Bağrımın gülü sende yetişir
Baharın şevki sende gülüşür
Lale gül sümbül bülbül ötüşür
Cümbüşün kambersiz olmaz dağlar
Kazığın kavi yere yetmiştir
Yamacın yaman zoru germiştir
Kimlerin nefsi sende yetmiştir
Güllerin bülbülsüz açmaz dağlar
Ne gezersin sen bu yerde yalnız
Seni uğratırlar derde a kız
Zülfün bulunduğu yerde yağız
Gençlerin dolaşmış, açmaz dağlar
Yücende ılgıt ılgıt karın var
Yaylanda güzeller serdarı var
Başından aşmağa takat mi var
Kalmadı dizimde derman dağlar
Yağmur yağar gelincikler biter
Sarı çiğdem öbek öbek sarar
Yel estikçe elvan elvan kokar
Karışmış çimene gülün dağlar
Ahi kul ahmed yanar yakılır
Güzeller suyundan içip kanar
Bu bağı bahçeyi kimler dizer
Gördükçe artar imanım dağlar
ahi kul ahmed
Kimisi gözlerin süzer
Kimisi kaşların çatar
Al geyen sineme batar
İlle mavili mavili
Kimisi boyundan aşar
Kimi hayalinden geçer
Al geyen de bana düşer
İlle mavili mavili
Kimi yalın ayak gezer
Kimi altun nalın giyer
Al geyen de salın dilber
İlle mavili mavili
Kimisin dişleri inci
Kimisi incinir inci
Al geyen yol bilmeyinci
İlle mavili mavili
Kimi gökyüzünde turna
Kimin zülüfleri burma
Al geyen de çiçek topla
İlle mavili mavili
Kimisi bağlar başını
Kimisi saklar yaşını
Al geyen de gözyaşını
İlle mavili mavili
Kimi kara çalıda gül
Kimi de dalında bülbül
Al geyen açılmış sünbül
İlle mavili mavili
Kimi al yanakta zemzem
Kimin bal dudaktan emsem
Al geyen seviyor desem
İlle mavili mavili
Kimi ibrişim kuşaklı
Kimi hey Allah’ım nazlı
Al geyen aşkın ilacı
İlle mavili mavili
Kimi sarıldı boynuma
Kimi ağladı şansına
Al geyen de muradına
İlle mavili mavili
Kimi gözleri sürmeli
Kiminin çifte benleri
Al geyen çözer düğmeyi
İlle mavili mavili
Kimin çilesi çekilmez
Kimine sünbül ekilmez
Al geyen başa çıkılmaz
İlle mavili mavili
Kimi eteklerin sürür
Kimisi de belden bürür
Al geyen badal görünür
İlle mavili mavili
Kimisi hörü gılmandır
Kiminin kaşı kemandır
Al geyen de pek yamandır
İlle mavili mavili
Kimi asar zülf bendine
Kimi sarar gül gönlüne
Al geyen günah ahmede
İlle mavili mavili
HAKİMİYET MİLLETİNDİR
DARBEYE HAYIR
ahi kul ahmed
Kala da sevdiğim kala
Kolların boynuma dola
Sarılalım akşam ola
Ey güneş battığın zaman
Kanıma girm’ öldürürsün
Geçme dergah yakınından
Çok namazlar böldürürsün
Çevrilip baktığın zaman
Kömür gözlüm çıkar şimdi
Ah ile yar bakar şimdi
Odlara da yakar şimdi
Gülleri derdiğin zaman
Dağıtmışsın saçlarını
Sevemedim budlarını
Bağışladım suçlarını
Öpücük verdiğin zaman
İnci mercan dişlerini
Sürme çekmiş gözlerini
Sevdim beyaz kollarını
Boynuma sardığın zaman
Yüce dağlarından aştım
Açılan güllerin derdim
Yarimi sallanır gördüm
Aşk ile baktığım zaman
Ahi ahmed der nidelim
Bir güzele gel edelim
Akşam sabah gözetelim
Yar ile baktığın zaman
ahi kul ahmed nasibidir
İndim yarin bahçasına, gonca açmış gül gördüm
Gülün aşkıyla inleyen, dalında bülbül gördüm
İşveyle gülen beyaz zambak gelinlik içinde
Dağıtmış mor saçlarını söyleyen sümbül gördüm
Öbek öbek oturmuş da çiğdem mahsun açılır
Al giyinmiş gelincik de siyah sürme sürünür
Sarı sarı papatyalar dal dal olmuş dallanır
Ala güzelin yüzünde hicaptan bir tül gördüm
Yaseminler ortancalar söyletir leylakları
Laleler renge bürünmüş sarıları da alı
Ne hoş kokar karanfiller kıvır kıvır yaprağı
Onca çiçek suretinde bir demet gönül gördüm
Hüsnü yusufun hüsnüne aşık olmuş dervişler
Kendi yapar kendi çatar lakin zahirden gizler
Bu sırrı nerden anlasın benim gibi gafiller
Onca ayet içinde de ahmedimi zül gördüm
Bu bağı firdevste mahsun mesti hayran gezindim
Geçtim mecnun çöllerini çün leylaya ulaştım
Aşk mı idi şevk mi idi bu hale şaştım kaldım
Aşkın narına yan ahmed senden arta kül gördüm
Bak hey gülüm sana bir söz söyleyim
Zülüf senin beden senin yüz senin
Sen bu dilden söyler isen ne deyim
O dil senin dudak senin söz senin
Gülün aynasından güle yar bakar
Gahi kaşların yıkar gahi güler
Kim nazar edince kalbimi yakar
Ayna senin nazar senin göz senin
Yar yaylada gah hükmü geçer sefa
Gahi incinir de eylersin cefa
Her nefes değişir belki on defa
Bahar senin kış şenin hem güz senin
Yaylada çeşit çeşit ruzgar eser
Gahi latif gahi buz gibi keser
Gah barışır gahi taş gibi küser
İşve senin sitem senin naz senin
Yayla gülü görünürsün her gülden
Gülşeninde avaz eyler bülbülden
Her perdeden çalar söyler her dilden
Mızrap senin perde senin saz senin
Yardan ayrı kalsam yar sitem eder
Seni gönlünde bulan da yar nider
Mülküne de ancak yar gelir gider
Çoban senin yayla senin yoz senin
Sana darılsam yarelenirmiş yar
Aşığın kuldan özge de neyi var
Sirette ahmede eylemiş karar
Siret senin suret senin öz senin
yoz: sürü
Kara gözlerine kurban olduğum
Koma beni el yerine sevdiğim
Gurbet elde kem haberin alırsam
Koma beni el diline sevdiğim
Dağların karı bağların gülü mü
Etti beni divane mi deli mi
Ayrılık elinden bağım ezik mi
Koma beni gazeline sevdiğim
Darılma sevdiğim sözümdür sana
Seni severim cefa etme bana
Al yanaktan bir buse ver sen bana
Koma beni yad eline sevdiğim
Yine esti muhabbetin yelleri
Coştu m’ola göz yaşının selleri
Garib kaldık nideydik bu illeri
Koma beni yadellere sevdiğim
Kumaş olsam arşın arşın yırtsalar
Yar beline büklüm büklüm sarsalar
Dilim söyler amma gözlerim ağlar
Koma beni ara yerde sevdiğim
Ahi kul ahmed senin bir kölendir
Al sat öldür ister ise dolandır
Ben bu aşkı nerde bulsam yamandır
Koma beni ateşine sevdiğim
ahi kul ahmed nasibidir
Kara kaşların keman olmuş yay mı
Çevresi çimenli al gülden bağ mı
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler
Çevresi çimenli al gülden bağ mı
Hele bakın şu yavrunun halına
Memeleri iz eylemiş koynuna
Gördüm ala gül düşmüş de aynına
Ötesi dumanlı yareden sağ mı
Sevdandan yüreğimin yağı erir
Taramış zülfünü eğdirir durur
Ak kolların da sala sala yürür
Ötesi gümanlı cilveden dağ mı
Karlı dağlar aşamadım başından
Yatamıyom hayalinden düşünden
Kısmetse yatsaydık bir gün seninlen
Ötesi yamanlı şuleden har mı
Güzelleri sevdiğine vereler
Gülleri vahtında iken dereler
Rabbim hub yaratmış seni öveler
Sevdiği ölesi haberin yoğ mu
Ahi kul ahmedim yaran saralar
Yar yoluna baş koyduğun bileler
Dinledim hep bizi söyleşir diller
Düşmediğin diller dermeli bağ mı
ahi kul ahmed nasibidir
Ala gözlerini sevdiğim güzel
Sar kara zülfüne de kullar ölsün
Memeleri domur domur terlemiş
Sil kara zülfüne de kullar ölsün
Vara vara vardım da sinesine
Gövel ördek de öter yaresine
Ben bu yari sevsem de ölesine
Gel kara zülfüne de kullar ölsün
Bahar gelir bahçalarda gülleşir
Yazı gelir yazılarda yaslaşır
Benim yarim onbeşinde boylaşır
Gel kara boyuna da eller ölsün
El ettim de el ettim de elaman
Yar gelmiş de duymadım ben vay aman
Benli sunam sana yandım yar aman
Gül kara zülfüne de eller ölsün
Bülbül olup gözlerini süzersin
Bahar deyi güllerine yanarsın
Üç gün geçmez ellerimde solarsın
Sol kara zülfüne de kullar ölsün
Ahi kul ahmedim bağlar bozulmuş
Güz gelmiş de bülbül gülü terketmiş
Ben dost arar iken akşam ol’vermiş
Bil kara zülfüne de kullar ölsün
ahi kul ahmed nasibidir
Behey ala gözlüm, güzel dilberim
Hoşlanırım benimle’lduğun zaman
Gider de gönlümün pası, karası
Zevklenirim benimle’lduğun zaman
Konuştukça bal akar dilinden
Gülüştükçe güller açar yüzünden
Al kınalı ak ellerin yüzünden
Çekiver, çevrilip baktığın zaman
Aşkın ataşı beni od’a saldı
Divane etti, hem aklımı aldı
Sanırım vücudum cennete vardı
O yarim koynuma girdiği zaman
Yandı ha yandı da yürek tavası
Çeken bilir ayrılığın havası
Çıka gelir bir cennetlik kuması
O yare de haber saldığım zaman
Yörü bre, kara kaşları kalem
Arayıp seni bilmem nerde bulam
Yakasın canım da canına katam
Seni bana Mevla yazdığı zaman
Gül dikensiz bitmezmiş be hey şaşmış
Seni bana dediler yakar imiş
Taramış zülfünü yüzüne dökmüş
Yari gerdanından öptüğüm zaman
Yine duman aldı dağların başın
Yenilendi sardı şol eski derdin
Aşkın ataşında kül oldun yandın
Yareninden ayrı düştüğün zaman
Ahi kul ahmedim eller övünsün
Sen şöyle dur, yarin gonca açılsın
Ala göze siyah sürme sürülsün
Akşamdan yar ile yattığım zaman
ahi kul ahmed nasibidir
Yüce dağlar sen de ben gibi ol’sın
Felek bir silledir vurdu gidiyor
Ayrı düştüm yarenimden eşimden
Felek bir silledir vurdu gidiyor
Yağmur yağar bahçada gül bitirir
Yel estikçe rayihasın getirir
Sarı çiğdem öbek öbek oturur
Bahar bir güldedir sardı gidiyor
Yücesinde ılgıt ılgıt karın var
Seni yaylayacak da dumanın var
Bilmem öyle bilmem şöyle kulun var
Dağlar bir yaredir sardı gidiyor
Kırmızı gül gonca açmış yazınan
Bir doru atınan kolda bazınan
Bir dem sürmedim on yedide kızınan
Çare bir kızdadır yaktı gidiyor
Yaz gelince iller göçer de konar
Yiğitler suyundan içip de kanar
Pınar başında yar deyip de çömer
Zaar bir çaredir yandı gidiyor
Yüce dağlar melil mahsun kalasın
Fethetmeye geldim yarin kal’asın
Onbeşinde gelin oldu duyasın
Zaar biçaredir yaktı gidiyor
Yine duman aldı dağların başın
Kudretten karadır yarimin kaşın
Şu güzele bir gonca da gül verin
Ak göğsü üstüne sardı gidiyor
Ahi ahmedin yanmıştır çırası
Gelmiyor bir türlü daha ölesi
Güzeller çerağı kendi yanası
Bu da biçaredir yandı gidiyor
ahi kul ahmed nasibidir