Kara kaşların keman olmuş yay mı
Çevresi çimenli al gülden bağ mı
Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler
Çevresi çimenli al gülden bağ mı
Hele bakın şu yavrunun halına
Memeleri iz eylemiş koynuna
Gördüm ala gül düşmüş de aynına
Ötesi dumanlı yareden sağ mı
Sevdandan yüreğimin yağı erir
Taramış zülfünü eğdirir durur
Ak kolların da sala sala yürür
Ötesi gümanlı cilveden dağ mı
Karlı dağlar aşamadım başından
Yatamıyom hayalinden düşünden
Kısmetse yatsaydık bir gün seninlen
Ötesi yamanlı şuleden har mı
Güzelleri sevdiğine vereler
Gülleri vahtında iken dereler
Rabbim hub yaratmış seni öveler
Sevdiği ölesi haberin yoğ mu
Ahi kul ahmedim yaran saralar
Yar yoluna baş koyduğun bileler
Dinledim hep bizi söyleşir diller
Düşmediğin diller dermeli bağ mı
ahi kul ahmed nasibidir
Behey ala gözlüm, güzel dilberim
Hoşlanırım benimle’lduğun zaman
Gider de gönlümün pası, karası
Zevklenirim benimle’lduğun zaman
Konuştukça bal akar dilinden
Gülüştükçe güller açar yüzünden
Al kınalı ak ellerin yüzünden
Çekiver, çevrilip baktığın zaman
Aşkın ataşı beni od’a saldı
Divane etti, hem aklımı aldı
Sanırım vücudum cennete vardı
O yarim koynuma girdiği zaman
Yandı ha yandı da yürek tavası
Çeken bilir ayrılığın havası
Çıka gelir bir cennetlik kuması
O yare de haber saldığım zaman
Yörü bre, kara kaşları kalem
Arayıp seni bilmem nerde bulam
Yakasın canım da canına katam
Seni bana Mevla yazdığı zaman
Gül dikensiz bitmezmiş be hey şaşmış
Seni bana dediler yakar imiş
Taramış zülfünü yüzüne dökmüş
Yari gerdanından öptüğüm zaman
Yine duman aldı dağların başın
Yenilendi sardı şol eski derdin
Aşkın ataşında kül oldun yandın
Yareninden ayrı düştüğün zaman
Ahi kul ahmedim eller övünsün
Sen şöyle dur, yarin gonca açılsın
Ala göze siyah sürme sürülsün
Akşamdan yar ile yattığım zaman
ahi kul ahmed nasibidir
Senin içun seni sevdiğim güzel
Çifte benlerine nazar değer mi
Canı cana katıp öldüğüm güzel
Bahar güllerine soğuk düşer mi
Bir dost ararım da güzelden olsun
Daşa yaslanırım da topraktan çıksın
Güle darıldım da dikenden geçsin
Dostun tandırına hedik düşer mi
Baharı kışa kattım gül kokmadı
Deliyi başa yazdım hiç eyledi
Divane oldum Hakk’ta “bir” olmadı
Hakk’ın zatına da “gayri” düşer mi
İmanın yok mudur yürek döyerken
Cemalin ay mıdır hal üzre iken
Güzel yaratırmış “Güzel” giz iken
Böyle azaba da sadık düşer mi
Eğilir dallarım toprak yakîndir
Alçağa konarım güzel başımdır
Nice bahtı kara kader dostumdur
Bağ-ı irfanıma ümmet düşer mi
Kaç güzele yandım murat almadım
Bir çirkine düştüm ayna vermedim
En son şu zalime iman sormadım
Güzel yaradan da zalim düşer mi
Yanarım yanarım ağlar yanarım
Mor çiçekli ala dağlar aşarım
Lale sümbül gülden kullar çalarım
Canan dererim de Leyla düşer mi
Yan göğnüm bahar eyyamı gecikti
Bülbül güle düştü benzi karahtı
Güzel diye döndüm nar-ı cemaldi
Kahır çekerim de ben’e düşer mi
Ellerim duadır sana ağıtım
Söylerim kelamdır sana indiğim
Sözüme tel misin zülfün gerdiğim
Çala dururum da uşşak düşer mi
Kararım yoktur a gülüm efendim
Mihrabım kıldım çare kıblegahım
Cihan-ı kudrette güzel sultanım
Bazar eylerim de karar düşer mi
Yuka olur aşıkların bağırı
Zalim olur güzellerin nazarı
Çatal olur yiğitlerin yüreği
Varır deşerim de boran düşer mi
Yüce dağın ardı sıra gidilmez
Eteğinde göven ördek vurulmaz
Onbeşinde körpe gelin geçilmez
Alır kaçarım da attan düşer mi
Dumanı batasıca ala dağlar
Babal mı aldın depende yol eğler
Yörük yaylasında güzeller ağlar
Gider isterim de şarttan düşer mi
Kokarsın burcu burcu gül içinde
Bakarsın nazlı nazlı el içinde
Söyletmen beni onbir saz içinde
Beler koynuma da kızdan düşer mi
Ahi kul ahmed de yanar yakılır
Güzel sarmayınan yiğit olunur
Üç yüz atlı beş yüz yaya döğüşür
Güzel uğruna da candan düşer mi
.
ahi kul ahmede nasibdir