Yine gönül kuşu eyledi pervaz
Her bir demden söyledi bir ahi naz
Her seher bad-ı saba hem gül-i naz
Bir bahar yad-ı aşkın neşvesi saz
Kim gönül çarhını savursa felek
Cevr-u cefa bahadır ona niyaz
“ben” ile başım dertte eydür felek
Her “ben” ile iki düştüm dem poyraz
Arşu âlâda kapı vurduk felek
Lakin “kim” dedi “ben”e eyler firaz
Kulluk eyle bahadır aşkın felek
Kim söyler kuldur sefadır aşkı naz
“fezkurullah kesiran” dedi Hakk’ın
Zikreyleyip ağlar iken güldü yaz
Cemalini aşıklara vaad kıldın
Aşk yolunda bir Allah için can raz
Kavi aşkı Allah sevdi “kulum” der
Ara yolda kalmaya canan pervaz
Yalancılar cemalim görmez dedi
Aşk kapısında sağlam duran yanmaz
Kabirler yetmez mi akıllı ol sen
Ben de şunlar gibi olmam de biraz
“Mutua kabl-el temutu” eyle sen
Ölmeden evvel ölmeğe kül biraz
“Felizehu kalilen” haber verir
“Veleyebku kesiran” der gül biraz
Amel yoğ ise güler şen yürürmüş
Fermana boyun veren gamla firaz
Kim “kul” oldum gece gündüz gözyaşı
Katrem derya özler mutmain olmaz
Nefsden geçen aşıklar Allah derler
Seherde dört dövünüp esti poyraz
Rahmeyledi Rahman özüm nazar
Taşdı derya ondan gayri şehnaz
Zalim nefs bırakmaz ateşe yanar
Vücudum yandıkça yandı gel aymaz
Müşrikin imanını şeytan alır
Euzu-bismillah deyip gül biraz
Münafığa cehennem yeter yanar
İman eden halis kul yanıp şehnaz
İmansızlar evvel ahir yanarlar
Allah’tan iman dile namaz niyaz
Nefsim heva kıldı da tafta şaşar
Başın alıp pir-i Kamil’e varmaz
Ahi kul ahmed ötelerden aşar
Kuş olup uçup la mekan’a ayvaz
ahi kul ahmed’e nasib
Ağlar isem yane yane
Şol gözümü silen kimdir
Bağlar isem kuşak hare
Şol belimi saran kimdir
*
Ağu içsem dost elinden
Ağıt yaksa yüreğinden
Çeke dursam şol dilinden
Bu derdimi salan kimdir
*
Güller ağlar nazı içun
Nazlı eyler başım içun
Başım feda Rahim içun
Bu fetayı yapan kimdir
*
Sağlar yadı çekmez hali
Beyler karı onmaz düşü
Fakir neyler Karun varı
Bu metaı veren kimdir
*
Çağlar isem coşa coşa
Katrem düşe derya naza
Bağı bostan güle yaza
Bu gülşeni açan kimdir
*
Eyler isem gülşen yası
Bağı irfan cehlin sazı
Umut olmaz ilmin yüzü
Bu sebebi soran kimdir
*
Saflar düşer doğru yolda
Ağlar durur gözü yarda
Güle dursun nazlı şurda
Bu niyazı eden kimdir
*
Benim dosttan dosta koşan
Dost başına “bela” kılan
Ümmet içun sala veren
Bu nidayı salan kimdir
*
Yaran ile yaran ile
Kul bahasın taat ile
Gül yeşerir toprak ile
Bu safayı süren kimdir
*
Selam saldım sarı güle
Gül bahası yare çile
Ben yanarım dünü güne
Bu cefayı eden kimdir
*
Bahar desem yaza çalar
Yaza ersem kışa döner
Mehil vermez ömür biter
Bu zamanı içen kimdir
*
Ben söylerim Hakk’ı evvel
Aşka düşem vakti evvel
Can pazarı canan evvel
Bu canımı yakan kimdir
*
Aşkı yakin cevr-u cefa
Yana dursun can-ı vefa
Kim yanmazmış nefsi heva
Bu hevesi eden kimdir
*
Sen söyle aşk ile daim
Bir eyler şevk ile kaim
Gül pahasın dertle hoşum
Bu bedeli koyan kimdir
*
Ahi kulsun ahmed ağa
Baş gelmeğe kimse sana
İki gözü çağlar Hakk’a
Bu selleri akan kimdir
*
*
ahi kul ahmede nasib
Şol dünyada ademlere
Gün gele tamam diyeler
Bağu bostan harab ola
Oy gele yaman diyeler
*
Malın mülkün evlad eşin
Taat gayri döner hepsin
Sorgusu kavidir dostun
Bil hele yaman soralar
*
Münker nekir sual eyler
Topuz vurur kulak neyler
Bilmez isen Rabbin kimler
Gel hele yaman vuralar
*
Nefis ile eylen haram
Varı yoğa uçkur tamam
Helal haram dursun ağam
Var hele yaman edeler
*
Günah çeki katır yükü
Bunca bela ahır seki
Tövbe yoksa satır ne ki
Vay hele yaman keseler
*
Yakasız donlar biçeler
Etünden yemler yapalar
Kurtlara bayram sunalar
Uy hele yaman yiyeler
*
Dünya tatlı şeker kaymak
Ölüm uzak yaşam sıcak
Bağrı açık duşa girmek
Vay hele yaman diyeler
*
Yığdım ettim neslim içun
Sattı beni nefsi uçun
Taat dahi işim içun
Hey hele yaman yazalar
*
Ülkem dedim gazap saçtım
..çilik deyu üstün gördüm
İslam deyu Cuma bildim
Vay hele yaman kızalar
*
Benim param benim malım
Uyku tutmaz Karun benim
Divan dura beş bin kulum
Vay hele yaman yiteler
*
Bağım bahçem gülşen idi
Güller bana sırdaş idi
Gözler dizler çekti şimdi
Vay hele yaman kokalar
*
ahi kul ahmed tozutur
Baş olup adil konuşur
Dost aşkına bin kez ölür
Vay hele yaman yuyalar
*
ahi kul ahmed
Takva:
Kuran nazil olmazdan önce Arapça da Takva (fiil halinde ittika) insan veya hayvan gibi canlı varlığın dışardan gelebilecek tehlikeye karşı savunması anlamına geliyordu. Kuran-ı Kerim geldikten sonra bu kavramı genişletti ve maddi tehlikeden ziyade manevi azaptan ve buna götürecek kötü işlerden korunmak kaçınmak anlamlarını yükledi.
Örnek olarak;
- Şirkin her çeşidinden yüz çevirmek ( kurban bayramı süresince getirilen teşrik tekbirlerini bu anlamda değerlendirebiliriz .
- İslam’a girdikten sonra büyük ve küçük günahlardan kaçınmak
- Kalbi Allah’ı zikretmekten alıkoyacak her türlü meşguliyetten arındırmak
- Hayatın tümünü Allah için yaşamak
Ebu Hureyre (ra)nin rivayetine göre peygamber efendimize soruldu:
“İnsanları cennete en çok hangi amel sokar?”. Buyurdu ki
-“ Allah’tan ittika etmek ve güzel ahlak”
-“ İnsanları cehenneme en çok hangi şeyler götürür?” diye sordular.
Buyurdu ki;
– “Ağız ve edep yeri ( şehvet)”
Ebu Ümame (ra)nın rivayetine göre peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
“ Müminin faydalandığı en iyi nimet Takvadır”
Takva sorumluluk bilinci oluşturulduğu zaman ancak gerçekleşir.
Bir miktar korku duygusu Takva’yı etkin hale getirir. Ancak karşı etki olarak ümit ve sevgi ise onun isteyerek yapılmasını sağlar ve derecesini yükseltir. Böylece imanın ümit ve korku arasında gerçekleşmesi sağlanmış olur.
Takva en hayırlı ve koruyucu elbise olarak tanımlanmaktadır Kuran-ı Kerimde
Rüyalarda da Takva bir cübbe olarak görülmektedir zaman zaman. Nitekim Hz Ömer rüyasında kendini uzun bir cübbe içinde görmüş ve ertesi gün bunu Hz peygambere sorduğunda o da “ Ya Ömer bu cübbe ve onun uzunluğu senin dininin (Takvanın) derecesidir” buyurmuştur.
“ Fücur dediğimiz şey ise bu Takva elbisesi yırtan şey olarak değerlendirilir ve kişinin nefsine aşırı derecede tabii olması anlamına gelir”
İman insandaki deruni (iç) yaşantıyı,
İslam ise Allah’nın kanununa teslim olarak yaşamayı,
Takva ise hem imanı hem de teslim olmayı (islam’ı) kapsar.
Nitekim Kuran’ı Kerim’in Bakara suresi 177. ayetinde “birr” (iyiliği) anlatırken imanın gönüllerde kök salmasını gerektiğinin ve zahiri davranışlarının tek başlarına yeterli olmayacağının altı çiziliyor.
Allah için kesilen kurbanların etlerinin değil, mü’minlerin Takvasıyla Allah’a ulaşılacağını Allah’ın ölçülerine uymanın da kalplerin Takvasında olduğu belirtiliyor. Kur’an, namaz, zekat, cihat gibi ibadetlerinin, kalbin takvasın olmadan birer mekanik hareketler olacağını tekrar tekrar vurguluyor
Takva imanı bir görevdir.
Allah’a karşı takvalı olmak gerekir.
Korkulmaya layık olan yalnızca Allah’dır.
Allah’a kulun ancak takvası ulaşır.
Takva Allah’ın açık emridir.
Allah’ın emirleri ve hükümleri ancak takva bilinciyle anlaşılır ve uygulanabilir.
Takva Hz peygamberin tavsiyesidir.
Bütün peygamberlerin ortak daveti takvadır.
Bütün selef takvaya önem vermiştir.
Bir kul gücü yettiği kadar takva üzere olmalıdır.
Takva en hayırlı azıktır.
En güzel elbise takva elbisesidir.
Takva kerametin sebebidir.
Müttakiler insanların en keremlisidirler.
Müslim isen zarar kılma komşuna
Mü’min olup güven eyle her kime
Müttaki dur sakındığın şüpheye
Dost bilip de Muhsin kulda sır ister
ahi kul ahmed
ahikirsehir.com
Mü’minler takva hususunda yardımlaşırlar.
Takvaya yeterli bir İslami bilgi ve bilinen şeyle amel etmek ulaştırır.
Takva; Allah’ın kuluna bir hediyesidir.
Takva bir miktar murakabe ile elde edilir.
Takva ma’siyet (günah) yollarını gösterir.
Takva nefsin hevasına uymamaktır.
Takva her insanda farklı farklı derecede gerçekleşir.
Allah’ın yeryüzünde ve gökyüzündeki ayetleri müttakiler içindir
Allah kalpleri takva bilinci ile sınar.
Takva Allah’ın Rabliğini idrak etme, şiarını yüceltme, Allah’ı hesaba katma, Allah hakkıyla ibadet, birr (iyilik) ile ilişkili, ihsandan beslenen, sabırla beraber gelişen, infak ile ilerleyen, af, sıdk ve adalet ile güzelleşen veli olmanın şartı, tebliğ vasfı ile kişiyi önder kılar.
İman, ibadet, ihsan, ancak ve ancak takva bilinci ile gerçekleşir. Dolayısıyla takvası zayıf olan bir Müslüman’ın imanı da zayıftır ve muhtemeldir ki beş vakit yerine Cuma namazıyla iktifa ediyor ve namazlarında ihsan seviyesini de büyük olasılıkla bulamıyor denilebilir. Yalnız beş vakit kılıp da takva eksikliği nedeniyle tadili erkânda bir bozukluk nedeniyle ihlâs ve ihsanda da eksiklikler olabilir.
*
ahi kul ahmed
Ey gönül işlersin günah yoktur pişmanın
Hem sufi görünür postta yoktur çerağın
Ey gönül geçirdin ömrü giryan olmadın
Hem sufi görünür postta yoktur çerağın
*
Ey gönül daima işin gaflet iledir
Hem tesbih elinde hem dil gıybet iledir
Ey gönül selle-i çilpeç nefs ket iledir
Hem sufi görünür dostta yoktur metaın
*
Ey gönül isyanın aşar saflık serabın
Hem takva eyleyip abid kılsan namazın
Ey gönül mahşerde düşme yalan ağıtın
Hem sufi görünür dosta yoktur nazarın
*
Ey gönül geceler kalkıp kan-ı revanın
Hem cefa çekerek belin sağlam bağlasın
Ey gönül severek söyle lafz-ı Celalin
Hem sufi görünür dosta yoktur nihanın
*
Ey gönül işlersin kibir riya kazancın
Hem ah-vah edersin dilde mağrur nidaın
Ey gönül verirken can-ı nur mu imanın
Hem sufi görünür dosta yoktur amelin
*
Ey gönül neylersin evde sufi işin yok
Hem sufi neylesin halka vere aşı yok
Ey gönül ağlarsın damla dahi yaşın yok
Hem sufi görünür dosta yoktur ağıtın
*
Ey gönül sufilik eyler kapı umudun
Hem bir şey gelir mi deyu kişi gözlersin
Ey gönül Allah’ın lanet çarhı takarsın
Hem sufi görünür dosta yoktur emanın
*
Ey gönül sufiyim dersin hani figanın
Hem aşk-ı surh’un gözün yaşın suların
Ey gönül mürşid-i kamil hani yolların
Hem sufi görünür dosta yoktur tebaın
*
Ey gönül yürürsün gamsız tesbih elinde
Hem mağrur oluptur dünya dini ahirde
Ey gönül korkasın Hak’tan şimdi huzurda
Hem sufi görünür dosta yoktur sevabın
*
Ey gönül dünyaya postu serdin nihayet
Hem dahi zahirin dünya batın sadaret
Ey gönül habersiz ezel geldi nihayet
Hem sufi görünür dosta yoktur cevabın
*
Ey gönül tesbihle halkı boyan sufisin
Hem dahi nefsine mağlub olmuş birisin
Ey gönül kulluğun Hak mı yazın küfisin
Hem sufi görünür dosta yoktur yazanın
*
Ey gönül yalnızca Allah tavrın ubudet
Hem dahi zübde-i alem içre şuhudat
Ey gönül günahlar hata mahcub melamet
Hem sufi görünür dosta yoktur tevbesin
*
Ey gönül muhabbet sür de ol’ver divane
Hem dahi geçesin mal-mülk ev-bark divane
Ey gönül kim Allah derse ol’ver pervane
Hem sufi görünür dosta yoktur sabırın
*
Ey gönül bizar ol şeyden aşka davacı
Hem uyku terkeyle gece aşka duacı
Ey gönül dertsizler yanmaz aşka metacı
Hem sufi görünür dosta yoktur sefaın
*
Ey ahmed sufilik kolay değil neylersin
Hakk Rasül sufidir dünya malı neylersin
Ey dünya sevenler insan değil neylersin
Ey ahi ahmedim dosta yoktur nizaın
*
ahi kul ahmed
La ilahe illallah diyen kulun
Bir yeşillik bahçada uçar imiş
Tevhidi kemale gülleri gülşen
“Kul” yeşillik bohçada açar imiş
*
Ol kuşun kudreti bin lisan içre
Hem haktan dileye gün beyan ede
Sen şöyle bahçeye ay ayan bize
“Kul” yeşillik bahçada açar imiş
*
Bir kuşu eyleye bin güle yete
Bin gülü bağlaya bin bağban ede
Bir insan söyleye bin bağın çöze
“Kul” nesirlik bahçada dizer imiş
*
Bu kuşu cahiller bir pula sata
Ey dostlar bilmeye kim gülle harda
Hiç kalmaz gönülde bir şerre uya
“Kul” eminlik bahçada gezer imiş
*
Bir oruç namazı bin tövbe kılan
Her seher Allah’a yar kulu yazan
Er durur hizmete tam kavi olan
“Kul” yeminlik lahzada uçar imiş
*
Bir ahi ahmede bin yaran kılan
Dil ile zikrini hoş asan yazan
La ilahe illallah canı yuyan
“Kul” emanlık zamanda canan imiş
*
Hak kime eyleye ol nuru nasib
Nefs heva yokluğa “bir” adım yazıp
Zikr ile Allah’a bir zakir olup
“Kul” paslanmış yürekte parlar imiş
*
“fezkuruni ezkurkum”söyleşelim
Bir Allah demeye ol can verelim
Nur ile zulmete çerağ olalım
“Kul” karanlık alemde yanar imiş
*
Hak kime inayet kıl aşık saya
Giz batın keramet ve keşfi no’la
Nefs heva terk edip yüz çeri aza
“Kul” masiva fanide geçer imiş
*
Bil imdi ahmedim aşk köle arar
Can, canan harında meşk ile yanar
Bir eyvah sözünde şevk bula yeter
“Kul” pişmanlık tavında uçar imiş
*
Kim arif aşk odu pek kavi düşer
Hak dahi kelama hal izhar ider
Kaç cefa çekmişse can göğsün açar
“Kul” yeterlik katında karar imiş
*
Bu alem rüsvalık der horlar eller
Gül cemal tutturup her seher düş der
Kaç düşman saldırtıp kaç dişim kırar
“Kul” yarenlik katında yaran imiş
*
Bu dünya lokmasın yoh sayar bize
Bir cahil sorarsa yoh sırrı cehle
Er olan feyz alır var edep ile
“Kul” erenler katında behlül imiş
*
Kim talep cemalin bak arşa ferşe
Arş üstü ah ile yak canı neşve
Ya mahbup rasulün çal kapı işve
“Kul” melikin katında melül imiş
*
Aşk sema raks ile dön dem-i nazla
Kaç melek yığılır dön cem-i nazla
Arş kürsi levh kalem çün yad-ı hazla
“Kul” seyranlık katında canan imiş
*
ahi kul ahmed
(Not: bu şiir kurban kesimi sırasındaki boş vakitte yazılmıştır. kesim insandaki merhameti azaltır diye daha çok taşıma işi yapılmış, kesimden kaçınılmıştır. Ahiler kasapları ve cerrahları tarikata almazlar ve seneni 20 günü kasaplığı bıraktırıp merhametleri yerine gelsin diye bağ bahçe işi yaptırırlardı
Bayramınızı bu şiirle kutlar selam, saygı, sevgi ve hayır dileklerimi Allah’ın gerçekleştirmesini dilerim efendim.. sağlıcakla kalınız..)
Bahar gülleri erdi de
Canan nâza düştü dağlar
Yarine gönül verdide
Canan nâza düştü dağlar
*
Üstümüzde yüce Rahman
Zikrederler seni sultan
Bahardaki sarı yazdan
Canan dâra düştü dağlar
*
Bağrımızda açmaz güller
Sağrımızda yoklar eller
Düvelimde sürer atlar
Canan dâra düştü dağlar
*
Gözlerimde tüter bağlar
Bağlarımda biter güller
Güllerimde nider eller
Canan yare düştü dağlar
*
Bağlar yazdım dağlar gelir
Bağım çözmez dilber gelir
Ben bir güzel sevsem ölür
Canan dara düştü dağlar
*
Güzel kime eğlen ikrar
Bahar diye yaktın kullar
Sana saysam elli beşler
Canan hara düştü dağlar
*
Sözüm geçmez söyle dursun
Nazım geçmez kime nittsin
Allı gülüm nida etsin
Gülüm dara düştü dağlar
*
Aklı koydum gömlek giydim
Gömlek diye kefen biçtim
Üç beş diye kime ölçtüm
Nefsim dara düştü dağlar
ahi kul ahmed