-Gel seninle bir oyun oynayalım mı?
-Neden olmasın? Ne oynayacağız?
-Ne mi? Ha hatırladım?
-Neyi?
-Nasıl isterdin diye bir oyun bu.
-ne yapacağım?
-bir zaman tut içinden ve anlat.
-Tuttum; Öyle bir zaman ki, ben ne yaşlıyım ne de çok toy. Hayatımın baharı. Dışarıda insanlar cıvıl cıvıl. Herkes birilerine yardım etmeğe çalışıyor. Kötülükler azalmış ve toplum huzur içinde. Fitne uykuda. Onu uyandırana kötülük olsun. Kazancım yetiyor olsun. Ben işimi seveyim.
-içinden bir ev tut.
-tuttum. Benim ilk oturduğum ev. Yeni evlenmiştim. Kiraydı fakat huzur güvenlik ve bereket vardı o evde. Ona evim diye gelir, geleceğim diye giderdim. Her kusurumu ve sırrımı gizlerdi.
- Şimdi bir ağaç tut.
-Amerika’da bir zenci komşumuz evini inşa ederken ağacın dallarını kesmemiş fakat çatısını onu kesmemek için çökertmişti. O ağacın diğer dalları ise sanki bir teşekkür eder gibi evin penceresinden içeri girer gibiydi. Diğer dalları da göğe meydan okur gibi ulu bir ağaçtı. Ne kadar şanslı bir ağaç dedim yüzüne doğru.
-bir fakir tut içinden.
-en ucuz satın alınacak şey hayaldir. Hemen hemen hiç bedeli yoktur. İşte hayal edemediğim gün bittim demektir. hayal en büyük zenginliktir.
Güven kazanmak da zenginlik getirir. Etrafında hatırı olmayan insanın fakir olduğunu söyleyebiliriz.
Allaha kul olmak da bir çok Allahtan kurtarır insanı. Bir Allaha bağlar beni. Bu da insana huzur verir. Huzur en büyük zenginliktir. Hayalim öyle zenginliktir ki her sıkıntıyı çözmek herkese yardım etmek ister. Işığım her yeri kaplasın isterim.
-Şimdi bir yer tut.
-Tamam tuttum. O yer çok ama çok uzakta. Taa kaf dağının ardında. Ulaşılması güç. Ama çok heyecan veriyor. Çünkü orada kurallar yok. Kuralsız sevgiler var. Kimse kimseyi gözüyle cezalandırmıyor. Herkes gülümsüyor. Haydi sen de gülümse. Gülümse. Sakın unutma hep gülümse. Bunun hiç bedeli yok. Ya beni bekleyen peri güzeline ne dersin? Onun gönlünü kazanmak ne kadar güzel. Ve birlikte böyle bir yerde yaşamak ne kadar iyi.
-Şimdi bir bahçe tut.
-Tamam tuttum. Bu bir gül bahçesi. Ne kadar çok gül var. Acaba bu kadar çok gül usandırır mı diyorum ama işin aslı öyle değil. Bülbül onun dikenine de razı oluyorsa benim sıkılmam da neyin nesi? Birini seven hepsini sever.
-Bir gün gideriz seninle. Şimdi bir renk tut.
-Tuttum. Sarı olsun. Sarı uyarı için trafikte kullanılıyor. Dikkat rengi. Yok yok kırmızı olsun. Bu bir aşk rengi ve insanı canlı tutuyor. Fazla olunca biraz da kavga ettiriyor diyebiliriz. Bu yüzden bundan da vazgeçtim. Siyaha ne dersin. O asil bir renk. Fakat kasveti de ifade eden o. Mavi ise hayal ve sadakat için vazgeçilmez bir renk. Ne kadar güzel. Son şansım yeşil olsun. O ne kadar koyuysa o kadar cennet rengi ve gözlerim onunla dinleniyor. Bahar kadar canlı ve taze ve mutluluk veriyor.
