Birinci atış (aşık ahi kul ahmedin gönderdiği) ; 11 mart 2012 / saat 14;10
(üç gün telefonla aramanın ardından gönderilen telefon mesajı )
“Ne desem de kar etmiyor
İsmailim ismailim
Al desem de al giymiyor
Şu kasaba ismailim
Aç şu telini be adem
Diyeceğim iki söz var
Kaf eylerim anlamazsın
Arkasına yaz bin nun var
Bıktım seni aramaktan
Mecnun yazdı yoklamaktan
Sala verem ölerekten
Arkasında imam var”
-Karşılıklı konuşma bizi anlamak yerine tasavvufta öğrenilen kalıplara bizi oturtmaya çalışınca ayaklarımız dışarda kalıyor ve konuşmayı iradi olarak kesmek zorunda kalıyoruz.
Anlaşılmak mı basiret ile özümü anlaya;
Kalıplara sokmak mı ezberler ile sözümü doğraya????
İkinci atış (aşık ahi kul ahmedin gönderdiği telf mesajı); Saat 15;25
“Kapatalım kapatalım
Eksikleri ksapatalım
Şarab içmek mürşid kılmaz
Kul olmağa can verelim
Kul yazdık da kul demezsin
Gülşenimde gül bilmezsin
Cehli yusam hay demezsin
Horlanmağa yol verelim
Kafandaki şablonları
Sözündeki inatları
Gönül kıran salaları
Ol yumağa sır verelim
Eteklerin ağır ağır
Taşlar dolmuş çeker bahir
Yüzme bilmez kasap sağır
El demeğe gül verelim”
……………..
İsmail beyin tek mesaj cevabı: “eksiklik kendi özümde”
………………….
Üçüncü atış (ahi kul ahmedden telefon mesajı) ; 16;02
“Senin özün eksik ise
Nasıl bildin bende eksik
Okur durur şeyler isen
Nasıl karar şeyde hoşluk
Bilmedim bilmedim benlik
İrticalen yazdım o’nluk
Çala durdumnefse kemlik
Asıl karar Hakk’ta hoşluk
Gayriden geç zata yönel
Arşa çık da börüme gel
Aşk ile can ver can ver gel
Asıl zarar şekli darlık
Bildiklerin senin olsun
Bilmediğin benim olsun
Hakk’a yakîn eşek olsun
Asıl bahar canda birlik”
(Gayri; Allah’ın sıfatlarının alemdeki tecellileridir)
*
ismail beyin yorum yoluyla cevap hakkı vardır.
*
aşık ahi, kul ahmede nasibdir.
Ben bir selam salsam kara gözlüme
Leblerini çöze dursun varayım
Bu bir helal güldür nigar kaşına
Domurları sıka dursun nideyim
Kurban olam kaşlarına yayına
Sala saldım güzel deyu acuna
Kimler yanmış benden âri mahına
Karanlığı çıka dursun göreyim
Bahar gelir yazı gelir yar olmaz
Gazel düşer kışı erer vazgeçmez
Gönül budur kıza dula aldırmaz
Etekleri çemre dursun geçeyim
Dağlar mıdır kaşı kardan çekilmiş
Açar perçemini aşka karahmış
Uzar dallarını boydan çalarmış
Cariyesi yuya dursun beleyim
İntizar etmem de etmem elaman
Yüreğime ingi indi vayanam
Kullarını zulme çeker yaraman
Belaları yağa dursun yanayım
Divane saydılar divan kurdular
Cahile verdiler cehlim yudular
Alime yazdılar saçım yoldular
Hallerimi bile dursun cahilim
Bire aldım hiçe sattım bilmezler
Dost aşkına gayri düştüm görmezler
Ben bu aşkı güle verdim yelmezler
Gözlerimi sile dursun maralım
Aldım idi aldım idi algınım
Aldan âri çaldım idi vurgunum
Seni seven kullar öldü bir benim
Binlerini yıka dursun zalımım
Bahar yazdım kış okudum üşüdüm
