Notice: Undefined variable: has_ut in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/all-in-one-seo-pack/aioseop.class.php on line 567

Dost yoluna

Yanar oldum aşk yoluna

Döner oldum dost yoluna

Kanatlandım Hakk yoluna

Döner oldum dost yoluna

 

Beni benden alan mahı

Feda edem canım dahi

Kimse bilmez gönül dahi

Karar düştüm dost yoluna

 

Gele duram aşk yane

Yana duram halden hale

Çevireler canım sene

Kıyar oldum dost yoluna

 

Aşk şarabın zehri yakmaz

Zehir versem öle durmaz

Canan dahi parmak banmaz

Banar oldum dost yoluna

 

Yedi iklim emre düştü

Süleymanı cemre düştü

Mülki dahi cevre düştü

Koyar oldum dost yoluna

 

Gönül çıkar dosttan âri

Dost bazarın candan âri

Tenim kalır yerden âri

Yanar oldum dost yoluna

 

Tacı tahtı terk eyleyem

Miskin bahtı kul eyleyem

Mahlükata şah eyleyem

Göçer oldum dost yoluna

 

Rahmet kılar şeyh olasın

Ahi düşer hal olasın

Canan yazar can veresin

Verir oldum dost yoluna

 

Aşk şarabı içen bilir

Hem divane olan durur

Benden geçen kuldan olur

Candan olam dost yoluna

 

Bağlar başı boza dursam

Dağlar kaşı yaza dursam

Senden âlâ kime kopsam

Divan duram dost yoluna

 

Ahi ahmed var bi-çare

Yarden ayrıldım ne çare

Onmam gayri gönül yare

Payan olam dost yoluna

 

 

 aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

30 Ekim 2012
Okunma
bosluk

Gövel ördek yarim (Koşma)

Ben bir selam salsam kara gözlüme

Leblerini çöze dursun varayım

Bu bir helal güldür nigar kaşına

Domurları sıka dursun nideyim

 

Kurban olam kaşlarına yayına

Sala saldım güzel  deyu acuna

Kimler yanmış benden âri mahına

Karanlığı çıka dursun göreyim

 

Bahar gelir yazı gelir yar olmaz

Gazel düşer kışı erer vazgeçmez

Gönül budur kıza dula aldırmaz

Etekleri  çemre dursun geçeyim

 

Dağlar mıdır kaşı kardan çekilmiş

Açar perçemini aşka karahmış

Uzar dallarını boydan çalarmış

Cariyesi yuya dursun beleyim

 

İntizar etmem de etmem elaman

Yüreğime ingi indi vayanam

Kullarını zulme çeker yaraman

Belaları yağa dursun yanayım

 

Divane saydılar divan kurdular

Cahile verdiler cehlim yudular

Alime yazdılar saçım yoldular

Hallerimi bile dursun cahilim

 

Bire aldım hiçe sattım bilmezler

Dost aşkına gayri düştüm görmezler

Ben bu aşkı güle verdim yelmezler

Gözlerimi sile dursun maralım

 

Aldım idi aldım idi algınım

Aldan âri çaldım idi vurgunum

Seni seven kullar öldü bir benim

Binlerini yıka dursun zalımım

 

Bahar yazdım kış okudum üşüdüm

Kömür gözlüm yan gönlüme eşkinim

Sar beni sarmala beni öldüğüm

Kucağını aça dursun çiçeğim

 

Ne kadar medhetsem göğcek mi göğcek

Al yeşiller içinde gövel ördek

Seyfeye süzülür turnalar oncak

Muradımı duya dursun cerenim

 

Gayri dayanamam gayri düşmeğe

Al kanlar içinde kolda yatmağa

Yar sarmalamış da göğsün emmeğe

Dermanımı  vere dursun sarmalım

 

Gel otur yanıma kavak yelleri

Irganan selvinin savak tülleri

Bahçaynan bağların ayrık otları

Baharımı çiçek dursun çiğdemim

 

Duaları saldım idi ardından

Gelmez gitmez yemez içmez Rahman’dan

Yetir deyu arşa çıktım aşkından

Kâfurunu  içe dursun cennetim

 

Ahi ahmed yanar imiş güzele

Güzel yakmaz imiş kulu düşene

Gari seni  yazdım kadı şerhine

Gayrisini  sala dursun  birtanem

 

 

AÇIKLAMA:

Leb: göüs, meme

Domur: genç kızın yeni çıkan memesi, kızlar utandığından içerden bir kuşakla belirginleşmesini önlemek ister.

Kaşlarına yayına: kaşlar ile yay ayrı zikredildi bu sefer. Kaş yay gibi olduğu gibi, bizim kastımız olan yay; yarin bedeninin yay gibi bize gerili olması anlatılmak istendi.

Acun: Dünya, her taraf.

Âri: başka,

Mahı: ay yüzü

Karanlığı çıka dursun: Malum Ay’ın dolunayken biri görünen aydınlık, diğeri arkada kalan karanlık yüzü vardır. Karanlık taraf kişinin dert tarafı anlamına gelir. Bu yüzden yarin şirin ve herkesin gördüğü ve ilgilendiği güzel yüzü yerine onun dertlerini bize dönmesini istiyoruz ve bu durumda, bu şekilde  onu görmek istiyoruz anlamı ile “görmek” demek yalnız olursa onun ihtiyacını gidermek anlamı da taşır anlamı düşünülerek yazıldı.

Bahar gelir yazı gelir yar olmaz: yaz, baharın bir parçası dedik, ikinci de yazısı gelmek, üçüncü mana yazı tarla dedik, ve bunların hiç birini kalıcı olmadığı yar olmadığı yanında dördüncü olarak yarin de gelmediği kastedildi. Hemen arkasından gelen mısrada ise gazel düşer kışı erer dedik. Yani gazel ve kış bu sefer aşığın içinde oluyor, yani kendi kış yapması bu bilince varması demek. Ancak bununla yani yaşlı gönülle isteğini bildirerek yaşlanmaya (Allah’a) itiraz etmeden  istekliliğini devam ettirmek istiyor.

Etekleri çemre dursun geçeyim: aşık kendi engellerini yarinin çabasıyla (veya duasıyla) aşmak istiyor.

Dağlar mıdır kaşı kardan çekilmiş: Yarin kaşı dağların karı gibi yukarıya çekilmiş benzetirken bu çekilmeyi sonraki satırda perçem açmak olarak da benzetiyor ki, bu çekme aşka susamak ve aşka davet etmek anlşamıyla birleşiyor.

Uzar dallarını boydan çalarmış: yar, evleneceği kişiyi kendi boyundan seçerek bu seçmeyi bir çalma (Gönül çalması) olarak söylemek istiyor.

Cariyenin yuya dursun yazayım: yazı temiz kağıda yazılır. Yıkanmak temiz kağıt olmak (beyaz sayfa) demektir ki yazıya uygun hale gelmek demektir.  Yare diyor ki kirlerini yani bana karşı hislerini temizle ki söylediğimi (yazdığımı) itiraz etmeden yapabilesin. Korkularını, tortularını at ve bana hazır hale gel diyor..

İntizar etmem de etmem elaman: demek, belalarına elaman dememe rağmen lanrte benzer bir kötü dua etmiyor, kıyamıyor.

Yüreğime ingi indi vayanam:  ingi inmek, ağır dertten dolayı kısmi bir felç hali yaşamak. Acıyı gerçekte yürek duyar. Ten acısından daha ağırdır. (ayniyle vaki yaşadık bir aşkımızda)

Kulların zulme çekilmesi, kul olanlar bağlananlardır, görüp hayran kalıp geçenler değildir. Kulun zulme çekilmesi kulun sadakatinin denenmesi olduğu gibi kulu daha çok naz ile veya başka türlü yakm ası anlamına da gelir. Yar aman diyerek aşık bunu pek doğru bulmuyor denilebilir.

Hemen arkasından belaları yağa dursun yanayım: diyerek bu sefer yarin belaları arka arkaya göndermesini aşığın kendisinin yanmasına vesile olacağı için itiraz etmeden bu sefer onu aşkında yanma seviyesine gelmeyi yanarak arzu eder halde istiyor.

Divane sayıp divan kurmak: tamamen ters şeylerdir. Zira divane olana deli derler ve deliye kılıç yoktur. Burada aşktan divane olmanın yargılanması anlatılıyor ki bu çok acaip, halkın veya karar veren kadı gibi makamların cehaletle haytalı bir şekilde gerçekte aşkı haksız yargılamaları anlatılmak isteniyor.

Cahile verdiler cehlim yudular: sözü bizi horlayacak şekilde cahilden bildiler. Gerçekte biz cahil değildik, lakin olgun bir derviş olunabilmenin bir şartı da horlanmak olduğu için cahile vermek de horlanmak demektir ki böylece cahiller bizim cehlimizi yani ham taraflarımızı yıkadılar, giderdiler demek istiyor.

Alime yazdılar saçım yoldular: sözü, alim kişilere karşı halkın tutumunun onun şekli özelliklerine tabi olmak gibi yüzeysel tavırlar sergilediklerini, alimi anlamaya çalışmadıklarını, alimin saçından bir hatırayı bereket saydıklarını ve bu yüzden alimi yolarak da ona eziyet ettiklerini, gerçekte biz kendimizi alim olduğumuzu bu durumları bilerek söylemek istemediğimizi, fakat cahillerin yolacak bir alimi kendilerinin seçtiklerini bu belirlemeyi  kendi cahilliği ile yaptığını, doğru alimden ziyade onların istediği kişinin alim kurban seçildiğini ifade ediyor. Burası çok önemli, çok önemli… alimi değil kendi alimini seçmek.. işte ilimi siyaseti bile alimler bilgisini saklar cehlini öne sürer. Bu hem tevazudur hem cahillerin gereksiz ve yıpratıcı cahilliğinden korur. Bunu bilen bir alim, cahil olduğu halde alim kesilen cahillerin seçtiği birisi için, kalkıp da bu adam yalan yanlış söylüyor demez. Derse o alimi cahiller hemen döverler. Akıllı alim bu cahillerin alimi için “ey ahali, ey cemaat, bu adam eli öpülecek, önünde divan durulacak adamdır” der ve geri çekilir. İşte şimdi cahiller kendi yalan söylese de alimlerini gözlerinde daha da çok yüksek möakama çıkarınca artık onun saçını başını yolarlar ki alim geçinen cahil böylece gününü görmüş olur. İlginç değil mi?

Yoruldum. Kalanı sonra inşallah..

 

 

 

aşık ahi kul ahmede nasibdir.

 

12 Mart 2012
Okunma
bosluk

Ak ellerin gülü (Güzelleme)

Selam saldım kömür gözlüm yanarmış

Bahar eyler kışım, güller içinde

Sefam olsun derdi aşka düşermiş

Güzel neyler selvi dallar içinde

 

Bana dost mu keklik gibi yürüyen

Ak elleri deste deste gülünen

Zülüf dersen tel tel eyler salınan

Maral neyler yaban iller içinde

 

Ben bir güzel sevsem baçı bellidir

Can-ı canan kılsam harı zorludur

Aşık diye gezsem sazım koşmadır

Melül neyler kurtlar kuşlar içinde

 

Kadir mevlam seni öğmüş yaratmış

Taşar aşkın seli bentler yıkarmış

Bahar deyu, kışın gerdan açarmış

Hulül neyler vücut nazlar içinde

 

Kamış gibi sûsen hattat eline

Kıvrım kıvrım yazsan aşık nazına

Gahi sala etsen benim canıma

Halil neyler seni kullar içinde

 

İbrişimdir baha boynum sarılır

Tellerinen cana zülüf sarılır

Aşık olan dertler ile ölçülür

Zelil neyler seni çullar içinde

 

Ay yüzünü döndür ben’ler yakılsın

Bir kusur mu beller eller sorulsun

Gül dalına zar mı harı konulsun

Sefil neyler yanmış güller içinde

 

Beni öldürmeye kastı var imiş

Öldürmek ne ki zülmü şer imiş

Bunca günah mah cemali zar imiş

Hatıl neyler dökmüş harman içinde

 

 

ahi kul ahmede nasibdir.  

 

 

7 Şubat 2012
Okunma
bosluk

Kara düşlü yarim.. (Koşma)

Kara kaşlarını çatan sevdiğim

Cemalini mahdan saymaya geldim

Dara düşürüp de zulüm gördüğüm

Sanatını şerden yazmaya geldim

 

Kara düşlerini yuyup yıkasam

Çare leblerini güle bezesem

Hele şeftalini deva eylesem

Bahasını senden ölçmeye geldim

 

Kara bahtımı da bayram eylesen

Sana kulluğumu canan düşlesen

Bir ataş ki yanar arştan beslesen

Çerağını Hakk’tan sormaya geldim

 

Kara yazılırmış candan verenler

Cana canan imiş candan geçenler

Canla canan harda bir mi olmuşlar

Çırasını hay’dan yakmaya geldim

 

Kara vezire bir sultan olsaydım

Sultan kim serçeyim  aslan keseydim

Yar köle ararmış kulun olsaydım

Hizmetini can’dan yapmaya geldim

 

