Bu şiir ve bu ilk bestem 6 sene sevip de alamadığım HATİCE sultanadır.
İşte o mahmur gözü ele kaptırdığımın resmidir. 34 senedir yanarım…
Benden selam olsun kara gözlüme
Selvi boylu uzar gider dalolur
Yardan ayrı kalan kara düşüne
Döner gider mahmur gözü elalır
Bir selamın alsam bahar dalına
On gardaşın gelse nice zoruna
Yenem dedim yenemedim göğnüme
Düşer gider zülfün teli bağolur
Allar geymiş harelere bürünmüş
Sarraf bilir altun akçe donanmış
Nazlı nazlı kaç yiğidi yıkarmış
Döşer gider yaram üzre derdolur
Dağlar çiçek açmış çiğdem zikreder
Yollar uzun yarden öçtüm pekuzar
Kurban olam senden esen rüzigar
Sarar gider yarden bana şalolur
Bir selamına kırk avrat boşasam
Kırkını da sana köle eylesem
Gönül kasrı padişahın kulolsam
Serer gider altun akçe zeb’lolur
Seher yeli yare yakın esersin
Gülden âri çav da gel yar kokarsın
Bahar dalı nazlı olur üşürsün
Açar gider çiçek yare başolur
Bazârımı kurdum adım bezirgan
Gönüllere erdim yoğum hazırdan
Varsa da yoksa da satam yareden
Satar gider varı yoğu aşkolur
Aşığam aşık aşka yar benolim
Aldırdım aklımı yare delolim
Yar ile sohbetim şeker balolim
İçer gider aşkın tadı nazolur
Aşk bu, bir iner bir çıkarmış arşa
Yar bu, bir şerbet bir ağuymuş ferşe
Bu bir hal imiş her seherle döşe
Yakar gider ehli hali cezbolur
Ahi kul ahmedim ağu aşımdır
Yar diye sardığım can-u kaşımdır
Kul ola dediğim haddi ben’imdir
Geçer gider ben’li eller zülolur
AÇIKLAMA:
hare: kırmızı çizgili üzere alınan giyim
bezirgan: uzak yollarda ticaret yapan tüccar
arş: Allahın yücelerdeki arşı
ferş: yeryüzündeki simetriği
cezbolmak: ilahi aşkın cezbesine kapılmak
ağu : zehir
zülolmak : zelil olmak, ayağa düşmek, perişan olmak
Yollar uzun yarden öçtüm pekuzar : giderken aşkla gittiği için adeta içmiş. yarden ölçmek dönerken ölçmek olup zor olduğu zaman yönünden ağırlaştığı için uzuyor. uzun yol uzun saatte gidilir. uzun saat uzun yol demektir fiziki olarak aynı olsa bile. Einstain’in izafiyet teorisi de bu anlayışa dayanır. yol, hız, zaman arasında ters bir ilişki vardır. hızın azalması (isteksiz dönüş) yolu ve zamanı uzatır. hız artınca yol ve zaman kısalır. iki aynı yaştaki insanı birini dünyada bıraksak, diğerini uzay aracıyla daima süratle göndersek (hızlı hareket-isteklilik) dünyadakinin torunu olur, fakat uzaya giden daha evlenmemiş erken bir yaştadır. Allah ise zaman boyutundan müstağni =uzak= bağımsız olduğu için kemal sıfatlarla mücehhezdir ve değişmez. insanı değiştiren şey ise zamandır. bu kanuna tabi olanın hüsrana uğramaması için hareket etmesi gerekir. bu hareket ise = iman, salih amel, sabrı ve hakkı tavsiyedir ki yürüyen banta benzer. arabanın size emredilen civatasını sıkmazsanız bir daha ona dönemezsiniz ki “bunun adı hüsrandır” kurtuluş ise ASR suresindeki bu ifadelerdir. iman ve onun ispatı olan imana uygun gayret olan salih ameldir.
kul ola haddi ben’im: benliğin terbiye ile edebe ulaşmasıdır. en üst makamda ben olmaz.
ben’li ellerin zül olmas: günahı işleten ben’ dir. ben terbiye olmazsa günahkarlık artar ve ahiret zülolur= rezillik rüsvaylık olur= ateş de olabilir Allah muhafaza.
ahi kul ahmede nasibdir.
Ben bu aşkın sırrını şerh eylesem
sırlarım kelama kitaba sığmaz
Yaranlar aşkına zarım söylesem
Gözyaşım hesaba, mizana sığmaz
Hakk kelamı Rasul ile derc’olur
Ey sevgili aşkın bize yol olur
Bir noktadan cahil ilmi dağıtır
Merakım dünyaya cihana sığmaz
Güzel baki, meydan yiğite kalsa
Bağ-ı irfanımı edep ile yusa
Aşk ataşı yaksa divane kılsa
Yüreğim gömleğe ömrüme sığmaz
Cemalin bağında seyran eylesem
Kadrime dokundu ihsan eylesem
Sendeki halleri mihenk eylesem
Semaım yerlere göklere sığmaz
Güzelsin alemden ey peri sanem
Her gören, gönül verir, ahu zarem
Nice eğri düşer canı muhtarem
Veraım sadrıma canıma sığmaz
Dost ile olunca yağmurla beni
Gör nice eyledi divane hemi
Nice aşıkların tutmuş alemi
Mezatım tekkeye Mekke’ye sığmaz
Göz yaşım çağlıyor, katrem ırmağa
Mihnet etme cahil ile taşmağa
Yitirdi mihengim elden ayruğa
Hazanım fermana namaza sığmaz
Şu güzelin bahçasında açılan
Yar koynunda ellerimde yumulan
Ak gerdana dökülüp de saçılan
Kınalım ellere güllere sığmaz
Kudret kaleminden çekmiş sürmeler
Güzel hicri ile yıkmış niceler
Mah yüzüne çifte mahya dizeler
Mihrabım gözlere benlere sığmaz
Kaşları karadır gözleri ela
Sevdiğim gücenir ikili sıra
Gönüller şevkidir eğriye vara
Sözlerim ağuya karaya sığmaz
Güzel yüzün gören gayri unutmaz
Tesbihi sensin ayru din tutulmaz
Zahid mihrab, aşık eşik unutmaz
Kulluğum şeriat tarikat sığmaz
Ahi ahmed katren deryaya varsın
Gönül düştü bir zalime nice yansın
Dost kapısında kul tartıya çıksın
Günahım batmana kantara sığmaz
aşık ahi kul ahmed nasibidir
Geliyor karşıdan gülüm
Kara düşmüş benli dalım
Tel tel olmuş zülfün telin
Saçak düşmüş memeleri
Sen varken dünya nicedir
Sen gülken huri cefadır
Sen güzel eller kazadır
Top top olmuş memeleri
Kırşehir’in almaları
Karabacak balcıları
Bahar demiş sunaları
Sıka durmuş memeleri
Yeşile de al incinir
Sarıya kulun dökülür
İnce belden kol bilinir
Sara durmuş memeleri
Cemalin benzermiş aya
Giydiğim delinmiş saya
Haçça ile güllü “bela”
Ne hoş imiş memeleri
Aşık ahmed böyle dedi
Güzel için ağu yedi
Koyun girip gönül yudu
Eme durmuş memeleri
Yaban iller zorda gönül
Gel gidelim dosta gönül
Men sevmişem yahşi gönül
Zem zem olmuş memeleri
Yar koynunda civan olsam
Akıp akıp divan dursam
Sırra erip revan olsam
Ballar sürmüş memeleri
Canı cana verdim bilmez
Açtı göğsün derdi olmaz
Cümle alem sorgu etmez
Allı güllü memeleri
Terek suyu zorlu akar
Tiflis canı ondan bular
Yahşi güzel ıslak giyer
Başlanırmış memeleri
Terekeme güle derler
Ele gelmez suya söyler
Kimler içmiş aşkı beyler
Meyle içmiş memeleri
Kars’ın kargısı kararmış
Ota çöpe kim bakarmış
Bir güzele ahmed yanmış
Eme durmuş memeleri
Men seni sevirem gönül
Meni sevmesen de gönül
Hemi öldürsen de gönül
Şu göğermiş memeleri
Dara düştüm yar neylesin
Candan geçtim kul eylesin
Yari öpsem gel eylesin
Çöze dursun memeleri
Ahmed neylersin güzelim
Güle bülbül şu gazelim
Söyledikçe gül pazarım
Ölçe dursun memeleri
Ahi ahmed gül eylesin
Ötelerde hu söylesin
Muhammed’e yar olasın
Sağlık olsun hadisleri
NOT: burada yazılan bazı uç yazılar müstehcen düşünülebilir. biz ise bunu nasibe yormadık ve Hakk’ın adını anmadık. peygamber efendimizin adının geçtiği yerde ise hem müstehcenliğe yer vermedik ve yazılanların şifaya dönmesi için hem adını hem de hadis kelimesini andık. zira dini konularda müstehcenlik olsaydı ümmetin cinsel sorunları çözülemezdi. bir amacımızda konuşulamayan bazı şeyleri konuşulabilir hale getirip tabuları yıkmaktır. bir doktora nasıl ki müstehcenlik olmazsa aşığa da müstehcenlik olmaz. bu nedenle müstehcenliğe bile bile sağlık için yer verdik. bu şiirimizin kalbi iyi olan müslümanlarda sağlık ve şifa olacağinı umut ve dua ediyoruz. eli uçkurunda olup kalbi sıkıntılı kimseler ise gıybet edebilirler ve hem de bunu doğruluk ve edep adına yapabilirler. bizim edebimize halel gelmez böyle yazdık diye. eyvallah..
aşık ahi kul ahmed yazdı bu yazıyı (Müstehcenli diye nasibe yormadık)
Benden selam eylen yarin iline
Nazlanıp da öte öte durmasın
Bahar döner yazı geçer halına
Sızlanıp da ağu içip ölmesin
Yar seninle böyle miydi bazarım
Gömlek düştü akıl yitti hazanım
Yaktı beni kaşı keman yaranım
Közleyip de aşkı yerip durmasın
Altına al geyer üstüne kemha
Gel güzelim beni koynunda sakla
Kız mıdır dul mudur perçemi aça
Eyleşip de yaban ilen kalmasın
Kara kaş altında neler çevirir
Ak ellere al kınalar yaktırır
Ben bir turna olsam selam yazdırır
Okutup da alem ilen salmasın
Ala göze siyah sürme nazından
Yiğit olan yiğit ölür yasından
Sen şöyle bir döşen aşkın telinden
Tutturup da ağıt ilen sarmasın
Al yanaklar alma gibi kırmızı
İnci mercan dişler ile gülüşü
Ben söylerim Hakk’a giden Rasulü
Belleyip de kafir ilen yormasın
Yanarım yanarım yare yanarım
Bilmedi kadrimi niyet ararım
Kimseler içmez tasımdan ağlarım
Gıybeti de eller ilen yapmasın
Yar taramış zülfünü belden âri
Ak göğüsler fırlar düğmeden âri
Güzel sevme derler cahilden âri
Bakışıp da ökçe ilen gitmesin
Yar kalemi almış yazar hünkara
Sevdiğin sınarmış yerer cihana
Yiğit olan yiğit sabrı meydana
Sözleşip de karar ilen yıkmasın
Sevdim sevdim alamadım yanaktan
Baha kıldı beş bin kayma başlıktan
Canım koydum üç gül ile taraktan
Tartılıp da pullar ilen gitmesin
Güzel ayrılır mı sevdana düşen
Dört kitapta gördüm ölmeden ölen
Neye saydın canım sundum bilmeyen
Pazarı da beyler ilen yapmasın
Yarden ölçtüm yollar ırak pekuzar
Haber saldım gelen giden ahuzar
Sen bir sala eyle dağlardır ular
Salınıp da yollar ilen tozmasın
Kul ahmed der bu sevdaya doyamam
Memeleri alma alma ememem
Ağu içtim yar elinden ölemem
Unutup da eller ilen saymasın
Aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur..
Bir yar sevdim er baharda boylanır
Sevsem incinir sevmesem incinir
İnce bellerini kuşaktan sarar
Sarsam incinir sarmasam incinir
Bu güzele mecnun olsam yerinir
Hasretinden zelil olsam gezinir
Ne diye de candan ala övünür
Övsem incinir övmesem incinir
Hüccetim kadıdan beratım senden
Solar mı hiç gülüm dediği sözden
Silinmez yazının şahidi Hakk’ta
Silsem incinir silmesem incinir
Gövel ördek gibi suya sa’lırsın
Çırpınıp dalınla boydan da’lırsın
Ben bir avcı olsam çifte hatırsın
Salsam incinir salmasam incinir
İster isem güzel seni ağandan
Altun akçe sarım da kesemden
Beş bin kayme az gelir de boyundan
Ölçsem incinir ölçmesem incinir
Güzel sevmek şifadır şu alemde
Cahille ahmak olmak mı deryada
Kaçtır sevdiğim can cana kattım da
Ölsem incinir ölmesem incinir
Güzelim güzelim algın güzelim
Uğruna da kırk avradı boşarım
Ağşamdan sabaha yoktur kararın
Yatsam incinir yatmasam incinir
Güzel sensiz olmaz dünya nazenin
Ele düşsem baha kılar can tenin
Bir varmış bir yokmuş şöyle halvetin
Girsem incinir girmesem incinir
Türkü yaylaklasam şirin boyuna
Kına yaksam zülüflerin aşkına
Derviş olsam peşi sıra varmaya
Varsam incinir varmasam incinir
Çirkini ömre cefa say gazeldir
Güzel ile sohbet etmek güzeldir
Tatlı dille güler yüze nazardır
Baksam incinir bakmasam incinir
Güzel menendin yoktur şu alemde
Yenem derim de yenemem göğnümde
Varımı yoğ eylesem senin yolunda
Koysam incinir koymasam incinir
Güzeller kokar imiş gülden âri
Dalına varır imiş beyden âri
Nazında aşık dürür ondan âri
Onsam incinir onmasam incinir
Güzelsiz ömür olmaz ömür olmaz
Güzele baha gökçedir pul olmaz
Kaç güzeli sardı isem yar olmaz
Sarsam incinir sarmasam incinir
Güzel sana yandım yakıldım
Bahçalarda güller ile okundum
Seni almaz isem Hakk’a darıldım
Alsam incinir almasam incinir
Didem yaşı akar oldu divane
Bir ataş düştü aşıktan cihane
Bir selam salsam gülşenle güzele
Salsam incinir salmasam incinir
Yaylanın gülü dağların karı var
Bir güzel gördüm çadırda nazı var
Türkü dizdim anda söyler sazı var
Dizsem incinir dizmesem incinir
Pazar kılsam güzel ile güzelce
Üste ister altun akçe kolunca
Sala eyler ömür sazı yetince
Yetsem incinir yetmesem incinir
Bir güzel sevsem de gerdanlı benli
Yağız atla kaçırsam allı güllü
Kopsa gardaşları mavzerli beyli
Çöğsem incinir çöğmesem incinir
Köz köz olmuş sinemdeki yareler
Aşık saymaz candan ari nazeder
Cana sayar bir şeftali yadeder
Saysam incinir saymasam incinir
Güzelsiz gün doğmaz hem batmaz imiş
Yar elinden ağu içen ölmezmiş
Güzele köle olsam varmazmış
Olsam incinir olmasam incinir
Kadrimi bilmeyen güzel olur mu
Muhanet eyleyen sırra erer mi
Yolsuzla arsıza güzel varır mı
Desem incinir demesem incinir
Söylerim sözüm kar etmez güzele
Türküler yaksam sazımla efkara
Gönüller söylermiş seni cihana
Desem incinir demesem incinir
Çotarım güzelleri çotak çotak
Bağlarım gönülden anası uzak
Beli ince dalı sallı bir kavak
Çıksam incinir çıkmasam incinir
Kerem et güzelim bağlarım katlı
Selam da söyledim yolladım atlı
Kimseler bilmesin kulluğum şartlı
Yansam incinir yanmasam incinir
Bağlar başı dağlar kaşı yolunan
Sala verir gurbet kuşu elinen
Ölen bilir güzel hali nurunan
Ölsem incinir ölmesem incinir
Kara kaş altında gözler sürmeli
Güzel seni kaçırsam da nameli
Canı cana katsam da gel öleli
Ölsem incinir ölmesem incinir
Gel hele şöyle bir sevip sarılak
Bir hasırla iki direk yetirek
Sen onbeşinde ben vurgun yektirek
Öpsem incinir öpmesem incinir
Darılmayın bana ağalar beyler
Güzel sevdim diye yolumdan eyler
Beni benden alan canımdan söyler
Candan incinir canandan incinir
Ahi kul ahmed güzel sever güzel
Güzelsiz ömürler bağlarda gazel
Sırrımı açmadım boynumdur helal
Açsam incinir açmasam incinir
yazmak, ahi kul ahmede nasib olmuştur…
Benden selam olsun gül yüzlü yare
Güzelliğin gülden sorulur olsun
Kıymatın bilinsin el düşe nara
Güzelliğin elden sorulur olsun
Kız, aklımı aldın divane kıldın
Kara kaşlarını nazara yazdın
Bir gün yatıp on gün yabana saydın
Vefalığın halden sorulur olsun
Dağlar açmış perçemini kaşına
Güller açmış goncasını dalına
Güzel çekmiş çadırını halına
Hatırların boy’dan sorulur olsun
Güzel gel seninle kiraz yolalım
Ayva nar hemi de pazar edelim
Beşe alıp üçe sattık nidelim
Kazançların baçtan sorulur olsun
Güzel gel bir gececik sarılalım
Ağu içir ölüncek bakışalım
Ha şöylece canları verişelim
Bahaların candan sorulur olsun
Ben bu güzelle ne etsem neylesem
Üç gün atlı beş gün yaya yürüsem
Yörük yaylasında niza eylesem
Güzellerin bey’den sorulur olsun
Bu güzele benzer yar bulamadım
Alı al moru mor gül deremedim
Sevdim de kıymatını bilemedim
Cilvelerin benden sorulur olsun
Güzel aldın beni cilveyle nazla
Melhem olman mı bir ballıca sözle
Ak ellerle yaram sarsan ha şöyle
Şifaların yarden sorulur olsun
Güzel, bir ah çeksem dağlar başına
Zülfün peçe çekmiş zalım kaşına
Sende bu güzellik anan soyuna
Cefaların nazdan sorulur olsun
Bu yar ile pazar eyledik baştan
Sinene çek dedi dertlerim halden
Çeker oldum bitmedi yazdan kıştan
Salaların kaştan sorulur olsun
Ahi kul ahmedim sevmek işimdir
Güzeller hatırı baha canımdır
Bu güzele yanmak iman düşümdür
Yazgıların Hakk’tan sorulur olsun
Baç: Pazar vergisi
Boy: ırk boyu
Baha:bedel
Bey:Yörük beyi
Zülf:saç
aşık ahi kul ahmede nasibdir
Benden selam olsun kara gözlüme
Selvi boylu uzar gider dalolur
Yardan ayrı kalan kara düşüne
Döner gider mahmur gözü elalır
Bir selamın alsam bahar dalına
On gardaşın gelse nice zoruna
Yenem dedim yenemedim göğnüme
Düşer gider zülfün teli bağolur
Allar geymiş harelere bürünmüş
Sarraf bilir altun akçe donanmış
Nazlı nazlı kaç yiğidi yıkarmış
Döşer gider yaram üzre derdolur
Dağlar çiçek açmış çiğdem zikreder
Yollar uzun yarden öçtüm pekuzar
Kurban olam senden esen rüzigar
Sarar gider yarden bana şalolur
Bir selamına kırk avrat boşasam
Kırkını da sana köle eylesem
Gönül kasrı padişahın kulolsam
Serer gider altun akçe zeb’lolur
Seher yeli yare yakın esersin
Gülden âri çav da gel yar kokarsın
Bahar dalı nazlı olur üşürsün
Açar gider çiçek yare başolur
Bazârımı kurdum adım bezirgan
Gönüllere erdim yoğum hazırdan
Varsa da yoksa da satam yareden
Satar gider varı yoğu aşkolur
Aşığam aşık aşka yar benolim
Aldırdım aklımı yare delolim
Yar ile sohbetim şeker balolim
İçer gider aşkın tadı nazolur
Aşk bu, bir iner bir çıkarmış arşa
Yar bu, bir şerbet bir ağuymuş ferşe
Bu bir hal imiş her seherle döşe
Yakar gider ehli hali cezbolur
Ahi kul ahmedim ağu aşımdır
Yar diye sardığım can-u kaşımdır
Kul ola dediğim haddi ben’imdir
Geçer gider ben’li eller zülolur
hare: kırmızı çizgili üzere alınan giyim
bezirgan: uzak yollarda ticaret yapan tüccar
arş: Allahın yücelerdeki arşı
ferş: yeryüzündeki simetriği
cezbolmak: ilahi aşkın cezbesine kapılmak
ağu : zehir
zülolmak : zelil olmak, ayağa düşmek, perişan olmak
Yollar uzun yarden öçtüm pekuzar : giderken aşkla gittiği için adeta içmiş. yarden ölçmek dönerken ölçmek olup zor olduğu zaman yönünden ağırlaştığı için uzuyor. uzun yol uzun saatte gidilir. uzun saat uzun yol demektir fiziki olarak aynı olsa bile. Einstain’in izafiyet teorisi de bu anlayışa dayanır. yol, hız, zaman arasında ters bir ilişki vardır. hızın azalması (isteksiz dönüş) yolu ve zamanı uzatır. hız artınca yol ve zaman kısalır. iki aynı yaştaki insanı birini dünyada bıraksak, diğerini uzay aracıyla daima süratle göndersek (hızlı hareket-isteklilik) dünyadakinin torunu olur, fakat uzaya giden daha evlenmemiş erken bir yaştadır. Allah ise zaman boyutundan müstağni =uzak= bağımsız olduğu için kemal sıfatlarla mücehhezdir ve değişmez. insanı değiştiren şey ise zamandır. bu kanuna tabi olanın hüsrana uğramaması için hareket etmesi gerekir. bu hareket ise = iman, salih amel, sabrı ve hakkı tavsiyedir ki yürüyen banta benzer. arabanın size emredilen civatasını sıkmazsanız bir daha ona dönemezsiniz ki “bunun adı hüsrandır” kurtuluş ise ASR suresindeki bu ifadelerdir. iman ve onun ispatı olan imana uygun gayret olan salih ameldir.
kul ola haddi ben’im: benliğin terbiye ile edebe ulaşmasıdır. en üst makamda ben olmaz.
ben’li ellerin zül olmas: günahı işleten ben’ dir. ben terbiye olmazsa günahkarlık artar ve ahiret zülolur= rezillik rüsvaylık olur= ateş de olabilir Allah muhafaza.
ahi kul ahmede nasibdir.
Sarı saçlarına kurban olduğum
Bahar gelir sana döner gün gelir
Sazdır tellerine zülfün gerdiğim
Yiğit ölür adı kalır gün gelir
Ben bu hasret ilen çokca yaşamam
Sen bu nazlar ilen niyaz çekemen
Ağla ağla derken ömre yitemem
Yaşlar yaşar darda düşer gün gelir
Seni seven benim ben’i göremem
Seni senim için seven bilemem
Ağu aşkın baçı gari saramam
Ölen sever ben’ler yaşar gün gelir
Cemal diyerekten seher düşermiş
Sarı saçlarına altın göğermiş
Beller kırılası bizden geçermiş
Körpe gelir koca düşer gün gelir
Ala gözlü çifte benli sevdiğim
İnsafın yok mudur öldür bakayım
Kadıya haber sal mihrin vereyim
Eşek ölür kadı bunar gün gelir
Kaç yaşadım yaşlar ile yaşlanmaz
Kim demedim gelir kucak söylenmez
Bu baharın ardı sıra ölünmez
Bahar gider çirkin düşer gün gelir
Bir aşk için yana durdum ahımdan
Gece gündüz öldüm hiç sevabından
Ağşamdan koynuna girdim canıylan
Koyun soğur adam ölür gün gelir
Gönlün hoş olsun a canım efendim
Yurtlarınız boş kalmaya belendim
Sizi hörülerden saydım genceldim
Nazlar sarar ömür yiter gün gelir
Ahi kul ahmed de kışda düşlemiş
Güzel deyu ağu içer yaşarmış
Kimse bilmez canı Hakka satarmış
Canlar ölür Canan yaşar gün gelir
Açıklama: bu şiir dün etlik halk otobüsünde yanına oturduğum dişçilik uzmanlığa çalışan altın saçlı kız için yazmaya çalıştım. siz benim her gördüğüme aşık olduğumu, yazıda 300 sevdiğim olduğunu, hep bu güzellikle ilgili şirleri ayrı ayrı onlara yazdığımı bilmiyorsunuz tabii. işte böyle bütün güzelleri sevmek bir Karaca’Oğlan’a bir de bize mahsus denilebilir. Yaşantılarımız benzer olduğu için yazdığımız şiirler de çok benzerlik gösteriyor. o da güzellere “var git emmi işine” diyene kadar, biz de “var git emmi dişine” kadar denilene kadar yolları, yazıları, dağları, pınarları, göçleri, yiğitleri, güzelleri, körpeleri, lebleri, belleri, canları, yaranları, cananları, hatta kocamışları birlikte yazıp duracağız. ikimizin şiirlerini yan yana koyun ve bir edebiyat öğretmenine hangisi hangisinin deyin asla ayıramaz. çünkü yaşantılar ve düşünüşler aynı…ümid ederim değerli okuyucularımız bu yazılanlardan hoşnut olur ve kendini buralarda bulur her şeyiyle..
ahi kul ahmed’e nasibdir
Kara gözlerine sürmedir çeker
Güzellikte yarim idin bir vakit
Bag-ı irfanımı cehledir yazar
Algınlıkta cefam idin bir vakit
Sana yar olmağa söylenir baha
Altın gümüş müdür tartılır daha
Gönül kuşu bağlar sildirir cefa
Kafesimde kuşum idin bir vakit
Yarim yeldirene bakmazmış aman
Selam eylesende vermezmiş eman
Derde düşmeyene yazmazmış ferman
Kararıma kalem idin bir vakit
Ağu içtirirmiş seversen eğer
Aşka panzehirmiş akıldan geçer
Unut benliğini canından eyler
Can içinde canım idin bir vakit
Can-ı cananımı od mudur yakan
Od’un ateşini aşk mıdır yelen
Aşkın bahasını can mıdır çeken
Sadağımda canım idin bir vakit
Gülüm, gülşenimi boz viran eyler
Elin yazısında aç devran gezer
Al yeşil bağları kim yaran düşler
Dallarımda bülbül idin bir vakit
Yarim eylenir de bizde kalın mı
Canım arzular da kışa çalın mı
Bahar geledursun çiçek olun mu
Gülşenimde gülüm idin bir vakit
Dünya başıma dar oldu geliver
Hayli demdir canım soldu düşüver
Takat kalmayınca öldü yazıver
Kaderimde nazlım idin bir vakit
Kömür gözlerine baha biçemem
Cana hayalinen canan yazamam
Ben bir turna olsam yazgı bozamam
Çızgılarda selam idin bir vakit
Cemalin karşımdan gitmez bir zaman
Derdimi düşümden çekmez el aman
Şu soyha dünyadan kaçmaz bir zaman
Hayalimde Hürrem idin bir vakit
Baharı beklesem kışa çalarmış
Yazıdır gözlesem güze dönermiş
Ağudur içtiğim baha eylermiş
Öldürende zalim idin bir vakit
Sara sara sardım gülü solgunu
Olmaz olsun nettim ele düşkünü
İflah olmaz benim kara bahtımı
Dalalette kelam idin bir vakit
Ben bir güzel sevdim yazda yazıda
Yele vermiş dane diye sapı da
Baha kılmış ekin olmam tırpana
Harmanımda yelim idin bir vakit
Böyle bir güzelin şanı yürüsün
Yedi düvele de namı duyulsun
Bu aciz “kul”a da derdi verilsin
Kademinde başım idin bir vakit
Ahi kul ahmedim söyler gezerim
Sema eyleyip de arşa çıkarım
Ben bu canı yuyup Hakka satarım
Ademinde canım idin bir vakit
Açıklama: bu şiir 5.1.2012 pazar günü Kırşehirden Ankaraya gelirken mermerler otobüsünde yazılmıştır. bağ-ı irfan bir bilgili kişinin erdem ve bilgi düzeyi demektir. cehle yazmak, bu bilgi ve erdemi haksız bir şekilde cehalet diye tanımlamak demktir.
baha denilen şey bazı özel şartlar olduğu gibi bazen gelini tartarlar ve kaç kilo gelmişse o kadar altın lira verirler. benliği unutmak gözü kara bir şekilde sevmek demektir.
sadak ok konulan sırtta takılı deri yuvarlak kab olup erkeğin okla hedefi vurması yari ile onun verdiği güçle mücadele etmesi kastedildi.
çızgılarda selam olmak turnalar çızgı çızgı uçarken sevenlerin birbirine selam göndermesi kastediliyor. dalalette kelam olmak sözü erkek yanlış yolda giderken eşinin islam üzere doğru söylemesi demektir. kademinde başım demek huzurunda başı yere koyarak feda etmek sunmak demektir.
canı yuyup hakka sunmak iki mana iledir, birisi nefsi temizlemek, tezkiye etme halinde hakka yükseleceği, ikincisi ise temizlenmekle beraber kuranı kerimde “andolsun ki Allah müminlerin canını cennet karşılığı satın almıştır” sözüne istinadendir.
bu satın alma kişinin cihad ederek canını feda etmesi ile olur. yalnız canını düşünenler, yalnızca namaz kılıp cennet isteyenler, yalnızca zekat veririm gerisine karışmam diyenler bu kavramların dışındadır. bütün mesele kişinin kendini aşmasıyla olabilir ancak. böylelerine kolay gelsin…
ahi kul ahmede nasibdir.
Ben bir güzel sevdim gözler maralı
Bağ-ı irfanımı cehle yazarmış
Ben bir cahil olsam alıp kaçalı
Can-ı emanımı şerre yazarmış
Gezer olsam nazlı yarle gülünen
Güller ağlar bağlı elde yaşınan
Benim gülüm saklı yerde düşünen
Can-ı ayanımı gize yazarmış
Ben bir güzel sevdim kendi halımca
Varım yoğum serdim neslim boyunca
Baka kaldım yarim elden olunca
Can-ı yaranımı hiçe yazarmış
Güzel beni def mi eden yanından
Baha kılman şart mı ölüm baçından
Bana yoktur ölmek levhi mahfuzdan
Can-ı divanımı od’a yazarmış
Bu sürmeleri Hakk çekmiş ezelden
Yar zülüfleri de salmış boyundan
Ak gerdanı da çözmüş lebinden
Can-ı serabımı güle yazarmış
Yarin koynunda da sabah mı olur
Kaçtır öldüğüm de yumah mı olur
Sevdim deyu kader bozmah mı olur
Can-ı cananımı köze yazarmış
Bu güzelle başım derde girerken
Ağıt yaktım seven dara düşerken
Bu kaçıncı namaz imam kılarken
Can-ı imanımı beze yazarmış
Gülleri ele mi verdim bağından
Elleri yare mi biçtim çarından
Böyle bahtı kara gülmez arından
Can-ı dermanımı göze yazarmış
Yarin sarayında yiğit olsaydım
Yiğit kim serçeyim aslan kesseydim
Arşın kapısında burak olsaydım
Can-ı hayalimi kula yazarmış
Ahi kul ahmed de neler söylenir
Başa gelmedik de işler eyletir
Saf bir kuldur ağu içer arşdadır
Can-ı gülşenimi Hakka yazarmış
AÇIKLAMA: maral, gözlerinin güzelliği ile bilinen bir ceylan türüdür. Bağ-ı irfan kişinin bilgi erdem ve ahlak toplamıdır. Cehle yazmak bilgiliyi cahil olarak haksızca nitelemek demektir. Alıp kaçırmak cahillik sayılmıştır. Bu takdirde can-ı eman demek canının güvenliği şer olarak tehlikeye girer deniyor.
Nazlı yarle gezmek güzel ise de güller elde kesilmiş ve bağlı olduğu için ağlıyorlar. Gülün saklı yerde olması değerli hazinelerin genelde saklı yerde olduklarını ve oradan düş görerek bizi de aynı şekilde gize yani saklı yazdığını fakat canımızın açıkta olduğunu söylüyor.
Baha kılmak ölçü kılmak demektir. Ölüm baçı demek ölümün vergi verir gibi verilmesi demektir. Baç yol geçme vergisidir normalde ve Köroğlu dağdaki geçitte alırdı. levhi mahfuz, gizli levha olup Allah’ın kaderi yazdığı levhadır. Ölmenin olmaması demek canın durduğu yerin ateş-od olmasındandır. Aşıklar ölmez de ondan. Sürmelerin ezelden çekilmesi demek alımlı yaratılışın ezelden insanların yaratılışından geldiğindendir. Gerdanın lebden çözülmesi döşün ta memelere kadar açılması olup bunu serab olarak gördüğümüz ve gül olarak göğüsleri değerlendirdiğimiz anlaşılmalıdır.
Ölmek ve yumah malum. Sevmek bir kader diyor. Bunu bozmah doğru değil diyor. Böylece can canan ateşte –közde bir olmalılar demek istiyor. Aşk anca bu halde kıvam ve fedakarlığa ulaşarak kemali bulabilir. Seven dara düşerken normalde ağıt yakılmaz. Fakat sevenin dara düşmesinden o kadar çok üzülüyoruz ki ona şimdiden sanki ölmüş gibi ağıt yakıyoruz. Çünkü aşk ve aşıklar çok kıymetli olup diğer insanlardan üstündürler. Sonra o kadar çok ölüyor ki her ölüme bir namaz sayıyor ve imanımın canını bezde (Kabutta) hayat bulacağını yani imanımı kurtarabilecek şekilde yarin yazdığını söylüyor.
Çar diye kadınların başlarına örttüğü örtüye denir. Canın dermanının göze yazılması yarin bana bakarak gülmesine bağlıyor. Serçenin aslan kesilmesi erkeğin dişisinin yanında yiğit olup aslan kesileceğini bu yüzden de bir erkeğe karısının yanında ters bir söz söylemenin uygun olmadığını belirtmek istiyor dolaylı olarak. Arşın kapısında Burak olmak demek arşa kadar yükselmek için bir Burak gibi yükseltecek ihlas, aşk, ve amele ihtiyaç olduğunu ima ediyor. Ancak hemen sonra hayalin kulluğa yazılması son mertebe ve hayalin KULLUK makamı olduğu bildiriliyor ve Burak terk ediliyor.
Kul ahmedin söylenmesi demek bu birçok şeyi aslında hayal ettiği fakat elde edemediği, söylenip durduğu belirtiliyor. Başa gelmedik işleri de başkalarına yaptırdığı belirtiliyor. Saf bir kul olup ağu içerek arşa çıkmak demek: arşa kadar çıkabilmek için önce temiz kalp gerektiği, sonra ağu içmekten maksat dünyada dert ve sıkıntılara sabrederek şikayet etmeden onları yutmak gerektiği ve bunu isteyerek yapması gerektiği belirtilerek anca böyle olursa kendiliğinden arşda bulacağı söyleniyor.
Böyle olunca veya olmadan bütün güllerimin olduğu gül bahçem olan gülşenimi Cenab-ı Hakka sunduğunu söyleyerek noktayı koyarak şiir bitiyor.
Bu gülleri Hakka sunma olayı Peygamber efendimizde de var olup o da kendi yanındaki güllerle çok büyük yazılmış bir Arapça ALLAH yazısını örgü gibi güllerle ördüğünü çıplak ve gündüz gözü ile gördüm desem ne dersiniz… bunları lütfen Riya veya kibir saymayınız da imanımızı artırsın sen söyle dememiz daha iyi uygun olur. bu anlattığımı açık gözle ilahi huzurda, 2000 yıları idi. sallallahü aleyhi vesellem…
Aynı anda daha sonra yaklaşık 10 türlü arapça yalınkat ALLAH ismi celalleri kademeli olarak bir hafta içinde gösterildi. bu isimlerin sadece 3 veya dört tanesinin yeryüzünde olduğunu gördüm. diğerleri yok. buradan ayrıca camilere yazı yazmam gerektiği mesajını da anladım.
Bu gördüğüm isimleri zaman zaman ülke alan camiine yazmakla beraber bunun bize hattatlık yapmamız anlamında bir mesajda olduğunu anladım. ve bir hat hocası bulup ders aldım.
ahi kul ahmede nasibdir