Notice: Undefined variable: has_ut in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/all-in-one-seo-pack/aioseop.class.php on line 567

Namerd aşı (Varsağı)

Bre ela gözlü güzel

Zaman yürür demedim mi

Aklım ermez elim değer

Namahremdir demedim mi

 

Gözler sarar kimse bilmez

Kola düşem diyebilmez

Bunu günah saymak olmaz

Sevaptandır demedim mi

 

Dağlar kaşı perçem çeke

Güzel naza canım deşe

Öle durdum gülüm sene

Aşıktandır demedim mi

 

Katre idim ırmak düştüm

Dağa taşa boyun büktüm

En sonunda derya biçtim

Kaftanındır demedim mi

 

Söyle bana nazlı gelin

Kimler sana düştü elin

Ocaktaki taşlı kabın

Nasipdendir  demedim mi

 

Yare düştüm yar elinden

Gönül sardım el dilinden

Ele güne su yolundan

Görülmezdir demedim mi

 

Gözüm gönlüm açıla hey

Param pulum savrula hey

Yare canım katışa hey

Yaredendir demedim mi

 

Göz göz olmuş yarelerim

Kem söz düşe köz döşerim

Bir ah çeksem yarelerim

Ciğerdendir demedim mi

 

Kader başı evla çeker

Alın yazı kaşa düşer

Benim sözüm öte düşer

Felektendir demedim mi

 

Bana ömür biçen kişi

Doğru olsun eğri işi

Ben içemem namert aşı

Adaptandır demedim mi

 

Meramımdır güzel yüzü

Münasiptir onbeş kışı

Sara durmak kola beli

Devadandır demedim mi

 

Gönül düşer boran olur

Akar canlar horan olur

Sinem çeker yare olur

Gönüldendir demedim mi

 

Karar etmem aşkın seli

Niza düşer zülfün teli

Baha kıldım kantar çeki

Günahtandır demedim mi

 

Bir tenhada sevsem seni

Gül yareler nitsem canı

İki dirhem bir çekirdeği

Koynumdandır demedim mi

 

Satar oldum gönül kuşu

Uçar gider kafa doğru 

Yuya durdum eman suyu

Allah’tandır demedim mi

 

Gül yüzüne güller açmış

Gül aşkına bülbül ötmüş

Aşık olmak gülden aşmış

Rahmandandır demedim mi

 

Ahi olmak kimden âri

Usul düşer belden âri

Salah eyler usta kârı

Ahidendir demedim mi

 

Ahi ahmed yeli sarar

Kılıç ile resim çizer

Üçü beşe yazan beyler

Ezadandır demedim mi

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

15 Mayıs 2013
Okunma
bosluk

Balam (Türkü)

Bir kahve gözlüye balam, yanmışam

Alı aldan moru mordan çözülür

Bir azer kızına balam, dönmüşem

Alı aldan moru mordan çözülür

 

Al yanaktan allar düşer allanır

Tel zülüften eller gezer nurlanır

Gül bahçeden gonca açar derlenir

Eli elden kollar yarden çözülür

 

Men söylerem seni candan bilmişem

Ar olanda yanım üzre dönmüşem

Kul düşende canım sene vermişem

Seni benden ben’im yelden çözülür

 

Gel güzelim seni elden çalayım

De pahasın altun akçe dolayım

Sen gelende çemen sazı vurayım

Canım candan menim sazdan çözülür

 

Ey cananım canı sende bulmuşam

Kim neylesin beni harda yakmışam

Hakk rızasın şirki terkde yazmışam

Kimler kimden canım közden çözülür

 

Hey güzeller güzeli gel beriye

Sen dediğim dalları tut ağuya

Bir eyledim canları yol seviye

Güzel candan senin yoldan çözülür

 

Can eylerim canlarım gül sendedir

Bu gönlümü sen eylerim eldedir

El yunarmış hem gönülde yoktadır

Gönül elden elin yoktan çözülür

 

Gül eylerim gül üstüne nazolur

Ben söylerim ben üstüne şirkolur

Can söylerim can üstüne birolur

Gülüm elden benim şirkten çözülür

 

Vay amanın vay amanın vayaman

Turna saldım sunam bekler gelaman

Ben bu aşkı kolda ölçtüm yaraman

Suna bende aşkım kolda çözülür

 

Ey benim gül yüzlü yârim, mihrabım

Gel etme eyleme aşkım sevabım

Bir gönül eyleme, benim sanatım

Gülüm yüzde gönül sözde çözülür

 

Bu gönül yar eyler yare yareyler

Bir insi sözeyler yare kuleyler

Ol meni yadeyler yare yadeyler

İnsler kulda menim yadda çözülür

 

El söylesin sen dinle şu meramı

Bir söylesin hal eyle sen veraı

Kim neylesin sen söyle şu ayanı

Vera elde ayan sende çözülür

 

Ey kul ahmed nice dertler edindin

Yok aşkına canı cana katıştın

Kim dinleye seni Hakk’la konuştun

Ahmed dertte canı yokta çözülür

 

Ahi ahmed yazmışlar hu aşkına

Bir Muhammed düşmüşler kul yoluna

Hay Allah’ım ölmüşler şirk adına

Allah şirkte Mahmut yolda çözülür

 

Ey okur ne anladın sen bu işten

Öteyi beriye çek sen bu kıştan

Çemenler zordadır gel sen bu kaştan

Okur kışta çemen yasta çözülür

 

 

aşık ahi kul ahmede bunları yazmak nasib olmuştur

6 Mayıs 2013
Okunma
bosluk

Hele gönül aldırma (Türkü)

Oğlan gider oyuna

Çoban gider koyuna

Yandım senin nazına

Hele gönül aldırma

 

Yiğit olan eyidir

Suna kolun üstüdür

Su başında dadlıdır

Hele gönül aldırma

 

Gama düşer yaredir

Yare düşer çaredir

Onbeşte biçaredir

Hele gönül aldırma

 

Koyun meler kuzuya

Sular akar dereye

Ağlayanlar beriye

Hele gönül aldırma

 

Yiğit olan yiğidin

Ham süt olmaz içtiğin

Kaygu etmez dediğin

Hele gönül aldırma

 

Yiğit sarar sunayı

Gurbet açar arayı

Kara günler yarayı

Hele gönül aldırma

 

Kem söz etme yiğitsen

Ele bakma evliysen

Güle çatma aşıksan

Hele gönül aldırma

 

Naçar kaldım elinden

Pençe vurdun döşümden

Kara günün yasından

Hele gönül aldırma

 

Söze baştır besmele

Nice iştir her güle

Güzel düşer yiğide

Hele gönül aldırma

 

Canu gönül kaygusu

Açar gider nazlısı

Nider dünya tapusu

Hele gönül aldırma

 

Gülde gülşen eyleyem

Hakk’ın sırrı söyleyem

Aşkın kelam yollayam

Hele gönül aldırma

 

Güven duya korkudan

Nuru salar ardından

Hakikatin yolundan

Hele gönül aldırma

 

Sen seni bil sen seni

Yunus dedem söyledi

Ölmüş iken can dedi

Hele gönül aldırma

 

Sorgu sual eylenir

Ahir zaman söylenir

Amel düzen kurtulur

Hele gönül aldırma

 

Allah deyu ağlarım

Sonu başa bağlarım

İman kavi kararım

Hele gönül aldırma

 

Taat kıldım Rahman’a

Aşık yazdı didara

Ağıt kıldım hercana

Hele gönül aldırma

 

Ya Rahman’ım ya Rahman

Afüv kıla yaradan

Sevap yaza günahtan

Hele gönül aldırma

 

Derdi sildim gönülden

Çok eyledim azından

Arşu âlâ kâfurdan

Hele gönül aldırma

 

Kulluk etmek seviyle

Daim bilmek el ile

Sadırlarda gül ile

Hele gönül aldırma

 

Aşık olup gelesin

Meydan açık varasın

Candan âri geçesin

Hele gönül aldırma

 

Canı gönlüm açarmış

Tevhid evla düşermiş

Yazlı kışlı yetermiş

Hele gönül aldırma

 

Şeytan yatar pusuda

Merdud olsun huzurda

Gafil seçer tuzakla

Hele gönül aldırma

 

Can satarım meccane

Gelip alsın her cane

Nazar kıldım bin cane

Hele gönül aldırma

 

Ahmed aşka kanmadı

Boşa aşık olmadı

Hakk’tan gayri yanmadı

Hele gönül aldırma

 