Kömür gözlüm yan gönlüme eşkinim
Sar beni sarmala beni öldüğüm
Kucağını aça dursun çiçeğim
Ne kadar medhetsem göğcek mi göğcek
Al yeşiller içinde gövel ördek
Seyfeye süzülür turnalar oncak
Muradımı duya dursun cerenim
Gayri dayanamam gayri düşmeğe
Al kanlar içinde kolda yatmağa
Yar sarmalamış da göğsün emmeğe
Dermanımı vere dursun sarmalım
Gel otur yanıma kavak yelleri
Irganan selvinin savak tülleri
Bahçaynan bağların ayrık otları
Baharımı çiçek dursun çiğdemim
Duaları saldım idi ardından
Gelmez gitmez yemez içmez Rahman’dan
Yetir deyu arşa çıktım aşkından
Kâfurunu içe dursun cennetim
Ahi ahmed yanar imiş güzele
Güzel yakmaz imiş kulu düşene
Gari seni yazdım kadı şerhine
Gayrisini sala dursun birtanem
AÇIKLAMA:
Leb: göüs, meme
Domur: genç kızın yeni çıkan memesi, kızlar utandığından içerden bir kuşakla belirginleşmesini önlemek ister.
Kaşlarına yayına: kaşlar ile yay ayrı zikredildi bu sefer. Kaş yay gibi olduğu gibi, bizim kastımız olan yay; yarin bedeninin yay gibi bize gerili olması anlatılmak istendi.
Acun: Dünya, her taraf.
Âri: başka,
Mahı: ay yüzü
Karanlığı çıka dursun: Malum Ay’ın dolunayken biri görünen aydınlık, diğeri arkada kalan karanlık yüzü vardır. Karanlık taraf kişinin dert tarafı anlamına gelir. Bu yüzden yarin şirin ve herkesin gördüğü ve ilgilendiği güzel yüzü yerine onun dertlerini bize dönmesini istiyoruz ve bu durumda, bu şekilde onu görmek istiyoruz anlamı ile “görmek” demek yalnız olursa onun ihtiyacını gidermek anlamı da taşır anlamı düşünülerek yazıldı.
Bahar gelir yazı gelir yar olmaz: yaz, baharın bir parçası dedik, ikinci de yazısı gelmek, üçüncü mana yazı tarla dedik, ve bunların hiç birini kalıcı olmadığı yar olmadığı yanında dördüncü olarak yarin de gelmediği kastedildi. Hemen arkasından gelen mısrada ise gazel düşer kışı erer dedik. Yani gazel ve kış bu sefer aşığın içinde oluyor, yani kendi kış yapması bu bilince varması demek. Ancak bununla yani yaşlı gönülle isteğini bildirerek yaşlanmaya (Allah’a) itiraz etmeden istekliliğini devam ettirmek istiyor.
Etekleri çemre dursun geçeyim: aşık kendi engellerini yarinin çabasıyla (veya duasıyla) aşmak istiyor.
Dağlar mıdır kaşı kardan çekilmiş: Yarin kaşı dağların karı gibi yukarıya çekilmiş benzetirken bu çekilmeyi sonraki satırda perçem açmak olarak da benzetiyor ki, bu çekme aşka susamak ve aşka davet etmek anlşamıyla birleşiyor.
Uzar dallarını boydan çalarmış: yar, evleneceği kişiyi kendi boyundan seçerek bu seçmeyi bir çalma (Gönül çalması) olarak söylemek istiyor.
Cariyenin yuya dursun yazayım: yazı temiz kağıda yazılır. Yıkanmak temiz kağıt olmak (beyaz sayfa) demektir ki yazıya uygun hale gelmek demektir. Yare diyor ki kirlerini yani bana karşı hislerini temizle ki söylediğimi (yazdığımı) itiraz etmeden yapabilesin. Korkularını, tortularını at ve bana hazır hale gel diyor..
İntizar etmem de etmem elaman: demek, belalarına elaman dememe rağmen lanrte benzer bir kötü dua etmiyor, kıyamıyor.
Yüreğime ingi indi vayanam: ingi inmek, ağır dertten dolayı kısmi bir felç hali yaşamak. Acıyı gerçekte yürek duyar. Ten acısından daha ağırdır. (ayniyle vaki yaşadık bir aşkımızda)
Kulların zulme çekilmesi, kul olanlar bağlananlardır, görüp hayran kalıp geçenler değildir. Kulun zulme çekilmesi kulun sadakatinin denenmesi olduğu gibi kulu daha çok naz ile veya başka türlü yakm ası anlamına da gelir. Yar aman diyerek aşık bunu pek doğru bulmuyor denilebilir.
Hemen arkasından belaları yağa dursun yanayım: diyerek bu sefer yarin belaları arka arkaya göndermesini aşığın kendisinin yanmasına vesile olacağı için itiraz etmeden bu sefer onu aşkında yanma seviyesine gelmeyi yanarak arzu eder halde istiyor.
Divane sayıp divan kurmak: tamamen ters şeylerdir. Zira divane olana deli derler ve deliye kılıç yoktur. Burada aşktan divane olmanın yargılanması anlatılıyor ki bu çok acaip, halkın veya karar veren kadı gibi makamların cehaletle haytalı bir şekilde gerçekte aşkı haksız yargılamaları anlatılmak isteniyor.
Cahile verdiler cehlim yudular: sözü bizi horlayacak şekilde cahilden bildiler. Gerçekte biz cahil değildik, lakin olgun bir derviş olunabilmenin bir şartı da horlanmak olduğu için cahile vermek de horlanmak demektir ki böylece cahiller bizim cehlimizi yani ham taraflarımızı yıkadılar, giderdiler demek istiyor.
Alime yazdılar saçım yoldular: sözü, alim kişilere karşı halkın tutumunun onun şekli özelliklerine tabi olmak gibi yüzeysel tavırlar sergilediklerini, alimi anlamaya çalışmadıklarını, alimin saçından bir hatırayı bereket saydıklarını ve bu yüzden alimi yolarak da ona eziyet ettiklerini, gerçekte biz kendimizi alim olduğumuzu bu durumları bilerek söylemek istemediğimizi, fakat cahillerin yolacak bir alimi kendilerinin seçtiklerini bu belirlemeyi kendi cahilliği ile yaptığını, doğru alimden ziyade onların istediği kişinin alim kurban seçildiğini ifade ediyor. Burası çok önemli, çok önemli… alimi değil kendi alimini seçmek.. işte ilimi siyaseti bile alimler bilgisini saklar cehlini öne sürer. Bu hem tevazudur hem cahillerin gereksiz ve yıpratıcı cahilliğinden korur. Bunu bilen bir alim, cahil olduğu halde alim kesilen cahillerin seçtiği birisi için, kalkıp da bu adam yalan yanlış söylüyor demez. Derse o alimi cahiller hemen döverler. Akıllı alim bu cahillerin alimi için “ey ahali, ey cemaat, bu adam eli öpülecek, önünde divan durulacak adamdır” der ve geri çekilir. İşte şimdi cahiller kendi yalan söylese de alimlerini gözlerinde daha da çok yüksek möakama çıkarınca artık onun saçını başını yolarlar ki alim geçinen cahil böylece gününü görmüş olur. İlginç değil mi?
Yoruldum. Kalanı sonra inşallah..
aşık ahi kul ahmede nasibdir.
Benden selam olsun kara gözlüme
Selvi boylu uzar gider dalolur
Yardan ayrı kalan kara düşüne
Döner gider mahmur gözü elalır
Bir selamın alsam bahar dalına
On gardaşın gelse nice zoruna
Yenem dedim yenemedim göğnüme
Düşer gider zülfün teli bağolur
Allar geymiş harelere bürünmüş
Sarraf bilir altun akçe donanmış
Nazlı nazlı kaç yiğidi yıkarmış
Döşer gider yaram üzre derdolur
Dağlar çiçek açmış çiğdem zikreder
Yollar uzun yarden öçtüm pekuzar
Kurban olam senden esen rüzigar
Sarar gider yarden bana şalolur
Bir selamına kırk avrat boşasam
Kırkını da sana köle eylesem
Gönül kasrı padişahın kulolsam
Serer gider altun akçe zeb’lolur
Seher yeli yare yakın esersin
Gülden âri çav da gel yar kokarsın
Bahar dalı nazlı olur üşürsün
Açar gider çiçek yare başolur
Bazârımı kurdum adım bezirgan
Gönüllere erdim yoğum hazırdan
Varsa da yoksa da satam yareden
Satar gider varı yoğu aşkolur
Aşığam aşık aşka yar benolim
Aldırdım aklımı yare delolim
Yar ile sohbetim şeker balolim
İçer gider aşkın tadı nazolur
Aşk bu, bir iner bir çıkarmış arşa
Yar bu, bir şerbet bir ağuymuş ferşe
Bu bir hal imiş her seherle döşe
Yakar gider ehli hali cezbolur
Ahi kul ahmedim ağu aşımdır
Yar diye sardığım can-u kaşımdır
Kul ola dediğim haddi ben’imdir
Geçer gider ben’li eller zülolur
hare: kırmızı çizgili üzere alınan giyim
bezirgan: uzak yollarda ticaret yapan tüccar
arş: Allahın yücelerdeki arşı
ferş: yeryüzündeki simetriği
cezbolmak: ilahi aşkın cezbesine kapılmak
ağu : zehir
zülolmak : zelil olmak, ayağa düşmek, perişan olmak
Yollar uzun yarden öçtüm pekuzar : giderken aşkla gittiği için adeta içmiş. yarden ölçmek dönerken ölçmek olup zor olduğu zaman yönünden ağırlaştığı için uzuyor. uzun yol uzun saatte gidilir. uzun saat uzun yol demektir fiziki olarak aynı olsa bile. Einstain’in izafiyet teorisi de bu anlayışa dayanır. yol, hız, zaman arasında ters bir ilişki vardır. hızın azalması (isteksiz dönüş) yolu ve zamanı uzatır. hız artınca yol ve zaman kısalır. iki aynı yaştaki insanı birini dünyada bıraksak, diğerini uzay aracıyla daima süratle göndersek (hızlı hareket-isteklilik) dünyadakinin torunu olur, fakat uzaya giden daha evlenmemiş erken bir yaştadır. Allah ise zaman boyutundan müstağni =uzak= bağımsız olduğu için kemal sıfatlarla mücehhezdir ve değişmez. insanı değiştiren şey ise zamandır. bu kanuna tabi olanın hüsrana uğramaması için hareket etmesi gerekir. bu hareket ise = iman, salih amel, sabrı ve hakkı tavsiyedir ki yürüyen banta benzer. arabanın size emredilen civatasını sıkmazsanız bir daha ona dönemezsiniz ki “bunun adı hüsrandır” kurtuluş ise ASR suresindeki bu ifadelerdir. iman ve onun ispatı olan imana uygun gayret olan salih ameldir.
kul ola haddi ben’im: benliğin terbiye ile edebe ulaşmasıdır. en üst makamda ben olmaz.
ben’li ellerin zül olmas: günahı işleten ben’ dir. ben terbiye olmazsa günahkarlık artar ve ahiret zülolur= rezillik rüsvaylık olur= ateş de olabilir Allah muhafaza.
ahi kul ahmede nasibdir.
Canı cananıma serer olduğum
Hali kelamına kullar yetmez mi
Ben bir aşığınam sana döndüğüm
Hali celaline döşler yetmez mi
Bağlar güllerinen güler cemalin
Dağlar karlarınan kaşı kemanın
Güzel dillerinen yumuş benlerin
Hali nazenine huylar yetmez mi
Ağlar toprak olur yerde sürünür
Söyler kelam olur derde sürülür
Zikri burak ile arşda sunulur
Hali beratına suçlar yetmez mi
Seni sevmeseymiş eller sevmezmiş
Bağ-ı aşkına da ben’ler düşmezmiş
“İki” diyende “bir” olmaz düşlermiş
Hali cemaline nurlar yetmez mi
İman eylerim de Cemal kürside
Rahman ile bazar eyler türküde
Ümmet deyu nazar eyler fak’rime
Hali şefatine kullar yetmez mi
Hep uzağın nasib oldu kanmadım
Ağıt düzdüm ağu içtim ölmedim
Aşık olan uçar imiş sanmadım
Hali derdinize seher yetmez mi
Çifte benlerine aydır yüzüne
Yüzüm sürsem yanak deyu zülfüne
Kelam oldum binbir türlü nazına
Hali cefanıza nazlar yetmez mi
“Sabrı cemil” misin Kuran söylüyor
Katrem deryaya varır “hu” diliyor
Sana döndükçe bir canlar düşüyor
Hali zatınıza binler yetmez mi
Deli isem hangi gömlek kulunuz
Mecnun isem leyli bilmez ilmimiz
Cefa çeker seher düşmez nazınız
Hali zülfünüze yeller yetmez mi
Bu güzeli bahar saydım saçıldım
Bir buseyi bekle bekle kocaldım
Ömür deyu öptüm sevdim ucaldım
Hali ömrünüze düşler yetmez mi
Kaldır perçemini yüzler görünsün
Aldır yanakların dişler ıssırsın
Varıp döneceğin yollar aşınsın
Hali belinize şallar yetmez mi
Yeldir yelesice yeldir tozunan
Yeller eser imiş gülden nazınan
Kızlar açmış yumru lebler gülünen
Hali onbeşinde terler yetmez mi
Ahdim kavidir de nazın çekerim
Hatır yollamış da zehir içerim
Kaçtır bir bahara beş kış denklerim
Hali nizanıza közler yetmez mi
Kaç yaşadım dünya tadın almadım
Geldim kalakaldım cana katmadım
Güzel sevdim deyu başa gelmedim
Hali kazanıza kader yetmez mi
Aşret göçeyledi çifte sazınan
Kızlar ar eyledi nazı canınan
Yiğit yetim kaldı meydan tayınan
Hali erinize toylar yetmez mi
Canım sabreder ya yürek döyer mi
Gitti cananım da felek yazan mı
Selvi boydan ince belden geçen mi
Hali salanıza canlar yetmez mi
Ahi kul ahmede cefa yazılmış
Ağu içirmek bir güzel şartıymış
İçip içip arşa çıkan “kul”uymuş
Hali aşkınıza öl’ler yetmez mi
ahi kul ahmede nasibdir.
Bakışı nâzından beter sevdiğim
Seni özleyeli göresim geldi
Gümüş kemer sıkmış narin belini
Belin çözüleli sarasım geldi
Nakşı maniden nakşeder algınım
Ciğerime köz bastırır vurgunum
Sen bir ala çiçek olsan yeğlerim
Bağın çözüleli deresim geldi
Gözlerin sürmeli keman kaşındır
Söylenir alemde hurun eşindir
Dağların karından soğuk tenindir
Tenin çözüleli öpesim geldi
Leblerin bastırır açmaz gülüdür
Goncayı açtırır yiğit sazıdır
Ellerim günahkar körpe nazıdır
Lebin çözüleli emesim geldi
Canların canıdır canan salınır
Canından geçmeyen yoktan bilinir
Söylemez gönlüm kime delidir
Sırrın çözüleli feriğim geldi
Yoluna adadım canım kurbandır
Onbeşinde sevdim yutmuk ergendir
Koynumda besledim ayva kirazdır
Yaşın çözüleli yatasım geldi
Ak ellere al kınalar yakınır
Siyah sürme derviş komaz bakıtır
Sana tenhada bir ezgim yakışır
Bendin çözüleli kucağım geldi
Güzel olanın gül benzi solmazmış
Olur olmaza kim meyil vermezmiş
Kulu kölesi olduğum bilmezmiş
Aşkın çözüleli ölesim geldi
Gönlüm senin gibi güzel saralı
Bahar bildi kışı koynun gireli
Sekiz kıza bir oğlandır vereli
Cinsin çözüleli vekilim geldi
Ezelden sürmeli, gözler sürmeli
Lebinden çözmeli güller açmalı
Benden başkasını görmez cilveli
Canın çözüleli mihrabım geldi
Ahi ahmed güzellerden geçmezmiş
Körpe, yutmuk, fidan, çıtır bilmezmiş
Ölüp ölüp yunup kimdir seçmezmiş
Ömrün çözüleli namazın geldi
AÇIKLAMA : Bazı kelime veya deyişleri açık veya biraz müstehçen bulabilirsiniz. Amaç edepten bir sapma olmayıp en az kelimeyle size en çok ve en etkili anlatımı yapabilmektir. Bu bir yöntemdir. teşhir veya kusur değildir. Sevenin kalbinden geçen gerçeğe biraz daha yaklaşabilmek de amaçlanmıştır. hata yada edepsizlik yoktur. aşığın da aynı şeyleri duyması, sevgisinin kudretini ortaya koyarak, bütün sevenlere tercüman olmayı da amaçladığımız gözden kaçırılmasın lütfen…
Algın: alımlı
Hurun: cennetteki huri
leb: göğüs, meme (kızlar ergenlik çağında memesi büyüyünce utandığı için onu içerden bez dolayarak ileri çıkmasını önlemek ister.
Goncayı açtırır yiğit sazıdır, sözü, gonca gerçekten açmadan kokmaz. kız da bir yiğitle nazarlaşırsa dişiliğini anlar, dişilik kıymetini ve gücünü bilir. Sazdan kasıt bizzat sazın kendisi değildir. Yiğidin saz, söz, gözteriş, beceriklilik, yakışıklılık gibi bütün meziyetleridir.
Sıırrın çözüleli feriğim demek, ferik iki defa üst üste evlenen kişinin son aldığı yeni ve taze karısına derler.
Yutmuk demek, bu narin bir kuş adıdır. kızın çok taze ve bir içim su gibi olduğunu ifade için kullanılır.
Ömrün çözülmesi, bitmesi demektir. namaz da cenaze namazıdır.
————————————————–
Not: Her kim bu sitede yer alan islami bir emirle amel ederse; o kişiye duamız vacip olmuştur. Şifa bulur veya işi olur ve imanla göçer ve ahirette şefaatimiz vacip olur bi iznillah. Bu bir dua’dır. İlgili yazıyı okuyunuz lütfen (Derdi olan, imanla ahirete göçmek isteyen, ahirette bi iznillah şefaat duası talep eden her kim var ise; bu yazıyı okuya,) yazısı..
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştır.
Selam saldım kömür gözlüm yanarmış
Bahar eyler kışım, güller içinde
Sefam olsun derdi aşka düşermiş
Güzel neyler selvi dallar içinde
Bana dost mu keklik gibi yürüyen
Ak elleri deste deste gülünen
Zülüf dersen tel tel eyler salınan
Maral neyler yaban iller içinde
Ben bir güzel sevsem baçı bellidir
Can-ı canan kılsam harı zorludur
Aşık diye gezsem sazım koşmadır
Melül neyler kurtlar kuşlar içinde
Kadir mevlam seni öğmüş yaratmış
Taşar aşkın seli bentler yıkarmış
Bahar deyu, kışın gerdan açarmış
Hulül neyler vücut nazlar içinde
Kamış gibi sûsen hattat eline
Kıvrım kıvrım yazsan aşık nazına
Gahi sala etsen benim canıma
Halil neyler seni kullar içinde
İbrişimdir baha boynum sarılır
Tellerinen cana zülüf sarılır
Aşık olan dertler ile ölçülür
Zelil neyler seni çullar içinde
Ay yüzünü döndür ben’ler yakılsın
Bir kusur mu beller eller sorulsun
Gül dalına zar mı harı konulsun
Sefil neyler yanmış güller içinde
Beni öldürmeye kastı var imiş
Öldürmek ne ki zülmü şer imiş
Bunca günah mah cemali zar imiş
Hatıl neyler dökmüş harman içinde
ahi kul ahmede nasibdir.
Kara kaşlarını çatan sevdiğim
Cemalini mahdan saymaya geldim
Dara düşürüp de zulüm gördüğüm
Sanatını şerden yazmaya geldim
Kara düşlerini yuyup yıkasam
Çare leblerini güle bezesem
Hele şeftalini deva eylesem
Bahasını senden ölçmeye geldim
Kara bahtımı da bayram eylesen
Sana kulluğumu canan düşlesen
Bir ataş ki yanar arştan beslesen
Çerağını Hakk’tan sormaya geldim
Kara yazılırmış candan verenler
Cana canan imiş candan geçenler
Canla canan harda bir mi olmuşlar
Çırasını hay’dan yakmaya geldim
Kara vezire bir sultan olsaydım
Sultan kim serçeyim aslan keseydim
Yar köle ararmış kulun olsaydım
Hizmetini can’dan yapmaya geldim
Kara bağlarmış şu cansız yüreğim
Soyha dünyadan ha eksik kalayım
Ben bu güzelden de geçmez olayım
Belasını kuldan bilmeye geldim
Kara yazılırmış dertli aşıklar
Dara düşermiş sıdkı sadıklar
Kime yazar imiş ceylan bakışlar
Meramını nazdan çözmeğe geldim
Kara ahmed kara tenden olaymış
Kara yazmaz Rahman gülden sayarmış
Bu kara ile kaç güzel yakarmış
Çeteneyle güller sunmaya geldim
ahi kul ahmede nasibdir
Tatlı dilli güler yüzlü hallıdır
Cana reva canana hem datlıdır
Onca güzel içinde bir türlüdür
Urfa Maraş’ta baş gelir bu gelin
Yüreğim erir de ahdim kavidir
Al yanaktan bir buseye şakidir
Kırkı leşker yüz çerinin başıdır
Acem ilinde baş gelir bu gelin
Katar katar illere uğrar imiş
Sürme gözler dervişler yıkar imiş
Kılınç vurup zalim kanı dökermiş
Adil işinde baş gelir bu gelin
Kah bülbül olur şakır seherde
Kah güller açıp kokar gülşende
Kah namaz kılar mahfil ardında
İman şevkinde baş gelir bu gelin
Hele bir yol verin şu has geline
Sözü sohbeti kim iman getire
Kaç vaize ile kimler tartıla
Ağır kefede daş gelir bu gelin
Güzelliği yedi düvele varır
Leblerini al ipeğe gizletir
Gün gelir bir koç yiğit söylenir
Yatar koluna baş gelir bu gelin
Bir kusur yakıştıramam tenine
Bin koç yiğit denk tutarmış boyuna
En sonunda düşer mi bu “kul”una
Sarar koynuna hoş gelir bu gelin
ahi kul ahmed’e nasib
Mülkü Beka’dan uçmuşam
Fani cihana yorarım
Her bir amelim yapmışam
Baki cihana yorarım
Dost cemalini görmüşem
Huri gılmanı nitmişem
Bağı bostanı bozmuşam
Gülü canana yorarım
Vahdet meyinden içmişem
Aşık deyup de uçmuşam
Dost kokusunu almışam
Zannı Cemale yorarım
İbrahim’im cananım var
Cebrail’i ne hacet var
Berden ve selama nar
Ânı Rahman’a yorarım
Ya Muhammed’im dostum dost
Gel gidelim hey dosta dost
Ümmetinden beni de dost
Kıldı uçmağa yorarım
İsmail’im sadıkım yaz
Hakk yoluna bin canım yaz
Koça kurbandır diyorlar
Canı kurbana yorarım
Kul İsa’dır Hakk Rasulüm
Yerde ”Ahmet gele” dedim
Canım yandı göğe çektin
Ruhu hayata yorarım
Musa’yım Kelim’im dedin
Kader sırrını cezmeyledin
Turda yakıp devreyledin
Aczim nuruna yorarım
Eyyüb’üm çok cevru cefam
Çekerim yoğiken devam
Sabrımı zorlayınca belam
Çare rızaya yorarım
Musa imiş çoban gezer
Muhammed’miş alem güder
İmanımı ümmi söyler
Dini çobana yorarım
Aşık ahmedim yanarmış
Yanmak da ne ki ölürmüş
Hakk yoluna “kul” varırmış
Bunu Allah’a yorarım
Ahi kul ahmed erermiş
Vuslat olup da geçermiş
Mest oluban hem uçarmış
Canı Rahman’a yorarım
“kul ahmed”im de ahmedim
“Hay, ben de içtim bir hoşum”
Sakilik var senin olsun
Cübbe imana yorarım
Şişeyi çaldımdı taşa
Namusu vermişim beşe
Başımı SENİN yoluna
Kese kurbana yorarım
Ey “kul” hakikatli yarsın
Ahiliğin başta olsun
Mü’min kullar neyin olsun
Yaza ümmete yorarım
Ümmet aşkım kavidir bak
Kavi ne ki öldürür bak
Sünnet ile yandırır bak
Aşkı Rasule yorarım
Güler isem sendendir bu
Ağlar isem derttendir bu
Ağu içsem candandır bu
Canı ümmete yorarım
Gül Muhammed’im muhammed
Can boğazda “Ya Muhammed”
Nur Muhammed’im gel ahmed
Canı vermeğe yorarım
ahi kul ahmed’e nasib
İnsan bu, güzel yapının suvağı
Hele bir nem yürüsün de şeklin gör
Gönül verip nazın çekip aldanma
Hele bir ak yürüsün de zülfün gör
Kara toprak güllerin senin hani
Ölümü öldüren mabedin gani
Çağır ölmeyecek ahmağı beri
Hele bir ot bürüsün de beytin gör
Neler yedi neler yedi bu dişler
Dostlar çekildi ben deyu ölçüler
Arkam kalem deyu kimi yaktılar
Hele bir eğ denilsin de başın gör
Astın kestin bir vakit kudret sendin
Arslan yokken tilki gezip kurt postun
Nice kulunla şer çorbası içtin
Hele bir gel denilsin de yazgın gör
Namaz niyaz cami duvarı hatıra
Üç beş kuruş çingeneyle cennete
Oruç dersen el alemin hatrına
Hele bir gir denilsin de kabrin gör
Sonra şöyle bir güzelce kıradur
Emaneti yeter gari veredur
Hele bir el denilsin de halin gör
Malın mülkün paran pulun hesabın
Oğul uşak gönül sazı avradın
Yar olmadı terkeyledi dostların
Hele bir kel denilsin de başın gör
Nerde aşkın, canın sunmuş cananın
Yolun belin şaşmış iken leylanın
Uzak yere düşürürken azabın
Hele bir kul denilsin de derdin gör
Altın gümüş hatır matır geçmeye
Dostlar gelir bolca toprak atmağa
Münker nekir sual ede bilmeğe
Hele bir “kim” denilsin de “Rabbin” gör
Kara yere salya sümük varıla
Ahi ahmed talkın vere ölene
Kendi olmaz emri Hakk’tan vareste
Hele bir “sen” denilsin de “bahtın” gör
ahi kul ahmed’e nasib