Kara bağlarmış şu cansız yüreğim

Soyha dünyadan ha eksik kalayım

Ben bu güzelden de geçmez olayım

Belasını kuldan bilmeye geldim

 

Kara yazılırmış dertli aşıklar

Dara düşermiş sıdkı sadıklar

Kime yazar imiş ceylan bakışlar

Meramını nazdan çözmeğe geldim

 

Kara ahmed kara tenden olaymış

Kara yazmaz Rahman gülden sayarmış

Bu kara ile kaç güzel  yakarmış

Çeteneyle güller sunmaya geldim

 

 

ahi kul ahmede nasibdir

2 Şubat 2012
Okunma
bosluk

GAZEL(Mevlüde Mevlüd-ü Vasıl)

Bu gazel; sevgili, etkili, çalışkan dostum, Maliyeci Başmüfettiş Mevlüd Özer’i odasındaki ziyaretimizde bu ülke için çalışmalarını milli boyutlarda ve etkin yürüttüğü için duygulandık ve odasında yarısını yazdığımız bu gazeli aynı gün akşamı tamamlamak nasip oldu. Bunu bu ülkenin kadirşinas insanlarının, etkin, çalışkan, fedakar bu insanlara bir teşekkürü olarak sizlerin adına sunmak istedim.. Teşekkürlerimizi Rahman ahirete havale etsin. Belki dar zamanında darı bulmuş gibi olursun, ne dersin? ben önce kaybedip sonra bulmayı çok severim. Dünya peşin ahiret veresiye, lakin veresiyenin sabrı ikinci bir ikramı da beraberinde getirir vesselam. ah şu peşinciler ah.. neyle karşılaşacağını bir bilselerdi böyle düşünürler miydi?
*
Kim Mevlüd olmuştur hali
Ol Vedüd bulmuştur Şahı
*
Bir Mevlüd okusam bahşi
Bin kulun dokusam yahşi
*
Gel imdi gardaşım yaza
Kul Mevlüd yoldaşım sana
*
“Ben” yitti kulundur Hadi
Kim kulun yetimdir ahi
*
Hak Rasül vermiştir hana
Biz dahi vermiştir ona
*
Kim ayrı durmuştur kıla
Hak gayri yazmıştır bela
*
Biz ümmet olmadık sevi
Hem dahi durmadık kavi
*
Gel imdi cemaat ola
Kim gelse nasibdar kıla
*
Bir rüya üzredir şimdi
Kim Ya Rabb diyedir andı
*
Hak dedi kullarım sevi
Ol kamu gözlerim yahşi
*
Bir selam diyenin kârı
Er kulum alanın yari
*
Yar dedim kimlerdir kâni
Er buldum seherdir karı
*
Ey yurdu makamı ırak
Arşu kürsiden cana bak
*
Kaç bin ada yarsın yaran
Kaç bin kul yansın sen canan
*
Ol dehşetli alemin var
Göz yetmez çok nihanın var
*
Emri kün’den bir şuundur
Nur üstünde sen uyundur
*
Mah-ı tabandan kim uzak
Şems-i münevverden ırak
*
Neye baksam ordasın yadım
Neye dönsem yok inkarım
*
Sen canım dersin gül yakar
Yanmayan ölsün har yakar
*
Cevr etme dönmezem yoldan
Adın silmezem alnımdan
*
Hayy sırrından mıdır bu can
Can sırrından mıdır bu san
*
Gönlüm yoh olsa çak çak çak
Bırakır divane çırak
*
Şevk-i didarın eyleşir
Eşya için arz eyleşir
*
Ta ki nurun “bir”yakılsın
Telezzüz kıl görsün mahın
*
Vehm ile söylerim “bir” su
Vehm ile peylerim kıl su
*
Bende yare varsa içem
İhtiyatla su, dem be dem
*
Sen canan ile har da hoş
Yanmaya bir söz nar da hoş
*
Kul yanmaz günah yanar bil
Kul yansa ateş yakmaz kul
*
Ol emanı vermez birden
Yan gönlüm yan sanmaz şerden
*
Ey Mevlüd can mı canan mı
Bir harda canla yanan mı
*
Ey kul ahmed nerdesin sen
Canan hicap perde gülşen
*

ahi kul ahmed

21 Ekim 2011
Okunma
bosluk

Notice: Undefined variable: pagingMiddleString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 212

Notice: Undefined variable: pagingString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 156
  • Page 2 of 2
  • <
  • 1
  • 2
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Son Yorumlar


Notice: Undefined variable: pre_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 20

Notice: Undefined variable: post_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 26
cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma