Ziyade (Koşma)

Ala gözlerini sevdiğim güzel

Böyle güzel yoktur senden ziyade

Bilmem melek misin yoksa huri mi

Böyle güzel yoktur senden ziyade

 

Bakarmış da deli gönlüm bakarmış

Her gördüğünü gönlüne yakarmış

Bir gün şöyle bir gün böyle dönermiş

Bugün güzelliğin dünden ziyade

 

Şu bahçandan dersem gonca gülünü

Nice bir çekeyim aşkın yayını

Hayli demdir bekliyorum yolunu

Bugün beklediğim dünden ziyade

 

Yayladım da yayladım yar yayladım

İndim engine de seyran eyledim

Ahdım olsun seni alır kaçarım

Bugün ki değerin dünden ziyade

 

Ararım ararım da dost ararım

Dost yoluna veririm onca malım

Bekle sevdiğim bekle benim yolum

Bugün ederin de dünden ziyade

 

Güzeller güzeli hüma yavrusu

Gözleri sürmeli alma kurusu

Söyleyim ben sana sözün doğrusu

Bugün güzelliğin dünden ziyade

 

Aşkın kılıncını taktım belime

Muhabbet ne imiş bildim yenice

O dostu saraydım bari bu gece

Bugün sıcaklığın dünden ziyade

 

Keklik gibi ordan ora sekersin

Beni görsen kaşın gözün yıkarsın

Çağın geçmeden de kul mu ararsın

Seni seven yoktur benden ziyade

 

Gece gündüz de sevdana yelerim

Aşık olup hüsnün bağın dererim

Daha evvel değmez eller sanırım

Seni saran yoktur benden ziyade

 

Yarim salınır da yarim salınır

Ciğerciğim bölük bölük bölünür

Sonunda bu dert beni öldürür

Sana ölen yoktur benden ziyade

 

Kaş altından melil melil bakarsın

Aşık olsan ataşıma yanarsın

Taramış zülfün kakülün kesersin

Dökmüş ince bele belden ziyade

 

İflah etmez bu dert beni oyalar

Mehlem almaz sinemdeki yaralar

İster ise boyuncuğum uralar

Bugünkü zulmetin dünden ziyade

 

Güzel seninle yaylayım yaylada

Sakla beni bucağında otağda

Her hizmetin ben eyleyim ne var da

Senin divanında kuldan ziyade                   

 

Ahi kul ahmedim yanar güzele

Her sevdiğine tutarmış çetene

Nice kulların var yazar kalemle

Beni yazdırırsın elden ziyade

 

 

ahi kul ahmed nasibidir

7 Ocak 2016
Okunma
bosluk

Yardan ayrılanın ( Varsağı )

Bre güzel böyle m’olur

Halı yardan ayrılanın

Katresi deryaya varır

Halı yarden ayrılanın

 

Gökte güvercinler uçar

İner ovalara düşer

Ak elleri deste tutar

Gülü yardan ayrılanın

 

Havalanma telli turnam

Kondu göçtü kimler canan

On üçünde yazdı ferman

Canı yardan ayrılanın

 

Gül dikensiz olmaz imiş

Er baharda gonca açmış

Bülbül diye mihnet etmiş

Dalı yardan ayrılanın

 

Ahi Ahmet geçmez imiş

Ataş almış yürek yanmış

Can düşüpte ciğer deşmiş

Gönlü yardan ayrılanın

 

Dumanlı dağlar dumanlı

Sevenin hali gümanlı

Bahar geçmiş yazlı kışlı

Ömrü yardan ayrılanın

 

Sevdim seni sevdim seni

Senden âla çoktur beni

Sen olmasan kimler nesi

Derdi yardan ayrılanın

 

Gelin kızlar gelin gelin

Bahasıdır aşka yelin

Onbeşidir canı tezin

Eli yardan ayrılanın

 

