Sitemizde yer alan İslami bir hususla amel eden kişiye dünyada yardım, imanla ahirete göçmek ve ahirette bi iznillah şefaatimiz için duamız vacip olmuştur. Bu bir DUA’dır. Nasıl olacağını yazıyı dikkatle okuyarak gereğini de yaparak bu fakirden bir dua ümid edebilirsiniz.
Bu dua güzelliği izni Haz. Rasulüllah’tan silsile yoluyla gelmektedir. Kafadan kendi kendine uydurma, şurda şunu gördüm, burda bunu gördüm gibi yanılması muhtemel bir şey değildir.
Asıl amaç insanları Kur’ani / İslami amellere teşvik etmektir. Bu ameller güzel, fedakarlık ölçüsünde ve ihlaslı olarak yalnızca ALLAH RIZASI için yapılınca eminim bize gerek kalmıyacaktır. Allah ümmeti muhammedi kendi rızasına uygun ihlaslı itikad ve ameller nasib etsin. AMİN.
Sevgili okurlar İslam’da VESİLE yaşayan bir müminden dua talep etmek şeklindedir. Zira sahabe efendilerimiz Peygamberimizden yaşarken dua talep ederlerdi. Hazreti Rasulüllah’ın ahirete göçmesinden sonra halen yaşayan amcası ibni Abbas’tan yaşıyor ve ona yakın diye dua talep ettiler. Bu yüzden halen yaşamayan zatları sevebilirsiniz. Ancak onları vesile kılmak şirke kadar gider.
Bu yüzden müminlerin canlı canlı birbirlerinden dua istemeleri uygundur ve şifadır (Hadis). Bu nedenle bizden de dua talep etmeniz uygundur ve güzeldir ve size şifadır. Çünkü size göre ben günahsız bir ağızla dua ediyorum. Siz de bana dua ederseniz sizin ağzınız günahsız olur.
Bu yazıyı kendimize pay çıkarmak için yapmadık. Bu bizim İslami kesinliği olan bilgimizdir. Bir üstünlük amacı asla taşımamaktadır. ancak anadoluda yerleşik ölmüş derviş kültürü aşırı saygıdan ziyade kendi kasabasına bir koruyucu melek ve danışacağı, cevabınıda yine kendi vereceği, Allah’ın yanına varmış (aslında varmak isteyen kendisi) bir kerametli kurtarıcı aramaktadır. Elbette muhterem zatlar bir miktar var olsa bile bunların da özelliklerini artırır, abartır ve dualarına şirk olarak vesile kılar. o zatları ziyaret etmek elbette güzeldir. fakat Allah ile araya girerse o zat Allah: ey kulum ben sana uzakmıydım, hayır veya ibadetlerini vesile kılsaydın yetmezmiydi?? demez mi.
Maalesef bu alışkanlıkları temizlemek mümkün olmuyor. lütfen siz de dikkat edin. biz asla vesile falan değiliz. Sadece siz isteyin istemeyin biz size yaşayan bir kardeşiniz olarak dua edeceğiz. sizden farkımız yok. sadece Allah, Rasülü ve ümmeti çok sever ve bir sünnete ve ümmetten her kişiye dahi gözümüz titrer ve salya sümük gezeriz. Sakın ha bizi vesile kılmaya kalkmayınız. Aksi halde bizi de azaba uğratırsınız kendinizi de..Allah “sen bunlara böyle mi dedin” diye bana sorar. size de neden bir başka alime sormadınız diye sorar..
Aşık Paşa hazretleri tarafından bir sır verildi bize dostlar onun hakkında 183 beyit yazdık diye. Bu sır şu dostlar: sadece bizim yazılarımızı (şiir yada risale ya da makale) okuyup içindeki İslam’i bir temel unsurla amel ederseniz, Şefaat duamız size vacip olacak..Bu bir duadır. Cenab-ı Hakk’tan kabulünü dileriz..
Bunu sadece ahirette şefaat olarak anlamayınız. Bu dünyadaki bir sıkıntınızdan tutun ölüm anındaki (Sekerat) imanla gitmek için makbul bir duaya kadar geniş bir yelpazeyi de Cenab-ı Hakk’tan taleb ettik ve bize her üçü de verildi..
Biz şeyh falan değiliz dostlar. Sadece Ümmeti Muhammed’e olan sevgimizden dolayı bize bir kısım ümmetle ilgilenme yetkisi verildi. Peygamber efendimiz, Bu zat olan Aşık Paşa ve Said-i Nursi Hazretlerinin izin ve desteklerini yanımızda bulduk. Ümmeti Muhammed’in derdinden kendimizi göremez olduk.
YARDIM İÇİN AMEL ETMEK ZATEN KURAN’DA VARDIR
İslami bir şeyle amel ederek Allah’tan bir şey isteme hususu zaten Kuran’ı kerim’deki iki ayrı ayette belirtilmektedir. Bu ayetlere göre “…Allah’a ulaşmak için vesile arayınız……..”” buyurulduğu gibi bir başka ayette ise ” Sabır ve namazla Allahtan yardım isteyiniz“” buyurulmaktadır. Peygamber efendimiz de her sıkıntısında namaza dururdu.
Bu noktada zaten vesileyi ilgili kişi amel ederek yapmış olmakta ve biz sadece son duasını etmekteyiz. Yani kolaya binmiş bir amelin kabuli ile isteğinin kabulünde son hamlesinde bizim etkili olmamız sözkonusu oluyor ki artık elhamdülillah bi iznillah diyebilelim bu güzide ümmet için.
Bizdeki bu ümmet sevgisi (yıllardır gözyaşıyla) yılların sabır ve birikimiyle doruk noktasına çıkmıştı zaten. İşte bu ümmet sevgimiz nedeniyle bu EL verildi dostlar. Haz. Rasülüllah “seven sevdiği ile beraberdir” buyuruyor. Böylece biz Ümmeti Muhammedle kavuşmuş olduk. Şekil veren Aşık Paşa Hazretleri oldu denilebilir.
Bize güvenmeyenler zaten uzak duracaktır. Güvenenler ise sadece bizden etkili bir dua kazanmış olurlar. Allahü Teala arzu edilen şeyi kabul eder ya da etmez. Etmezse kazadan beladan korunmaya karşılık tutar veya Ahirete vermek üzere bırakır. Makul bir duanın şartları yerine gelirse kabul olmadı demek çok yanlıştır.
Biz ise her istenene değil doğru ve hayra yönelik olana destek veririz. Böyle durumda da isteğin kabulü kolaylaşır. Böylece biz kişiyi doğru ve kolay olana yöneltmekle kişiye iyilik yapmış oluruz aslında. Duanın kabülü bu durumda daha kolay olur. Öyle ki, belki de bize bile gerek kalmaz. Bizler de sizin gibi sıradan bir insanız. Sadece ümmet sevgimiz gözümüzün mizanından (ağıtından) ölçülür. Hiç bir olağanüstü şey görmeyiz bilmeyiz.. Sevgiden öte bir sermayemiz yoktur. Sevgi yüzünden fedakarlığımız çok yüksektir. Farkımız : SEVGİ VE FEDAKARLIKTIR. sizleri seviyoruz dostlar…)
Bu tür meselelerin izni Haz. Peygamber efendimize kadar dayanmazsa olmaz zaten..
PEYGAMBER EFENDİMİZİN SEVGİ TALİMATI:: İmamlık yaparak namaz kıldırırken bir gün namaz sırasında peygamber efendimiz tecelli etti ve dedi ki: “ahmet, namaz tekbirlerini alırken içine sevgi kat ve tekbiri öyle al“” dedi. bu fakir bunu şöyle yorumladı.
-Namazda tekbirler yumuşak ve sevgi ile alınmalı.
-Dini bir konu, dinin kolay ve sevdirilebilir yanları öne çıkarılarak ve sevimli bir ses tonu ile anlatılmalı.
-İmam demek yönetici demektir. o halde yöneticiler de serdettikleri emirlerinde hem emrin içi hem söylenişi sevgi dolu ve yumuşak olmalı.
-Evde aile reisi, iş de işveren, cemaatte cemaat lideri ve herr kim lider konumundaysa o kişiler hem yumuşak uygulanabilir karar almalı ve uygulamasını da sevgiyle, sevgiyle hitabederek yapmalı. diye düşünüyorum…
Bize verilen bu sırrı yıllarca uygulamaya çalıştım. Allah ise bu güzel ve güleryüzlü tutumumdan dolayı kendine aşık etti ve Hakk Aşığı olduk Halk Ozanı olduk. Eski yıllarda da kısmen şiir yazmakla beraber bizim OZAN lığımız ya da AŞIK lığımız 2009′dan sonraya rastlar. Bu da 53. yaşıma tekabül eder. Böylece bu sitede gördüğünüz şiirlerin hemen hemen tamamı 53-56. yaşlarım arasındadır. Diğer yıllar nerede??, Neden o önceki yıllarda bir şey yok derseniz diyeceğimiz o ki; Allah teala şimdi nasib etti demekten başka çözüm görünmüyor derim. işte bundan önceki yıllarda Allah rızası için deliler gibi insan islam ve ümmete gayretimizden, ümmeti muhammedi çok sevip düşünmemizden, çok fedakar olmamızdan, yani bu ağır sınavları aşk ile geçmemizden sonra bu AŞIKLIK verildi diyebilirim.
İşte bu yeni aldığımız yetkiyi veren Aşık Paşa veli / büyük şeyh olup mevlevi tarikatı üyesi Kırşehirde medfun Süleyman Türkmaniden tasavvuf derleri almış bir Nakşibendi Şeyhidir. dolayısıyla biz bu zattan EL almakla kökü haz. Rasülüllaha varan bir yetki almış olduk.
Bu meselenin ardından Said-i Nursi hazretlerini üstümüzde / arkamızda fiilen gördük. Bunun anlamıni iki türlü yorumladık. Birincisi (biz nur cemaatinin yazıcılar kolunu arzu ediyor idik) olduğundan diğerlerini kötülemeksizin bu yola girmemizin doğruluğuna işaret kabul ettik. İkincisi ise Ümmeti Muhammed’in sıhhat ve selameti için çıktığımız bu yolda bize arkadan destek verecek diye yorumladık.. Dolayısıyla Allah için çıktığımız bu yolda çok sevdiğim çok sevdiğim çok çok çok sevdiğim Haz. Peygamber Efendimizi, şeyh Aşık Paşa Hazretlerini, Ve şeyh Said-i Nursi Hazretlerini yanımda, önümde, arkamda görmek Allah’a güvenen dayanan bu fakiri ziyadesiyle memnun ve bahtiyar etmiştir. Zira bu zatların yönünü bize çeviren de Cenab-ı Hakk’tır kuşkusuz..Artık bundan böyle okuyucularımızın da bu destekli fakir kardeşlerine güvenmelerini bi iznillah arzu ederiz.
Bize verilen kişi bazen rüya yoluyla bazen başka türlü örneğin kişiyi aynen görebiliriz veya temsili simgelerle gösterilir. Durumu böylece bize malüm olabilir.. kişi sayısı çoğalırsa üç beş kişi dışında kimseyi görmeyiz. Lakin bu kez genel duamızda bir yoğunlaşma olur ve ümmeti muhammed için gözyaşı dökeriz. Bu etkili ve geniş dua bize yönelen bütün müslüman kardeşlerimizi kapsar ve ayrıca özellikle ümmeti Muhammed’in başına gelebilecek toplu belaların önlenmesinde de önemli bir yer tutar bi iznillah. Artık topluca ümmete ağlamaktan kişileri göremeyiz. Sıkıntılı kardeşlerimiz artık bu genel duadan fazlasıyla yeteri kadar istifade eder diye düşünürüz. Bunların hepsi dilektir duadır bunu unutmamak gerekir.
Bu durum ” sana ruhtan sorarlarsa deki; RUH RABBİMİN EMRİNDEDİR” ayeti mucibince ruhumuz Rabb’imizin emrindedir zaten ve bize yönelen herkesle ruhumuzun ilgilenmesi mümkün olur aslında. Kişinin keşfi veya ihlası açıksa bizi bazen görebilir de.. Bu bazen kişinin günaha yönelmek istediği hallerde daha belirgin olur, kişiyi caydırmak için müdahale ettiğimiz sırada olur.
AMEL İÇİN İSLAMİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ elhamdülillah.
Vesilelerimizin eserlerimiz/şiirlerimiz olarak kabul edilmesi yazdıklarımızın KURANİ çizgide olduğunu gösteriyor. Vesile kılmak ise gayet basittir::
İstediğiniz kadar ve etkili muhabbetli namaz (Az az başlayıp devamlı kılmak uygun olur- Allah ibadetlerin az da olsa devamlı olanlkarını sever)
zekat (Doğru hesaplanmalı) oruç (az az tekrar edilmeli) kurban (Durumuna göre önemli rakamlara ve sayıya ulaşabilmeli) sadaka (mali durumuna göre önemli rakama ulaşabilmeli, çok evi varsa birini ikisini bir köre veya fakire vermeli, pahalı evde oturuyorsa biraz daha makul bir eve çıkıp farkı ile bir ev alıp bağışlayabilmeli, çok pahalı arabaya binen de satıp farkını sadaka yapıp daha makul bir arabaya binmeli)
Özellikle kız öğrencilere etkili tutarda ve çok sayıda BURS vermek. iyilik (Herşeyinle fedakarlık yaparak, bir aileyi sürekli ve etkili desteklemek, günde 100 kişiye selam vermek, bir münibüste 20 kişinin hepsine birden selam vermelisiniz. Herkese ve her durumda güleryüzlü olmak, Kızdığınızda da güleryüz devam etmeli. Herkesi sevmek, küslükten vazgeçmek, zina etmemek, bol bol tövbe etmek, kuran okumak, manası ile amel etmek, hadis okuyup amel edilebilenlerle amel etmek,
Allah’a isyan etmemek ve onu çok sevmek ve umutsuz olmamak, Muhammed aleyhisselamı çok sevmek ve ona Allah için tabi olmak. Her işini sevap kazanmak için değil allah rızası için yapmak. Din için insanı kırmamak (Hariciler gibi) Hoşgörülü olmak, kızsada sonuna kadar, fedakar olmak sonuna kadar. İsteyeni hiç boş çevirmemek.. Size kötülük yapanları affetmek ve bunu ona söylemek. Sevdiklerinize sevdiğinizi söylemek, Borç para vermek (Zekattan 18 kat daha sevaptır. Çünkü mecbur olmadığı halde vermiştir), Sıkıntılı durumlarda sabredebilmek. bu sabır işi çok çeşitlidir dostlar. İmamı Gazali örneğin oruç tutmayı sabırdan sayar ve der ki Günahtan sakınmak bir sabırdır ve sevabı çok yüksektir (900 hasene) dolayısıyla kişi sevaptan önce işlemekte ve devam etmekte olan günahtan tövbe ile dönmesi gerekir. İkinci kıymetli sabır ise ibadette dayanıklılık ve sabırdır ve (600 hasene alır.) 300 lük hasene değerindeki sabrı da siz bulun…..(buldum ; beladaki ilk andaki isyansız sabır)
Bu anlattıklarımız devam eder gider. Bunların ortak noktası birşeyleri FEDA ETMEK ve FEDAKARLIK YAPMAKTIR… Hiç bir şey feda etmeden ya da fedakarlık seviyesine gelmeden Allah’a yaklaşacağınızı düşünüyorsanız sizin için üzülmek zorundayım. El ucuyla yada çingeneyle cennete gidilmez dostlar…her ne yapar iseniz hayır, ibadet, cihad hepsinde gayretli olmalısınız dostlar. Bu günkü müslümana bakacağiınıza İslamın kaynağına bakınız dostlar. Adam 20 lira dul saralı hastaya sadaka istiyorum vermiyor sonra 15 gün sonra umreye gidiyor ??? lütfen bu sitedeki “Büyük çarşının üç cahili beş zengini” adlı şiir yazımızı okusun. Allah’ın zenginlere nasıl gazap edebileceğini bir görün.
Adam Anterasta AVM yanındaki yüksek pahalı 550 milyarlık oğlu ile iki daire alıyor. 1 tirilyon yüzbin eder. Diyorum ki bey kardeşim etlikte en kırak insan içine çıkılacak daire 300 milyar. sat öbürünü al bunu ve batı kentte yüz milyara 4 daire eder . Bunları gözleri görmeyen 4 aileye bağışla Allah için.. Ama nafile.. Aynı adam caminin iki kapısından uzak olana 4 metre daha uzak diye sevap kazanmak için lütfedip yürüyor dostlar. ve bu adam 4 metre fazla yürüyerek lüks ve lüks döşeli evlerde cennet ümid ediyor dostlar. Soruyorum size, Allah’ın rahmetini haşa siz dağıtsaydınız ne yapardınız??? Bunlar birer örnektir. herkes bundan kendine pay çıkarsın dostlar. Allah iyi ki fakirinin rızkını zenginden vermiyor. !!!!
BİR FEDAKARLIK HİKAYESİ
Sahabi zamanında bir köle öğle yemeğini yerken yanına gelen simtilenen bir köpeğe öğlen ekmeğini peyderpey veriyor hayvan doymuyor. bunu gören bir sahabi ona ne yapacaksin dediğinde “ORUÇA NİYET EDECEĞİM” DER. sahabi zamanında geçen bu olayı gören bir zengin sahabi kölenin çalıştığı bahçeyi satın alıp o köleye bağışlar. sorulduğunda, karşı çıkıldığında der ki, o köle köpeğe ekmeğinin tamamını verdi. ben ise servetimin sadece az bir yüzdesini verdim. bu yüzden o bunu fazlasıyla haketti!!!!!!!
İşte Allah da aynısını arar dostlar. Bu yüzden biz de aynısını yapmak zorundayız. Sizler bu sitedeki İslami emirlerle amel ederken, ibadette az fakat devamlı olanı, hayırda ise ihtiyacınızdan fazlasını yapmanızı Allah için ve sizin için arzu ederiz dostlar. Fedakarlık etmeden şıkıdık şıkıdık yaptığınızla da 50 yerde öğünerek bizimle muhabbet etmeyin lütfen..
Sizin kapınıza birisi gelse ve evinizin bütün mutfağını istese siz ne yaparsınız??? Bu fakir verir dostlar verir. İki günde söktü götürdü.. Temizlik işçisi aniden sizden para istese ve cebinizdeki bütün parayı verip münibüs parası bile kalmayacak şekilde verseniz ve bekçiden münibüs parası istemeğe utanıp kızılay etlik şubat soğuğunda yürür müsünüz?? beni fazla konuşturmayın….
Değerli okuyucu,
bizim bu yönlerimizi tam olarak tanımadığınız için son günlerde olan bir iki olayı, kendimizi övmek için asla değil, siz anlayın ve biraz da kendinize güvenin diye örnek vermek isterim. Bunlar:
Dualarımızın etkili olduğunu, indi ilahide makbul olduğunu gördük sevindik Cenab-ı Hakk’a ELHAMDÜLİLLAH dedik. kimseden asla ve kat’a ne teşekkür bekledik ne ücret istedik ne de meşhur olmayı asla istemedik. yüzümüzü Allah’ın yolunda Muhammed aleyhisselamın ayağının altına serip gönlümü türab eyleyip ümmeti muhammede hizmetkar olmayı arzu ettik. İşte Allahü Teala da verdi dostlar verdi.
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.
“aşık iş bu öğüdü ilkin sen al”
“Bu öğütten olmasun gönlün melal”*
Kuran bilmek marifettir alemde
Niceler yükselir aşkın deminde
Dersimiz Kuran ola hem batından
Cümleye davet saldık biz hattından
Nice evliya sohbete yanaşık
Halkı yaran kılıp cehli yıkadık*
Hangi ismi Divan-ı aşk eyledin
Paşa’yla Divan-ı Aşık boyladın
Failatün failatün failün
Aşığa lisan oldu hem yazdığın*
Garip-name dedi kendi garipten
Onbin alyıyüz onüç beyt kerpiçten*
Tevhid, münacat ve övgü nebiye
Dört halife karar eyler ümmiye*
Elvan çelebi eydur kim oğuldan
Menakıb-ül Kutsiyye der babadan
Kerîm-i Rahim’den gönlüne ağdı
Faslı hitap kim düştü ondur babı
On hikaye etti her bir babını
İbretten hikmete yazdı sıdkını
Kimini zahirden ayan eyledi
Bendini batından revan eyledi
İlimdir esrar ile kaf eyleye*
Düşümdür envâr ile nun ekleye*
İlmi ledün olmadan yakîn düşmez
Yakîne menzil dilde kudret düşmez
Bu kitabı dil ile esrar kıldı
Can ile canan aşkı mesrur kıldı
Beyan olmaz beyan olmaz cahile
Derya sığmaz hod bardağa cehlile
Garip’ten nice acaip hikmetler
Aşık’ın sanatı gözde ziynetler
Aleme giryan oldu bu ibretler
Ademe püryan oldu bu hikmetler
Yere düştü ad ile oldı bir kitap
Garip dedi ad ile on türlü bab
Her babta on destan çarha verirdi
Şerh eyleye kıyl-ü kal dehre verirdi
Cümle ilim bu kitapta derc oldu
Hem cevahir sarf edip de harc oldu
Ey ilmi ledün sultanı gel beri
Kaç nefes eyledin gayri öl beri*
İş bu alemi ibret dolu gördü
Adem-i hali hikmet dolu gördü
Kur’an da meth eyler nazarın Allah
On kez öğer imiş dostların Allah
Zül Celaldir dostların öğmek eyler
Ve dahi düşmanlara söğmek diler
Nice fakirle on hamamda yundu
Fakir hakkı ondabir öşru sundu
Evamir-i aşare Musa söyler
Musa kim Rabb’inden on emir eyler
Hem Muhammed on çağırdı ademi
Bir ağaç altında aldı biatı
Miskin ola anılmaya nameden
Ad eyle sen varlık içun yareden
Devlet ol devlet ol adla baki ol
Rahmet pınarı ol adla saki ol
Hakk nasib eyledi gönül şavkından
Semadan arza söyler aşk halından
Türk dili bilinmez idi elinden
Söylendi Türk dili ma’ni yolundan
Türkler içun yazdı mahrum olmaya
Öz dilinde Hakk’ta karar eyleye*
Yüz destan ile tamama erişti
Kitab-ı hatm ile karar yetişti
Bin üç yüz otuz idi bu hıtama
Ol kitaba çifte hicret denk ola*
Bu kitabı te’lif eyledi aşık*
Türkçeyle bezedi ruhu yanaşık
Katre bilmez deryaya kim kavuşur
Zerre düşmez aşığa gün eyleşir
Deryadan içtiğin bardak kânıdır
Yüzbin bardak dök içtiğin aynıdır
Nice söyledin sevdiğin aşk halde olmak
Aşk’da mecnun hoddır aşk yerde olmak
Aşka kul olmayan yoktur alemde
Alemi aşk yaratır kul alemde*
Çalab’ın kudret elinden gelirmiş
Gelmek de ne nakşı türlü bünyadmış
Yoktan oldu varlık dahi garkolmuş
Dün-ü gün garb-ı şark karar etmezmiş
Her savaşta Aşık vuruşur imiş*
Aşık’a duadır ümmet kaşıymış
Annesi bulundu nice hal üzre
Terek düzeltir dedem evi içre*
Nice adem sülbünden indi belli
Galip abi yitti Recep’ten belli*
Ecel oku kavi durur elaman
Ne sultan kodı ne nebi vayaman
Vakt erişti tamam oldı zamanı
Altmış üçtür cihan içre semanı*
Bin üç yüz otuz iki idi saat
Latif üzre canın verdi vü rahat
Bir ahir ademe görünür anda
Aşık paşa anılır can boğazda*
Kim dahi derman ararsa Aşık’tan
Dua ve amelle yol bula ışktan*
Uzaktan dua etmek de ne ola
Yakın gele yakîn olan bu Aşka*
Bir ahi ahmed yar olmuş gönülden
Bu gönlü ihya etmiş kul elinden*
Yazıp düzdük marifetten sayıldı
Tasdik etmek ol Paşa’nın kânıydı*
Her kim amel eylerse yazımızla
Vacip ola hem şefaat darıyla*
Bize dahi verildi paşa’dan el*
Elin yüzün yuya can diyen kel
Kul ahmed dahi gel ümmet kaşından
Ağıt düzer Muhammed darından
Hıtama erişti bu beyitler hem
Aşık’a Paşa ekledik gönül hem
-——-son————–
* lı yerlerde sırlar vardır
( H. 1434)
Not: bu yazılanlar Aşık Paşa Hazretleri tarafından tecelli edilerek herhangi bir yanlışlığın olmadığı, kendisi hakkında doğru şeyler söylendiği bize ifade edilmiş ve bazı ikramlarda da bulunmuştur.
AŞIK PAŞA:
1272 de Arapkir’de (Kırşehir) doğup 1332 de vefat eden bu zat, büyük şeyhlerden olup zaviye kurmuş ve ilim yaymıştır. Osman Bey’in söğütteki hutbesine katılmış ve Kırşehirin Osmanlı topraklarına katılmasında rol oynamış ve Kırşehir Beyliği verlmiştir Osman Bey tarafından.. Orhan beyle de bağı vardır. Osmanlı askerinin nasıl yapılanması konusunda da Şeyh Edebali ile birlikte katkıları vardır. baba İshak isyanına katılmamış, ancak babasının müridi baba ishak diye babası muhlis paşa kellesini vermiştir.
En önemli eseri GARİP-NAME’DİR. o dönemde herkesin farsça edebiyatı ve resmi yazışmayı, arapçayı ise ilim dilinde kullandığı ve aktarma tercümeler yaptığı bir dönemde tamamiyle özgün ve tercümesiz 10 613 beytlik “failatün failatün failün” kalıbıyla yazdığı TÜRKÇE eser vermiştir.. içinde dinin ve hayatın içinden her şeyi koymuş, dil hakkında da gramer oluşturup kuralları geliştirerek kelimeler üretmiştir. şu sözler o dönemler için ne kadar ilginçtir:
Türk diline kimesne bakmaz idi
Türklere hergiz gönül akmaz idi
Türk dahi bilmez idi ol dilleri
İnce yolu ol ulu menzilleri
sevgili okurlar, bu zatın yaklaşık 15 yıl önce annesinin mahalle içinde kaybolmuş mezarı dedemin (annemin babası) aşıkpaşa mahallesindeki evinin bahçesine sıkışmış idi. anneannem gilde bu kadın evin mutfağına gelir ve tereklerdeki bakır kaplar düzeltirmiş. anneannem de onu gündüz gözüne görürmüş. bir gün eve gelin gelmiş. geline de görününce gelin korkudan hayalet var diye kaçmış. anneannem gelip şöyle demiş. “bak demiş gelin senden korkuyor. artık gözükme olmaz mı” deyince bir daha görünmemiş.
Daha sonra biz o zamanki belediye başkanıyla görüştük ve Aşık Paşa’nın türbesinin arkasına defnini sağladık.
İkinci tespitimiz onun yaşayan akrabaları ile ilgili oldu. Kırşehirde vefat eden arzuhalci Galip Gökçınar abimizle halen yaşayan ve 35 islami eseri olan Recep Okatan abimiz.
Bu üç yazının doğruluğunu bu zat bize doğrulamış ve tasdik etmiştir. ikram olarak da aşağıdaki sırrı bize biiznillah vermiştir.
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.
Ol benim halimi
Görmeğe kim gelir
Zevk ile canını
Vermeğe kim gelir
Yarimin illeri
Uzaktır yolları
Goncadır gülleri
Dermeğe kim gelir
Kuran’ın özini
Tutarım sözini
Muhammed yüzini
Görmeğe kim gelir
Ol benim Rabb’ime
Kim gele zikrine
Dertleri sırtına
Vurmağa kim gelir
Rahman’ın kulları
Niyazdır halleri
Namazdır işleri
Kılmaya kim gelir
Rabb’imin arşını
Gözlerim yolini
Bu cahil kulini
Çekmeğe kim gelir
Rahman’ın yazgısı
Muhammed çözgüsü
Gönüldür hepisi
Yanmaya kim gelir
Rahman’ın sözüyle
Muhammed eliyle
Ahmedin sazıyla
Çalmağa kim gelir
Muhammed ilinde
Sünneti halinde
Susayan dilinde
Yanmağa kim gelir
Ahdine vefayı
Dert ile cefayı
Sabr ile belayı
Çekmeğe kim gelir
Erlerin şem’ine
Dönerim demine
Kararım yoluna
Yanmağa kim gelir
İslam’ın donunu
Çaldığı sazını
Dost için canını
Vermeğe kim gelir
Şehitler kârını
Ateşin narını
Kulların hakkını
Vermeğe kim gelir
Benim varım yoğdan
Yuvarlandı halden
Canım dedi arşdan
Çıkmağa kim gelir
Allah için canı
İslam için malı
Aşk içundur ârı
Vermeğe kim gelir
Seherlerde ahı
Canlarında mahı
İki cihan kânı
Olmaya kim gelir
Ahmed sazı duttan
Çala dursam dertten
Muhammedli yoldan
Geçmeğe kim gelir
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.
İlham ile bir günde
Görüştük Muhammed’le
Ayan oldu kalbime
Bakıştık Muhammed’le
Bağdaş kurmuş sedirde
Hırka çekmiş sırtında
Kabul gördük lütfunda
Seviştik Muhammed’le
Dediler derdin nedir
Söylenen doğru yoldur
Canlara şifa budur
Kavuştuk Muhammed’le
Dedim arif bir kişi
Bıraktı beni şaşı
Has gönüller niyazı
Dertleştik Muhammed’le
Gülümsedi dişlerle
Al yanakta güllerle
Kuran’daki sözlerle
Anlaştık Muhammed’le
Çağır dedim anıda
Yüzleşelim huzurda
Tartılak kantarında
Şaşmadık Muhammed’le
Arifler sorgu olmaz
Hatadan ari düşmez
Bizler ümmetsiz durmaz
Biliştik Muhammed’le
Ümmet içun yandığım
Gece gündüz andığım
Seherlerde ağıtım
Sarıştık Muhammed’le
Katreyim derya içun
Rahmet-i Rahman içun
Ümmet-i alem içun
Konuştuk Muhammed’le
Canım sundum almadı
Can canansız neyledi
Ümmetini söyledi
Söyleştik Muhammed’le
Ahi ahmed dertlenir
Bir ümmete yollanır
Namaz içun eğlenir
Kılarız Muhammed’le
Ahi ahmed konuşur
Ümmet içun yazışır
Nice kamil bakışır
Yaranız Muhammed’le
NOT:
–Muhammed isimleri içun lütfen okuyunuz: Allahümme salli ala muhammedin ve ala ali muhammed
(–Burada anlatılanlar dünya gündüz gözüyle ayni olarak yaşanan gerçek bir olaydır.
1996 yılı Ramazan Umresinde olmuştur. İlgili zat ise geçen yıl Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
ALLAH ona da gani gani rahmet eyleye.)
aşık ahi kul ahmede nasibdir
Baharlarda güller ile
Çağırayım Allah seni
Nazarlarda eller ile
Çığırayım Rahman seni
Allah: bütün esmaları içeren benzersiz, kapsamlı ismi
Rahman: esirgeyen, merhamet eden
Gökyüzünde kuşlar ile
Yeryüzünde canlar ile
Suyu bilmez mahı ile
Çığırayım Rahim seni
Rahim: Bağışlayan,
Dillerdeki Kuran ile
Muhammedli yollar ile
Danışmalı ümmet ile
Çığırayım Adil seni
Adl: Adaletli olan
Hacıları çağrı ile
Şeytanları taşlı ile
Zemzemdeki tadı ile
Çığırayım Rabbim seni
Rabb: Sahib, terbiye eden
Sabi sübyan rızkı ile
Piri fani nazı ile
Aşıkların sazı ile
Çığırayım Vedüd seni
Vedüd: Sevgili, sevgi dolu,
Ariflerin keşfi ile
Salihlerin bendi ile
Cümle ümmet yahşi ile
Çığırayım ya Nur seni
Nur: Allah yerlerin ve göklerin nurudur, yaratılışın kaynağıdır, bilinen ışığa benzemez, irade de içerir, rastgele bir ışık falan değildir.
Hem şükrullah daim ile
Ol zikrullah kaim ile
Kul hüvallah azim ile
Çığırayım Cemal seni
Cemal: Allah’ın güzel yüzünü ifade eder. fakat yaratlmışlardan farklıdır. varlığını bilmek hakktır fakat nasıl olduğu konusunda fikir yürütmek bidattır-yani uydurma ve sakıncalı bir harekettir.
Yaşamanın şartı Hakk’tan
Çoğundandır şirki hepten
Ümmetindir korku ondan
Çığırayım Selam seni
Selam: esenlik güvenlik, huzur, emniyet bildirir. Allah selamdır.
Aşıkların gözü yaşlı
Seherlerde bağrı yaslı
Baş açık ayak yalını
Çığırayım Melik seni
Muhammedin aşkı ile
Ebu Bekrin sabrı ile
Ömer Faruk adli ile
Çığırayım Aziz seni
Kuran yazan Osman ile
İlme kapı Ali ile
Canlarında feta ile
Çığırayım Alim seni
İkra diyen diller ile
Bülbül öten güller ile
Aşka düşen kullar ile
Çığırayım Kayyum seni
A’la dedim bela ile
Çıka geldim şu can ile
Her nefeste canan ile
Çığırayım Latif seni
Ömür yiter nefes ile
Sual olur hepisine
Aşık sazı ağıt ile
Çığırayım Kerim seni
Ahi ahmed beyan ide
Çağıralar anda gide
Kara yeri aklar ide
Çığırayım ya Hakk seni
Allah diyen diller ile
Gonca açmış güller ile
Gelin olmuş kızlar ile
Çığırayım Halık seni
Şakıyarak müezzinler
Namaz düşer mümin kullar
Oruç seçer Hakk’a canlar
Çığırayım Vehhab seni
Dağlar ile taşlar ile
Yazlı kışlı devran ile
Zamandaki hüsran ile
Çığırayım Baki seni
Gökte yıldız burçlar ile
İnci mercan yakut ile
Suya kanmaz mahı ile
Çığırayım Rezzak seni
Sinelerde gizler ile
Aşıkare sözler ile
Uçuşurlar kuşlar ile
Çığırayım Azim seni
Harman dane yeller ile
Düğün dernek eller ile
Yazılarda bazar ile
Çığırayım Gaffar seni
Şaha kalkmış atlar ile
Cenk eyleyen erler ile
Kafir kıran iman ile
Çığırayım Kahhar seni
Çöllerinde kervan ile
Bellerinde seyfe ile
Sırtlarında sadak ile
Çığırayım Kuddüs seni
Ahi ahmed nedir derdin
Can mı verdin canan içun
Muhabbetsiz dünya niçun
Çığırayım Halim seni
Ahi ahmed feta ile
Muhammede ümmet ile
Ümmet kaşı yiğrek düşe
Çığırayım Cebbar seni
aşık ahi kul ahmede nasibdir
BENİMLE ÇALIŞ dediler
Bu olaydan sonra ‘dan ayrılır. “Gittim, gidişatları benim ihtiyarlık hissiyatıma uygun gelmedi. ‘Bizimle beraber çalış’ dediler. Dedim: Yeni Said öteki dünyaya çalışmak istiyor. Sizinle beraber çalışamaz.” diyerek Van’a doğru yola çıkar..
Gülü güzel güzel kullar
Doğum günüz kutlu olsun
Nazar düşmüş güzel hallar
Doğum günü’z kutlu olsun
Güzel gülden ayrı düşmez
Gülü açan yolda kalmaz
Bag-u bahça boran almaz
Doğum günü’z yaşlı olsın
Kalbi güzel güle düşer
Yıllar aşkla başa düşer
Ben yazarım seven beşer
Doğum günü’z nazlı olsun
Dünya hanı zalım zalım
Doğup gelen çalar sazım
Yaşar isen aşkla balım
Doğum günü’z tatlı olsun
Gezdim tozdum dünya handır
Hancı bekler namaz yoldur
Çorba dahi veren baştır
Doğum günü’z canlı olsun
Eyidir eyidir beyler
Zevcedir dediğim eşler
Yamulmadan yaşlanın düşler
Doğum günü’z kaşlı olsun
Kalan sağlar kazık çaksın
Yürür dahi yaşım sarsın
Kabrim üzre karlar yağsın
Doğum günü’z Hakk’lı olsun
Cennet cennet derler idi
Namaz kılan peyler idi
Kullarına Kerem idi
Doğum günü’z sazlı olsun
Doğdun öldün ne anladın
Ataş aldın kim bilmedin
Helal haram düz söyledin
Doğum günü’z ayrı olsun
Ahi kullar doğar sever
Sevgi ile yaşar gider
Ölmek ne ki aşkı yaşar
Rıza diyen beri gelsin
HAMOY halk oyunları derneğinde 4 kişye birden yapılan 3.3.2012 doğum gününde 10 dakikada yazıldı. lakin doğum günü yapılanların hiçbiri ve hoca da dahil dinlemek lütfunda bulunmadı. birine de sadece adınızı zikredelim mi dedik de hayıııır ki hayııııır dedi. sevgili dostlar biz abdal mıyız, aptal mıyız, şapşal mıyız, salak mıyız, allahaşkına.. biz temiz kalbimizi veriyoruz, insanlar kendisine özel yazılmış bir şeye kirli kulaklarını bile vermiyorlar…kızdım ve acaib taşlayacağım lakin gelecek hafta gene oraya gideceğim, tövbe tövbe estağfirullah.. artık güllü güllü yazalım bari..sevgimize aşkımıza dönelim bari..güvensizlerden ve takdir özürlülerden ayrılalım bari…
.
ben bi abdalım abdalım
zayi eder ham düşerim
olamadım eller ile
gül ile canan düşerim
gül der dikenim bendendir
beni sevmek var zordandır
aşkı bilmek yol yordamdır
el ile canan düşerim
el dedin de ele düştüm
el verene gülü verdim
dikenini naza kattım
yar ile canan düşerim
.
ahi kul ahmede nasibdir
Bakışı nâzından beter sevdiğim
Seni özleyeli göresim geldi
Gümüş kemer sıkmış narin belini
Belin çözüleli sarasım geldi
Nakşı maniden nakşeder algınım
Ciğerime köz bastırır vurgunum
Sen bir ala çiçek olsan yeğlerim
Bağın çözüleli deresim geldi
Gözlerin sürmeli keman kaşındır
Söylenir alemde hurun eşindir
Dağların karından soğuk tenindir
Tenin çözüleli öpesim geldi
Leblerin bastırır açmaz gülüdür
Goncayı açtırır yiğit sazıdır
Ellerim günahkar körpe nazıdır
Lebin çözüleli emesim geldi
Canların canıdır canan salınır
Canından geçmeyen yoktan bilinir
Söylemez gönlüm kime delidir
Sırrın çözüleli feriğim geldi
Yoluna adadım canım kurbandır
Onbeşinde sevdim yutmuk ergendir
Koynumda besledim ayva kirazdır
Yaşın çözüleli yatasım geldi
Ak ellere al kınalar yakınır
Siyah sürme derviş komaz bakıtır
Sana tenhada bir ezgim yakışır
Bendin çözüleli kucağım geldi
Güzel olanın gül benzi solmazmış
Olur olmaza kim meyil vermezmiş
Kulu kölesi olduğum bilmezmiş
Aşkın çözüleli ölesim geldi
Gönlüm senin gibi güzel saralı
Bahar bildi kışı koynun gireli
Sekiz kıza bir oğlandır vereli
Cinsin çözüleli vekilim geldi
Ezelden sürmeli, gözler sürmeli
Lebinden çözmeli güller açmalı
Benden başkasını görmez cilveli
Canın çözüleli mihrabım geldi
Ahi ahmed güzellerden geçmezmiş
Körpe, yutmuk, fidan, çıtır bilmezmiş
Ölüp ölüp yunup kimdir seçmezmiş
Ömrün çözüleli namazın geldi
AÇIKLAMA : Bazı kelime veya deyişleri açık veya biraz müstehçen bulabilirsiniz. Amaç edepten bir sapma olmayıp en az kelimeyle size en çok ve en etkili anlatımı yapabilmektir. Bu bir yöntemdir. teşhir veya kusur değildir. Sevenin kalbinden geçen gerçeğe biraz daha yaklaşabilmek de amaçlanmıştır. hata yada edepsizlik yoktur. aşığın da aynı şeyleri duyması, sevgisinin kudretini ortaya koyarak, bütün sevenlere tercüman olmayı da amaçladığımız gözden kaçırılmasın lütfen…
Algın: alımlı
Hurun: cennetteki huri
leb: göğüs, meme (kızlar ergenlik çağında memesi büyüyünce utandığı için onu içerden bez dolayarak ileri çıkmasını önlemek ister.
Goncayı açtırır yiğit sazıdır, sözü, gonca gerçekten açmadan kokmaz. kız da bir yiğitle nazarlaşırsa dişiliğini anlar, dişilik kıymetini ve gücünü bilir. Sazdan kasıt bizzat sazın kendisi değildir. Yiğidin saz, söz, gözteriş, beceriklilik, yakışıklılık gibi bütün meziyetleridir.
Sıırrın çözüleli feriğim demek, ferik iki defa üst üste evlenen kişinin son aldığı yeni ve taze karısına derler.
Yutmuk demek, bu narin bir kuş adıdır. kızın çok taze ve bir içim su gibi olduğunu ifade için kullanılır.
Ömrün çözülmesi, bitmesi demektir. namaz da cenaze namazıdır.
————————————————–
Not: Her kim bu sitede yer alan islami bir emirle amel ederse; o kişiye duamız vacip olmuştur. Şifa bulur veya işi olur ve imanla göçer ve ahirette şefaatimiz vacip olur bi iznillah. Bu bir dua’dır. İlgili yazıyı okuyunuz lütfen (Derdi olan, imanla ahirete göçmek isteyen, ahirette bi iznillah şefaat duası talep eden her kim var ise; bu yazıyı okuya,) yazısı..
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştır.
Ben bir güzel sevdim gözler maralı
Bağ-ı irfanımı cehle yazarmış
Ben bir cahil olsam alıp kaçalı
Can-ı emanımı şerre yazarmış
Gezer olsam nazlı yarle gülünen
Güller ağlar bağlı elde yaşınan
Benim gülüm saklı yerde düşünen
Can-ı ayanımı gize yazarmış
Ben bir güzel sevdim kendi halımca
Varım yoğum serdim neslim boyunca
Baka kaldım yarim elden olunca
Can-ı yaranımı hiçe yazarmış
Güzel beni def mi eden yanından
Baha kılman şart mı ölüm baçından
Bana yoktur ölmek levhi mahfuzdan
Can-ı divanımı od’a yazarmış
Bu sürmeleri Hakk çekmiş ezelden
Yar zülüfleri de salmış boyundan
Ak gerdanı da çözmüş lebinden
Can-ı serabımı güle yazarmış
Yarin koynunda da sabah mı olur
Kaçtır öldüğüm de yumah mı olur
Sevdim deyu kader bozmah mı olur
Can-ı cananımı köze yazarmış
Bu güzelle başım derde girerken
Ağıt yaktım seven dara düşerken
Bu kaçıncı namaz imam kılarken
Can-ı imanımı beze yazarmış
Gülleri ele mi verdim bağından
Elleri yare mi biçtim çarından
Böyle bahtı kara gülmez arından
Can-ı dermanımı göze yazarmış
Yarin sarayında yiğit olsaydım
Yiğit kim serçeyim aslan kesseydim
Arşın kapısında burak olsaydım
Can-ı hayalimi kula yazarmış
Ahi kul ahmed de neler söylenir
Başa gelmedik de işler eyletir
Saf bir kuldur ağu içer arşdadır
Can-ı gülşenimi Hakka yazarmış
AÇIKLAMA: maral, gözlerinin güzelliği ile bilinen bir ceylan türüdür. Bağ-ı irfan kişinin bilgi erdem ve ahlak toplamıdır. Cehle yazmak bilgiliyi cahil olarak haksızca nitelemek demektir. Alıp kaçırmak cahillik sayılmıştır. Bu takdirde can-ı eman demek canının güvenliği şer olarak tehlikeye girer deniyor.
Nazlı yarle gezmek güzel ise de güller elde kesilmiş ve bağlı olduğu için ağlıyorlar. Gülün saklı yerde olması değerli hazinelerin genelde saklı yerde olduklarını ve oradan düş görerek bizi de aynı şekilde gize yani saklı yazdığını fakat canımızın açıkta olduğunu söylüyor.
Baha kılmak ölçü kılmak demektir. Ölüm baçı demek ölümün vergi verir gibi verilmesi demektir. Baç yol geçme vergisidir normalde ve Köroğlu dağdaki geçitte alırdı. levhi mahfuz, gizli levha olup Allah’ın kaderi yazdığı levhadır. Ölmenin olmaması demek canın durduğu yerin ateş-od olmasındandır. Aşıklar ölmez de ondan. Sürmelerin ezelden çekilmesi demek alımlı yaratılışın ezelden insanların yaratılışından geldiğindendir. Gerdanın lebden çözülmesi döşün ta memelere kadar açılması olup bunu serab olarak gördüğümüz ve gül olarak göğüsleri değerlendirdiğimiz anlaşılmalıdır.
Ölmek ve yumah malum. Sevmek bir kader diyor. Bunu bozmah doğru değil diyor. Böylece can canan ateşte –közde bir olmalılar demek istiyor. Aşk anca bu halde kıvam ve fedakarlığa ulaşarak kemali bulabilir. Seven dara düşerken normalde ağıt yakılmaz. Fakat sevenin dara düşmesinden o kadar çok üzülüyoruz ki ona şimdiden sanki ölmüş gibi ağıt yakıyoruz. Çünkü aşk ve aşıklar çok kıymetli olup diğer insanlardan üstündürler. Sonra o kadar çok ölüyor ki her ölüme bir namaz sayıyor ve imanımın canını bezde (Kabutta) hayat bulacağını yani imanımı kurtarabilecek şekilde yarin yazdığını söylüyor.
Çar diye kadınların başlarına örttüğü örtüye denir. Canın dermanının göze yazılması yarin bana bakarak gülmesine bağlıyor. Serçenin aslan kesilmesi erkeğin dişisinin yanında yiğit olup aslan kesileceğini bu yüzden de bir erkeğe karısının yanında ters bir söz söylemenin uygun olmadığını belirtmek istiyor dolaylı olarak. Arşın kapısında Burak olmak demek arşa kadar yükselmek için bir Burak gibi yükseltecek ihlas, aşk, ve amele ihtiyaç olduğunu ima ediyor. Ancak hemen sonra hayalin kulluğa yazılması son mertebe ve hayalin KULLUK makamı olduğu bildiriliyor ve Burak terk ediliyor.
Kul ahmedin söylenmesi demek bu birçok şeyi aslında hayal ettiği fakat elde edemediği, söylenip durduğu belirtiliyor. Başa gelmedik işleri de başkalarına yaptırdığı belirtiliyor. Saf bir kul olup ağu içerek arşa çıkmak demek: arşa kadar çıkabilmek için önce temiz kalp gerektiği, sonra ağu içmekten maksat dünyada dert ve sıkıntılara sabrederek şikayet etmeden onları yutmak gerektiği ve bunu isteyerek yapması gerektiği belirtilerek anca böyle olursa kendiliğinden arşda bulacağı söyleniyor.
Böyle olunca veya olmadan bütün güllerimin olduğu gül bahçem olan gülşenimi Cenab-ı Hakka sunduğunu söyleyerek noktayı koyarak şiir bitiyor.
Bu gülleri Hakka sunma olayı Peygamber efendimizde de var olup o da kendi yanındaki güllerle çok büyük yazılmış bir Arapça ALLAH yazısını örgü gibi güllerle ördüğünü çıplak ve gündüz gözü ile gördüm desem ne dersiniz… bunları lütfen Riya veya kibir saymayınız da imanımızı artırsın sen söyle dememiz daha iyi uygun olur. bu anlattığımı açık gözle ilahi huzurda, 2000 yıları idi. sallallahü aleyhi vesellem…
Aynı anda daha sonra yaklaşık 10 türlü arapça yalınkat ALLAH ismi celalleri kademeli olarak bir hafta içinde gösterildi. bu isimlerin sadece 3 veya dört tanesinin yeryüzünde olduğunu gördüm. diğerleri yok. buradan ayrıca camilere yazı yazmam gerektiği mesajını da anladım.
Bu gördüğüm isimleri zaman zaman ülke alan camiine yazmakla beraber bunun bize hattatlık yapmamız anlamında bir mesajda olduğunu anladım. ve bir hat hocası bulup ders aldım.
ahi kul ahmede nasibdir
İnsan bu, güzel yapının suvağı
Hele bir nem yürüsün de şeklin gör
Gönül verip nazın çekip aldanma
Hele bir ak yürüsün de zülfün gör
Kara toprak güllerin senin hani
Ölümü öldüren mabedin gani
Çağır ölmeyecek ahmağı beri
Hele bir ot bürüsün de beytin gör
Neler yedi neler yedi bu dişler
Dostlar çekildi ben deyu ölçüler
Arkam kalem deyu kimi yaktılar
Hele bir eğ denilsin de başın gör
Astın kestin bir vakit kudret sendin
Arslan yokken tilki gezip kurt postun
Nice kulunla şer çorbası içtin
Hele bir gel denilsin de yazgın gör
Namaz niyaz cami duvarı hatıra
Üç beş kuruş çingeneyle cennete
Oruç dersen el alemin hatrına
Hele bir gir denilsin de kabrin gör
Sonra şöyle bir güzelce kıradur
Emaneti yeter gari veredur
Hele bir el denilsin de halin gör
Malın mülkün paran pulun hesabın
Oğul uşak gönül sazı avradın
Yar olmadı terkeyledi dostların
Hele bir kel denilsin de başın gör
Nerde aşkın, canın sunmuş cananın
Yolun belin şaşmış iken leylanın
Uzak yere düşürürken azabın
Hele bir kul denilsin de derdin gör
Altın gümüş hatır matır geçmeye
Dostlar gelir bolca toprak atmağa
Münker nekir sual ede bilmeğe
Hele bir “kim” denilsin de “Rabbin” gör
Kara yere salya sümük varıla
Ahi ahmed talkın vere ölene
Kendi olmaz emri Hakk’tan vareste
Hele bir “sen” denilsin de “bahtın” gör
ahi kul ahmed’e nasib