Benden selam olsun gül yüzlü yare
Güzelliğin gülden sorulur olsun
Kıymatın bilinsin el düşe nara
Güzelliğin elden sorulur olsun
Kız, aklımı aldın divane kıldın
Kara kaşlarını nazara yazdın
Bir gün yatıp on gün yabana saydın
Vefalığın halden sorulur olsun
Dağlar açmış perçemini kaşına
Güller açmış goncasını dalına
Güzel çekmiş çadırını halına
Hatırların boy’dan sorulur olsun
Güzel gel seninle kiraz yolalım
Ayva nar hemi de pazar edelim
Beşe alıp üçe sattık nidelim
Kazançların baçtan sorulur olsun
Güzel gel bir gececik sarılalım
Ağu içir ölüncek bakışalım
Ha şöylece canları verişelim
Bahaların candan sorulur olsun
Ben bu güzelle ne etsem neylesem
Üç gün atlı beş gün yaya yürüsem
Yörük yaylasında niza eylesem
Güzellerin bey’den sorulur olsun
Bu güzele benzer yar bulamadım
Alı al moru mor gül deremedim
Sevdim de kıymatını bilemedim
Cilvelerin benden sorulur olsun
Güzel aldın beni cilveyle nazla
Melhem olman mı bir ballıca sözle
Ak ellerle yaram sarsan ha şöyle
Şifaların yarden sorulur olsun
Güzel, bir ah çeksem dağlar başına
Zülfün peçe çekmiş zalım kaşına
Sende bu güzellik anan soyuna
Cefaların nazdan sorulur olsun
Bu yar ile pazar eyledik baştan
Sinene çek dedi dertlerim halden
Çeker oldum bitmedi yazdan kıştan
Salaların kaştan sorulur olsun
Ahi kul ahmedim sevmek işimdir
Güzeller hatırı baha canımdır
Bu güzele yanmak iman düşümdür
Yazgıların Hakk’tan sorulur olsun
Baç: Pazar vergisi
Boy: ırk boyu
Baha:bedel
Bey:Yörük beyi
Zülf:saç
aşık ahi kul ahmede nasibdir
Başına sarar buğulu dumanı
Kaşına çekermiş karını dağlar
Döşüme söyler tövbesiz gümanı
Günaha yazarmış bahayı dağlar
.
Yörük yaylasında yar yaylakladım
Şart eyledi bey tuza çuvalladım
Ar eyledim elden can pazarladım
Canıma yazarmış bahayı dağlar
.
Yağmurun bitmezmiş ağıt sayarım
Yel estikçe rayihalar kokarım
Lale sümbül gül bülbülüm öterim
Derdime yazarmış bahayı dağlar
.
Yağız ata bindim vurdum dağlara
Çifte suna sardım çöğ kucağıma
On gardaşı mavzer saldı sırtıma
Kurşuna yazarmış bahayı dağlar
.
Bağlarını anam babam işlesin
Yaylalarda nazlı yarim boylasın
Bir cerene sadak saldım düşmesin
Nasibe yazarmış bahayı dağlar
.
Yükseğin erişilmez ne zalımsın
Eteğin yarime yurt hoş çemensin
Söylenir Kuran’da yürür kazıksın
Kelama yazarmış bahayı dağlar
.
Bağrında kimler yatar aşk neferi
Şirin için Ferhat deler dağları
İman olmasaydı naçar dağlayı
Allah’a yazarmış bahayı dağlar
.
Benden selam eylen kaşı kemane
Kaçıp kaçıp yüreğimi döyene
Yükseklerde otağ kurmuş gelele
Börüme yazarmış bahayı dağlar
.
Erenler söyleyin biz de bilelim
Gönül düşen yar el olmaz belalım
Kelamı kadim der güzel sevelim
Aşığa yazarmış bahayı dağlar
.
Kışın bürün yazın aç perçemini
Güzeller suyundan içer nazlarını
Koç yiğitler su başında sunasını
Kaşına yazarmış bahayı dağlar
.
Efelerin yurdu musun yüksekte
Kaç kızanla bekler oldun Belek’te
Haraç salmış zalimlere dölekte
Ödüne yazarmış bahayı dağlar
.
Gider de yol üstüne otururum
Şeytan’la bazar eyler bölüşürüm
Saf kulu Hakk’a çeler sekinetim
Kafire yazarmış bahayı dağlar
.
ahi kul ahmed de ölse ölünür
Sevda bir ateştir dağla ölçülür
Aşk-ı iman yeldirdiğim kaşıdır
Kalbime yazarmış bahayı dağlar
.
şart: yörükler kız isteyen yiğite ağır şartlar koşarlar.
tuza çuvallamak: tuz çuvalını ovadan yaylaya belli bir vakitte çıkaramadığı için çuvallamış, yani şartı yerine getirememiş oluyor.
ar eylemek: bu mahcubiyetten utanmak
can pazarlamak: şartı yapamayınca yayladan ayrılıp yarinin ve herkesin yanında ve yarinden umutsuz kaldığı için intihar edip canını karşılık olarak vermek. (bunun filmi yapıldı, Türkan Şoray oynadı-yer Toroslar- Yörük yaylaları genellikle oralardadır.- ayrıca annem de yörüktür)
mavzer: çanakkalede de kullanılan koldan sürmeli tek tek atan uzun harp silahı.
sadak: içinde 10 tane ok bulunan yuvarlak kutu.
-Dağların Kuran’da yürümesi ve yeryüzüne sağlamlık için kazık oldukları iki ayrı ayette yazılıdır (en doğruyu Allah bilir)
kelam: Kuran sözüne denir.
Ferhat gerçekten imanla dağları delmiştir. Kırşehirdeki kaleyi de bu kardeşiniz boydan boya delmişti – Batıdan doğuya doğru- Allahü alem- Bunun anlamını şöyle yorumladı bu fakir: zikir üç türlüdür. 1- dil ile zikir 2- Kalp ile zikir 3- Amele, işe, ahlaka, harekete dönüşmüş zikir.. işte bunlardan üçüncüsünü yapamazsanız düşman başınıza bombayı yağdırır durur. bu zikir her türlü ilerlemeyi ifade eder. işte bize iman gücümüzün çok güçlü olduğu bir dönemde (sanırım 1995′ten sonraydı) nasib edilen bu güzel olaydan, ”delmeyi” bir harekete dönüşmüş zikir, batıdan doğuya doğru olmasını ise Batı’nın tekniğini ele geçirmeyi, tekniğini almanın mesajı olarak algıladık. ancak bunun içinde laiklik ve benzeri sosyal kanunlar yoktu. sonuç ise: imanla bu iş olduğuna göre İSLAMLA BATININ TEKNİĞİNİ ALINIZ OLARAK ALGILADIK bu olağanüstü nasibi.
Aynı konuda Sultan I. Abdülmecid bir yabancı heykeltraşa bir heykel siparişi verir ve bunu yüksek bir kaide üzerinde İskenderun’a yönü Doğudan (arkası) Batıya (önü) olmak üzere planlamıştır. Yani Doğu olarak biz, siz Batı’yı aydınlattık demek istemiştir aslında..Fakat ömrü vefa yetmeyip de ölünce yarısı tamamlanıp parası da ödenmeyince heykeltraş tutar Amerika’lılarla anlaşır ve tamamlayıp onlara satar. heykel oldukça büyüktür ve gemi ile Amerika’ya, New York’a götürülüp Osmanlı’da I Abdülmecid’in düşüncesinin aksine, arkası Batıya önü doğuya olmak üzere dikilir. bunun anlamı Doğu bizi aydınlatmadı, biz batı olarak doğuyu aydınlattık demek istemişlerdir böylece. ve o heykel bugün New York’ta dikili olan HÜRRİYET HEYKELİDİR. bu heykel dava edilerek Amerika’dan alınabilir kanaatindeyim. itiraz edebilecek resmi veya özel şahıslara duyurulur…
-dağla ölçülür: sözünde iki anlam vardır. birici mana hakiki dağ olup, yüksekliğin verdiği zorlukla sevdanın ölçülmesi olduğu gibi ikinci manası: dağlamak, ateşle dağlamak kastedilmiştir.
ahi kul ahmede nasibdir
Ben dost ile dost olmuşam
Eller bir dost bilmez beni
Cahiller horlar nideyim
Yaban dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost kalayım
Cananla aşka düşeyim
Can yite harda olayım
Ölüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost demişem
Dost için şerre gülmüşem
Güller içinde elmisem
Gülüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost gezmişem
Her bir dosta yol vermişem
Çıblak düşmüş kul varmışam
Kulum dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dost ararım
Dost başına kul sayarım
Bir ömüre er düşerim
Adım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ney çalarım
Gün geçmez ki hoş nizaım
Söz olursa bir behlülüm
Harun dahi bilmez beni
*
Ben dost ile hoş olayım
Bağu bahçem güz çalayım
Bir gönüle yar olayım
Yaran dahi bilmez beni
*
Ben dost ile gül dikerim
Güle gülşen toprak benim
Bahar gelmiş kırlar benim
Sümbül dahi bilmez beni
*
Ben dost ile meşk ederim
Can evimi köşk döşerim
Cananımı şen göreyim
Canım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile cümbüş etsem
Bir aşk ile yana dursam
Seherlerde dua etsem
Rabbim dahi bilmez beni
*
Ben dost ile bağlar bozsam
Bağı bostan güze çalsam
Gönül aşka paha biçsem
Maşuk dahi bilmez beni
*
Ben dost ile pazar ettim
Aşk pahasın canla ölçtüm
Canı canla harda yaktım
Canan dahi bilmez beni
*
Ben dost ile kahve içsem
Kahve ne ki sohbet kılsam
Dosttan şerri sıdka yazsam
Sadık dahi bilmez beni
*
Ben dost ile çalsam sazı
Dağlar söyler zikrin kaşı
Kullar uyur seher nazı
Yeller dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ağlar olsam
Tac-u tahtı atıp gitsem
Fizandaki kulu olsam
Rahman dahi bilmez beni
*
Ben dost ile güller eksem
Yar aşkına toprak olsam
Yağan yağmur canan desem
Güller dahi bilmez beni
*
Ben dost ile dosta koştum
Aklı koyup arşa çıktım
Kalpten kalbe sırra erdim
Erler dahi bilmez beni
*
Ben dost ile illet bozdum
Gömlek deyu cübbe saldım
Döne döne bi hal oldum
Vedüd dahi bilmez beni
*
Ben dost ile fer alırken
Zarda kalmışım ziyadan
Nuru yok asude mülkün
Çırak dahi bilmez beni
*
Ben dost ile hu hu çekip
Şek ile dergah dolaşıp
Ümidim hafay-ı mihrab
Destur dahi bilmez beni
*
Ben dost ile tarik olsam
Er yok eren yok post sorsam
Baktım ki sır evliyadan
Cahil dahi bilmez beni
*
Ben dost ile nefes bulsam
Şarkı asude bağlasam
Son tecelli ah neylerim
Sazım dahi bilmez beni
*
Ben dost ile sefer kılsam
Son yolcuyum Kerbeladan
Köhne kitap kandil olsam
Gözüm dahi bilmez beni
*
Ben dost ile iksir içsem
Ali doldurup sır ilham
Uşşak yoğrulmuş Kerbela
Makam dahi bilmez beni
*
Ben dost ile cana düşsem
Canlar canı kime koşsam
Hangisi Hüseyin bilsem
Ağlar dahi bilmez beni
*
Ben dost ile canım versem
Cananımı canda görsem
Ben bir Ali eri olsam
Hasan dahi bilmez beni
*
Ben dost ile kılıç çalsam
Pazum dahi Ali olsam
İman yoksa rezil olsam
Elim dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ilim yapsam
İlmin şehri Ali bilsem
Kanım ile tevhid yazsam
Yamak dahi bilmez beni
*
Ben dost ile ahi olsam
Ahmed kula yama kılsam
Çevir çevir yana dursam
Aşık dahi bilmez beni
*
Not: Bu şiir gariplik duygusu ile başlamış, iki gün parça parça yazılmış, son bölümde ise Kerbela şehitleri ile binlerce müslümanın öldüğü milyonlarca başka başka tevhid şehitleri anısına son bölüm ilave edilmiştir. umarım güzel dua olarak takdiri ilahiye mazhar olur, sizlerin de seveceğini umuyorum sevgili okurlarım. Allaha emanet olunuz efendim.
*
ahi kul ahmed
Bahar gülleri erdi de
Canan naza düştü dağlar
Yarine gönül verdi de
Canan naza düştü dağlar
*
Üstümüzde yüce Rahman
Zikrederler seni Sultan
Bahardaki sarı yazman
Canan hare düştü dağlar
*
Bağrımızda açmaz güller
Sağrımızda yoklar eller
Düvenimde sürer atlar
Canan kare düştü dağlar
*
Gözlerimde tüter bağlar
Bağlarımda biter güller
Güllerimle nider eller
Canan ele düştü dağlar
*
Bağlar yazdım dağlar gelir
Bağım çözmez dilber gelir
Ben bir güzel sevsem ölür
Canım derde düştü dağlar
*
Güzel kime eğlen ikrar
Bahar diye yaktın kullar
Sana saysam elli beşler
“kul”um Hakk’a düştü dağlar
*
Sözüm geçmez söyle dursun
Nazım geçmez kimse nitsin
Allı gülüm sala salsın
Ölüm kışa düştü dağlar
*
Aklı koydum gömlek giydim
Gömlek diye kefen biçtim
Üç beş diye kime ölçtüm
Nefsim dara düştü dağlar
*
Ahi ahmed kuru etten
Günah tartar “bela” kuldan
Affı gerek vardan yoğdan
“Kul”um dara düştü dağlar
*
ahi kul ahmed
Al yazmalım name göndermiş bana
Gül bitmedik bağı sorarmış benden
Bir bahçadan derler sararmış bana
Gün doğmadık gülü sorarmış benden
*
Ne bağlarım yeşil neylersin onda
Ne dağlarım ala çiçekli kırda
Ben zikrimi sana eylesem harda
Gün doğmadık gülü açarmış benden
*
Ne yanarım yoğa neylerim varı
Ne şikayet eyler dağlarım yari
Bir kulum ki kulluk eylerem zatı
Gün doğmadık suçu sorarmış benden
*
Ey Gülizar gülü kohladım yare
Bir ataştır emre yanadur hare
Kul yanmasın günah yanadur çare
Gün doğmadık günah istermiş benden
*
Sevdiğim yar name göndermiş bana
Dikeni yetmemiş gül ister kaça
Baharım yaz ele saydırmış gene
Seveni yetmemiş el ister benden
*
Dağları yar diye yaslandım yele
Savurdu kul diye Hasan’dan öte
Çiçekli mor diye kıymadım gene
Bin çeşit bağlarım var ister benden
*
Otağım yok name salayım sana
Çerağım var sana yanayım sana
Bahadır bir güle hardayım diye
Goncası açmamış gül ister benden
*
Sevabımsın sürme çekeyim sana
Günahımsın tövbe kılayım gene
Rahmanım der varma öteyim ona
Rızası olmamış hak ister benden
*
Kazancım yok neme lazımdır ağyar
Sokacak bir başı yetirmez neyler
Gelelim bir başa gelecek kader
Kazası gelmemiş gül ister benden
*
Feleğin bil çarhı gerektir “illa”
Dediği “la” ile sevişir “illa”
Gıybeti ko yaman kavuşur “billa”
Günyüzü görmemiş laf ister benden
*
Belalım var eli dost tutar zahir
Söz verip yok deyu dost satar ahir
Kıymatlım tat vermez dost nice zahir
“Kötüyü görmemiş” dost ister benden
*
Goncamın har eli can yakar canan
Dostluğu zar, teli tiz çalar candan
Selamı var ele ver neyler can can
Dostluğu yazılmış levh ister benden
*
Sevabım yok cennet uzaktır bana
Günahım gün yüze sevaptır güne
Kantarım gül, topuz ağdırır güle
Şefaat eylemiş yar ister benden
*
Yazarım bir yazgı oynasın kullar
Sevabım kül olsun örtesin suçlar
Şefa’tim var ise ümmeti kaplar
Rahmana kul olmuş yar ister benden
*
Feleğin bin çeşit oyunu vardır
Birinden el aman eylesem kârdır
Suçlarım çok dostun sorgusu zordur
Bağlardan kurtulmuş yar ister benden
*
Sevenim yoğ olsa sevdamı arşa
Horlanıp el olsa duamı ferşe
Canana kul olsa nefesi yitse
İkiden kurtulmuş can ister benden
*
Ahi kul bir ahmed olamam kocar
Cümleyi bir bilsem yazamam naçar
Derse ki Hak kulum sayarım yanar
Yanıp da gül olmuş kul ister benden
*
ahi kul ahmed
Bahar gülleri erdi de
Canan nâza düştü dağlar
Yarine gönül verdide
Canan nâza düştü dağlar
*
Üstümüzde yüce Rahman
Zikrederler seni sultan
Bahardaki sarı yazdan
Canan dâra düştü dağlar
*
Bağrımızda açmaz güller
Sağrımızda yoklar eller
Düvelimde sürer atlar
Canan dâra düştü dağlar
*
Gözlerimde tüter bağlar
Bağlarımda biter güller
Güllerimde nider eller
Canan yare düştü dağlar
*
Bağlar yazdım dağlar gelir
Bağım çözmez dilber gelir
Ben bir güzel sevsem ölür
Canan dara düştü dağlar
*
Güzel kime eğlen ikrar
Bahar diye yaktın kullar
Sana saysam elli beşler
Canan hara düştü dağlar
*
Sözüm geçmez söyle dursun
Nazım geçmez kime nittsin
Allı gülüm nida etsin
Gülüm dara düştü dağlar
*
Aklı koydum gömlek giydim
Gömlek diye kefen biçtim
Üç beş diye kime ölçtüm
Nefsim dara düştü dağlar
ahi kul ahmed