Yar elinden yar elinden
Safa buldum yar elinden
Günü günden dünü elden
Safa buldum yar elinden
Yeller ile essem Gani
Türab olup tozsam dahi
Aşkın ulaştığı canı
Safa buldum zar elinden
Irmak olup aksam gahi
Vara dursam derya hali
Aşkın söylettiği canı
Safa buldum har elinden
Elim al da kaldır beni
Muhabbete erdir beni
Derdin ağlattığı canı
Safa buldum dar elinden
Yürür idim ilden ile
Kamil kişi yoldan dile
Özün ulaştığı cane
Safa buldum ser elinden
Mecnun olam aklım öte
Düşte görem sırdan öte
Halin yakıştığı cane
Safa buldum yer elinden
Kimseler garib olmaya
Dertler ile hem tozmaya
Yolun bakıştığı cana
Safa buldum nar elinden
Ahi ahmed miskin düşe
Baştan ayağ olmaz çare
Bunca yanaştığı cane
Safa buldum kul elinden
aşık ahi kul ahmede nasibdir.
Estetik İslam’da ibadetle başlamış görünüyor. Ancak estetik fıtridir. Kişi yetişkin olunca ya gelişir ya das üstü örtülür. Bir ayette “..her şeyi en güzel yaratan Allah’tır” buyuruldu. Sanat felsefesi ahlakın bir parçasıdır. Ahlak da değer olarak norm oluşturur.
Buradaki tartışma estetiğin Allah’ın zatından mı, yoksa, insanlar mı atfediyor tartışmasıdır.
Allah insanı bir sanat eseri gibi yarattı.
Allah ademi kendi suretinde yarattı =bu benzetme esmai Hüsna açısındandır.
Tevhid = Bu noktada Hakk ile mahluku ayırmak gerek. Benzetmemek gerek.
Tenzih = Allah ve peygamberi birbirine benzetme yapılmamalı. Görevleri ayrışmalı ve peygamberin sınırı belirlenmeli.
Helal-haram dairesinde Müslümanlar ölçüye dikkat ettiler. Örneğin sinemada tiyatroda, hat sanatında.
Cibril hadisinde temel üç soru var.
İman nedir?
İslam nedir?
İhsan nedir? = Allah’ı görüyor gibi ibadet etmendir…..
İbadetteki bu tavrı günlük hayatın içinde de düşünmeliyiz. Bir şeyi güzel yapmak da bir ihsan şuurudur.
İyi = yapma
= olma
= duyma
= muamele ‘nin hepsi ihsan şuurunu oluşturuyor denilebilir.
Kötü davranışta da ihsan şuuru gerek. Amele yağmelü. Öyle iş yapın ki Allah görüyor, peygamber görüyor, ümmet görüyor.=İYİ
İTKAN=sapasağlam.
Peygamber efendimiz oğlu ibrahimi kaybedince mezara bir sahabe iniyor. Efendimiz şu deliği düzelt deyince “bunun ölüye bir zararı yok ya Rasulüllah” diye cevap alınca “hayır, göze hoş gelsin” buyuruyor. Arkasından da “Allah, kulunun yaptığı işi iyi ve güzel yapmasından hoşnut olur” hadisini buyuruyorlar.
Bazı haller var ki onun da estetiğine dikkat edilmesi gerekir. Örneğin “ameli başa kakmayın ki bir estetiği olsun” “sağ elinin verdiğini sol el görmemeli ” “başkasının aldığını görmemesi” bunlar birer ihsan şuuru.
Gazali
1- Kusursuzluk (onlar semaya bakmıyorlar mı? ….. düzensizlik görebiliyorlar mı?
Çatı gök
Sergi yer
Lamba yıldız
Mavi
Yıldız
(Turkuaz) mavi …..teskiye
yeşil ….telkin
2-Amaç olacak (biz yeri ve göğü boşuna yaratmadık,…-insan başıboş yaratılmadı..)
3-Uyum olacak. (ölçülülük olacak.. insan,varlık,otlar, simetri)
4- Nizam olacak.(andolsun saf saf duranlara, lezzetül ayn=gözlerin hoşlandığı)
Bu dört unsur olmazsa güzellik değişken olur. Estetik tecrübeden yararlanmak da mümkündür.
Bir Türkün Alman hapisanesinde HAT çalıştığını düşünün.
Sıdık ve Salihler kusurları an aza indirilmiş insan en faydalı insandır. Ruh güzelliği yüsektir ve ahseni takvim olarak adlandırılır bu kişiler.
Aristoya göre duyuların algısı anlamındadır. Halbuki asıl olan ahlak güzelliğidir.
“Allah güzeldir, güzel olanı sever”
Bir adam saçı sakalı karışmış fakat yediği haram, içtiği haramdır. Nasıl kabul olur bunun duası….
Güzellik hem maddi ve hem de manevi olmalıdır. Güzellik güçtür, etkiler. Estetik islama davet aracıdır= giyim, çevre, hareket…
Gaye için var olmak, insan-ı kamil’de estetik var.
Kusurlar bile söylenirken estetik olmalı. Kırmadan dökmeden.
Peygamber efendimiz kusuru umuma söylerdi.
Müslümanın namazı estetik olmalı, yem yer gibi olursa rahatsız eder. Yani tadili erkan üzere olmalı.
Ahlaki davranışlarımız da estetik olmalı. İlişki, alış-veriş, aile hayatı = estetik olmalı.
İslam savaşa bile kadın, yaşlı, çocuk, ağaç, ekinler yakılmamalı, eli eziyet etmemeli, burnu, kulağı kesmemeli…
İyi bir söz sadaka verip başa kakmadan iyidir.
Sözü süz de söyle
Yaz da söyle kışta söyle
Ağzını büz de söyle
Gazali
Tenzih
İbadet
Hukuk
İman
İbadet
Ahlak
Azaların güzelleştirilmesi
Çatal, kab, bedesten, camii
Hem kullanışlı hem göz zevkine uygun olmalı
Sanatın büyüleyiciliği
Estetik –sevgi var –bilmek de gerek
İlim, bilirse – muhabbet hasıl olur
Hal üzre olmak- değer bilmek
Rabbena ma halekteha batıla = sen boşa yaratmadın ya Rabbi
Camiler Allah’la ilişkileri olumlu etkiliyor.
Osmanlı = mabed medeniyeti
Taşların duası,
Allah’ın celal sıfatı camilerdir. İçinde ise Cemal sıfatı müşahhas hale getirilmiş.
Hadis:”Kuran’ı sesinizle süsleyiniz” Kuran’ın özel ciltlerle ciltlenmesi ve tezhib le süsleme yapılması estetiktir.
İstanbul beyefendisi” tavırların estetiğini güzelliğini hatırlatır.
Her Müslüman İslam’ın temsilcisidir. Yaşamında estetik olmazsa kaba saba olur ve tebliğ mesajı veremez.
Hat çalışan bir öğrenci yaptığını kendinden bilmemeli, Allah’ın güzelliğini hatta aksettiriyorum” demeli. Okuyan kişi , Allah’ın lütfuyla okudum demeli. Hazır bulup kullanan ses tellerini kendi yaratmadı elbette.
BATI’ya göre ne kadar tanrıya isyan ederse o kadar iyi sanatkar olur.
Tecelligah, lütuf, aktarıyorsa, yansıma olarak aktarır
Ayet “Allah yaratanların en güzeli değil midir?”
Burada Halıkla Mahluka dikkat edip karıştırmamak gerek.
Oruç : “size biri kötü söz söylerse “ben oruçluyum” desin” == estetik var.
Hacc: “Hacc yapan kötü söz söylemesin, incitmesin== ahlaki dönüşüm var.
Malkom X: (Amerikalı Müslüman Lider olup Hacc yapınca gerçek İslamı anlalıyor. 36 sene beyaz düşmanlığı yapıyor şeyhinin etkisiyle. Hacc yapıp ciddeye gelince herkesin kendini kucakladığını görüyor ve evrensel bir din olduğunu anlayınca dönüşte şeyhini terk ediyor. Mısırda sabah ezanları okunurken firavunların sesinin kesildiğini görüyor. Müthiş bir sahne müthiş.. –Bu filmi bu fakir de izledi–
Camideki namazın hidayete vesile olması: “soyut bir varlığın karşısında bir sesle birlikte hareket ediyorlar. Bundan çok etkilendim” diyor bir batılı yazar.
Oruç tutup da gereğini yapmayanlar için efendimiz: “yanına sadece açlık ve susuzluk kalır” diyor.
Mevlana ise denizi kullanır ve der ki:
Bu denizde ölmek yok
Bu denizde muhabbet var
.
aşık ahi kul ahmede nasibdir
Ben bir selam salsam kara gözlüme
Leblerini çöze dursun varayım
Bu bir helal güldür nigar kaşına
Domurları sıka dursun nideyim
Kurban olam kaşlarına yayına
Sala saldım güzel deyu acuna
Kimler yanmış benden âri mahına
Karanlığı çıka dursun göreyim
Bahar gelir yazı gelir yar olmaz
Gazel düşer kışı erer vazgeçmez
Gönül budur kıza dula aldırmaz
Etekleri çemre dursun geçeyim
Dağlar mıdır kaşı kardan çekilmiş
Açar perçemini aşka karahmış
Uzar dallarını boydan çalarmış
Cariyesi yuya dursun beleyim
İntizar etmem de etmem elaman
Yüreğime ingi indi vayanam
Kullarını zulme çeker yaraman
Belaları yağa dursun yanayım
Divane saydılar divan kurdular
Cahile verdiler cehlim yudular
Alime yazdılar saçım yoldular
Hallerimi bile dursun cahilim
Bire aldım hiçe sattım bilmezler
Dost aşkına gayri düştüm görmezler
Ben bu aşkı güle verdim yelmezler
Gözlerimi sile dursun maralım
Aldım idi aldım idi algınım
Aldan âri çaldım idi vurgunum
Seni seven kullar öldü bir benim
Binlerini yıka dursun zalımım
Bahar yazdım kış okudum üşüdüm
Kömür gözlüm yan gönlüme eşkinim
Sar beni sarmala beni öldüğüm
Kucağını aça dursun çiçeğim
Ne kadar medhetsem göğcek mi göğcek
Al yeşiller içinde gövel ördek
Seyfeye süzülür turnalar oncak
Muradımı duya dursun cerenim
Gayri dayanamam gayri düşmeğe
Al kanlar içinde kolda yatmağa
Yar sarmalamış da göğsün emmeğe
Dermanımı vere dursun sarmalım
Gel otur yanıma kavak yelleri
Irganan selvinin savak tülleri
Bahçaynan bağların ayrık otları
Baharımı çiçek dursun çiğdemim
Duaları saldım idi ardından
Gelmez gitmez yemez içmez Rahman’dan
Yetir deyu arşa çıktım aşkından
Kâfurunu içe dursun cennetim
Ahi ahmed yanar imiş güzele
Güzel yakmaz imiş kulu düşene
Gari seni yazdım kadı şerhine
Gayrisini sala dursun birtanem
AÇIKLAMA:
Leb: göüs, meme
Domur: genç kızın yeni çıkan memesi, kızlar utandığından içerden bir kuşakla belirginleşmesini önlemek ister.
Kaşlarına yayına: kaşlar ile yay ayrı zikredildi bu sefer. Kaş yay gibi olduğu gibi, bizim kastımız olan yay; yarin bedeninin yay gibi bize gerili olması anlatılmak istendi.
Acun: Dünya, her taraf.
Âri: başka,
Mahı: ay yüzü
Karanlığı çıka dursun: Malum Ay’ın dolunayken biri görünen aydınlık, diğeri arkada kalan karanlık yüzü vardır. Karanlık taraf kişinin dert tarafı anlamına gelir. Bu yüzden yarin şirin ve herkesin gördüğü ve ilgilendiği güzel yüzü yerine onun dertlerini bize dönmesini istiyoruz ve bu durumda, bu şekilde onu görmek istiyoruz anlamı ile “görmek” demek yalnız olursa onun ihtiyacını gidermek anlamı da taşır anlamı düşünülerek yazıldı.
Bahar gelir yazı gelir yar olmaz: yaz, baharın bir parçası dedik, ikinci de yazısı gelmek, üçüncü mana yazı tarla dedik, ve bunların hiç birini kalıcı olmadığı yar olmadığı yanında dördüncü olarak yarin de gelmediği kastedildi. Hemen arkasından gelen mısrada ise gazel düşer kışı erer dedik. Yani gazel ve kış bu sefer aşığın içinde oluyor, yani kendi kış yapması bu bilince varması demek. Ancak bununla yani yaşlı gönülle isteğini bildirerek yaşlanmaya (Allah’a) itiraz etmeden istekliliğini devam ettirmek istiyor.
Etekleri çemre dursun geçeyim: aşık kendi engellerini yarinin çabasıyla (veya duasıyla) aşmak istiyor.
Dağlar mıdır kaşı kardan çekilmiş: Yarin kaşı dağların karı gibi yukarıya çekilmiş benzetirken bu çekilmeyi sonraki satırda perçem açmak olarak da benzetiyor ki, bu çekme aşka susamak ve aşka davet etmek anlşamıyla birleşiyor.
Uzar dallarını boydan çalarmış: yar, evleneceği kişiyi kendi boyundan seçerek bu seçmeyi bir çalma (Gönül çalması) olarak söylemek istiyor.
Cariyenin yuya dursun yazayım: yazı temiz kağıda yazılır. Yıkanmak temiz kağıt olmak (beyaz sayfa) demektir ki yazıya uygun hale gelmek demektir. Yare diyor ki kirlerini yani bana karşı hislerini temizle ki söylediğimi (yazdığımı) itiraz etmeden yapabilesin. Korkularını, tortularını at ve bana hazır hale gel diyor..
İntizar etmem de etmem elaman: demek, belalarına elaman dememe rağmen lanrte benzer bir kötü dua etmiyor, kıyamıyor.
Yüreğime ingi indi vayanam: ingi inmek, ağır dertten dolayı kısmi bir felç hali yaşamak. Acıyı gerçekte yürek duyar. Ten acısından daha ağırdır. (ayniyle vaki yaşadık bir aşkımızda)
Kulların zulme çekilmesi, kul olanlar bağlananlardır, görüp hayran kalıp geçenler değildir. Kulun zulme çekilmesi kulun sadakatinin denenmesi olduğu gibi kulu daha çok naz ile veya başka türlü yakm ası anlamına da gelir. Yar aman diyerek aşık bunu pek doğru bulmuyor denilebilir.
Hemen arkasından belaları yağa dursun yanayım: diyerek bu sefer yarin belaları arka arkaya göndermesini aşığın kendisinin yanmasına vesile olacağı için itiraz etmeden bu sefer onu aşkında yanma seviyesine gelmeyi yanarak arzu eder halde istiyor.
Divane sayıp divan kurmak: tamamen ters şeylerdir. Zira divane olana deli derler ve deliye kılıç yoktur. Burada aşktan divane olmanın yargılanması anlatılıyor ki bu çok acaip, halkın veya karar veren kadı gibi makamların cehaletle haytalı bir şekilde gerçekte aşkı haksız yargılamaları anlatılmak isteniyor.
Cahile verdiler cehlim yudular: sözü bizi horlayacak şekilde cahilden bildiler. Gerçekte biz cahil değildik, lakin olgun bir derviş olunabilmenin bir şartı da horlanmak olduğu için cahile vermek de horlanmak demektir ki böylece cahiller bizim cehlimizi yani ham taraflarımızı yıkadılar, giderdiler demek istiyor.
Alime yazdılar saçım yoldular: sözü, alim kişilere karşı halkın tutumunun onun şekli özelliklerine tabi olmak gibi yüzeysel tavırlar sergilediklerini, alimi anlamaya çalışmadıklarını, alimin saçından bir hatırayı bereket saydıklarını ve bu yüzden alimi yolarak da ona eziyet ettiklerini, gerçekte biz kendimizi alim olduğumuzu bu durumları bilerek söylemek istemediğimizi, fakat cahillerin yolacak bir alimi kendilerinin seçtiklerini bu belirlemeyi kendi cahilliği ile yaptığını, doğru alimden ziyade onların istediği kişinin alim kurban seçildiğini ifade ediyor. Burası çok önemli, çok önemli… alimi değil kendi alimini seçmek.. işte ilimi siyaseti bile alimler bilgisini saklar cehlini öne sürer. Bu hem tevazudur hem cahillerin gereksiz ve yıpratıcı cahilliğinden korur. Bunu bilen bir alim, cahil olduğu halde alim kesilen cahillerin seçtiği birisi için, kalkıp da bu adam yalan yanlış söylüyor demez. Derse o alimi cahiller hemen döverler. Akıllı alim bu cahillerin alimi için “ey ahali, ey cemaat, bu adam eli öpülecek, önünde divan durulacak adamdır” der ve geri çekilir. İşte şimdi cahiller kendi yalan söylese de alimlerini gözlerinde daha da çok yüksek möakama çıkarınca artık onun saçını başını yolarlar ki alim geçinen cahil böylece gününü görmüş olur. İlginç değil mi?
Yoruldum. Kalanı sonra inşallah..
aşık ahi kul ahmede nasibdir.
Bu dünyaya gelenlerin
Gitmeyeni kalmaz imiş
Yükü ağır çekenlerin
Ahir işi onmaz imiş
Önce gelen ademleri
Yer altına girenleri
Hallerine erenleri
Burda olan bilmez imiş
Vara vara vardım sine
Haber sordum hepisine
Cevap vermez eyisi de
Bu dil orda geçmez imiş
Kamusu hem ölüdürler
Eller dahi bağlıdırlar
Mü’min olmam diler bunlar
Mü’min olan ölmez imiş
Kafir ile münafığın
Yandığını gördüm aman
Cehennemde yatar galan
Hiç de soluk almaz imiş
Dilince söyler garibler
Hallerini bildirirler
Halil olmağı öğütler
Halil olan yanmaz imiş
Can bedende bir kuş imiş
Uçmadan “bir yana” imiş
Ahir illerde uçsa hoş
Gayri kazanç olmaz imiş
Ne amelin varsa söyle
Getirdiğin kâra geçe
Burda gafil olan kimse
Orda azad olmaz imiş
Bağım bahçem viran olur
Oğul uşak yalan olur
Malım mülküm talan olur
Altın gümüş geçmez imiş
İki kapılı handır bu
Gelen gider kervandır bu
Mü’min kula seyrandır bu
Kafir olan kanmaz imiş
İşte geldim gidiyorum
Gözüm açtım göçüyorum
Altı metre biçiyorum
Biçmem diyen gülmez imiş
Bugün geldim yarın yokum
Ateş aldım aç mı tokum
Ben bu işten ne anladım
Gitmem diyen olmaz imiş
Ağlar isen aşka ağla
Aşka düşen ümmet kula
Kulu isen rahmet kıla
Aşkda yanan solmaz imiş
Ahi ahmed söyler durur
Okuduğun erler tuttur
Zalim kullar alim midir
Hakk’da rahmet kılmaz imiş
ahi kul ahmed
Ol can içinde can olan
Aşıklara canan olan
Canda yanıp külhan olan
Yaran-ı aşk derler buna
*
Gel meydanı erler saran
Gül devranı bahar kılan
Göz nihanı buhar eden
Şadan-ı aşk derler buna
*
Yok demeğe garip için
Bir olmağa hatır için
Kim sorarsa yokluk için
Harab-ı aşk derler buna
*
Sevdayı gör sen bedende
Hayatı zehrin emrinde
Belayı mahfuz kılsanda
Bahay-ı aşk derler buna
*
Yaranı yok bu azabın
Kim düşerse yiter canın
Cehle horlatır cananın
Zehiri aşk derler buna
*
Semadan arşa çıkadur
La mekan üzre gezedur
Ölümsüz dirlik düzedur
Mekan-ı aşk derler buna
*
Hikmetin sırrı korkudur
Hakk’ın cemali sırrıdır
Halden hale bin türlüdür
Hüsn-ü aşk derler buna
*
Ol masivayı terkede
Aşk ile varınca zikre
Hevayı hevesten göçe
Kemal-i aşk derler buna
*
Kibri kırıp eller yıka
Arzu kılıp divan dura
Başın eğip gözün süze
Huzur-u aşk derler buna
*
Arzu kılıp cemal göre
Huzur durup göğsün deşe
Nasib ola huri seve
Canan-ı aşk derler buna
*
Zikir ile için paklar
Ağlar, yetmiş makam çıkar
Yanar Mustafa’ya yanar
Rasul-ü aşk derler buna
*
Hamdeyler vedüd Rabbine
Hizmet deyu tarikate
Kurtlar kuşlar ol selama
Yakin-i aşk derler buna
*
Hakka varıp yakin olur
Hikmetten gül ağlar durur
Er kişiden öğüt alır
Sabır-ı aşk derler buna
*
Ayet hadis Kur’an eyler
Okur dahi arşa çıkar
Levhi mahfuz şerri siler
Şarab-ı aşk derler buna
*
Ah eyleyen erler yadı
Kul olmağa canın varı
Ol durmağa huzur demi
Meyan-ı aşk derler buna
*
Kul tozuta günah kaşı
Ol tövbeye sevab karı
Gül ağlaya dünya hali
Gülşen-i aşk derler buna
*
Huzurda edep kılalım
Vedüde miraç edelim
Canan ile söyleşelim
Sefayı aşk derler buna
*
Ahi kul ahmedim yansın
Yanıp da aşkda kül olsun
Hakk yoluna canı yitsin
Çalab-ı aşk derler buna
*
ahi kul ahmede nasib
La ilahe illallah diyen kulun
Bir yeşillik bahçada uçar imiş
Tevhidi kemale gülleri gülşen
“Kul” yeşillik bohçada açar imiş
*
Ol kuşun kudreti bin lisan içre
Hem haktan dileye gün beyan ede
Sen şöyle bahçeye ay ayan bize
“Kul” yeşillik bahçada açar imiş
*
Bir kuşu eyleye bin güle yete
Bin gülü bağlaya bin bağban ede
Bir insan söyleye bin bağın çöze
“Kul” nesirlik bahçada dizer imiş
*
Bu kuşu cahiller bir pula sata
Ey dostlar bilmeye kim gülle harda
Hiç kalmaz gönülde bir şerre uya
“Kul” eminlik bahçada gezer imiş
*
Bir oruç namazı bin tövbe kılan
Her seher Allah’a yar kulu yazan
Er durur hizmete tam kavi olan
“Kul” yeminlik lahzada uçar imiş
*
Bir ahi ahmede bin yaran kılan
Dil ile zikrini hoş asan yazan
La ilahe illallah canı yuyan
“Kul” emanlık zamanda canan imiş
*
Hak kime eyleye ol nuru nasib
Nefs heva yokluğa “bir” adım yazıp
Zikr ile Allah’a bir zakir olup
“Kul” paslanmış yürekte parlar imiş
*
“fezkuruni ezkurkum”söyleşelim
Bir Allah demeye ol can verelim
Nur ile zulmete çerağ olalım
“Kul” karanlık alemde yanar imiş
*
Hak kime inayet kıl aşık saya
Giz batın keramet ve keşfi no’la
Nefs heva terk edip yüz çeri aza
“Kul” masiva fanide geçer imiş
*
Bil imdi ahmedim aşk köle arar
Can, canan harında meşk ile yanar
Bir eyvah sözünde şevk bula yeter
“Kul” pişmanlık tavında uçar imiş
*
Kim arif aşk odu pek kavi düşer
Hak dahi kelama hal izhar ider
Kaç cefa çekmişse can göğsün açar
“Kul” yeterlik katında karar imiş
*
Bu alem rüsvalık der horlar eller
Gül cemal tutturup her seher düş der
Kaç düşman saldırtıp kaç dişim kırar
“Kul” yarenlik katında yaran imiş
*
Bu dünya lokmasın yoh sayar bize
Bir cahil sorarsa yoh sırrı cehle
Er olan feyz alır var edep ile
“Kul” erenler katında behlül imiş
*
Kim talep cemalin bak arşa ferşe
Arş üstü ah ile yak canı neşve
Ya mahbup rasulün çal kapı işve
“Kul” melikin katında melül imiş
*
Aşk sema raks ile dön dem-i nazla
Kaç melek yığılır dön cem-i nazla
Arş kürsi levh kalem çün yad-ı hazla
“Kul” seyranlık katında canan imiş
*
ahi kul ahmed
(Not: bu şiir kurban kesimi sırasındaki boş vakitte yazılmıştır. kesim insandaki merhameti azaltır diye daha çok taşıma işi yapılmış, kesimden kaçınılmıştır. Ahiler kasapları ve cerrahları tarikata almazlar ve seneni 20 günü kasaplığı bıraktırıp merhametleri yerine gelsin diye bağ bahçe işi yaptırırlardı
Bayramınızı bu şiirle kutlar selam, saygı, sevgi ve hayır dileklerimi Allah’ın gerçekleştirmesini dilerim efendim.. sağlıcakla kalınız..)