Kumaş olsam arşın arşın yırtsalar (Koşma)

Kara gözlerine kurban olduğum

Koma beni el yerine sevdiğim

Gurbet elde kem haberin alırsam

Koma beni el diline sevdiğim

 

Dağların karı bağların gülü mü

Etti beni divane mi deli mi

Ayrılık elinden bağım ezik mi

Koma beni gazeline sevdiğim

 

Darılma sevdiğim sözümdür sana

Seni severim cefa etme bana

Al yanaktan bir buse ver sen bana

Koma beni yad eline sevdiğim

 

Yine esti muhabbetin yelleri

Coştu m’ola göz yaşının selleri

Garib kaldık nideydik bu illeri

Koma beni yadellere sevdiğim

 

Kumaş olsam arşın arşın yırtsalar

Yar beline büklüm büklüm sarsalar

Dilim söyler amma gözlerim ağlar

Koma beni ara yerde sevdiğim

 

Ahi kul ahmed senin bir kölendir

Al sat öldür ister ise dolandır

Ben bu aşkı nerde bulsam yamandır

Koma beni ateşine sevdiğim

 

 

ahi kul ahmed nasibidir

4 Mart 2016
Okunma
bosluk

Ağdı gönül (Varsağı)

Yollar uzun ağar çeker

Severim sevdiğim seni

Söyler dilim sıla çeker

Severim sevdiğim seni

 

Muradına ermek diler

Çifte güzel sarmak ister

İnci mercan takmak diler

Severim cananım seni

 

Hey efendim hey aşk olsun

Kupalara zem zem dolsun

Onbeşine girmiş olsun

Severim meramım seni

 

Gönül sırrı açmaz ele

Sıra gele düşe derde

Bir nefeslik sevmek diye

Severim mihrabım seni

 

Sattım gitti varı yoğa

Düşen bilir aşk-ı vera

Gel seninle ölek daha

Severim gül’zarım seni

 

Esti yeller bağrım sarar

Dertli gözler yaşlar arar 

Nazlı yare bahar sorar

Severim sevdalım seni

 

Namertlere aman olmaz

Usul adap erkan bilmez

Dost edinen iflah olmaz

Severim belalım seni

 

Gönül gözü açmayınca

Alemleri görmeyince

Hakkı’ın nuru ermeyince

Severim yaranım seni

 

Akıl alma cahillerden

Düşüp kalkma kötülerlen

Bilir bilmez aptallardan

Severim maralım seni

 

Güzel gel şöyle sarılak

Akşam sabahı katışak

Ölerekten hay bilişek

Severim ceylanım seni

 

Yaylalarda güzel gezer

Dolanır pınara iner

Bakracına yiğit ister

Severim kınalım seni

 

Toprak oldum güller beni

Suya ağdım canlar demi

Dahi yakîn eyler canı

Severim beyanım seni

 

Canlar canı güle düşmüş

Güle yanmış beni silmiş

Daha kimler Hakk’ı bulmuş

Severim ayanım seni

 

Bir güzele ağdı gönlüm

Ağmak ne ki çöğdü gönlüm

Git işine emmi oldum

Severim kararım seni

 

Ahi ahmed sevdi güzel

Güzellere düşmek güzel

Hazan oldu bilmez gazel

Severim söylerim seni

 

Ahi kula ahmed taştı

Varıp deryaya ulaştı

Aşkın şarabından içti

Severim veraım seni

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

16 Mayıs 2013
Okunma
bosluk

Gövel ördek yarim (Koşma)

Ben bir selam salsam kara gözlüme

Leblerini çöze dursun varayım

Bu bir helal güldür nigar kaşına

Domurları sıka dursun nideyim

 

Kurban olam kaşlarına yayına

Sala saldım güzel  deyu acuna

Kimler yanmış benden âri mahına

Karanlığı çıka dursun göreyim

 

Bahar gelir yazı gelir yar olmaz

Gazel düşer kışı erer vazgeçmez

Gönül budur kıza dula aldırmaz

Etekleri  çemre dursun geçeyim

 

Dağlar mıdır kaşı kardan çekilmiş

Açar perçemini aşka karahmış

Uzar dallarını boydan çalarmış

Cariyesi yuya dursun beleyim

 

İntizar etmem de etmem elaman

Yüreğime ingi indi vayanam

Kullarını zulme çeker yaraman

Belaları yağa dursun yanayım

 

Divane saydılar divan kurdular

Cahile verdiler cehlim yudular

Alime yazdılar saçım yoldular

Hallerimi bile dursun cahilim

 

Bire aldım hiçe sattım bilmezler

Dost aşkına gayri düştüm görmezler

Ben bu aşkı güle verdim yelmezler

Gözlerimi sile dursun maralım

 

Aldım idi aldım idi algınım

Aldan âri çaldım idi vurgunum

Seni seven kullar öldü bir benim

Binlerini yıka dursun zalımım

 

Bahar yazdım kış okudum üşüdüm

Kömür gözlüm yan gönlüme eşkinim

Sar beni sarmala beni öldüğüm

Kucağını aça dursun çiçeğim

 

Ne kadar medhetsem göğcek mi göğcek

Al yeşiller içinde gövel ördek

Seyfeye süzülür turnalar oncak

Muradımı duya dursun cerenim

 

Gayri dayanamam gayri düşmeğe

Al kanlar içinde kolda yatmağa

Yar sarmalamış da göğsün emmeğe

Dermanımı  vere dursun sarmalım

 

Gel otur yanıma kavak yelleri

Irganan selvinin savak tülleri

Bahçaynan bağların ayrık otları

Baharımı çiçek dursun çiğdemim

 

Duaları saldım idi ardından

Gelmez gitmez yemez içmez Rahman’dan

Yetir deyu arşa çıktım aşkından

Kâfurunu  içe dursun cennetim

 

Ahi ahmed yanar imiş güzele

Güzel yakmaz imiş kulu düşene

Gari seni  yazdım kadı şerhine

Gayrisini  sala dursun  birtanem

 

 

AÇIKLAMA:

Leb: göüs, meme

Domur: genç kızın yeni çıkan memesi, kızlar utandığından içerden bir kuşakla belirginleşmesini önlemek ister.

Kaşlarına yayına: kaşlar ile yay ayrı zikredildi bu sefer. Kaş yay gibi olduğu gibi, bizim kastımız olan yay; yarin bedeninin yay gibi bize gerili olması anlatılmak istendi.

Acun: Dünya, her taraf.

Âri: başka,

Mahı: ay yüzü

Karanlığı çıka dursun: Malum Ay’ın dolunayken biri görünen aydınlık, diğeri arkada kalan karanlık yüzü vardır. Karanlık taraf kişinin dert tarafı anlamına gelir. Bu yüzden yarin şirin ve herkesin gördüğü ve ilgilendiği güzel yüzü yerine onun dertlerini bize dönmesini istiyoruz ve bu durumda, bu şekilde  onu görmek istiyoruz anlamı ile “görmek” demek yalnız olursa onun ihtiyacını gidermek anlamı da taşır anlamı düşünülerek yazıldı.

Bahar gelir yazı gelir yar olmaz: yaz, baharın bir parçası dedik, ikinci de yazısı gelmek, üçüncü mana yazı tarla dedik, ve bunların hiç birini kalıcı olmadığı yar olmadığı yanında dördüncü olarak yarin de gelmediği kastedildi. Hemen arkasından gelen mısrada ise gazel düşer kışı erer dedik. Yani gazel ve kış bu sefer aşığın içinde oluyor, yani kendi kış yapması bu bilince varması demek. Ancak bununla yani yaşlı gönülle isteğini bildirerek yaşlanmaya (Allah’a) itiraz etmeden  istekliliğini devam ettirmek istiyor.

Etekleri çemre dursun geçeyim: aşık kendi engellerini yarinin çabasıyla (veya duasıyla) aşmak istiyor.

Dağlar mıdır kaşı kardan çekilmiş: Yarin kaşı dağların karı gibi yukarıya çekilmiş benzetirken bu çekilmeyi sonraki satırda perçem açmak olarak da benzetiyor ki, bu çekme aşka susamak ve aşka davet etmek anlşamıyla birleşiyor.

Uzar dallarını boydan çalarmış: yar, evleneceği kişiyi kendi boyundan seçerek bu seçmeyi bir çalma (Gönül çalması) olarak söylemek istiyor.

Cariyenin yuya dursun yazayım: yazı temiz kağıda yazılır. Yıkanmak temiz kağıt olmak (beyaz sayfa) demektir ki yazıya uygun hale gelmek demektir.  Yare diyor ki kirlerini yani bana karşı hislerini temizle ki söylediğimi (yazdığımı) itiraz etmeden yapabilesin. Korkularını, tortularını at ve bana hazır hale gel diyor..

İntizar etmem de etmem elaman: demek, belalarına elaman dememe rağmen lanrte benzer bir kötü dua etmiyor, kıyamıyor.

Yüreğime ingi indi vayanam:  ingi inmek, ağır dertten dolayı kısmi bir felç hali yaşamak. Acıyı gerçekte yürek duyar. Ten acısından daha ağırdır. (ayniyle vaki yaşadık bir aşkımızda)

Kulların zulme çekilmesi, kul olanlar bağlananlardır, görüp hayran kalıp geçenler değildir. Kulun zulme çekilmesi kulun sadakatinin denenmesi olduğu gibi kulu daha çok naz ile veya başka türlü yakm ası anlamına da gelir. Yar aman diyerek aşık bunu pek doğru bulmuyor denilebilir.

Hemen arkasından belaları yağa dursun yanayım: diyerek bu sefer yarin belaları arka arkaya göndermesini aşığın kendisinin yanmasına vesile olacağı için itiraz etmeden bu sefer onu aşkında yanma seviyesine gelmeyi yanarak arzu eder halde istiyor.

Divane sayıp divan kurmak: tamamen ters şeylerdir. Zira divane olana deli derler ve deliye kılıç yoktur. Burada aşktan divane olmanın yargılanması anlatılıyor ki bu çok acaip, halkın veya karar veren kadı gibi makamların cehaletle haytalı bir şekilde gerçekte aşkı haksız yargılamaları anlatılmak isteniyor.

Cahile verdiler cehlim yudular: sözü bizi horlayacak şekilde cahilden bildiler. Gerçekte biz cahil değildik, lakin olgun bir derviş olunabilmenin bir şartı da horlanmak olduğu için cahile vermek de horlanmak demektir ki böylece cahiller bizim cehlimizi yani ham taraflarımızı yıkadılar, giderdiler demek istiyor.

Alime yazdılar saçım yoldular: sözü, alim kişilere karşı halkın tutumunun onun şekli özelliklerine tabi olmak gibi yüzeysel tavırlar sergilediklerini, alimi anlamaya çalışmadıklarını, alimin saçından bir hatırayı bereket saydıklarını ve bu yüzden alimi yolarak da ona eziyet ettiklerini, gerçekte biz kendimizi alim olduğumuzu bu durumları bilerek söylemek istemediğimizi, fakat cahillerin yolacak bir alimi kendilerinin seçtiklerini bu belirlemeyi  kendi cahilliği ile yaptığını, doğru alimden ziyade onların istediği kişinin alim kurban seçildiğini ifade ediyor. Burası çok önemli, çok önemli… alimi değil kendi alimini seçmek.. işte ilimi siyaseti bile alimler bilgisini saklar cehlini öne sürer. Bu hem tevazudur hem cahillerin gereksiz ve yıpratıcı cahilliğinden korur. Bunu bilen bir alim, cahil olduğu halde alim kesilen cahillerin seçtiği birisi için, kalkıp da bu adam yalan yanlış söylüyor demez. Derse o alimi cahiller hemen döverler. Akıllı alim bu cahillerin alimi için “ey ahali, ey cemaat, bu adam eli öpülecek, önünde divan durulacak adamdır” der ve geri çekilir. İşte şimdi cahiller kendi yalan söylese de alimlerini gözlerinde daha da çok yüksek möakama çıkarınca artık onun saçını başını yolarlar ki alim geçinen cahil böylece gününü görmüş olur. İlginç değil mi?

Yoruldum. Kalanı sonra inşallah..

 

 

 

aşık ahi kul ahmede nasibdir.

 

12 Mart 2012
Okunma
bosluk

Güzel, sarmayınan (Koçaklama)

Senin içun seni sevdiğim güzel

Çifte benlerine nazar değer mi

Canı cana katıp öldüğüm güzel

Bahar güllerine soğuk düşer mi

 

Bir dost ararım da güzelden olsun

Daşa yaslanırım da topraktan çıksın

Güle darıldım da dikenden geçsin

Dostun tandırına hedik düşer mi

 

Baharı kışa kattım gül kokmadı

Deliyi başa yazdım hiç eyledi

Divane oldum Hakk’ta “bir” olmadı

Hakk’ın zatına da “gayri”  düşer mi

 

İmanın yok mudur yürek döyerken

Cemalin ay mıdır hal üzre iken

Güzel yaratırmış “Güzel” giz iken

Böyle azaba da sadık düşer mi

 

Eğilir dallarım toprak yakîndir

Alçağa konarım güzel başımdır

Nice bahtı kara kader dostumdur

Bağ-ı irfanıma ümmet düşer mi

 

Kaç güzele yandım murat almadım

Bir çirkine düştüm ayna vermedim

En son şu zalime iman sormadım

Güzel yaradan da zalim düşer mi

 

Yanarım yanarım ağlar yanarım

Mor çiçekli ala dağlar aşarım

Lale sümbül gülden kullar çalarım

Canan dererim de Leyla düşer mi

 

Yan göğnüm  bahar eyyamı gecikti

Bülbül güle düştü benzi karahtı

Güzel diye döndüm nar-ı cemaldi

Kahır çekerim de ben’e düşer mi

 

Ellerim duadır sana ağıtım

Söylerim kelamdır sana indiğim

Sözüme tel misin zülfün gerdiğim

Çala dururum da uşşak düşer mi

 

Kararım yoktur a gülüm efendim

Mihrabım kıldım çare kıblegahım

Cihan-ı kudrette güzel sultanım

Bazar eylerim de  karar düşer mi

 

Yuka olur aşıkların bağırı

Zalim olur güzellerin nazarı

Çatal olur yiğitlerin yüreği

Varır deşerim de boran düşer mi

 

Yüce dağın ardı sıra gidilmez

Eteğinde göven ördek vurulmaz

Onbeşinde körpe gelin geçilmez

Alır kaçarım da attan düşer mi

 

Dumanı batasıca ala dağlar

Babal mı aldın depende yol eğler

Yörük yaylasında güzeller ağlar

Gider isterim de şarttan düşer mi

 

Kokarsın burcu burcu gül içinde

Bakarsın nazlı nazlı el içinde

Söyletmen beni onbir saz içinde

Beler  koynuma da kızdan düşer mi

 

Ahi kul ahmed de yanar yakılır

Güzel sarmayınan yiğit olunur

Üç yüz atlı beş yüz yaya döğüşür

Güzel uğruna da candan düşer mi

 

.

 

ahi kul ahmede nasibdir

14 Şubat 2012
Okunma
bosluk

Her niyete bir gül ister…

Bu gönlüm kırk türkü ister
Kırkına da mani düzer
Güzel görse benden geçer
Her güzele bir bar ister

*

Serden geçen yardan geçmez
İkrar kavi sıdkı dönmez
Ahmed sözün kimse bilmez
Her gazele bir yar ister

*

Çarık olsam ayak narin
Tarak olsam zülfün telin
Kemer olsam ince belin
Her arzuya bir hur’ister

*

Yolcu olsam yollar bitmez
Aşık olsam ateş yanmaz
Derviş gülün çerağ olmaz
Her dervişe bir kul ister

*

Hata eder kul bilmezmiş
Günah yanar kul yanmazmış
Niyet kılar kul yapmazmış
Her niyete bir gül ister

*

Kara donlar giydirildi
Şeytanlar dirlik düzdü
Cümle kulu fesat kırdı
Her günaha bir af ister

*

Sürme gözler günah çeki
Aşka düşür öldür ne ki
Burda yansam ahir belki
Her ölüme bir naz ister

*

Kınalı zülfüne bağla
Taşlaşmış yüreğim dağla
Aşkına düşenim dağla
Her aşığa bir har ister

*

ahi kul ahmede nasib

23 Kasım 2011
Okunma
bosluk

Şu düzen heç bozulmaz mı?

Men aşığam giyem libas
Söküğüm heç dikilmez mi?
Men kaşıyam güzel elmas
Sevdiğim heç sarılmaz mı?

*

Yaş ellibeş gözler çıra
Sevilmez mi beller ince
Bu kaçınca yar olsa da
Gördüğüm heç öpülmez mi?

*

Bülbül gül dalında gerek
Derviş elin asa gerek
Tur dağında Musa gerek
Vardığın heç konuşmaz mı?

*

Güzel sever isen benli
Sözü tatlı şeker dilli
Gözler süze yalnız beni
Şu güzel heç çekilmez mi?

*

Sözün kaba gönlüm ince
Örter külü kusuruma
Alem şaşar kul ahmede
Şu gazel heç yazılmaz mı?

*

Libasıma aşk iğnesi
Dikemedim gel uğrusu
Gönüldür Hakk’ın yapısı
Bu dikiş heç sökülmez mi?

*

Bahçem bağ idi baharda
Gonca güllerim seherde
Bülbülüm kırk türküm güle
Şu beste heç yapılmaz mı?

*

Zaman döndü gitti bahar
Kışa vardı nev-i bahar
Gül kurudu bülbül susar
Şu kışa heç kızılmaz mı?

*

Bahar biterde yaz olur
Yaz gider donar kış gelir
Ardı sıra nöbet alır
Şu düzen heç bozulmaz mı?

*

Ömürde bahar bir yaz bir
Kırk bahar olsaydı aşk bir
Seven sevilen söyleşir
Şu arzu heç şevk bulmaz mı?

*

Görmeden sevilir güzel
Aşk bağına düşen gazel
İbrişim sardığım güzel
Şu pulat heç bükülmez mi?

*

Kul ahmedin gözü yaşlı
Kaç yaşadı yazlı kışlı
Toprak sandı bağrı taşlı
Şu adem heç ölümsüz mü?

*

ahi kul ahmede nasib

23 Kasım 2011
Okunma
bosluk

GAZEL (Kedinin insanı)

aşağıdaki bu gazel bir insanın kaldırabileceği yetki ve gücü aşması halinde neler düşünüp nelere yol açabileceğini anlatmak için yazıldı. Konuşan kedinin kendisidir.

*

Bir “kedim” deseydi Hak Rahman’ım
Kanadım taksaydı ol sultanım

*

Göklerde serçe mi kalırdı hem
Rahmanın mülkünde hatırdı hem

*

Hiç köpek havlamasa ardımdan
Kim ciğer doğramasa önümden

*

Ey ağam olasıca nefesten
Kes desem sıra sıra şerrinden

*

Her kes ölsün ben imam olayım
İmam dahi kim sultan olayım

*

Azrail ile eylesem Pazar
Söyleşir diller neylesem kızar

*

Bahtım açık cennet hoştur bana
Cümle huri döner kuldur bana

*

Bu umudum hakkın yanındadır
Her aptalın mührü cebindedir

*

Kimseler bozmaz ol muradımı
Rüyalar kesmez kul serabımı

*

Mazi heder olmuşssa günahtan
Emin olam yine gelecekten

*

Ahi kul ahmed bilmez felekten
Aptal kul olsam yazmaz yürekten

*

Kim aptal oldu haşra bağrışır
Kim abdal kuldu neşre çağrışır

*

Kaç kişi çalsa kara yazdırır
Ol kişi kulsa şerri sildirir

*

Kar mahbub eder kişi güldedir
Hak yaran eder başı göktedir

*

Sor bahar devri yazdadır
Sor baçtır bahar nazı güldedir

*

ahi kul ahmed

14 Ekim 2011
Okunma
bosluk

Notice: Undefined variable: pagingMiddleString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 212

Notice: Undefined variable: pagingString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 77

Notice: Undefined variable: pagingString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 156
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Son Yorumlar


Notice: Undefined variable: pre_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 20

Notice: Undefined variable: post_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 26
cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma