Bre güzel böyle m’olur
Halı yardan ayrılanın
Katresi deryaya varır
Halı yarden ayrılanın
Gökte güvercinler uçar
İner ovalara düşer
Ak elleri deste tutar
Gülü yardan ayrılanın
Havalanma telli turnam
Kondu göçtü kimler canan
On üçünde yazdı ferman
Canı yardan ayrılanın
Gül dikensiz olmaz imiş
Er baharda gonca açmış
Bülbül diye mihnet etmiş
Dalı yardan ayrılanın
Ahi Ahmet geçmez imiş
Ataş almış yürek yanmış
Can düşüpte ciğer deşmiş
Gönlü yardan ayrılanın
Dumanlı dağlar dumanlı
Sevenin hali gümanlı
Bahar geçmiş yazlı kışlı
Ömrü yardan ayrılanın
Sevdim seni sevdim seni
Senden âla çoktur beni
Sen olmasan kimler nesi
Derdi yardan ayrılanın
Gelin kızlar gelin gelin
Bahasıdır aşka yelin
Onbeşidir canı tezin
Eli yardan ayrılanın
Erenler biz de bilelim
Seven el olmaz belalım
Bu aşkı cana satalım
Nazlı yardan ayrılanın
Kervansaray pare pare
Allar giyer kare kare
Selam almaz nazlı yare
Kulu yardan ayrılanın
Yel üstünde çifte konak
Haydi şöyle konup göçek
Sevip sevip ayrılacak
Zülfü yardan ayrılanın
Bugün yari düşte gördüm
Gördüm amma hayra yordum
Varıp güzellere yandım
Teni yardan ayrılanın
Yörü bre güzel hele
Yiğit bekler çağın gele
Senin olmadığın yere
Düşe yardan ayrılanın
Küskün müyüz akça gelin
Açmaz mıymış gonca gülün
Bağı bahçe gülşen neyin
Adı yardan ayrılanın
Kaşın siyah kara kara
Şükür ettim yaradana
Canım ister daha daha
Hani yardan ayrılanın
Selam versem almaz imiş
Kadir kıymet bilmez imiş
Hepten kelli onmaz imiş
Beli yardan ayrılanın
Ahi kulum gelmez yere
Selam salma duymaz ele
Aşık olmayaymış diye
Canı yardan ayrılanın
ahi kul ahmed nasibidir
Ben bu aşkın sırrını şerh eylesem
sırlarım kelama kitaba sığmaz
Yaranlar aşkına zarım söylesem
Gözyaşım hesaba, mizana sığmaz
Hakk kelamı Rasul ile derc’olur
Ey sevgili aşkın bize yol olur
Bir noktadan cahil ilmi dağıtır
Merakım dünyaya cihana sığmaz
Güzel baki, meydan yiğite kalsa
Bağ-ı irfanımı edep ile yusa
Aşk ataşı yaksa divane kılsa
Yüreğim gömleğe ömrüme sığmaz
Cemalin bağında seyran eylesem
Kadrime dokundu ihsan eylesem
Sendeki halleri mihenk eylesem
Semaım yerlere göklere sığmaz
Güzelsin alemden ey peri sanem
Her gören, gönül verir, ahu zarem
Nice eğri düşer canı muhtarem
Veraım sadrıma canıma sığmaz
Dost ile olunca yağmurla beni
Gör nice eyledi divane hemi
Nice aşıkların tutmuş alemi
Mezatım tekkeye Mekke’ye sığmaz
Göz yaşım çağlıyor, katrem ırmağa
Mihnet etme cahil ile taşmağa
Yitirdi mihengim elden ayruğa
Hazanım fermana namaza sığmaz
Şu güzelin bahçasında açılan
Yar koynunda ellerimde yumulan
Ak gerdana dökülüp de saçılan
Kınalım ellere güllere sığmaz
Kudret kaleminden çekmiş sürmeler
Güzel hicri ile yıkmış niceler
Mah yüzüne çifte mahya dizeler
Mihrabım gözlere benlere sığmaz
Kaşları karadır gözleri ela
Sevdiğim gücenir ikili sıra
Gönüller şevkidir eğriye vara
Sözlerim ağuya karaya sığmaz
Güzel yüzün gören gayri unutmaz
Tesbihi sensin ayru din tutulmaz
Zahid mihrab, aşık eşik unutmaz
Kulluğum şeriat tarikat sığmaz
Ahi ahmed katren deryaya varsın
Gönül düştü bir zalime nice yansın
Dost kapısında kul tartıya çıksın
Günahım batmana kantara sığmaz
aşık ahi kul ahmed nasibidir
Behey yeşil gözlü güzel
Gülün bilmez demedim mi
Yiğit yıkar şu gözlerin
Ömür bilmez demedim mi
Bak şu nazlı güzel daşa
Selam eyler gelmez başa
Hakk’ın emrettiği kaşa
Şerri bilmez demedim mi
Ben bir deli olsam başa
Gömlek giyem önden sona
Aşkın olduğu şu yere
Çıkamazsın demedim mi
Şu güzelin kaşı gözü
Duramıyom ince sızı
Yar biçermiş ele bizi
Sınamazsın demedim mi
Usul edep erkan ola
Yola inmek ayan sa’ya
Cana düşen şu “bela”ya
Düşemezsin demedim mi
Ele düştü gönül kuşu
Çıka geldi kader yazı
Aşka çaldım dünü günü
Yanamazsın demedim mi
Bre güzel neler etti
Nice ocak söndü gitti
Kaşı gözü naza çekti
Karamazsın demedim mi
Yiğit olan doğru çalar
Namertler var eğri bakar
Dertlilere “Bari” düşer
Bilemezsin demedim mi
Yörü bre yaren ağa
Güzel kızlar saran dağa
Nice düşer yanık daha
Onbeş yetmez demedim mi
Bağı bostan zebil olur
Cümle alem melül olur
Güle düşmek yakîn olur
Dost haylamaz demedim mi
Güzel göze sürme çeke
Çeker perçem sırrım söke
Vakit gele tamam diye
Ağıt yetmez demedim mi
Ahmet arşın ile ölçün
Yele verdin koca ömrün
Karar oldu yaman düşün
El söylemez demedim mi
Hay ağalar zorlu beyler
Yol eylemiş dağa kızlar
Su yaylası genç ağırlar
Seni bilmez demedim mi
Hûma kuşu yüksek uçar
Yiğit olan alçak düşer
Felek bize türlü donlar
Biçer biçmez demedim mi
Kerpiç döktüm ömür ölçer
Varır gider selam eyler
Şu âleme girer çıkar
Kapı ağmaz demedim mi
Yörü bre kaşı keman
Senden âlâ yar eylemen
Dünya ipe ecel yaman
Çeker çekmez demedim mi
Bir gönüldür yandı canım
Kurban olsun sende canım
Felek kollar pundun senin
Büker bükmez demedim mi
Ölmeden bir dem sürmedim
Kara toprak ben ölmedim
Ne aman bildin ne güman
Zulüm bitmez demedim mi
Felek derler kendi bilir
Aman vermez zaman bilir
Ne söylesek kulak sağır
Kader bilmez demmedim mi
Böyle m’olur böyle m’olur
Yardan ayrı düşen n’olur
İner deryaya dökülür
Katre bilmez demedim mi
Ey turnalar selam edin
Yar yoluna güller saçın
Ah eyledim güllü benim
Aşkın gülmez demmedim mi
Kırk beste yapmış bülbül
Kırkına da yakarmış gül
Eğri dalda doğru melül
Aşkın sapmaz bilmedin mi
Güllü benim gül senindir
Güllü bekler gül elimdir
Çala dursam kırk donumdur
Aşkın baçsız bilmedin mi
Seve durdum feta candan
Güle rakib oldum halden
Canım sevdim canan canlan
Aşkın duymaz görmedin mi
Seve durmuş feta yoktan
Canan sevmiş cana kuldan
Meydan sandı benli yoldan
Aşkın bensiz bilmedin mi
Karar düştü ahmed paşa
Bülbül cana rakip ola
Kim yanarsa önden sona
Aşkın çulsuz bilmedin mi
Ahi ahmed güle yazdı
Gül baharda gonca açtı
Bir bülbüle canan oldu
Aşkın sensiz bilmedin mi
Yetti gari gülün kastı
Çala durur bülbül mesti
Gülşenimde poyraz esti
Aşkın elsiz dermedim mi
Yolum dertli aşım dertli
Kolum bekler güle katlı
Muhammed’li yola saptı
Aşkın sekmez demedim mi
Ahi ahmed onbeş yazar
Yazı diye güzel sarar
Bakar bakar Hakk’a düşer
Aşkın yetmez sevmedin mi
aşık ahi kul ahmede bu yazıları yazmak nasib olmuştur
Be gardaşlar bre canlar
Irakta iller iniler
Yol eylerim yar elini
Yollarda taban iniler
Ararım erler meydana
Sözünü söyler cihana
Bahası canlar yarana
Fetada kullar iniler
Eylerim diller tadlısı
Küserim yarin kakısı
Dünyayı veren kadısı
Tapuda ben’ler iniler
Eser seher yeli eser
Gonca güller naza düşer
Bahar yaza ağıt düzer
Mizanda gözler iniler
Yarimden ırak düştüğüm
Canandır canı yazdığım
Astılar boyun büktüğüm
Boyunda urgan iniler
Hay felek senin elinden
Çeker oldum çeker oldum
Bu dünya nefse yaranım
Azapta canım iniler
Çağlar idim katre katre
Ulaştığım aşktan yane
Bir o yane bir bu yane
Irmakta taşlar iniler
Arap atlı Burak sormaz
Vara gide yele bakmaz
Onbeşinde kıza sormaz
Kucakta kızlar iniler
Be çağlayan Kızılırmak
Haram ettin gelin olmak
Alay alay yuttun nitmek
Kaderde yazan iniler
Koç yiğidin yürek yağı
Erir gider gozel çağı
Kimi algın kimi çalı
Güzelde yanan iniler
Namerde boyun eğmedim
Yoluna hem kul varmadım
Öldüm öldüm de demedim
Göğüste figan iniler
Ayrı düştüm yar elinden
Sala verdim kul dilinden
Üçe sattım beş yolundan
Tartıda güman iniler
Al geymiş zalim el görsün
Bir olmuş zulüm yar bilsin
Kim olmuş canım el duysun
Cihanda mahsun iniler
Bahar sazı gül üstüne
Aça durur gül eline
Ben’i yiter Hakk yoluna
Alemde kulun iniler
Ahi kula Ahmed yazsın
Yazgı diye aşık ölsün
Bir aşığa cihan ağsın
Kefende kalan iniler
EN SON KITANIN AÇIKLAMASI: Ahi kula Ahmet yazsın demek Ahmet Peygamber Efendimiz bize yani Ahi kula yazsın yani Ahirete davet etsin demektir bir mana olarak, ikinci mana ise aşığın benliğini öldürmesi demektir ki akabinde başına cihanın ağması ölen benliğin çok insana ulşaşmaya vesile olacağıdır ki bunun da arkasından kefenin gelmesi dünyada yaşarken onu terketmektir ve ölü gibi yaşamaktır.
Bu yazgının peygamberden gelmesi vesilenin yüksekliğini gösterdiği için aşık buna asla itiraz etmez edemez. bu davet gereği aşık yani biz ölelim. bir aşık olarak tek olalım yani tek dünya olacak bir ağırlık —aşık bütün dünyada gezer ve görev alır—ve gayrette olalım ve cihan cenaze namazı için başımıza ağsın yani toplaşsın. ikinci manası ise ölü gibi tepkisiz olan birisinin takvası artar ve bütün cihanı başına toplayabilecek hale gelir.
kefende kalan iniler demek insan öldükten sonra mezarda ilk sorguyu verir vermez uçar gider ve Allah’ın takdir ettiği yüce bir mevkide yerleşir, cennetteki makamını da seyreder ve yakınlarını geçtim de ne demek, ümmeti Muhammed’in önemli olaylarında kurtarıcı olarak görev alır (deprem kaza ve toplu felaketlerde bir çok insanı uzaklaştırır. o sırada kalbi açık olanlara görünebilir silüet olarak, bazen de kişi olağanüstülüğü görür fakat anlam veremez.) ölmek üzere olan müslümanlara sekerat halinde dua etmeye gelir ki o kişi canını kolaylıkla ve imanla versin diye —Yaklaşık bir ay önce ölmek üzere olan bir müslümana gittiğimi hatırlıyorum– büyük belaların ümmete gelmemesi için dua etmeye devam eder.
Savaş anında ümmetin yanında bizzat savaşa katılır ve savaşanlara yardım eder. savaş zamanında savaşa giderken mezarın başından yerden göğe doğru vızıltılar gelir. bu sesleri kalbi açık olanlar çok rahat duyar. riya olmamak kaydıyla biz bunların birçoğunu aynen gördük de sizin imanınız artsın diye buraya yazdık. Kefenden uçanlar böyle olduğuna göre kefende kalanlar uçamıyanlar olur ki bunlar Allah muhafaza günahkar olup kabirde kefen içinde azap görenlerdir. işte kefende kalanın inilemesi budur.
aşık ahi kul ahmede yazmak ve yaşamak nasib olmuştur..
Algın algın bakan güzel
Süz Allah’ını seversen
Uğrun uğrun kaçan güzel
Gel Allah’ını seversen
Gönül ince taze arar
Onbeşine bassa yeter
Beşi birlik döşde çavar
Tak Allah’ını seversen
Edep erkan güzel harcı
Baha ister gönül şavkı
Bir soysuza varır bahtı
Git Allah’ını seversen
Huyu güzel gönlü zengin
Beli ince hali düzgün
Bir yiğide vara görsün
Yan Allah’ını seversen
Turnalarla selam salar
Bir gönüle sırtın dayar
Bahçalarda güle ağlar
Gül Allah’ını seversen
Seni sevdim deyu eller
Eller deyu küser güller
Sabah akşam kulun kollar
Bak Allah’ını seversen
Allah güzel, güzel sever
Can canana yanar ağlar
Dostluk güzel sohbet karar
Et Allah’ını seversen
Bir güzele ömür verdim
Ömre sazdır gülüm benim
Goncasını yare yazdım
Aç Allah’ını seversen
Güzel sevmek günah değil
Kadı versin hüccet eğil
Senden alsam berat kavil
Ver Allah’ını seversen
Dört kitaba mana düştüm
Düştüm amma cana yordum
Bir kul iken baha oldum
Gör Allah’ını seversen
Bu sevdanın yolları zor
Can elinden cananı kor
Bencileyin sevmeyi gör
Gör Allah’ını seversen
Katre idim derya içtim
Boydan aştı aşka düştüm
Aşk boyadı kane ben’im
Gör Allah’ını seversen
Dal boyuna aşık oldum
Gül domurun sorgu ettim
Bir onbeşe yazgı düzdüm
Gel Allah’ını seversen
Halden erir yürek yağı
Yeldir yeldir geçer çağı
Üç Osmanlı avrat bağı
Çöz Allah’ını seversen
Çirkin güler güzel ağlar
Düşman güler dostlar ağlar
Bu kervanı kimler bağlar
Boz Allah’ını seversen
Kol doladım ince bele
Göz mizanım aşkı içe
Kim söylemiş ele güne
Bak Allah’ını seversen
Geçti yazım geldi güzüm
Yar olmadı gönül sazım
Biri yaşım biri ölüm
Aah Allah’ını seversen
Siyah zülfü ak gerdana
Domur göğsü aç kuluna
Ziyan etmem al koynuna
Gör Allah’ını seversen
Dosttan gelir kahır bela
Gül söylenir ahir daha
Od gönülde yanar naza
Yan Allah’ını seversen
Ahi ahmed karar etmez
Bir seviye ömrü yetmez
Cübbe ile döner dönmez
Hay Allah’ını seversen
EN SON KITANIN AÇIKLAMASI: ahi ahmedin karar etmemesi ahi olan biz ile ahmed olan peygamber efendimizin karar etmemesidir ki kararsızlık ALLAH’ı aramakta ve yaptıklarında bir noktada durmayıp sürekli ümmeti muhammedin işlerine koşturmamızdadır.
Bir seviye ömrün yetmemesi demek ALLAH’ı sevmeye ömrün yetmemesi ve doyulmaması demektir.
Cübbe ile döner dönmez demek, seven aşığın arşu ala’ya çıkarak ALLAH aşkından cübbe ile dönmeye başlaması demektir. bu cübbenin uzunluğu kişinin dininin takva derecdesini gösterir. biz de bir gün arşu alaya çıktık ve bembeyaz ve uzun bir cübbeyle aşktan döndük durduk. bir ara cübbem önümden açılır gibi oldu ise de hemen döşümü kapattım ve dönmeye devam ettim. bunu takvamdaki kısa süreli bir düşüşe bağladım. bu dönme biçimi sade bir biçimde değildi.adeta operalardaki zıplayarak birçok figürü yapma şeklindeydi.
Cübbe ile döner dönmez HAY denmesi bu dönme fiilinin ALLAH’a bağlandığını açık olarak göstermek içindir.
Bu kıtada anlatılan şeyleri aynen yaşadığımız için böyle yazılmıştır. aynı günlerde çok yüksek bir iman ve cezbe yaşadığımızı ve hacca gittiğimiz 1995 yılında olduğunu söylemeliyim.
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
İlham ile bir günde
Görüştük Muhammed’le
Ayan oldu kalbime
Bakıştık Muhammed’le
Bağdaş kurmuş sedirde
Hırka çekmiş sırtında
Kabul gördük lütfunda
Seviştik Muhammed’le
Dediler derdin nedir
Söylenen doğru yoldur
Canlara şifa budur
Kavuştuk Muhammed’le
Dedim arif bir kişi
Bıraktı beni şaşı
Has gönüller niyazı
Dertleştik Muhammed’le
Gülümsedi dişlerle
Al yanakta güllerle
Kuran’daki sözlerle
Anlaştık Muhammed’le
Çağır dedim anıda
Yüzleşelim huzurda
Tartılak kantarında
Şaşmadık Muhammed’le
Arifler sorgu olmaz
Hatadan ari düşmez
Bizler ümmetsiz durmaz
Biliştik Muhammed’le
Ümmet içun yandığım
Gece gündüz andığım
Seherlerde ağıtım
Sarıştık Muhammed’le
Katreyim derya içun
Rahmet-i Rahman içun
Ümmet-i alem içun
Konuştuk Muhammed’le
Canım sundum almadı
Can canansız neyledi
Ümmetini söyledi
Söyleştik Muhammed’le
Ahi ahmed dertlenir
Bir ümmete yollanır
Namaz içun eğlenir
Kılarız Muhammed’le
Ahi ahmed konuşur
Ümmet içun yazışır
Nice kamil bakışır
Yaranız Muhammed’le
NOT:
–Muhammed isimleri içun lütfen okuyunuz: Allahümme salli ala muhammedin ve ala ali muhammed
(–Burada anlatılanlar dünya gündüz gözüyle ayni olarak yaşanan gerçek bir olaydır.
1996 yılı Ramazan Umresinde olmuştur. İlgili zat ise geçen yıl Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
ALLAH ona da gani gani rahmet eyleye.)
aşık ahi kul ahmede nasibdir
Bir güzel sevdim de ben’i kırılsın
Bahar dalı onlan çiçek açarmış
Er güzel sevince canı unutsun
Seher yeli erden yola düşermiş
Çifte benler nazar kılar ellere
Zülüf salar aşkı duyan erlere
Beni salar sadık diye çöllere
Yoktan deve yükü serab düşermiş
Aklım zay edip de gömlek giyince
Sözüm sohbetimde “güzel” olunca
Cehle çaldım kılıç felek şerrince
Deccal ile felek canan düşermiş
Katrem deryaya varmadan durulmaz
Güzel sarmaya da kanun yazılmaz
Yiğit goncayı sarmadan bilinmez
Güzelle yiğit canda bir düşermiş
Kırıldı kanadım güzel sarasın
Sarıl da koynuma melül giresin
Ağşamdan sabaha öldüm bilesin
Sabahın seherinde can düşermiş
Ömürün ipini ecel çekermiş
Güzelin dilini yumuş bezermiş
Koynunda ölürsem cennet yazarmış
Yiğit namazına “güzel” düşermiş
Kirpikleri gönül ile cengeder
Mani düzer nazı güle nakşeder
Yiğit süzer boydan âri celbeder
Seven ahdine ezelden düşermiş
Kömür göze sürme neyler belalım
Siyah zülfün tel tel olmuş örelim
Alma yanak inci dişle gülelim
Sunaya yiğit sazı gül düşermiş
Kadir mevlam güzel ver de eğleyim
Altı ay kışın koynumda saklayım
Bir nazarına var git çiğ öleyim
Bu güzelin hatrı cana düşermiş
Ahi kul ahmed sohbetin “güzel”len
“Güzel” diye seherlerde ağıtlan
Bir kuluylan hoşnut olma çirkinlen
Güzellen çirkin Hakk’da bir düşermiş
(not: bu şiiri tam anlayana yemek ısmarlıyorum)
ahi kul ahmed’e nasibdir.
“Akıl başta
/ Utanma yüzde
/ Bilgi gözde bulunur
/ Öfke gelince akıl gider
/Tamah gelince utanma gider
/Haset gelince bilgi gider” (Hacı Bektaş-ı Veli söyledi)
Yine gönül kuşu eyledi pervaz
Her bir demden söyledi bir ahi naz
Her seher bad-ı saba hem gül-i naz
Bir bahar yad-ı aşkın neşvesi saz
Kim gönül çarhını savursa felek
Cevr-u cefa bahadır ona niyaz
“ben” ile başım dertte eydür felek
Her “ben” ile iki düştüm dem poyraz
Arşu âlâda kapı vurduk felek
Lakin “kim” dedi “ben”e eyler firaz
Kulluk eyle bahadır aşkın felek
Kim söyler kuldur sefadır aşkı naz
“fezkurullah kesiran” dedi Hakk’ın
Zikreyleyip ağlar iken güldü yaz
Cemalini aşıklara vaad kıldın
Aşk yolunda bir Allah için can raz
Kavi aşkı Allah sevdi “kulum” der
Ara yolda kalmaya canan pervaz
Yalancılar cemalim görmez dedi
Aşk kapısında sağlam duran yanmaz
Kabirler yetmez mi akıllı ol sen
Ben de şunlar gibi olmam de biraz
“Mutua kabl-el temutu” eyle sen
Ölmeden evvel ölmeğe kül biraz
“Felizehu kalilen” haber verir
“Veleyebku kesiran” der gül biraz
Amel yoğ ise güler şen yürürmüş
Fermana boyun veren gamla firaz
Kim “kul” oldum gece gündüz gözyaşı
Katrem derya özler mutmain olmaz
Nefsden geçen aşıklar Allah derler
Seherde dört dövünüp esti poyraz
Rahmeyledi Rahman özüm nazar
Taşdı derya ondan gayri şehnaz
Zalim nefs bırakmaz ateşe yanar
Vücudum yandıkça yandı gel aymaz
Müşrikin imanını şeytan alır
Euzu-bismillah deyip gül biraz
Münafığa cehennem yeter yanar
İman eden halis kul yanıp şehnaz
İmansızlar evvel ahir yanarlar
Allah’tan iman dile namaz niyaz
Nefsim heva kıldı da tafta şaşar
Başın alıp pir-i Kamil’e varmaz
Ahi kul ahmed ötelerden aşar
Kuş olup uçup la mekan’a ayvaz
ahi kul ahmed’e nasib
Ağlar isem yane yane
Şol gözümü silen kimdir
Bağlar isem kuşak hare
Şol belimi saran kimdir
*
Ağu içsem dost elinden
Ağıt yaksa yüreğinden
Çeke dursam şol dilinden
Bu derdimi salan kimdir
*
Güller ağlar nazı içun
Nazlı eyler başım içun
Başım feda Rahim içun
Bu fetayı yapan kimdir
*
Sağlar yadı çekmez hali
Beyler karı onmaz düşü
Fakir neyler Karun varı
Bu metaı veren kimdir
*
Çağlar isem coşa coşa
Katrem düşe derya naza
Bağı bostan güle yaza
Bu gülşeni açan kimdir
*
Eyler isem gülşen yası
Bağı irfan cehlin sazı
Umut olmaz ilmin yüzü
Bu sebebi soran kimdir
*
Saflar düşer doğru yolda
Ağlar durur gözü yarda
Güle dursun nazlı şurda
Bu niyazı eden kimdir
*
Benim dosttan dosta koşan
Dost başına “bela” kılan
Ümmet içun sala veren
Bu nidayı salan kimdir
*
Yaran ile yaran ile
Kul bahasın taat ile
Gül yeşerir toprak ile
Bu safayı süren kimdir
*
Selam saldım sarı güle
Gül bahası yare çile
Ben yanarım dünü güne
Bu cefayı eden kimdir
*
Bahar desem yaza çalar
Yaza ersem kışa döner
Mehil vermez ömür biter
Bu zamanı içen kimdir
*
Ben söylerim Hakk’ı evvel
Aşka düşem vakti evvel
Can pazarı canan evvel
Bu canımı yakan kimdir
*
Aşkı yakin cevr-u cefa
Yana dursun can-ı vefa
Kim yanmazmış nefsi heva
Bu hevesi eden kimdir
*
Sen söyle aşk ile daim
Bir eyler şevk ile kaim
Gül pahasın dertle hoşum
Bu bedeli koyan kimdir
*
Ahi kulsun ahmed ağa
Baş gelmeğe kimse sana
İki gözü çağlar Hakk’a
Bu selleri akan kimdir
*
*
ahi kul ahmede nasib