Bre güzel bre güzel
Yaşın geçer demedim mi
Sürme çekilmiş gözlerin
Yiğit yıkar demedim mi
Lale sümbül gülün kastı
Şenlenirmiş gönül kasrı
Bülbül olup ahu zarı
Cana yeter demedim mi
Boylu poslu fidan gibi
Uzar gider selvi gibi
Bir gün gelir yaşın gibi
Hazan olur demedim mi
Yörü behey kaşı kalem
Nazın çeker kamu alem
Beni sende yare kılam
Canan olur demedim mi
Hele bak şu canı teze
Gelin olmuş onbeş güne
Bensiz niden varıp ele
Ziyan olur demedim mi
Yanıp yanıp da yakıldım
Şu güzele pek alındım
Onbeş diye çok düşündüm
Günah olur demedim mi
Dertli yazdım canım çeker
Bu ahu zarı kim biler
Güzel sana düşsem eğer
Derman yoktur demedim mi
Bre ağam sürdür atın
Güzellerin aşkı çetin
Ulu orta gezme sakın
Güzel yıkar demedim mi
Bir gönüldür baştan yanar
Canan naza düştü dağlar
Aşık sazı yaşin ağlar
Ağıt düzer demedim mi
Hey ağalar zorlu beyler
Ölmeden bir dem süreler
Yüzüne kara topraklar
Atan gider demedim mi
Hey Rabb’im amanın aman
Ne kadı bilir ne güman
Azraildir kastı candan
Uçar gider demedim mi
Vuslat gitti firkat döndü
Ciğer deşti cana yetti
Kimler geldi kimler geçti
Zulüm yanar demedim mi
Bahar baçı güller ola
Gül bahası aşka yete
Bu hal ile Muhammed’e
Gönül bağlar demedim mi
Yetti canım onmaz halim
Cefa çeker bitmez aşkım
Onca günah tövbekarım
Hakk’ın siler demedim mi
Ahi ahmed kulluk eder
Eder de can tenden gider
Ölüm de olmazsa eğer
Kıran girer demedim mi
kasr: saray
güman: şüphe
vuslat: kavuşma
firkat: ayrılık
baha: bedel
tövbekarım: tövbe eden kişi
aşık ahi kul ahmede nasib olmuştur
Derdi gamınla geçti yaz baharım
Yare bi goncadır derilmez oldu
Zulüm girdi araya söz döşerim
Yare bi türküdür çalınmaz oldu
Cefa çeker bülbül ağlar dalında
Gonca solar imiş kimler kaşında
Bu zalımın derdi eyler sadrımda
Yare bi sefadır sürülmez oldu
Yar bakar yüzüme melül melül
Bir od düştü gönlüme oldum zelil
Bir hayale yeldirdim onmaz rezil
Yare bi cefadır çekilmez oldu
Söylersen sen söyle sözün hasını
Nice kantar çekebilmez gamını
Nazlı yârim çeker oldu şerrimi
Yare bi nizadır edilmez oldu
O kara kaşları levh’de görmüşem
Cefadır ettiği hem de yanmışam
Kime kısmet eylemiş de solmuşam
Yâre bi kazadır dönülmez oldu
Kırıldı bellerim onmaz dallarım
Bir yar uğruna çevrilmez kollarım
Güzeller durağı pınar başlarım
Yâre bi fetadır yapılmaz oldu
Edep bir ihramdır giy ol Hüda’dan
El iki söyler ise sen bela’dan
Zora vardı haddi usul saladan
Yare bi sadadır verilmez oldu
Ben yârime düşkünem zulüm etme
Bir gonca güldür kemler söyletme
Bu canı feda ettim inkar etme
Yâre bi vefadır edilmez oldu
Ak göğsün üstünde ataşlar yanar
Al topuk üstüne tumanın çeker
On beşinde bir güzel anca yeter
Yâre bi hevadır edilmez oldu
Sılayı da deli gönül sılayı
Kılavuz eyledim telli turnayı
Ak kollara dizdim beşli burmayı
Yâre bi kınadır yakılmaz oldu
Lisanım güldendir güller derleyi
Ak gerdana dizdim allı goncayı
Mor yamaçlara düzülmüş yaylayı
Yâre bi meradır çıkılmaz oldu
Pınarlara üşüşür şol güzeller
Yiğitlerle söyleşir kim yetenler
Çöğermiş de eyleşir yar bilenler
Yâre bi canadır verilmez oldu
Yar elinden yar elinden alırım
Gönca gülü al ipekle sararım
Bir zalime düştüm öyle yanarım
Yâre bi hâzâdır bilinmez oldu
Aşığam aşık derdi dermanından
Sözüne kazık çaktı fermanından
Kimlere talkın verdi imanından
Yâre bi Hüda’dır varılmaz oldu
Ahidir ahmedim söyler sadrından
Cefadır çeker güzeller kahrından
Bir zalime düştü çıkmaz derinden
Yare bi sevdadır düşülmez oldu..
sadır:göğüs
feta: yüksek fedakarlık
niza:kavga etmek
kaza:kaderin gerçekleşmiş şekli
bela: levhi mahfuzda evet demek,
sala:duyurmak
sada:ses
mera: yaylanın yayılabilecek otlu kısmı
heva:geçici heves
çöğmek: oturmak, çömelmek
talkın: imamın mezara konulan cenazenin sorgusuna yardım etmesi
Ahi kul ahmede nasib olmuştur
Gel hele gel hele güzel civanım
Sana nettim neyledim el içinde
Gel hele gel hele güzel maralım
Sana nettim neyledim el içinde
Ben yanarım şu güzelin hat’rına
Sarılmaz kollarım şol beline
Aldım sattım bezirgan dokusuna
Kime nettim neyledim kul içinde
Kararım kavidir dönmem yolumdan
Senindir bu gönül yudum sabunlan
Gel gir turabın olayım aşkından
Sene nettim neyledim hal içinde
Bunca yaş yaşadım eller içinde
Çarığım deliktir neyler’özümde
Bir acı kahvedir titrer sesimde
Gene nettim neyledim gül içinde
Söyle ben de bileyim kend’özümü
Derde saldım şu firaka nazımı
Çeker oldum bu hasretlik sazımı
Yare nettim neyledim dâr içinde
Be hey canan canım sundum almadın
Can bedende durmaz kıldım bilmedin
Kim bilmeye feta kıldım sormadın
Yene nettim neyledim zar içinde
Sevenler de el olurmuş duymadım
Gözden dizden kuvvet gitmiş bilmedim
Kaça yazmış Rahman levhde görmedim
Güle nettim neyledim dal içinde
Baha kıldım canım canan istemez
Ele düştü gülüm bağın sorulmaz
Kime açtı gülüm çağın bilinmez
Hele nettim neyledim yar içinde
Gönül bu bir iner bir çıkar imiş
Düştükçe düşer yare nihan imiş
Dermanım sendedir kim ayan imiş
Sene nettim neyledim ah içinde
Usul adap kalktı sohbet karından
Cana kıydı canan meşkin telinden
Kimse bilmez öle durdum yolundan
Sene nettim neyledim gel içinde
Ben söylerim sen duymazsın belalım
İnsaf yoktur iman kime celalin
Cana düştü yarem sende meramım
Eşke nettim neyledim can içinde
Aşık ahmed derde düşer cananın
Canan bilmez cihan üzre düşenin
Ağla gözüm ağla sen de yaranın
Kele nettim neyledim çöl içinde
aşık ahi kul ahmed nasibidir
Sevinç,
hüzün,
aşk,
gazap
hepsi bir arada
Bir kaygısız gezinir bu tayfın turabında
Her şeyi bir tutabilse dert yok kaygısıza
Lakin,
çırpınır durur bir zaman serabında
Hayatı tut çarkından öbek öbek
Bir anlamı bilse çözecek ilmek ilmek
Tesbih eder bir gülün düşer mekanına
Ya öl ya sev kim hülya derler nazargahına
Doğru kullar doğrusu bilinmez meyanında
Sır eyledin anı sadrımda cümlegahında
Selam ile kelam eyle
Azaptan kerem nihanına
Şifadır her ne desem şu selamına
Sen olgun düş
İncinme,
daim gülmek veraına…
aşık ahi kul ahmede nasib olmuştur
N’ola tacum gibi başumda götürsem daim
Kademi resmini ol hazret-i şah-ı resulün
Gül-i gülzar-ı nübüvvet o kadem sahibidir
Ahmeda durma yüzün sür kademine o gülün
Sultan I. Ahmed
NO’LA MUHAMMEDÎ
(Hz. Peygambere Aşık Ahi Kul Ahmedin Mersiyyesi)
N’ola başım gibi seni de taşısam
Beni hardan alan nuru Muhammedî
Gülşeninim güllerim seninle koksam
Ahmedî kul üzre yüzün Muhammedî
N’ola canım gibi seni de sevseydim
Beni hare sokan narı Muhammedî
Didarımın bağları seninle gülsem
Ahmedî kul üzre gülün Muhammedî
N’ola sözüm gibi seni de bilseydim
Beni senden alan nuru Muhammedî
Cennetimin köşkleri görüp bilseydim
Ahmedî kul üzre sözün Muhammedî
N’ola yarim gibi seni de sarsaydım
Beni candan eden canı Muhammedî
Cananımsın köşkleri verince gülsem
Ahmedî kul üzre köşkün Muhammedî
N’ola halim gibi seni de ağlatsam
Beni kuldan eden birr’i Muhammedî
Resulüsün ümmeti verince gülsem
Ahmedî kul üzre gül sen Muhammedî
N’ola gülüm gibi seni de dileseydim
Beni bülbül kılan gülü Muhammedî
Türkülerin neşvesi kârınca yağsam
Ahmedî kul üzre türkün Muhammedî
N’ola yıllar gibi seni de içseydim
Beni yorgun kılan ahı Muhammedî
Gözlerimin yaşları tövbede Hakşen
Ahmedî kul üzre makam Muhammedî
N’ola zikrim gibi seni de ansaydım
Beni cezbe salan şah’ı Muhammedî
Döndüğümün nirengi yıkılsa yansam
Ahmedî kul üzre ölsem Muhammedî
N’ola aşkım gibi senide yar saydım
Beni derde koyan aşk’ı Muhammedî
Sadıkınım mihengim yıkılsa düşsem
Ahmedî kul üzre kalksam Muhammedî
N’ola bilgin gibi seni de çözseydim
Beni bir de bulan dahi Muhammedî
Sorulanın şifresi verilse çözsem
Ahmedî kul üzre bilsem Muhammedî
N’ola halim gibi seni de sorsaydım
Beni hapse koyan hakkı Muhammedî
Mahpusların kapısı açılsa kalsam
Ahmedî kul üzre assam Muhammedî
N’ola cahil gibi seni de sorsaydım
Beni ilme iten “oku, Muhammedî”
Alimlerin imamı olup kıldırsam
Ahmedî kul üzre ezan Muhammedî
N’ola sırrım gibi seni de açsaydım
Beni ele veren yad-ı Muhammedî
Gizlerinin çırası yansa da görsem
Ahmedî kul üzre gizin Muhammedî
N’ola dişim gibi seni de sıksaydım
Beni sünnete koşan şer’i Muhammedî
Tarikatının yolunu söyle de bilsem
Ahmedî kul üzre erin Muhammedî
N’ola elim gibi seni de tutsaydım
Beni biat eden nebi Muhammedî
Hakikatının hükmünü bildir de ölsem
Ahmedî kul üzre hakkın Muhammedî
N’olaydı da n’olaydı hükmüm n’olaydı
Yedi düvel hükümranım hal olaydı
Resulü Zişan hükmüne ram olaydı
Ahmedî kul üzre şahın Muhammedî
Kul ahmed’im sultanın kim Ahmet midir
İki cihan üzre şahın gül gülşen midir
Bu adaşların Rahman’ı Rahim midir
Ümmetî kul üzre şaf’i Muhammedî
ilk kıta şiir Sultan 1. Ahmedin kendi şiiri olup İstanbul Sultan Ahmed meydanındaki türbe kabristanının giriş kısmının üst içe bakan tarafında beyaz mermer üzerine altuni renkte yazılı olan kıtadır. kendisi 14 yaşında tahta çıkmış, 14 sene tahtta kalıp hastalık nedeniyle vefat etmiş, 12. padişah olup 14. sırada (önceki iki defa tahta çıkış dolayısıyla) tahta çıktığı için 14 şerefeli Sultan Ahmed Camii’ni yaptırmış ve açılış ikindi namazına denk gelince cemaate dönüp “ey cemaat, içinizde ikindi namazının sünnetini ömründe hiç terketmeyen her kim var ise gelsin bu namazı kıldırsın” diye nida etmiş,
