İnsan bu, güzel yapının suvağı
Hele bir nem yürüsün de şeklin gör
Gönül verip nazın çekip aldanma
Hele bir ak yürüsün de zülfün gör
Kara toprak güllerin senin hani
Ölümü öldüren mabedin gani
Çağır ölmeyecek ahmağı beri
Hele bir ot bürüsün de beytin gör
Neler yedi neler yedi bu dişler
Dostlar çekildi ben deyu ölçüler
Arkam kalem deyu kimi yaktılar
Hele bir eğ denilsin de başın gör
Astın kestin bir vakit kudret sendin
Arslan yokken tilki gezip kurt postun
Nice kulunla şer çorbası içtin
Hele bir gel denilsin de yazgın gör
Namaz niyaz cami duvarı hatıra
Üç beş kuruş çingeneyle cennete
Oruç dersen el alemin hatrına
Hele bir gir denilsin de kabrin gör
Sonra şöyle bir güzelce kıradur
Emaneti yeter gari veredur
Hele bir el denilsin de halin gör
Malın mülkün paran pulun hesabın
Oğul uşak gönül sazı avradın
Yar olmadı terkeyledi dostların
Hele bir kel denilsin de başın gör
Nerde aşkın, canın sunmuş cananın
Yolun belin şaşmış iken leylanın
Uzak yere düşürürken azabın
Hele bir kul denilsin de derdin gör
Altın gümüş hatır matır geçmeye
Dostlar gelir bolca toprak atmağa
Münker nekir sual ede bilmeğe
Hele bir “kim” denilsin de “Rabbin” gör
Kara yere salya sümük varıla
Ahi ahmed talkın vere ölene
Kendi olmaz emri Hakk’tan vareste
Hele bir “sen” denilsin de “bahtın” gör
ahi kul ahmed’e nasib