Kaşları kara da tenleri algın
Sapıver bize bir yol yavaş yavaş
Bağları belle de yaprağı şıvgın
Kırıver bize bir dal yavaş yavaş
.
Maralı gözlere vurgun yüreğim
Seherde yollara düşer meleğim
Sabahtan ağşama varmaz öleyim
Hallarım bilinsin dert yavaş yavaş
.
Güzeli yaratmış ay ışığında
Çirkini unutmuş karanlığında
Ezelden muratmış bir olduğunda
Canı cananına kat yavaş yavaş
.
Kaçtır güzel öpmez bahar gözlerim
Yarim deyu nazlar çeker ellerin
Üç gün sevse beşgün satar dostların
Bakıver dengine hay yavaş yavaş
.
Sır eyleme aşkın nedir belalım
Al fistanlar giyen nazar celalin
Gül atarmış dostlar daşlar melalin
Yaralar gönlüne sar yavaş yavaş
.
Gül üstüne güller bağlar olurmuş
Ben gülüme yansam eller alırmış
Yan demeye yanmak kader nazıymış
Saralar bağrıma har yavaş yavaş
.
Gezeli görmedim senden alımlı
Güzeli bellerim nazlı yumuşlu
Nazına kurbanım ceylan bakışlı
Geliver koynuma gir yavaş yavaş
.
Güzelim güzelim allar giyermiş
Al yanaklı kızlar canlar yakarmış
Bir yiğidin koynu ölüm istermiş
Katıver canına can yavaş yavaş
.
Al yazmalı yarim nazlar çarlanır
Bir gönüle giren ölmez yeşerir
Kim kendinden geçer O’nda birleşir
Yazıver yazgına Hakk yavaş yavaş
.
Benim yarim nazlıdır gülü solmaz
Gönül tahtı allıdır eller sokmaz
Allar içinde bir güzel nidilmez
Bağlıdır bağlara gül yavaş yavaş
.
Ahi kul ahmed eğlenir gülünen
Canı cana katarmış da közünen
Al kanlara boyanmış da yarinen
Söndürür ömürü gel yavaş yavaş
.
ahi kul ahmede nasibdir
Zikrimiz alındı muhterem hocam
Gülümüz kokar oldu bir ihtiram
Bilmez idik evvelde Hakk’tan fehim
Zikrile didarın açarmiş rahim
Dileriz bir Allah demeyi zelil
Saf bir kalb ile de yanmayı melül
Baha kıldı Rahman biraz gayreti
Gayret kim ki halden hale geçmeyi
Dertlenmeyeni aşık saymaz imiş
Hakk içun aşka yaran yazmaz imiş
Gönül gözü ışımadan aşk olmaz
Hakikat sözleri bilmemek olmaz
Aşk ile canın satanlar ararmış
Aramak ne kendi canan yazarmış
Ders verir sırrından perdeler açıp
Zorluk, cefa, sıkıntı ve horlatıp
Aşk bir bela, canı dara düşürür
Ağıt, aklı siler gömlek giydirir
La mekanın arş mıdır bu Mecnun’a
Leyla’ya dert midir nazlar mahına
Seherlerde kelam ile mahbub kıl
Cemaline seyran ile meftun kıl
Akıldan geçtim gömlekten giydim bil
Zatına düştüm gayrinden geçtim bil
Burda cefa yazarmış yoğa, cemal
Mahşerde kul deyu çağırır cemal
Kim ki aşık deyu yaratılırmış
Ahdeyler, kul nurdan bezetilirmiş
Hakk ile yaran nider halka devran
Kul olan canan yazar ümmet halktan
Cemal dilersen sıkı dur cefaya
Celal ile yanasın komaz sefaya
Yad etmeye yaşlar salar vefalım
Yüz bin bela kılsan düşmem feryadım
Ümid ile korkun mihrab eyledim
Şad olmaya delili yoğ peyledim
Aşık olmağ altın gümüş neylermiş
Bir kamilde toprak olmak eylermiş
Aşk yolunun kullarına derman mı
Dermanı dertten sayar ölmen mi
Manası Hakk’tan kelamı kuldanmış
Ölenler bela dost imiş candanmış
Yusuf kardeşi Doğan mı saymışlar
Doğan kim “ahi kul” şahin bilmişler
Bu kadar yarenlik Hakk nazıdır bil
Hakk içun “ahi”nin ”kul” sözüdür bil
“Kul” olanlar tevhid ile uçarmış
Uçmağa Hakk burak ile yazarmış
Arşda yoğ imiş başka nebi ”Yusuf”
Züleyha’dan kaçmamış Doğan Yusuf
Sen bir züleyha bul da gel mah cemal
Kaçmayam ben gel gör ki ahı cemal
aşık ahi kul ahmede nasibdir
İnsan bu, güzel yapının suvağı
Hele bir nem yürüsün de şeklin gör
Gönül verip nazın çekip aldanma
Hele bir ak yürüsün de zülfün gör
Kara toprak güllerin senin hani
Ölümü öldüren mabedin gani
Çağır ölmeyecek ahmağı beri
Hele bir ot bürüsün de beytin gör
Neler yedi neler yedi bu dişler
Dostlar çekildi ben deyu ölçüler
Arkam kalem deyu kimi yaktılar
Hele bir eğ denilsin de başın gör
Astın kestin bir vakit kudret sendin
Arslan yokken tilki gezip kurt postun
Nice kulunla şer çorbası içtin
Hele bir gel denilsin de yazgın gör
Namaz niyaz cami duvarı hatıra
Üç beş kuruş çingeneyle cennete
Oruç dersen el alemin hatrına
Hele bir gir denilsin de kabrin gör
Sonra şöyle bir güzelce kıradur
Emaneti yeter gari veredur
Hele bir el denilsin de halin gör
Malın mülkün paran pulun hesabın
Oğul uşak gönül sazı avradın
Yar olmadı terkeyledi dostların
Hele bir kel denilsin de başın gör
Nerde aşkın, canın sunmuş cananın
Yolun belin şaşmış iken leylanın
Uzak yere düşürürken azabın
Hele bir kul denilsin de derdin gör
Altın gümüş hatır matır geçmeye
Dostlar gelir bolca toprak atmağa
Münker nekir sual ede bilmeğe
Hele bir “kim” denilsin de “Rabbin” gör
Kara yere salya sümük varıla
Ahi ahmed talkın vere ölene
Kendi olmaz emri Hakk’tan vareste
Hele bir “sen” denilsin de “bahtın” gör
ahi kul ahmed’e nasib
Bize üstad deniyorsa ossursak bile “bi bildiği olmalı” demelisiniz. Vaktiyle 1.5 müridi (bi erkek bi kadın) olan Kızılcahamam’da bir zat, ısrar üzerine keramet göstererek pazarda karganın başını koparır, sonra yapıştırır ve “uç” der, o da uçar. Bi anda müridler artınca dergah almaz. Sonra onların ihlasını denemek ister. Bağırsağı beline bağlar ve namaza durur. Ruküya eğildikçe bağırsak ossuruk gibi öter. Bunu duyan yeni müridler “bu abdestsizin arkasında namaz kılınmaz” diyerek hocayı terkederler. Geriye yine eski 1.5 mürid kalır. Onlar “bi bildiği olmalı” diye düşünmüşlerdir. İşte sadıklar böyle düşünür. Sıddık Ebu Bekir de miraç anlatılınca görmeden “bunu o söylediyse inanırım ve doğrudur” dememiş miydi? Sizin sadakatiniz kime acaba?
Ekmek çalan hırsızı ekmek çaldı diye ekmeksiz mi bırakırsın?
Çocuk söz tutmadı deyu oyuncağını elinden mı alırsın?
Vergi kaçırdı deyu tacirin bütün sermayesini götürecek ceza mı kesersin?
Küfreden çocuğun dilini mi kesersin?
“Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma” kutsal metinlerde yer alan empati kuralıdır. Size aynı şartlarda aynı şey yapılsa ne dersiniz? Ölümü de öldürüyor musunuz?
“Hayat işimize yaramıyorsa ölebiliriz” mi diyeceğiz bıktırıldığı için? Yoksa çalışmanın neşvesini idare vermeli midir? İdare sevgisini neden saklamak gereği duyar? Halbuki müşevvik için buna ihtiyaç vardır.
“Doğru yolu izlemekle insanın kaybolduğu görülmemiştir” sözü için doğru idare açısından nedir? Bilmek kadar adil olmak da terazide var mıdır?
“Kendini kışa hazırla, yaz gelirse bahtına” sözü, ben şimdi bunu yapayım, her ihtimale karşı ne demek? Bir idari sorumsuzluk örneği denilebilir mi? al kararı, ya da kes cezayı, ya da şunu şuna yap gitsin boş ver nasıl olsa idare benim ve karar verecek benim, istediğim gibi karar alırım sorumsuzluğu denilebilir mi?
“Aşçıların hatasını maydonoz örter, terzinin hatasını ütü örter, doktorun hatasını toprak örter, idarenin, sizin hatanızı ne örter?” ateş olabilir mi?
“Asker yapılan ve yapılmayan her şeyden sorumludur” aksi halde vatan gider, sizin yaptığınız kadar yapmadığınız şey nedir idarede. Yapılmayanın hiç hesabı yok mu? Temizlikçiler mahsende otursun ve her gün simit ayranken şimdi birisinin merhametiyle sadece bir çorbaya dönüştü. Herkes bir yemeğini aşağıya gönderemez mi? idare bu teklifi yapamaz mı? 10. katta yer var. Onlar oraya yerleştirilemez mi?
“Amaçsız insanlar amaçlı olan insanlara göre daha az kavga ederler”se insanların amaçları yalnızca mesleki mi olmalıdır? Devletin hizmeti halka götürmesi gerektiğine göre bir çalışan doğrudan halka bir miktar çalışırsa görevini ihmal etmiş sayılır mı? görev dar anlamda mı düşünülmelidir?
“Ben benim, ama aynı zamanda sana bağlıyım” sözü çalışanın kişiliğine idarenin de saygı duyması değil midir? Sadakat hürriyet de ister.
“Parası çok ama aklı kıt olan insanlar fark edilmek için pahalı bir bitkiye çok para öderler”sözü idare için kimsenin yapmadığını yaparak fark edilmek mi isterler? Başarı sizce farklılıklarda mı yatıyor yoksa bilgi ve adalette mi?
“Sizi hatırlatan laleyi ters mi yapalım” sözü idarenin hatalarını çalışanın hicvetmesi sayılmaz mı? Sizi de mi hicvedelim.
“İdare dedikodular üzerine karar almamalıdır. Gerçeği araştırmalı ve doğrudan görüşme yöntemini uygulamalıdır” Sözü Kuran’i değil midir? Süfli kurallar neden Kuran-i kurallara tercih edilir?
Hakan der ki; “yasalara uy, vergileri zamanında ver, dostumla dost, düşmanımla düşman ol”
Halk der ki; “yasalara uyarım ama adil yasaler olmalı, vergileri zamanında veririm ama gümşün ayarını bozmamalısın, dostunu dost, düşmanını düşman bilirim ama sen de bizim için güveni sağla” Kutadgu Bilig, Temel sorumlulukları belirlerken temel sorumlulukta bir ihmal olmadığı halde gıvır zıvır şeyler bahane edilip çalışan neden üzülüyor. Kişisel benlik bir tavra mı dönüşüyor.= zulüm sayılabilir mi? Yönetmek halka hizmetten halka efendiliğe mi dönüştü?
Hz. Ali : “yedi yaşına kadar çocuğunuzla oynayın, 7-15 yaşları arasında onunla arkadaş olun, 15 yaşından sonra onunla istişare edin, ona danışın” idare çalışanına danışmamakla yönetme görevini bırakıp egemenlik mi kurmak istiyor?
“Vicdan baskıcı değil, rahat ortamlarda gelişir” yanlış ve süfli kararlar çalışanlar üzerinde baskıya, baskı da kişisel iç hukuku zedeliyor mu?
Toplumda bir şeyler nasib olan insanlar daima ulvi değerlerle yaşar ve öyle de idare edilmek isterler. İdarenin süfli kararlarının onların ulvi kararlarını bozduğu görülmemiştir. Ve onlar kendilerine yapılan süfli kararlara sadece sabrederler ve fakat bu süfli kararlar yanında ve başkasına yapıldığında en çok bağıranlar onlardır.
12 saat çalışan ve sürekli hem devlet için hem devletin görevi olarak halk için çalışan ve üreten adamın yazıcı ve internetini hiç bir şey üretme ve araştırma diye mi kesersin, yoksa dedikodu merkezli süfli amaçlar gözünüzde ulvi değerlere mi dönüştü?
Bütün bunlar çalışan üzerinde bir travma yapabilecek olumsuzluklardır. Gereğinin öğüt kabul edilmesini dileriz.
“Akıl başta / Utanma yüzde / Bilgi gözde bulunur / Öfke gelince akıl gider / Tamah gelince utanma gider / Haset gelince bilgi gider” Hacı Bektaş-ı Veli
“Yöneticiler daima öğüde ihtiyaç duyarlar” Nizamü-l Mülk – Siyasetname
“Yöneticiler, yönetilenlerden daha çok öğüde ihtiyaç duyarlar” ahi kul ahmed
ahi kul ahmed
Ağlar isem yane yane
Şol gözümü silen kimdir
Bağlar isem kuşak hare
Şol belimi saran kimdir
*
Ağu içsem dost elinden
Ağıt yaksa yüreğinden
Çeke dursam şol dilinden
Bu derdimi salan kimdir
*
Güller ağlar nazı içun
Nazlı eyler başım içun
Başım feda Rahim içun
Bu fetayı yapan kimdir
*
Sağlar yadı çekmez hali
Beyler karı onmaz düşü
Fakir neyler Karun varı
Bu metaı veren kimdir
*
Çağlar isem coşa coşa
Katrem düşe derya naza
Bağı bostan güle yaza
Bu gülşeni açan kimdir
*
Eyler isem gülşen yası
Bağı irfan cehlin sazı
Umut olmaz ilmin yüzü
Bu sebebi soran kimdir
*
Saflar düşer doğru yolda
Ağlar durur gözü yarda
Güle dursun nazlı şurda
Bu niyazı eden kimdir
*
Benim dosttan dosta koşan
Dost başına “bela” kılan
Ümmet içun sala veren
Bu nidayı salan kimdir
*
Yaran ile yaran ile
Kul bahasın taat ile
Gül yeşerir toprak ile
Bu safayı süren kimdir
*
Selam saldım sarı güle
Gül bahası yare çile
Ben yanarım dünü güne
Bu cefayı eden kimdir
*
Bahar desem yaza çalar
Yaza ersem kışa döner
Mehil vermez ömür biter
Bu zamanı içen kimdir
*
Ben söylerim Hakk’ı evvel
Aşka düşem vakti evvel
Can pazarı canan evvel
Bu canımı yakan kimdir
*
Aşkı yakin cevr-u cefa
Yana dursun can-ı vefa
Kim yanmazmış nefsi heva
Bu hevesi eden kimdir
*
Sen söyle aşk ile daim
Bir eyler şevk ile kaim
Gül pahasın dertle hoşum
Bu bedeli koyan kimdir
*
Ahi kulsun ahmed ağa
Baş gelmeğe kimse sana
İki gözü çağlar Hakk’a
Bu selleri akan kimdir
*
*
ahi kul ahmede nasib
Şol dünyada ademlere
Gün gele tamam diyeler
Bağu bostan harab ola
Oy gele yaman diyeler
*
Malın mülkün evlad eşin
Taat gayri döner hepsin
Sorgusu kavidir dostun
Bil hele yaman soralar
*
Münker nekir sual eyler
Topuz vurur kulak neyler
Bilmez isen Rabbin kimler
Gel hele yaman vuralar
*
Nefis ile eylen haram
Varı yoğa uçkur tamam
Helal haram dursun ağam
Var hele yaman edeler
*
Günah çeki katır yükü
Bunca bela ahır seki
Tövbe yoksa satır ne ki
Vay hele yaman keseler
*
Yakasız donlar biçeler
Etünden yemler yapalar
Kurtlara bayram sunalar
Uy hele yaman yiyeler
*
Dünya tatlı şeker kaymak
Ölüm uzak yaşam sıcak
Bağrı açık duşa girmek
Vay hele yaman diyeler
*
Yığdım ettim neslim içun
Sattı beni nefsi uçun
Taat dahi işim içun
Hey hele yaman yazalar
*
Ülkem dedim gazap saçtım
..çilik deyu üstün gördüm
İslam deyu Cuma bildim
Vay hele yaman kızalar
*
Benim param benim malım
Uyku tutmaz Karun benim
Divan dura beş bin kulum
Vay hele yaman yiteler
*
Bağım bahçem gülşen idi
Güller bana sırdaş idi
Gözler dizler çekti şimdi
Vay hele yaman kokalar
*
ahi kul ahmed tozutur
Baş olup adil konuşur
Dost aşkına bin kez ölür
Vay hele yaman yuyalar
*
ahi kul ahmed
Ne âlâdır şöyle kişi, okuduğu Kuran ola
Rahman ona rahmet kıla, kalbi dolu iman ola
*
Kendin bilen Kuran bilir, Allah onu kulu saya
Yüzbin huri karşı gele, selam vere mahbub ola
*
Derviş isen Kuran oku, cümle kula öğüt kıla
Rahmet yağar baştan sona, düşmüş iken sultan ola
*
Gafil bilmez Kuran nedir, bilse bürhan delil ola
Haşır günü oku derler, okur çıkar makam ola
*
Bilmez cahil cehli sarar, cehli ona azab ola
Kuran okur hoca mıdır, her bir melek yakin ola
*
Kuran sevap yaza durur, inci mercan yakut ona
Nuru yanar nazar içre, bağ-ı irfan kelam ola
*
Cennet için tapu gerek, köşke irfan Kuran ola
Veli isen ağıt kıl sen, Kuran ile seller ola
*
Kuran oku ey dost ey dost, gülşen sana sefa ola
Münker nekir sual eder, Kuran ile asan ola
*
Kuran bilmez cahil kişi, her bir işi müşkül ola
Okur gider arif kişi, yazı kışı seyran ola
*
Yiğit koca bilmez hece, ol dirliği yaman ola
Bir kişi Kuran bilmedi, ol cihana gelmez saya
*
Kuran bilmez bahtsız kişi, her bir derdi onmaz ola
Kuran neyler dünya kulu, dünü günü pişman ola
*
Ey kul ahmed aciz kulsun, Kuran oku hayır ola
Günahların katır yükü, afuv kılan Rahim ola
*
Not: hadis: “ümmetimin en hayırlıları kuran öğrenen ve öğretenlerdir”
Kuran’ın manasını ve tefsirini okumak önce gelir, tilavetinden evladır. Yüzünden arapça okumak ise daha sonra gelir. Kuran okumak ve dinlemek imanı artırır. sesinizle güzelleştirin buyrulmuştur. arapçasını türkçe harflerle okumak doğru olmaz ve sırlarına vakıf olunamaz, ayrıca sesler denk gelmediği için yanlış okumaya meydan verir ve anlamlar bozulur farklı şey okunmuş hale düşer ki bu durum sakıncalar doğurur.
günde iyi okuyan 20 sahife, az okuyan 10 sahife, çok az okuyan 6 ve en tembel de 2 sahife okumalıdır. Kuran muciz bir kitaptır ve sırlarla doludur. ilaç nasıl içindeki bilinmeden iyi gelir deyip içiliyorsa Kuran’da içindeki bilinmeden de okunursa ihlaslı olak kaydıyla iyi gelir. fakat Cenabı Hakkın istediği tefekkür ve idrak için manası bilinerek okunmalıdır.
kuran müttekilere Rehberdir dendiğine göre kuranın bütün emirlerine uygulanabilir diye iman etmek gerekir. bunlar eskidendi şimdi uygulanamaz demek inkardır, küfürdür. MÜSLÜMAN LAİK OLMAZ. sadece müslüman olur. tevhid olarak başka adı yoktur. liberal olamaz, milliyetçi olmaz, aşiretçi olmaz, demokrat olamaz, sosyal demokrat olamaz. müslümanlıkta herşey vardır. allah c.c. dininizi tamamladım ve sizin için islamı seçtim dedi (Maide 3- son gelen ayet) o halde dinimiz tamdır, müslüman kelimesi de herkese yetip birleştirmelidir artık.
*
ahi kul ahmed
Ben gül verdim dosta dosta
Gül pahasın aşkla ölçem
Bir gün dahi gonca açsa
Gül pahasın aşkla ölçem
*
Bu gül açsın dosta dosta
Dost pahasın ölçem sıdka
Bir gün dahi olmaz şerre
Şer pahasın kinle ölçem
*
Ben gül olsam dosta dosta
Her gün koksam bahar gelse
Canan benim canım olsa
Can pahasın aşkla ölçem
*
Ben gül versem dosta dosta
Bir gül desem kulun yasta
Akşam zabah ölem hasta
Kul pahasın gülle ölçem
*
Ben el versem dosta dosta
Elim dahi bilmez nokta
Cahil ilmi verdi çoğa
Bil pahasın halle ölçem
*
Ben el alsam dosttan dosttan
Neler etsem neler Hakk’tan
Kime yazsam ebced kaştan
Yaz pahasın ba’dan ölçem
*
Ben dal olsam dosta dosta
Dalımdaki çiçek dosta
Dosttan dosta sırlar başka
Sır pahasın kalple ölçem
*
Ben nur olsam dosta dosta
Hak vermişse cümle halka
Aydınlandı ümmet sefa
Nur pahasın gözle ölçem
*
Ahi ahmed dosta dosta
Kulluk eder beşe ona
Sırtındaki aba kaça
Kul pahasın çulla ölçem
*
ahi kul ahmede nasib
Ben dost ile dost olmuşam
Eller bir dost bilmez beni
Cahiller horlar nideyim
Yaban dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost kalayım
Cananla aşka düşeyim
Can yite harda olayım
Ölüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost demişem
Dost için şerre gülmüşem
Güller içinde elmisem
Gülüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost gezmişem
Her bir dosta yol vermişem
Çıblak düşmüş kul varmışam
Kulum dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost ararım
Dost başına kul sayarım
Bir ömüre er düşerim
Adım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ney çalarım
Gün geçmez ki hoş nizaım
Söz olursa bir behlülüm
Harun dahi bilmez beni
*
Ben dost ile hoş olayım
Bağu bahçem güz çalayım
Bir gönüle yar olayım
Yaran dahi bilmez beni
*
Ben dost ile gül dikerim
Güle gülşen toprak benim
Bahar gelmiş kırlar benim
Sümbül dahi bilmez beni
*
Ben dost ile meşk ederim
Can evimi köşk döşerim
Cananımı şen göreyim
Canım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile cümbüş etsem
Bir aşk ile yana dursam
Seherlerde dua etsem
Rabbim dahi bilmez beni
*
Ben dost ile bağlar bozsam
Bağı bostan güze çalsam
Gönül aşka paha biçsem
Maşuk dahi bilmez beni
*
Ben dost ile pazar ettim
Aşk pahasın canla ölçtüm
Canı canla harda yaktım
Canan dahi bilmez beni
*
Ben dost ile kahve içsem
Kahve ne ki sohbet kılsam
Dosttan şerri sıdka yazsam
Sadık dahi bilmez beni
*
Ben dost ile çalsam sazı
Dağlar söyler zikrin kaşı
Kullar uyur seher nazı
Yeller dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ağlar olsam
Tac-u tahtı atıp gitsem
Fizandaki kulu olsam
Rahman dahi bilmez beni
*
Ben dost ile güller eksem
Yar aşkına toprak olsam
Yağan yağmur canan desem
Güller dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dosta koştum
Aklı koyup arşa çıktım
Kalpten kalbe sırra erdim
Erler dahi bilmez beni
*
Ben dost ile illet bozdum
Gömlek deyu cübbe saldım
Döne döne bi hal oldum
Vedüd dahi bilmez beni
*
Ben dost ile fer alırken
Zarda kalmışım ziyadan
Nuru yok asude mülkün
Çırak dahi bilmez beni
*
Ben dost ile hu hu çekip
Şek ile dergah dolaşıp
Ümidim hafay-ı mihrab
Destur dahi bilmez beni
*
Ben dost ile tarik olsam
Er yok eren yok post sorsam
Baktım ki sır evliyadan
Cahil dahi bilmez beni
*
Ben dost ile nefes bulsam
Şarkı asude bağlasam
Son tecelli ah neylerim
Sazım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile sefer kılsam
Son yolcuyum Kerbeladan
Köhne kitap kandil olsam
Gözüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile iksir içsem
Ali doldurup sır ilham
Uşşak yoğrulmuş Kerbela
Makam dahi bilmez beni
*
Ben dost ile cana düşsem
Canlar canı kime koşsam
Hangisi Hüseyin bilsem
Ağlar dahi bilmez beni
*
Ben dost ile canım versem
Cananımı canda görsem
Ben bir Ali eri olsam
Hasan dahi bilmez beni
*
Ben dost ile kılıç çalsam
Pazum dahi Ali olsam
İman yoksa rezil olsam
Elim dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ilim yapsam
İlmin şehri Ali bilsem
Kanım ile tevhid yazsam
Yamak dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ahi olsam
Ahmed kula yama kılsam
Çevir çevir yana dursam
Aşık dahi bilmez beni
*
Not: Bu şiir gariplik duygusu ile başlamış, iki gün parça parça yazılmış, son bölümde ise Kerbela şehitleri ile binlerce müslümanın öldüğü milyonlarca başka başka tevhid şehitleri anısına son bölüm ilave edilmiştir. umarım güzel dua olarak takdiri ilahiye mazhar olur, sizlerin de seveceğini umuyorum sevgili okurlarım. Allaha emanet olunuz efendim.
*
ahi kul ahmed
Her kim bana dost, dost ise
Hak Teala yar olsun ona
Her ne derdi vardır ise
Cümle işi asan ona
*
Bana ağu veren kişi
Doğru ola eğri işi
Kolay gele onmaz düşü
Cümle bahtı hayır ona
*
Dirliğimi istemeyen
Kendi dirlik düze dursun
Düştüğümü göre duran
Cümle kullar divan ona
*
Her kim diler yansam od’a
Ahu figan etsem ele
Kim ölümüm ister daha
Cümle ömrüm versin ona
*
Diler ise acı dirlik
Düşman dahi nice zorluk
Onmaz dostluk ahdi bozuk
Cümle bahtım versin ona
*
Başıma taşlar atana
Yoluma kuyu kazana
Gülüme ömür biçene
Cümle gülüm gülşen ona
*
Dostumdan ayrıldığımı
Güler iken solduğumu
Ağıt figan öldüğümü
Cümle duyan bayram ona
*
Dostlar, yediler kırklarmış
Dostlar dünyadan çıkmazmış
Dost ola Hakk Muhammed’miş
Cümle canım yitsin ona
*
Ağlarım ben yane yane
Dost ararım Hakk’tan yane
Kullar sunar ağu dane
Cümle yelim essin ona
*
Ağu aşı sun da içem
Ölüp yitem candan olam
Aşk od’na çerağ isem
Cümle varım gitsin ona
*
Ahiyim de gül ahmedim
Cananına can vermedin
Akşam zabah “kul” olmadın
Cümle talih zebun sene
*
Not: Bu şiir bize
- Şer’i Ahiliği laikleştirmek isteyenlere Tanrı kelimesi sokuşturanlara karşı bu şiir yazıldı. Ortada görünmeyen bir İslam mücadelesi var, fakat insanlara anlatamıyorum. Umarım siz anlarsınız müslim dostlar.
Ahiler kitabımızın parasını vermeyen Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya bey, Müsteşar mv. ali bey ve esnaf gn md. aytekin bey ve Kırşehirdeki Vilayetteki 10 Kişilik komite haydutlarına duamızdır..
*
Not: Her kim bu sitede yer alan islami bir emirle amel ederse; o kişiye duamız vacip olmuştur. Şifa bulur veya işi olur ve imanla göçer ve ahirette şefaatimiz vacip olur bi iznillah. Bu bir dua’dır. İlgili yazıyı okuyunuz lütfen (Derdi olan, imanla ahirete göçmek isteyen, ahirette bi iznillah şefaat duası talep eden her kim var ise; bu yazıyı okuya,) yazısı..
ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.