bir süre bekledikten sonra etrafındaki mollalar da dahil olmak üzere hiç kimseden ses çıkmadığını görünce öne geçip ” Elhamdülillah biz ömrümüz boyunca bu sünneti de hiç terketmedik” deyip imamete geçmiştir. Sultanın bir türlü namaza başlamadığını gören alimler mollalar sultana “Sultanım cemaat bekleyip duruyor, huzursuzlaştı, biraz acele edin” deyince Sultan Ahmed’in cevabı şöyle olur. “Bre Molla, siz benim kabeyi görmeden namaza duracağımızı mı sandınız” der. b
ir müddet sonra da namaz eda edilir. bu cami bir ihtiyaçtan ziyada Ayasofya Camii’ne kinaye olarak üstünlüğümüzü ilan etmek için onun tam karşısına yapılmıştır. kubbesi Ayasofyadan bir karış da olsa geniştir. ayasofyanın hantallılığına göre daha zariftir. konumu daha isabetli ve görünür bir yerdedir. iç direkleri de aynı şekilde zarif ve içi çini kaplama olup yabancılar “mavi cami” olarak anarlar.
Bu fakir geçtiğimiz ramazandan üç gün önce Temmuz 2011’de İstanbul’da idi ve hem eserini hem eser sahibini ziyaret edince (muhabbeti bir başka oldu mübareğin) ve yukarıdaki şiiri de görünce hemen onu not edip İstabnul-Ankara yolunda aşağıdaki mersiyyeyi kaleme almak nasib oldu. yazdırana hamdolsun.
aşık ahi kul ahmede nasibdir.
Evvel bahar ermeyince
Kırmızı gül açmaz imiş
Kırmızı gül açmayınca
Gonca diye kokmaz imiş
Bahar baçı güller imiş
Gül bahayı aşk eylemiş
Aşkın sazı bülbül ötmüş
Bülbül gülsüz yatmaz imiş
Kır çiçekli ala dağlar
Lale sümbül çiğdem eğler
Yazıdaki oğlak söyler
Cana bülbül ayvaz imiş
Bülbül güle aşık imiş
Aşık ne ki ölür imiş
Ölmeden evvel ölseymiş
İnsan oğlu ölmez imiş
Gül bahardan azad imiş
Evvel nazar gonca imiş
Gonca Hakk’ın fehmi imiş
Fehme eren yanmaz imiş
Er baharda bağım gülşen
Gül dedimse kastım aşktan
Bülbül kimmiş benim canan
Canın sunan ölmez imiş
aşık ahi kul ahmed’e nasibtir
Gam çekme gam çekme gönül halına
Sana da bulunur nice güzel var
Bağ bahçe gül olmuş gönül mahına
Sana da bulunur nice güzel var
Sakının dağlar, var yollarım bağlar
Üç güzel bir olmuş hasretlik söyler
Men düşem yarime boyların uzar
Suna da bulunur ilde neler var
Ey ağalar söylen beyler nideyim
Bir güzele altun asbap döşeyim
Yetmez diye üste canım sunayım
Vera da bulunur kolda neler var
Yiğit olan yiğit edep düşürür
El ikin derse o birin söyleşir
Muhanete makam ermez didişir
Gülde de bulunur dalda neler var
Yol bilmem yolak bilmem gel hele gel
Bir naza helak oldum şu döşe gel
Bu aşkı çeker sinem gel güle gel
Sare de bulunur canda neler var
Gül derledim ele dikenler nesi
Diken kıymet buldu gönüller asi
Bunu ben demedim aşıklar kaşı
Deva da bulunur handa neler var
Gül yüzlü haççam ellerde gezermiş
Gah cennet ister gah koynum dilermiş
Bu yare gönlüme hançer bilermiş
Bela da bulunur kulda neler var
Yar gelesi cilve ile naz ile
Vur hançeri sinem üzre saz ile
Yok devası ilaç ile naz ile
Safa de bulunur sende neler var
Yar yanağı gamzeli çifte balaktan
Her meramı maralı düşer budaktan
Er çemende ağlar sıra dölekten
Kaza da bulunur sazda neler var
Ayva turuınç nar istiye civanım
Nazlı dertli yar söyleye meramım
Sen şöyle bir uzan hele cerenim
Mera da bulunur dağda neler var
Bülbülün figanı gonca güledir
Çirkinin niyazı Hakk’a nidadır
Bir güzel çirkinde zulme riyadır
Baha bulunur yarde neler var
Karlı dağlar sende ahdim varimiş
Çevren sarar irayhanlı bağimiş
Eyi günde ahbap çavuş çoğimiş
Darda da bulunur dostta neler var
Yari saldım çemenlere bağlara
Ey’lik etsem fırlanırmış yollara
Bir gün olsun koynum girmez yanmağa
Canda da bulunur gözde neler var
Ahi kul ahmedim ölmek kârımdır
Ölmek ne Muhammed sevmek zarımdır
Hakk nasib etse de görmek canımdır
Mahmut da bulunur Hakk’da neler var
aşık ahi kul ahmed nasibidir
Benden selam eylen suna boyluma
Hazanı bahara çelik koşmasın
Yenem derim de yenemem göğnüme
Hazanı bahara çelik koşmasın
Devası derttendir yoldan çekilmez
Nizaı yoktandır elden çekinmez
Kararı onbeştir aşktan sorulmaz
Hasanı bahara deyip geçmesin
Al yeşil yemeni geymek hazından
Hem dara düşmeğe ölmek zorundan
Bir kula sunmaya emmek tadından
Yiğiti sunaya kaşık düşmesin
Aldırdım aklımı garip aşığım
Bindirdim sıdkımı kulluk ederim
Yaylada güzeller gülün dererim
Mehmeti fatmaya çavıp düşmesin
Karadır karadır bahtım karadır
Usul boya ince beli yazadır
Demem o ki bana şöyle geledir
Cenneti cemale bakıp düşmesin
Geldiğim gittiğim yollar uslanmaz
Güzeldir koynumda lebler dayanmaz
Altunu asbapa söyler soyunmaz
Akçeyi mihrine sayıp düşmesin
Nicedir güzele saydım çarhını
Bellidir hürmüze koştum sadrını
Revadır kulluğa yazdım mahını
Aşığı eşiğe yelip düşmesin
Güzeller güllüdür elden düşmeğe
Süzdürür nazeder gözden içmeğe
Daradır yareler sazdan koşmağa
Yareli yarime süzüp düşmesin
Ahidir kulluğum Hakk’tan yazıla
Gömlektir giydiğim bezden biçile
Nicedir dediğim erden sayıla
Meradan sürdüğüm bozuk düşmesin
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
Yar elinden yar elinden
Bade içtim yar elinden
Ağşam sabah kul olmaya
Yane düştüm yar elinden
Al fistana mavi yazma
Yanar olmuş sallı durma
Hay düşümde yarım elma
Sene düştüm yar elinden
Gelin çıkma yalın ayak
Başa durma eksik etek
Olmaz olsun kahpe felek
Derde düştüm yar elinden
Altun asbap düze durur
Düze vardım eğri yatır
Canı verdim daha nedir
Cane düştüm yar elinden
Yar severim yaran olmaz
Akçesine kesem yetmez
Gönül düşkün gayri bilmez
Yele düştüm yar elinden
Havalanma deli gönül
Göğe çıkmış dalı melül
Edep bilmez ben’i cahil
Kele düştüm yar elinden
Menendin yok şu alemde
Sadrıma düştü yarem de
Bir ağlar bir gülersen de
Ben’e düştüm yar elinden
Gel güzelim bekle beni
Ağşam sabah çıkar yeni
Aklım alsan ebru demi
Niye düştüm yar elinden
Gamzelerin çifte çifte
Fitnelerin onbeş gülde
Bre güzel alma diye
Dile düştüm yar elinden
Kaşlarını kara saydım
Mecnununu çöle saldım
Ben bu aşkı gülde buldum
Ele düştüm yar elinden
Güzelliğin başa bela
Ala gözün kula cefa
Sever isem sanem ola
İle düştüm yar elinden
Ağam taş yerinde ağır
Bülbül öter gülde hatır
İnsan sevdiğinden soğur
Göze düştüm yar elinden
Aşkı yazdım sırasına
Sıra geldi kime sine
Bir söylenir ölesine
Nice düştüm yar elinden
Kul ahmedin şavkı vurdu
Döndü döndü Hakk’a kuldu
Aramanın hakkı buydu
Aşka düştüm yar elinden
aşık ahi kul ahmed nasibidir.
Yollar uzun ağar çeker
Severim sevdiğim seni
Söyler dilim sıla çeker
Severim sevdiğim seni
Muradına ermek diler
Çifte güzel sarmak ister
İnci mercan takmak diler
Severim cananım seni
Hey efendim hey aşk olsun
Kupalara zem zem dolsun
Onbeşine girmiş olsun
Severim meramım seni
Gönül sırrı açmaz ele
Sıra gele düşe derde
Bir nefeslik sevmek diye
Severim mihrabım seni
Sattım gitti varı yoğa
Düşen bilir aşk-ı vera
Gel seninle ölek daha
Severim gül’zarım seni
Esti yeller bağrım sarar
Dertli gözler yaşlar arar
Nazlı yare bahar sorar
Severim sevdalım seni
Namertlere aman olmaz
Usul adap erkan bilmez
Dost edinen iflah olmaz
Severim belalım seni
Gönül gözü açmayınca
Alemleri görmeyince
Hakkı’ın nuru ermeyince
Severim yaranım seni
Akıl alma cahillerden
Düşüp kalkma kötülerlen
Bilir bilmez aptallardan
Severim maralım seni
Güzel gel şöyle sarılak
Akşam sabahı katışak
Ölerekten hay bilişek
Severim ceylanım seni
Yaylalarda güzel gezer
Dolanır pınara iner
Bakracına yiğit ister
Severim kınalım seni
Toprak oldum güller beni
Suya ağdım canlar demi
Dahi yakîn eyler canı
Severim beyanım seni
Canlar canı güle düşmüş
Güle yanmış beni silmiş
Daha kimler Hakk’ı bulmuş
Severim ayanım seni
Bir güzele ağdı gönlüm
Ağmak ne ki çöğdü gönlüm
Git işine emmi oldum
Severim kararım seni
Ahi ahmed sevdi güzel
Güzellere düşmek güzel
Hazan oldu bilmez gazel
Severim söylerim seni
Ahi kula ahmed taştı
Varıp deryaya ulaştı
Aşkın şarabından içti
Severim veraım seni
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur