Bre ela gözlü güzel
Zaman yürür demedim mi
Aklım ermez elim değer
Namahremdir demedim mi
Gözler sarar kimse bilmez
Kola düşem diyebilmez
Bunu günah saymak olmaz
Sevaptandır demedim mi
Dağlar kaşı perçem çeke
Güzel naza canım deşe
Öle durdum gülüm sene
Aşıktandır demedim mi
Katre idim ırmak düştüm
Dağa taşa boyun büktüm
En sonunda derya biçtim
Kaftanındır demedim mi
Söyle bana nazlı gelin
Kimler sana düştü elin
Ocaktaki taşlı kabın
Nasipdendir demedim mi
Yare düştüm yar elinden
Gönül sardım el dilinden
Ele güne su yolundan
Görülmezdir demedim mi
Gözüm gönlüm açıla hey
Param pulum savrula hey
Yare canım katışa hey
Yaredendir demedim mi
Göz göz olmuş yarelerim
Kem söz düşe köz döşerim
Bir ah çeksem yarelerim
Ciğerdendir demedim mi
Kader başı evla çeker
Alın yazı kaşa düşer
Benim sözüm öte düşer
Felektendir demedim mi
Bana ömür biçen kişi
Doğru olsun eğri işi
Ben içemem namert aşı
Adaptandır demedim mi
Meramımdır güzel yüzü
Münasiptir onbeş kışı
Sara durmak kola beli
Devadandır demedim mi
Gönül düşer boran olur
Akar canlar horan olur
Sinem çeker yare olur
Gönüldendir demedim mi
Karar etmem aşkın seli
Niza düşer zülfün teli
Baha kıldım kantar çeki
Günahtandır demedim mi
Bir tenhada sevsem seni
Gül yareler nitsem canı
İki dirhem bir çekirdeği
Koynumdandır demedim mi
Satar oldum gönül kuşu
Uçar gider kafa doğru
Yuya durdum eman suyu
Allah’tandır demedim mi
Gül yüzüne güller açmış
Gül aşkına bülbül ötmüş
Aşık olmak gülden aşmış
Rahmandandır demedim mi
Ahi olmak kimden âri
Usul düşer belden âri
Salah eyler usta kârı
Ahidendir demedim mi
Ahi ahmed yeli sarar
Kılıç ile resim çizer
Üçü beşe yazan beyler
Ezadandır demedim mi
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
Bir kahve gözlüye balam, yanmışam
Alı aldan moru mordan çözülür
Bir azer kızına balam, dönmüşem
Alı aldan moru mordan çözülür
Al yanaktan allar düşer allanır
Tel zülüften eller gezer nurlanır
Gül bahçeden gonca açar derlenir
Eli elden kollar yarden çözülür
Men söylerem seni candan bilmişem
Ar olanda yanım üzre dönmüşem
Kul düşende canım sene vermişem
Seni benden ben’im yelden çözülür
Gel güzelim seni elden çalayım
De pahasın altun akçe dolayım
Sen gelende çemen sazı vurayım
Canım candan menim sazdan çözülür
Ey cananım canı sende bulmuşam
Kim neylesin beni harda yakmışam
Hakk rızasın şirki terkde yazmışam
Kimler kimden canım közden çözülür
Hey güzeller güzeli gel beriye
Sen dediğim dalları tut ağuya
Bir eyledim canları yol seviye
Güzel candan senin yoldan çözülür
Can eylerim canlarım gül sendedir
Bu gönlümü sen eylerim eldedir
El yunarmış hem gönülde yoktadır
Gönül elden elin yoktan çözülür
Gül eylerim gül üstüne nazolur
Ben söylerim ben üstüne şirkolur
Can söylerim can üstüne birolur
Gülüm elden benim şirkten çözülür
Vay amanın vay amanın vayaman
Turna saldım sunam bekler gelaman
Ben bu aşkı kolda ölçtüm yaraman
Suna bende aşkım kolda çözülür
Ey benim gül yüzlü yârim, mihrabım
Gel etme eyleme aşkım sevabım
Bir gönül eyleme, benim sanatım
Gülüm yüzde gönül sözde çözülür
Bu gönül yar eyler yare yareyler
Bir insi sözeyler yare kuleyler
Ol meni yadeyler yare yadeyler
İnsler kulda menim yadda çözülür
El söylesin sen dinle şu meramı
Bir söylesin hal eyle sen veraı
Kim neylesin sen söyle şu ayanı
Vera elde ayan sende çözülür
Ey kul ahmed nice dertler edindin
Yok aşkına canı cana katıştın
Kim dinleye seni Hakk’la konuştun
Ahmed dertte canı yokta çözülür
Ahi ahmed yazmışlar hu aşkına
Bir Muhammed düşmüşler kul yoluna
Hay Allah’ım ölmüşler şirk adına
Allah şirkte Mahmut yolda çözülür
Ey okur ne anladın sen bu işten
Öteyi beriye çek sen bu kıştan
Çemenler zordadır gel sen bu kaştan
Okur kışta çemen yasta çözülür
aşık ahi kul ahmede bunları yazmak nasib olmuştur
Oğlan gider oyuna
Çoban gider koyuna
Yandım senin nazına
Hele gönül aldırma
Yiğit olan eyidir
Suna kolun üstüdür
Su başında dadlıdır
Hele gönül aldırma
Gama düşer yaredir
Yare düşer çaredir
Onbeşte biçaredir
Hele gönül aldırma
Koyun meler kuzuya
Sular akar dereye
Ağlayanlar beriye
Hele gönül aldırma
Yiğit olan yiğidin
Ham süt olmaz içtiğin
Kaygu etmez dediğin
Hele gönül aldırma
Yiğit sarar sunayı
Gurbet açar arayı
Kara günler yarayı
Hele gönül aldırma
Kem söz etme yiğitsen
Ele bakma evliysen
Güle çatma aşıksan
Hele gönül aldırma
Naçar kaldım elinden
Pençe vurdun döşümden
Kara günün yasından
Hele gönül aldırma
Söze baştır besmele
Nice iştir her güle
Güzel düşer yiğide
Hele gönül aldırma
Canu gönül kaygusu
Açar gider nazlısı
Nider dünya tapusu
Hele gönül aldırma
Gülde gülşen eyleyem
Hakk’ın sırrı söyleyem
Aşkın kelam yollayam
Hele gönül aldırma
Güven duya korkudan
Nuru salar ardından
Hakikatin yolundan
Hele gönül aldırma
Sen seni bil sen seni
Yunus dedem söyledi
Ölmüş iken can dedi
Hele gönül aldırma
Sorgu sual eylenir
Ahir zaman söylenir
Amel düzen kurtulur
Hele gönül aldırma
Allah deyu ağlarım
Sonu başa bağlarım
İman kavi kararım
Hele gönül aldırma
Taat kıldım Rahman’a
Aşık yazdı didara
Ağıt kıldım hercana
Hele gönül aldırma
Ya Rahman’ım ya Rahman
Afüv kıla yaradan
Sevap yaza günahtan
Hele gönül aldırma
Derdi sildim gönülden
Çok eyledim azından
Arşu âlâ kâfurdan
Hele gönül aldırma
Kulluk etmek seviyle
Daim bilmek el ile
Sadırlarda gül ile
Hele gönül aldırma
Aşık olup gelesin
Meydan açık varasın
Candan âri geçesin
Hele gönül aldırma
Canı gönlüm açarmış
Tevhid evla düşermiş
Yazlı kışlı yetermiş
Hele gönül aldırma
Şeytan yatar pusuda
Merdud olsun huzurda
Gafil seçer tuzakla
Hele gönül aldırma
Can satarım meccane
Gelip alsın her cane
Nazar kıldım bin cane
Hele gönül aldırma
Ahmed aşka kanmadı
Boşa aşık olmadı
Hakk’tan gayri yanmadı
Hele gönül aldırma
Evvel ahir çekerler
Gönüllere ekerler
Dört kitaptan yazarlar
Hele gönül aldırma
Kuran söyler yazgımı
Muhammed’dir yolumu
Ümmet dokur aşkımı
Hele gönül aldırma
Gönül sırrı aşikâr
Aciz kulpu bahtiyar
Olmaz şerri sitemkâr
Hele gönül aldırma
Sabah akşam okuna
Evvel ahir düşüle
Bir giceye sorula
Hele gönül aldırma
Dosta gider dostundan
Düşman seçer suçundan
Asan eyler zikrinden
Hele gönül aldırma
Günah yanar kul yanmaz
Kalpler paslı arınmaz
Bilse tevhid somurtmaz
Hele gönül aldırma
Dağlar taşlar yürüye
Yazlar kışlar bir diye
Hünkar ağlar kul diye
Hele gönül aldırma
Gönül gözü incedir
Rahmet yağar nicedir
Aşk oluban düşedir
Hele gönül aldırma
Alp erenler yüreğin
Seyfedir zülfikârın
Aşığın mihrabısın
Hele gönül aldırma
Yere göğe direktir
Dağa taşa mihenktir
Yaza kışa hevenktir
Hele gönül aldırma
Başa koydum başolmaz
Ahir diye alınmaz
Kelam etsem eğilmez
Hele gönül aldırma
Sözüm tutsa can olur
Ahreti hoş durur
Karar itmek yol alır
Hele gönül aldırma
Gamlanma gönül, gönül
Sözlerim aşka zeyil
Ellere düştü cehil
Hele gönül aldırma
Kul ahmedim biçare
Hakk’tan bana bi çare
Gönüllere bu çare
Hele gönül aldırma
Ahi ahmed kul olur
Derde derman el olur
Gönül komaz gül olur
Hele gönül aldırma
aşık ahi kul ahmede bu şiiri yazmak nasib olmuştur
Salını salını yürür topuktan
Yaylanın gülüdür sallı bu gelin
Dalına verir kalaylı tasından
Yaylanın gülüdür sallı bu gelin
Namahrem olur mu öpsem yanaktan
Ellesem salar mı zülfün saçaktan
Elleri sarar mı aşkı meraktan
Yaylanın hasıdır dallı bu gelin
Yeşillim yeşildir al al üstüne
İncitme incinmem saz söz üstüne
Darılma ey gelin kem köz üstüne
Bağların gülüdür nazlı bu gelin
Yolların tozudur gele eşkinden
Yareler sızıdır azap gönülden
Bildiğim bilmezem cehli yuyandan
Dağların kızıdır baçlı bu gelin
Otağın bildirmez yiğit dolansın
Eteğin açtırmaz edep okunsun
Onbeşin geçmemiş meme başlansın
Dağların perçemi namlı bu gelin
Sözleri dadlıdır şeker şerbeti
Kafire gocunur ağu içmeli
Müslüman aranır canı köşeli
Beylerin döşeği allı bu gelin
Canını canıma vermez oynaşır
Tenini tenime sürter dalaşır
Kimini kimine kırar eyleşir
Ellerin koçağı yollu bu gelin
Hatundur söyleşir dağlar başında
Cerendir oynaşır çemen kaşında
Söylenir dertleri yiğit kolunda
Bağlanır yolları şartlı bu gelin
Malım mülküm fedadır şu geline
Körpe düşer kucaktır şu tenine
Kimseler duymaz devadır eşkine
Sallanır dalları benli bu gelin
Geline geline bak şu geline
Gonca derdim göğsün allı başına
Bir o yana bir bu yana çevrile
Kollanır belleri ballı bu gelin
Kararım kavidir tevhid yolumdur
Bir geline düştüm arım sorgumdur
Hakk yoluna ahmed yazdım varımdır
Bellenir yolları canlı bu gelin
Aşık ahmedin de ahdi bütündür
Sözü sohbeti aşk diye düşündür
Bir geline uçkur çözmek neyindir
Sohranır bizleri belli bu gelin
aşık ahi kul ahmede bunları yazmak nasib olmuştur
Gönlümün sultanı güzelin hası
Baharı yazı da değer gözlerin
Sözümün dermanı çöreğin tadı
Kaman’ı Mucur’u değer gözlerin
Kime çekti kahverengi gözlerin
Beyler zaptı ince düşer bellerin
Rumili Bosna Hersek’tir illerin
Mısır Arabistan ölçer gözlerin
Meramım sensin dermanım sendedir
Veraım şavkı çerağım güldedir
Yemen Katar İran’ı say eldedir
Bütün Anadolu söyler gözlerin
Hasta olsam ilacımı vermezsin
Leblerini damağıma koymazsın
Senin içun niza etsem duymazsın
Musul’a Kerkük’e benzer gözlerin
Kararım kavidir dönmem yolumdan
Cihanı satarım önün sonundan
Sendedir açarı aşkın yelinden
Bağdat’ı Basra’yı sorar gözlerin
Dillerin dadlıdır öpem dudaktan
Güllerin goncadır dersem memenden
Mısır Hindi Çin’i saysam uzaktan
Pekin’i Delhi’yi yakar gözlerin
Yanarım yanarım aman yanarım
Bir kaşı kemane canan düşerim
Taşkent Buhara’da Müslim dostlarım
Ankara İstanbul yollar gözlerin
Severim seni doğudan doğruya
Hüccetim kadıdan hükmü yatsıya
Londra Paris derken düştük satıya
Semerkant hem Bakü karar gözlerin
Ağlarım amanın sene ağlarım
Dallarım kırılır cane söylerim
Ele güne düştü menim güllerim
İzmir’i Bursa’ya beler gözlerin
Ellerin yolundan gitme sevdiğim
Senindir gönülden geçme dediğim
Asya Amerika yazar gezdiğim
Mekke Medine’yi süzer gözlerin
Yolladım yolladım yari yolladım
Yar yoluna gayri canım söyledim
Alman’ı Fransız’ı bir denkledim
Libya Cezayir Fas dizer gözlerin
Şu menim yarim başkadır ellerden
Söze sohbete yetkindir kullardan
Men döşerim hem doğruyu yalandan
Afrika’ya çinik düşer gözlerin
Bağlarım yolları güle bağlarım
Ben yarimi şu sinemde eğlerim
Kaç memleket gezdi isem neylerim
Kırşehir yolundan sapar gözlerin
Muradım sendedir emsem lebinden
Kararım güldedir dersem eşkinden
Neron’u Roma’yı yaksam şirkinden
Viyana Belgrad’a uzar gözlerin
Sevabım senden günahım “ben”dendir
Sen cariye ol ki kölen kurbandır
Sultan Ahmed Ayasofya taştandır
Sirkeci Topkapı yazar gözlerin
Varıp seyran eyledim dağlar kaşı
Çekmiş perçemini edeptir işi
Onbeşinde yar eyledim Ümüşü
Yaylayı turnayı arar gözlerin
Kara gözler neyler sürmeyi kaşı
Akça eller söyler çektiği sa’yi
Eyüp Sultan Fatih’e vermiş aşı
Muhammed söylemiş derler gözlerin
Ben bu ömrü suya yazdım akarmış
Yar çemreler ben geçerim bakarmış
Urusu japon’u elden kararmış
Osmanlı Venedik dalar gözlerin
Al eyledim boz üstüne incinir
Yol eyledim yar demine incidir
Kimse bilmez söz üstüne incidir
Yelleri dağlara sarar gözlerin
Gülüm gülşenim boz viran eyledi
Bağ-ı irfanımı bir cehle söyledi
Kime gayri düşsem künü bilmedi
Kimleri gönlüne saklar gözlerin
Ahi ahmed iman kavi tevhid hoş
Çala durur dertten ari gönlü taş
Kaç ümmeti yazdı isem şirki baş
“Ben”leri binlere çatar gözlerin
Kul ahmede ağıt kılmış yaradan
Tuttu gitti gül üstüne yareden
Onca kahrı salmak aşkı çareden
Canımı canına yakar gözlerin
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
ne yaşarsan ne bulursun?
sona gelen ne yapar ne umar ne bulur?
Bu kitabın sonu yoktur.
Sonu başındadır.
Her baş bir son doğurur.
Lakin her son bir baş doğurmaz.
Siz yolda dikenli de olsa ısrarla doğruluk şarkısı söylerseniz sonunuzdan binlerce baş doğar.
Dön başa dön başa başların Rahman’dadır.
Son dedimse ağlama güllerim cennettedir.
Sa’y dedi Rahim olan Allah
Cennet yolundadır.
Şefaatin dahi kıldığın namazdadır.
Peşini şeytandan vadeyi Hakk’tan bulasın. Bal için beklerken, bok için sıradasın. Niye?
Bir hikaye: güneydoğuda iki komşu köyde iki genç yaşarmış ve arkadaşmış bunlar. Gel zaman git zaman biri okumuş imam olmuş, diğeri de hırıstiyan bir aileden geldiği için gitmiş okuyup papaz olmuş.
Derken bir gün imam olan bir rüya görmüş ve arkadaşını çağırıp anlatmak istemiş. Buluşunca başlamış anlatmaya imam olan. Demiş ki rüyamda senle ben uçuyorduk fakat sen benden daha yüksekte uçuyordun deyince papaz olan demiş ki, bak işte görüyorsun bundan da belli ki benim yolum seninkinden daha doğru demiş.
Berikisi anlatmaya devam etmiş. Daha da yükseklere çıktık yine swen benden daha yüksekteydin deyince o sözünü tekrarlamış. İmam devam etmiş derken düşmeye başladık fakat sen yiner yüksekteydin deyince berikisi üstünlüğünü tekrarlamış. İmam en sonunda şöyle demiş. Derken demiş ikimizde birer havuza düştük. Ben bok havuzuna sen ise bal havuzuna düştük deyince papaz bak yine ben üstünüm benim yolum doğru deyince imam şöyle demiş.
Fakat demiş ikimizde havuzlardan çıktık ve ben seni yaladım sen beni demiş. Ya dostlar işte böyle. Bu kitabı hayatı okudum da elime bir şey geçmedi demeyin. Ya tekrar edin okuyun ya tefekkür edin ya da ibadetin arkasından Cenab-ı Hakk’a dua edin ve bekleyin.. Boka da düşseniz bal yalamanız kuvvetle muhtemel. Boka itiraz edip durmayın. Zira Allah’ın işleri daima bir hesap üzeredir. itiraz eden kendini yanlış yerde bulur. uzağa bakan ve hali,ne şükreden kazanır. zira ALLAH’ın işine karışılmaz. Hesabın dışına çıkmayın yeter. O merhametini göstermek isteyecektir sabredenlere. kısa vadeli zevk ve uçkur hesabı yapanların uzaklardan bekledikleri fazla bir şey yoktur. onun için bala da düşse o kişinin yalıyacağı boktur vesselam..ancak boka düşmüş bir müslüman ise sabrederse bal yalayacaktır eminim.
yanlış yapmayın!!
aşık ahi kul ahmede nasib olmuştur.
Çıktım da seyran eyledim şu Gırşaarı
Acep gezsem ala donlum var mıdır
Güzeller çerağı Mucur Kaman’ı
Acep tozsam kara donlum var mıdır
Hay beri güzelim de hay beriye
Selam saldım iğde belli sülüye
Akpınar’dan gelen geçen diriye
Acep sorsam ince bellim var mıdır
Yatar da deli gönül kör duldaya
Mayil oldum onbeşine varmaya
Melhem olmaz yarelerim azmaya
Acep nitsem gönlümüze dal mıdır
Elem verir dertlerimin herbiri
Yol eyledim sultanımın kalbini
Boztepe’nin Yörük düşer ingini
Acep eğler sunaları var mıdır
Güzel oynar yaylanın çemeninde
Nazın içer dağların perçeminde
Niğde Bor’da eyleşir Nevşehir de
Acep yesem üzümleri var mıdır
Yanarım da deli gönül yanarım
Sağlam aldım çürük sattım şaşarım
Adana’dan bir yar tuttum kararım
Acep öpsem memeleri gül müdür
Yeşil ördek süzülüyor ırmakta
Benim yarim sallanıyor duvakta
Kayseri’den gelmiş eli kulakta
Acep öpsem mizanında kar mıdır
Ahi Evran pirimiz sultanımız
Kulak verir pabuçta hünkarımız
Çırak kalfa usta şedde salahımız
Acep deşsem şeceresi sır mıdır
Yesevi saldı hünkarı hikmetle
İrşad eyleye rençberi sohbetle
Kırşehir’den kopan Hacı Bektaş’da
Acep aslan geyik ile yar mıdır
Deli gönül yazılarda dolanır
Asbap yuyan kızlar ile eğleşir
Konya’yı Karaman’ı Akşehir
Acep yetsem garipleri çok mudur
Budaktan yavrum gel hele budaktan
Şarap içtim zem zem deyu dudaktan
Mekke Medineyi getir uzaktan
Acep gönül kabesine sır mıdır
Hazan olmuş güzelim hazan olmuş
Çemen üstüne gazel düşe durmuş
Yolunu gözlerim Antep’e inmiş
Acep nitsem ıraklarda zor mudur
Mestine de gülüm düşmez mestine
Gönül koydum sunaların ey’sine
Urfa Maraş İstanbul el üstüne
Acep kopsam avratları çok mudur
Deli gönül karar etmez kulpuna
Bakraç bilmez güğüm yükler tavuğa
Urfa Mardan Diyarbekir sulhuna
Acep gezsem tazeleri on mudur
Sıkıdır da menim canım sıkıdır
Men çalanda yar söyleye sekidir
Çankırı da yaren ağa başıdır
Acep desem başağaya yol mudur
Dolanır da deli gönül dolanır
Kırk avradın peşi sıra fırlanır
Çin de yemen de soyhası dökülür
Acep varsam yad elleri gül müdür
Selam verdim selam üste nur mudur
Gönül düştü bir zalime sır mıdır
Halep Şam Mısır koynumda el midir
Acep geçsem kasırlarda bey midir
Yar elinde gül destedir zamanı
Güle sordum el söyletir nihanı
Arap Kürd Laz Çerkez kaynar kazanı
Acep selam eylerim de dert midir
Yeldirdim de yar uğruna yeldirdim
Köşe bucak sap samanı doldurdum
Urus, Amerika ırak kondurdum
Acep ağsam sarışını bal mıdır
Ahi kul ahmedim eller övünsün
Yaş ağaca balta vuran dövünsün
Ele güne yağlı yedim sanılsın
Acep niza etsem felek ile zor mudur
Ahmed ağlar ahmed güler dalından
Daldan öte gitmez yolun ardından
Bohçaladım diyeceğin lafından
Acep çözsem sırlarını ney midir
tavuk: üzerine gelinen eski eş
aşık ahi kul ahmede bu yazıları yazmak nasib olmuştur
Geliyor karşıdan gülüm
Kara düşmüş benli dalım
Tel tel olmuş zülfün telin
Saçak düşmüş memeleri
Sen varken dünya nicedir
Sen gülken huri cefadır
Sen güzel eller kazadır
Top top olmuş memeleri
Kırşehir’in almaları
Karabacak balcıları
Bahar demiş sunaları
Sıka durmuş memeleri
Yeşile de al incinir
Sarıya kulun dökülür
İnce belden kol bilinir
Sara durmuş memeleri
Cemalin benzermiş aya
Giydiğim delinmiş saya
Haçça ile güllü “bela”
Ne hoş imiş memeleri
Aşık ahmed böyle dedi
Güzel için ağu yedi
Koyun girip gönül yudu
Eme durmuş memeleri
Yaban iller zorda gönül
Gel gidelim dosta gönül
Men sevmişem yahşi gönül
Zem zem olmuş memeleri
Yar koynunda civan olsam
Akıp akıp divan dursam
Sırra erip revan olsam
Ballar sürmüş memeleri
Canı cana verdim bilmez
Açtı göğsün derdi olmaz
Cümle alem sorgu etmez
Allı güllü memeleri
Terek suyu zorlu akar
Tiflis canı ondan bular
Yahşi güzel ıslak giyer
Başlanırmış memeleri
Terekeme güle derler
Ele gelmez suya söyler
Kimler içmiş aşkı beyler
Meyle içmiş memeleri
Kars’ın kargısı kararmış
Ota çöpe kim bakarmış
Bir güzele ahmed yanmış
Eme durmuş memeleri
Men seni sevirem gönül
Meni sevmesen de gönül
Hemi öldürsen de gönül
Şu göğermiş memeleri
Dara düştüm yar neylesin
Candan geçtim kul eylesin
Yari öpsem gel eylesin
Çöze dursun memeleri
Ahmed neylersin güzelim
Güle bülbül şu gazelim
Söyledikçe gül pazarım
Ölçe dursun memeleri
Ahi ahmed gül eylesin
Ötelerde hu söylesin
Muhammed’e yar olasın
Sağlık olsun hadisleri
NOT: burada yazılan bazı uç yazılar müstehcen düşünülebilir. biz ise bunu nasibe yormadık ve Hakk’ın adını anmadık. peygamber efendimizin adının geçtiği yerde ise hem müstehcenliğe yer vermedik ve yazılanların şifaya dönmesi için hem adını hem de hadis kelimesini andık. zira dini konularda müstehcenlik olsaydı ümmetin cinsel sorunları çözülemezdi. bir amacımızda konuşulamayan bazı şeyleri konuşulabilir hale getirip tabuları yıkmaktır. bir doktora nasıl ki müstehcenlik olmazsa aşığa da müstehcenlik olmaz. bu nedenle müstehcenliğe bile bile sağlık için yer verdik. bu şiirimizin kalbi iyi olan müslümanlarda sağlık ve şifa olacağinı umut ve dua ediyoruz. eli uçkurunda olup kalbi sıkıntılı kimseler ise gıybet edebilirler ve hem de bunu doğruluk ve edep adına yapabilirler. bizim edebimize halel gelmez böyle yazdık diye. eyvallah..
aşık ahi kul ahmed yazdı bu yazıyı (Müstehcenli diye nasibe yormadık)
Kara kaşlı benli güzel
Mah cemalin aya dönsün
Bu fakiri unutma gel
Yerin cennet mekan olsun
Bana eman verir isen
Gönül kasrı sürur isen
Akşam sabah yakîn isen
Gönlün cennet mekan olsun
Ahdin olsun yama tutmaz
Safan olsun haya etmez
Çevre yanın eza gitmez
Sekiz cennet hazan olsun
Çemenlerde gezmek ister
Kapılarda durmak ister
Onbeş adem soymak ister
Yiğit kolu devan olsun
Karar kıldım dünü güne
Kuşak idim ince bele
Beni bilmez kendi gece
Yatmak ister meyan olsun
Denizlerde mavi çeker
Gökte uçar turna nider
Ayak döner eğri gider
Salladığı beyan olsun
Kulun kölen olsun eller
Çala durur gayri haller
Çıka durur arşa kullar
Eylediği canın olsun
Kalbin hile dolu ise
Kara bahtın çöğer ise
Beni senden sayar ise
Sırladığı geven olsun
Kadir Mevlam kavuştura
Ayrı yazgı üşüştüre
Soldan sağa yakıştıra
Gönül düşüp canan olsun
Seher yeli zülfün teli
Sara durur yiğit kolu
Bene düşmüş aşkın canı
Çulsuz aşka cefan olsun
Yola düştüm yola düştüm
Muhammed’li yola düştüm
Yollar ırak gönül verdim
Selam adlı Rahman olsun
Sırrı çeker kantar olsam
Günah çeki tövbe kılsam
Kitap çeker aşkı yazsam
Ahmed düşer Mennan olsun
Ahmed kulun uçtu gene
Arşa doğru ağdı sene
Ne akildir ne divane
Hakk’ı bilen insan olsun
Ahi ahmed kulluk eyler
Öte durur şerri peyler
Tevhid üzre Hakk’ı söyler
Sana yanmış kulun olsun
aşık ahi kul ahmede bu yazıları yazmak nasib olmuştur
Behey yeşil gözlü güzel
Gülün bilmez demedim mi
Yiğit yıkar şu gözlerin
Ömür bilmez demedim mi
Bak şu nazlı güzel daşa
Selam eyler gelmez başa
Hakk’ın emrettiği kaşa
Şerri bilmez demedim mi
Ben bir deli olsam başa
Gömlek giyem önden sona
Aşkın olduğu şu yere
Çıkamazsın demedim mi
Şu güzelin kaşı gözü
Duramıyom ince sızı
Yar biçermiş ele bizi
Sınamazsın demedim mi
Usul edep erkan ola
Yola inmek ayan sa’ya
Cana düşen şu “bela”ya
Düşemezsin demedim mi
Ele düştü gönül kuşu
Çıka geldi kader yazı
Aşka çaldım dünü günü
Yanamazsın demedim mi
Bre güzel neler etti
Nice ocak söndü gitti
Kaşı gözü naza çekti
Karamazsın demedim mi
Yiğit olan doğru çalar
Namertler var eğri bakar
Dertlilere “Bari” düşer
Bilemezsin demedim mi
Yörü bre yaren ağa
Güzel kızlar saran dağa
Nice düşer yanık daha
Onbeş yetmez demedim mi
Bağı bostan zebil olur
Cümle alem melül olur
Güle düşmek yakîn olur
Dost haylamaz demedim mi
Güzel göze sürme çeke
Çeker perçem sırrım söke
Vakit gele tamam diye
Ağıt yetmez demedim mi
Ahmet arşın ile ölçün
Yele verdin koca ömrün
Karar oldu yaman düşün
El söylemez demedim mi
Hay ağalar zorlu beyler
Yol eylemiş dağa kızlar
Su yaylası genç ağırlar
Seni bilmez demedim mi
Hûma kuşu yüksek uçar
Yiğit olan alçak düşer
Felek bize türlü donlar
Biçer biçmez demedim mi
Kerpiç döktüm ömür ölçer
Varır gider selam eyler
Şu âleme girer çıkar
Kapı ağmaz demedim mi
Yörü bre kaşı keman
Senden âlâ yar eylemen
Dünya ipe ecel yaman
Çeker çekmez demedim mi
Bir gönüldür yandı canım
Kurban olsun sende canım
Felek kollar pundun senin
Büker bükmez demedim mi
Ölmeden bir dem sürmedim
Kara toprak ben ölmedim
Ne aman bildin ne güman
Zulüm bitmez demedim mi
Felek derler kendi bilir
Aman vermez zaman bilir
Ne söylesek kulak sağır
Kader bilmez demmedim mi
Böyle m’olur böyle m’olur
Yardan ayrı düşen n’olur
İner deryaya dökülür
Katre bilmez demedim mi
Ey turnalar selam edin
Yar yoluna güller saçın
Ah eyledim güllü benim
Aşkın gülmez demmedim mi
Kırk beste yapmış bülbül
Kırkına da yakarmış gül
Eğri dalda doğru melül
Aşkın sapmaz bilmedin mi
Güllü benim gül senindir
Güllü bekler gül elimdir
Çala dursam kırk donumdur
Aşkın baçsız bilmedin mi
Seve durdum feta candan
Güle rakib oldum halden
Canım sevdim canan canlan
Aşkın duymaz görmedin mi
Seve durmuş feta yoktan
Canan sevmiş cana kuldan
Meydan sandı benli yoldan
Aşkın bensiz bilmedin mi
Karar düştü ahmed paşa
Bülbül cana rakip ola
Kim yanarsa önden sona
Aşkın çulsuz bilmedin mi
Ahi ahmed güle yazdı
Gül baharda gonca açtı
Bir bülbüle canan oldu
Aşkın sensiz bilmedin mi
Yetti gari gülün kastı
Çala durur bülbül mesti
Gülşenimde poyraz esti
Aşkın elsiz dermedim mi
Yolum dertli aşım dertli
Kolum bekler güle katlı
Muhammed’li yola saptı
Aşkın sekmez demedim mi
Ahi ahmed onbeş yazar
Yazı diye güzel sarar
Bakar bakar Hakk’a düşer
Aşkın yetmez sevmedin mi
aşık ahi kul ahmede bu yazıları yazmak nasib olmuştur