Başına sarar buğulu dumanı
Kaşına çekermiş karını dağlar
Döşüme söyler tövbesiz gümanı
Günaha yazarmış bahayı dağlar
.
Yörük yaylasında yar yaylakladım
Şart eyledi bey tuza çuvalladım
Ar eyledim elden can pazarladım
Canıma yazarmış bahayı dağlar
.
Yağmurun bitmezmiş ağıt sayarım
Yel estikçe rayihalar kokarım
Lale sümbül gül bülbülüm öterim
Derdime yazarmış bahayı dağlar
.
Yağız ata bindim vurdum dağlara
Çifte suna sardım çöğ kucağıma
On gardaşı mavzer saldı sırtıma
Kurşuna yazarmış bahayı dağlar
.
Bağlarını anam babam işlesin
Yaylalarda nazlı yarim boylasın
Bir cerene sadak saldım düşmesin
Nasibe yazarmış bahayı dağlar
.
Yükseğin erişilmez ne zalımsın
Eteğin yarime yurt hoş çemensin
Söylenir Kuran’da yürür kazıksın
Kelama yazarmış bahayı dağlar
.
Bağrında kimler yatar aşk neferi
Şirin için Ferhat deler dağları
İman olmasaydı naçar dağlayı
Allah’a yazarmış bahayı dağlar
.
Benden selam eylen kaşı kemane
Kaçıp kaçıp yüreğimi döyene
Yükseklerde otağ kurmuş gelele
Börüme yazarmış bahayı dağlar
.
Erenler söyleyin biz de bilelim
Gönül düşen yar el olmaz belalım
Kelamı kadim der güzel sevelim
Aşığa yazarmış bahayı dağlar
.
Kışın bürün yazın aç perçemini
Güzeller suyundan içer nazlarını
Koç yiğitler su başında sunasını
Kaşına yazarmış bahayı dağlar
.
Efelerin yurdu musun yüksekte
Kaç kızanla bekler oldun Belek’te
Haraç salmış zalimlere dölekte
Ödüne yazarmış bahayı dağlar
.
Gider de yol üstüne otururum
Şeytan’la bazar eyler bölüşürüm
Saf kulu Hakk’a çeler sekinetim
Kafire yazarmış bahayı dağlar
.
ahi kul ahmed de ölse ölünür
Sevda bir ateştir dağla ölçülür
Aşk-ı iman yeldirdiğim kaşıdır
Kalbime yazarmış bahayı dağlar
.
şart: yörükler kız isteyen yiğite ağır şartlar koşarlar.
tuza çuvallamak: tuz çuvalını ovadan yaylaya belli bir vakitte çıkaramadığı için çuvallamış, yani şartı yerine getirememiş oluyor.
ar eylemek: bu mahcubiyetten utanmak
can pazarlamak: şartı yapamayınca yayladan ayrılıp yarinin ve herkesin yanında ve yarinden umutsuz kaldığı için intihar edip canını karşılık olarak vermek. (bunun filmi yapıldı, Türkan Şoray oynadı-yer Toroslar- Yörük yaylaları genellikle oralardadır.- ayrıca annem de yörüktür)
mavzer: çanakkalede de kullanılan koldan sürmeli tek tek atan uzun harp silahı.
sadak: içinde 10 tane ok bulunan yuvarlak kutu.
-Dağların Kuran’da yürümesi ve yeryüzüne sağlamlık için kazık oldukları iki ayrı ayette yazılıdır (en doğruyu Allah bilir)
kelam: Kuran sözüne denir.
Ferhat gerçekten imanla dağları delmiştir. Kırşehirdeki kaleyi de bu kardeşiniz boydan boya delmişti – Batıdan doğuya doğru- Allahü alem- Bunun anlamını şöyle yorumladı bu fakir: zikir üç türlüdür. 1- dil ile zikir 2- Kalp ile zikir 3- Amele, işe, ahlaka, harekete dönüşmüş zikir.. işte bunlardan üçüncüsünü yapamazsanız düşman başınıza bombayı yağdırır durur. bu zikir her türlü ilerlemeyi ifade eder. işte bize iman gücümüzün çok güçlü olduğu bir dönemde (sanırım 1995′ten sonraydı) nasib edilen bu güzel olaydan, ”delmeyi” bir harekete dönüşmüş zikir, batıdan doğuya doğru olmasını ise Batı’nın tekniğini ele geçirmeyi, tekniğini almanın mesajı olarak algıladık. ancak bunun içinde laiklik ve benzeri sosyal kanunlar yoktu. sonuç ise: imanla bu iş olduğuna göre İSLAMLA BATININ TEKNİĞİNİ ALINIZ OLARAK ALGILADIK bu olağanüstü nasibi.
Aynı konuda Sultan I. Abdülmecid bir yabancı heykeltraşa bir heykel siparişi verir ve bunu yüksek bir kaide üzerinde İskenderun’a yönü Doğudan (arkası) Batıya (önü) olmak üzere planlamıştır. Yani Doğu olarak biz, siz Batı’yı aydınlattık demek istemiştir aslında..Fakat ömrü vefa yetmeyip de ölünce yarısı tamamlanıp parası da ödenmeyince heykeltraş tutar Amerika’lılarla anlaşır ve tamamlayıp onlara satar. heykel oldukça büyüktür ve gemi ile Amerika’ya, New York’a götürülüp Osmanlı’da I Abdülmecid’in düşüncesinin aksine, arkası Batıya önü doğuya olmak üzere dikilir. bunun anlamı Doğu bizi aydınlatmadı, biz batı olarak doğuyu aydınlattık demek istemişlerdir böylece. ve o heykel bugün New York’ta dikili olan HÜRRİYET HEYKELİDİR. bu heykel dava edilerek Amerika’dan alınabilir kanaatindeyim. itiraz edebilecek resmi veya özel şahıslara duyurulur…
-dağla ölçülür: sözünde iki anlam vardır. birici mana hakiki dağ olup, yüksekliğin verdiği zorlukla sevdanın ölçülmesi olduğu gibi ikinci manası: dağlamak, ateşle dağlamak kastedilmiştir.
ahi kul ahmede nasibdir
Kılıç özü zem zem misin
Dağların da üç gül müsün?
Koka duran yar sen misin?
Güzelin kimdir Kırşehir?
*
Karanfili gurut damda
Yarimi de getir hana
Hatırımı saydır beşe
Dostların ondur Kırşehir
*
Koyun kuzu otlar yazı
Yüksek yerden atlar bazı
Aklım kalır yarim nazlı
Dostlarım yazdır Kırşehir
*
Duvarlarda gara çalı
Gararıp da durma emi
Karabacak çaltı dibi
Bağların yazdır Kırşehir
*
Bağa vardım koruk imiş
Haftı taştan oyuk imiş
Parmak üzüm seyrek imiş
Bağların hoştur Kırşehir
*
Karşı karşı karşı gelir
Hayır desen karşı durur
Ayak sürür nazlı olur
Ademin şaştır Kırşehir
*
Pınar başı tatlı sudur
Tatlı suyun başı çoktur
Güzel varsa suya koştur
Güzelin güçtür Kırşehir
*
Duvar örek sıra sıra
Selamlığa sıra gele
İki direk bir sedire
Selamın dörttür Kırşehir
*
Asbap yurlar daş üstünde
Kaşı güzel göz üstünde
Yari güzel naz çekip de
Güzelin nazdır Kırşehir
*
Garşı bağda üzüm çok mu?
Gelin kırma sözüm pek mi?
Yanak alma lebin baç mı?
Gelinin hoştur Kırşehir
*
Bahçe beller Duran gardaş
Elli versen az der gardaş
Sütlü komaz siler tek baş
Hırsızın kimdir Kırşehir?
*
Bahçe büyük gezsem bitmez
Kalem çalsam okur yazmaz
Yemin etsem kimse tınmaz
Alimin kaçtır Kırşehir?
*
Kale büyük höyük gibi
Ahi Evran cengi dibi
Cacabey’den kılıç yedi
Beylerin zordur Kırşehir
*
Galem çekmiş gaştan öte
Aklın çelmiş onbeş kula
Baha düzmüş sarı lira
Güzelin zordur Kırşehir
*
Güzel dülbent çekmiş zülfe
Ezen bahar geçmiş güle
Böyle sevda yokmuş diye
Aşıkın nazdır Kırşehir
*
Elma elma, elma alma
Güzel çekme kara sürme
Onbeş kuşa çifte salma
Kuşların çoktur Kırşehir
*
Irmak suyun akmaz oldu
Güzel asbap yumaz oldu
Güller gari kokmaz oldu
Bülbülün mahsun Kırşehir
*
Guzu aldım yirmibeşe
Gıvrım gıvrım boynuz vura
Güzel sana kurban ola
Nazenin çoktur Kırşehir
*
Yükler göçü deve boyu
Palan vurmuş eşşek deyu
Güzel çeker kervan beyi
Kervanın yürür Kırşehir
*
Ahi ahmed çalar sazı
Oynar sözü, söyler hası
Cümle kullar murad nazı
Kırşehir’de gül bağlarım
*
ya gel selam durayım
ya git mecnun olayım
bağlar soğuk alıyor
gülüm kurban olayım
*
ahi kul ahmede nasib
Bahar gülleri erdi de
Canan nâza düştü dağlar
Yarine gönül verdide
Canan nâza düştü dağlar
*
Üstümüzde yüce Rahman
Zikrederler seni sultan
Bahardaki sarı yazdan
Canan dâra düştü dağlar
*
Bağrımızda açmaz güller
Sağrımızda yoklar eller
Düvelimde sürer atlar
Canan dâra düştü dağlar
*
Gözlerimde tüter bağlar
Bağlarımda biter güller
Güllerimde nider eller
Canan yare düştü dağlar
*
Bağlar yazdım dağlar gelir
Bağım çözmez dilber gelir
Ben bir güzel sevsem ölür
Canan dara düştü dağlar
*
Güzel kime eğlen ikrar
Bahar diye yaktın kullar
Sana saysam elli beşler
Canan hara düştü dağlar
*
Sözüm geçmez söyle dursun
Nazım geçmez kime nittsin
Allı gülüm nida etsin
Gülüm dara düştü dağlar
*
Aklı koydum gömlek giydim
Gömlek diye kefen biçtim
Üç beş diye kime ölçtüm
Nefsim dara düştü dağlar
ahi kul ahmed