Dost dost deyip de hey yanıp durduğum
Dost bana yareler açtı neyleyim
Ak gerdana beşi birlik dizdiğim
Dost bana yareler açtı neyleyim
Selam saldım karlı dağlar ardına
Aldı m’la sevdiğim lebler aşkına
İl yanmazken ben yanarım derdine
Dağlar aramızı açtı neyleyim
İnce uzun yollar aştım yol deyu
Yaylasına vardım elaman deyu
Sinesine elim sundum yar deyu
Beyler ayırdı da kovdu neyleyim
Dökülsün zillerin sen de ben gibi
Varılmaz yolların dağlar set gibi
Bahçada açılmış gonca gül gibi
Eller kokladı da soldu neyleyim
Dosta dost gerek hatırdan geçmeye
Cana can gerek gönülden içmeğe
Bene sen gerek sedeften uçmağa
Şeytan yokladı böyle’ldu neyleyim
Ak ellere al kınalar yakarmış
Bir goncaya el sineler dökermiş
El gördüye şol cilveler saçarmış
Kullar aramızı açtı neyleyim
Sıkım sıkım sıkmış ince belini
Bal döktürür ağzındaki dilini
En sonunda ben dererim gülünü
Anan aramızı açtı neyleyim
Aşık mısın aşık ağzımı ararsın
Her sözümü acizime yorarsın
Benim haram niçin gülüm derersin
Canlar ararmış canını neyleyim
Ne idi göçün kul ahmedim neydi
Pazar ettim gülümü suçum buydu
Al kanlara bezendim ölsem eydi
Haller söylermiş cananı neyleyim
Cennet sandım kız koynunun içini
Eğri saydım şu soyhanın suçunu
Kime dedim yar tövbenin bacını
Koçlar vurdu da böyle’ldu neyleyim
Eğme kaşın sonra bakmam yüzüne
Ataş düşsün ala güzel özüne
Yemem içmem de bakarım tadına
Gönül bir çifte şahan da neyleyim
Benim işim minnet ile zar değil
Güzel nazın bana olsun zor değil
Sevmez isen söyle bana ar değil
Güller kar etmedi anam neyleyim
Şeker mi kaymak mı baldan ilave
Severim güzeli maldan ziyade
Çirkine gönül düşmüş hem ziyade
Zulüm âna varmış da neyleyim
Ahi kul ahmedim yurdun tazele
Kaçtır bahası kul oldun güzele
Gönül ferman dinlemez bak gazele
Solar güllerim de yavrım neyleyim
ahi kul ahmede nasib oldu.
Gel hele gel hele güzel civanım
Sana nettim neyledim el içinde
Gel hele gel hele güzel maralım
Sana nettim neyledim el içinde
Ben yanarım şu güzelin hat’rına
Sarılmaz kollarım şol beline
Aldım sattım bezirgan dokusuna
Kime nettim neyledim kul içinde
Kararım kavidir dönmem yolumdan
Senindir bu gönül yudum sabunlan
Gel gir turabın olayım aşkından
Sene nettim neyledim hal içinde
Bunca yaş yaşadım eller içinde
Çarığım deliktir neyler’özümde
Bir acı kahvedir titrer sesimde
Gene nettim neyledim gül içinde
Söyle ben de bileyim kend’özümü
Derde saldım şu firaka nazımı
Çeker oldum bu hasretlik sazımı
Yare nettim neyledim dâr içinde
Be hey canan canım sundum almadın
Can bedende durmaz kıldım bilmedin
Kim bilmeye feta kıldım sormadın
Yene nettim neyledim zar içinde
Sevenler de el olurmuş duymadım
Gözden dizden kuvvet gitmiş bilmedim
Kaça yazmış Rahman levhde görmedim
Güle nettim neyledim dal içinde
Baha kıldım canım canan istemez
Ele düştü gülüm bağın sorulmaz
Kime açtı gülüm çağın bilinmez
Hele nettim neyledim yar içinde
Gönül bu bir iner bir çıkar imiş
Düştükçe düşer yare nihan imiş
Dermanım sendedir kim ayan imiş
Sene nettim neyledim ah içinde
Usul adap kalktı sohbet karından
Cana kıydı canan meşkin telinden
Kimse bilmez öle durdum yolundan
Sene nettim neyledim gel içinde
Ben söylerim sen duymazsın belalım
İnsaf yoktur iman kime celalin
