Bir yar sevdim er baharda boylanır
Sevsem incinir sevmesem incinir
İnce bellerini kuşaktan sarar
Sarsam incinir sarmasam incinir
Bu güzele mecnun olsam yerinir
Hasretinden zelil olsam gezinir
Ne diye de candan ala övünür
Övsem incinir övmesem incinir
Hüccetim kadıdan beratım senden
Solar mı hiç gülüm dediği sözden
Silinmez yazının şahidi Hakk’ta
Silsem incinir silmesem incinir
Gövel ördek gibi suya sa’lırsın
Çırpınıp dalınla boydan da’lırsın
Ben bir avcı olsam çifte hatırsın
Salsam incinir salmasam incinir
İster isem güzel seni ağandan
Altun akçe sarım da kesemden
Beş bin kayme az gelir de boyundan
Ölçsem incinir ölçmesem incinir
Güzel sevmek şifadır şu alemde
Cahille ahmak olmak mı deryada
Kaçtır sevdiğim can cana kattım da
Ölsem incinir ölmesem incinir
Güzelim güzelim algın güzelim
Uğruna da kırk avradı boşarım
Ağşamdan sabaha yoktur kararın
Yatsam incinir yatmasam incinir
Güzel sensiz olmaz dünya nazenin
Ele düşsem baha kılar can tenin
Bir varmış bir yokmuş şöyle halvetin
Girsem incinir girmesem incinir
Türkü yaylaklasam şirin boyuna
Kına yaksam zülüflerin aşkına
Derviş olsam peşi sıra varmaya
Varsam incinir varmasam incinir
Çirkini ömre cefa say gazeldir
Güzel ile sohbet etmek güzeldir
Tatlı dille güler yüze nazardır
Baksam incinir bakmasam incinir
Güzel menendin yoktur şu alemde
Yenem derim de yenemem göğnümde
Varımı yoğ eylesem senin yolunda
Koysam incinir koymasam incinir
Güzeller kokar imiş gülden âri
Dalına varır imiş beyden âri
Nazında aşık dürür ondan âri
Onsam incinir onmasam incinir
Güzelsiz ömür olmaz ömür olmaz
Güzele baha gökçedir pul olmaz
Kaç güzeli sardı isem yar olmaz
Sarsam incinir sarmasam incinir
Güzel sana yandım yakıldım
Bahçalarda güller ile okundum
Seni almaz isem Hakk’a darıldım
Alsam incinir almasam incinir
Didem yaşı akar oldu divane
Bir ataş düştü aşıktan cihane
Bir selam salsam gülşenle güzele
Salsam incinir salmasam incinir
Yaylanın gülü dağların karı var
Bir güzel gördüm çadırda nazı var
Türkü dizdim anda söyler sazı var
Dizsem incinir dizmesem incinir
Pazar kılsam güzel ile güzelce
Üste ister altun akçe kolunca
Sala eyler ömür sazı yetince
Yetsem incinir yetmesem incinir
Bir güzel sevsem de gerdanlı benli
Yağız atla kaçırsam allı güllü
Kopsa gardaşları mavzerli beyli
Çöğsem incinir çöğmesem incinir
Köz köz olmuş sinemdeki yareler
Aşık saymaz candan ari nazeder
Cana sayar bir şeftali yadeder
Saysam incinir saymasam incinir
Güzelsiz gün doğmaz hem batmaz imiş
Yar elinden ağu içen ölmezmiş
Güzele köle olsam varmazmış
Olsam incinir olmasam incinir
Kadrimi bilmeyen güzel olur mu
Muhanet eyleyen sırra erer mi
Yolsuzla arsıza güzel varır mı
Desem incinir demesem incinir
Söylerim sözüm kar etmez güzele
Türküler yaksam sazımla efkara
Gönüller söylermiş seni cihana
Desem incinir demesem incinir
Çotarım güzelleri çotak çotak
Bağlarım gönülden anası uzak
Beli ince dalı sallı bir kavak
Çıksam incinir çıkmasam incinir
Kerem et güzelim bağlarım katlı
Selam da söyledim yolladım atlı
Kimseler bilmesin kulluğum şartlı
Yansam incinir yanmasam incinir
Bağlar başı dağlar kaşı yolunan
Sala verir gurbet kuşu elinen
Ölen bilir güzel hali nurunan
Ölsem incinir ölmesem incinir
Kara kaş altında gözler sürmeli
Güzel seni kaçırsam da nameli
Canı cana katsam da gel öleli
Ölsem incinir ölmesem incinir
Gel hele şöyle bir sevip sarılak
Bir hasırla iki direk yetirek
Sen onbeşinde ben vurgun yektirek
Öpsem incinir öpmesem incinir
Darılmayın bana ağalar beyler
Güzel sevdim diye yolumdan eyler
Beni benden alan canımdan söyler
Candan incinir canandan incinir
Ahi kul ahmed güzel sever güzel
Güzelsiz ömürler bağlarda gazel
Sırrımı açmadım boynumdur helal
Açsam incinir açmasam incinir
yazmak, ahi kul ahmede nasib olmuştur…
Başına sarar buğulu dumanı
Kaşına çekermiş karını dağlar
Döşüme söyler tövbesiz gümanı
Günaha yazarmış bahayı dağlar
.
Yörük yaylasında yar yaylakladım
Şart eyledi bey tuza çuvalladım
Ar eyledim elden can pazarladım
Canıma yazarmış bahayı dağlar
.
Yağmurun bitmezmiş ağıt sayarım
Yel estikçe rayihalar kokarım
Lale sümbül gül bülbülüm öterim
Derdime yazarmış bahayı dağlar
.
Yağız ata bindim vurdum dağlara
Çifte suna sardım çöğ kucağıma
On gardaşı mavzer saldı sırtıma
Kurşuna yazarmış bahayı dağlar
.
Bağlarını anam babam işlesin
Yaylalarda nazlı yarim boylasın
Bir cerene sadak saldım düşmesin
Nasibe yazarmış bahayı dağlar
.
Yükseğin erişilmez ne zalımsın
Eteğin yarime yurt hoş çemensin
Söylenir Kuran’da yürür kazıksın
Kelama yazarmış bahayı dağlar
.
Bağrında kimler yatar aşk neferi
Şirin için Ferhat deler dağları
İman olmasaydı naçar dağlayı
Allah’a yazarmış bahayı dağlar
.
Benden selam eylen kaşı kemane
Kaçıp kaçıp yüreğimi döyene
Yükseklerde otağ kurmuş gelele
Börüme yazarmış bahayı dağlar
.
Erenler söyleyin biz de bilelim
Gönül düşen yar el olmaz belalım
Kelamı kadim der güzel sevelim
Aşığa yazarmış bahayı dağlar
.
Kışın bürün yazın aç perçemini
Güzeller suyundan içer nazlarını
Koç yiğitler su başında sunasını
Kaşına yazarmış bahayı dağlar
.
Efelerin yurdu musun yüksekte
Kaç kızanla bekler oldun Belek’te
Haraç salmış zalimlere dölekte
Ödüne yazarmış bahayı dağlar
.
Gider de yol üstüne otururum
Şeytan’la bazar eyler bölüşürüm
Saf kulu Hakk’a çeler sekinetim
Kafire yazarmış bahayı dağlar
.
ahi kul ahmed de ölse ölünür
Sevda bir ateştir dağla ölçülür
Aşk-ı iman yeldirdiğim kaşıdır
Kalbime yazarmış bahayı dağlar
.
şart: yörükler kız isteyen yiğite ağır şartlar koşarlar.
tuza çuvallamak: tuz çuvalını ovadan yaylaya belli bir vakitte çıkaramadığı için çuvallamış, yani şartı yerine getirememiş oluyor.
ar eylemek: bu mahcubiyetten utanmak
can pazarlamak: şartı yapamayınca yayladan ayrılıp yarinin ve herkesin yanında ve yarinden umutsuz kaldığı için intihar edip canını karşılık olarak vermek. (bunun filmi yapıldı, Türkan Şoray oynadı-yer Toroslar- Yörük yaylaları genellikle oralardadır.- ayrıca annem de yörüktür)
mavzer: çanakkalede de kullanılan koldan sürmeli tek tek atan uzun harp silahı.
sadak: içinde 10 tane ok bulunan yuvarlak kutu.
-Dağların Kuran’da yürümesi ve yeryüzüne sağlamlık için kazık oldukları iki ayrı ayette yazılıdır (en doğruyu Allah bilir)
kelam: Kuran sözüne denir.
Ferhat gerçekten imanla dağları delmiştir. Kırşehirdeki kaleyi de bu kardeşiniz boydan boya delmişti – Batıdan doğuya doğru- Allahü alem- Bunun anlamını şöyle yorumladı bu fakir: zikir üç türlüdür. 1- dil ile zikir 2- Kalp ile zikir 3- Amele, işe, ahlaka, harekete dönüşmüş zikir.. işte bunlardan üçüncüsünü yapamazsanız düşman başınıza bombayı yağdırır durur. bu zikir her türlü ilerlemeyi ifade eder. işte bize iman gücümüzün çok güçlü olduğu bir dönemde (sanırım 1995′ten sonraydı) nasib edilen bu güzel olaydan, ”delmeyi” bir harekete dönüşmüş zikir, batıdan doğuya doğru olmasını ise Batı’nın tekniğini ele geçirmeyi, tekniğini almanın mesajı olarak algıladık. ancak bunun içinde laiklik ve benzeri sosyal kanunlar yoktu. sonuç ise: imanla bu iş olduğuna göre İSLAMLA BATININ TEKNİĞİNİ ALINIZ OLARAK ALGILADIK bu olağanüstü nasibi.
Aynı konuda Sultan I. Abdülmecid bir yabancı heykeltraşa bir heykel siparişi verir ve bunu yüksek bir kaide üzerinde İskenderun’a yönü Doğudan (arkası) Batıya (önü) olmak üzere planlamıştır. Yani Doğu olarak biz, siz Batı’yı aydınlattık demek istemiştir aslında..Fakat ömrü vefa yetmeyip de ölünce yarısı tamamlanıp parası da ödenmeyince heykeltraş tutar Amerika’lılarla anlaşır ve tamamlayıp onlara satar. heykel oldukça büyüktür ve gemi ile Amerika’ya, New York’a götürülüp Osmanlı’da I Abdülmecid’in düşüncesinin aksine, arkası Batıya önü doğuya olmak üzere dikilir. bunun anlamı Doğu bizi aydınlatmadı, biz batı olarak doğuyu aydınlattık demek istemişlerdir böylece. ve o heykel bugün New York’ta dikili olan HÜRRİYET HEYKELİDİR. bu heykel dava edilerek Amerika’dan alınabilir kanaatindeyim. itiraz edebilecek resmi veya özel şahıslara duyurulur…
-dağla ölçülür: sözünde iki anlam vardır. birici mana hakiki dağ olup, yüksekliğin verdiği zorlukla sevdanın ölçülmesi olduğu gibi ikinci manası: dağlamak, ateşle dağlamak kastedilmiştir.
ahi kul ahmede nasibdir