-Şimdi bir mevsim tut.
-Tamam. Güz gibi bereketli, bahar gibi canlı, kış gibi bembeyaz olsun fakat üşütmesin.
-haydi bir yıldız tut şimdi.
-Tuttum ama ulaşabileyim, karanlıklarda yoluma çerağ olsun, aktığında bir dilek dileyeyim.
-Bu kez bir arkadaş tut.
-Tuttum. O benim hep yanımda olsun. Bana iyi vakit geçirtsin, korktuğumda yanımda olsun istemiyorum artık.. çünkü ben büyüdüm gari. Kendime yeter oldum. Kararlarımı artık kendim alıyorum. Sırtına yaslanan dik dururmuş. Kendime güvendiğimde paylaşabilirim de. O benden uzakta olduğunda bile beni hatırlasın.
Bu kadar yeter mi? Şimdi de sen söyle bakalım.
-bunu istersen sonraya bırakalım. Zaman geçtikçe insan farklı şeyler isteyecektir. O zaman benim de farklı şeyler söylemem mümkün olacaktır.
-Tamam anlaştık…
ahi kul ahmede nasib oldu
1208 yılında Kırşehir ili Mucur ilçesi İnaç köyünde doğdu. Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Bey’in kayınbabasıdır. Asıl adı Mustafa’dır. Künyesi İmadüddin Mustafa B. İbrahim B. İnaç el-Kırşehri’dir. Gençliğinde Şam’a gitmiş ve orada din bilgileri öğrenerek Kırşehir’e dönmüştür. Daha sonra Bilecik’te zaviye kurmuş, kızını Osman Bey’le evlendirmiştir. 1348 yilinda 125 yaşinda ölmüştür. Türbesi Bilecik’tedir. Seyh Edebali’nin; nüfûzlu, varlıklı ve mütevazi bir Ahî oldugunu bütün tarihçiler belirtmektedir. Edebali’nin, Kırsehir’de Ahî Evren ile görüştüğü ve Kırsehir’den Sögüt tarafına gittigi tarihi kaynaklarda anlatılmaktadır.
ŞEYH EDEBALİ’NİN OSMAN BEYE NASİHATI
Ogul ;
İnsanlar Vardır Şafak Vaktinde Doğar ,Akşam Ezanında Ölürler . Avun Oğlum Avun . Güçlüsün , Kuvvetlisin , Akıllısın , Kelamlısın Ama ;
Bunları Nerede Ve Nasıl Kullanacağını Bilmezsen , Sabah Rüzgarında
Savrulur Gidersin .
Öfken Ve Nefesin Bir Olup Aklını Yener .
Daima Sabırlı ,Sebatlı Ve İradene Sahip Olasın .
Dünya Senin Gözlerin Gördüğü Gibi Büyük Değildir
Bütün Feth Edilmemiş Gizemler ,Bilinmeyenler ,Görülmeyenler ,
Ancak Senin Fazilet Ve Erdemlerinle Gün ışığına çıkacaklardır..
Ananı, Atanı Say ,Bereket Büyüklerle Beraberdir .
Bu Dünyada İnancını Kaybedersen Yeşilken çorak Olur .
Çöllere Dönersin .
Açık Sözlü Ol .Her Sözü Üstüne Alma .Gördün Söyleme ,Bildin Bilme .
Sevildiğin Yere Sık Gidip Gelme Kalkar Muhabbetin itibarın Olmaz.
Üç Kisiye Acı ;
Cahiller Arasında ki Alime, Zengin iken Fakir Düşene Hatırlı iken itibarını
Kaybedene.
Unutma ki! Yükseklerde Yer Tutanlar, Aşağıdakiler Gibi Rahat Değildir.
Haklı Olduğunda Mücadeleden Korkma.
Bilesin ki! Atın iyisine Doru, Yiğidin iyisine Deli Derler
Kara kaşlı benli güzel
Mah cemalin aya dönsün
Bu fakiri unutma gel
Yerin cennet mekan olsun
Bana eman verir isen
Gönül kasrı sürur isen
Akşam sabah yakîn isen
Gönlün cennet mekan olsun
Ahdin olsun yama tutmaz
Safan olsun haya etmez
Çevre yanın eza gitmez
Sekiz cennet hazan olsun
Çemenlerde gezmek ister
Kapılarda durmak ister
Onbeş adem soymak ister
Yiğit kolu devan olsun
Karar kıldım dünü güne
Kuşak idim ince bele
Beni bilmez kendi gece
Yatmak ister meyan olsun
Denizlerde mavi çeker
Gökte uçar turna nider
Ayak döner eğri gider
Salladığı beyan olsun
Kulun kölen olsun eller
Çala durur gayri haller
Çıka durur arşa kullar
Eylediği canın olsun
Kalbin hile dolu ise
Kara bahtın çöğer ise
Beni senden sayar ise
Sırladığı geven olsun
Kadir Mevlam kavuştura
Ayrı yazgı üşüştüre
Soldan sağa yakıştıra
Gönül düşüp canan olsun
Seher yeli zülfün teli
Sara durur yiğit kolu
Bene düşmüş aşkın canı
Çulsuz aşka cefan olsun
Yola düştüm yola düştüm
Muhammed’li yola düştüm
Yollar ırak gönül verdim
Selam adlı Rahman olsun
Sırrı çeker kantar olsam
Günah çeki tövbe kılsam
Kitap çeker aşkı yazsam
Ahmed düşer Mennan olsun
Ahmed kulun uçtu gene
Arşa doğru ağdı sene
Ne akildir ne divane
Hakk’ı bilen insan olsun
Ahi ahmed kulluk eyler
Öte durur şerri peyler
Tevhid üzre Hakk’ı söyler
Sana yanmış kulun olsun
aşık ahi kul ahmede bu yazıları yazmak nasib olmuştur
İlahi canan evine
Girenlerden eyle bizi
Yarın aşktan cemalini
Görenlerden eyle bizi
Mahşerde Hakk’ın gölgesi
Nice yürekler paresi
Allah’ın ol divanesi
Olanlardan eyle bizi
Ya Rahimi ya Kerimi
Kimse bilmez ihsanını
Hakk’sın gül, gül didarını
Görenlerden eyle bizi
Arşın gölgesinde seyran
Hamd sancağında püryan
Firdevs cennetinde selam
Kullarından eyle bizi
Bu dünyada kamu alem
Düşer kalkar nice bir dem
Mizanlarda rıza ilen
Geçenlerden eyle bizi
Daim koştur Hakk yoluna
Talma dünya metaına
Sağ eliyle beratına
Varanlardan eyle bizi
Ahi ahmed yanar durur
Defterini açar görür
Hakk didarın hoşca bilir
Sağcılardan eyle bizi
Ah eyledim vah eyledim
Muhammed’e yol eyledim
Ümmetine can peyledim
Uyanlardan eyle bizi
Bir alime sorsa idim
Nefs elimden yılsa derdim
Sevaplara dönse suçum
Selamette eyle bizi
Ahmedim sen de varırsun
Hallerin anda görürsün
Kara yüzle ne idersün
Ak yüzlerden eyle bizi
Hakka yüzler sürüp de gel
Muma dönüp sızıp da gel
Muhammede uyup da gel
Ümmetinden eyle bizi
Rahmet yeli kesilmesin
Gaflet ile uyunmasın
Ümmet yolu şaşırmasın
Doğrulardan eyle bizi
Birliğini bir eyleyen
Fakirini yol eyleyen
Ümmet için koşuşturan
Canlarından eyle bizi
Ahmed miskin bir gün ölür
Canımı ol veren alır
Tenim buradadır kalır
Uçanlardan eyle bizi
İmamların Kuran okur
Müezzinler ezan okur
Cümle duyan sorgu olur
Bilenlerden eyle bizi
Nefsim ile savaşırdım
Taşı nedir bilmez idim
Az ye az uyu sır bendim
Tutanlardan eyle bizi
Gün doğarken çıktım yola
Yoldaşım gel Kuran ola
Salavatı önden sona
Diyenlerden eyle bizi
İşim aşım Rahman ile
Kuran okur diller ile
Rahmeti Muhammed ile
Alanlardan eyle bizi
Mekke’de güzel Kabe’yi
Medine’de Muhammed’i
Arafat’tadır vakfeyi
Duranlardan eyle bizi
El kaldırıp amin diyen
İhram bezin bele geren
Allahümme lebbeyk ilen
Hacılardan eyle bizi
Hacılarla deve kessem
Şeytanları taşa tutsam
Saçlarımı kazıtırsam
Günahsızca eyle bizi
Zemzem içsem kana kana
Kurban olsam Hakk Teala
Derviş olup yansam sana
Aşk od’unla eyle bizi
Helal haram katma sakın
Kanaatle rıza yakın
Sofranıza dua katın
Berekette eyle bizi
Ahmet içun ömür selam
Aşksızlarla sohbet haram
Ariflerle uçmuş olam
Kullarından eyle bizi
(şiirde geçen Muhammed isimleri için lütfen bir defa salavat okuyunuz.)
Allahümme salli ala muhammedin ve ala âli muhammed
aşık ahi kul ahmede nasibdir
Ağlar isem yane yane
Şol gözümü silen kimdir
Bağlar isem kuşak hare
Şol belimi saran kimdir
*
Ağu içsem dost elinden
Ağıt yaksa yüreğinden
Çeke dursam şol dilinden
Bu derdimi salan kimdir
*
Güller ağlar nazı içun
Nazlı eyler başım içun
Başım feda Rahim içun
Bu fetayı yapan kimdir
*
Sağlar yadı çekmez hali
Beyler karı onmaz düşü
Fakir neyler Karun varı
Bu metaı veren kimdir
*
Çağlar isem coşa coşa
Katrem düşe derya naza
Bağı bostan güle yaza
Bu gülşeni açan kimdir
*
Eyler isem gülşen yası
Bağı irfan cehlin sazı
Umut olmaz ilmin yüzü
Bu sebebi soran kimdir
*
Saflar düşer doğru yolda
Ağlar durur gözü yarda
Güle dursun nazlı şurda
Bu niyazı eden kimdir
*
Benim dosttan dosta koşan
Dost başına “bela” kılan
Ümmet içun sala veren
Bu nidayı salan kimdir
*
Yaran ile yaran ile
Kul bahasın taat ile
Gül yeşerir toprak ile
Bu safayı süren kimdir
*
Selam saldım sarı güle
Gül bahası yare çile
Ben yanarım dünü güne
Bu cefayı eden kimdir
*
Bahar desem yaza çalar
Yaza ersem kışa döner
Mehil vermez ömür biter
Bu zamanı içen kimdir
*
Ben söylerim Hakk’ı evvel
Aşka düşem vakti evvel
Can pazarı canan evvel
Bu canımı yakan kimdir
*
Aşkı yakin cevr-u cefa
Yana dursun can-ı vefa
Kim yanmazmış nefsi heva
Bu hevesi eden kimdir
*
Sen söyle aşk ile daim
Bir eyler şevk ile kaim
Gül pahasın dertle hoşum
Bu bedeli koyan kimdir
*
Ahi kulsun ahmed ağa
Baş gelmeğe kimse sana
İki gözü çağlar Hakk’a
Bu selleri akan kimdir
*
*
ahi kul ahmede nasib
Rabbim nasib kılsa varsam
Güzel kabe yandım sana
Hak nasib etse de uçsam
Güzel kabe varsam sana
*
Kara donun Kuran dolu
Hacdan Hacca çıkar onu
Sana varmak aşkın düşü
Güzel kabe ersem sana
*
Büründüğün kara nedir
Haktan yana düşen kimdir
Yollar dolu hacı bindir
Güzel kabe dersem sana
*
Dört bir yanın küptür düzdür
Düzlük birer adalettir
Altı üstü zemzem hoştur
Güzel kabe gelsem sana
*
Arşa çıktım seni gördüm
Yere indim kara buldum
Siyah nuru taşa verdim
Güzel kabe sorsam sana
*
Cennet nuru izler seni
Adem dahi tevekkeli
Havva için şükre döndü
Güzel kabe dönsem sana
*
Kara donu kimden çaldın
Siyah tüllü güzel m’oldun
Bağrı yanık kara yazgım
Güzel kabe yazsam sana
*
Para pulla olmaz hacı
Hakk çağıra gele ne ki
Gözü kara ahmed der ki
Güzel kabe koşsam sana
*
Levhe yazdı kimler gele
İbrahim’e çığır diye
Milyonları dostum bile
Güzel kabe çağrım sana
*
Sana gelmek büyük onur
Varamayan mahsun kalır
Gönül Hakka yanar durur
Güzel kabe yansam sana
*
Herkes döner senden yana
Namaz kılan gözden evla
Rahmet saçar kavi kula
Güzel kabe bağrım sana
*
Safa merve nişan olmuş
Gider gelir hacı dolmuş
Bir tavafta binler dönmüş
Güzel kabe dönsem sana
*
Seni diyen sana dönmüş
Hakk diyene kabe dönmüş
Aşka düşen kabe olmuş
Güzel kabe bahtım sana
*
Altunoluk bizden yana
Her bir köşe rahmet yaza
Kapındaki dua ile
Güzel kabe kalbim sana
*
Hacerü-l esved köşede
İstilam olur tavafta
Ömer, Rasül öptü derde
Güzel kabe aşkım sana
*
Umre diye derde düşen
Fakir sana demez işin
Görmez isen fakri zulüm
Güzel kabe gülsem sana
*
Yollarına yayan düşsem
Deve yoksa uçup varsam
Elden evla seni görsem
Güzel kabe duam sana
*
Dönüp dursam umre hacca
Sonra versem ruhu Hakka
Helal etse Rabbim başta
Güzel kabe hal’im sana
*
Kabenin çevresi dağlar
Körolası yükselmiş evler
Hürmet anca ecdat eyler
Güzel kabe kalbim sana
*
Yüzbin melek tavaf eder
Didar görmüş sular çağlar
Zemzem diye içen kullar
Güzel kabe canım sana
*
Dua etmez garip kulum
Çağırdığı hacda gülüm
Bir kadın öldüğü yerin
Güzel kabe buldum sana
*
Otuz güne çivi çaktım
Deli gibi tavaf kıldım
Rasul ile mahbub oldum
Güzel kabe yandım sana
*
Daim Hakka döndüm yüzüm
Kalbim zikri Allah için
Manadaki yakut taşım
Güzel kabe yazdım sana
*
Cümle millet kardeş oldu
Tevhid ile sırdaş bildi
Ümmet olup namaz kıldı
Güzel kabe bağım sana
*
Zengin isen durma hacca
Belki çıkar ahmed kula
Her bir sene umut taze
Güzel kabe sağım sana
*
Namazıma kıble kabe
Aşk ahmede heryön kıble
Hakk cemal kabeden öte
Güzel Rabbim kulum sana
*
1995 de hacc, 1996 da ramaza’ın son 10 gün umresi, 1997 de tekrar ramazan son 10 gün umresi nasib oldu. şimdi bir fakire birşeyler verirken kalbim umredeki tavaf kadar titriyor ve bütün müslümanları burada tam bir ümmet olarak seviyor ve kucaklıyorum. anlıyorsunuz umarım…
*
ahi kul ahmed