Cana düştü yarem sende meramım
Eşke nettim neyledim can içinde
Aşık ahmed derde düşer cananın
Canan bilmez cihan üzre düşenin
Ağla gözüm ağla sen de yaranın
Kele nettim neyledim çöl içinde
aşık ahi kul ahmed nasibidir
Benden selam eylen yarin iline
Nazlanıp da öte öte durmasın
Bahar döner yazı geçer halına
Sızlanıp da ağu içip ölmesin
Yar seninle böyle miydi bazarım
Gömlek düştü akıl yitti hazanım
Yaktı beni kaşı keman yaranım
Közleyip de aşkı yerip durmasın
Altına al geyer üstüne kemha
Gel güzelim beni koynunda sakla
Kız mıdır dul mudur perçemi aça
Eyleşip de yaban ilen kalmasın
Kara kaş altında neler çevirir
Ak ellere al kınalar yaktırır
Ben bir turna olsam selam yazdırır
Okutup da alem ilen salmasın
Ala göze siyah sürme nazından
Yiğit olan yiğit ölür yasından
Sen şöyle bir döşen aşkın telinden
Tutturup da ağıt ilen sarmasın
Al yanaklar alma gibi kırmızı
İnci mercan dişler ile gülüşü
Ben söylerim Hakk’a giden Rasulü
Belleyip de kafir ilen yormasın
Yanarım yanarım yare yanarım
Bilmedi kadrimi niyet ararım
Kimseler içmez tasımdan ağlarım
Gıybeti de eller ilen yapmasın
Yar taramış zülfünü belden âri
Ak göğüsler fırlar düğmeden âri
Güzel sevme derler cahilden âri
Bakışıp da ökçe ilen gitmesin
Yar kalemi almış yazar hünkara
Sevdiğin sınarmış yerer cihana
Yiğit olan yiğit sabrı meydana
Sözleşip de karar ilen yıkmasın
Sevdim sevdim alamadım yanaktan
Baha kıldı beş bin kayma başlıktan
Canım koydum üç gül ile taraktan
Tartılıp da pullar ilen gitmesin
Güzel ayrılır mı sevdana düşen
Dört kitapta gördüm ölmeden ölen
Neye saydın canım sundum bilmeyen
Pazarı da beyler ilen yapmasın
Yarden ölçtüm yollar ırak pekuzar
Haber saldım gelen giden ahuzar
Sen bir sala eyle dağlardır ular
Salınıp da yollar ilen tozmasın
Kul ahmed der bu sevdaya doyamam
Memeleri alma alma ememem
Ağu içtim yar elinden ölemem
Unutup da eller ilen saymasın
Aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur..
Allanır pullanır kınalar yakar oy
Sürme ile nazara kimler girer oy
Hörü, gelin olmuş da ata biner oy
Yollar uzun ince beller sorulmaz oy
Allı gelin allı gelin oy oy
Al kuşakla bağlı gelin oy oy
Kızılırmak yaran olmaz oy oy
Atlılara baş bu gelin oy oy
Al kuşağı dolar idi gardaşı oy
Boz eğeri ata vurdu yoldaşı oy
Üç köy öte varmak idi maksadı oy
Eller ırak nice kader sorulmaz oy
Allı gelin pullu gelin oy oy
Dualarda güllü gelin oy oy
Kızılırmak canan olmaz oy oy
Canlar ile baç bu gelin oy oy
Damlar boş kalırmış gelin gidince oy
Yollar tozuturmuş güvey gelince oy
Köprüler yıkılırmış kavuşunca oy
Kimler uzun nice canlar sorulmaz oy
Boylu gelin poslu gelin oy oy
Yiğitlere yaslı gelin oy oy
Kızılırmak nadim olmaz oy oy
Kimler ile göçtü gelin oy oy
Görümceler yengeler kaynanalar oy
İmamlar beyler nicedir ağalar oy
Yandı yandı köz köz oldu ciğerler oy
Kimler yanar nice hallar sorulmaz oy
Allı gelin pullu gelin oy oy
Domurları terli gelin oy oy
Kızılırmak gonca bilmez oy oy
Ağıtlarda yazgı gelin oy oy
Ulak saldım yarim gele kavuşak oy
Üç yüz atlı beş yüz yaya buluşak oy
Kapaltı’nda atlıları tozutak oy
Köprü gider canlar düşer sorulmaz oy
Allı gelin zorlu gelin oy oy
Meleklere hörü gelin oy oy
Kızılırmak taze bilmez oy oy
Azrail’e sözlü gelin oy oy
Köprüler yıkılır yiğitler ölür oy
Yazgılar çözülür kötüler kalır oy
Dua okunur ağıtlar yakılır oy
Gelin gider yiğit ağlar sorulmaz oy
Allı gelin akça gelin oy oy
Gönüllere gökçe gelin oy oy
Kızılırmak iman bilmez oy oy
Allah’ına kul bu gelin oy oy
Kızılırmak zalımsın zalım zalım oy
Koç yiğitler yutar oldun yanayım oy
Beş köprü de sırtına ben vurayım oy
Giden gitsin sular çağlar sorulmaz oy
Allı gelin şallı gelin oy oy
Ağıtlara düştü gelin oy oy
Kızılırmak edep bilmez oy oy
Muhammed’e koştu gelin oy oy
Kayseri Sarıoğlan ilçesi, Karaöz Köyü girişinde bulunmaktadır. Şahruh Bey, Alaüddevle Bozkurt Bey’in oğlu olup, bu köprüyü Kızılırmak üzerinde XVI.yüzyılın başında yaptırmıştır. Şahruh Bey’in oğlu Mehmet Bey tarafından da 1538-1539 tarihlerinde onarılmıştır. Bu onarımla ilgili bir kitabe köprü üzerinde bulunmaktadır. Kitabenin mealen anlamı:
”Bu köprüyü h.945 (1538-1539) ‘de Alaüddevle Zulkadirî Sasani’nin oğlu Şahruh Bey’in oğlu Mehmet Emir Abdullah eliyle onardı”.
Köprü muntazam kesme taştan yapılmıştır. Sekiz kemerlidir. Ortada yüksek sivri bir kemer, onun yanında da gittikçe alçalan beşer kemer daha bulunmaktadır. Yanlardaki korkuluklar iyi bir durumda olup, köprü günümüzde de kullanılmaktadır.
KÖPRÜNÜN HİKAYESİ
Rivayete göre Şahruh Köprüsünün eski yeri şimdiki yerinden 1600 metre daha yukarıda imiş. Köprü uzun yıllar insanları Kızılırmak’ın üzerinden geçmesine vasıta olmuş. Günü gelmiş yorulmuş insanları taşıya taşıya. Günün birinde üzerinden düğün alayı geçerken yıkılıvermiş.
Kayseri ve Yozgat’tan hareket eden iki düğün alayı köprünün üstünde buluşmuşlar. Ağıta göre köprünün üstünde üç yüz atlı, beş yüz de yaya varmış. Bunca insanı taşıyamayan eski köprü yıkılıvermiş ve Kızılırmak’ın azgın sularına kapılan insanlardan kimisi kurtulur, kimisi Kızılırmak’ın azgın sularında kaybolup gitmiştir.
Aşık hattat ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
Kara gözlerine kurban olduğum
Sürme çekip gari öldürme beni
Sala eyleyip koşturma ardından
Tökezleyip burnum kırdırma beni
Güzelliğin kıymatın ben bilirim
Yanında mevsimi hep yaz sanırım
Üç gün aşka beş gün derde düşerim
Sabahleyin koynum soğutma beni
Yar aşkına düşeli aklar indi
Ak gerdan için ne ocaklar söndü
Balım gülüm iken soyhaya döndü
Azabımı senden verdirme beni
Pınardan pınara gez uğrun uğrun
Bakracı dolmağa tutsaymış yadın
Zülfüne dolasa bahaymış aşkın
Kulluğumu Hakk’tan ayırma beni
Aç kollarını da dola boynuma
Geç kaldığımı dur sala eyleme
Bu yazdığımı al da sar koynuna
Cananımı candan ayırma beni
Ölürüm ayrılmam senden ceylanım
Ak gerdanı aç karşımda öleyim
Al koynuna da bir ömür vereyim
Aşığını sözden caydırma beni
Akşam olur zabah olur yar gelmez
Günah olur sevab olur yaz bitmez
Güzel olur çirkin olur bir olmaz
Güzelini nazdan bıktırma beni
Ahi kul ahmedin ahdı var sende
Güzelliği çaldı taşa var onda
Huya verdi güzel diye var elde
Ellerile yazdım öldürme beni
ahi kul ahmed’e nasib
Neler çektim şu göğnümün elinden
Benim varmadığım eller mi kaldı
Bahar gelir şu mevsimin düşünden
Benim esmediğim yeller mi kaldı
Kılıçözü gibi akıp kıvrılsam
Ayrık otu gibi sarıp örülsem
Bir gelinin leblerine yakılsam
Benim sarmadığım güzel mi kaldı
Al yanaktan allar giyer hâreli
Bir gönülden eğlen sunam kâreli
Gül benizden güller açar goncalı
Benim dermediğim güller mi kaldı
Cevru cefanı da çeker olaydım
Başa gelmedik hallere kalaydım
Kollarımda hayalini çalaydım
Benim ölçmediğim beller mi kaldı
Kırklar yediler söyleşir dilinen
Arşa çıkar mahbub olur yadınan
Kimselere nazar etmez arınan
Benim açmadığım sırlar mı kaldı
Ümmet deyu kullar arar hasından
Bir adıma baha biçer gülünden
Sıdkı kavi ise yazar canından
Benim yanmadığım kullar mı kaldı
Ahi kul ahmed kavgası cehlinen
Sohbet kılar türlü türlü sözünen
Postu yoktur başa durmaz sazınan
Benim susmadığım şerler mi kaldı
ahi kul ahmed’e nasib
Bakmayın benim ağladığıma
Bir ataş düştü gönlüm yareli
Etmeyin benim eylediğime
Bir ataş düştü yarim yareli
Al Kızılırmak gibi çağlarım
Deli devrek döner de eğlerim
Al yeşilli gelinler çekerim
Bir ataş düştü gelin yareli
Irmak bucağı da buz tutmazmış
Yeşil başa çifte salınmazmış
Anaç vurunca kirik yanarmış
Bir ataş düştü yavrun yareli
Yel estikçe bağrım yarelenir
Üç gün gülsem beş gün karelenir
Yar eğlendikçe başım dertlenir
Bir ataş düştü halin yareli
Acem illerinden garib geldim
Yol yordam bilmez bir fakir kulum
Zaviyeniz açılmaz mı gülüm
Bir ataş düştü yaban yareli
Seni doyurmak bize gerektir
Sofra düzmek hep ola adettir
Ahi derler yarenlik sohbettir
Bir ataş düştü yaran yareli
Hoşluğumuz kerem eyler iken
Bir yar içun başım terler iken
Gerdana beşi birlik dar iken
Bir ataş düştü saran yareli
Bre yiğidim sebatın yoktur
Ağşama sarsan sabahın yoktur
Al yanaktan da ötesi yoktur
Bir ataş düştü öpsen yareli
Yar göç eylemiş seher vaktinde
Düzelirmiş yükü at üstünde
Selam vermezmiş boy’un içinde
Bir ataş düştü nazın yareli
Ahi kul ahmed yanar yakılır
Yarim gitti deyu var döğünür
Eller güler şu bağrım delinir
Bir ataş düştü bağrın yareli
ahi kul ahmed’e nasib
Ben dost ile dost olmuşam
Eller bir dost bilmez beni
Cahiller horlar nideyim
Yaban dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost kalayım
Cananla aşka düşeyim
Can yite harda olayım
Ölüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost demişem
Dost için şerre gülmüşem
Güller içinde elmisem
Gülüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost gezmişem
Her bir dosta yol vermişem
Çıblak düşmüş kul varmışam
Kulum dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost ararım
Dost başına kul sayarım
Bir ömüre er düşerim
Adım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ney çalarım
Gün geçmez ki hoş nizaım
Söz olursa bir behlülüm
Harun dahi bilmez beni
*
Ben dost ile hoş olayım
Bağu bahçem güz çalayım
Bir gönüle yar olayım
Yaran dahi bilmez beni
*
Ben dost ile gül dikerim
Güle gülşen toprak benim
Bahar gelmiş kırlar benim
Sümbül dahi bilmez beni
*
Ben dost ile meşk ederim
Can evimi köşk döşerim
Cananımı şen göreyim
Canım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile cümbüş etsem
Bir aşk ile yana dursam
Seherlerde dua etsem
Rabbim dahi bilmez beni
*
Ben dost ile bağlar bozsam
Bağı bostan güze çalsam
Gönül aşka paha biçsem
Maşuk dahi bilmez beni
*
Ben dost ile pazar ettim
Aşk pahasın canla ölçtüm
Canı canla harda yaktım
Canan dahi bilmez beni
*
Ben dost ile kahve içsem
Kahve ne ki sohbet kılsam
Dosttan şerri sıdka yazsam
Sadık dahi bilmez beni
*
Ben dost ile çalsam sazı
Dağlar söyler zikrin kaşı
Kullar uyur seher nazı
Yeller dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ağlar olsam
Tac-u tahtı atıp gitsem
Fizandaki kulu olsam
Rahman dahi bilmez beni
*
Ben dost ile güller eksem
Yar aşkına toprak olsam
Yağan yağmur canan desem
Güller dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dosta koştum
Aklı koyup arşa çıktım
Kalpten kalbe sırra erdim
Erler dahi bilmez beni
*
Ben dost ile illet bozdum
Gömlek deyu cübbe saldım
Döne döne bi hal oldum
Vedüd dahi bilmez beni
*
Ben dost ile fer alırken
Zarda kalmışım ziyadan
Nuru yok asude mülkün
Çırak dahi bilmez beni
*
Ben dost ile hu hu çekip
Şek ile dergah dolaşıp
Ümidim hafay-ı mihrab
Destur dahi bilmez beni
*
Ben dost ile tarik olsam
Er yok eren yok post sorsam
Baktım ki sır evliyadan
Cahil dahi bilmez beni
*
Ben dost ile nefes bulsam
Şarkı asude bağlasam
Son tecelli ah neylerim
Sazım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile sefer kılsam
Son yolcuyum Kerbeladan
Köhne kitap kandil olsam
Gözüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile iksir içsem
Ali doldurup sır ilham
Uşşak yoğrulmuş Kerbela
Makam dahi bilmez beni
*
Ben dost ile cana düşsem
Canlar canı kime koşsam
Hangisi Hüseyin bilsem
Ağlar dahi bilmez beni
*
Ben dost ile canım versem
Cananımı canda görsem
Ben bir Ali eri olsam
Hasan dahi bilmez beni
*
Ben dost ile kılıç çalsam
Pazum dahi Ali olsam
İman yoksa rezil olsam
Elim dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ilim yapsam
İlmin şehri Ali bilsem
Kanım ile tevhid yazsam
Yamak dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ahi olsam
Ahmed kula yama kılsam
Çevir çevir yana dursam
Aşık dahi bilmez beni
*
Not: Bu şiir gariplik duygusu ile başlamış, iki gün parça parça yazılmış, son bölümde ise Kerbela şehitleri ile binlerce müslümanın öldüğü milyonlarca başka başka tevhid şehitleri anısına son bölüm ilave edilmiştir. umarım güzel dua olarak takdiri ilahiye mazhar olur, sizlerin de seveceğini umuyorum sevgili okurlarım. Allaha emanet olunuz efendim.
*
ahi kul ahmed
Bağımda bostan bitmez oldu gel
Dilimde tüyler bitmez oldu gel
Baharda güller açmaz oldu gel
Gelmezsen gönül açmaz ellere
*
Gördüm ki sular çekmiş olsun gel
Sandım ki bağlar bozmuş olsun gel
Yandım ki ömür geçmiş olsun gel
Gelmezsen gönül sormaz ellere
*
Baharım bahtım hazan oldu gel
Sevabım hayrım şerre döndü gel
Sebebim sensin Mah-ı Sultan gel
Gelmezsen gönül yanmaz ellere
*
Gönlümde türlü türlü türkü, gel
Her biri türlü makam düzer gel
Davulum yaran zurna çalar gel
Gelmezsen gönül aymaz ellere
*
Salmasın salma bana çuldur gel
Söylesin yâda baha eldir gel
Kimlerin canı sana kuldur gel
Gelemezsen gönül kaymaz ellere
*
Baharın bozdum güze güldüm gel
Kaçıncı sözdür diye yazdım gel
Maniyle türkü yaylakladım gel
Gelmezsen gönül yazmaz ellere
*
Kulların günah çeki kalem gel
Gözlerin siyah sürme kalem gel
Bellerin ince sarma dolam gel
Gelmezsen gönül şehnaz ellere
*
Sevdiğim güzel ikrar bozma gel
Öptüğüm güzel inkar etme gel
Yandığım güzel karar sazda gel
Gelmezsen gönül çalmaz ellere
ahi kul ahmed