Bağrımın gülü sende yetişir
Baharın şevki sende gülüşür
Lale gül sümbül bülbül ötüşür
Cümbüşün kambersiz olmaz dağlar
Kazığın kavi yere yetmiştir
Yamacın yaman zoru germiştir
Kimlerin nefsi sende yetmiştir
Güllerin bülbülsüz açmaz dağlar
Ne gezersin sen bu yerde yalnız
Seni uğratırlar derde a kız
Zülfün bulunduğu yerde yağız
Gençlerin dolaşmış, açmaz dağlar
Yücende ılgıt ılgıt karın var
Yaylanda güzeller serdarı var
Başından aşmağa takat mi var
Kalmadı dizimde derman dağlar
Yağmur yağar gelincikler biter
Sarı çiğdem öbek öbek sarar
Yel estikçe elvan elvan kokar
Karışmış çimene gülün dağlar
Ahi kul ahmed yanar yakılır
Güzeller suyundan içip kanar
Bu bağı bahçeyi kimler dizer
Gördükçe artar imanım dağlar
ahi kul ahmed
Gözlerin sevdiğim güzel
Ölümden haberin var mı
Seni benden ayırmışlar
Zulümden haberin var mı
Kaşların gerili yaydır
Kirpiğin temrenle oktur
Vur sineme beni öldür
Kulundan haberin var mı
Gelem dedim gelemedim
Saram dedim saramadım
Var adını diyemedim
Aşıktan haberin var mı
Ela gözler süzülür mü
Yiğit kolu sarılır mı
Üç gün geçmez ayrılır mı
Firkatten haberin var mı
Gönlümü de gül eyledim
Bahasını kul eyledim
Cananıma yol eyledim
Sevmekten haberin var mı
Sana yandım sana yandım
Sen uğruna çam’ra yattım
Gelmez gitmez ele döndüm
Nizadan haberin var mı
Ahi ahmed keder bilmez
Ömürünü heder etmez
Harcanmışı sual etmez
Gönülden haberin var mı
ahi kul ahmed nasibidir
Hey bre anası güzel
Ne gezersin bu yerlerde
Seni seven bulunmazmış
Ne gezersin bu yerlerde
Eteğinde kervan gider
Tepesine peçe gerer
Yaylasında güzel gezer
Ne söylersin bu yerlerde
Yörü bre güzel yörü
Gül bahçası seyran yeri
Söyleşirken kimler seni
Ne şişersin bu yerlerde
Alaçık yaptım oturak
Gel güzel seninle yatak
Olmaz olsun çarhı felek
Ne eylersin bu yerlerde
Kaşları yıkık karadan
Bizi halk etmiş yaradan
Yeni haber geldi yardan
Ne edersin bu yerlerde
Selam versem alma mısın
İnci mercan dökme misin
Kadir kıymat bilme misin
Ne durursun bu yerlerde
Ahi ahmed ağlar gülmez
Halin nedir diyen olmaz
Ömür yiter geri gelmez
Ne ölürsün bu yerlerde
ahi kul ahmed nasibidir
Kara kaş altında sürmeli gözler
Baha el altında goncalı güller
Döküp gerdana da zülfünü dizer
Çıkar yaylada salınır bu güzel
Yunmuş yıkanmış Çuğun’un gölünde
Parlar durur siyah zülfü telinde
Giyinmiş kuşanmış hoş salınır da
Gören söylesin benimdir bu güzel
Yukarıdan da Kılıçözü ırmağı
Saklı durur bu sinemin yarası
Gavur kızı bizle açtı arası
Gören söylesin kimindir bu güzel
Yanakta gamzesi kar eder cana
İlin yari benzer huri gılmana
Ben yitirdim ben ararım bahana
Gören söylesin kulumdur bu güzel
Gel benim karşımda salın bir güzel
Beni sarhoş etti bir yavru gazal
Kara kaş altında da melil melil
Gören söylesin canımdır bu güzel
Canım hoştur gelir gönlümün şanı
Seni seven yiğit neylesin malı
Defeder giderir gönlümün gamı
Gören söylesin neyindir bu güzel
Ahi ahmed gider kendi yoluna
Has bahçada gonca güller açıla
Değmen benim zülfü telli yarime
Gören söylesin yarimdir bu güzel
ahi kul ahmed nasibidir
Ala gözlerini sevdiğim güzel
Böyle güzel yoktur senden ziyade
Bilmem melek misin yoksa huri mi
Böyle güzel yoktur senden ziyade
Bakarmış da deli gönlüm bakarmış
Her gördüğünü gönlüne yakarmış
Bir gün şöyle bir gün böyle dönermiş
Bugün güzelliğin dünden ziyade
Şu bahçandan dersem gonca gülünü
Nice bir çekeyim aşkın yayını
Hayli demdir bekliyorum yolunu
Bugün beklediğim dünden ziyade
Yayladım da yayladım yar yayladım
İndim engine de seyran eyledim
Ahdım olsun seni alır kaçarım
Bugün ki değerin dünden ziyade
Ararım ararım da dost ararım
Dost yoluna veririm onca malım
Bekle sevdiğim bekle benim yolum
Bugün ederin de dünden ziyade
Güzeller güzeli hüma yavrusu
Gözleri sürmeli alma kurusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Bugün güzelliğin dünden ziyade
Aşkın kılıncını taktım belime
Muhabbet ne imiş bildim yenice
O dostu saraydım bari bu gece
Bugün sıcaklığın dünden ziyade
Keklik gibi ordan ora sekersin
Beni görsen kaşın gözün yıkarsın
Çağın geçmeden de kul mu ararsın
Seni seven yoktur benden ziyade
Gece gündüz de sevdana yelerim
Aşık olup hüsnün bağın dererim
Daha evvel değmez eller sanırım
Seni saran yoktur benden ziyade
Yarim salınır da yarim salınır
Ciğerciğim bölük bölük bölünür
Sonunda bu dert beni öldürür
Sana ölen yoktur benden ziyade
Kaş altından melil melil bakarsın
Aşık olsan ataşıma yanarsın
Taramış zülfün kakülün kesersin
Dökmüş ince bele belden ziyade
İflah etmez bu dert beni oyalar
Mehlem almaz sinemdeki yaralar
İster ise boyuncuğum uralar
Bugünkü zulmetin dünden ziyade
Güzel seninle yaylayım yaylada
Sakla beni bucağında otağda
Her hizmetin ben eyleyim ne var da
Senin divanında kuldan ziyade
Ahi kul ahmedim yanar güzele
Her sevdiğine tutarmış çetene
Nice kulların var yazar kalemle
Beni yazdırırsın elden ziyade
ahi kul ahmed nasibidir
Yine bahar ayları da gelende
Bülbül güle dallanacak zamandır
Gurbete giden sevdiğin arzular
Yare haber salınacak zamandır
Severim seni ben de yana yana
Kul oldum ben yarime anlasana
Seherde başlar bülbüller figana
Artık kuşlar ötüşecek zamandır
Yine bahar oldu açıldı güller
Bülbül figan etti kokuştu güller
Hoş bir avaz oldu açıldı sümbüller
Aşıkların hoş olduğu zamandır
Gülün halinden bülbül bilir imiş
Yarin halinden aşık bilir imiş
Aşka düşmeyen neye mihnet etmiş
O yare bülbül olduğum zamandır
Yine geldi canım baharlar bağlar
Bülbül firkatin söyler hemin ağlar
Türlü çiçeklerle donanmış bağlar
Çiçeklerin açıldığı zamandır
Bahar gelir bülbül şakır nazalır
Gonca açar bülbül konar sözalır
Güzeller içinde benim ki baştır
Güzellerin gel olduğu zamandır
Bülbül aşık olmuş da gonca güle
Kırmızı gül nisbet eder yanağa
Altın sırma saçın düşmüş beline
Güzel yare yeldirdiğim zamandır
Kirpiğin yıkmış alıcı bakarmış
Aklı baştan alıp sinem yakarmış
Bu bahtı karayı derde salarmış
Dertlerimin depreştiği zamandır
Bülbül öter olmuş sarpça kayada
Terk etmiş gülü figanı derinde
Bilmem bugün bilmem yarın huzurda
Bizlere de gel olduğu zamandır
Çıktım yükseğine seyran ederken
Ötüşür bülbüller gonca açarken
Kime ne olmuş sırnaşırım candan
Yarime kul olduğum zamandır
Türlü türlü bağlarsın da başını
Aman vermez de yıkarsın kaşını
En sonunda ben dererim gülünü
Baharın gonca açtığı zamandır
Zülüflerin deste deste oluptur
Al yanağı sarmış beste yazıptır
Bu dert bende yaralarım azıptır
Dertlerimin depreştiği zamandır
Ataş olmayınca duman tüter mi
Vakti gelmeyince bülbül öter mi
Ak göğüste çifte benler biter mi
Benlerin de sayıldığı zamandır
Koç yiğitler gelir y’zıdan yabandan
Tanır sevdiğini kara kaşından
Elinde divit kalem yazar halden
Defterimin dürüldüğü zamandır
Ahi kul ahmedim eller övünsün
Öyle bir derde düştün ki yanarsın
Akşam oldu çıra gibi sönersin
Vaktimin tamam olduğu zamandır
ahi kul ahmed nasibidir
Perçemin çekmiş ala karlı dağlar
Göğsü ala benli yarden ayrıldım
Dövünürüm dertli dertli ağlarım
Döşü ala benli yarden ayrıldım
Kervansaray senin nice yolun var
Her biri üstünden ingine aşar
Yar ile eğleşirken şimdi kaçar
Lebleri cilveli yarden ayrıldım
Yatırıp uyuttum yari dizimde
Uyandıkça bakar idi yüzüme
Şeker şerbet tatlı şirin sözüne
İnandım da dili baldan ayrıldım
Dost dosta değil dosttan dosta bakar
Domur domur göğsünü ağzıma koyar
İlkbahar gelmiş gonca gibi açar
Kokusu gül kokan yarden ayrıldım
Hayal olduda karşımdaki dağlar
Dökülmüş yapraklar sonbahar bekler
Eşinden ayrılan ah çeker ağlar
Ah çekerim nazlı yarden ayrıldım
Ak kuğulu göllerde mi yaşarsın
Bağrı başlı dağlardan mı aşarsın
Düşürmüş yaşmağı alıp kaçarsın
Başı bağlı güzel yarden ayrıldım
Yetirdim yetirdim derdim yetirdim
Bir ulu çınardım yandım kurudum
Baharım gelmedi de hep yas tuttum
Cilveli neşeli yarden ayrıldım
Lale sümbül güller biter başında
Dağlar ne çok gümanın var serinde
Ezelden yazılmıştır bu kanun böyle
Otağı döşeli yarden ayrıldım
Bülbüle hoş gelir gülün kokusu
Sevene zor gelir yarin kötüsü
Akşama dek över yarin eyisi
Eyisi köşeli yarden ayrıldım
Ben seni severim candan güzelim
Sen beni sevmesen de bir güzelim
Serimden geçtim de ağlar gezerim
Ayrıldım gül yüzlü yarden ayrıldım
Canımı canına verdim tezelden
Canım yitti benden etti nazardan
Seni beni bir mevladır yaradan
Canımın zalimi yarden ayrıldım
Kömür gözlüm saç bağını takmışken
Seni bana Rahman verdi demişken
Üç gün koynunda da sabahlamışken
Sabahı sıcacık yarden ayrıldım
Kara kaşlı güzel ile olmuşken
Top zülüflü güzel deyu yanmışken
Sana yaramadım ben bu huyinen
Sefalı cefalı yarden ayrıldım
Üç güneydi benim kavli kararım
Beş gün oldu gelmez dahi selamın
Ben yitirdim ben ararım yaranım
Kime ne ki ben o yarden ayrıldım
Ahi ahmed der ki gelenler gider
Ömürü yetenler borcunu öder
Doyamadım ben o yare zulmeder
Mah cemalli nazlı yarden ayrıldım
ahi kul ahmed nasibidir
Kadir mevlam senden bir dileğim var
Anamın sütüne kandırma beni
Bilmem az yaşadım çok yaşadım var
Hemen Azraile gönderme beni
Şöyle bir güzel ver gönül ağleyim
Kara kaşlı kara gözlü söyleyim
İnce belli al yemeni toylayım
Hemen yetmişime dönderme beni
Varınca yanına göğcek mi göğcek
Usuldur boyunca yiğrek mi yiğrek
Kimindir aslında ördek mi ördek
Hemen avcısına vurdurma beni
Kolların boynuma dolasın galan
Saraylarım uğruna olsun talan
Vereyim bu ömürden arta kalan
Hemen artanına uğratma beni
Güvercin bakışlı keklik sekişli
Gerdanı altunlu akçe takışlı
Cerenim bakışlı beyaz benizli
Hemen gözlerime ağlatma beni
Dertlerimi de alıver sırtımdan
Rızanı söyle bilmem hangisinden
İster ikisini ver güzel kulundan
Hemen birine razı etme beni
Dosta doğru gider yollarım benim
Bülbül gibi şakır dillerim benim
Bilmem nic’olurmuş hallarım benim
Hemen dinime küstürme beni
Bir çiftliğim olsa oynasa taylar
Onbin koyun ile toklular koçlar
Beş yüz atlı bindirem koç yiğitler
Hemen varıma kastedme emi
Bahar gelir bahar gider yazınan
Bülbül şakır gül goncada sazınan
Kış ortası dizlerimde sızınan
Hemen ömrüme kastetme emi
Ahi kul ahmedim ümitli kulsun
Nasib ise gayen yerini bulsun
Sonunda Hak ne dilerse o olsun
Hemen şeytana kul etme beni
ahi kul ahmed nasibidir
Şavkı vurur bahçalarda yar onmaz
Bir yar sevdim ele güne benzemez
Kime ne ki sevdiceğim yar aymaz
Hasbihali ele güne benzemez
Suya gider su testisi om’zunda
Söyleşir dilleri pınar başında
Benim yarim de girmiş on beşinde
Bakışları ele güne benzemez
Bahar gelmiş bahçalarda gül benim
Eser olmuş seherlerde gül benim
Kime n’olmuş güzellerde gül benim
Benim yarim ele güne benzemez
Benim yarim yazılarda yaylanır
Yaylanırda kolum üzre yaslanır
Yarın iki oğlan boylu boslanır
Çotakları ele güne benzemez
Al tumanı al yemenin üstüne
Sürme çeker ala gözün üstüne
Altun akçe ak gerdanın üstüne
Turalamış ele güne benzemez
Zülüflerin tel tel olmuş dökülür
Dökülürde ak gerdana saçılır
Al yanaktan alma alma öpülür
Öpücüğü ele güne benzemez
Benim yarim sunaların başıdır
Kadir kıymet bilmek onun işidir
Baha ister canım yansın düşüdür
Haytalığı ele güne benzemez
Salmaz gurbete de yanında dursam
Akşam sabaha da katışa dursam
Ölmeden önce de bir ölüversem
Tarikatı ele güne benzemez
Kalaylı tastan su içmek misali
Dalına verir uzayan kol hani
Beraberce yaşlanmaktır muradı
Kocalığı ele güne benzemez
Datlıdır dilleri döktürür balı
Maniler söylenir dokurken halı
Ağzında sakızı tamam olmalı
Sohbeti de ele güne benzemez
Baharı beklerim açılsın gülüm
Sunamı denklerim bahasın verim
Kimseler duymadan koynuna girim
Sıcaklığı ele güne benzemez
Var mıdır dahası da bundan kelli
Öteyi ne sen sor ne ben söyleyi
Nazardan saklasın rabbim bizleri
Muhabbeti ele güne benzemez
Aşıktır ahmedim kuldan nicesi
Çarha verdim çekemez kim niceyi
Bahası da bir çift beldir inceyi
Dolanırım ele güne benzemez
aşık ahi kul ahmed nasibidir
Bugün ben bir güzele rastladımdı
Beliği kıvrım kıvrım örgü imiş
Bakmaz yüzüme ele mi saydıydı
Bakmayınca gözler ayrılmaz imiş
Bre güzel dön hele bir bu yana
Bak şu sana yanmış aymaz kuluna
Ne çare ki düştüm senin ağına
Düşmeyince yarden ayrılmaz imiş
Bahar mısın gonca güller açılmış
Benim göğnüm sana yanmış yakılmış
Baha ister sana eller uzanmış
İsteyince elden ayrılmaz imiş
Güzel ile sohbet etmek güzeldir
Güzel gül elinde de ne güzeldir
Güzel seninle ömrüm ne uzundur
Artar ömrüm gayri de ölmez imiş
Sana sözüm akça gelin zor imiş
Ak gerdana altun akçe takışmış
İnce bele al kuşağı sarılmış
Sarılan bellerden ayrılmaz imiş
El ettim kaş attım bana yar olmaz
Canı versem can üstüne bir olmaz
Dahası yok yar üstüne yar olmaz
Yar üstüne yar seven onmaz imiş
Ala güzel sana nettim neyledim
Hele bir de şu yanıma bakmadın
Ele güldün bu aşığı takmadın
Ele güne derdin yorulmaz imiş
Ne etsem neylesem olmuyor gözüm
Dert eyledim seni doluyor gözüm
Kısmetse gelirmiş ne talihsizim
Talih bir kepçeden ayrılmaz imiş
Nasibse gelir Hint’ten Yemen’den
Nasip değilse ne gelirmiş elden
Gel sen vazgeçme şu garip kulundan
Gariblerde kulluk kanılmaz imiş
Alalım da şu ahudan alalım
A hu zarım kalmasın da maralım
Ahirete kalmasın da yanalım
Burda yanan da orda yanmaz imiş
Öyle olsun güzelim öyle olsun
Bilinmedik yerlere yolum düşsün
Seni almaz isem de ahdim olsun
Ahdinde durmayan da namert imiş
Güzel anan baban yok mu bilelim
Beylerinden de seni isteyelim
Beş bin yetmez ise daha verelim
Kantarın çeki altun akçe imiş
Su geldi teyemmüm bozuldu dersin
Başa gelmedik iş açıldı dersin
Bana da namahrem olur mu dersin
Mahrem olmaya gönlü var imiş
Güzel ne zormuş da kavli kararın
Yaktı beni de cilve ile nazın
Sonunda bir namazlık saltanatın
Padişahı kuldan sorulmaz imiş
Ahi ahmedin canı da daralmış
Bir güzele de on türkü yakarmış
Varma güzel varma ahdim kalırmış
Ahdim almaya can dayanmaz imiş
aşık ahi kul ahmede nasib olmuştur