Bir mürşit elinden tutan, nasibini her giz alır
Tevhid şarabın içenler, her giz mest-i elest olur
Dost çağrısına gelenler, huzurda ikrar kılanlar
Nefsine arif olanlar, Rabb’ine de arif olur
Dost ile Pazar kuranlar, benliğin yere vuranlar
Huzuru hakka duranlar, ölmeden de önce ölür
Kim ki canından geçtiydi, aşkın badesin içtiydi
Benlik dağından uçtuydu, ol kim esir değil hürdür
Nefs’ne uşaklık etmeyen, benliğin ardından gitm’yen
İnsan oğlu insan olan, şol dirilip olan gelir
Canını kurban eylem’yen, dostun diliyle söylem’yen
Yar ile gönül eylem’yen, deyin dosttan cüda kalır
Dost elinden meyi içer, mest olur şişeyi kırar
Her bir şeye arif olur, kendisinden değil bilir
Ahmed özünü gizliyor, her daim yarin özlüyor
Dostun izini izliyor, maksudunu anda bulur
Bre ala gözlü, benli güzelim
Beni de el yerine komayasın
Gümüş kemerin olayım beline
Beni de bel yerine dolayasın
Suya gider su testisi elinde
Yel estikçe zülüfleri belinde
Geriden baktıkça sunam dilinde
Beni de dillerine dolayasın
Güzelin kapısına kul olduğum
Aşkının ataşında kül olduğum
Gam yemezdim de derdinden öldüğüm
Beni de kollarına dolayasın
Dostum yaşmağı da çardan çarlanır
Etekleri yere düşmüş sallanır
Görem dedim nazlı yarim boylanır
Beni de gözlerinle sarayasın
Ahi kul ahmedim yoktur zararım
Yel estikçe rayihalar koklarım
Değmen benim nazlı dertli yaranım
Beni de zülüflerine asasın
ahi kul ahmed nasibidir
Koca dağlar ne kararın bozarsın
Aştı m’ola kara gözlüm tependen
Şuncağız derdime dert mi katarsın
Benim derdim yeter alem dilinden
Hasta düştüm hey ağalar beylerim
Halım bilmez dağlar şimdi ağlarım
Düşman gibi dost karşımda eylerim
Zülüflerin bağlar şimdi belinden
Firkat odu yaktı sinem canımı
Feryadla geçiririm zamanımı
Yaralandım da akıttım kanımı
Gözlerim de ağlar şimdi acından
Deli oldum kanmaz sözüme eller
O dost vurdu hançer özüme neyler
Yar artık bakmıyor yüzüme söyler
Bun çekecek çağlar şimdi yasından
Ahd u aman etmedim vakit varken
Geçti mihnetin zamanı şimdiden
Yitirdim kaşı kemanı elimden
Gözlerim ağlar şimdi yar yolundan
Hey ağalar hey beğler böyle m’olun
Bilinmez halı yardan ayrılanın
İner her umudu dökülür ummanın
Gözlerim ağlar şimdi yar deminden
Gül dikensiz olur mu behey şaşkın
Bülbül gülsüz öter mi yakar aşkın
Ah ile vah ile geçer bu ömrün
Gözlerim ağlar şimdi yar cevrinden
Geçmez dilekleri hatır yanında
Ataş aldı yürek yar baharında
Selam eyl’nazlı yare sabahında
Selamım da çevrilir mi güzelden
Ahi kul ahmedin derdi sen misin
Senden öte bahar gonca gül müsün
Ah ettikçe döner ay çiçek misin
Saçakları dökülür mü zülüften
ahi kul ahmed nasibidir
Ala gözlerini sevdiğim güzel
Böyle güzel yoktur senden ziyade
Bilmem melek misin yoksa huri mi
Böyle güzel yoktur senden ziyade
Bakarmış da deli gönlüm bakarmış
Her gördüğünü gönlüne yakarmış
Bir gün şöyle bir gün böyle dönermiş
Bugün güzelliğin dünden ziyade
Şu bahçandan dersem gonca gülünü
Nice bir çekeyim aşkın yayını
Hayli demdir bekliyorum yolunu
Bugün beklediğim dünden ziyade
Yayladım da yayladım yar yayladım
İndim engine de seyran eyledim
Ahdım olsun seni alır kaçarım
Bugün ki değerin dünden ziyade
Ararım ararım da dost ararım
Dost yoluna veririm onca malım
Bekle sevdiğim bekle benim yolum
Bugün ederin de dünden ziyade
Güzeller güzeli hüma yavrusu
Gözleri sürmeli alma kurusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Bugün güzelliğin dünden ziyade
Aşkın kılıncını taktım belime
Muhabbet ne imiş bildim yenice
O dostu saraydım bari bu gece
Bugün sıcaklığın dünden ziyade
Keklik gibi ordan ora sekersin
Beni görsen kaşın gözün yıkarsın
Çağın geçmeden de kul mu ararsın
Seni seven yoktur benden ziyade
Gece gündüz de sevdana yelerim
Aşık olup hüsnün bağın dererim
Daha evvel değmez eller sanırım
Seni saran yoktur benden ziyade
Yarim salınır da yarim salınır
Ciğerciğim bölük bölük bölünür
Sonunda bu dert beni öldürür
Sana ölen yoktur benden ziyade
Kaş altından melil melil bakarsın
Aşık olsan ataşıma yanarsın
Taramış zülfün kakülün kesersin
Dökmüş ince bele belden ziyade
İflah etmez bu dert beni oyalar
Mehlem almaz sinemdeki yaralar
İster ise boyuncuğum uralar
Bugünkü zulmetin dünden ziyade
Güzel seninle yaylayım yaylada
Sakla beni bucağında otağda
Her hizmetin ben eyleyim ne var da
Senin divanında kuldan ziyade
Ahi kul ahmedim yanar güzele
Her sevdiğine tutarmış çetene
Nice kulların var yazar kalemle
Beni yazdırırsın elden ziyade
ahi kul ahmed nasibidir
Perçemin çekmiş ala karlı dağlar
Göğsü ala benli yarden ayrıldım
Dövünürüm dertli dertli ağlarım
Döşü ala benli yarden ayrıldım
Kervansaray senin nice yolun var
Her biri üstünden ingine aşar
Yar ile eğleşirken şimdi kaçar
Lebleri cilveli yarden ayrıldım
Yatırıp uyuttum yari dizimde
Uyandıkça bakar idi yüzüme
Şeker şerbet tatlı şirin sözüne
İnandım da dili baldan ayrıldım
Dost dosta değil dosttan dosta bakar
Domur domur göğsünü ağzıma koyar
İlkbahar gelmiş gonca gibi açar
Kokusu gül kokan yarden ayrıldım
Hayal olduda karşımdaki dağlar
Dökülmüş yapraklar sonbahar bekler
Eşinden ayrılan ah çeker ağlar
Ah çekerim nazlı yarden ayrıldım
Ak kuğulu göllerde mi yaşarsın
Bağrı başlı dağlardan mı aşarsın
Düşürmüş yaşmağı alıp kaçarsın
Başı bağlı güzel yarden ayrıldım
Yetirdim yetirdim derdim yetirdim
Bir ulu çınardım yandım kurudum
Baharım gelmedi de hep yas tuttum
Cilveli neşeli yarden ayrıldım
Lale sümbül güller biter başında
Dağlar ne çok gümanın var serinde
Ezelden yazılmıştır bu kanun böyle
Otağı döşeli yarden ayrıldım
Bülbüle hoş gelir gülün kokusu
Sevene zor gelir yarin kötüsü
Akşama dek över yarin eyisi
Eyisi köşeli yarden ayrıldım
Ben seni severim candan güzelim
Sen beni sevmesen de bir güzelim
Serimden geçtim de ağlar gezerim
Ayrıldım gül yüzlü yarden ayrıldım
Canımı canına verdim tezelden
Canım yitti benden etti nazardan
Seni beni bir mevladır yaradan
Canımın zalimi yarden ayrıldım
Kömür gözlüm saç bağını takmışken
Seni bana Rahman verdi demişken
Üç gün koynunda da sabahlamışken
Sabahı sıcacık yarden ayrıldım
Kara kaşlı güzel ile olmuşken
Top zülüflü güzel deyu yanmışken
Sana yaramadım ben bu huyinen
Sefalı cefalı yarden ayrıldım
Üç güneydi benim kavli kararım
Beş gün oldu gelmez dahi selamın
Ben yitirdim ben ararım yaranım
Kime ne ki ben o yarden ayrıldım
Ahi ahmed der ki gelenler gider
Ömürü yetenler borcunu öder
Doyamadım ben o yare zulmeder
Mah cemalli nazlı yarden ayrıldım
ahi kul ahmed nasibidir
Kara kaşlarına kurban olduğum
Bizi kara yazdılar yadlar gibi
Al kınalı ellerinden tuttuğum
Bizi kara yazdılar yadlar gibi
Uzun incedir de yolları aşkın
Dikene uğramışsa gülü yakın
Sevip sevip de ayrılanın halın
Yüzbin zara yazdılar yadlar gibi
Dünyayı sevmekle veli olunmaz
Canı vermeden de aşık olunmaz
İnsanoğlu gamdan hali bulunmaz
Bizi gama yazdılar yadlar gibi
Bulamadım yarin iradesini
Çekerim bu derdin ziyadesini
Seven verir dosta ifadesini
Bizi nara yazdılar yadlar gibi
Gülüm gülşenim de var oldu deyu
Aşkın kemendin de yar oldu deyu
Bize bi haller de kor oldu deyu
Bir civara yazdılar yadlar gibi
Aşkın beni del’eyledi nazınan
Daim sabretmeye verdi elinen
Bu hasretlik sürer oldu yılınan
Biz’rüzgara yazdılar yadlar gibi
Bülbül gül dalında gerek ötmeğe
Bahanesi nedir çekiş çekmeğe
Bu aşkı şarabın yalnız içmeğe
Bizi yere yazdılar yadlar gibi
İbret al bülbülün gonca gülünden
Bırakma zikrini Hakk’ın dilinden
Hazan olur bir gün gider elinden
Biz’gıybete yazdılar yadlar gibi
Aşkımın bağına düşürdün gazel
Senden başka yok mudur nazik güzel
Meğer ki kahrın çekilmezmiş güzel
Bizi ele yazdılar yadlar gibi
Kavursalar vücudumu odına
Çevireler yönümü de yarime
Harman edip savursalar neyime
Bizi kula yazdılar yadlar gibi
Bu sevdalar başımda tüter oldu
Yeter artık sevdiğim çilem doldu
Gül dalında baykuşlar öter oldu
Biz’efkara yazdılar yadlar gibi
Mert ol yiğidim derde takrir eyle
Çıkma yolundan daim doğru eyle
İştiyakın şerhu de beyan eyle
Bilmem nere yazdılar yadlar gibi
Ahmedimin gözü kanlı yaş imiş
Onun derdi dertlere derman imiş
Toprak sanmış gönlü meğer taş imiş
Bizi taşa yazdılar yadlar gibi
ahi kul ahmede nasibdir
Dost dost deyip de hey yanıp durduğum
Dost bana yareler açtı neyleyim
Ak gerdana beşi birlik dizdiğim
Dost bana yareler açtı neyleyim
Selam saldım karlı dağlar ardına
Aldı m’la sevdiğim lebler aşkına
İl yanmazken ben yanarım derdine
Dağlar aramızı açtı neyleyim
İnce uzun yollar aştım yol deyu
Yaylasına vardım elaman deyu
Sinesine elim sundum yar deyu
Beyler ayırdı da kovdu neyleyim
Dökülsün zillerin sen de ben gibi
Varılmaz yolların dağlar set gibi
Bahçada açılmış gonca gül gibi
Eller kokladı da soldu neyleyim
Dosta dost gerek hatırdan geçmeye
Cana can gerek gönülden içmeğe
Bene sen gerek sedeften uçmağa
Şeytan yokladı böyle’ldu neyleyim
Ak ellere al kınalar yakarmış
Bir goncaya el sineler dökermiş
El gördüye şol cilveler saçarmış
Kullar aramızı açtı neyleyim
Sıkım sıkım sıkmış ince belini
Bal döktürür ağzındaki dilini
En sonunda ben dererim gülünü
Anan aramızı açtı neyleyim
Aşık mısın aşık ağzımı ararsın
Her sözümü acizime yorarsın
Benim haram niçin gülüm derersin
Canlar ararmış canını neyleyim
Ne idi göçün kul ahmedim neydi
Pazar ettim gülümü suçum buydu
Al kanlara bezendim ölsem eydi
Haller söylermiş cananı neyleyim
Cennet sandım kız koynunun içini
Eğri saydım şu soyhanın suçunu
Kime dedim yar tövbenin bacını
Koçlar vurdu da böyle’ldu neyleyim
Eğme kaşın sonra bakmam yüzüne
Ataş düşsün ala güzel özüne
Yemem içmem de bakarım tadına
Gönül bir çifte şahan da neyleyim
Benim işim minnet ile zar değil
Güzel nazın bana olsun zor değil
Sevmez isen söyle bana ar değil
Güller kar etmedi anam neyleyim
Şeker mi kaymak mı baldan ilave
Severim güzeli maldan ziyade
Çirkine gönül düşmüş hem ziyade
Zulüm âna varmış da neyleyim
Ahi kul ahmedim yurdun tazele
Kaçtır bahası kul oldun güzele
Gönül ferman dinlemez bak gazele
Solar güllerim de yavrım neyleyim
ahi kul ahmede nasib oldu.
Koltuk için ahbabı şikayet de yeni çıktı
Bilinmezdi evvel bu keramet de eli çıktı
Hırsızlar çoğaldı sadakat kimde kıça düştü
Namus elden ele hamiyet kimse başa düştü
Düşmanlara dostu yermek incelikten sayıldı
Gönül dostundan şikayet edepsizken sayıldı
Müslümanı aşağılamak yaratanı inkar
Kafirlere ikram ile yanaşık saydı vakar
Hakk söylemek evvelde de zait idi veradan
Hainlere muhabbet kim varit idi zemandan
Kanun önünde eşitlik evvelde teşmil idi
Şimdi her işe kelam bugüne zelil idi
Acizlerin hakkı saklı idi evvelden ebed
Hamilileri himayet şimdilerde mukayyed
Müslümanlar yobazlıkla her yerde suçlanırken
Dinsizlere muhabbet moda oldu yallanırken
Devlet-i âlînin terakki sebebiyken İslam
Şimdi buna mugayyir oldu insücam-ı İslam
Unut kimliğini unut nisyan ile malülsün
Körü körüne Batı’ya itaatle zelilsin
Eyvah ki nice eyvah edip de yandıkça yandık
Semandan zamane insanlıkta sınıfta kaldık
Nice erler yaşadı ki doğruluk kefeninden
Şimdi yeni çıktı paçadan akar şerefinden
Ahi olmak ah ile olur senden yana senden
Ben olmaz olsun birdir kef ile nun diyesinden
Aşık Ahmet söyledi cümle alem mugayyirdir
Tevhidi kesrete yazmış cümle alem mugayyirdir
vakar: onurlu
vera: iyilik, güzellik
zemane: şimdiki zamanda olan
zait: ziyan, zarar
teşmil:yaygın
zelil: perişan
insücam: tutarlılık
terakki: yükselme
malül: zayıf özellik
mugayyir : Muhalif, karşı
aşık ahi kul ahmede nasibdir
İnsan neden sürekli bir başka insanı ister yanında? Başkalarının desteğine ihtiyaç mı duyar? Onların varlığı sayesinde mi ayakta kalır? Onlar olmadan mutlu olamaz mı?
Kötü zamanlarında yanında olmasını, ona yardımcı olmasını mı ister yanındakinden? Yoksa hiçbir şey yapmasa bile, yanındakinin onu anladığını, yanında olduğunu bilmesi yeter mi bir kişi için? Peki ya iyi zamanlarda? O zaman da bu iyi halini paylaşmak istemez mi?
Peki ya kaybederse O ‘nu ? Ya da O, kendisi gitmek isterse? O zaman ne yapar? O’nu tekrar kazanmak için gayret mi eder, yoksa gitmeyi istemesine saygı duyarak kabul mu eder bunu ? O kişi artık yanında olmasa, neyin anlamı kalır? Paylaşacak bir dost olmadan mutluluğun bir anlamı var mıdır? Peki ya katlanacak bir zorluk varken, dayanacak bir dost yoksa katlanmanın, çabalamanın bir anlamı yoktur elbet…
Bir insanla dost olmak, isteyerek yapılabilecek bir şey değildir. Eğer o kişiyle karşılıklı bir sevgi, güven, yakınlık hissediyorsanız dost olabilirsiniz; isteğe bağlı olarak birini sevemez, ona güvenemezsiniz. Bu yakınlık öyle bir anda olmaz ama bir zaman geçer, o kişiyi gözlemlersiniz, bazı davranışlarını, huylarını öğrenirsiniz.
Bazı güzel özelliklerini görürsünüz, takdir eder ve belki bunları kendinizde de görmek için gayret edersiniz. Kısaca o kişiyi zaman içinde tanırsınız. Bir çok insan tanırsınız zaman içinde fakat O kişi herkesten farlıdır. Dostlukları ve dostları özel ve değerli yapan da budur zaten. Herkesin dostunuz olmaması…
İnsanın bir dostu olması gerçekten çok önemlidir. Çünkü hayatta bazı şeyler sadece paylaşılınca değe kazanır, bazı sıkıntılar anca paylaşıldığı zaman aşılabilir. Fakat bir insan başka bir insanı “ bir dost, bir kardeş” gibi görüyorsa, değerli olması için o kişi uğruna bir şeyler yapması ya da bir şeyler paylaşması şart değildir.
Gönülden sevilen bir dost, isteyerek ya da istemeyerek ne kadar uzakta olursa olsun, esasen gönüldedir; ve O’nun değerini hiçbir şey değiştiremez. İnsan hayatı boyunca bir çok durumu ve ruh halini yaşar. Kimi zaman her şey yolundadır, kimi zaman değil. O halde gönlü iman ile imar etmeli ki bu dostluk listesine kim girerse veya çıkarsa hep aynı seviyede kalabilsin.
İşte dinimizin Allah için sevin ve Allah için buğz edin denmesindeki maksat budur. Ayrıca “insan sevdiği ile beraberdir” hadisi de sevilenlerin ayrılsa bile kolay kolay gönülden çıkmadığını da göstermiyor mu? Ayrıca insan severek sevilir dinimize göre. Bir başka deyişle insan mutlu ederek mutlu olur deriz inancımıza göre.
Artık hangisini seçerseniz seçiniz yolunuzun çıktığı yerler dostlarınızdır. İnsan Allaha gitmeden dostluk edinmeye kalkarsa karşı karşıya gelerek omuzlar kırılabilir. Gerçek dost Allah olduğu için bu süzgeçlerden geçen dostluklar dostları yan yana kardeş de yaptığından kırılmaz kokuşmaz, bozulmaz.. Ne mutlu Allah için sevenlere…Ne mutlu suya değil mermere yazılan iksirli kelimeye = DOST
Fakat insan bunu zayi olacağını bile bile suya yazar. bu suya bir taş isabet ederse hemen de bozulabilir. bu yüzden bir mermere yazmalısınız ki kolayca bozulmasın.
Dost dosta değil dosttan dosta bakar
Alır rahmet döner halka nur saçar
aşık ahi kul Ahmede nasib olmuştur
Telefondan bir arkadaşınız size şöyle mesaj gönderse,
“ben öldüm,
sen namazımı kılıyor,
senin cemaat da beni kabre taşıyıp dönsün,
ben de günahımı satayım
sen alıcı olur muydun?
…………..
………….aşağıyı okumadan önce cevabınızı veriniz lütfen..
Sanırım siz benim günahımızı satın almadınız değil mi?
“Sevgili DOST…….Daha önce gönderdiğimiz mesajımızın anlamı şuydu.
Ben öldüm demek, nefsimin benliğimin ölmesiydi.
Namazımı kıldırmanız, nefsi ölmüş bize hürmet etmenizin size faydalı olacağıydı,
bizi kabre koyup dönmeniz, sizin yaptıklarınız yüzünden dünyayı terkettik kabre konmakla
cemaatiniz geri dönmekle aynı dünya hayatına geri döndükleri (ölümden ders almadıkları)
günahımı satıyorum satın alırmısınızdan kasıt, bizim tövbeli günahlarımızı ahirette
Rabb’im KERİM sıfatıyla çok büyük sevaba çevirecek. vereceğim aslında bu vadeli sevaplardı
İstediğim de bir Gökçe idi. Yani bir iyilik sevabı………
Siz bizim için hiç bir günahımı almadınız SEVGİLİ KADİM DOST??
bu senaryoyu 25 telefonumdaki numaraya aynen uyguladım. bir hafta bekledim.
sonuç felaket. hiç kimseden tık yok. bir kadir yol eyledi. lakin o da yarı yolda düştü.
ve 24 dost sandığım, her cuma yaldızlı sözler gönderenler yanımda yoktu. birisi geldi bütün tel nolarını siliverdi. bilmeden çok hayırlı bir iş yaptı vesselam. kadim dostluk rezilliği bu kadar olabilirdi… siz denemeyin çünkü ben dostsuz kaldım.
bir hafta kızgınlıktan sonra şöyle yol verdik…..
Yeni gönderilen mesaj (aynı 25 kişiye):
Madem dostluk sınavını geçemediniz. Size ceza (ödül) veriyorum…
Ya Rabbi Ümmeti Muhammed…. diye günlük 500 zikir çekeceksiniz…
En az 10 Arkadaşınıza da yayacaksınız bunu. Bu zikre 4 ay uymak mecburidir.
uymayanı dışarı atarım. ben ossurunca dağılırsınız. geriye bir dost kalır..
siz ikinci dost olmak isterseniz CANINIZI İSTERİM. süpür gitsin gerisini………….