Sevdalı lebler (Koşma)

Ela gözlerini sevdiğim güzel

Hazanı göğnüme ağdırma benim

Eza sözlerine yandığım güzel

Hazanı göğnüme ağdırma benim

 

Aman ağalarım söyler beylerim

Bir ataş düştü de ağlar gezerim

Iraktır yolların bağlar niderim

Kaderi göğnüme çözdürme benim

 

Tatlıdır dilleri yumuş tutturam

Nazlıdır halleri biliş eyleyem

Babalın boynuma gelin neyleyem

Kıymatı kendine bindirme benim

 

Bir mani söyle gülüm ha ezelden

De hadi varsa bir eylik tezelden

Bu gönül geçmez akçedir güzelden

Güzeli gazele eş etme benim

 

Şu kara zülfüne kullar dayanmaz

Ay düşe mahına eller uzanmaz

El sözü düşmeye kemler dolanmaz

Gezeni konağa kondurma benim

 

Ak memeleri domur domur terleye

Ala gözler ağıt düzer çekmeğe

Ben şu yare niza etsem boylaya

Nazarı duaya çavdırma benim

 

Bahar geçer yazı eyler güz gele

Ömür sazı kışa çalar gün gele

Ben bu ömrü yele verdim gel hele

Sorgumu kabrime indirme benim

 

Gülüm gülşenim boz viran eyledi

Bağ-ı irfanımı cehle söyledi

Nice yolu şirke pazar eyledi

Feleği deccale ağdırma benim

 

Güzelim güzelim hele gel şöyle

Oturak nazara hele gül şöyle

Namahrem olmaz gel hele gel şöyle

Sevdayı leblere saydırma benim

 

Ben güzele yanar isem kime ne

Bahar geçmiş hazan olmuş diye he

Ağıt düzer ömür sazı güle de

Kavlini yazgıdan çevirme benim

 

Neyleyim güzelim neyleyim seni

Baharı denkleyim sarmaya demi

Kararım kavidir dönmezem beri

Cihanı başıma ağdırma benim

 

Söyleyin ağalar beyler neyleyim

Usul boyla ince beli denkleyim

Hele gel de memelerin emeyim

Elleri boynuna uğratma benim

 

Aşığa sorulmaz mektep meşrebi

Kul ahmet yanılmaz bir Muhammedî

Yazdığı irşad eyler güzelleri

Çirkini kıçına döndürme benim

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

10 Temmuz 2013
Okunma
bosluk

Çulsuz aşk (Varsağı)

Behey yeşil gözlü güzel

Gülün bilmez demedim mi

Yiğit yıkar şu gözlerin

Ömür bilmez demedim mi

 

Bak şu nazlı güzel daşa

Selam eyler gelmez başa

Hakk’ın emrettiği kaşa

Şerri bilmez demedim mi

 

Ben bir deli olsam başa

Gömlek giyem önden sona

Aşkın olduğu şu yere

Çıkamazsın demedim mi

 

Şu güzelin kaşı gözü

Duramıyom ince sızı

Yar biçermiş ele bizi

Sınamazsın demedim mi

 

Usul edep erkan ola

Yola inmek ayan sa’ya

Cana düşen şu “bela”ya

Düşemezsin demedim mi

 

Ele düştü gönül kuşu

Çıka geldi kader yazı

Aşka çaldım dünü günü

Yanamazsın demedim mi

 

Bre güzel neler etti

Nice ocak söndü gitti

Kaşı gözü naza çekti

Karamazsın demedim mi

 

Yiğit olan doğru çalar

Namertler var eğri bakar

Dertlilere “Bari” düşer

Bilemezsin demedim mi

 

Yörü bre yaren ağa

Güzel kızlar saran dağa

Nice düşer yanık daha

Onbeş yetmez demedim mi

 

Bağı bostan zebil olur

Cümle alem melül olur

Güle düşmek yakîn olur

Dost haylamaz demedim mi

 

Güzel göze sürme çeke

Çeker perçem sırrım söke

Vakit gele tamam diye

Ağıt yetmez demedim mi

 

Ahmet arşın ile ölçün

Yele verdin koca ömrün

Karar oldu yaman düşün

El söylemez demedim mi

 

Hay ağalar zorlu beyler

Yol eylemiş dağa kızlar

Su yaylası genç ağırlar

Seni bilmez demedim mi

 

Hûma kuşu yüksek uçar

Yiğit olan alçak düşer

Felek bize türlü donlar

Biçer biçmez demedim mi

 

Kerpiç döktüm ömür ölçer

Varır gider selam eyler

Şu âleme girer çıkar

Kapı ağmaz demedim mi

 

Yörü bre kaşı keman

Senden âlâ yar eylemen

Dünya ipe ecel yaman

Çeker çekmez demedim mi

 

Bir gönüldür yandı canım

Kurban olsun sende canım

Felek  kollar pundun senin

Büker bükmez demedim mi

 

Ölmeden bir dem sürmedim

Kara toprak ben ölmedim

Ne aman bildin ne güman

Zulüm bitmez  demedim mi

 

Felek derler kendi bilir

Aman vermez zaman bilir

Ne söylesek kulak sağır

Kader bilmez demmedim mi

 

Böyle m’olur böyle m’olur

Yardan ayrı düşen n’olur

İner deryaya dökülür

Katre  bilmez demedim mi

 

Ey turnalar selam edin

Yar yoluna güller saçın

Ah eyledim güllü benim

Aşkın gülmez demmedim mi

 

Kırk beste yapmış bülbül

Kırkına da  yakarmış gül

Eğri dalda doğru  melül

Aşkın sapmaz bilmedin mi

 

Güllü benim gül senindir

Güllü bekler gül elimdir

Çala dursam kırk donumdur

Aşkın baçsız bilmedin mi

 

Seve durdum feta candan

Güle rakib oldum halden

Canım sevdim canan canlan

Aşkın duymaz görmedin mi

 

Seve durmuş feta yoktan

Canan sevmiş cana kuldan

Meydan sandı benli yoldan

Aşkın bensiz bilmedin mi

 

Karar düştü ahmed paşa

Bülbül cana rakip ola

Kim yanarsa önden sona

Aşkın çulsuz bilmedin mi

 

Ahi ahmed güle yazdı

Gül baharda gonca açtı

Bir bülbüle canan oldu

Aşkın sensiz bilmedin mi

 

Yetti gari gülün kastı

Çala durur bülbül mesti

Gülşenimde poyraz esti

Aşkın elsiz dermedim mi

 

Yolum dertli aşım dertli

Kolum bekler güle katlı

Muhammed’li yola saptı

Aşkın sekmez demedim mi

 

Ahi ahmed onbeş yazar

Yazı diye güzel sarar

Bakar bakar Hakk’a düşer

Aşkın yetmez sevmedin mi

 

 

aşık ahi kul ahmede bu yazıları yazmak nasib olmuştur

17 Nisan 2013
Okunma
bosluk

Allah yoluna – 2

Haydi varalım

Allah yoluna

Doğru gidelim

Allah yoluna

 

Bir gün gelecek

Cümle ölecek

Doğru çıkacak

Allah yoluna

 

Dünya metaın

Çeker yaranın

Doğru beyanın

Allah yoluna

 

Gelen gidiyor

Giden demiyor

Kuran yetmiyor

Allah yoluna

 

Şerik koşmayam

Yolum şaşmayam

Yare açmayam

Allah yoluna

 

Gönül yareli

Yarim sürmeli

Zülfü kınalı

Allah yoluna

 

Ahmedin halı

Duttandır sazı

Gönüldür yazı

Allah yoluna

 

Derdine düşen

Aşkile yanan

Rahmandır canan

Allah yoluna

 

Kararım kati

Dönmezem sahi

Dinimdir baki

Allah yoluna

 

Emmaredir halim

Bilmeye benim

Zevk ile canım

Allah yoluna

 

Yarimin ili

Uzaktır yolu

Goncadır gülü

Allah yoluna

 

Besmele başı

İkra’dır aşı

Sözlerin hası

Allah yoluna

 

Kalemden düşer

Kuran’da yazar

Erlerde nazar

Allah yoluna

 

Salatım sana

Beratım bana

Can verdim hele

Allah yoluna

 

Kuran’ın sözü

İllallah özü

Muhammed yolu

Allah yoluna

 

Kulların Rabbi

İşlerler haddi

Tövbedir dahi

Allah yoluna

 

Kaderdir yazar

İyilik bozar

Duadır bazar

Allah yoluna

 

Muhammed ağlar

Ümmeti çağlar

Doğrusu güler

Allah yoluna

 

Yarattın alem

Bilinmendir hem

Ateştir cehlem

Allah yoluna

 

Suret-i adem

Can eyler benem

Aşk iman saram

Allah yoluna

 

Kuran sazıyla

Hakkın sözüyle

Nebi haliyle

Allah yoluna

 

Arif sorulmaz

Aşık darılmaz

Cahil sarılmaz

Allah yoluna

 

Aşka yazmaya

Cehlim yumaya

Sırrı açmaya

Allah yoluna

 

Arifi halden

Cahili sözden

İblisi şerden

Allah yoluna

 

Dostun elinden

Sabır çekinden

Varım yoğumdan

Allah yoluna

 

Nefis kal’asın

Yıkam burçların

Açar didarın

Allah yoluna

 

Yanar dururum

Aşktır gururum

Hakk’tır kararım

Allah yoluna

 

Aşkı cefadan

Canı revadan

Kalbi riyadan

Allah yoluna

 

Ahmağın hali

Salağın yari

Aşıktan beri

Allah yoluna

 

Aşkı yazarım

Canana canım

Hakk’tır yaranım

Allah yoluna

 

Ahi ahmed kim

Kime miraç hem

Can verir alem

Allah yoluna

 

Gelen erişur

Giden bakışur

Canan ayruşur

Allah yoluna

 

Yare gönülde

Gönül fetada

Günah çekide

Allah yoluna

 

Emanım Hakk’a

Çerağım aşka

Günahım yana

Allah yoluna

 

Hoştur didarın

Zatı nihanın

Gayri hicabın

Allah yoluna

 

Zikir işimdir

Zelil halimdir

Varım yoğumdur

Allah yoluna

 

Melül yanarım

Zelil yiterim

Yokluk içerim

Allah yoluna

 

Yakin aşığın

Levhe yazdığın

Didar açtığın

Allah yoluna

 

Şeriat benden

Tarikat bizden

Hakikat yoktan

Allah yoluna

 

Aşkla yanarım

Canım satarım

Ümmet ararım

Allah yoluna

 

Sırrından açar

Horlanan uçar

Cehlimi yuyar

Allah yoluna

 

Dara düşürür

Aklı yitirir

Gömlek giydirir

Allah yoluna

 

La mekanda aşk

Mecnun canı aşk

Leyla mahı yak

Allah yoluna

 

Kelamla yakar

Cemale yazar

Zatını saklar

Allah yoluna

 

Gayrinden gayri

Yoğundan arşı

Zatından aşkı

Allah yoluna

 

Aşık saymazlar

Ölsem yumazlar

Baha biçmezler

Allah yoluna

 

Kulum kulluğum

Arştır çıktığım

Halktır döndüğüm

Allah yoluna

 

Hakk’ın işidir

Ümmet kaşıdır

Aşık sazıdır

Allah yoluna

 

Ümitten korku

Mihraptır şavkı

İmandır dengi

Allah yoluna

 

Altundan gümüş

Hisaptan düşmüş

Orda geçmezmiş

Allah yoluna

 

Ahi ahmedsin

Ağlar gülersin

Eller horlasın

Allah yoluna

 

Yolun incedir

İnce incedir

İnce eliftir

Allah yoluna

 

   

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur…

 

 

19 Ekim 2012
Okunma
bosluk

Kızılırmak nettin allı pullu gelini (Ağıt)

Allanır pullanır kınalar yakar oy

Sürme ile nazara kimler girer oy

Hörü, gelin olmuş da ata biner oy

Yollar uzun ince beller sorulmaz oy

 

Allı gelin allı gelin oy oy

Al kuşakla bağlı gelin oy oy

Kızılırmak yaran olmaz oy oy  

Atlılara baş bu gelin oy oy

 

Al kuşağı dolar idi gardaşı oy

Boz eğeri ata vurdu yoldaşı oy

Üç köy öte varmak idi maksadı oy

Eller ırak nice kader sorulmaz oy

 

Allı gelin pullu gelin oy oy

Dualarda güllü gelin oy oy

Kızılırmak canan olmaz oy oy

Canlar ile baç bu gelin oy oy

 

Damlar boş kalırmış gelin gidince oy

Yollar tozuturmuş güvey gelince oy

Köprüler yıkılırmış kavuşunca oy

Kimler uzun nice canlar sorulmaz oy

 

Boylu gelin poslu gelin oy oy

Yiğitlere yaslı gelin oy oy

Kızılırmak nadim olmaz oy oy

Kimler ile göçtü gelin oy oy

 

Görümceler yengeler kaynanalar oy

İmamlar beyler nicedir ağalar oy

Yandı yandı köz köz oldu ciğerler oy

Kimler yanar nice hallar sorulmaz oy

 

Allı gelin pullu gelin oy oy

Domurları terli gelin oy oy

Kızılırmak gonca bilmez oy oy

Ağıtlarda yazgı gelin oy oy

 

Ulak saldım yarim gele kavuşak oy

Üç yüz atlı beş yüz yaya buluşak oy

Kapaltı’nda atlıları tozutak oy

Köprü gider canlar düşer sorulmaz oy

 

Allı gelin zorlu gelin oy oy

Meleklere hörü gelin oy oy

Kızılırmak taze bilmez oy oy

Azrail’e sözlü gelin oy oy

 

Köprüler yıkılır yiğitler ölür oy

Yazgılar çözülür kötüler kalır oy

Dua okunur ağıtlar yakılır oy

Gelin gider yiğit ağlar sorulmaz oy

 

Allı gelin akça gelin oy oy

Gönüllere gökçe gelin oy oy

Kızılırmak iman bilmez oy oy

Allah’ına kul bu gelin oy oy

 

Kızılırmak zalımsın zalım zalım oy

Koç yiğitler yutar oldun yanayım oy

Beş köprü de sırtına ben vurayım oy

Giden gitsin sular çağlar sorulmaz oy

 

Allı gelin şallı gelin oy oy

Ağıtlara düştü gelin oy oy

Kızılırmak edep bilmez oy oy

Muhammed’e koştu gelin oy oy

 

 

