Notice: Undefined variable: has_ut in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/all-in-one-seo-pack/aioseop.class.php on line 567

Dağlar güzeli (Koşma)

Başına sarar buğulu dumanı

Kaşına çekermiş karını dağlar

Döşüme söyler tövbesiz gümanı

Günaha yazarmış bahayı dağlar

.

Yörük yaylasında yar yaylakladım

Şart eyledi bey tuza çuvalladım

Ar eyledim elden can pazarladım

Canıma yazarmış bahayı dağlar

.

Yağmurun bitmezmiş ağıt sayarım

Yel estikçe rayihalar kokarım

Lale sümbül gül bülbülüm öterim

Derdime yazarmış bahayı dağlar

.

Yağız ata bindim vurdum dağlara

Çifte suna sardım çöğ kucağıma

On gardaşı mavzer saldı sırtıma

Kurşuna yazarmış bahayı dağlar

.

Bağlarını anam babam işlesin

Yaylalarda nazlı yarim boylasın

Bir cerene sadak saldım düşmesin

Nasibe yazarmış bahayı dağlar

.

Yükseğin erişilmez ne zalımsın

Eteğin yarime yurt hoş çemensin

Söylenir Kuran’da yürür kazıksın

Kelama yazarmış bahayı dağlar

.

Bağrında kimler yatar aşk neferi

Şirin için Ferhat deler dağları

İman olmasaydı naçar dağlayı

Allah’a yazarmış bahayı dağlar

.

Benden selam eylen kaşı kemane

Kaçıp kaçıp yüreğimi döyene

Yükseklerde otağ kurmuş gelele

Börüme yazarmış bahayı dağlar

.

Erenler söyleyin biz de bilelim

Gönül düşen yar el olmaz belalım

Kelamı kadim der güzel sevelim

Aşığa yazarmış bahayı dağlar

.

Kışın bürün yazın aç perçemini

Güzeller suyundan içer nazlarını

Koç yiğitler su başında sunasını

Kaşına yazarmış bahayı dağlar

.

Efelerin yurdu musun yüksekte

Kaç kızanla bekler oldun Belek’te

Haraç salmış zalimlere dölekte

Ödüne yazarmış bahayı dağlar

.

Gider de yol üstüne otururum

Şeytan’la bazar eyler bölüşürüm

Saf kulu Hakk’a çeler sekinetim

Kafire yazarmış bahayı dağlar

.

ahi kul ahmed de ölse ölünür

Sevda bir ateştir dağla ölçülür

Aşk-ı iman yeldirdiğim kaşıdır

Kalbime yazarmış bahayı dağlar 

 

.

şart: yörükler kız isteyen yiğite ağır şartlar koşarlar.

tuza çuvallamak: tuz çuvalını ovadan yaylaya belli bir vakitte çıkaramadığı için çuvallamış, yani şartı yerine getirememiş oluyor.

ar eylemek: bu mahcubiyetten utanmak

can pazarlamak: şartı yapamayınca yayladan ayrılıp yarinin ve herkesin yanında ve yarinden umutsuz kaldığı için intihar edip canını karşılık olarak vermek. (bunun filmi yapıldı, Türkan Şoray oynadı-yer Toroslar- Yörük yaylaları genellikle oralardadır.- ayrıca annem de yörüktür)

mavzer: çanakkalede de kullanılan koldan sürmeli tek tek atan uzun harp silahı.

sadak: içinde 10 tane ok bulunan yuvarlak kutu.

-Dağların Kuran’da yürümesi ve yeryüzüne sağlamlık için kazık oldukları iki ayrı ayette yazılıdır (en doğruyu Allah bilir)

kelam: Kuran sözüne denir.

Ferhat gerçekten imanla dağları delmiştir. Kırşehirdeki kaleyi de bu kardeşiniz boydan boya delmişti – Batıdan doğuya doğru- Allahü alem- Bunun anlamını şöyle yorumladı bu fakir: zikir üç türlüdür. 1- dil ile zikir 2- Kalp ile zikir 3- Amele, işe, ahlaka, harekete dönüşmüş zikir.. işte bunlardan üçüncüsünü yapamazsanız düşman başınıza bombayı yağdırır durur. bu zikir her türlü ilerlemeyi ifade eder. işte bize iman gücümüzün çok güçlü olduğu bir dönemde (sanırım 1995′ten sonraydı) nasib edilen bu güzel olaydan, ”delmeyi” bir harekete dönüşmüş zikir, batıdan doğuya doğru olmasını ise Batı’nın tekniğini ele geçirmeyi, tekniğini almanın mesajı olarak algıladık. ancak bunun içinde laiklik ve benzeri sosyal kanunlar yoktu. sonuç ise: imanla bu iş olduğuna göre İSLAMLA BATININ TEKNİĞİNİ ALINIZ OLARAK ALGILADIK bu olağanüstü nasibi.

Aynı konuda Sultan I. Abdülmecid bir yabancı heykeltraşa bir heykel siparişi verir ve bunu yüksek bir kaide üzerinde İskenderun’a yönü Doğudan (arkası) Batıya (önü) olmak üzere planlamıştır. Yani Doğu olarak biz, siz Batı’yı aydınlattık demek istemiştir aslında..Fakat ömrü vefa yetmeyip de ölünce yarısı tamamlanıp parası da ödenmeyince heykeltraş tutar Amerika’lılarla anlaşır ve tamamlayıp onlara satar. heykel oldukça büyüktür ve gemi ile Amerika’ya, New York’a götürülüp Osmanlı’da I Abdülmecid’in düşüncesinin aksine, arkası Batıya önü doğuya olmak üzere dikilir. bunun anlamı Doğu bizi aydınlatmadı, biz batı olarak doğuyu aydınlattık demek istemişlerdir böylece. ve o heykel bugün New York’ta dikili olan HÜRRİYET HEYKELİDİR. bu heykel dava edilerek Amerika’dan alınabilir kanaatindeyim. itiraz edebilecek resmi veya özel şahıslara duyurulur…  

-dağla ölçülür: sözünde iki anlam vardır. birici mana hakiki dağ olup, yüksekliğin verdiği zorlukla sevdanın ölçülmesi olduğu gibi ikinci manası: dağlamak, ateşle dağlamak kastedilmiştir.

 

 

 

 

 

ahi kul ahmede nasibdir

19 Şubat 2012
Okunma
bosluk

Gönül kuşu.. (Koşma)

Kara gözlerine sürmedir çeker

Güzellikte yarim idin bir vakit

Bag-ı irfanımı cehledir yazar

Algınlıkta cefam idin bir vakit

 

Sana yar olmağa söylenir baha

Altın gümüş müdür tartılır daha

Gönül kuşu bağlar sildirir cefa

Kafesimde kuşum idin bir vakit

 

Yarim yeldirene bakmazmış aman

Selam eylesende vermezmiş eman

Derde düşmeyene yazmazmış ferman

Kararıma kalem idin bir vakit

 

Ağu içtirirmiş seversen eğer

Aşka panzehirmiş akıldan geçer

Unut benliğini canından eyler

Can içinde canım idin bir vakit

 

Can-ı cananımı od mudur yakan

Od’un ateşini aşk mıdır yelen

Aşkın bahasını can mıdır çeken

Sadağımda canım idin bir vakit

 

Gülüm, gülşenimi boz viran eyler

Elin yazısında aç devran gezer

Al yeşil bağları kim yaran düşler

Dallarımda bülbül idin bir vakit

 

Yarim eylenir de bizde kalın mı

Canım arzular da kışa çalın mı

Bahar geledursun çiçek olun mu

Gülşenimde gülüm idin bir vakit

 

Dünya başıma dar oldu geliver

Hayli demdir canım soldu düşüver

Takat kalmayınca öldü yazıver

Kaderimde nazlım idin bir vakit

 

Kömür gözlerine baha biçemem

Cana hayalinen canan yazamam

Ben bir turna olsam yazgı bozamam

Çızgılarda selam  idin bir vakit

 

Cemalin karşımdan gitmez bir zaman

Derdimi düşümden çekmez el aman

Şu soyha dünyadan kaçmaz bir zaman

Hayalimde Hürrem  idin bir vakit

 

Baharı beklesem kışa çalarmış

Yazıdır gözlesem güze dönermiş

Ağudur içtiğim baha eylermiş

Öldürende zalim idin bir vakit

 

Sara sara sardım gülü solgunu

Olmaz olsun nettim ele düşkünü

İflah olmaz benim kara bahtımı

Dalalette kelam  idin bir vakit

 

Ben bir güzel sevdim yazda yazıda

Yele vermiş dane diye sapı da

Baha kılmış ekin olmam tırpana

Harmanımda yelim idin bir vakit

 

Böyle bir güzelin şanı yürüsün

Yedi düvele de namı duyulsun

Bu aciz “kul”a da derdi verilsin

Kademinde başım idin bir vakit

 

Ahi kul ahmedim söyler gezerim

Sema eyleyip de arşa çıkarım

Ben bu canı yuyup Hakka satarım

Ademinde canım idin bir vakit

 

Açıklama: bu şiir 5.1.2012 pazar günü Kırşehirden Ankaraya gelirken mermerler otobüsünde yazılmıştır. bağ-ı irfan bir bilgili kişinin erdem ve bilgi düzeyi demektir. cehle yazmak, bu bilgi ve erdemi haksız bir şekilde cehalet diye tanımlamak demktir.

baha denilen şey bazı özel şartlar olduğu gibi bazen gelini tartarlar ve kaç kilo gelmişse o kadar altın lira verirler. benliği unutmak gözü kara bir şekilde sevmek demektir.

sadak ok konulan sırtta takılı deri yuvarlak kab olup erkeğin okla hedefi vurması yari ile onun verdiği güçle mücadele etmesi kastedildi.

çızgılarda selam olmak turnalar çızgı çızgı uçarken sevenlerin birbirine selam göndermesi kastediliyor. dalalette kelam olmak sözü erkek yanlış yolda giderken eşinin islam üzere doğru söylemesi demektir. kademinde başım demek huzurunda başı yere koyarak feda etmek sunmak  demektir.

canı yuyup hakka sunmak iki mana iledir, birisi nefsi temizlemek, tezkiye etme halinde hakka yükseleceği, ikincisi ise temizlenmekle beraber kuranı kerimde “andolsun ki Allah müminlerin canını cennet karşılığı satın almıştır” sözüne istinadendir.

bu satın alma kişinin cihad ederek canını feda etmesi ile olur. yalnız canını düşünenler, yalnızca namaz kılıp cennet isteyenler, yalnızca zekat veririm gerisine karışmam diyenler bu kavramların dışındadır. bütün mesele kişinin kendini aşmasıyla olabilir ancak. böylelerine kolay gelsin…

 

ahi kul ahmede nasibdir.

5 Şubat 2012
Okunma
bosluk

ağulu aşın duası..

Her kim bana dost, dost ise
Hak Teala yar olsun ona
Her ne derdi vardır ise
Cümle işi asan ona

*

Bana ağu veren kişi
Doğru ola eğri işi
Kolay gele onmaz düşü
Cümle bahtı hayır ona

*

Dirliğimi istemeyen
Kendi dirlik düze dursun
Düştüğümü göre duran
Cümle kullar divan ona

*

Her kim diler yansam od’a
Ahu figan etsem ele
Kim ölümüm ister daha
Cümle ömrüm versin ona

*

Diler ise acı dirlik
Düşman dahi nice zorluk
Onmaz dostluk ahdi bozuk
Cümle bahtım versin ona

*

Başıma taşlar atana
Yoluma kuyu kazana
Gülüme ömür biçene
Cümle gülüm gülşen ona

*

Dostumdan ayrıldığımı
Güler iken solduğumu
Ağıt figan öldüğümü
Cümle duyan bayram ona

*

Dostlar, yediler kırklarmış
Dostlar dünyadan çıkmazmış
Dost ola Hakk Muhammed’miş
Cümle canım yitsin ona

*

Ağlarım ben yane yane
Dost ararım Hakk’tan yane
Kullar sunar ağu dane
Cümle yelim essin ona

*

Ağu aşı sun da içem
Ölüp yitem candan olam
Aşk od’na çerağ isem
Cümle varım gitsin ona

*

Ahiyim de gül ahmedim
Cananına can vermedin
Akşam zabah “kul” olmadın
Cümle talih zebun sene

*
Not: Bu şiir bize

- Şer’i Ahiliği laikleştirmek isteyenlere Tanrı kelimesi sokuşturanlara karşı bu şiir yazıldı. Ortada görünmeyen bir İslam mücadelesi var, fakat insanlara anlatamıyorum. Umarım siz anlarsınız müslim dostlar.

Ahiler kitabımızın parasını vermeyen Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya bey, Müsteşar mv. ali bey ve esnaf gn md. aytekin bey ve Kırşehirdeki Vilayetteki 10 Kişilik komite haydutlarına duamızdır..

*

Not: Her kim bu sitede yer alan islami bir emirle amel ederse; o kişiye duamız vacip olmuştur. Şifa bulur veya işi olur ve imanla göçer ve ahirette şefaatimiz vacip olur bi iznillah. Bu bir dua’dır. İlgili yazıyı okuyunuz lütfen (Derdi olan, imanla ahirete göçmek isteyen, ahirette bi iznillah şefaat duası talep eden her kim var ise; bu yazıyı okuya,) yazısı..

 

ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.

 

29 Kasım 2011
Okunma
bosluk

Kenan İlinde Yusuf Olmak

On yaşımda Mevlana verdi selam
Hak Mustafa emanetin armağan
Aşk ile zikre vardım halim tamam
Nefis yılıp “la mekanı” gördüm ben

*

On ikide rahmet deryası taştı
Allah dedim şeytan batıya kaçtı
Hevayı heves benliğimden göçtü
Nefsi kırıp ol makama erdim ben

*

On üçünde arzu halim ey nefsim
Yüz bin bela kıldım ey atım
Kibri yıkıp el ayağın yıkadım
Arzu kılıp ol divana durdum ben

*

On dördünde yüz huri gılman geldi
Başın eğip gözün süzüp naz etti
Firdevs de selamün aleyküm dedi
Cemal görüp ol bedene girdim ben

*

Onbeşde kırklar ile şarap içtim
Zikir çekip huzur durup göğsüm deştim
Nasip oldu cennette huri öptüm
Nebi deyip ol Mahmud’a koştum ben

*

On altıda yetmiş makam çıktım ben
Zikir ile içim dışım paklar hem
Nere varsam Mustafa’nın nuru hem
Nura girip ol Rasule yandım ben

*

On yedide hamdeyledi Rabb’ine
Hizmet deyu tarikatın yoluna
Kurtlar kuşlar selam durdu kuluna
Hakka varıp ol yakine kandım ben

*

On sekizde hikmetten ağlamaya
Er kişiden hak nasihat olmaya
Ayet hadis kuran nedir bilmeye
Oku deyip arş üstünde gördüm ben

*

Kul ahmed yaş erişti on dokuza
Ne edersin günah çekmez kantara
Kıyamette gazap, bu günahkâra
Tövbe edip ol Rabbime döndüm ben

*

Rivayeti gördüm Hakk’la söyleştim
Yüz bin melekle cennette yüzleştim
Sebep kıldı Hakk söyleyip ulaştım
Miraç edip ol Rahmana döndüm ben

*

Sünneti farzdan sıktım ümmet oldum
Her namazda ilham gele nur doldum
Hakka tapan kullara mahrem oldum
Sukut edip “la kelamı” ettim ben

*

Her seher seslenir kalp kulağıma,
Hakkı duya, zikr ile nalan ola
Aşk, özümden bir nurdur Haktan yana
Çıra olup aşk od’una yandım ben

*

Nefsim yoldan çıkardı kıldı hakir
Çırpınıp tozutan deliler şükür
Zikir ettirmeden şeytan nefse dosttur
Dua edip ol belayı savdım ben

*

Akıl diye garip gönlü çevire
Mustafa olup iller geze yetime
Nefsi çekti kullar taptı dünyaya
Miheng olup ol kulları tarttım ben

*

Aşık kapısını Mevlam açtı bak
Toprak deyu gönlü serdi indi bak
Yağmur çekip çaktı şimşek yaktı bak
Sema olup ol duaya çıktım ben

*

Kalbim katı, gönlüm kurak, huy zalim
Okur alim, tutmaz zalim, yaz hakim
Canım gitsin malım yitsin ver baçım
Derviş olup ol cezaya düştüm ben

*

Kırkta gönül şarabını içmeden
Çoluk çocuk evden barktan geçmeden
İsyanımı münker nekir yazmadan
Tövbe edip ol sevaba erdim ben

*

Elli beşe ulaştı ömrün zelil
Hak emrini tutmadın kendin cahil
Oruç, namaz, ezan, duymaz ey gafil
Zikir çekip ol gafleti yıktım ben

*

Kul ahmed gaflet ile ömrün geçti
Eyvah ki gözden dizden kuvvet gitti
Gel gör ki pişmanlığın vakt erişti
Yusuf olup ol Kenan’a göçtüm ben

*

Not: Bu şiir yazarın hayatının tümüyle bütününü ifade etmenektedir. Onun da buraya yazmaması gereken bir FETRET DEVRİ elbette vardır. Yazar da bir insandır.. Bazı uç ifadeler MECAZİDİR.. lütfen buna göre okuyunuz..

*

CENNET: namazı 5, 5 aşkla kılıp, çorba kaşığını karşı tarafa düşünmeden uzatanlara daha yakındır…

kardeş site : insanveislam.com

*

ahi kul ahmede nasib

21 Kasım 2011
Okunma
bosluk

Notice: Undefined variable: pagingMiddleString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 212

Notice: Undefined variable: pagingString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 156
  • Page 2 of 2
  • <
  • 1
  • 2
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Son Yorumlar


Notice: Undefined variable: pre_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 20

Notice: Undefined variable: post_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 26
cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma