Ben bir güzel sevdim gözler maralı
Bağ-ı irfanımı cehle yazarmış
Ben bir cahil olsam alıp kaçalı
Can-ı emanımı şerre yazarmış
Gezer olsam nazlı yarle gülünen
Güller ağlar bağlı elde yaşınan
Benim gülüm saklı yerde düşünen
Can-ı ayanımı gize yazarmış
Ben bir güzel sevdim kendi halımca
Varım yoğum serdim neslim boyunca
Baka kaldım yarim elden olunca
Can-ı yaranımı hiçe yazarmış
Güzel beni def mi eden yanından
Baha kılman şart mı ölüm baçından
Bana yoktur ölmek levhi mahfuzdan
Can-ı divanımı od’a yazarmış
Bu sürmeleri Hakk çekmiş ezelden
Yar zülüfleri de salmış boyundan
Ak gerdanı da çözmüş lebinden
Can-ı serabımı güle yazarmış
Yarin koynunda da sabah mı olur
Kaçtır öldüğüm de yumah mı olur
Sevdim deyu kader bozmah mı olur
Can-ı cananımı köze yazarmış
Bu güzelle başım derde girerken
Ağıt yaktım seven dara düşerken
Bu kaçıncı namaz imam kılarken
Can-ı imanımı beze yazarmış
Gülleri ele mi verdim bağından
Elleri yare mi biçtim çarından
Böyle bahtı kara gülmez arından
Can-ı dermanımı göze yazarmış
Yarin sarayında yiğit olsaydım
Yiğit kim serçeyim aslan kesseydim
Arşın kapısında burak olsaydım
Can-ı hayalimi kula yazarmış
Ahi kul ahmed de neler söylenir
Başa gelmedik de işler eyletir
Saf bir kuldur ağu içer arşdadır
Can-ı gülşenimi Hakka yazarmış
AÇIKLAMA: maral, gözlerinin güzelliği ile bilinen bir ceylan türüdür. Bağ-ı irfan kişinin bilgi erdem ve ahlak toplamıdır. Cehle yazmak bilgiliyi cahil olarak haksızca nitelemek demektir. Alıp kaçırmak cahillik sayılmıştır. Bu takdirde can-ı eman demek canının güvenliği şer olarak tehlikeye girer deniyor.
Nazlı yarle gezmek güzel ise de güller elde kesilmiş ve bağlı olduğu için ağlıyorlar. Gülün saklı yerde olması değerli hazinelerin genelde saklı yerde olduklarını ve oradan düş görerek bizi de aynı şekilde gize yani saklı yazdığını fakat canımızın açıkta olduğunu söylüyor.
Baha kılmak ölçü kılmak demektir. Ölüm baçı demek ölümün vergi verir gibi verilmesi demektir. Baç yol geçme vergisidir normalde ve Köroğlu dağdaki geçitte alırdı. levhi mahfuz, gizli levha olup Allah’ın kaderi yazdığı levhadır. Ölmenin olmaması demek canın durduğu yerin ateş-od olmasındandır. Aşıklar ölmez de ondan. Sürmelerin ezelden çekilmesi demek alımlı yaratılışın ezelden insanların yaratılışından geldiğindendir. Gerdanın lebden çözülmesi döşün ta memelere kadar açılması olup bunu serab olarak gördüğümüz ve gül olarak göğüsleri değerlendirdiğimiz anlaşılmalıdır.
Ölmek ve yumah malum. Sevmek bir kader diyor. Bunu bozmah doğru değil diyor. Böylece can canan ateşte –közde bir olmalılar demek istiyor. Aşk anca bu halde kıvam ve fedakarlığa ulaşarak kemali bulabilir. Seven dara düşerken normalde ağıt yakılmaz. Fakat sevenin dara düşmesinden o kadar çok üzülüyoruz ki ona şimdiden sanki ölmüş gibi ağıt yakıyoruz. Çünkü aşk ve aşıklar çok kıymetli olup diğer insanlardan üstündürler. Sonra o kadar çok ölüyor ki her ölüme bir namaz sayıyor ve imanımın canını bezde (Kabutta) hayat bulacağını yani imanımı kurtarabilecek şekilde yarin yazdığını söylüyor.
Çar diye kadınların başlarına örttüğü örtüye denir. Canın dermanının göze yazılması yarin bana bakarak gülmesine bağlıyor. Serçenin aslan kesilmesi erkeğin dişisinin yanında yiğit olup aslan kesileceğini bu yüzden de bir erkeğe karısının yanında ters bir söz söylemenin uygun olmadığını belirtmek istiyor dolaylı olarak. Arşın kapısında Burak olmak demek arşa kadar yükselmek için bir Burak gibi yükseltecek ihlas, aşk, ve amele ihtiyaç olduğunu ima ediyor. Ancak hemen sonra hayalin kulluğa yazılması son mertebe ve hayalin KULLUK makamı olduğu bildiriliyor ve Burak terk ediliyor.
Kul ahmedin söylenmesi demek bu birçok şeyi aslında hayal ettiği fakat elde edemediği, söylenip durduğu belirtiliyor. Başa gelmedik işleri de başkalarına yaptırdığı belirtiliyor. Saf bir kul olup ağu içerek arşa çıkmak demek: arşa kadar çıkabilmek için önce temiz kalp gerektiği, sonra ağu içmekten maksat dünyada dert ve sıkıntılara sabrederek şikayet etmeden onları yutmak gerektiği ve bunu isteyerek yapması gerektiği belirtilerek anca böyle olursa kendiliğinden arşda bulacağı söyleniyor.
Böyle olunca veya olmadan bütün güllerimin olduğu gül bahçem olan gülşenimi Cenab-ı Hakka sunduğunu söyleyerek noktayı koyarak şiir bitiyor.
Bu gülleri Hakka sunma olayı Peygamber efendimizde de var olup o da kendi yanındaki güllerle çok büyük yazılmış bir Arapça ALLAH yazısını örgü gibi güllerle ördüğünü çıplak ve gündüz gözü ile gördüm desem ne dersiniz… bunları lütfen Riya veya kibir saymayınız da imanımızı artırsın sen söyle dememiz daha iyi uygun olur. bu anlattığımı açık gözle ilahi huzurda, 2000 yıları idi. sallallahü aleyhi vesellem…
Aynı anda daha sonra yaklaşık 10 türlü arapça yalınkat ALLAH ismi celalleri kademeli olarak bir hafta içinde gösterildi. bu isimlerin sadece 3 veya dört tanesinin yeryüzünde olduğunu gördüm. diğerleri yok. buradan ayrıca camilere yazı yazmam gerektiği mesajını da anladım.
Bu gördüğüm isimleri zaman zaman ülke alan camiine yazmakla beraber bunun bize hattatlık yapmamız anlamında bir mesajda olduğunu anladım. ve bir hat hocası bulup ders aldım.
ahi kul ahmede nasibdir
Kara kaşlarına kurban olduğum
Baharı kış diye giydirme beni
Leblerini açıp durma karşımda
Ölmeden evvel de öldürme beni
Kara kaşlarını keman eylersin
Öleyim diye mi sala verirsin
Hayır da var iken şer mi işlersin
Yakılmadan evvel tövbedir beni
Kara yarimi kimler de kararmış
Ak elleri hayru şer de işlermiş
Yagaz göğnüm bu zalime düşermiş
Babalın alayım bandırma beni
Kara kışımı da yaza belledim
Güzel, bahtını da ben mi taşladım
Mayil oldum ha koynunda öleydim
Namazım kılmadan gömdürme beni
Kara zülfünü de tel tel sevdiğim
Her biriynen bağla kölen olayım
Sabaha varmaz koynunda öleyim
Hakkını helal et, yakdırma beni
Kara biberim de türlü türlüdür
Acem ilinden gelmiş el üstüdür
Ben bu yari nideyim çok nazlıdır
Gerdeğe girmeden bıktırma beni
Kara düzenler kurarmış sevdiğim
Düzenin hayır mı şer mi bileyim
Beni kara görüp yerme, akçayım
Akımı kalbimden çözdürme beni
Kara bağlar, yari elden uçanlar
Anka olur Kaf’tan alır sadıklar
Saki Hakk’tır rıza içen aşıklar
Arş mıdır çıktığım bildirme beni
Kara köle miyim senin emrine
Baha kılsan canım onmaz düşüne
Selam eylen yazıdaki çobana
Sütündeki suya kandırma beni
Karayım karaysa mevlam yaratmış
Ela göze kara sürme cefaymış
Ben bu yarin aşığıysam kaçaymış
Bedeli canımlan ödetme beni
Kara ahmedim de kuluk edermiş
Bir “güzele” kul olan hay uçarmış
Gözü yaşlı bağrı yanık olaymış
Kullar yahşi iken dertetme beni
not: Güzelden kasıt Allah’tır.
ahi kul ahmede nasib
Hakk fermanı ulaştı kudret elinden
Düştüm dipsiz denize yüzmek zorundan
Kadir-i mutlak ferman eyledi ânâ
Elhamdülillah salim çıkardı câna
Beş yaşında okudum elif ba’ya er
Altı yaşında şakıdım Yunus derler
On yaşımda içtim şarab pir elinden
Mevlana derler aşk-ı canan kulundan
On dördümde Hakk’ı sual ettik biraz
Hakikat vücud buldu iman et aymaz
Yirmiye erdim ömrüm gitti uçmuşum
Bağrım açtım aklım şaştı düşmüşüm
Çok vuruştum nefs ve şeytan hasım dura
Sabır ve rıza er durdum makam ola
Yirmibeş tam karışmağa meyil oldu
Meyil kim her yanım aşka zeyil oldu
Otuzumda çevrilmedim sağ yanıma
Öz nefse bekçi durdum fakr ve rızana
Otuz beşte “bela” diyen ruhlar kelam
Sır şerbetinin sakisi Rasul Selam
Kırkta daldım derya ne Rahmete bandım
Cevher-i Marifete ol sırdan erdim
Mum gibi eridim pervaneye döndüm
Aklım zayi oldu divaneye şaştım
Kırk beşte cehle çiğnetir toprak gibi
“Hu, Hu” aşkına döküldüm yaprak gibi
Bin paralık kıymeti bir pula sattım
Anka olup kaf dağına kanat çırptım
Ellide paralandı döndü dergaha
Her ne günah var ise şeytandan yana
Tövbekar oluptur Hakk’a boyun sundum
Ol günahı sevaba Kerim’i buldum
Hakk Rasul’ün vahyi Cebrail oluptur
“Zikr edesin” dedi Rahman, “kul” oluptur
Mevlana, Habib-i Neccar ve Hakk Rasul
Elli beşte tamam oldu üç el husul
Onca rahmet çoğ idi saldım ümmete
Kim dahi sıkışa koşturdu ahmed’e
Şeriat evladır bostan yaptım cevlan
Tarikat âlî oldu gülizar seyran
Hakikat anka’dır uçarmış kaf’larda
Marifet eşiğin geçermiş “kul”lar da
“Elest” bir şaraptır Mürşidi verirmiş
Kararınca içenler mürşid olurmuş
Canla canan bir oldu deyu harında
Aşkımı levhe yazdı “kul” der arşında
İmdi ahmed yandıkça can mı canan mı
Bir olmaya vardıkça candan geçen mi
Perdeler hicap senin gülün gülşen mi
Gül olmağa kim vardan yoğa göçen mi
Çok tamah kılma dünya çeker seni de
Sert düşersin hem cehle yazar teni de
ahi kul ahmed senin kararın nedir
Bir kararın yoktur aşkda zarın nedir
Ahi ahmed için dışın yanıverdi
Yanmak ne ki saç üstünde pişiverdi
not: dün Samsun’a hayırlı işe (Kız istemeğe) giderken ulusoy otobüsünde yazıldı sevgili dostlar. kız çok zorda çok zorda…
ahi kul ahmed
Evvel bahar ermeyince
Evvel bahar ermeyince
Kırmızı gül açmaz imiş
Kırmızı gül açmayınca
Gonca diye kokmaz imiş
Bahar baçı güller imiş
Gül bahayı aşk eylemiş
Aşkın sazı bülbül ötmüş
Bülbül gülsüz yatmaz imiş
Bülbül güle aşık imiş
Aşık ne ki ölür imiş
Ölmeden evvel ölseymiş
İnsan oğlu ölmezmiş
Gül bahardan azad imiş
Evvel nazar gonca imiş
Gonca Hakk’ın fehmi imiş
Fehme eren yanmaz imiş
Kır çiçekli ala dağlar
Lale sümbül çiğdem eğler
Yazıdaki oğlak söyler
Cana bülbül ayvaz imiş
Er baharda bağım gülşen
Gül dedimse kastım aşktan
Bülbül kimmiş benim canan
Canın sunan ölmez imiş
* * *
Şahin olsam ne çıkar bundan
İlim arzu edenlerindir
Arzu etsem ne çıkar bundan
Alim arzu edenlerdir
Sazı olsam ne çıkar bundan
İlme gönül vermem veremem
Arzu diye gece ölemem
Ben bir arzu ile yaşarım
Canı olsam ne çıkar bundan
Mesaj alındı yaşlan beyim
Bilmez kimse hem arzu halim
Sohbetimiz var arzu canın
Canan olsam ne çıkar bundan
Bize şahın nazarı gerek
Karga değiliz sekecek
Taksam cırnamı can verilcek
Şahin olsam ne çıkar bundan
* * *
Bağlar başı
Bağlar başı yeller nazı
Çıka geldi ömrüm varı
Çala dursam ömrür sazı
Gönül çarhı ferman bilmez
Bağlar başı candan öte
Canan bekler candan geçe
Vara dursam neyden geçe
Gönül çarhı “ben”den bilmez
Bağlar başı sevda baçı
Etse eydür can niyazı
Gönül sazı canan nazı
Gönül çarhı eyvan bilmez
Bağlar başı dağlar kaşı
Yollar aşar dağdan âri
Benim yarim kimden eğri
Gönül çarhı zordan bilmez
Bağlar başı güller kârı
Aça dursa gonca gülü
Gülüm bilmez canan beni
Gönül çarhı candan bilmez
Bağlar başı eller kârı
Koka dursa gülüm zari
Bülbül güle yansa dahi
Gönül çarhı neyden bilmez
ahi kul ahmed’e nasib
Ecel oku erdi cana
Canan yayı gergin dostlar
Gafil oldum kaldım yaya
Canan yayı girgin dostlar
Unut Hakk’ı oldur sultan
Eğri doğru vardan yoktan
Emanetti aldı candan
Canan hayyı solgun dostlar
Can boğaza kement ata
Elif iken ba’ya koşa
Yokuş geldi gevher döke
Canan deyu yoklar dostlar
Nazlı nazlı yürür idin
Kamu alem sürür idin
Kara defter yazar idin
Canan yazdı kara dostlar
Adın kazırlar defterden
Canın çekerler teninden
Kara düzenler ölümden
Canan der ki canın dostlar
Kabir sıka dört bir yandan
Amel getir bana senden
Yoksa yiye çıyan kurttan
Canan sordu kavi dostlar
Mü’min kullar hoşluk ile
Cevap vere güller ile
Huri gılman hizmet ede
Canan nuru bize dostlar
Münafıklar şaşkın ola
Rabbim kim ki diye haşa
Kulak topuz yiye anda
Canan vurdu çifte dostlar
Kafir ise zoka yermiş
Sorgu sual bilmez imiş
İmdat için iman etmiş
Canan bunu neyler dostlar
Bağ-ı bahçen viran olur
Beden dahi çeker durur
Cümle dostlar koşar gelir
Canan bolca toprak dostlar
Evlat uşak suyun döker
Üç beş adım döner gider
Varsa aşkın gelir söyler
Canan aşkı candan dostlar
Gülüm dalında mı kaldı
Elim ah uzandı düştü
Dünya sandım benim oldu
Canan n’ola kaydı dostlar
Gaflet ile geçti ömür
Namaz niyaz kaldı “devir”
Canım nitsin sorgu ağır
Canan diye imdat dostlar
Halik yarattı doğum ölüm
Alnıma çaktı hem mührüm
Hiç bilmedim ne var yarın
Canan dahi heyhat dostlar
Ahi ahmed kuldur paşa
Zabah ağşam aşka düşe
Ağlar ise ümmet uça
Canan sırrı ”kul”dur dostlar
ahi kul ahmede nasib
Ağlar isem yane yane
Şol gözümü silen kimdir
Bağlar isem kuşak hare
Şol belimi saran kimdir
*
Ağu içsem dost elinden
Ağıt yaksa yüreğinden
Çeke dursam şol dilinden
Bu derdimi salan kimdir
*
Güller ağlar nazı içun
Nazlı eyler başım içun
Başım feda Rahim içun
Bu fetayı yapan kimdir
*
Sağlar yadı çekmez hali
Beyler karı onmaz düşü
Fakir neyler Karun varı
Bu metaı veren kimdir
*
Çağlar isem coşa coşa
Katrem düşe derya naza
Bağı bostan güle yaza
Bu gülşeni açan kimdir
*
Eyler isem gülşen yası
Bağı irfan cehlin sazı
Umut olmaz ilmin yüzü
Bu sebebi soran kimdir
*
Saflar düşer doğru yolda
Ağlar durur gözü yarda
Güle dursun nazlı şurda
Bu niyazı eden kimdir
*
Benim dosttan dosta koşan
Dost başına “bela” kılan
Ümmet içun sala veren
Bu nidayı salan kimdir
*
Yaran ile yaran ile
Kul bahasın taat ile
Gül yeşerir toprak ile
Bu safayı süren kimdir
*
Selam saldım sarı güle
Gül bahası yare çile
Ben yanarım dünü güne
Bu cefayı eden kimdir
*
Bahar desem yaza çalar
Yaza ersem kışa döner
Mehil vermez ömür biter
Bu zamanı içen kimdir
*
Ben söylerim Hakk’ı evvel
Aşka düşem vakti evvel
Can pazarı canan evvel
Bu canımı yakan kimdir
*
Aşkı yakin cevr-u cefa
Yana dursun can-ı vefa
Kim yanmazmış nefsi heva
Bu hevesi eden kimdir
*
Sen söyle aşk ile daim
Bir eyler şevk ile kaim
Gül pahasın dertle hoşum
Bu bedeli koyan kimdir
*
Ahi kulsun ahmed ağa
Baş gelmeğe kimse sana
İki gözü çağlar Hakk’a
Bu selleri akan kimdir
*
*
ahi kul ahmede nasib
Şol dünyada ademlere
Gün gele tamam diyeler
Bağu bostan harab ola
Oy gele yaman diyeler
*
Malın mülkün evlad eşin
Taat gayri döner hepsin
Sorgusu kavidir dostun
Bil hele yaman soralar
*
Münker nekir sual eyler
Topuz vurur kulak neyler
Bilmez isen Rabbin kimler
Gel hele yaman vuralar
*
Nefis ile eylen haram
Varı yoğa uçkur tamam
Helal haram dursun ağam
Var hele yaman edeler
*
Günah çeki katır yükü
Bunca bela ahır seki
Tövbe yoksa satır ne ki
Vay hele yaman keseler
*
Yakasız donlar biçeler
Etünden yemler yapalar
Kurtlara bayram sunalar
Uy hele yaman yiyeler
*
Dünya tatlı şeker kaymak
Ölüm uzak yaşam sıcak
Bağrı açık duşa girmek
Vay hele yaman diyeler
*
Yığdım ettim neslim içun
Sattı beni nefsi uçun
Taat dahi işim içun
Hey hele yaman yazalar
*
Ülkem dedim gazap saçtım
..çilik deyu üstün gördüm
İslam deyu Cuma bildim
Vay hele yaman kızalar
*
Benim param benim malım
Uyku tutmaz Karun benim
Divan dura beş bin kulum
Vay hele yaman yiteler
*
Bağım bahçem gülşen idi
Güller bana sırdaş idi
Gözler dizler çekti şimdi
Vay hele yaman kokalar
*
ahi kul ahmed tozutur
Baş olup adil konuşur
Dost aşkına bin kez ölür
Vay hele yaman yuyalar
*
ahi kul ahmed
Ben gül verdim dosta dosta
Gül pahasın aşkla ölçem
Bir gün dahi gonca açsa
Gül pahasın aşkla ölçem
*
Bu gül açsın dosta dosta
Dost pahasın ölçem sıdka
Bir gün dahi olmaz şerre
Şer pahasın kinle ölçem
*
Ben gül olsam dosta dosta
Her gün koksam bahar gelse
Canan benim canım olsa
Can pahasın aşkla ölçem
*
Ben gül versem dosta dosta
Bir gül desem kulun yasta
Akşam zabah ölem hasta
Kul pahasın gülle ölçem
*
Ben el versem dosta dosta
Elim dahi bilmez nokta
Cahil ilmi verdi çoğa
Bil pahasın halle ölçem
*
Ben el alsam dosttan dosttan
Neler etsem neler Hakk’tan
Kime yazsam ebced kaştan
Yaz pahasın ba’dan ölçem
*
Ben dal olsam dosta dosta
Dalımdaki çiçek dosta
Dosttan dosta sırlar başka
Sır pahasın kalple ölçem
*
Ben nur olsam dosta dosta
Hak vermişse cümle halka
Aydınlandı ümmet sefa
Nur pahasın gözle ölçem
*
Ahi ahmed dosta dosta
Kulluk eder beşe ona
Sırtındaki aba kaça
Kul pahasın çulla ölçem
*
ahi kul ahmede nasib
Ben dost ile dost olmuşam
Eller bir dost bilmez beni
Cahiller horlar nideyim
Yaban dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost kalayım
Cananla aşka düşeyim
Can yite harda olayım
Ölüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost demişem
Dost için şerre gülmüşem
Güller içinde elmisem
Gülüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost gezmişem
Her bir dosta yol vermişem
Çıblak düşmüş kul varmışam
Kulum dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost ararım
Dost başına kul sayarım
Bir ömüre er düşerim
Adım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ney çalarım
Gün geçmez ki hoş nizaım
Söz olursa bir behlülüm
Harun dahi bilmez beni
*
Ben dost ile hoş olayım
Bağu bahçem güz çalayım
Bir gönüle yar olayım
Yaran dahi bilmez beni
*
Ben dost ile gül dikerim
Güle gülşen toprak benim
Bahar gelmiş kırlar benim
Sümbül dahi bilmez beni
*
Ben dost ile meşk ederim
Can evimi köşk döşerim
Cananımı şen göreyim
Canım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile cümbüş etsem
Bir aşk ile yana dursam
Seherlerde dua etsem
Rabbim dahi bilmez beni
*
Ben dost ile bağlar bozsam
Bağı bostan güze çalsam
Gönül aşka paha biçsem
Maşuk dahi bilmez beni
*
Ben dost ile pazar ettim
Aşk pahasın canla ölçtüm
Canı canla harda yaktım
Canan dahi bilmez beni
*
Ben dost ile kahve içsem
Kahve ne ki sohbet kılsam
Dosttan şerri sıdka yazsam
Sadık dahi bilmez beni
*
Ben dost ile çalsam sazı
Dağlar söyler zikrin kaşı
Kullar uyur seher nazı
Yeller dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ağlar olsam
Tac-u tahtı atıp gitsem
Fizandaki kulu olsam
Rahman dahi bilmez beni
*
Ben dost ile güller eksem
Yar aşkına toprak olsam
Yağan yağmur canan desem
Güller dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dosta koştum
Aklı koyup arşa çıktım
Kalpten kalbe sırra erdim
Erler dahi bilmez beni
*
Ben dost ile illet bozdum
Gömlek deyu cübbe saldım
Döne döne bi hal oldum
Vedüd dahi bilmez beni
*
Ben dost ile fer alırken
Zarda kalmışım ziyadan
Nuru yok asude mülkün
Çırak dahi bilmez beni
*
Ben dost ile hu hu çekip
Şek ile dergah dolaşıp
Ümidim hafay-ı mihrab
Destur dahi bilmez beni
*
Ben dost ile tarik olsam
Er yok eren yok post sorsam
Baktım ki sır evliyadan
Cahil dahi bilmez beni
*
Ben dost ile nefes bulsam
Şarkı asude bağlasam
Son tecelli ah neylerim
Sazım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile sefer kılsam
Son yolcuyum Kerbeladan
Köhne kitap kandil olsam
Gözüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile iksir içsem
Ali doldurup sır ilham
Uşşak yoğrulmuş Kerbela
Makam dahi bilmez beni
*
Ben dost ile cana düşsem
Canlar canı kime koşsam
Hangisi Hüseyin bilsem
Ağlar dahi bilmez beni
*
Ben dost ile canım versem
Cananımı canda görsem
Ben bir Ali eri olsam
Hasan dahi bilmez beni
*
Ben dost ile kılıç çalsam
Pazum dahi Ali olsam
İman yoksa rezil olsam
Elim dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ilim yapsam
İlmin şehri Ali bilsem
Kanım ile tevhid yazsam
Yamak dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ahi olsam
Ahmed kula yama kılsam
Çevir çevir yana dursam
Aşık dahi bilmez beni
*
Not: Bu şiir gariplik duygusu ile başlamış, iki gün parça parça yazılmış, son bölümde ise Kerbela şehitleri ile binlerce müslümanın öldüğü milyonlarca başka başka tevhid şehitleri anısına son bölüm ilave edilmiştir. umarım güzel dua olarak takdiri ilahiye mazhar olur, sizlerin de seveceğini umuyorum sevgili okurlarım. Allaha emanet olunuz efendim.
*
ahi kul ahmed
Men aşığam giyem libas
Söküğüm heç dikilmez mi?
Men kaşıyam güzel elmas
Sevdiğim heç sarılmaz mı?
*
Yaş ellibeş gözler çıra
Sevilmez mi beller ince
Bu kaçınca yar olsa da
Gördüğüm heç öpülmez mi?
*
Bülbül gül dalında gerek
Derviş elin asa gerek
Tur dağında Musa gerek
Vardığın heç konuşmaz mı?
*
Güzel sever isen benli
Sözü tatlı şeker dilli
Gözler süze yalnız beni
Şu güzel heç çekilmez mi?
*
Sözün kaba gönlüm ince
Örter külü kusuruma
Alem şaşar kul ahmede
Şu gazel heç yazılmaz mı?
*
Libasıma aşk iğnesi
Dikemedim gel uğrusu
Gönüldür Hakk’ın yapısı
Bu dikiş heç sökülmez mi?
*
Bahçem bağ idi baharda
Gonca güllerim seherde
Bülbülüm kırk türküm güle
Şu beste heç yapılmaz mı?
*
Zaman döndü gitti bahar
Kışa vardı nev-i bahar
Gül kurudu bülbül susar
Şu kışa heç kızılmaz mı?
*
Bahar biterde yaz olur
Yaz gider donar kış gelir
Ardı sıra nöbet alır
Şu düzen heç bozulmaz mı?
*
Ömürde bahar bir yaz bir
Kırk bahar olsaydı aşk bir
Seven sevilen söyleşir
Şu arzu heç şevk bulmaz mı?
*
Görmeden sevilir güzel
Aşk bağına düşen gazel
İbrişim sardığım güzel
Şu pulat heç bükülmez mi?
*
Kul ahmedin gözü yaşlı
Kaç yaşadı yazlı kışlı
Toprak sandı bağrı taşlı
Şu adem heç ölümsüz mü?
*
ahi kul ahmede nasib