Zikredelim gel Allah’ı
Aklı canım yok vallahi
Bir denize taht kurdum ki
Durmağa kim payanı yok
Nazar kıldım bir eşiğe
Gördüğümden kim deliye
Bir yüksekte köşk dimeğe
Çıkmağa merdivanı yok
Köşküne var girenlerin
Maksuduna erenlerin
Ene’l Hakk’ı diyenlerin
Sebebe ihtiyacı yok
Dergah budur agah budur
Düzer arzusun dem budur
Girer bir denize yunur
Gayri onun kenarı yok
Sözle ayan ilm iledir
Dille devran hüsünledir
Aşk-ı nazım Hakk iledir
Yar anın hiç nişanı yok
Hayalini gönül bilmez
Sıfatını elden görmez
Darasını akıl çekmez
Anmağa hem lisanı yok
İman ile hüsnün bilem
Nihan ile vasfın gizem
Beyan ile zatın yazam
Yazmağa can kalemi yok
Genci yaşlısı dertlisi
Yazar ayanı gizlisi
İlm ile cümle lisanı
Bilir dem tercümanı yok
Din içinde mü’min saydım
İns içinde kullar gördüm
Küfr içinden kafir çektim
Gezer ana ziyanı yok
Ahmed sorar sualini
Hakk’tan bekler meramını
Aşk iledir niyazını
Çözmeye imtihanı yok
Bahar ile yazı savdım
Gonca güle aşkı yazdım
Kullar ile cana düştüm
Aşıklara gazabı yok
Gelen geldi giden gitti
Gelen gitmem deyu öttü
Nefsi yenen Rabb’in bildi
Bulunmaya nazarı yok
Hakk nazar ider kullara
Kul döner türlü hallere
Bülbül yazar gönüllere
Gülşeninde bazarı yok
Sabah ağşam varım sersem
İsm-i Hakk’ı küne versem
Ölüp ölüp candan olsam
Dört kitapta inkarı yok
Hakk korkusu er eylesin
İşi gücü zâr eylesin
Cümle veli yar eylesin
Vuslat kılmaz ayanı yok
Aşktan ağıt kılar kime
Vere durur nur eline
Viran gönül şad yeline
Eser halden şikarı yok
Kendim bilem elden âri
Düşte gördüm baştan âri
Cana yazdım kuldan âri
Nazarına giresi yok
Hakk’ı sevem diyenleri
Nefsin zoru kılanları
Ettiğini bulanları
Yazar elden bizarı yok
Aşıkların darı ile
Yakupların zarı ile
İnayetin Bari ile
Salar kuldan nihanı yok
Ahi ahmed söyler sözi
Kan büridi iki gözi
Kara olmaz aşık yüzi
Yazar candan hesabı yok
Ahi ahmed aşık düşer
Kundurası şaki eyler
Ağşam sabah niyaz eder
Rabbisine kararı yok
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
Aşk
Türlü cevr-u cefanın, namına aşk demişler
Bu cefayı ol süren, dosta gönül ekmişler
Aşk urur onca bela, çevirir nice hale
Dost elinden pervane, hay melamet etmişler
Her kim ki aşka düştü, her dem kaynadı taştı
Ol dirlik serencamı, her tarafın urmuşlar
Her kim aşka can ise, evvelde yazgı ise
Aşka hem yaran ise, can od’u pek urmuşlar
Ahi ahmedin canı, başında aşk çeraı
Her kim aşkı inkarı, bu meradan sürmüşler
aşk
İşidin ey yarenler, aşk bir güzele benzer
Aşkı olmayan kişi, yüreği taşa benzer
Taş yürekte ne biter, gülden ari dert biter
Nice tatlı söz söyler, manisi ağuya benzer
Aşk ile gönül yanar, yandıkça muma döner
Taş gönüller kararır, hayratı şerre benzer
Kim sultanın kapısı, aşk iledir kerpici
Aşık tutar yapısı, yaldız paşaya benzer
Endişeden âri ol, selam üzre halim ol
Aşk ile yan ahi ol, postu dervişe benzer
Aşık
Bana can sensin canım, sensiz kararım yoktur
Arşda sen olmaz isen, bil ki nazarım yoktur
Her daim seni gözler, sözümle seni söyler
Gel gör ki senden ayrı, özde bazarım yoktur
Çün ben benden geçmişim, benden sana uçmuşum
Gayri ne halde isem, bir an kararım yoktur
Eğer beni yakarsan, yetmiş kez öldürürsen
Yine dönerim sana, zira hiç arım yoktur
Aşık canına kim dost, canı birdir maşukla
Türlü türlü hali var, gayri meramım yoktur
Canu gönül akıldan, ne ayrı ne mülkü var
Her yufkada eli var, aşkda dermanım yoktur
Bu dirliği seversen, aşk eteğini tutasın
Aşk ile ol nesneye, gayri zevalim yoktur
Aşıklara bu suret, yüzbin gömlek içeru
Nicedir rüzgar esmez, hüsran zamanım yoktur
Ahmed dahi aşığın, göster didarın ona
Cananım dahi sensin, közde şikarım yoktur
aşık
Aşk ile postum lal oldu, görünmeye bir hal oldu
Saralı bir can eyledi, ele berhudar söyledi
Hakk Teala dostlar yazar, birliğine şahit kılar
Nice giriftar kılar da, ele dünyayı peyledi
Arifleri sorgu etmez, aşıklara huri vermez
Bir dem kendin unutturmaz, ele şeytanı peyledi
Selam eyler selam eyler, selamdan gönüller peyler
Bir nice aşıklar ağlar, ele benliği peyledi
Var iken yok musun harda, bulunmaz bahası canda
Ayrılık olduğu yerde, ele nizaı peyledi
Nefsin kal’asın yıkalım, tarikattan yol bulalım
Er eteğini tutalım, ele şeriat peyledi
Er ile çıktık yola kim, bulunmaz baha sunalım
Hakikatle hay olalım, ele tarikat peyledi
Nişanı aşktan esirdi, bu canı yoktan var itti
Yüz bin marifet sanatım, ele hakikat peyledi
Marifeti şeriatın, dini aşkın yoluna mı
Aşığı nice ettin sen, bene Mansur’u peyledi
Gel gör ki hiç değişmiyor, softaların iktidarı
Aşk eyledim marifetle, ele şeriat peyledi
Şükür ki Allah’ın şanı, aşktan yanadır kılıcı
Ölmez aşk yakmaz aşıklar, bize ahiret peyledi
Aşkın demi
Aşık gönlünü açar, cananını eyletir
Aşksız olan neylesin, şeriatı peyletir
Aşıkın canı aşkdur, aşkla yanar eğlenir
Aşığın verdiği can, çün aşksızı horlatır
Kimi mal mülkü sever, kadınla döner dünya
Aşığa mal yoktandır, yoktan olalı giyer
Aşık dünyayı neyler, akıbeti terk eyler
Aşk eteğin tutmuştur, kim ölürse yanar gider
Ezeliden bir kadeh, sundu bana cananım
İçeliden beri ah, kim içmezse hoyrat gider
Ahi ahmed nişanın, aşktan esirdi canın
İçtikçe her dem halin, aşktan yanalı gider
Mansur:şamda “ben allah’ım” dediği için idam edilen kişi
aşık ahi kul ahmede nasibdir
Yüce Rahman’ım
Kulluk fermanım
Bende nihanım
Hay demek ister
Sadığım sözden
Baktığım gözden
Yandığım közden
Hay demek ister
Ağzımda dilim
Dilimde sözüm
Çaldığım sazım
Hay demek ister
Kulluğum sana
Söyletme bana
Umduğum “bela”
Hay demek ister
Nicedir bela
Başadır daha
Şeytana niza
Hay demek ister
İşler nefsinden
Ağlar ardından
Tevbe kapından
Hay demek ister
Şeriat başa
Tarikat yola
Hakikat bu ya
Hay demek ister
Dost ide makul
Eyleşir melül
Söylenir behlül
Hay demek ister
Baharda açar
Güz olup düşer
Bir ömür geçer
Hay demek ister
Eller içinde
Canan olunca
Hakk’ın uğrunda
Hay demek ister
Dünyada ölen
Sıratı geçen
Mahşerde gülen
Hay demek ister
Dertlere derman
Aşığa ferman
Mansur’a asan
Hay demek ister
Ömürler bitti
Hayaldi yitti
Salası şimdi
Hay demek ister
Tevhid yolunda
Benden geçince
Baha ölünce
Hay demek ister
Aşık postunda
Ahmed olunca
Güller nazınca
Hay demek ister
aşık ahi kul ahmed
Edirneden Karsa kadar bu yurt benim yurdum.
Senin her köşeni şehit kanıyla yoğurdum.
Yaşlı genci hastası sağı benim gururum.
Senin her köşeni şehit kanıyla yoğurdum.
Atalarımdan namus gibi kaldı yadigar
Gözüm gibi bakarım ona incitmem ne ar
Güven ve neşe ile dolaş dur diyar diyar
Senin dört köşeni şehit kanıyla yoğurdum.
Yurdum, sende doğdum, aşım suyum sende buldum.
Koştum top oynadım da tumanım sende çektim.
İlim irfan kapısın kalemle sende yazdım
Senin baş köşeni şehit kanıyla yoğurdum.
Gururum sensin, övüncüm sensin,sevabım sen.
Sen de bulurum nigarım, cümle nihanım sen
Göğsümde imanım, onca güman, şikarım sen
Senin yar köşeni şehit kanıyla yoğurdum.
Şehitlere
Beni dener kimim diye
Kime sorar nedir diye
Canım verem mi hediye
Şehitlere selam olsun
Vatan atalar yadıdır
Cümle canların adıdır
Cumhuriyet ki şadıdır
Şehitlere selam olsun
Yıkılmazsın ayaktasın
Düşmanlara nazardasın
Biz oldukça yar baştasın
Şehitlere selam olsun
aşık ahi kul ahmede nasibdir.
Kabe bilmez imiş sırrımız nihan
Tavaf eyler imiş varanlar cihan
Taş oladır anlamaya gönlümü
Helak mıdır döndü şerre sıdkımı
Ya Beytullah nerden aldı nurunu
Temiz olmuş pak eyler kim kulunu
Yemin kıldım perde yoktur Rahman’a
Baha kıldım candan olam sırrına
Celalimin şavkı Kabe mihengi
Ay tutulmadı hem gönül nirengi
Kim velidir adı varır divane
Kim delidir aklı satar meccane
Verir mi bir “siyah taş”a sırrını
Mahbub kılar mı bir öpmek aşkını
Zatın bilinmezdi derse ki “kesif”
Sıdkı sadıkların özlerdi “latif”
Bilmez cehlimiş kim kesfe meyleder
Bilse ehlimiş kim ”latif” lütfeder
Hem tanır hem eyler vakit yanında
Rahim, Rauf Allah dosttur canında
Kalkıp ayağa doğrulsa görülmez
Tavaftan tahrife zatın bilinmez
Benden bir müjdedir konuk canlara
Güven ve teminat O’ndan kullara
Kavuşmakla ferah kılar dostunu
Yaşar isem temiz kılar urbamı
Beytullah’ı tavaf eyler bilmezmiş
Şeriatın sırrı dahi gaybimiş
Daha nice var ki yasa, delildi
Onlar keşf gözüdür körlük zelildi
Ölmüşü dirinin tavafı züldür
Yoğ imiş diri gibi bilge haldir
Tecelliden bir nur zatı âliden
Melekten uzak insanı haliden
Anla ki bu iş bir gaybdir söylenen
Keşf ve tahkik diriydi hem görünen
ahi kul ahmed canın sır eylersin
Kabe midir taşa ayan eylersin
Mana gönlün taş mıdır varırsın sen
Taş gönlün yakut mudur ağlarsın sen
Ağladığın “latif”dir taştan âri
Ahdin “bela” kıl sen yakuttan âri
Açıklama:
-Nihan: gizli
-miheng: ölçü alınan
-nirengi: denge noktası
-meccane: bedava
mahbub:sevgili
-kesif:maddi ve yoğun
-latif:görülmeyen, tanımlanamayan, her tarafta bulunabilen, nurani (Allah Latif bir varlıktır)
-cehl:cahillik
-urba:elbise, şiirde urba din ve takva anlamında kullanılmıştır.
-keşf:kişinin mesafe alarak bazı olağanüstülüklere vakıf olması, farketmesi, sırrını anlaması,
-zül:aşağı olup adi sayılan,
-ahdin bela kılınması: kalü belada insanlar Allah’a söz vermeleri “Bela”dır. bu ahdini yeniden “bela” diyerek gerçekleştir deniyor.
ahi kul ahmede nasibdir
Bu gazel; sevgili, etkili, çalışkan dostum, Maliyeci Başmüfettiş Mevlüd Özer’i odasındaki ziyaretimizde bu ülke için çalışmalarını milli boyutlarda ve etkin yürüttüğü için duygulandık ve odasında yarısını yazdığımız bu gazeli aynı gün akşamı tamamlamak nasip oldu. Bunu bu ülkenin kadirşinas insanlarının, etkin, çalışkan, fedakar bu insanlara bir teşekkürü olarak sizlerin adına sunmak istedim.. Teşekkürlerimizi Rahman ahirete havale etsin. Belki dar zamanında darı bulmuş gibi olursun, ne dersin? ben önce kaybedip sonra bulmayı çok severim. Dünya peşin ahiret veresiye, lakin veresiyenin sabrı ikinci bir ikramı da beraberinde getirir vesselam. ah şu peşinciler ah.. neyle karşılaşacağını bir bilselerdi böyle düşünürler miydi?
*
Kim Mevlüd olmuştur hali
Ol Vedüd bulmuştur Şahı
*
Bir Mevlüd okusam bahşi
Bin kulun dokusam yahşi
*
Gel imdi gardaşım yaza
Kul Mevlüd yoldaşım sana
*
“Ben” yitti kulundur Hadi
Kim kulun yetimdir ahi
*
Hak Rasül vermiştir hana
Biz dahi vermiştir ona
*
Kim ayrı durmuştur kıla
Hak gayri yazmıştır bela
*
Biz ümmet olmadık sevi
Hem dahi durmadık kavi
*
Gel imdi cemaat ola
Kim gelse nasibdar kıla
*
Bir rüya üzredir şimdi
Kim Ya Rabb diyedir andı
*
Hak dedi kullarım sevi
Ol kamu gözlerim yahşi
*
Bir selam diyenin kârı
Er kulum alanın yari
*
Yar dedim kimlerdir kâni
Er buldum seherdir karı
*
Ey yurdu makamı ırak
Arşu kürsiden cana bak
*
Kaç bin ada yarsın yaran
Kaç bin kul yansın sen canan
*
Ol dehşetli alemin var
Göz yetmez çok nihanın var
*
Emri kün’den bir şuundur
Nur üstünde sen uyundur
*
Mah-ı tabandan kim uzak
Şems-i münevverden ırak
*
Neye baksam ordasın yadım
Neye dönsem yok inkarım
*
Sen canım dersin gül yakar
Yanmayan ölsün har yakar
*
Cevr etme dönmezem yoldan
Adın silmezem alnımdan
*
Hayy sırrından mıdır bu can
Can sırrından mıdır bu san
*
Gönlüm yoh olsa çak çak çak
Bırakır divane çırak
*
Şevk-i didarın eyleşir
Eşya için arz eyleşir
*
Ta ki nurun “bir”yakılsın
Telezzüz kıl görsün mahın
*
Vehm ile söylerim “bir” su
Vehm ile peylerim kıl su
*
Bende yare varsa içem
İhtiyatla su, dem be dem
*
Sen canan ile har da hoş
Yanmaya bir söz nar da hoş
*
Kul yanmaz günah yanar bil
Kul yansa ateş yakmaz kul
*
Ol emanı vermez birden
Yan gönlüm yan sanmaz şerden
*
Ey Mevlüd can mı canan mı
Bir harda canla yanan mı
*
Ey kul ahmed nerdesin sen
Canan hicap perde gülşen
*
ahi kul ahmed
Bizde yazılar denetime tabi tutulunca Veysel arkadaşıma “makaleyi senin adına gönderebilir miyim” deyince “bi gönder bakayım” demesi üzerine yara alan dosta bir kaç söz ile gül atıp yaraladık.
*
ilacı bulsam ruhuma çalacam.
bedenim ziyan.
ziyaı bulsam dostuma tutacam.
sözlerim nihan
*
Güvensizlik aldı demi
Al duvara çaldı beni
Döktün küpüm şerabını
El yazıma sordu hemi
*
Yazı yazdım ha şöylece
Adalet üzre öylece
Veysel adına olsa da
El sazıma verdi hemi
*
Şüpheyle dostluk nas’lolur
“Sal gitsin” desen ne olur
İki akıldan bir dost çıkmaz
Yel sözümü serdi hemi
*
Şairlik zulümden doğar
Zulüm ki aşkı alıkoyar
Nazeder de varır çatar
Hak sözümü duydu hemi
*
Adı Veysel kendi Veysel
Sözüm yedi andı misal
Irmak desem kumlar visal
Ak sözümü netti hemi
*
Eyisin hoşsun damande
Buğday sekisin damende
Çift seklemin değirmende
Un tozunu silkti hemi
*
Silkme dedim silktin beni
Sonra döndün verdin yeri
Eyi kötü bir mi deki
El sözümü yuttu hemi
*
Gayri diyem baha kaça
Yazıp düzdüm ölçe biçe
Veysel adı cümle kula
Yar sözümü andı hemi
*
Dostu dosta çalma hemi
Dosttan dosta varsa demi
Kullar bilmez ölse beni
Var sözümü yazdı hemi
*
Veysel dostum oynar hah bar
Gönlü geniş dersi ezber
Söyler türkü, aşık sazlar
Ser sözümü bilmez hemi
*
Çaldım sözümü efkara
Tok dinledi var ne çare
Ben aşığam gülizare
Gül bendimi yıkmaz hemi
*
Veysel dosttur lafın bilmez
Söyler doğru mihnet etmez
Milliyetçi ümmet kesmez
“Kul” sözünü takmaz hemi
*
Hoş bir sazdır çalar ahmed
Tezenemde türkü hasret
Veysel söyler aşık emret
Bar sözünü aymaz hemi
*
Vakıf kursam kurma demez
Yerim yoktur öte yazmaz
Hayır için şarab içmez
“kul” sözümü zemzem hemi
*
Ahi kuldur ahmed paşa
Yazdın çizdin ücret kaça
Dostum deyip hatrı üçe
Ver sözümü tutmaz hemi
ahi kul ahmed