Kayseri Sarıoğlan ilçesi, Karaöz Köyü girişinde bulunmaktadır. Şahruh Bey, Alaüddevle Bozkurt Bey’in oğlu olup, bu köprüyü Kızılırmak üzerinde XVI.yüzyılın başında yaptırmıştır. Şahruh Bey’in oğlu Mehmet Bey tarafından da 1538-1539 tarihlerinde onarılmıştır. Bu onarımla ilgili bir kitabe köprü üzerinde bulunmaktadır. Kitabenin mealen anlamı:

”Bu köprüyü h.945 (1538-1539) ‘de Alaüddevle Zulkadirî Sasani’nin oğlu Şahruh Bey’in oğlu Mehmet Emir Abdullah eliyle onardı”.

Köprü muntazam kesme taştan yapılmıştır. Sekiz kemerlidir. Ortada yüksek sivri bir kemer, onun yanında da gittikçe alçalan beşer kemer daha bulunmaktadır. Yanlardaki korkuluklar iyi bir durumda olup, köprü günümüzde de kullanılmaktadır.

KÖPRÜNÜN HİKAYESİ

Rivayete göre Şahruh Köprüsünün eski yeri şimdiki yerinden 1600 metre daha yukarıda imiş. Köprü uzun yıllar insanları Kızılırmak’ın üzerinden geçmesine vasıta olmuş. Günü gelmiş yorulmuş insanları taşıya taşıya. Günün birinde üzerinden düğün alayı geçerken yıkılıvermiş.
Kayseri ve Yozgat’tan hareket eden iki düğün alayı köprünün üstünde buluşmuşlar. Ağıta göre köprünün üstünde üç yüz atlı, beş yüz de yaya varmış. Bunca insanı taşıyamayan eski köprü yıkılıvermiş ve Kızılırmak’ın azgın sularına kapılan insanlardan kimisi kurtulur, kimisi Kızılırmak’ın azgın sularında kaybolup gitmiştir.

 

 

 

 

 Aşık hattat ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

 

25 Eylül 2012
Okunma
bosluk

Güzel sorulur olsun (Koşma)

Benden selam olsun gül yüzlü yare

Güzelliğin gülden sorulur olsun

Kıymatın bilinsin el düşe nara

Güzelliğin elden sorulur olsun

 

Kız, aklımı aldın divane kıldın

Kara kaşlarını nazara yazdın

Bir gün yatıp on  gün yabana saydın

Vefalığın halden sorulur olsun

 

Dağlar açmış perçemini kaşına

Güller açmış goncasını dalına

Güzel çekmiş çadırını halına

Hatırların boy’dan sorulur olsun

 

Güzel gel seninle kiraz yolalım

Ayva nar hemi de pazar edelim

Beşe alıp üçe sattık nidelim

Kazançların baçtan sorulur olsun

 

Güzel gel bir gececik sarılalım

Ağu içir ölüncek bakışalım

Ha şöylece canları verişelim

Bahaların candan sorulur olsun

 

Ben bu güzelle ne etsem neylesem

Üç gün atlı beş gün yaya yürüsem

Yörük yaylasında niza eylesem

Güzellerin bey’den sorulur olsun

 

Bu güzele benzer yar bulamadım

Alı al moru mor gül deremedim

Sevdim de kıymatını bilemedim

Cilvelerin benden sorulur olsun

 

Güzel aldın beni cilveyle nazla

Melhem olman mı bir ballıca sözle

Ak ellerle yaram sarsan ha şöyle

Şifaların yarden sorulur olsun

 

Güzel, bir ah çeksem dağlar başına

Zülfün peçe çekmiş zalım kaşına

Sende bu güzellik anan soyuna

Cefaların nazdan sorulur olsun

 

Bu yar ile pazar eyledik baştan

Sinene çek dedi dertlerim halden

Çeker oldum bitmedi yazdan kıştan

Salaların kaştan sorulur olsun

 

Ahi kul ahmedim sevmek işimdir

Güzeller hatırı baha canımdır

Bu güzele yanmak iman düşümdür

Yazgıların Hakk’tan sorulur olsun

 

 

Baç: Pazar vergisi

Boy: ırk boyu

Baha:bedel

Bey:Yörük beyi

Zülf:saç

 

 

 

 aşık ahi kul ahmede nasibdir

 

 

 

 

 

 

 

 

12 Mayıs 2012
Okunma
bosluk

Hakikatli kulların sadakati

Mülkü Beka’dan uçmuşam

Fani cihana yorarım

Her bir amelim yapmışam

Baki cihana yorarım

 

Dost cemalini görmüşem

Huri gılmanı nitmişem

Bağı bostanı bozmuşam

Gülü canana yorarım

 

Vahdet meyinden içmişem

Aşık deyup de uçmuşam

Dost kokusunu almışam

Zannı Cemale yorarım

 

İbrahim’im cananım var

Cebrail’i ne hacet var

Berden ve selama nar

Ânı Rahman’a yorarım

 

Ya Muhammed’im dostum dost

Gel gidelim hey dosta dost

Ümmetinden beni de dost

Kıldı uçmağa yorarım

 

İsmail’im sadıkım yaz

Hakk yoluna bin canım yaz

Koça kurbandır diyorlar

Canı kurbana yorarım

 

Kul İsa’dır Hakk Rasulüm

Yerde ”Ahmet gele” dedim            

Canım yandı göğe çektin

Ruhu hayata yorarım

 

Musa’yım Kelim’im dedin

Kader sırrını cezmeyledin 

Turda yakıp devreyledin

Aczim nuruna yorarım

 

Eyyüb’üm çok cevru cefam

Çekerim yoğiken devam

Sabrımı zorlayınca belam

Çare rızaya yorarım

 

Musa imiş çoban gezer

Muhammed’miş alem güder

İmanımı ümmi söyler

Dini çobana yorarım

 

Aşık ahmedim yanarmış

Yanmak da ne ki ölürmüş

Hakk yoluna “kul” varırmış

Bunu Allah’a yorarım

 

Ahi kul ahmed erermiş

Vuslat olup da geçermiş

Mest oluban hem uçarmış

Canı Rahman’a yorarım

 

“kul ahmed”im de ahmedim

“Hay, ben de içtim bir hoşum”

Sakilik var senin olsun

Cübbe imana yorarım

 

Şişeyi çaldımdı taşa

Namusu vermişim beşe

Başımı SENİN yoluna

Kese kurbana yorarım

 

Ey “kul” hakikatli yarsın

Ahiliğin başta olsun

Mü’min kullar neyin olsun

Yaza ümmete yorarım

 

Ümmet aşkım kavidir bak

Kavi ne ki  öldürür bak

Sünnet ile yandırır bak

Aşkı Rasule yorarım

 

Güler isem sendendir bu

Ağlar isem derttendir bu

Ağu içsem candandır bu

Canı ümmete yorarım

 

Gül Muhammed’im muhammed

Can boğazda “Ya Muhammed”

Nur Muhammed’im gel ahmed

Canı vermeğe yorarım

 

 

ahi kul ahmed’e nasib

14 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Bağı bostan bozdurur ölüm var…

Şu dünyada ey canlar

Ağdıracak ölüm var

Bağı bostan bozdurur

Solduracak ölüm var

 

Özen bezen yapadur

Sonra şöyle kıradur

Emanetin veredur

Ödetecek ölüm var

 

Malım mülküm hesabım

Oğul uşak avradım

Yar olmadı dostlarım

Terkedecek ölüm var

 

Beni derde düşürür

Yolum belim şaşırır

Uzak yere düşürür

Varılacak ölüm var

 

Altun gümüş geçmeğe

Dostlar toprak atmağa

Sorgu sual olmağa

Yanılacak ölüm var

 

Kara yere varıla

Avratların dul kala

Eller koca olmağa

Yazılacak ölüm var

 

Ana oğul koparmış

Seven eşler nico’lmuş

Minarede ötermiş

Şakıyacak ölüm var

 

Nerde şahlar tahtıdır

Şehzadeler bahtıdır

Kullarının hanıdır

Ziyan eden ölüm var

 

Ölüm yoktur ölene

Ölmedendir ölmeğe

Burda ölen yanmağa

Yakılacak ölüm var

 

Kara kucak yaşayan

Helal haram korkmayan

Aşkı uçkur belleyen

Yanılacak ölüm var

 

Dünya bağı çok olan

Sert düşermiş oluktan

Malik mülkü unutan

Yanılacak ölüm var

 

Rahman dedi kullarım

Gezin tozun eğlenin

Lakin biraz düşünün

Varılacak ölüm var

 

Ölüm benim içindir

Ölsem Rahim dostumdur

Mahmut nuru yolumdur

Sarılacak ölüm var

 

Eller bana gülerler

Deli deyip süzerler

Ümmet benim yolumdur

Yaşanacak ölüm var

 

Kısmet olsun kaputtan

Biçtim koydum boyumdan

Nerde nasıl kaderden

Bitirecek ölüm var

 

Bülbül dilsiz olurmuş

Gülün kokmaz solarmış

Gül Muhammed beklermiş

Koşulacak ölüm var

 

Muhammed’in ümmeti

Uya dursun sünneti

Baha olsun cenneti

Sevinecek ölüm var

 

Sünnet deyu gayretli

Ümmet için şefkatli

Yaza dursun rahmetli

Olunacak ölüm var

 

Can derdine düşermiş

Canandan bir habermiş

Canı canana verseymiş

Gülünecek ölüm var

 

Ahi ahmed kaçamaz

Halden dahi bilemez

Kervan geldi göçemez

Şaşırtacak ölüm var

 

Ahi ahmed gariptir

Sünnet deyü ölüptür

Ümmet cana yetüptür

Canlanacak ölüm var

 

 

 ahi kul ahmed’e nasib

 

4 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Ben bir yavru şahin olsam; Kapsam kaldırsam ne dersin?..

Ben bir yavru şahin olsam

Kapsam kaldırsam ne dersin

Gökler benim, şahı olsam

Ferman saldırsam ne dersin

 

Ben bir beyaz angut olsam

Seyfe gölün mekan tutsam

Yazlı kışlı selam dursam

Ferman duyursam ne dersin

 

Ben bir allı turna olsam

Cızgı cızgı uça dursam

Seyfe deyu rüya görsem

Ferman uçursam ne dersin

 

Ben bir ak güvercin olsam

Kanadımı aşka çırpsam

Mazlumlara haber olsam

Ferman çırparsam ne dersin

 

Ben bir ala karga olsam

Seke seke hem sekdirsem

Ahi ahmede av olsam

Ferman bozdursam ne dersin

 

Kara kara karga olsam

Akıl bende kelam etsem

Düşman için örnek olsam

Ferman okutsam ne dersin

 

Kara sığırcık ben olsam

Bahçalarda dallar ağsam

Avcı vursa pilav olsam

Ferman bozdursam ne dersin

 

Ben bir küçük serçe olsam

Kanadımı kırsa adem

Süleymana dava kılsam

Ferman çıkartsam ne dersin

 

Ben bir sarı bülbül olsam

Diyarımda hazan bilmem

Gülüm gülşenim şen benim

Ferman okusam ne dersin

 

Ben bir garib adem desem

Rasul için türab olsam

Dertsiz bülbül seni vursam

Ferman buyursam ne dersin

 

Ben bir zalim avcı olsam

Şahinimle yaylaklasam

Güvercine yaman salsam

Ferman yırttırsam ne dersin

 

Ben bir iki keklik olsam

Kayalarda öte dursam

Zalim avcı, sese kansam

Ferman şakısam ne dersin

 

Ben bir ahi dülger olsam

Kekliğime kafes yapsam

Şöyle bir yol aça dursam

Ferman bıraksam ne dersin

 

Yeşil başlı ördek olsam

Ağşam sulara saalsam

Avcı duya öte dursam

Ferman vurulsam ne dersin

 

Ben bir cahil avcı olsam

Avlaklara kulak versem

Yeşil başa çifte salsam

Ferman vurursam ne dersin

 

Ben bir yavru ceylan olsam

Avcı vura yitse canım

Üşüşürler etim içun

Ferman neyleyim ne dersin

 

Ben bir yaban domuz olsam

Onbeş yavru ile varsam

Bahçaları talan etsem

Ferman rızıktır ne dersin

 

Sen bir yaban domuz olsan

Bahçaları talan etsen

Ben bir sürek avcı olsam

Ferman çiftedir ne dersin

 

Ben bir hacı hoca olsam

Hüküm diye kitab açsam

Avcıları yaka dursam

Ferman buyursam ne dersin

 

Ben bir dünya yaratsam

Avcıyı yaylakda yazsam

Çorbasına geven koysam

Ferman içirsem ne dersin

 

Ben bir Rahman ola dursam

Kurtlar kuşlar bir uçursam

Avcıyı yemlerken görsem

Ferman sevdirsem ne dersin

 

Merkez Efendi ben idim

Hocam dese Rahman benim

“Aynısı aynısı”desem

Ferman değişmez ne dersin

 

 ahi kul ahmed’e nasib

 

28 Aralık 2011
Okunma
bosluk

İslam’ın (tevhid-ibadet) ilmi çalışmaya (ve sınavlara da) faydasına yönelik ilmi bir deney var mı? sorusuna cevap…

Sevgili Süleyman Kayacı Beyefendi,

bu yazının mihengi sizin de anladığınız gibi Önce Çalışma sonra Tevekkül etme, bunu yaparken sağlam bir ALLAHA iman ile birlikte yaşama, rızkın ve nasib’in ALLAH’tan verileceğine olan bilinçli bir iman ile mücehhez olmayı gerektirir.

böyle düşünmek sınav psikolojisi üzerinde kişiyi rahatlatıcı en önemli unsurdur.
öğrenciye sakin ol demekle öğrenci sakin olmaz. malzeme insansa onun özelliğine göre hareket etmek gerekir. insanı ALLAH yarattığına göre ona inanmak da insanı rahatlatır şüphesiz. ruhu madde tatmin etmez ALLAHI hatırlamak tatmin eder.
belirsizlik insanı tedirgin eder. öğrenci belirsizlikten dolayı heyecenlanır. halbuki NASİB’E, RIZKA; TEVEKKÜLE KAZA’YA İMAN İLE SONUCU ALLAH’IN VERECEĞİNİ VE BUNU HALİHAZIRDA YAZDIĞINI BİLMEK insanı engin bir sukünet ve tevazu ile çalışmaya ve itimada getirir. bu insanın kendi kendine vucüdünün doğal iletişimidir.
buna ilave olarak Cenabı ALLAH da kulunun kendisini hatırlamasından hoşnut olur ve sınavda dimağını açar, anlaması kolaylaşır ve çözüm yolları bir bir önüne serilir. böylelikle diğer ortama göre 5 veya on soru daha fazla yapar ki bunun adı ilahi ikramdır.
imam hatiplerin diğer okullara göre başarılı olmalarını nasıl açıklayacaksınız?

Amerikada bir okulda sabahleyin okula gelen öğrencilere birer lokum verirler. sonra derler ki, eğer 15 dakika daha sabredip beklersen 3 lokum daha vereceğiz derler. bazı çocuklar beklemez bazıları ise 3 lokum daha almak için beklerler. bu çocukları ayrı ayrı 20 yıl boyunca takip ettiklerinde görülür ki, sabredip tahammül gösterenler, sabretmeyenlere göre % 20 daha zeki olmuşlardır.

teekkül,küfür,sünnetullah,kibir,

İSLAM sabrı ve suküneti durduk yere değil, ALLAHIN KADERİNE güvendirerek sağlar. yani bir mekanizma var.. sabırlı ol, sakin ol demekle insan sakin olmaz..

Yalnız bütün bu anlatılanların sıkı demeyim ama “yeterli” bir gayret ve çabanın üstüne olduğunu unutmayınız. En önemli emir ÇALIŞMADIR. TEVEKKÜL ONUN ÜSTÜNDEKİ KAYMAĞIDIR: Çalışma olmazsa tevekkül teekküle (Ekmek yiyiciliğine )döner..

İSLAMDA ALLAHA iman demek onun kudretini de kabul etmek demektir. kişi eğer “ben yalnız başıma çalışır sınavı kazanırım, sonucu alırım, param var binayı dikerim, v.s derse bu KÜFÜRDÜR. ALLAHI UNUTMAKTIR.

fakat allah böyleyken de affeder ve kişiye istediğini (Çalışmasının karşılığını, apartmanı dikmesini v.s. verir.

koyduğu kanunun adı SÜNNETULLAH’dır. Fiziki kanunlar buna göre çalışır.

Çalışmaya güvenmek küfür ve kibri artırır. başarınca “ben kazandım” der fiatım da şudur der ve her gelen hastadan 300 kağıt alır sonra 15 gün sonra gel der bir 300 kağıt daha.. işte sonuç zulme gider..

halbuki çalıştım ama ALLAH kazandırıp NASİP etti elhamdülillah dese, o ilmi “allahtan verilmiştir” diye bilecek ona teşekkür edecek sonra dönecek halka o bilgiyi paylaşacak dağıtacak ve insanlara merhamet etmeye başlayacak. her şeyi para olarak görmediği için parası olmayanın ücretini almayacağı gibi üzerine otel parası ve yiyecek parasıda verir artık..

işte kendini aşma budur ve bu imanın hayatın her anına nüfuz etmesiyle sağlanır..

Amerikadaki hürriyet heykelini I. abdülmecit yaptırmıştır önce İskanderuna konulmak üzerte fakat ömrü yetmez heykel yarım kalır, yönünü sırtı doğuya önünü batıya tasarlamıştı. ölünce heykeltraş onu tamamlayıp amerikalılara sattı. onlar da newyorka yönü doguya sırtı batıya olarak diktiler. tersine yani. anlamışsınızdır.

medeniyetler daima yer değiştirir. allah bununla insanları dener (KURAN AYETİ) bu yüzden müslümanlık toplumları geri bırakmaz. kuran rehberdir. toplumlar önce kuranı bırakır, sonra ahlaken çöker sonra da yıkılırlar.

kuran da her millete bir ömür biçildiği belirtilir. yani yıkılma ve geri kalmada ilahi ve sosyolojik etkenler var. insanlar bunu anlamıyor sonra dine saldırıyor. halbuki kendine kabahat bulması gerekir.

ALLAHSIZ İLİM KÜFRE GİDER: İLİM ALLAHI İŞARET ETMELİDİR: MÜSLÜMAN BİR ÖĞRENCİ DE ALLAH İLA BERABER SINAVA GİRMELİDİR: VESSELAM. SELAMÜN ALEYKÜM. sevgilerimle…

*
ahi kul ahmed
*
Süleyman Kayacı: ben bilimsel bir deney var mı demiştim?

*
CEVAP II – (ahi kul ahmedin yeni cevabı)

Sevgili Süleyman Kayacı Beyefendi,

imam hatipler diğer okullara göre başarılıdırlar. Danıştayın ve eski YÖK’ün katsayı getirmesinin nedeni budur. Bir ara siyasalın %39 unun işgal etmişlerdi.

Amerikada bir okulda sabahleyin okula gelen öğrencilere birer lokum verirler. sonra derler ki, eğer 15 dakika daha sabredip beklersen 3 lokum daha vereceğiz derler. bazı çocuklar beklemez bazıları ise 3 lokum daha almak için beklerler. bu çocukları ayrı ayrı 20 yıl boyunca takip ettiklerinde görülür ki, sabredip tahammül gösterenler, sabretmeyenlere göre % 20 daha zeki olmuşlardır.

Filistinde son yıllarda lise bitirme sınavlarında öne çıkan ilk on kişi bir yılda puan eşitliğinden 28 kişinin hepsi hafız. (Filistinli yeni misafirimiz “ahmet kardeş” söyledi)

Biz imam hatipin ilk üç yılını okuyup 4. yılını okumadan gittik Cacabey ortaokulunu sadece eylül sınavlarına girerek birinci olduk. O tarihde de namaz kılıyorduk.

İSLAM sabrı ve suküneti durduk yere değil, ALLAHIN KADERİNE güvendirerek sağlar. yani bir mekanizma var.. sabırlı ol, sakin ol demekle insan sakin olmaz..

her şeye gücü yeten bir yaratıcının varlığına inanmak beyindeki mutlulukla ilgili alanı aktif hale getirir ve serotonin ve endorfin gibi mutlulukla ilgili kimyasallar salgılanırken stres hormonu salgısı azalır. Bu faaliyet inanç konusunda beyinde genetik bir tanımlama olup protein ürettiğini yani duygunun biyolojik temeli olduğunu gösterir.

Einstain rol model olarak Allah’ı seçmiş “Eğer ben Allah’ın yerinde olsaydım bu evreni nasıl yaratırdım” diye sorarak izafiyet teorisini bulmuştur.

İlkel beyin gördüğü ile hareket eder. Daha gelişmişi taklit eder. En gelişmişi görülmeyeni görür. Yani tanrıyı bulur. Gaybi iman budur. Varsayıma dayalı öğrenme sedece insanda vardır ve genetikdir. Biyolojiye göre gaybi iman en gelişmiş beyni ifade eder.

Duygusdal zeka çalışmalarının temelinde dinin emrettiği başkasını düşünebilme, duygulu olabilme, empati, organize olabilme, sezgiyi de katma, gibi değerler var. Bunu yapan kararlı, sebatlı, niyetli kendini aşan bir mümin sayılıyor. Bunu uzun vadeli düşünmek kısa vadeden kaçınmak gerekiyor. Böylece sezgileri gelişiyor. Bu ilham işte.

Bir yerde (koridorda yürürken) “sessiz yürüyün” diye duvarda yazıyorken adam inadına bağırıyormuş… biraz ilerde “Ayağınızdan ses çıkarmayın” diye yazıyormuş, fakat adam yine ayağını sürterek ses çıkarıyormuş… Fakat öyle bir yere gelmiş ki “geçerken kafanızı eğin “diye yazıyormuş bu kez… ve adam başını eğmiş.. eğmiş..eğiyor… Yani karşı çıkmanın bir faydasının olmadığı yere geldiğini anlıyor bu kez..(Yani imamın kayığı-Tabut)…. Eğer bir gün çok çalıştığın halde beceremezsen benim ne dediğimi anlarsın.

Her çalışanın başarılı olacağı şarta bağlı bir DETERMİNİZMDİR. Buna daha çalışmadan kesin başarılı olursun demek de fatalizm dir. Bunların hepsi ŞİRKTİR.

EDEP şu işi yapacağım demez. İNŞALLAH der. Heyırlıysa der. Sebeplere sarılmıştır ancak allah dilerse, fırsat verirse. Her zengin mutlaka çalışmıştır. Ama her zengin zengin olamamıştır.

Tabipler odası din- ilim ilişkisine ilişkin açıklamalara dava açarak laik bir mücadele sürdürüyor. Bu yüzden insan fıtratı ve doğası üzerinde bazı şeyler söyleyebiliyoruz.

Üniversite sınavında dua ve Kuran okuduk. Üç soru oğluma verildi. İnanmak serbest..

Uzun lafın kısası sana ne kadar da delil getirsek sen inanmazsın. İslamda gaybe iman olduğu için bilimsel deney islamın öngördüğü bir şey değildir. Sen korkarım Allah’ı da bilimsel deneyle ispat et diyeceksin. Bir önceki “ilim aşka düştü” yazımızı bir oku. Önce Allah sana iman nasip etsin değerli kardeşim.

İSLAMDA “ben yalnız başıma çalışır sınavı kazanırım, sonucu alırım, param var binayı dikerim, v.s” derse bu KÜFÜRDÜR. ALLAHI UNUTMAKTIR.

ALLAHSIZ İLİM KÜFRE GİDER.

*
ahi kul ahmed

12 Kasım 2011
Okunma
bosluk

Notice: Undefined variable: pagingMiddleString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 212

Notice: Undefined variable: pagingString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 77

Notice: Undefined variable: pagingString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 156
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Son Yorumlar


Notice: Undefined variable: pre_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 20

Notice: Undefined variable: post_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 26
cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma