Yeşil giymiş alta üste kırmızı
Canım elvermiyor yüreğim sızı
Aramız ıraktı unuttun bizi
Sürmeli gelinin derd’aldı beni
Kara çarşaf giyme dedim giydin mi
Ellere de uyma dedim uydun mu
Seni ellere verdiler duydun mu
Kaşları kemanın derd’aldı beni
Almayı altından almalı gelin
Gözlerin güzeldir sürmeli gelin
Aşığa gurbetlik nitmeli gelin
Gözleri sürmenin derd’aldı beni
Baharda dillenir bülbülün dili
Goncası açmalı gönüldür yeri
Sevdiğim oturmuş yeridir seki
Dilleri ballının derd’aldı beni
Ahi ahmed der ki no’la no’la hey
Derdli yürek dayanır mı buna hey
Sevdiğim, gam çekerim dünyada hey
Omuzu soğuğun derd’aldı beni
ahi kul ahmed nasibidir
Kara gözlerine kurban olduğum
Koma beni el yerine sevdiğim
Gurbet elde kem haberin alırsam
Koma beni el diline sevdiğim
Dağların karı bağların gülü mü
Etti beni divane mi deli mi
Ayrılık elinden bağım ezik mi
Koma beni gazeline sevdiğim
Darılma sevdiğim sözümdür sana
Seni severim cefa etme bana
Al yanaktan bir buse ver sen bana
Koma beni yad eline sevdiğim
Yine esti muhabbetin yelleri
Coştu m’ola göz yaşının selleri
Garib kaldık nideydik bu illeri
Koma beni yadellere sevdiğim
Kumaş olsam arşın arşın yırtsalar
Yar beline büklüm büklüm sarsalar
Dilim söyler amma gözlerim ağlar
Koma beni ara yerde sevdiğim
Ahi kul ahmed senin bir kölendir
Al sat öldür ister ise dolandır
Ben bu aşkı nerde bulsam yamandır
Koma beni ateşine sevdiğim
ahi kul ahmed nasibidir
Yine bahar ayları da gelende
Bülbül güle dallanacak zamandır
Gurbete giden sevdiğin arzular
Yare haber salınacak zamandır
Severim seni ben de yana yana
Kul oldum ben yarime anlasana
Seherde başlar bülbüller figana
Artık kuşlar ötüşecek zamandır
Yine bahar oldu açıldı güller
Bülbül figan etti kokuştu güller
Hoş bir avaz oldu açıldı sümbüller
Aşıkların hoş olduğu zamandır
Gülün halinden bülbül bilir imiş
Yarin halinden aşık bilir imiş
Aşka düşmeyen neye mihnet etmiş
O yare bülbül olduğum zamandır
Yine geldi canım baharlar bağlar
Bülbül firkatin söyler hemin ağlar
Türlü çiçeklerle donanmış bağlar
Çiçeklerin açıldığı zamandır
Bahar gelir bülbül şakır nazalır
Gonca açar bülbül konar sözalır
Güzeller içinde benim ki baştır
Güzellerin gel olduğu zamandır
Bülbül aşık olmuş da gonca güle
Kırmızı gül nisbet eder yanağa
Altın sırma saçın düşmüş beline
Güzel yare yeldirdiğim zamandır
Kirpiğin yıkmış alıcı bakarmış
Aklı baştan alıp sinem yakarmış
Bu bahtı karayı derde salarmış
Dertlerimin depreştiği zamandır
Bülbül öter olmuş sarpça kayada
Terk etmiş gülü figanı derinde
Bilmem bugün bilmem yarın huzurda
Bizlere de gel olduğu zamandır
Çıktım yükseğine seyran ederken
Ötüşür bülbüller gonca açarken
Kime ne olmuş sırnaşırım candan
Yarime kul olduğum zamandır
Türlü türlü bağlarsın da başını
Aman vermez de yıkarsın kaşını
En sonunda ben dererim gülünü
Baharın gonca açtığı zamandır
Zülüflerin deste deste oluptur
Al yanağı sarmış beste yazıptır
Bu dert bende yaralarım azıptır
Dertlerimin depreştiği zamandır
Ataş olmayınca duman tüter mi
Vakti gelmeyince bülbül öter mi
Ak göğüste çifte benler biter mi
Benlerin de sayıldığı zamandır
Koç yiğitler gelir y’zıdan yabandan
Tanır sevdiğini kara kaşından
Elinde divit kalem yazar halden
Defterimin dürüldüğü zamandır
Ahi kul ahmedim eller övünsün
Öyle bir derde düştün ki yanarsın
Akşam oldu çıra gibi sönersin
Vaktimin tamam olduğu zamandır
ahi kul ahmed nasibidir
Al yazmalım gurbet ele düşmüşem
Kına yak zülfüne sal efil efil
Mor çevrelim sarı yazma savmışam
Çarlan dur zülfüne sal efil efil
*
Al yazmalım gurbet elde yazmışam
Mor çevreli yari gözüm kesmiş hem
Aşk mührünü gönül sana vurmuşam
Yakadur zülfüne yan efil efil
*
Al yazmalım gurbet ele dökmüşem
Yar bağrımı deldi deyü yanmışam
Dert mührünü gönül harda vurmuşam
Çekedur zülfüne zar efil efil
*
Al yazmalım gurbet ele şaşmışam
Kim sorarsa yari evla demişem
Aşk şarabı zemzem yaza durmuşam
Saki ver kıbleye dön efil efil
*
Al yazmalım gurbet eli ölçemem
Kaç baharım geçti seni göremem
Sıdk sadıkım ahdim kavi dönemem
İçedur hasreti dol efil efil
*
Al yazmalım gurbet eli gezmişem
Her vardığım yeri şerre yazmışam
Er sandığım kulu çeri görmüşem
Tapa dur şeytana oy efil efil
*
Al yazmalım gurbet eli sormuşam
Yel dediğin yorgan, bağrı sarmışam
Yad ellerde çifte kuşak bağlaram
Sara dur meydana er efil efil
*
Al yazmalım gurbet ele varmazmış
Kaç densize fak’rin bağı sormazmış
Tek başına ciğer çalkalanmazmış
Kala dur yerinde yar efil efil
*
Al yazmalım gurbet eli geçelim
Al yanaktan güller açar öpelim
Kırk avradın başı sensin güzelim
Çıkadur meydana çav efil efil
*
Al yazmalım gurbet ele el ettim
El vermedik yadı yoğa altlettim
Ey garipler yiyin için bahşettim
Seve dur miskinler hoş efil efil
*
Al yazmalım gurbet elde nazlıyam
El salmaz ki yurdum yarim yoklayam
El amandır elin kahrı çekerem
Çekedur yazgıdır zor efil efil
*
Al yazmalım gurbet elde namazım
Kıl muhabbet cana vursun niyazım
Er olanlar arşta gezer nihanım
Yite dur Rahman’da öl efil efil
*
Al yazmalım gurbet kuşu uçarmış
Uç demezem lakin kaşa kemanmış
Kaç güzelin kastı sana nazarmış
Güledur gülşende aç efil efil
*
Al yazmalım gurbet elde çözerim
Al ipekten şalvar giysen çözerim
Sal ibrişim kuşak bende giyerim
Doku dur şalları sar efil efil
*
Al yazmalım gurbet elde biterim
Sen olmazsan aşkım şaşar yiterim
Can canana Behlül olur gülerim
Yana dur aşk od’na ten efil efil
*
Al yazmalım sabret vuslat yakındır
Aşk ahmedin, ahi kulluk tekindir
Ol yoğunu serdi hal’i sekindir
Öle dur ahmedim gül efil efil
*
ahi kul ahmed
7 kasım günü sıla-i rahim için Ankaradan Kırşehire giderken şanal turizmde yolda yazılmıştır. okuyucularıma ikinci bayram hediyemdir. hayırlı bayramlar dilerim Allah’tan bütün ümmeti muhammede efendim…
Çar: baş örtüsü, tülbent
zülüf: saç
zar: zorlanmak
evla: iki şeyden önce gelen
kavi: güçlü, dayanıklı
ciğer çalkalamak: dost ya da akrabaların eskileri yadetmeleri
çavmak: şöyle bir vurup geçmek
yazgı: kader çizgisi
yitmek: Allah’ta fani olmak, benliğini terketmek, ikilikten vazgeçmek
gülşen: gül bahçesi
Behlül: deli derlerse de lakin veli bir zattır. Abbasi Halifesi Harun Reşit’in kardeşidir.
vuslat: kavuşmak demektir
Şeriat evvel uyulur
Tarikatta yol bulunur
Yol evvele ali olur
Şer’i geldi şer’i gider
*
Gönül evi marifettir
Aşkın seli hakikattir
Kimin gönlü sadarettir
Yıka geldi yıka gider
*
Ben yürürüm ilden ile
Kul ararım yoktan giye
Gurbet kuşu nerden nere
Hana geldi hana gider
*
Gezdim gavur illerini
Sordum nazik dillerini
Gördüm şeytan kullarını
Tapa geldi tapa gider
*
Gurbet ilinde yürürüm
Dostu düşümde görürüm
O leylayı sen bilirim
Seve geldi seve gider
*
Kırşehir kayseri Sivas
Malatya elaziz dolaş
Gönül yakın urfa Maraş
Geze geldi geze gider
*
kul ahmed