Algın algın bakan güzel
Süz Allah’ını seversen
Uğrun uğrun kaçan güzel
Gel Allah’ını seversen
Gönül ince taze arar
Onbeşine bassa yeter
Beşi birlik döşde çavar
Tak Allah’ını seversen
Edep erkan güzel harcı
Baha ister gönül şavkı
Bir soysuza varır bahtı
Git Allah’ını seversen
Huyu güzel gönlü zengin
Beli ince hali düzgün
Bir yiğide vara görsün
Yan Allah’ını seversen
Turnalarla selam salar
Bir gönüle sırtın dayar
Bahçalarda güle ağlar
Gül Allah’ını seversen
Seni sevdim deyu eller
Eller deyu küser güller
Sabah akşam kulun kollar
Bak Allah’ını seversen
Allah güzel, güzel sever
Can canana yanar ağlar
Dostluk güzel sohbet karar
Et Allah’ını seversen
Bir güzele ömür verdim
Ömre sazdır gülüm benim
Goncasını yare yazdım
Aç Allah’ını seversen
Güzel sevmek günah değil
Kadı versin hüccet eğil
Senden alsam berat kavil
Ver Allah’ını seversen
Dört kitaba mana düştüm
Düştüm amma cana yordum
Bir kul iken baha oldum
Gör Allah’ını seversen
Bu sevdanın yolları zor
Can elinden cananı kor
Bencileyin sevmeyi gör
Gör Allah’ını seversen
Katre idim derya içtim
Boydan aştı aşka düştüm
Aşk boyadı kane ben’im
Gör Allah’ını seversen
Dal boyuna aşık oldum
Gül domurun sorgu ettim
Bir onbeşe yazgı düzdüm
Gel Allah’ını seversen
Halden erir yürek yağı
Yeldir yeldir geçer çağı
Üç Osmanlı avrat bağı
Çöz Allah’ını seversen
Çirkin güler güzel ağlar
Düşman güler dostlar ağlar
Bu kervanı kimler bağlar
Boz Allah’ını seversen
Kol doladım ince bele
Göz mizanım aşkı içe
Kim söylemiş ele güne
Bak Allah’ını seversen
Geçti yazım geldi güzüm
Yar olmadı gönül sazım
Biri yaşım biri ölüm
Aah Allah’ını seversen
Siyah zülfü ak gerdana
Domur göğsü aç kuluna
Ziyan etmem al koynuna
Gör Allah’ını seversen
Dosttan gelir kahır bela
Gül söylenir ahir daha
Od gönülde yanar naza
Yan Allah’ını seversen
Ahi ahmed karar etmez
Bir seviye ömrü yetmez
Cübbe ile döner dönmez
Hay Allah’ını seversen
EN SON KITANIN AÇIKLAMASI: ahi ahmedin karar etmemesi ahi olan biz ile ahmed olan peygamber efendimizin karar etmemesidir ki kararsızlık ALLAH’ı aramakta ve yaptıklarında bir noktada durmayıp sürekli ümmeti muhammedin işlerine koşturmamızdadır.
Bir seviye ömrün yetmemesi demek ALLAH’ı sevmeye ömrün yetmemesi ve doyulmaması demektir.
Cübbe ile döner dönmez demek, seven aşığın arşu ala’ya çıkarak ALLAH aşkından cübbe ile dönmeye başlaması demektir. bu cübbenin uzunluğu kişinin dininin takva derecdesini gösterir. biz de bir gün arşu alaya çıktık ve bembeyaz ve uzun bir cübbeyle aşktan döndük durduk. bir ara cübbem önümden açılır gibi oldu ise de hemen döşümü kapattım ve dönmeye devam ettim. bunu takvamdaki kısa süreli bir düşüşe bağladım. bu dönme biçimi sade bir biçimde değildi.adeta operalardaki zıplayarak birçok figürü yapma şeklindeydi.
Cübbe ile döner dönmez HAY denmesi bu dönme fiilinin ALLAH’a bağlandığını açık olarak göstermek içindir.
Bu kıtada anlatılan şeyleri aynen yaşadığımız için böyle yazılmıştır. aynı günlerde çok yüksek bir iman ve cezbe yaşadığımızı ve hacca gittiğimiz 1995 yılında olduğunu söylemeliyim.
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
Yanar oldum aşk yoluna
Döner oldum dost yoluna
Kanatlandım Hakk yoluna
Döner oldum dost yoluna
Beni benden alan mahı
Feda edem canım dahi
Kimse bilmez gönül dahi
Karar düştüm dost yoluna
Gele duram aşk yane
Yana duram halden hale
Çevireler canım sene
Kıyar oldum dost yoluna
Aşk şarabın zehri yakmaz
Zehir versem öle durmaz
Canan dahi parmak banmaz
Banar oldum dost yoluna
Yedi iklim emre düştü
Süleymanı cemre düştü
Mülki dahi cevre düştü
Koyar oldum dost yoluna
Gönül çıkar dosttan âri
Dost bazarın candan âri
Tenim kalır yerden âri
Yanar oldum dost yoluna
Tacı tahtı terk eyleyem
Miskin bahtı kul eyleyem
Mahlükata şah eyleyem
Göçer oldum dost yoluna
Rahmet kılar şeyh olasın
Ahi düşer hal olasın
Canan yazar can veresin
Verir oldum dost yoluna
Aşk şarabı içen bilir
Hem divane olan durur
Benden geçen kuldan olur
Candan olam dost yoluna
Bağlar başı boza dursam
Dağlar kaşı yaza dursam
Senden âlâ kime kopsam
Divan duram dost yoluna
Ahi ahmed var bi-çare
Yarden ayrıldım ne çare
Onmam gayri gönül yare
Payan olam dost yoluna
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
Sen yarattın kamu alem
Bilmeyedir varın içun
Aşk ateşi sarmış diyem
Yandığımı bilmek içun
Suret verdin ol’dur canı
İman ile sardın anı
Bizimledir Kur’an kânı
Dediğini yazmak içun
Taat kıla arif kişi
Kabul ola canın kuşu
Yazlı kışlı aşkın beşi
Didarını görmek içun
Seni bilmez cahil kişi
İblis dostu olmuş işi
Tuta durur etek ucu
Şeytanına kulluk içun
Dost elinden uça dursam
Sabır çeki dava kılsam
Varı yoğa nice versem
Nefs kal’asın yıkmak içun
Gele dursam Hakk’tan yane
Hakk’ın sazı yoktan yane
Ömür varken önden sona
Gafletimi aşmak içun
Aşktan yana sefa dedim
Gönül gözü cefa buldum
Reva eyler yana canım
Aşıkları bilmek içun
Aşkı bilmez ahmak kişi
Candan olmaz heç bir işi
Muhanetin görmez gözü
Aptalları ayruk içun
Sevdim seni gönül dağı
Aşkı yazdım Halil bağı
Gelen giden can otağı
Cananları ayruk içun
Yar eyledim yar eyledim
Senden ayrı dost peyledim
Emaneti huş eyledim
Günahları sevap içun
Bilmez idik Hakk’tan fehim
Zikir ile didar işim
Zelil olup Allah yarim
Canı feda etmek içun
Saf bir kalple yandım melül
Baha ister gayret delil
Ben’i yiten olmaz zelil
Allah’ında yokluk içun
Dertsiz aşık yakın düşmez
Hakk’ı yaran levhe yazmaz
Gönül gözü açan bilmez
Bildiğini nisyan içun
Hakikat sözleri bilmek
Aşkla yanıp canın satmak
Aramak ne kendi yazmak
Aşığını bilmek içun
Sırrından perdeler açıp
Zorluk, cefa ve horlatıp
Hem canı dara düşürüp
Derslerini vermek içun
Aklı sildim gömlek giydim
La mekanda Mecnun oldum
Nazlar mahı Leyla yazdım
Arşu âlâ şenlik içun
Kelamla yakar her seher
Mahbubuna cemal yazar
Gayrin geçtim zatın nazar
Yekliğini bilmek içun
Cemal cefa, yazar yoğa
Mahşerde yakışır kula
Aşık deyu yaratıla
Talipleri yazmak içun
Kul olanı bezer nura
Adıyla yar yazar aşka
Kuldan canan ümmet kaşa
Bazarını kurmak içun
Cefa ile cemal yaza
Celal yakar komaz sefa
Yada yaşlar salar vefa
Sevdiğini yahşi içun
Ümitten korkuya mihrab
Delilin vardan yoğa ab
Altundan gümüş ne hisab
Hatırını saymak içun
Bir kamilde toprak olam
Aşk yoluna candan geçem
Dermanını dertten bilem
Yandığıma duman içun
Manası Hakk’tan, kelam kuldan
Ölenler bela var dosttan
Hakk’ın sazı feta haydan
Hallerimi eman içun
Kul olan tevhidle uça
Burak ilen arşa çıka
Alemleri Hakk’tan göre
Ümmete de dönmek içun
Birdir arş’da Yusuf nebi
Züleyha bilmez kim dahi
Gömlek yırtmış döşten âri
Sadıkları ölçmek içun
Sen bir züleyha bul cemal
Kaçmayam ben ahı cemal
Ahi ahmed saki cemal
Kulluğumu sıga içun
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur…
Sana açtım ellerimi
Mahsun etme didarından
Bu ümmetin kullarını
Mahrum etme didarından
Hergün seni fikir etsem
Şükür dahi yavı kılsam
Ölsem ölsem karar etsem
Yoksun etme cananından
Beni benden alan Hakk’tır
O’na türlü dilek yoldur
Ayruk saza sözüm çoktur
Aşkın etme yaranından
Sırattan düşem uçmağa
Cehennem od’na yanmağa
Karalar yüzüm sürmeğe
Yavsın etme salahından
Ey yarenler ölem deyu
Ettiğimi bulam deyu
Aybım vura yüzler deyu
Darda koma günahımdan
Gerçek kula kulluk sefa
Ağıt kılam gülsem cefa
Hemin geldim nefse kara
Kal’asını yıkasından
Eyi amel etsem kaşa
Azap yazmaz Cebbar beşe
İki alem canan düşe
Mahbub ola emanından
Ecel ere bir gün ölem
Pişman ola dara gelem
Sağ yanıma dahi verem
Kulluk eyler belasından
Karşıma gele ni’ttüğüm
Zülüm dahil ne ettiğim
Yolum nicedur gittiğim
Varam eyler kararından
Sala eyle ele bele
Dört tekbire aşkın yele
Ömür sazı kemal düşe
Ahir yaza nicesinden
Ahi ahmed dua sözü
Kalpler çalar Hakk’ın sazı
Muhammed’e kaştır yüzü
Karar etme makamından
Ey biçare ahmed ahi
Günahını sırtla dahi
Sığındığın Allah gani
Rahim eyler halasından
(Dört tekbir=cenaze namazı)
(didar=gönül)
(gani=zengin, Hakk sıfatı)
(dar=zorluk)
(Mahbup=sevgili)
(eman=güven, koruma)
(Cebbar=Hakk ismi, zor kullanan)
(beş=beş vakit namaz)
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur..
Felek vermezsin dengimi dengime
Güzeller mahsun var git yiğit mahsun
Kader düşürür güzeli kötüye
Güzeller mahsun var git yiğit mahsun
Yolum çavarmış yüğsekten engine
Cana yakarmış yürekten ingiye
Seni yazarmış aşıktan densize
Yürekler mahsun var git canlar mahsun
Allar giyermiş kastın bana mı?
Dallar ağarmış baştan başa mı?
Güller güzlemiş halden hale mi?
Bülbüller mahsun var git dallar mahsun
Gönül sarayı canan elindeymiş
Canla canan harda bir yolundaymış
Cahille ahmak ola zenaatmış
Cananlar mahsun var git saray mahsun
Al yeşil fistanlar sendedir sende
Tac eyler gülleri nicedir elde
Gör aşkı şöyle bir gözdedir gözde
Aşıklar mahsun var git gözler mahsun
Dağlar aşam yaylalara baharın
Güzel saram gönüllere sevabın
Ha bir eksik ha bir fazla yaranın
Yaylalar mahsun var git dağlar mahsun
Gönül ister hem konayım güllere
Ardı sıra sara duram bellere
Sordum idi şu feleği yollara
Gelenler mahsun var git giden mahsun
Yollar uzun uzar gider dalolur
Güller açar bağı bahçe yarolur
Garip gelen garip gider elolur
Eylerim mahsun var git eyler mahsun
Ağalar beyler muradım yardedir
Onca millet peşim sıra yoldadır
İflah olmaz yarelerim kalptedir
Yareler mahsun var git eller mahsun
Çadırlar baş eğer başa başeyler
Canlar döşüne söylermiş nazeyler
Garip kullar selamı bir sıreyler
Çadırlar mahsun var git döşler mahsun
Gam çekme gam çekme divane gönül
Bunlar da geçer Hakk’ın yeri gönül
Ümitsiz olma elden gelen gönül
Gülenler mahsun var git gönül mahsun
Şu kara kaşlara versem varımı
Nice yiğitler cenk eder bendimi
Kimse bilmez közdeki aşkımı
Yiğitler mahsun var git aşık mahsun
Aşık kul ahmed de döner dövünür
Güzeller için yandıkça yeldirir
Bir garip ölmüş kimsesi oldurur
Güzeller mahsun var git ahmed mahsun
aşık hattat ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur..
Neşetim Neşetim aslan Neşetim oy..
Kara topraklara düştü Neşetim oy oy..
Bu dünya dost olmaz şu eyilere oy
Yare gönüllere düştü Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Gardaşım oy oy
Bahar olur yazı gelir kışlanır oy
Ömür yaşar zaman gelir eyleşir oy oy
Gönül sever kulluk eder yükselir oy
Nice gönüllere erdi Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Sırdaşım oy oy
Türkülerin dili sustu neyleyim oy
Bülbül garip güller solgun son sözüm oy oy
Bozkırın Tezenesi çalar gönlüm oy
Dar-ı kararına vardı Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Ağıtım oy oy
Abdallar içinde sen misin yanan oy
Hakka ruz eyleyip kendinden geçen oy oy
Bahçelerde bağlarda gönül çalan oy
Yar-i toprağına indi Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Belalım oy oy
Muharrem Ustanın sazından ağzı oy
Hem dahi alırmış aşkı çerağı oy oy
Kullar içinde yaşarmış takvayı oy
Gönüllere aşkı ektin Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Sevabım oy oy
Sana hazine dediler yaşarken oy
Gurbanım zahide yetim kalırken oy oy
Gönül dağı kalpten kalbe geçerken oy
Kara topraklara kandı Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Sebebim oy oy
Türküyü kulaktan kalbe indirdin oy
Göğnüm hep seni arıyor dedirdin oy oy
Neredesin neredesin eyleştin oy
Gariplere el attın sen Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Hemşehrim oy oy
Sen çaldıkça eller bilmedi kadrin oy
Ankara’dan Almanya’yı yol ettin oy oy
Garip bülbül öter oldu makamın oy
Sinelere sırrı açtın Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Yoldaşım oy oy
Acem kızı nen olurdu gülleri oy
Ahu gözlerde aradın aşkını oy oy
Leyla mı sardın mecnunun yorgunu oy
Babadan geçmek olur mu Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Nazarım oy oy
Kaç yıl yaşadın hele yazlı kışlı oy
Nice dertler çektin sinende gizli oy oy
Baha kıldın “kalsa nefesten ayrı” oy
Dar-ı emanına koştun Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Yanarım oy oy
Dediler bugün bir adam öldü oy
Adam kim milyonlar başına ağdı oy oy
Türküler gönüllerde yetim kaldı oy
Arşu âladan duyur sen Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Güllerim oy oy
Kırşehir’den çıkarmış bu yiğitler oy
Bağrına dönermiş ömrü yitikler oy oy
Bu kaçıncı düzdüğüm ağıtlar oy
Avşarın döküldüğü yurt Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Hazanım oy oy
Şirin ettin Kırşehir’in tadını oy
Deldin bir haberle kara bağrını oy oy
Sensiz tadı yok sineler aşkını oy
Gönüllerdir tahtın şirin Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Yitirdim oy oy
Baş sağolsun baştanbaşa yol olsun oy
Türkülerde cansın canın sağolsun hey hey
Bir kelamlık saltanatın yürüsün hay hay
Gönüller turabın yazdım Neşetim hey hey
Neşetim oy oy
Niyazım oy oy
Neşet ölür kalan sağlar bizimdir oy
Namı yürür kalan canlar şirindir oy oy
Bu kaderi taşa çalsam yeridir oy
Bin bir gülle Hakk’a koştun Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Yanarım oy oy
Aşık kul Ahmet de yanar yakılır oy
Bir Neşet uğruna ağıt döşenir oy oy
Cümle kullar ile kalbi yanaşır oy
Kalpden kalbe yol eyledin Neşetim oy oy
Neşetim oy oy
Gurbanım oy oy
Bu ağıt, Neşet Ertaş’ın cenazesine Ankara’dan Kırşehir’e giderken otobüste yazıldı ve Kırşehire gelen gelmeyen yüzlerce kişiye dağıtıldı tarafımızdan..
Neşet hemşerimle bundan yaklaşık 10 sene önce kırşehirde stadyumda konser vermeden önce bir söyleşi yapmıştım. Orada kendi aşireti olan Avşar aşiretine çok bağlı olarak gördüm. Şiirlerinde Ancak insani bir yol izledi. Bunda onun aşiretinin aşağılanmasının da etkisi var denilebilir. İnsanlıktan bu kadar bahsetmesinin nedeni bu olsa gerek.
İkinci olarak Kırşehir’i de öne çıkardı denilebilir. Şirin kırşehir ismi onun eseridir ve bu bir milliyetçiliktir denilebilir. Ancak zamanla insani tavır ve söylemler yerellikten çıktı ve topluma mal oldu.
Buna rağmen Hakk’ın sazından da çaldığı oldu. Derin anlamlı ifadeler inançlı kesimden de taraftar buldu denilebilir. Halk kendini neşette bulunca onu kendisi için sevdi.
Babası Muharrem Ertaş ile 15 yaşımda karşılaştım. Bir düğün için usta aramaya bağbaşı mahallesine gitmiştik. Bir eve girince bana büyüklerim sen bu odada otur biraz dediler ve onlar usta aramaya gittiler. Oturduğum evde karşımda sedirde bir adam bağdaş kurmuş oturuyordu. hiç konuşmadan o bana baktı ben ona baktım durdum. Tam yarım saat. Fakat adamdan öyle bir rahmet akıyordu ki anlatamam. Benim 10 yaşımda keşfim mevlanadan aşk şarabı içerek açılmıştı. Ben Muharrem ustanın rahmani tarafını görüyorken herhalde o da bendekini görüyordu. Derken
aşık hattat ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur..
Allanır pullanır kınalar yakar oy
Sürme ile nazara kimler girer oy
Hörü, gelin olmuş da ata biner oy
Yollar uzun ince beller sorulmaz oy
Allı gelin allı gelin oy oy
Al kuşakla bağlı gelin oy oy
Kızılırmak yaran olmaz oy oy
Atlılara baş bu gelin oy oy
Al kuşağı dolar idi gardaşı oy
Boz eğeri ata vurdu yoldaşı oy
Üç köy öte varmak idi maksadı oy
Eller ırak nice kader sorulmaz oy
Allı gelin pullu gelin oy oy
Dualarda güllü gelin oy oy
Kızılırmak canan olmaz oy oy
Canlar ile baç bu gelin oy oy
Damlar boş kalırmış gelin gidince oy
Yollar tozuturmuş güvey gelince oy
Köprüler yıkılırmış kavuşunca oy
Kimler uzun nice canlar sorulmaz oy
Boylu gelin poslu gelin oy oy
Yiğitlere yaslı gelin oy oy
Kızılırmak nadim olmaz oy oy
Kimler ile göçtü gelin oy oy
Görümceler yengeler kaynanalar oy
İmamlar beyler nicedir ağalar oy
Yandı yandı köz köz oldu ciğerler oy
Kimler yanar nice hallar sorulmaz oy
Allı gelin pullu gelin oy oy
Domurları terli gelin oy oy
Kızılırmak gonca bilmez oy oy
Ağıtlarda yazgı gelin oy oy
Ulak saldım yarim gele kavuşak oy
Üç yüz atlı beş yüz yaya buluşak oy
Kapaltı’nda atlıları tozutak oy
Köprü gider canlar düşer sorulmaz oy
Allı gelin zorlu gelin oy oy
Meleklere hörü gelin oy oy
Kızılırmak taze bilmez oy oy
Azrail’e sözlü gelin oy oy
Köprüler yıkılır yiğitler ölür oy
Yazgılar çözülür kötüler kalır oy
Dua okunur ağıtlar yakılır oy
Gelin gider yiğit ağlar sorulmaz oy
Allı gelin akça gelin oy oy
Gönüllere gökçe gelin oy oy
Kızılırmak iman bilmez oy oy
Allah’ına kul bu gelin oy oy
Kızılırmak zalımsın zalım zalım oy
Koç yiğitler yutar oldun yanayım oy
Beş köprü de sırtına ben vurayım oy
Giden gitsin sular çağlar sorulmaz oy
Allı gelin şallı gelin oy oy
Ağıtlara düştü gelin oy oy
Kızılırmak edep bilmez oy oy
Muhammed’e koştu gelin oy oy
Kayseri Sarıoğlan ilçesi, Karaöz Köyü girişinde bulunmaktadır. Şahruh Bey, Alaüddevle Bozkurt Bey’in oğlu olup, bu köprüyü Kızılırmak üzerinde XVI.yüzyılın başında yaptırmıştır. Şahruh Bey’in oğlu Mehmet Bey tarafından da 1538-1539 tarihlerinde onarılmıştır. Bu onarımla ilgili bir kitabe köprü üzerinde bulunmaktadır. Kitabenin mealen anlamı:
”Bu köprüyü h.945 (1538-1539) ‘de Alaüddevle Zulkadirî Sasani’nin oğlu Şahruh Bey’in oğlu Mehmet Emir Abdullah eliyle onardı”.
Köprü muntazam kesme taştan yapılmıştır. Sekiz kemerlidir. Ortada yüksek sivri bir kemer, onun yanında da gittikçe alçalan beşer kemer daha bulunmaktadır. Yanlardaki korkuluklar iyi bir durumda olup, köprü günümüzde de kullanılmaktadır.
KÖPRÜNÜN HİKAYESİ
Rivayete göre Şahruh Köprüsünün eski yeri şimdiki yerinden 1600 metre daha yukarıda imiş. Köprü uzun yıllar insanları Kızılırmak’ın üzerinden geçmesine vasıta olmuş. Günü gelmiş yorulmuş insanları taşıya taşıya. Günün birinde üzerinden düğün alayı geçerken yıkılıvermiş.
Kayseri ve Yozgat’tan hareket eden iki düğün alayı köprünün üstünde buluşmuşlar. Ağıta göre köprünün üstünde üç yüz atlı, beş yüz de yaya varmış. Bunca insanı taşıyamayan eski köprü yıkılıvermiş ve Kızılırmak’ın azgın sularına kapılan insanlardan kimisi kurtulur, kimisi Kızılırmak’ın azgın sularında kaybolup gitmiştir.
Aşık hattat ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
Ben yarimden ayrı düştüm düşeli
Her anım bin yıla döndü gidiyor
Yine azab oldu ömrü sürmeli
Gönlüm cefalara düştü gidiyor
Belli olmuş bağlarının boranı
Çözülmüyor dağlarının kemanı
Onbeş oldu soframızın horanı
Rızkımız mevlaya kaldı gidiyor
Her geçen günde artıyor vebalım
Bağı bahçe viran oldu bazarım
Az yaşa çok yaşa sonu babalım
Ömrümüz kazaya kaldı gidiyor
Gide gide yollar yokuşa vardı
Uzak oldu dostlar canıma yetti
Ciğerim yandı da yar köz köz oldu
Salahım duaya kaldı gidiyor
Divane olmuşum niyazım yeter
Gam alır gam satar bizarım yeter
Zalım felek kıyamette de naçar
Ahiret kaderi yazdı gidiyor
Nazar kılam sen yar ile yarana
Baha eyleyem gel canı canana
Ahdim kavi yaz ol cümle cihana
Aşkımı canana verdik gidiyor
Kömür gözlüm de ahdimi alırım
Almaz isem çekerekten ölürüm
Güzeller içinde seni bilirim
Ahdimi güzele verdik gidiyor
Ferhat ile dağları deliversem
İmanla azraile canı versem
Güllerle Muhammed’e koşuversem
Cenneti rızaya saydık gidiyor
Allar ile donatsalar donumu
Hakk’a doğru çevirseler yönümü
Yeyip içsem hatırlamam ölümü
Dünyayı şeytana verdik gidiyor
Selvi boyla endam akıl ziyanı
İnce belde zülüflerin turası
Neresidir güzellerin yaylası
Aklımı güzele sardık gidiyor
Güzel altın tas içinde bal mısın
Onca çiçeklerden çavan dal mısın
Cenneti aladan kokan hur’misin
Güzeli bal ile ölçtük gidiyor
Gel beni düşürme mihnete derde
Aşka düşenim canana kul nerde?
Yiğit olan yiğit canı bazarda
Yiğidi can ile ölçtük gidiyor
Ilgıt ılgıt esen seher yelleri
Yarden ari çav da gel al şalları
Sordum bize varmaz imiş yolları
Yarimi yabana saydık gidiyor
Ak göğsünde yar memeler görünsün
Siyah zülfün tel tel olsun örülsün
Bilmem namahremsin bilmem canımsın
Bahayı kitaba saydık gidiyor
Leylağa karıştı çemenler dağlar
Suyundan içermiş güzeller beyler
Ben sıdkımı bozmam da sunam ağlar
Ağıtı sunaya verdik gidiyor
Ahi kul ahmedim yönün çevrilsin
Aşk bazarında kim canın yeldirsin
Ha yaşadın ha öldün şu şarabsın
Kitab-ı aşkı içtik de gidiyor
hattat aşık ahi kul ahmede nasibdir
Ey gönüller dostu aşkım, Yandım sana bi hoş gelir
Senin aşkından yüreğim, Taştı bana bi hoş gelir
Aşk od’na yansam ne hoş, Ağlamaktan oldum serhoş
Aşksız gönül katı berduş, Yürek bana bi hoş gelir
Aşk od’na yansam gerek, Güldüğüme ağıt düşek
Bir gönüldür can verek, Kafirlere nahoş gelir
Ben söylerem Hakk’tan yane, Cihanı tuttu avaze
Kim gördüğümden azade, Her birinden bir taş gelir
Var nice taşlar atılaydı, Taşlara başlar tutulaydı
Dost ilinde bilineydi, Sevdiğime bir hoş gelir
Kimmiş bizi aşık bilen, Sevdiğimiz Hakk’ı beyan
Vay şu aşkı inkar eden, Gözü kaşı bi hoş gelir
Niceleri var ki bilmez, Talih zebun eyler gülmez
Aşk elinde yavaş olmaz, Yazı kışı bi hoş gelir
Saf gönüller ele kanmaz, Yolunda yokuşta durmaz
Hakk’ı sevenler bilinmez, Kamu alem gardaş gelir
Ahi ahmed bil kendini, Dosta açıp şol gönlünü
Hangi telden çalsan sazı, Ol sultana yahşi gelir
aşkın kudreti
İşidin ey yaranlar, Kıymetli güzeldir aşk
Verilmez hiç cahiller, Hürmetli güzeldir aşk
Hem vefadır hem cefa, Can uçurur canana
Muhammeddir Mustafa, Sevmeli güzeldir aşk
Dağa düşer yel eyler, Yaylalara gül eyler
Sultanları kul eyler, Cüretli güzeldir aşk
Kim ki aşka vuruldu, Yoktur cihan kaygusu
Aşk iledir bilgisi, Edepli güzeldir aşk
Denizleri kaynatır, Rüzgar olur söyletir
Mahbup olur çığırır, Kudretli güzeldir aşk
Akılları şaşırtır, Belalara düşürür
Yalnız benim dedirtir, Makamlı güzeldir aşk
Ahi ahmed neyleye, Didarını boylaya
Ol muhabbet toylaya, cihanı dönderir aşk
aşık ahi hattat kul ahmete nasibdir
Aşk
Türlü cevr-u cefanın, namına aşk demişler
Bu cefayı ol süren, dosta gönül ekmişler
Aşk urur onca bela, çevirir nice hale
Dost elinden pervane, hay melamet etmişler
Her kim ki aşka düştü, her dem kaynadı taştı
Ol dirlik serencamı, her tarafın urmuşlar
Her kim aşka can ise, evvelde yazgı ise
Aşka hem yaran ise, can od’u pek urmuşlar
Ahi ahmedin canı, başında aşk çeraı
Her kim aşkı inkarı, bu meradan sürmüşler
aşk
İşidin ey yarenler, aşk bir güzele benzer
Aşkı olmayan kişi, yüreği taşa benzer
Taş yürekte ne biter, gülden ari dert biter
Nice tatlı söz söyler, manisi ağuya benzer
Aşk ile gönül yanar, yandıkça muma döner
Taş gönüller kararır, hayratı şerre benzer
Kim sultanın kapısı, aşk iledir kerpici
Aşık tutar yapısı, yaldız paşaya benzer
Endişeden âri ol, selam üzre halim ol
Aşk ile yan ahi ol, postu dervişe benzer
Aşık
Bana can sensin canım, sensiz kararım yoktur
Arşda sen olmaz isen, bil ki nazarım yoktur
Her daim seni gözler, sözümle seni söyler
Gel gör ki senden ayrı, özde bazarım yoktur
Çün ben benden geçmişim, benden sana uçmuşum
Gayri ne halde isem, bir an kararım yoktur
Eğer beni yakarsan, yetmiş kez öldürürsen
Yine dönerim sana, zira hiç arım yoktur
Aşık canına kim dost, canı birdir maşukla
Türlü türlü hali var, gayri meramım yoktur
Canu gönül akıldan, ne ayrı ne mülkü var
Her yufkada eli var, aşkda dermanım yoktur
Bu dirliği seversen, aşk eteğini tutasın
Aşk ile ol nesneye, gayri zevalim yoktur
Aşıklara bu suret, yüzbin gömlek içeru
Nicedir rüzgar esmez, hüsran zamanım yoktur
Ahmed dahi aşığın, göster didarın ona
Cananım dahi sensin, közde şikarım yoktur
aşık
Aşk ile postum lal oldu, görünmeye bir hal oldu
Saralı bir can eyledi, ele berhudar söyledi
Hakk Teala dostlar yazar, birliğine şahit kılar
Nice giriftar kılar da, ele dünyayı peyledi
Arifleri sorgu etmez, aşıklara huri vermez
Bir dem kendin unutturmaz, ele şeytanı peyledi
Selam eyler selam eyler, selamdan gönüller peyler
Bir nice aşıklar ağlar, ele benliği peyledi
Var iken yok musun harda, bulunmaz bahası canda
Ayrılık olduğu yerde, ele nizaı peyledi
Nefsin kal’asın yıkalım, tarikattan yol bulalım
Er eteğini tutalım, ele şeriat peyledi
Er ile çıktık yola kim, bulunmaz baha sunalım
Hakikatle hay olalım, ele tarikat peyledi
Nişanı aşktan esirdi, bu canı yoktan var itti
Yüz bin marifet sanatım, ele hakikat peyledi
Marifeti şeriatın, dini aşkın yoluna mı
Aşığı nice ettin sen, bene Mansur’u peyledi
Gel gör ki hiç değişmiyor, softaların iktidarı
Aşk eyledim marifetle, ele şeriat peyledi
Şükür ki Allah’ın şanı, aşktan yanadır kılıcı
Ölmez aşk yakmaz aşıklar, bize ahiret peyledi
Aşkın demi
Aşık gönlünü açar, cananını eyletir
Aşksız olan neylesin, şeriatı peyletir
Aşıkın canı aşkdur, aşkla yanar eğlenir
Aşığın verdiği can, çün aşksızı horlatır
Kimi mal mülkü sever, kadınla döner dünya
Aşığa mal yoktandır, yoktan olalı giyer
Aşık dünyayı neyler, akıbeti terk eyler
Aşk eteğin tutmuştur, kim ölürse yanar gider
Ezeliden bir kadeh, sundu bana cananım
İçeliden beri ah, kim içmezse hoyrat gider
Ahi ahmed nişanın, aşktan esirdi canın
İçtikçe her dem halin, aşktan yanalı gider
Mansur:şamda “ben allah’ım” dediği için idam edilen kişi
aşık ahi kul ahmede nasibdir