Erenler biz de bilelim

Seven el olmaz belalım

Bu aşkı cana satalım

Nazlı yardan ayrılanın

 

Kervansaray pare pare

Allar giyer kare kare

Selam almaz nazlı yare

Kulu yardan ayrılanın

 

Yel üstünde çifte konak

Haydi şöyle konup göçek

Sevip sevip ayrılacak

Zülfü yardan ayrılanın

 

Bugün yari düşte gördüm

Gördüm amma hayra yordum

Varıp güzellere yandım

Teni yardan ayrılanın

 

Yörü bre güzel hele

Yiğit bekler çağın gele

Senin olmadığın yere

Düşe yardan ayrılanın

 

Küskün müyüz akça gelin

Açmaz mıymış gonca gülün

Bağı bahçe gülşen neyin

Adı yardan ayrılanın

 

Kaşın siyah kara kara

Şükür ettim yaradana

Canım ister daha daha

Hani yardan ayrılanın

 

Selam versem almaz imiş

Kadir kıymet bilmez imiş

Hepten kelli onmaz imiş

Beli yardan ayrılanın

 

Ahi kulum gelmez yere

Selam salma duymaz ele

Aşık olmayaymış diye

Canı yardan ayrılanın

 

 

ahi kul ahmed nasibidir

22 Nisan 2014
Okunma
bosluk

Demedim mi? ( Varsağı )

Bre güzel bre güzel

Yaşın geçer demedim mi

Sürme çekilmiş gözlerin

Yiğit yıkar demedim mi

 

Lale sümbül gülün kastı

Şenlenirmiş gönül kasrı

Bülbül olup ahu zarı

Cana yeter demedim mi

 

Boylu poslu fidan gibi

Uzar gider selvi gibi

Bir gün gelir yaşın gibi

Hazan olur demedim mi

 

Yörü behey kaşı kalem

Nazın çeker kamu alem

Beni sende yare kılam

Canan olur demedim mi

 

Hele bak şu canı teze

Gelin olmuş onbeş güne

Bensiz niden varıp ele

Ziyan olur demedim mi

 

Yanıp yanıp da yakıldım

Şu güzele pek alındım

Onbeş diye çok düşündüm

Günah olur demedim mi

 

Dertli yazdım canım çeker

Bu ahu zarı kim biler

Güzel sana düşsem eğer

Derman yoktur demedim mi

 

Bre ağam sürdür atın

Güzellerin aşkı çetin

Ulu orta gezme sakın

Güzel yıkar demedim mi

 

Bir gönüldür baştan yanar

Canan naza düştü dağlar

Aşık sazı yaşin  ağlar

Ağıt düzer demedim mi

 

Hey ağalar zorlu beyler

Ölmeden bir dem süreler

Yüzüne kara topraklar

Atan gider demedim mi

 

Hey Rabb’im amanın aman

Ne kadı bilir ne güman

Azraildir kastı candan

Uçar gider demedim mi

 

Vuslat gitti firkat döndü

Ciğer deşti cana yetti

Kimler geldi kimler geçti

Zulüm yanar demedim mi

 

Bahar baçı güller ola

Gül bahası aşka yete

Bu hal ile Muhammed’e

Gönül bağlar demedim mi

 

Yetti canım onmaz halim

Cefa çeker bitmez aşkım

Onca günah tövbekarım

Hakk’ın siler demedim mi

 

Ahi ahmed kulluk eder

Eder de can tenden gider

Ölüm de olmazsa eğer

Kıran girer demedim mi

 

kasr: saray

güman: şüphe

vuslat: kavuşma

firkat: ayrılık

baha: bedel

tövbekarım: tövbe eden kişi

 

aşık ahi kul ahmede nasib olmuştur

19 Nisan 2014
Okunma
bosluk

Yare (Koşma)

Bakmayın siz benim ağladığıma

Bir ataş düştü ciğer’mde yarem var

Döner döner yanarım da yarime

Bir ataş düştü ciğer’mde yarem var

 

Kızılırmak gibi çağlar akarım

Yel estikçe rayihalar kokarım

Üç gün güler isem beş gün ağlarım

Bir ataş düştü kalbimde yarem var

 

Allah kahretmesin böyle zalimi

Aleme rüsvay etti gör halimi

Kafir etmez ettiğin şu zulümü

Bir ataş düştü gönlümde yarem var

 

Yar göçünü denklemiş seher vakti

Gül takarmış başına göçer ahdi

Altun asbap yumuş zülfü taraklı

Bir ataş düştü sarımda yarem var

 

Bakar oldum yar göçünün ardından

Beyler komaz şu yaylanın gülünden

Giri versem ak gerdanın koynundan

Bir ataş düştü koynumda yarem var

 

Düşer oldum toz topraklı yollara

Karışaydım boz bulanık sellere

İsmi cismi bilinmedik illere

Bir ataş düştü bağrımda  yarem var

 

Ahdim kaldı şu gelinin yanında

Canım tüter bir gecenin harında

Güller açar çift memenin ucunda

Bir ataş düştü tenimde yarem var

 

Karanlık gecede çıkıp gelesin

Dereyim gülleri vakti yetesin

Kollarım üstüne yatıp kalasın

Bir ataş düştü canımda yarem var

 

Döne döne teneşirde yunayım

Kimse bilmez cahile post olayım

Kâfur içtim Rahman’a dost olayım

Bir ataş düştü  kullukta yarem var

 

Gurbet ile gidersem anmazlar

Güzel ile bağrı başlı komazlar

Memesinde çakır diken bilmezler

Bir ataş düştü gülümde yarem var

 

Salınırda benim yarim salınır

Hasret kaldım ciğerciyim bölünür

Akıbeti bu dert beni öldürür

Bir ataş düştü ömrümde yarem var

 

Kırata da yavrum yol mu dayanır?

İkrar vermez isen yiğit darlanır

Yarın kara toprak örter söylenir

Bir ataş düştü sorgumda yarem var

 

Karakaş altında sürme nazeyler

Güzel gül elinde ele sazeyler

Mene sen diyende cane yazeyler

Bir ataş düştü haremde yarem var

 

Ak kolları sala sala yürüsün

Al fistanı yare diye sürüsün

İnce bele yiğit kolu sarılsın

Bir ataş düştü böğrümde yarem var

 

Ahi kula ahmed yazar yareler

Vera kıla rahmet düşer çareler

Güzel sene düştüm bilmem niceler

Bir ataş düştü zühdümde yarem var

 

Kul ahmedin derdi bitmez şöylece

Kim ne bilsin feta örter boyluca

Kaç garibin ahı düşer fakrına

Bir ataş düştü sırrımda yarem var

 

 

aşık ahi kul ahmedin nasibidir

 

17 Haziran 2013
Okunma
bosluk

Yeşil gözlerin aşkı

Al hare giyer de, yeşil gözlerin

Beni derde salan gozel has gelin

Bir çare düşerde sesil  nazların

Beni derde koyan gozel has gelin

 

Yeşil başlı gövel ördek süzülür

Süzülür de kirik ilen açılır

Üzme beni gelin yaram deşilir

Beni darda koyan gozel baş gelin

 

Yeşil gözler yeşillenmiş çemen mi

Dağlar karı erir gönül yuman mı

Bağda gozel, alıp kaçsam gelmen mi

Beni  at da gören gozel koş gelin

 

Bir nazına bin sözümü sereyim

Domurları terler imiş sıkayım

Helal güller bahar söyler açayım

Beni canda gören gozel hoş gelin

 

Söyler dilim ağlar özüm bilmezler

Sözüm beştir O’nu çalar duymazlar

Aşkı güle yazdım kokar dermezler

Beni bağda gören gozel gül gelin

 

Yiğitler dizilir sıra daşına

Sunalar doluşur pınar başına

Üçgül açmış çemenlerde dağlara

Beni  dağda goren gozel güç gelin

 

Ahi kulum ahmedim gozel içun

Gozel deyu ömür yidim aşk içun

On gozelden bire düştüm sıdk içun

Beni narda goren gozel gül gelin

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.

18 Mart 2013
Okunma
bosluk

Kızılırmak nettin allı pullu gelini (Ağıt)

Allanır pullanır kınalar yakar oy

Sürme ile nazara kimler girer oy

Hörü, gelin olmuş da ata biner oy

Yollar uzun ince beller sorulmaz oy

 

Allı gelin allı gelin oy oy

Al kuşakla bağlı gelin oy oy

Kızılırmak yaran olmaz oy oy  

Atlılara baş bu gelin oy oy

 

Al kuşağı dolar idi gardaşı oy

Boz eğeri ata vurdu yoldaşı oy

Üç köy öte varmak idi maksadı oy

Eller ırak nice kader sorulmaz oy

 

Allı gelin pullu gelin oy oy

Dualarda güllü gelin oy oy

Kızılırmak canan olmaz oy oy

Canlar ile baç bu gelin oy oy

 

Damlar boş kalırmış gelin gidince oy

Yollar tozuturmuş güvey gelince oy

Köprüler yıkılırmış kavuşunca oy

Kimler uzun nice canlar sorulmaz oy

 

Boylu gelin poslu gelin oy oy

Yiğitlere yaslı gelin oy oy

Kızılırmak nadim olmaz oy oy

Kimler ile göçtü gelin oy oy

 

Görümceler yengeler kaynanalar oy

İmamlar beyler nicedir ağalar oy

Yandı yandı köz köz oldu ciğerler oy

Kimler yanar nice hallar sorulmaz oy

 

Allı gelin pullu gelin oy oy

Domurları terli gelin oy oy

Kızılırmak gonca bilmez oy oy

Ağıtlarda yazgı gelin oy oy

 

Ulak saldım yarim gele kavuşak oy

Üç yüz atlı beş yüz yaya buluşak oy

Kapaltı’nda atlıları tozutak oy

Köprü gider canlar düşer sorulmaz oy

 

Allı gelin zorlu gelin oy oy

Meleklere hörü gelin oy oy

Kızılırmak taze bilmez oy oy

Azrail’e sözlü gelin oy oy

 

Köprüler yıkılır yiğitler ölür oy

Yazgılar çözülür kötüler kalır oy

Dua okunur ağıtlar yakılır oy

Gelin gider yiğit ağlar sorulmaz oy

 

Allı gelin akça gelin oy oy

Gönüllere gökçe gelin oy oy

Kızılırmak iman bilmez oy oy

Allah’ına kul bu gelin oy oy

 

Kızılırmak zalımsın zalım zalım oy

Koç yiğitler yutar oldun yanayım oy

Beş köprü de sırtına ben vurayım oy

Giden gitsin sular çağlar sorulmaz oy

 

Allı gelin şallı gelin oy oy

Ağıtlara düştü gelin oy oy

Kızılırmak edep bilmez oy oy

Muhammed’e koştu gelin oy oy

 

 

Kayseri Sarıoğlan ilçesi, Karaöz Köyü girişinde bulunmaktadır. Şahruh Bey, Alaüddevle Bozkurt Bey’in oğlu olup, bu köprüyü Kızılırmak üzerinde XVI.yüzyılın başında yaptırmıştır. Şahruh Bey’in oğlu Mehmet Bey tarafından da 1538-1539 tarihlerinde onarılmıştır. Bu onarımla ilgili bir kitabe köprü üzerinde bulunmaktadır. Kitabenin mealen anlamı:

”Bu köprüyü h.945 (1538-1539) ‘de Alaüddevle Zulkadirî Sasani’nin oğlu Şahruh Bey’in oğlu Mehmet Emir Abdullah eliyle onardı”.

Köprü muntazam kesme taştan yapılmıştır. Sekiz kemerlidir. Ortada yüksek sivri bir kemer, onun yanında da gittikçe alçalan beşer kemer daha bulunmaktadır. Yanlardaki korkuluklar iyi bir durumda olup, köprü günümüzde de kullanılmaktadır.

KÖPRÜNÜN HİKAYESİ

Rivayete göre Şahruh Köprüsünün eski yeri şimdiki yerinden 1600 metre daha yukarıda imiş. Köprü uzun yıllar insanları Kızılırmak’ın üzerinden geçmesine vasıta olmuş. Günü gelmiş yorulmuş insanları taşıya taşıya. Günün birinde üzerinden düğün alayı geçerken yıkılıvermiş.
Kayseri ve Yozgat’tan hareket eden iki düğün alayı köprünün üstünde buluşmuşlar. Ağıta göre köprünün üstünde üç yüz atlı, beş yüz de yaya varmış. Bunca insanı taşıyamayan eski köprü yıkılıvermiş ve Kızılırmak’ın azgın sularına kapılan insanlardan kimisi kurtulur, kimisi Kızılırmak’ın azgın sularında kaybolup gitmiştir.

 

 

 

 

 Aşık hattat ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

 

25 Eylül 2012
Okunma
bosluk

Güzele verdik gidiyor…(Koşma)

Ben yarimden ayrı düştüm düşeli

Her anım bin yıla döndü gidiyor

Yine azab oldu ömrü sürmeli

Gönlüm cefalara düştü gidiyor

 

Belli olmuş bağlarının boranı

Çözülmüyor dağlarının kemanı

Onbeş oldu soframızın horanı

Rızkımız mevlaya kaldı gidiyor

 

Her geçen günde artıyor vebalım

Bağı bahçe viran oldu bazarım

Az yaşa çok yaşa sonu babalım

Ömrümüz kazaya kaldı gidiyor

 

Gide gide yollar yokuşa vardı

Uzak oldu dostlar canıma yetti

Ciğerim yandı da yar köz köz oldu

Salahım duaya kaldı gidiyor

 

Divane olmuşum niyazım yeter

Gam alır gam satar bizarım yeter

Zalım felek kıyamette de naçar

Ahiret kaderi yazdı gidiyor

 

Nazar kılam sen yar ile yarana

Baha eyleyem gel canı canana

Ahdim kavi yaz ol cümle cihana

Aşkımı canana verdik gidiyor

 

Kömür gözlüm de ahdimi alırım

Almaz isem çekerekten ölürüm

Güzeller içinde seni bilirim

Ahdimi güzele verdik gidiyor

 

Ferhat ile dağları deliversem

İmanla azraile canı versem

Güllerle  Muhammed’e koşuversem

Cenneti rızaya saydık gidiyor

 

Allar ile donatsalar donumu

Hakk’a doğru çevirseler yönümü

Yeyip içsem hatırlamam ölümü

Dünyayı şeytana verdik gidiyor

 

Selvi boyla endam akıl ziyanı

İnce belde zülüflerin turası

Neresidir güzellerin yaylası

Aklımı  güzele sardık gidiyor

 

Güzel altın tas içinde bal mısın

Onca çiçeklerden çavan dal mısın

Cenneti aladan kokan hur’misin

Güzeli bal ile ölçtük gidiyor

 

Gel beni düşürme mihnete derde

Aşka düşenim canana kul nerde?

Yiğit olan yiğit canı bazarda

Yiğidi can ile ölçtük gidiyor

 

Ilgıt ılgıt esen seher yelleri

Yarden ari çav da gel al şalları  

Sordum bize varmaz  imiş yolları

Yarimi yabana saydık gidiyor

 

Ak göğsünde yar memeler görünsün

Siyah zülfün tel tel olsun örülsün

Bilmem namahremsin bilmem canımsın

Bahayı kitaba saydık gidiyor

 

Leylağa karıştı çemenler dağlar

Suyundan içermiş güzeller beyler

Ben sıdkımı bozmam da sunam  ağlar

Ağıtı sunaya verdik gidiyor

 

Ahi kul ahmedim yönün çevrilsin

Aşk bazarında kim canın yeldirsin

Ha yaşadın ha öldün şu şarabsın

Kitab-ı aşkı içtik de gidiyor

 

 

 

hattat aşık ahi kul ahmede nasibdir

5 Eylül 2012
Okunma
bosluk

Ciğerci Murad ile Meraklı Emreye ciğer tarifesidir; Muradım Kardeş, Emre Kul…

Muradım kardeşe
.

selam ile selam ile

selam düşer canan ile

yazıdaki oğlak bile

meler imiş selam benim

.

caglar murad selam etmez

yolu uzun gidem bitmez

havadaki turna ölmez

selam alır murad benim

.

bir selama bin harcarım

bir yoluna bin düşerim

kul deyip de çün ağlarım

kimse bilmez yaşım benim

.

sala saldım mana öldü

selam dahi kusur oldu

bakar isem nazar kıldı

kapıdaki zülüf benim

.

aşık isen çık karşıma

murad isen vah başıma

baha eylen yaz döşüme

elifdeki zülfe benim

.

yattın çıktın neler aldın

neler deyu kime dedun

üç beş kişi çala saydın

öğütteki kuran benim

.

bir ağlarım bir gülerim

bir yazarım çok düşerim

ne demişler gül verenim

kesretteki tevhid benim

.

murad kula selam olsun

selam ne ki ciğer satsın

bursadaki kadı sensin

bazardaki ciğer benim

…………

murat beye yazılan,

yazı kim anlatılan,

oğlak çobanı bilmiş,

yazı Bir anlaşılan

 

.

(İto Başkanı olup ciğerci murad’dır bu murad)

.

Emre kula

.

selam ile selam ile

selam verdim kelam ile

yazıdaki oğlak bile

selam alır “bela” ile

.

nazar etmiş Emre Has’mış

kerem etmiş bize düşmüş

ikram etmek Hakk’a şartmış

ahi kulum “bela” ile

.

gönül yapsam yaptı demez

şarab içsem sarhoş olmaz

bahar gelir güzel sevmez

aşık kulum “bela” ile

.

hızlı gitme yıkıl yıkıl

emre düştün naza çekil

bağu bahçe hiçe satıl

cahil kulum “bela” ile

.

gel hele gel bazarıma

kabut sattım nazarıma

girem dedim tabutuna

ben’li kulum “bela” ile

.

gidem gelem gidem gelem

handan âri makam bulam

üçe beşe gül mü satam

dertli kulum “bela” ile

.

yeter mi yeter mi Emrem

sala saldım kendim duyam

cahil derler cehli yuyam

güzel kulum “bela” ile

.

sen gel hele kendine gel

gel ki kendini ferşten gel

arşa çıktım dönerim gel

emre kulum “bela” ile

……………

laf satarım laf bilmezler,

şiir deyu öf demezler,

ben doğruya davut oldum, 

dediğime gül demezler

.

 

emre has adlı genç görüşmek istemiş de bir ciğer tarifesi de ona gönderelim dedik….

lafızların manaları çoklu ve farklıdır. lütfen tekrar ve dikkatli okuyunuz.

 

.

aşık ahi kul ahmede nasibdirler

 

 

 

 

 

28 Şubat 2012
Okunma
bosluk

Notice: Undefined variable: pagingMiddleString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 212

Notice: Undefined variable: pagingString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 77

Notice: Undefined variable: pagingString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 156
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Son Yorumlar


Notice: Undefined variable: pre_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 20

Notice: Undefined variable: post_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 26
cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma