı kuş gibidir. Ev ister, ekmek ister, öpülüp okşanmak ister.
Bu ve benzeri hususlara dikkat ettiğimizde, daha olgun, daha kişilikli, problemlerini kendisi çözen, dışa açık, sosyal ve sağlam karakterli çocukları topluma hediye edeceğimiz görülecektir. Bütün bunlar anne ve babanın temel sorumluluklarıdır…
Bir terzi kenar mahalledeki sakin yerinde Allah ne verirse alıp gül gibi geçiniyordu. Ona göre şehrin merkezinde yer tutanlar hırslı olanlardı.
Ona göre “iki ölç bir kes” demek bir terzilik düsturuydu. Fakat eski büyüklerin sözünden sual olunmazdı. Allah bile bir ağız iki kulak vermişti. İki ölçmekten maksat iki düşünmek de olabilirdi. Gerçekten akıllı insanlar çok düşünür az karar verirlerdi.
Böyle yapmayan insanlar yaptıktan sonra hatalarını keşke diye düşünürlerdi. İyi düşün terzisinin önemi buradan geliyordu. Her müşterisine iyi düşün demeye utanıyordu. Fakat iyi düşünmeyen bir çok müşterisi “keşke, keşke” diyerek bu terziye geliyordu. Hatalarını burada arıyorlardı. O ise şöyle söylüyordu. “Bakın Allah’a iman sabrı artırır ve ona güvendirir”
Namaz ise daha da artırır. Akıl doğruyu düşünür ama kararı irade verir. İrade ise önyargılardan ve bazı olumsuz duygulardan etkilenir. Bu yüzden kişi doğru karar veremez. İşte namaz iradeyi güçlendirir. Normalde akıllı olmak ileriyi düşünmek anlamına gelir.
Biz, “iki düşün” demekle yaptığınız işin hem dünya hem ahiret işini düşünün demek istedik.”bir kes” demekle de karar verdiğin bir işi uzatmadan ve ikilemeden başla ve bitir demek istedik. Çünkü bir iş uzarsa maliyeti artar. Şimdi siz de iki düşün bir kesin. İnsanlar Allah’a gönül verirlerse bir terzi bile öğüt alınacak bir insan olurmuş demek ki…
TEVHİD: Allah’ın varlığına ve birliğine inanmakla bitmez. Allah’a kural koyucu olarak kabul edip “boyun eğmek de” gerekir. Devlette uygulanmasın demek Kuran’ın yarsını inkar etmektir. Böylece Kitaplara iman inkar edilmiş olur ve bunu yapan/düşünen/katılan küfre düşmüş olur. yani kafir olur. Allah ise bu şirki tövbe etmeden affetmez.
aşık ahi kul ahmede bunları yazmak nasib olmuştur
Sitemizde yer alan İslami bir hususla amel eden kişiye dünyada yardım, imanla ahirete göçmek ve ahirette bi iznillah şefaatimiz için duamız vacip olmuştur. Bu bir DUA’dır. Nasıl olacağını yazıyı dikkatle okuyarak gereğini de yaparak bu fakirden bir dua ümid edebilirsiniz.
Bu dua güzelliği izni Haz. Rasulüllah’tan silsile yoluyla gelmektedir. Kafadan kendi kendine uydurma, şurda şunu gördüm, burda bunu gördüm gibi yanılması muhtemel bir şey değildir.
Asıl amaç insanları Kur’ani / İslami amellere teşvik etmektir. Bu ameller güzel, fedakarlık ölçüsünde ve ihlaslı olarak yalnızca ALLAH RIZASI için yapılınca eminim bize gerek kalmıyacaktır. Allah ümmeti muhammedi kendi rızasına uygun ihlaslı itikad ve ameller nasib etsin. AMİN.
Sevgili okurlar İslam’da VESİLE yaşayan bir müminden dua talep etmek şeklindedir. Zira sahabe efendilerimiz Peygamberimizden yaşarken dua talep ederlerdi. Hazreti Rasulüllah’ın ahirete göçmesinden sonra halen yaşayan amcası ibni Abbas’tan yaşıyor ve ona yakın diye dua talep ettiler. Bu yüzden halen yaşamayan zatları sevebilirsiniz. Ancak onları vesile kılmak şirke kadar gider.
Bu yüzden müminlerin canlı canlı birbirlerinden dua istemeleri uygundur ve şifadır (Hadis). Bu nedenle bizden de dua talep etmeniz uygundur ve güzeldir ve size şifadır. Çünkü size göre ben günahsız bir ağızla dua ediyorum. Siz de bana dua ederseniz sizin ağzınız günahsız olur.
Bu yazıyı kendimize pay çıkarmak için yapmadık. Bu bizim İslami kesinliği olan bilgimizdir. Bir üstünlük amacı asla taşımamaktadır. ancak anadoluda yerleşik ölmüş derviş kültürü aşırı saygıdan ziyade kendi kasabasına bir koruyucu melek ve danışacağı, cevabınıda yine kendi vereceği, Allah’ın yanına varmış (aslında varmak isteyen kendisi) bir kerametli kurtarıcı aramaktadır. Elbette muhterem zatlar bir miktar var olsa bile bunların da özelliklerini artırır, abartır ve dualarına şirk olarak vesile kılar. o zatları ziyaret etmek elbette güzeldir. fakat Allah ile araya girerse o zat Allah: ey kulum ben sana uzakmıydım, hayır veya ibadetlerini vesile kılsaydın yetmezmiydi?? demez mi.
Maalesef bu alışkanlıkları temizlemek mümkün olmuyor. lütfen siz de dikkat edin. biz asla vesile falan değiliz. Sadece siz isteyin istemeyin biz size yaşayan bir kardeşiniz olarak dua edeceğiz. sizden farkımız yok. sadece Allah, Rasülü ve ümmeti çok sever ve bir sünnete ve ümmetten her kişiye dahi gözümüz titrer ve salya sümük gezeriz. Sakın ha bizi vesile kılmaya kalkmayınız. Aksi halde bizi de azaba uğratırsınız kendinizi de..Allah “sen bunlara böyle mi dedin” diye bana sorar. size de neden bir başka alime sormadınız diye sorar..
Aşık Paşa hazretleri tarafından bir sır verildi bize dostlar onun hakkında 183 beyit yazdık diye. Bu sır şu dostlar: sadece bizim yazılarımızı (şiir yada risale ya da makale) okuyup içindeki İslam’i bir temel unsurla amel ederseniz, Şefaat duamız size vacip olacak..Bu bir duadır. Cenab-ı Hakk’tan kabulünü dileriz..
Bunu sadece ahirette şefaat olarak anlamayınız. Bu dünyadaki bir sıkıntınızdan tutun ölüm anındaki (Sekerat) imanla gitmek için makbul bir duaya kadar geniş bir yelpazeyi de Cenab-ı Hakk’tan taleb ettik ve bize her üçü de verildi..
Biz şeyh falan değiliz dostlar. Sadece Ümmeti Muhammed’e olan sevgimizden dolayı bize bir kısım ümmetle ilgilenme yetkisi verildi. Peygamber efendimiz, Bu zat olan Aşık Paşa ve Said-i Nursi Hazretlerinin izin ve desteklerini yanımızda bulduk. Ümmeti Muhammed’in derdinden kendimizi göremez olduk.
YARDIM İÇİN AMEL ETMEK ZATEN KURAN’DA VARDIR
İslami bir şeyle amel ederek Allah’tan bir şey isteme hususu zaten Kuran’ı kerim’deki iki ayrı ayette belirtilmektedir. Bu ayetlere göre “…Allah’a ulaşmak için vesile arayınız……..”” buyurulduğu gibi bir başka ayette ise ” Sabır ve namazla Allahtan yardım isteyiniz“” buyurulmaktadır. Peygamber efendimiz de her sıkıntısında namaza dururdu.
Bu noktada zaten vesileyi ilgili kişi amel ederek yapmış olmakta ve biz sadece son duasını etmekteyiz. Yani kolaya binmiş bir amelin kabuli ile isteğinin kabulünde son hamlesinde bizim etkili olmamız sözkonusu oluyor ki artık elhamdülillah bi iznillah diyebilelim bu güzide ümmet için.
Bizdeki bu ümmet sevgisi (yıllardır gözyaşıyla) yılların sabır ve birikimiyle doruk noktasına çıkmıştı zaten. İşte bu ümmet sevgimiz nedeniyle bu EL verildi dostlar. Haz. Rasülüllah “seven sevdiği ile beraberdir” buyuruyor. Böylece biz Ümmeti Muhammedle kavuşmuş olduk. Şekil veren Aşık Paşa Hazretleri oldu denilebilir.
Bize güvenmeyenler zaten uzak duracaktır. Güvenenler ise sadece bizden etkili bir dua kazanmış olurlar. Allahü Teala arzu edilen şeyi kabul eder ya da etmez. Etmezse kazadan beladan korunmaya karşılık tutar veya Ahirete vermek üzere bırakır. Makul bir duanın şartları yerine gelirse kabul olmadı demek çok yanlıştır.
Biz ise her istenene değil doğru ve hayra yönelik olana destek veririz. Böyle durumda da isteğin kabulü kolaylaşır. Böylece biz kişiyi doğru ve kolay olana yöneltmekle kişiye iyilik yapmış oluruz aslında. Duanın kabülü bu durumda daha kolay olur. Öyle ki, belki de bize bile gerek kalmaz. Bizler de sizin gibi sıradan bir insanız. Sadece ümmet sevgimiz gözümüzün mizanından (ağıtından) ölçülür. Hiç bir olağanüstü şey görmeyiz bilmeyiz.. Sevgiden öte bir sermayemiz yoktur. Sevgi yüzünden fedakarlığımız çok yüksektir. Farkımız : SEVGİ VE FEDAKARLIKTIR. sizleri seviyoruz dostlar…)
Bu tür meselelerin izni Haz. Peygamber efendimize kadar dayanmazsa olmaz zaten..
PEYGAMBER EFENDİMİZİN SEVGİ TALİMATI:: İmamlık yaparak namaz kıldırırken bir gün namaz sırasında peygamber efendimiz tecelli etti ve dedi ki: “ahmet, namaz tekbirlerini alırken içine sevgi kat ve tekbiri öyle al“” dedi. bu fakir bunu şöyle yorumladı.
-Namazda tekbirler yumuşak ve sevgi ile alınmalı.
-Dini bir konu, dinin kolay ve sevdirilebilir yanları öne çıkarılarak ve sevimli bir ses tonu ile anlatılmalı.
-İmam demek yönetici demektir. o halde yöneticiler de serdettikleri emirlerinde hem emrin içi hem söylenişi sevgi dolu ve yumuşak olmalı.
-Evde aile reisi, iş de işveren, cemaatte cemaat lideri ve herr kim lider konumundaysa o kişiler hem yumuşak uygulanabilir karar almalı ve uygulamasını da sevgiyle, sevgiyle hitabederek yapmalı. diye düşünüyorum…
Bize verilen bu sırrı yıllarca uygulamaya çalıştım. Allah ise bu güzel ve güleryüzlü tutumumdan dolayı kendine aşık etti ve Hakk Aşığı olduk Halk Ozanı olduk. Eski yıllarda da kısmen şiir yazmakla beraber bizim OZAN lığımız ya da AŞIK lığımız 2009′dan sonraya rastlar. Bu da 53. yaşıma tekabül eder. Böylece bu sitede gördüğünüz şiirlerin hemen hemen tamamı 53-56. yaşlarım arasındadır. Diğer yıllar nerede??, Neden o önceki yıllarda bir şey yok derseniz diyeceğimiz o ki; Allah teala şimdi nasib etti demekten başka çözüm görünmüyor derim. işte bundan önceki yıllarda Allah rızası için deliler gibi insan islam ve ümmete gayretimizden, ümmeti muhammedi çok sevip düşünmemizden, çok fedakar olmamızdan, yani bu ağır sınavları aşk ile geçmemizden sonra bu AŞIKLIK verildi diyebilirim.
İşte bu yeni aldığımız yetkiyi veren Aşık Paşa veli / büyük şeyh olup mevlevi tarikatı üyesi Kırşehirde medfun Süleyman Türkmaniden tasavvuf derleri almış bir Nakşibendi Şeyhidir. dolayısıyla biz bu zattan EL almakla kökü haz. Rasülüllaha varan bir yetki almış olduk.
Bu meselenin ardından Said-i Nursi hazretlerini üstümüzde / arkamızda fiilen gördük. Bunun anlamıni iki türlü yorumladık. Birincisi (biz nur cemaatinin yazıcılar kolunu arzu ediyor idik) olduğundan diğerlerini kötülemeksizin bu yola girmemizin doğruluğuna işaret kabul ettik. İkincisi ise Ümmeti Muhammed’in sıhhat ve selameti için çıktığımız bu yolda bize arkadan destek verecek diye yorumladık.. Dolayısıyla Allah için çıktığımız bu yolda çok sevdiğim çok sevdiğim çok çok çok sevdiğim Haz. Peygamber Efendimizi, şeyh Aşık Paşa Hazretlerini, Ve şeyh Said-i Nursi Hazretlerini yanımda, önümde, arkamda görmek Allah’a güvenen dayanan bu fakiri ziyadesiyle memnun ve bahtiyar etmiştir. Zira bu zatların yönünü bize çeviren de Cenab-ı Hakk’tır kuşkusuz..Artık bundan böyle okuyucularımızın da bu destekli fakir kardeşlerine güvenmelerini bi iznillah arzu ederiz.
Bize verilen kişi bazen rüya yoluyla bazen başka türlü örneğin kişiyi aynen görebiliriz veya temsili simgelerle gösterilir. Durumu böylece bize malüm olabilir.. kişi sayısı çoğalırsa üç beş kişi dışında kimseyi görmeyiz. Lakin bu kez genel duamızda bir yoğunlaşma olur ve ümmeti muhammed için gözyaşı dökeriz. Bu etkili ve geniş dua bize yönelen bütün müslüman kardeşlerimizi kapsar ve ayrıca özellikle ümmeti Muhammed’in başına gelebilecek toplu belaların önlenmesinde de önemli bir yer tutar bi iznillah. Artık topluca ümmete ağlamaktan kişileri göremeyiz. Sıkıntılı kardeşlerimiz artık bu genel duadan fazlasıyla yeteri kadar istifade eder diye düşünürüz. Bunların hepsi dilektir duadır bunu unutmamak gerekir.
Bu durum ” sana ruhtan sorarlarsa deki; RUH RABBİMİN EMRİNDEDİR” ayeti mucibince ruhumuz Rabb’imizin emrindedir zaten ve bize yönelen herkesle ruhumuzun ilgilenmesi mümkün olur aslında. Kişinin keşfi veya ihlası açıksa bizi bazen görebilir de.. Bu bazen kişinin günaha yönelmek istediği hallerde daha belirgin olur, kişiyi caydırmak için müdahale ettiğimiz sırada olur.
AMEL İÇİN İSLAMİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ elhamdülillah.
Vesilelerimizin eserlerimiz/şiirlerimiz olarak kabul edilmesi yazdıklarımızın KURANİ çizgide olduğunu gösteriyor. Vesile kılmak ise gayet basittir::
İstediğiniz kadar ve etkili muhabbetli namaz (Az az başlayıp devamlı kılmak uygun olur- Allah ibadetlerin az da olsa devamlı olanlkarını sever)
zekat (Doğru hesaplanmalı) oruç (az az tekrar edilmeli) kurban (Durumuna göre önemli rakamlara ve sayıya ulaşabilmeli) sadaka (mali durumuna göre önemli rakama ulaşabilmeli, çok evi varsa birini ikisini bir köre veya fakire vermeli, pahalı evde oturuyorsa biraz daha makul bir eve çıkıp farkı ile bir ev alıp bağışlayabilmeli, çok pahalı arabaya binen de satıp farkını sadaka yapıp daha makul bir arabaya binmeli)
Özellikle kız öğrencilere etkili tutarda ve çok sayıda BURS vermek. iyilik (Herşeyinle fedakarlık yaparak, bir aileyi sürekli ve etkili desteklemek, günde 100 kişiye selam vermek, bir münibüste 20 kişinin hepsine birden selam vermelisiniz. Herkese ve her durumda güleryüzlü olmak, Kızdığınızda da güleryüz devam etmeli. Herkesi sevmek, küslükten vazgeçmek, zina etmemek, bol bol tövbe etmek, kuran okumak, manası ile amel etmek, hadis okuyup amel edilebilenlerle amel etmek,
Allah’a isyan etmemek ve onu çok sevmek ve umutsuz olmamak, Muhammed aleyhisselamı çok sevmek ve ona Allah için tabi olmak. Her işini sevap kazanmak için değil allah rızası için yapmak. Din için insanı kırmamak (Hariciler gibi) Hoşgörülü olmak, kızsada sonuna kadar, fedakar olmak sonuna kadar. İsteyeni hiç boş çevirmemek.. Size kötülük yapanları affetmek ve bunu ona söylemek. Sevdiklerinize sevdiğinizi söylemek, Borç para vermek (Zekattan 18 kat daha sevaptır. Çünkü mecbur olmadığı halde vermiştir), Sıkıntılı durumlarda sabredebilmek. bu sabır işi çok çeşitlidir dostlar. İmamı Gazali örneğin oruç tutmayı sabırdan sayar ve der ki Günahtan sakınmak bir sabırdır ve sevabı çok yüksektir (900 hasene) dolayısıyla kişi sevaptan önce işlemekte ve devam etmekte olan günahtan tövbe ile dönmesi gerekir. İkinci kıymetli sabır ise ibadette dayanıklılık ve sabırdır ve (600 hasene alır.) 300 lük hasene değerindeki sabrı da siz bulun…..(buldum ; beladaki ilk andaki isyansız sabır)
Bu anlattıklarımız devam eder gider. Bunların ortak noktası birşeyleri FEDA ETMEK ve FEDAKARLIK YAPMAKTIR… Hiç bir şey feda etmeden ya da fedakarlık seviyesine gelmeden Allah’a yaklaşacağınızı düşünüyorsanız sizin için üzülmek zorundayım. El ucuyla yada çingeneyle cennete gidilmez dostlar…her ne yapar iseniz hayır, ibadet, cihad hepsinde gayretli olmalısınız dostlar. Bu günkü müslümana bakacağiınıza İslamın kaynağına bakınız dostlar. Adam 20 lira dul saralı hastaya sadaka istiyorum vermiyor sonra 15 gün sonra umreye gidiyor ??? lütfen bu sitedeki “Büyük çarşının üç cahili beş zengini” adlı şiir yazımızı okusun. Allah’ın zenginlere nasıl gazap edebileceğini bir görün.
Adam Anterasta AVM yanındaki yüksek pahalı 550 milyarlık oğlu ile iki daire alıyor. 1 tirilyon yüzbin eder. Diyorum ki bey kardeşim etlikte en kırak insan içine çıkılacak daire 300 milyar. sat öbürünü al bunu ve batı kentte yüz milyara 4 daire eder . Bunları gözleri görmeyen 4 aileye bağışla Allah için.. Ama nafile.. Aynı adam caminin iki kapısından uzak olana 4 metre daha uzak diye sevap kazanmak için lütfedip yürüyor dostlar. ve bu adam 4 metre fazla yürüyerek lüks ve lüks döşeli evlerde cennet ümid ediyor dostlar. Soruyorum size, Allah’ın rahmetini haşa siz dağıtsaydınız ne yapardınız??? Bunlar birer örnektir. herkes bundan kendine pay çıkarsın dostlar. Allah iyi ki fakirinin rızkını zenginden vermiyor. !!!!
BİR FEDAKARLIK HİKAYESİ
Sahabi zamanında bir köle öğle yemeğini yerken yanına gelen simtilenen bir köpeğe öğlen ekmeğini peyderpey veriyor hayvan doymuyor. bunu gören bir sahabi ona ne yapacaksin dediğinde “ORUÇA NİYET EDECEĞİM” DER. sahabi zamanında geçen bu olayı gören bir zengin sahabi kölenin çalıştığı bahçeyi satın alıp o köleye bağışlar. sorulduğunda, karşı çıkıldığında der ki, o köle köpeğe ekmeğinin tamamını verdi. ben ise servetimin sadece az bir yüzdesini verdim. bu yüzden o bunu fazlasıyla haketti!!!!!!!
İşte Allah da aynısını arar dostlar. Bu yüzden biz de aynısını yapmak zorundayız. Sizler bu sitedeki İslami emirlerle amel ederken, ibadette az fakat devamlı olanı, hayırda ise ihtiyacınızdan fazlasını yapmanızı Allah için ve sizin için arzu ederiz dostlar. Fedakarlık etmeden şıkıdık şıkıdık yaptığınızla da 50 yerde öğünerek bizimle muhabbet etmeyin lütfen..
Sizin kapınıza birisi gelse ve evinizin bütün mutfağını istese siz ne yaparsınız??? Bu fakir verir dostlar verir. İki günde söktü götürdü.. Temizlik işçisi aniden sizden para istese ve cebinizdeki bütün parayı verip münibüs parası bile kalmayacak şekilde verseniz ve bekçiden münibüs parası istemeğe utanıp kızılay etlik şubat soğuğunda yürür müsünüz?? beni fazla konuşturmayın….
Değerli okuyucu,
bizim bu yönlerimizi tam olarak tanımadığınız için son günlerde olan bir iki olayı, kendimizi övmek için asla değil, siz anlayın ve biraz da kendinize güvenin diye örnek vermek isterim. Bunlar:
Dualarımızın etkili olduğunu, indi ilahide makbul olduğunu gördük sevindik Cenab-ı Hakk’a ELHAMDÜLİLLAH dedik. kimseden asla ve kat’a ne teşekkür bekledik ne ücret istedik ne de meşhur olmayı asla istemedik. yüzümüzü Allah’ın yolunda Muhammed aleyhisselamın ayağının altına serip gönlümü türab eyleyip ümmeti muhammede hizmetkar olmayı arzu ettik. İşte Allahü Teala da verdi dostlar verdi.
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.
Pınar başı sıra güder
Allı gelin suya gider
Alma alma döşler döğer
Gelin senin adın nedir
Adım anmak kolay gelmez
Ele güne demek olmaz
Senin derdin derman olmaz
Aşık gülün adı nedir
Kaçar imiş yayla gülü
Naçar kalmış yaban oğlu
Seni sevmek aşkın kaşı
Gelin senin kokun nedir
Elvan elvan yaban oğlu
Kokum varmaz sana doğru
Lale sümbül gülü eğri
Aşık senin neslin nedir
Türkmen desem babam dalı
Yörük düşer anam kaşı
Yaylalarda otağ nazı
Gelin senin boynun nedir
Başım taşır baş üstüne
Sürme çeksem naz üstüne
Vur kılıcı boynum üste
Aşık senin baçın nedir
Kelle aldım senin içun
Selam saldım aşkın içun
Canım verdim canın içun
Gelin senin kastın nedir
Güle bülbül canan düşer
Dikeniyle kabul eder
Canın yetmez daha ister
Aşık senin varın nedir
Hüccetim kadıdan gayri
Beratım sendendir eyri
Silinmez levhtedir yazgı
Gelin senin derdin nedir
Derdi olan hem ben miyim
Yaylalarda eller neyim
Yar peşimde koşan suyum
Aşık senin dengin nedir
Aramadan bulmak olmaz
Su başında sarmak olmaz
Ağan duysun yormak olmaz
Gelin senin kulun nedir
Ağam gele dövülesin
Su başında sövülesin
Aşkım için kul olasın
Aşık senin canın nedir
Dövülürsem dövüleyim
Su başında sövüleyim
Aşkın ile can vereyim
Gelin senin zorun nedir
Yaylalarda onmadın mı
Soğuk sular içmedin mi
Güzel ile göçmedin mi
Aşık senin ahdin nedir
Yaylalara göçer olsam
Soğuk suyun içer olsam
Ben bu aşkı çeker olsam
Gelin senin yarin nedir
Yar üstüne yar seçerim
On şakiyi vur isterim
Daha yetmez can isterim
Aşık senin darın nedir
Şarktan garbe yol düzenim
Her geçenden baç isterim
Şu koynumda yun isterim
Gelin senin boyun nedir
Yaylalarda yaylaklarım
Yörükleyin boylanırım
Serv-i revan söylenirim
Aşık senin yolun nedir
Benim yolum doğru gider
Muhammed’e yakîn düşer
Eğri diyen doğru söyler
Gelin senin dinin nedir
Benim dinim sevmek ile
Seven ölmez canan diye
Hakk kamışı menem bile
Aşık senin ömrün nedir
Aşk uğruna yeldirirem
Gah ağlay gah güldürürem
Ölmeden de öldür görem
Gelin senin zülfün nedir
Zülüf derler kına üzre
Aşık bağlar yari zülfe
Saz çalarım tel tel güle
Aşık senin korkun nedir
Seni sevmek gönül cevri
Bulmaz ise can-ı aşkı
Yandı gitti ömür sazı
Gelin senin yolun nedir
Benim yolum gülden âri
Düşen çıkmaz belden âri
Adap erkan sabır varı
Aşık senin aşın nedir
Tarla tapan öküz saban
Yele verdim dane harman
Üç avratlı eve sultan
Gelin senin yazgın nedir
Arşa çıkar laf atarsın
Levhe bakar bi kararsın
Üç avrada hor bakarsın
Aşık senin bahtın nedir
Kara bahtım güle döndü
Ömür sazım sana güldü
Vurgun yedim kalbim üstü
Gelin senin nazın nedir
Evlerinin önü marul
Sular akar şarıl şarıl
İlim bilmez kara cahil
Aşık senin sakin nedir
Aşkı içem sen yoluna
Ağıt kılam yağ od’ına
Sırıl sıklam gül dalına
Gelin senin sazın nedir
Yarin sazı duttan olur
Çala durmak dertten olur
Zülüflerim telden olur
Aşık senin zühdün nedir
Hay, La ilahe yoktur bes
Muhammed’e yol mukaddes
Nur içinde canlar havvas
Gelin senin halin nedir
Karar etsem cahil derler
Üçe varsam zalim gözler
Sen yanında sultan eyler
Aşık senin yazgın nedir
Yaza yaza yazgı yazar
Sen istersen katlı düşer
Üç avradı sultan büker
Gelin senin arzun nedir
Güllü gelin boylar adım
Yarelendi gülüm dalım
Şu aşığa yaz muradım
Aşık senin kârın nedir
Aşık ahmed yandı bu kez
Gülüm dedi körpe yagaz
Can cananda öldüğü yaz
Gelin senin aşık nedir.
Not: VARSAĞ Özel bir ezgiyle söylenen koşmaya denir. Önce Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkleri tarafından söylendiği için bu adla anılır. Semâiye benzer. Hece ölçüsünün en çok sekizli kalıbıyla yazılır. 4+4 duraklı veya duraksız olur. Kafiye şeması şöyledir: Xaxa bbba ccca.
Semâiden ezgi yönüyle ayrılır. Varsağı yiğitçe bir havayla okunur. Çokluk içinde “bre”, “hey”, “hey gidi”, gibi ünlemler yer alır. Bu ünlemlerin bulunmadığı varsağılar ezgisiyle fark edilir. Güney Anadolu’da Maraş’tan Mersin’e kadar uzayan bölgede yaşayan Varsak Türkleri, Selçuklular zamanında Anadolu’ya yerleşmişlerdi. Varsağı, Varsak Türkleri’nin kendilerine özgü bir ezgiyle söyledikleri türkü biçimidir. Halk edebiyatında en çok varsağı söyleyen aşık, Karacaoğlan’dır.
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
Ol can içinde can olan
Aşıklara canan olan
Canda yanıp külhan olan
Yaran-ı aşk derler buna
*
Gel meydanı erler saran
Gül devranı bahar kılan
Göz nihanı buhar eden
Şadan-ı aşk derler buna
*
Yok demeğe garip için
Bir olmağa hatır için
Kim sorarsa yokluk için
Harab-ı aşk derler buna
*
Sevdayı gör sen bedende
Hayatı zehrin emrinde
Belayı mahfuz kılsanda
Bahay-ı aşk derler buna
*
Yaranı yok bu azabın
Kim düşerse yiter canın
Cehle horlatır cananın
Zehiri aşk derler buna
*
Semadan arşa çıkadur
La mekan üzre gezedur
Ölümsüz dirlik düzedur
Mekan-ı aşk derler buna
*
Hikmetin sırrı korkudur
Hakk’ın cemali sırrıdır
Halden hale bin türlüdür
Hüsn-ü aşk derler buna
*
Ol masivayı terkede
Aşk ile varınca zikre
Hevayı hevesten göçe
Kemal-i aşk derler buna
*
Kibri kırıp eller yıka
Arzu kılıp divan dura
Başın eğip gözün süze
Huzur-u aşk derler buna
*
Arzu kılıp cemal göre
Huzur durup göğsün deşe
Nasib ola huri seve
Canan-ı aşk derler buna
*
Zikir ile için paklar
Ağlar, yetmiş makam çıkar
Yanar Mustafa’ya yanar
Rasul-ü aşk derler buna
*
Hamdeyler vedüd Rabbine
Hizmet deyu tarikate
Kurtlar kuşlar ol selama
Yakin-i aşk derler buna
*
Hakka varıp yakin olur
Hikmetten gül ağlar durur
Er kişiden öğüt alır
Sabır-ı aşk derler buna
*
Ayet hadis Kur’an eyler
Okur dahi arşa çıkar
Levhi mahfuz şerri siler
Şarab-ı aşk derler buna
*
Ah eyleyen erler yadı
Kul olmağa canın varı
Ol durmağa huzur demi
Meyan-ı aşk derler buna
*
Kul tozuta günah kaşı
Ol tövbeye sevab karı
Gül ağlaya dünya hali
Gülşen-i aşk derler buna
*
Huzurda edep kılalım
Vedüde miraç edelim
Canan ile söyleşelim
Sefayı aşk derler buna
*
Ahi kul ahmedim yansın
Yanıp da aşkda kül olsun
Hakk yoluna canı yitsin
Çalab-ı aşk derler buna
*
ahi kul ahmede nasib
Fitilli lambaya benzer gözleri
Körpe sıpa ayaklı kibar izleri
Çokça sabır çekmiş imbal yagarı
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Kuyruğu pek uzun şaklar kimine
On senelik hırka semer sırtına
Yamuk durur sırtındaki kel ohra
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Dalar bahçalara haramı bilmez
Talan eder bostanı komşuyu tınmaz
Kaç sopa yemiştir kavaktan caymaz
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Özbağdan gelmiş anası ölesi
Ölçtürdüm baktım sekleme gelesi
Üç gündür yemedi yok diye sıpası
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Satam dedim çektim at pazarına
Çifte saldı tuttum it nazarına
Üç beş veren caydı huy sebebine
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Bağa diye salladım çift habeyi
Buzlu testi yükledim al hareli
Oğlan dahi girermiş bir denk payı
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Yolda rahvan yürür kim heç aksamaz
Önde karpuz kabuğu hiç kaçırmaz
Çare yok boynundan aşırır yagaz
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Emerkene görünmüyor sıpası
Yularını çektirmiyor inadı
Yem döktüm arpasız bilmez samanı
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Mülayim durur lakin kimse bilmez
Erkek eşşeğe hoş anırır geçmez
Eşşekler içinde eşşeksiz olmaz
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Bıktırdı inadından imbal yetmez
Sağrısına vurmadan bir adım atmaz
Kıçını yırtsan da rahvanı bozmaz
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Soyunda insan kanı mı var arsız
Hiç had hudut bilmez tepeler densiz
Kimin elinde kaldıysa şerefsiz
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
İstemem ağam salalım da gitsin
Takatim kalmadı çekemem ölsün
Hayvanlar içinde yok mudur algın
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Muhanete gitmez alan bir zaman
Yeter ki anlasın eşşekten galan
Eşşeklik bir kusur olsaydı Hakk’tan
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Noksanı çifte ipekli palandır
Tırnağın kesmeli nalbant burhandır
Yazsam ki eşşeklik üç beş kaymedir
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Caydın mı ahmed eyi olur eşşek
Anırmıyor görmezse erkek eşşek
Kim sözden caya eşşek oğlu eşşek
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Yelesi yok yularını çektirmez
Kendi gider imbal sopa dinlemez
Nizam-ül mülk der eşşeklik bilinmez
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Kaçıncı testi kırdığı saymadım
Maniyle sövdüm feleğe ohşattım
Zalim kulları eşşekliğe yazdım
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Çok gezmiş yol yordam bilir şaşırmaz
Evden bağa rahvan yürür seğirtmez
Hakk’tan geçip kuldan şeref aranmaz
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Üç yiğit getirin tutsun yularını
Kim yaban binermiş bilsin haddini
İslam’ı hapseden eşşek densizi
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Yazılmamış katim kalmış sayımda
Çöküp kalmış kızıleniş başında
Eşşek çekmez müsteşarın işinde
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Ey eşşek senin kusurun Hakk’tandır
Gel gör ki eşşeklik zalim kuldandır
Nice insan var ki eşşek âlâdır
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Ey eşşek seklemi vurdum sağrına
Çektin ıhlamaz sabrı endamıyla
Eşşek olanlar bilmez ki kadriyle
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Zulmetmedi üç beş haram ot belki
Hiç isyan etmedi de çöktü kaldı
Lakin insan zulmle isyan dercetti
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
O benim rahvanımdır koyver gider
Onca yüke ih demez sabır çeker
İnsan yükü görür de eşşek arar
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Ey oğul eşşek ol eşşeklik yapma
Bir eşşek sabrı duy kulluktan kaçma
Kaç eşşek saldırsa arkadan varma
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Zulmü yaz eşşekoğlu eşşek diye
Bildir eşşekliğini haksız diye
Susma dilsiz şeytan sayarım sene
Heç kusur bulamadım bu eşşekte
*
Ol kusur eşşektedir kim eşşektir
Al yazma çarlandır gene eşşektir
Semanı bilmez mi samandan bilir
Heç kusur bulamadım şu eşşoğlu eşşeklerde
*
Eşşek garib kuldur darı mihnette
Eşşeklik huydur cihanı kudrette
Var eşşeklerin Rabbi sadarette
Heç kusur bulamadım eşşoğlu beş kulaklarda
*
Lakin bu devir geçer zaman döner
Eşşekler eşşeklikten olur bizar
Ataş yarandır kaç eşşeğe, “susar”
Heç kusur bulamadım şu eşşeğlu susanlarda
*
ahi kul ahmede nasib
*
Not: Bu şiir bize Ağulu aşın duasından bir şey anlamazlar, eşşek şiiri yaz diyen bir okuyucu ile, felek kasidesini okuyup “bana bir eşşek şiiri yaz” diyen başka bir okuyucu, ve bize Ahiler kitabı yazdırıp parasını ödemeyen, gerçekte ise
- Şer’i Ahiliği laikleştirmek isteyenlere Tanrı kelimesi sokuşturanlara karşı bu şiir yazıldı. Ortada görünmeyen bir İslam mücadelesi var, fakat insanlara anlatamıyorum. Umarım siz anlarsınız müslim dostlar.
- seman: kar, kazanç, gelir , para demektir.
-haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Hadisi şeriftir ki çok önemlidir.
-rahvan hızlı ve sabit, aynı kararda yürüyüş demektir.
-eşşeğe arkadan varmamak: onun puştluğunu bildiğin yönden yaklaşma, kendini emniyete al demektir. mümin aynı delikten bir defa ısırılır, bir hadistir.
-katim kalmak: sayım dışı kalmak.
-yagaz: inat, aksi
-Nizam-ül mülk: büyük selçukluların önemli veziri. türkmenleri anadoluya yönlendirdi ve “siyasetname adlı eseri yazdı. devlet adamlarına öğütleri içeriyor.
-habe: eşşeğin üzerine atılan iki taraflı torba
-hare:al kırmızı kumaş
-imbal: eşeğin hızlı gitmesi için boynunun dibine bayırılan sivri demir
-seklem:büyük buğday çuvalı 60-80 kilo arası.
bu yazı mail okuyucuma gnderdiğim bir yazıdır…
sevgili dostlar 15 dakika oldu bu şiirler nasip oldu. (ataşta demlenen can isytert benden şiiri)sizlerle paylaşmak istedim. lakin iyi yada kötü hiç bir şey söylemiyorsunuz. neden?
*
hangi mezarlığın yaranısınız ki susmakta sizden yok mahir.
lakin sulu zırtlak eyledi hak bizi zahir.
birlikte susacağız elbet bilirim ahir.
sözden yar çıkar hak ise sözü bilir.
susmanın karı ancak hal ile olsa kahir.
susmak senin işin değil el ile konuş kardır.
ahi ahmed konuşmasa kul olmazdı belki katır.
kul olunca eşşek sabrı denedi seklem ağır
ahi kul ahmed olunca bezendi ata geçilmedi zahir.
son durak karatoprak olsa da at gibi yaşayalım.
kişnedikçe hakka bir seranat salalım.
söyleyen hakkın atıdır bilelim.
susan haddi sabrıyla eşşek sayılır diyelim.
siz en iyisi ne eşşek olun ne at olun.
bir iyi söz yazmış kul ahmede gül olun
yanmadan gül olmak nasılsa sırrı bildirin.
size torpil yapalım biraz aşk içinde nefsi öldürün
ölmeyen nefisten at çıkmaz
at olmayanlar erden sayılmaz
er olmayandan da koçyiğitler çıkmaz.
eh anladınız muradımı siz içun
siz dahi muradımdır hak içun
bir şart koşarım size aşk ile okuyun
her okur şapşallığa red yazar Allah içun
ahi kul ahmed