Bismillahirrahmanirrahim
selamün aleyküm
Ahlak; niyet, irade ve davranışa dönüşmüş bir ‘din’dir. İlme göre insan “akıllı hayvan”dır, Dine göre ise şahsiyet ve ahlak sahibi bir canlı varlıktır. İnsan ile hayvan arasındaki temel fark, fiziki, bedenî veya zekâ ile ilgili değildir; bilakis her şeyden önce manevi olup, dini, ahlaki ve estetik şuurun varlığında kendini gösterir (homo religious). Çünkü nerede insan zuhur ettiyse, onunla beraber din ve sanat da zuhur etmiştir.
Dinsiz bir insan topluluğuna şimdiye kadar rastlanmamıştır. Hayvanlarda mukaddes veya yasak mefhumları olmadığı gibi, insanın anladığı manada güzellik mefhumu ve estetik heyecan da yoktur. Kısacası insan hayvan olmak istemeyen yegâne varlıktır.
Adalet ve fazilet uğrunda fedakarlık Mutlaka bir ahiret inancına dayanmalıdır..
Çünkü ahlaka uygun davranış, ya izah edildiği gibi manasızlıktır, ya da Allah varsa bir anlamı vardır; üçüncü şık imkânsızdır.
İnsanın önemi, her şeyden evvel, iyiyi istemekten öte, iyi ile kötü arasında seçim yapma imkânına sahip olmasındadır. İnsanın hür iradesiyle yaptığı seçim dışında “iyi” mevcut değildir ve zorla “iyi” olmaz. Zira “iyi”nin şartı özgürlüktür, kaba kuvvetle ve zorlamayla özgürlük bir arada olamaz. “Dinde zorlama yoktur.” (2/el-Bakara, 256). Aynı ilke ahlak için de geçerlidir: Zorla alıştırma doğru davranmayı dayattığında bile haddi zatında gayr-i ahlaki ve gayr-i insanidir
Aklın ahlakla ilişkisi nedir? Akıl varlıklar arasındaki ilişkileri keşfetmekten başka bir şey yapamaz. Bu yüzden “değer yargısı” akıl dışında başka bir referansı gerektirir. Toplumların sürekli ahlaki değerlerde farklılık yaşamalarına rağmen iyi güzel doğru değerlerinin temel kaynağı ilahi dinlerdir. Eğer bu bazı temel almazsak her toplum kendi durumunu ideal gösterecek ve bir ortak değer oluşturulamayacaktır. Ilahi dinlerin ilk insanla başladığını ve sürekli toplumları ahlaken beslediğini ve tevhidle güçlendirip sevgi ile gözü kara yaptığını, amaçlarını kutsal tutan bu kişilere Allah tarafından bu dünyada da, ölümden sonrası için de bir fikir ve güzel karşılıklar vaad ettiğini düşünürsek, genel olarak Ahilikle temsil edilecek iyi, doğru ve güzelin ahlakın bozulmamış VAHYE dayanması gerektiği kanaatine varırız ister istemez. Artık Ahiliği insanlık bilimi diye yalınkat yutturanlara acımaktan başka çare kalmıyor dostlar..
ahi kul ahmede nasib oldu
BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM
Selâmün Aleyküm
aşık ahi kul ahmed
Sitemizde yer alan İslami bir hususla amel eden kişiye dünyada yardım, imanla ahirete göçmek ve ahirette bi iznillah şefaatimiz için duamız vacip olmuştur. Bu bir DUA’dır. Nasıl olacağını yazıyı dikkatle okuyarak gereğini de yaparak bu fakirden bir dua ümid edebilirsiniz.
Bu dua güzelliği izni Haz. Rasulüllah’tan silsile yoluyla gelmektedir. Kafadan kendi kendine uydurma, şurda şunu gördüm, burda bunu gördüm gibi yanılması muhtemel bir şey değildir.
Asıl amaç insanları Kur’ani / İslami amellere teşvik etmektir. Bu ameller güzel, fedakarlık ölçüsünde ve ihlaslı olarak yalnızca ALLAH RIZASI için yapılınca eminim bize gerek kalmıyacaktır. Allah ümmeti muhammedi kendi rızasına uygun ihlaslı itikad ve ameller nasib etsin. AMİN.
Sevgili okurlar İslam’da VESİLE yaşayan bir müminden dua talep etmek şeklindedir. Zira sahabe efendilerimiz Peygamberimizden yaşarken dua talep ederlerdi. Hazreti Rasulüllah’ın ahirete göçmesinden sonra halen yaşayan amcası ibni Abbas’tan yaşıyor ve ona yakın diye dua talep ettiler. Bu yüzden halen yaşamayan zatları sevebilirsiniz. Ancak onları vesile kılmak şirke kadar gider.
Bu yüzden müminlerin canlı canlı birbirlerinden dua istemeleri uygundur ve şifadır (Hadis). Bu nedenle bizden de dua talep etmeniz uygundur ve güzeldir ve size şifadır. Çünkü size göre ben günahsız bir ağızla dua ediyorum. Siz de bana dua ederseniz sizin ağzınız günahsız olur.
Bu yazıyı kendimize pay çıkarmak için yapmadık. Bu bizim İslami kesinliği olan bilgimizdir. Bir üstünlük amacı asla taşımamaktadır. ancak anadoluda yerleşik ölmüş derviş kültürü aşırı saygıdan ziyade kendi kasabasına bir koruyucu melek ve danışacağı, cevabınıda yine kendi vereceği, Allah’ın yanına varmış (aslında varmak isteyen kendisi) bir kerametli kurtarıcı aramaktadır. Elbette muhterem zatlar bir miktar var olsa bile bunların da özelliklerini artırır, abartır ve dualarına şirk olarak vesile kılar. o zatları ziyaret etmek elbette güzeldir. fakat Allah ile araya girerse o zat Allah: ey kulum ben sana uzakmıydım, hayır veya ibadetlerini vesile kılsaydın yetmezmiydi?? demez mi.
Maalesef bu alışkanlıkları temizlemek mümkün olmuyor. lütfen siz de dikkat edin. biz asla vesile falan değiliz. Sadece siz isteyin istemeyin biz size yaşayan bir kardeşiniz olarak dua edeceğiz. sizden farkımız yok. sadece Allah, Rasülü ve ümmeti çok sever ve bir sünnete ve ümmetten her kişiye dahi gözümüz titrer ve salya sümük gezeriz. Sakın ha bizi vesile kılmaya kalkmayınız. Aksi halde bizi de azaba uğratırsınız kendinizi de..Allah “sen bunlara böyle mi dedin” diye bana sorar. size de neden bir başka alime sormadınız diye sorar..
Aşık Paşa hazretleri tarafından bir sır verildi bize dostlar onun hakkında 183 beyit yazdık diye. Bu sır şu dostlar: sadece bizim yazılarımızı (şiir yada risale ya da makale) okuyup içindeki İslam’i bir temel unsurla amel ederseniz, Şefaat duamız size vacip olacak..Bu bir duadır. Cenab-ı Hakk’tan kabulünü dileriz..
Bunu sadece ahirette şefaat olarak anlamayınız. Bu dünyadaki bir sıkıntınızdan tutun ölüm anındaki (Sekerat) imanla gitmek için makbul bir duaya kadar geniş bir yelpazeyi de Cenab-ı Hakk’tan taleb ettik ve bize her üçü de verildi..
Biz şeyh falan değiliz dostlar. Sadece Ümmeti Muhammed’e olan sevgimizden dolayı bize bir kısım ümmetle ilgilenme yetkisi verildi. Peygamber efendimiz, Bu zat olan Aşık Paşa ve Said-i Nursi Hazretlerinin izin ve desteklerini yanımızda bulduk. Ümmeti Muhammed’in derdinden kendimizi göremez olduk.
YARDIM İÇİN AMEL ETMEK ZATEN KURAN’DA VARDIR
İslami bir şeyle amel ederek Allah’tan bir şey isteme hususu zaten Kuran’ı kerim’deki iki ayrı ayette belirtilmektedir. Bu ayetlere göre “…Allah’a ulaşmak için vesile arayınız……..”” buyurulduğu gibi bir başka ayette ise ” Sabır ve namazla Allahtan yardım isteyiniz“” buyurulmaktadır. Peygamber efendimiz de her sıkıntısında namaza dururdu.
Bu noktada zaten vesileyi ilgili kişi amel ederek yapmış olmakta ve biz sadece son duasını etmekteyiz. Yani kolaya binmiş bir amelin kabuli ile isteğinin kabulünde son hamlesinde bizim etkili olmamız sözkonusu oluyor ki artık elhamdülillah bi iznillah diyebilelim bu güzide ümmet için.
Bizdeki bu ümmet sevgisi (yıllardır gözyaşıyla) yılların sabır ve birikimiyle doruk noktasına çıkmıştı zaten. İşte bu ümmet sevgimiz nedeniyle bu EL verildi dostlar. Haz. Rasülüllah “seven sevdiği ile beraberdir” buyuruyor. Böylece biz Ümmeti Muhammedle kavuşmuş olduk. Şekil veren Aşık Paşa Hazretleri oldu denilebilir.
Bize güvenmeyenler zaten uzak duracaktır. Güvenenler ise sadece bizden etkili bir dua kazanmış olurlar. Allahü Teala arzu edilen şeyi kabul eder ya da etmez. Etmezse kazadan beladan korunmaya karşılık tutar veya Ahirete vermek üzere bırakır. Makul bir duanın şartları yerine gelirse kabul olmadı demek çok yanlıştır.
Biz ise her istenene değil doğru ve hayra yönelik olana destek veririz. Böyle durumda da isteğin kabulü kolaylaşır. Böylece biz kişiyi doğru ve kolay olana yöneltmekle kişiye iyilik yapmış oluruz aslında. Duanın kabülü bu durumda daha kolay olur. Öyle ki, belki de bize bile gerek kalmaz. Bizler de sizin gibi sıradan bir insanız. Sadece ümmet sevgimiz gözümüzün mizanından (ağıtından) ölçülür. Hiç bir olağanüstü şey görmeyiz bilmeyiz.. Sevgiden öte bir sermayemiz yoktur. Sevgi yüzünden fedakarlığımız çok yüksektir. Farkımız : SEVGİ VE FEDAKARLIKTIR. sizleri seviyoruz dostlar…)
Bu tür meselelerin izni Haz. Peygamber efendimize kadar dayanmazsa olmaz zaten..
PEYGAMBER EFENDİMİZİN SEVGİ TALİMATI:: İmamlık yaparak namaz kıldırırken bir gün namaz sırasında peygamber efendimiz tecelli etti ve dedi ki: “ahmet, namaz tekbirlerini alırken içine sevgi kat ve tekbiri öyle al“” dedi. bu fakir bunu şöyle yorumladı.
-Namazda tekbirler yumuşak ve sevgi ile alınmalı.
-Dini bir konu, dinin kolay ve sevdirilebilir yanları öne çıkarılarak ve sevimli bir ses tonu ile anlatılmalı.
-İmam demek yönetici demektir. o halde yöneticiler de serdettikleri emirlerinde hem emrin içi hem söylenişi sevgi dolu ve yumuşak olmalı.
-Evde aile reisi, iş de işveren, cemaatte cemaat lideri ve herr kim lider konumundaysa o kişiler hem yumuşak uygulanabilir karar almalı ve uygulamasını da sevgiyle, sevgiyle hitabederek yapmalı. diye düşünüyorum…
Bize verilen bu sırrı yıllarca uygulamaya çalıştım. Allah ise bu güzel ve güleryüzlü tutumumdan dolayı kendine aşık etti ve Hakk Aşığı olduk Halk Ozanı olduk. Eski yıllarda da kısmen şiir yazmakla beraber bizim OZAN lığımız ya da AŞIK lığımız 2009′dan sonraya rastlar. Bu da 53. yaşıma tekabül eder. Böylece bu sitede gördüğünüz şiirlerin hemen hemen tamamı 53-56. yaşlarım arasındadır. Diğer yıllar nerede??, Neden o önceki yıllarda bir şey yok derseniz diyeceğimiz o ki; Allah teala şimdi nasib etti demekten başka çözüm görünmüyor derim. işte bundan önceki yıllarda Allah rızası için deliler gibi insan islam ve ümmete gayretimizden, ümmeti muhammedi çok sevip düşünmemizden, çok fedakar olmamızdan, yani bu ağır sınavları aşk ile geçmemizden sonra bu AŞIKLIK verildi diyebilirim.
İşte bu yeni aldığımız yetkiyi veren Aşık Paşa veli / büyük şeyh olup mevlevi tarikatı üyesi Kırşehirde medfun Süleyman Türkmaniden tasavvuf derleri almış bir Nakşibendi Şeyhidir. dolayısıyla biz bu zattan EL almakla kökü haz. Rasülüllaha varan bir yetki almış olduk.
Bu meselenin ardından Said-i Nursi hazretlerini üstümüzde / arkamızda fiilen gördük. Bunun anlamıni iki türlü yorumladık. Birincisi (biz nur cemaatinin yazıcılar kolunu arzu ediyor idik) olduğundan diğerlerini kötülemeksizin bu yola girmemizin doğruluğuna işaret kabul ettik. İkincisi ise Ümmeti Muhammed’in sıhhat ve selameti için çıktığımız bu yolda bize arkadan destek verecek diye yorumladık.. Dolayısıyla Allah için çıktığımız bu yolda çok sevdiğim çok sevdiğim çok çok çok sevdiğim Haz. Peygamber Efendimizi, şeyh Aşık Paşa Hazretlerini, Ve şeyh Said-i Nursi Hazretlerini yanımda, önümde, arkamda görmek Allah’a güvenen dayanan bu fakiri ziyadesiyle memnun ve bahtiyar etmiştir. Zira bu zatların yönünü bize çeviren de Cenab-ı Hakk’tır kuşkusuz..Artık bundan böyle okuyucularımızın da bu destekli fakir kardeşlerine güvenmelerini bi iznillah arzu ederiz.
Bize verilen kişi bazen rüya yoluyla bazen başka türlü örneğin kişiyi aynen görebiliriz veya temsili simgelerle gösterilir. Durumu böylece bize malüm olabilir.. kişi sayısı çoğalırsa üç beş kişi dışında kimseyi görmeyiz. Lakin bu kez genel duamızda bir yoğunlaşma olur ve ümmeti muhammed için gözyaşı dökeriz. Bu etkili ve geniş dua bize yönelen bütün müslüman kardeşlerimizi kapsar ve ayrıca özellikle ümmeti Muhammed’in başına gelebilecek toplu belaların önlenmesinde de önemli bir yer tutar bi iznillah. Artık topluca ümmete ağlamaktan kişileri göremeyiz. Sıkıntılı kardeşlerimiz artık bu genel duadan fazlasıyla yeteri kadar istifade eder diye düşünürüz. Bunların hepsi dilektir duadır bunu unutmamak gerekir.
Bu durum ” sana ruhtan sorarlarsa deki; RUH RABBİMİN EMRİNDEDİR” ayeti mucibince ruhumuz Rabb’imizin emrindedir zaten ve bize yönelen herkesle ruhumuzun ilgilenmesi mümkün olur aslında. Kişinin keşfi veya ihlası açıksa bizi bazen görebilir de.. Bu bazen kişinin günaha yönelmek istediği hallerde daha belirgin olur, kişiyi caydırmak için müdahale ettiğimiz sırada olur.
AMEL İÇİN İSLAMİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ elhamdülillah.
Vesilelerimizin eserlerimiz/şiirlerimiz olarak kabul edilmesi yazdıklarımızın KURANİ çizgide olduğunu gösteriyor. Vesile kılmak ise gayet basittir::
İstediğiniz kadar ve etkili muhabbetli namaz (Az az başlayıp devamlı kılmak uygun olur- Allah ibadetlerin az da olsa devamlı olanlkarını sever)
zekat (Doğru hesaplanmalı) oruç (az az tekrar edilmeli) kurban (Durumuna göre önemli rakamlara ve sayıya ulaşabilmeli) sadaka (mali durumuna göre önemli rakama ulaşabilmeli, çok evi varsa birini ikisini bir köre veya fakire vermeli, pahalı evde oturuyorsa biraz daha makul bir eve çıkıp farkı ile bir ev alıp bağışlayabilmeli, çok pahalı arabaya binen de satıp farkını sadaka yapıp daha makul bir arabaya binmeli)
Özellikle kız öğrencilere etkili tutarda ve çok sayıda BURS vermek. iyilik (Herşeyinle fedakarlık yaparak, bir aileyi sürekli ve etkili desteklemek, günde 100 kişiye selam vermek, bir münibüste 20 kişinin hepsine birden selam vermelisiniz. Herkese ve her durumda güleryüzlü olmak, Kızdığınızda da güleryüz devam etmeli. Herkesi sevmek, küslükten vazgeçmek, zina etmemek, bol bol tövbe etmek, kuran okumak, manası ile amel etmek, hadis okuyup amel edilebilenlerle amel etmek,
Allah’a isyan etmemek ve onu çok sevmek ve umutsuz olmamak, Muhammed aleyhisselamı çok sevmek ve ona Allah için tabi olmak. Her işini sevap kazanmak için değil allah rızası için yapmak. Din için insanı kırmamak (Hariciler gibi) Hoşgörülü olmak, kızsada sonuna kadar, fedakar olmak sonuna kadar. İsteyeni hiç boş çevirmemek.. Size kötülük yapanları affetmek ve bunu ona söylemek. Sevdiklerinize sevdiğinizi söylemek, Borç para vermek (Zekattan 18 kat daha sevaptır. Çünkü mecbur olmadığı halde vermiştir), Sıkıntılı durumlarda sabredebilmek. bu sabır işi çok çeşitlidir dostlar. İmamı Gazali örneğin oruç tutmayı sabırdan sayar ve der ki Günahtan sakınmak bir sabırdır ve sevabı çok yüksektir (900 hasene) dolayısıyla kişi sevaptan önce işlemekte ve devam etmekte olan günahtan tövbe ile dönmesi gerekir. İkinci kıymetli sabır ise ibadette dayanıklılık ve sabırdır ve (600 hasene alır.) 300 lük hasene değerindeki sabrı da siz bulun…..(buldum ; beladaki ilk andaki isyansız sabır)
Bu anlattıklarımız devam eder gider. Bunların ortak noktası birşeyleri FEDA ETMEK ve FEDAKARLIK YAPMAKTIR… Hiç bir şey feda etmeden ya da fedakarlık seviyesine gelmeden Allah’a yaklaşacağınızı düşünüyorsanız sizin için üzülmek zorundayım. El ucuyla yada çingeneyle cennete gidilmez dostlar…her ne yapar iseniz hayır, ibadet, cihad hepsinde gayretli olmalısınız dostlar. Bu günkü müslümana bakacağiınıza İslamın kaynağına bakınız dostlar. Adam 20 lira dul saralı hastaya sadaka istiyorum vermiyor sonra 15 gün sonra umreye gidiyor ??? lütfen bu sitedeki “Büyük çarşının üç cahili beş zengini” adlı şiir yazımızı okusun. Allah’ın zenginlere nasıl gazap edebileceğini bir görün.
Adam Anterasta AVM yanındaki yüksek pahalı 550 milyarlık oğlu ile iki daire alıyor. 1 tirilyon yüzbin eder. Diyorum ki bey kardeşim etlikte en kırak insan içine çıkılacak daire 300 milyar. sat öbürünü al bunu ve batı kentte yüz milyara 4 daire eder . Bunları gözleri görmeyen 4 aileye bağışla Allah için.. Ama nafile.. Aynı adam caminin iki kapısından uzak olana 4 metre daha uzak diye sevap kazanmak için lütfedip yürüyor dostlar. ve bu adam 4 metre fazla yürüyerek lüks ve lüks döşeli evlerde cennet ümid ediyor dostlar. Soruyorum size, Allah’ın rahmetini haşa siz dağıtsaydınız ne yapardınız??? Bunlar birer örnektir. herkes bundan kendine pay çıkarsın dostlar. Allah iyi ki fakirinin rızkını zenginden vermiyor. !!!!
BİR FEDAKARLIK HİKAYESİ
Sahabi zamanında bir köle öğle yemeğini yerken yanına gelen simtilenen bir köpeğe öğlen ekmeğini peyderpey veriyor hayvan doymuyor. bunu gören bir sahabi ona ne yapacaksin dediğinde “ORUÇA NİYET EDECEĞİM” DER. sahabi zamanında geçen bu olayı gören bir zengin sahabi kölenin çalıştığı bahçeyi satın alıp o köleye bağışlar. sorulduğunda, karşı çıkıldığında der ki, o köle köpeğe ekmeğinin tamamını verdi. ben ise servetimin sadece az bir yüzdesini verdim. bu yüzden o bunu fazlasıyla haketti!!!!!!!
İşte Allah da aynısını arar dostlar. Bu yüzden biz de aynısını yapmak zorundayız. Sizler bu sitedeki İslami emirlerle amel ederken, ibadette az fakat devamlı olanı, hayırda ise ihtiyacınızdan fazlasını yapmanızı Allah için ve sizin için arzu ederiz dostlar. Fedakarlık etmeden şıkıdık şıkıdık yaptığınızla da 50 yerde öğünerek bizimle muhabbet etmeyin lütfen..
Sizin kapınıza birisi gelse ve evinizin bütün mutfağını istese siz ne yaparsınız??? Bu fakir verir dostlar verir. İki günde söktü götürdü.. Temizlik işçisi aniden sizden para istese ve cebinizdeki bütün parayı verip münibüs parası bile kalmayacak şekilde verseniz ve bekçiden münibüs parası istemeğe utanıp kızılay etlik şubat soğuğunda yürür müsünüz?? beni fazla konuşturmayın….
Değerli okuyucu,
bizim bu yönlerimizi tam olarak tanımadığınız için son günlerde olan bir iki olayı, kendimizi övmek için asla değil, siz anlayın ve biraz da kendinize güvenin diye örnek vermek isterim. Bunlar:
Dualarımızın etkili olduğunu, indi ilahide makbul olduğunu gördük sevindik Cenab-ı Hakk’a ELHAMDÜLİLLAH dedik. kimseden asla ve kat’a ne teşekkür bekledik ne ücret istedik ne de meşhur olmayı asla istemedik. yüzümüzü Allah’ın yolunda Muhammed aleyhisselamın ayağının altına serip gönlümü türab eyleyip ümmeti muhammede hizmetkar olmayı arzu ettik. İşte Allahü Teala da verdi dostlar verdi.
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.
“aşık iş bu öğüdü ilkin sen al”
“Bu öğütten olmasun gönlün melal”*
Kuran bilmek marifettir alemde
Niceler yükselir aşkın deminde
Dersimiz Kuran ola hem batından
Cümleye davet saldık biz hattından
Nice evliya sohbete yanaşık
Halkı yaran kılıp cehli yıkadık*
Hangi ismi Divan-ı aşk eyledin
Paşa’yla Divan-ı Aşık boyladın
Failatün failatün failün
Aşığa lisan oldu hem yazdığın*
Garip-name dedi kendi garipten
Onbin alyıyüz onüç beyt kerpiçten*
Tevhid, münacat ve övgü nebiye
Dört halife karar eyler ümmiye*
Elvan çelebi eydur kim oğuldan
Menakıb-ül Kutsiyye der babadan
Kerîm-i Rahim’den gönlüne ağdı
Faslı hitap kim düştü ondur babı
On hikaye etti her bir babını
İbretten hikmete yazdı sıdkını
Kimini zahirden ayan eyledi
Bendini batından revan eyledi
İlimdir esrar ile kaf eyleye*
Düşümdür envâr ile nun ekleye*
İlmi ledün olmadan yakîn düşmez
Yakîne menzil dilde kudret düşmez
Bu kitabı dil ile esrar kıldı
Can ile canan aşkı mesrur kıldı
Beyan olmaz beyan olmaz cahile
Derya sığmaz hod bardağa cehlile
Garip’ten nice acaip hikmetler
Aşık’ın sanatı gözde ziynetler
Aleme giryan oldu bu ibretler
Ademe püryan oldu bu hikmetler
Yere düştü ad ile oldı bir kitap
Garip dedi ad ile on türlü bab
Her babta on destan çarha verirdi
Şerh eyleye kıyl-ü kal dehre verirdi
Cümle ilim bu kitapta derc oldu
Hem cevahir sarf edip de harc oldu
Ey ilmi ledün sultanı gel beri
Kaç nefes eyledin gayri öl beri*
İş bu alemi ibret dolu gördü
Adem-i hali hikmet dolu gördü
Kur’an da meth eyler nazarın Allah
On kez öğer imiş dostların Allah
Zül Celaldir dostların öğmek eyler
Ve dahi düşmanlara söğmek diler
Nice fakirle on hamamda yundu
Fakir hakkı ondabir öşru sundu
Evamir-i aşare Musa söyler
Musa kim Rabb’inden on emir eyler
Hem Muhammed on çağırdı ademi
Bir ağaç altında aldı biatı
Miskin ola anılmaya nameden
Ad eyle sen varlık içun yareden
Devlet ol devlet ol adla baki ol
Rahmet pınarı ol adla saki ol
Hakk nasib eyledi gönül şavkından
Semadan arza söyler aşk halından
Türk dili bilinmez idi elinden
Söylendi Türk dili ma’ni yolundan
Türkler içun yazdı mahrum olmaya
Öz dilinde Hakk’ta karar eyleye*
Yüz destan ile tamama erişti
Kitab-ı hatm ile karar yetişti
Bin üç yüz otuz idi bu hıtama
Ol kitaba çifte hicret denk ola*
Bu kitabı te’lif eyledi aşık*
Türkçeyle bezedi ruhu yanaşık
Katre bilmez deryaya kim kavuşur
Zerre düşmez aşığa gün eyleşir
Deryadan içtiğin bardak kânıdır
Yüzbin bardak dök içtiğin aynıdır
Nice söyledin sevdiğin aşk halde olmak
Aşk’da mecnun hoddır aşk yerde olmak
Aşka kul olmayan yoktur alemde
Alemi aşk yaratır kul alemde*
Çalab’ın kudret elinden gelirmiş
Gelmek de ne nakşı türlü bünyadmış
Yoktan oldu varlık dahi garkolmuş
Dün-ü gün garb-ı şark karar etmezmiş
Her savaşta Aşık vuruşur imiş*
Aşık’a duadır ümmet kaşıymış
Annesi bulundu nice hal üzre
Terek düzeltir dedem evi içre*
Nice adem sülbünden indi belli
Galip abi yitti Recep’ten belli*
Ecel oku kavi durur elaman
Ne sultan kodı ne nebi vayaman
Vakt erişti tamam oldı zamanı
Altmış üçtür cihan içre semanı*
Bin üç yüz otuz iki idi saat
Latif üzre canın verdi vü rahat
Bir ahir ademe görünür anda
Aşık paşa anılır can boğazda*
Kim dahi derman ararsa Aşık’tan
Dua ve amelle yol bula ışktan*
Uzaktan dua etmek de ne ola
Yakın gele yakîn olan bu Aşka*
Bir ahi ahmed yar olmuş gönülden
Bu gönlü ihya etmiş kul elinden*
Yazıp düzdük marifetten sayıldı
Tasdik etmek ol Paşa’nın kânıydı*
Her kim amel eylerse yazımızla
Vacip ola hem şefaat darıyla*
Bize dahi verildi paşa’dan el*
Elin yüzün yuya can diyen kel
Kul ahmed dahi gel ümmet kaşından
Ağıt düzer Muhammed darından
Hıtama erişti bu beyitler hem
Aşık’a Paşa ekledik gönül hem
-——-son————–
* lı yerlerde sırlar vardır
( H. 1434)
Not: bu yazılanlar Aşık Paşa Hazretleri tarafından tecelli edilerek herhangi bir yanlışlığın olmadığı, kendisi hakkında doğru şeyler söylendiği bize ifade edilmiş ve bazı ikramlarda da bulunmuştur.
AŞIK PAŞA:
1272 de Arapkir’de (Kırşehir) doğup 1332 de vefat eden bu zat, büyük şeyhlerden olup zaviye kurmuş ve ilim yaymıştır. Osman Bey’in söğütteki hutbesine katılmış ve Kırşehirin Osmanlı topraklarına katılmasında rol oynamış ve Kırşehir Beyliği verlmiştir Osman Bey tarafından.. Orhan beyle de bağı vardır. Osmanlı askerinin nasıl yapılanması konusunda da Şeyh Edebali ile birlikte katkıları vardır. baba İshak isyanına katılmamış, ancak babasının müridi baba ishak diye babası muhlis paşa kellesini vermiştir.
En önemli eseri GARİP-NAME’DİR. o dönemde herkesin farsça edebiyatı ve resmi yazışmayı, arapçayı ise ilim dilinde kullandığı ve aktarma tercümeler yaptığı bir dönemde tamamiyle özgün ve tercümesiz 10 613 beytlik “failatün failatün failün” kalıbıyla yazdığı TÜRKÇE eser vermiştir.. içinde dinin ve hayatın içinden her şeyi koymuş, dil hakkında da gramer oluşturup kuralları geliştirerek kelimeler üretmiştir. şu sözler o dönemler için ne kadar ilginçtir:
Türk diline kimesne bakmaz idi
Türklere hergiz gönül akmaz idi
Türk dahi bilmez idi ol dilleri
İnce yolu ol ulu menzilleri
sevgili okurlar, bu zatın yaklaşık 15 yıl önce annesinin mahalle içinde kaybolmuş mezarı dedemin (annemin babası) aşıkpaşa mahallesindeki evinin bahçesine sıkışmış idi. anneannem gilde bu kadın evin mutfağına gelir ve tereklerdeki bakır kaplar düzeltirmiş. anneannem de onu gündüz gözüne görürmüş. bir gün eve gelin gelmiş. geline de görününce gelin korkudan hayalet var diye kaçmış. anneannem gelip şöyle demiş. “bak demiş gelin senden korkuyor. artık gözükme olmaz mı” deyince bir daha görünmemiş.
Daha sonra biz o zamanki belediye başkanıyla görüştük ve Aşık Paşa’nın türbesinin arkasına defnini sağladık.
İkinci tespitimiz onun yaşayan akrabaları ile ilgili oldu. Kırşehirde vefat eden arzuhalci Galip Gökçınar abimizle halen yaşayan ve 35 islami eseri olan Recep Okatan abimiz.
Bu üç yazının doğruluğunu bu zat bize doğrulamış ve tasdik etmiştir. ikram olarak da aşağıdaki sırrı bize biiznillah vermiştir.
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.