Evvel ahir çekerler

Gönüllere ekerler

Dört kitaptan yazarlar

Hele gönül aldırma

 

Kuran söyler yazgımı

Muhammed’dir yolumu

Ümmet dokur aşkımı

Hele gönül aldırma

 

Gönül sırrı aşikâr

Aciz kulpu bahtiyar

Olmaz şerri sitemkâr

Hele gönül aldırma

 

Sabah akşam okuna

Evvel ahir düşüle

Bir giceye sorula

Hele gönül aldırma

 

Dosta gider dostundan

Düşman seçer suçundan

Asan eyler zikrinden

Hele gönül aldırma

 

Günah yanar kul yanmaz

Kalpler paslı arınmaz

Bilse tevhid somurtmaz

Hele gönül aldırma

 

Dağlar taşlar yürüye

Yazlar kışlar bir diye

Hünkar ağlar kul diye

Hele gönül aldırma

 

Gönül gözü incedir

Rahmet yağar nicedir

Aşk oluban düşedir

Hele gönül aldırma

 

Alp erenler yüreğin

Seyfedir zülfikârın

Aşığın mihrabısın

Hele gönül aldırma

 

Yere göğe direktir

Dağa taşa mihenktir

Yaza kışa hevenktir

Hele gönül aldırma

 

Başa koydum başolmaz

Ahir diye alınmaz

Kelam etsem eğilmez

Hele gönül aldırma

 

Sözüm tutsa can olur

Ahreti hoş durur

Karar itmek yol alır

Hele gönül aldırma

 

Gamlanma gönül, gönül

Sözlerim aşka zeyil

Ellere düştü cehil

Hele gönül aldırma

 

Kul ahmedim biçare

Hakk’tan bana bi çare

Gönüllere bu çare

Hele gönül aldırma

 

Ahi ahmed kul olur

Derde derman el olur

Gönül komaz gül olur

Hele gönül aldırma

 

 

 aşık ahi kul ahmede bu şiiri yazmak nasib olmuştur

 

5 Mayıs 2013
Okunma
bosluk

Bu gelin (Türkü)

Salını salını yürür topuktan

Yaylanın gülüdür sallı bu gelin

Dalına verir kalaylı tasından

Yaylanın gülüdür sallı bu gelin

 

Namahrem olur mu öpsem yanaktan

Ellesem salar mı zülfün saçaktan

Elleri sarar mı aşkı meraktan

Yaylanın hasıdır dallı bu gelin

 

Yeşillim yeşildir al al üstüne

İncitme incinmem saz söz üstüne

Darılma ey gelin kem köz üstüne

Bağların gülüdür nazlı bu gelin

 

Yolların tozudur gele eşkinden

Yareler sızıdır azap gönülden

Bildiğim bilmezem cehli yuyandan

Dağların kızıdır baçlı bu gelin

 

Otağın bildirmez yiğit dolansın

Eteğin açtırmaz edep okunsun

Onbeşin geçmemiş meme başlansın

Dağların perçemi namlı bu gelin

 

Sözleri dadlıdır şeker şerbeti

Kafire gocunur ağu içmeli

Müslüman aranır canı köşeli

Beylerin döşeği allı bu gelin

 

Canını canıma vermez oynaşır

Tenini tenime sürter dalaşır

Kimini kimine kırar eyleşir

Ellerin koçağı yollu bu gelin

 

Hatundur söyleşir dağlar başında

Cerendir oynaşır çemen kaşında

Söylenir dertleri yiğit kolunda

Bağlanır yolları şartlı bu gelin

 

Malım mülküm fedadır şu geline

Körpe düşer kucaktır şu tenine

Kimseler duymaz devadır eşkine

Sallanır dalları benli bu gelin

 

Geline geline bak şu geline

Gonca derdim göğsün allı başına

Bir o yana bir bu yana çevrile

Kollanır belleri ballı bu gelin

 

Kararım kavidir tevhid yolumdur

Bir geline düştüm arım sorgumdur

Hakk yoluna ahmed yazdım varımdır

Bellenir yolları canlı bu gelin

 

Aşık ahmedin de ahdi bütündür

Sözü sohbeti aşk diye düşündür

Bir geline uçkur çözmek neyindir

Sohranır bizleri belli bu gelin

 

aşık ahi kul ahmede bunları yazmak nasib olmuştur

3 Mayıs 2013
Okunma
bosluk

Gözlerin (Destan)

Gönlümün sultanı güzelin hası

Baharı yazı da değer gözlerin

Sözümün dermanı çöreğin tadı

Kaman’ı Mucur’u değer gözlerin

 

Kime çekti kahverengi gözlerin

Beyler zaptı ince düşer bellerin

Rumili Bosna Hersek’tir illerin

Mısır Arabistan ölçer gözlerin

 

Meramım sensin dermanım sendedir

Veraım şavkı çerağım güldedir

Yemen Katar İran’ı say eldedir

Bütün Anadolu söyler gözlerin

 

Hasta olsam ilacımı vermezsin

Leblerini damağıma koymazsın

Senin içun niza etsem duymazsın

Musul’a Kerkük’e benzer  gözlerin

 

Kararım kavidir dönmem yolumdan

Cihanı satarım önün sonundan

Sendedir açarı aşkın yelinden

Bağdat’ı Basra’yı sorar gözlerin

 

Dillerin dadlıdır öpem dudaktan

Güllerin goncadır dersem memenden

Mısır Hindi Çin’i saysam uzaktan

Pekin’i Delhi’yi yakar gözlerin

 

Yanarım yanarım aman yanarım

Bir kaşı kemane canan düşerim

Taşkent Buhara’da Müslim dostlarım

Ankara İstanbul yollar gözlerin

 

Severim seni doğudan doğruya

Hüccetim kadıdan hükmü yatsıya

Londra Paris derken düştük satıya

Semerkant hem Bakü karar gözlerin

 

Ağlarım amanın sene ağlarım

Dallarım kırılır cane söylerim

Ele güne düştü menim güllerim

İzmir’i Bursa’ya beler gözlerin

 

Ellerin yolundan gitme sevdiğim

Senindir gönülden geçme dediğim

Asya Amerika yazar gezdiğim

Mekke Medine’yi süzer gözlerin

 

Yolladım yolladım yari yolladım

Yar yoluna gayri canım söyledim

Alman’ı Fransız’ı bir denkledim

Libya Cezayir Fas dizer gözlerin

 

Şu menim yarim başkadır ellerden

Söze sohbete yetkindir kullardan

Men döşerim hem doğruyu yalandan

Afrika’ya çinik düşer gözlerin

 

Bağlarım yolları güle bağlarım

Ben yarimi şu sinemde eğlerim

Kaç memleket gezdi isem neylerim

Kırşehir yolundan sapar gözlerin

 

Muradım sendedir emsem lebinden

Kararım güldedir dersem eşkinden

Neron’u Roma’yı yaksam şirkinden

Viyana Belgrad’a uzar gözlerin

 

Sevabım senden günahım “ben”dendir

Sen cariye ol ki kölen kurbandır

Sultan Ahmed Ayasofya taştandır

Sirkeci Topkapı yazar gözlerin

 

Varıp seyran eyledim dağlar kaşı

Çekmiş perçemini edeptir işi

Onbeşinde yar eyledim Ümüşü

Yaylayı turnayı arar gözlerin

 

Kara gözler neyler sürmeyi kaşı

Akça eller söyler çektiği sa’yi

Eyüp Sultan Fatih’e vermiş aşı

Muhammed söylemiş derler gözlerin

 

Ben bu ömrü suya yazdım akarmış

Yar çemreler ben geçerim bakarmış

Urusu japon’u elden kararmış

Osmanlı Venedik dalar gözlerin

 

Al eyledim boz üstüne incinir

Yol eyledim yar demine incidir

Kimse bilmez söz üstüne incidir

Yelleri dağlara sarar gözlerin

 

Gülüm gülşenim boz viran eyledi

Bağ-ı irfanımı bir cehle söyledi

Kime gayri düşsem künü bilmedi

Kimleri gönlüne saklar gözlerin

 

Ahi ahmed iman kavi tevhid hoş

Çala durur dertten ari gönlü taş

Kaç ümmeti yazdı isem şirki baş  

“Ben”leri binlere çatar  gözlerin

 

Kul ahmede ağıt kılmış yaradan

Tuttu gitti gül üstüne yareden

Onca kahrı salmak aşkı çareden

Canımı canına yakar gözlerin

 

 

 aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

2 Mayıs 2013
Okunma
bosluk

Bok çukurunda bal yalamak (Bir hikaye)

ne yaşarsan ne bulursun?

sona gelen ne yapar ne umar ne bulur?

 

Bu kitabın sonu yoktur.

Sonu başındadır.

Her baş bir son doğurur.

Lakin her son bir baş doğurmaz.

Siz yolda dikenli de olsa ısrarla doğruluk şarkısı söylerseniz sonunuzdan binlerce baş doğar.

Dön başa dön başa başların Rahman’dadır.

Son dedimse ağlama güllerim cennettedir.

Sa’y dedi Rahim olan Allah

Cennet yolundadır.

Şefaatin dahi kıldığın namazdadır.

Peşini şeytandan vadeyi Hakk’tan bulasın. Bal için beklerken, bok için sıradasın. Niye?

 

Bir hikaye: güneydoğuda iki komşu köyde iki genç yaşarmış ve arkadaşmış bunlar. Gel zaman git zaman biri okumuş imam olmuş, diğeri de hırıstiyan bir aileden geldiği için gitmiş okuyup papaz olmuş.

Derken bir gün imam olan bir rüya görmüş ve arkadaşını çağırıp anlatmak istemiş. Buluşunca başlamış anlatmaya imam olan. Demiş ki rüyamda senle ben uçuyorduk fakat sen benden daha yüksekte uçuyordun deyince papaz olan demiş ki, bak işte görüyorsun bundan da belli ki benim yolum seninkinden daha doğru demiş.

 

Berikisi anlatmaya devam etmiş. Daha da yükseklere çıktık yine swen benden daha yüksekteydin deyince o sözünü tekrarlamış. İmam devam etmiş derken düşmeye başladık fakat sen yiner yüksekteydin deyince berikisi üstünlüğünü tekrarlamış. İmam en sonunda şöyle demiş. Derken demiş ikimizde birer havuza düştük. Ben bok havuzuna sen ise bal havuzuna düştük deyince papaz bak yine ben üstünüm benim yolum doğru deyince imam şöyle demiş.

 

Fakat demiş ikimizde havuzlardan çıktık ve ben seni yaladım sen beni demiş. Ya dostlar işte böyle. Bu kitabı hayatı okudum da elime bir şey geçmedi demeyin. Ya tekrar edin okuyun ya tefekkür edin ya da ibadetin arkasından Cenab-ı Hakk’a dua edin ve bekleyin.. Boka da düşseniz bal yalamanız kuvvetle muhtemel. Boka itiraz edip durmayın. Zira Allah’ın işleri daima bir hesap üzeredir. itiraz eden kendini yanlış yerde bulur. uzağa bakan ve hali,ne şükreden kazanır. zira ALLAH’ın işine karışılmaz. Hesabın dışına çıkmayın yeter.  O merhametini göstermek isteyecektir sabredenlere. kısa vadeli zevk ve uçkur hesabı yapanların uzaklardan bekledikleri fazla bir şey yoktur. onun için bala da düşse o kişinin yalıyacağı boktur vesselam..ancak boka düşmüş bir müslüman ise sabrederse bal yalayacaktır eminim.

yanlış yapmayın!!

 

 

aşık ahi kul ahmede nasib olmuştur.

 

 

 

 

24 Nisan 2013
Okunma
bosluk

Acep (Koşma)

Çıktım da seyran eyledim şu Gırşaarı

Acep gezsem ala donlum var mıdır

Güzeller çerağı Mucur Kaman’ı

Acep tozsam kara donlum var mıdır

 

Hay beri güzelim de hay beriye

Selam saldım iğde belli sülüye

Akpınar’dan gelen geçen diriye

Acep sorsam ince bellim var mıdır

 

Yatar da deli gönül kör duldaya

Mayil oldum onbeşine varmaya

Melhem olmaz yarelerim azmaya

Acep nitsem gönlümüze dal mıdır

 

Elem verir dertlerimin herbiri

Yol eyledim sultanımın kalbini

Boztepe’nin Yörük düşer ingini

Acep eğler sunaları var mıdır

 

Güzel oynar yaylanın çemeninde

Nazın içer dağların perçeminde

Niğde Bor’da eyleşir Nevşehir de

Acep yesem üzümleri var mıdır

 

Yanarım da deli gönül yanarım

Sağlam aldım çürük sattım şaşarım

Adana’dan bir yar tuttum kararım

Acep öpsem memeleri gül müdür

 

Yeşil ördek süzülüyor ırmakta

Benim yarim sallanıyor duvakta

Kayseri’den gelmiş eli kulakta

Acep öpsem mizanında kar mıdır

 

Ahi Evran pirimiz sultanımız

Kulak verir pabuçta hünkarımız

Çırak kalfa usta şedde salahımız

Acep deşsem şeceresi sır mıdır

 

Yesevi saldı hünkarı hikmetle

İrşad eyleye rençberi sohbetle

Kırşehir’den kopan Hacı Bektaş’da

Acep aslan geyik ile yar mıdır

 

Deli gönül yazılarda dolanır

Asbap yuyan kızlar ile eğleşir

Konya’yı Karaman’ı Akşehir

Acep yetsem garipleri çok mudur

 

Budaktan yavrum gel hele budaktan

Şarap içtim zem zem deyu dudaktan

Mekke Medineyi getir uzaktan

Acep gönül kabesine sır mıdır

 

Hazan olmuş güzelim hazan olmuş

Çemen üstüne gazel düşe durmuş

Yolunu gözlerim Antep’e inmiş

Acep nitsem ıraklarda zor mudur

 

Mestine de gülüm düşmez mestine

Gönül koydum sunaların ey’sine

Urfa Maraş İstanbul el üstüne

Acep kopsam avratları çok mudur

 

Deli gönül karar etmez kulpuna

Bakraç bilmez güğüm yükler tavuğa

Urfa Mardan Diyarbekir sulhuna

Acep gezsem tazeleri on mudur

 

Sıkıdır da menim canım sıkıdır

Men çalanda yar söyleye sekidir

Çankırı da yaren ağa başıdır

Acep desem başağaya yol mudur

 

Dolanır da deli gönül dolanır

Kırk avradın peşi sıra fırlanır

Çin de yemen de soyhası dökülür

Acep varsam yad elleri gül müdür

 

Selam verdim selam üste nur mudur

Gönül düştü bir zalime sır mıdır

Halep Şam Mısır koynumda el midir

Acep geçsem kasırlarda bey midir

 

Yar elinde gül destedir zamanı

Güle sordum el söyletir nihanı

Arap Kürd Laz Çerkez kaynar kazanı

Acep selam eylerim de dert midir

 

Yeldirdim de yar uğruna yeldirdim

Köşe bucak sap samanı doldurdum

Urus, Amerika ırak kondurdum

Acep ağsam sarışını bal mıdır  

 

Ahi kul ahmedim eller övünsün

Yaş ağaca balta vuran dövünsün

Ele güne yağlı yedim sanılsın

Acep niza etsem felek ile zor mudur

 

Ahmed ağlar ahmed güler dalından

Daldan öte gitmez yolun ardından

Bohçaladım diyeceğin lafından

Acep çözsem sırlarını ney midir

 

 tavuk: üzerine gelinen eski eş

 aşık ahi kul ahmede bu yazıları yazmak nasib olmuştur

22 Nisan 2013
Okunma
bosluk

Göğermiş memeler (Semaî)

Geliyor karşıdan gülüm

Kara düşmüş benli dalım

Tel tel olmuş zülfün telin

Saçak düşmüş memeleri

 

Sen varken dünya nicedir

Sen gülken huri cefadır

Sen güzel eller kazadır

Top top olmuş memeleri

 

Kırşehir’in almaları

Karabacak balcıları

Bahar demiş sunaları

Sıka durmuş memeleri

 

Yeşile de al incinir

Sarıya kulun dökülür

İnce belden kol bilinir

Sara durmuş memeleri

 

Cemalin benzermiş aya

Giydiğim delinmiş saya

Haçça ile güllü “bela”

Ne hoş imiş memeleri

 

Aşık ahmed böyle dedi

Güzel için ağu yedi

Koyun girip gönül yudu

Eme durmuş memeleri

 

Yaban iller zorda gönül

Gel gidelim dosta gönül

Men sevmişem yahşi gönül

Zem zem olmuş memeleri

 

Yar koynunda civan olsam

Akıp akıp divan dursam

Sırra erip revan olsam

Ballar sürmüş memeleri

 

Canı cana verdim bilmez

Açtı göğsün derdi olmaz

Cümle alem sorgu etmez

Allı güllü memeleri

 

Terek suyu zorlu akar

Tiflis canı ondan bular

Yahşi  güzel ıslak giyer

Başlanırmış memeleri

 

Terekeme güle derler

Ele gelmez suya söyler

Kimler içmiş aşkı beyler

Meyle içmiş memeleri

 

Kars’ın kargısı kararmış

Ota çöpe kim bakarmış

Bir güzele ahmed yanmış

Eme durmuş memeleri

 

Men seni sevirem gönül

Meni sevmesen de gönül

Hemi öldürsen de gönül

Şu göğermiş memeleri

 

Dara düştüm yar neylesin

Candan geçtim kul eylesin

Yari öpsem gel eylesin

Çöze dursun memeleri

 

Ahmed neylersin güzelim

Güle bülbül şu gazelim

Söyledikçe gül pazarım

Ölçe dursun memeleri

 

Ahi ahmed gül eylesin

Ötelerde hu söylesin

Muhammed’e yar olasın

Sağlık olsun hadisleri

 

NOT: burada yazılan bazı uç yazılar müstehcen düşünülebilir. biz ise bunu nasibe yormadık ve Hakk’ın adını anmadık. peygamber efendimizin adının geçtiği yerde ise hem müstehcenliğe yer vermedik ve yazılanların şifaya dönmesi için hem adını hem de hadis  kelimesini andık. zira dini konularda müstehcenlik olsaydı ümmetin cinsel sorunları çözülemezdi. bir amacımızda konuşulamayan bazı şeyleri konuşulabilir hale getirip tabuları yıkmaktır. bir doktora nasıl ki müstehcenlik olmazsa aşığa da müstehcenlik olmaz.  bu nedenle müstehcenliğe bile bile sağlık için yer verdik. bu şiirimizin kalbi iyi olan müslümanlarda sağlık ve şifa olacağinı umut ve dua ediyoruz. eli uçkurunda olup kalbi sıkıntılı kimseler ise gıybet edebilirler ve hem de bunu doğruluk ve edep adına yapabilirler. bizim edebimize halel gelmez böyle yazdık diye. eyvallah..

aşık ahi kul ahmed yazdı bu yazıyı (Müstehcenli diye nasibe yormadık)

18 Nisan 2013
Okunma
bosluk

Kölen kurban olsun (semaî)

Kara kaşlı benli güzel

Mah cemalin aya dönsün

Bu fakiri unutma gel

Yerin cennet mekan olsun

 

Bana eman verir isen

Gönül kasrı sürur isen

Akşam sabah yakîn isen

Gönlün cennet mekan olsun

 

Ahdin olsun yama tutmaz

Safan olsun haya etmez

Çevre yanın eza gitmez

Sekiz cennet hazan olsun

 

Çemenlerde gezmek ister

Kapılarda durmak ister

Onbeş adem soymak ister

Yiğit kolu devan olsun

 

Karar kıldım dünü güne

Kuşak idim ince bele

Beni bilmez kendi gece

Yatmak  ister meyan olsun

 

Denizlerde mavi çeker

Gökte uçar turna nider

Ayak döner eğri gider

Salladığı beyan olsun

 

Kulun kölen olsun eller

Çala durur gayri haller

Çıka durur arşa kullar

Eylediği canın olsun

 

Kalbin hile dolu ise

Kara bahtın çöğer ise

Beni senden sayar ise

Sırladığı geven olsun

 

Kadir Mevlam kavuştura

Ayrı yazgı üşüştüre

Soldan sağa yakıştıra

Gönül düşüp canan olsun

 

Seher yeli zülfün teli

Sara durur yiğit kolu

Bene düşmüş aşkın canı

Çulsuz aşka cefan olsun

 

Yola düştüm yola düştüm

Muhammed’li yola düştüm

Yollar ırak gönül verdim

Selam adlı Rahman olsun

 

Sırrı çeker kantar olsam

Günah çeki tövbe kılsam

Kitap çeker aşkı yazsam

Ahmed düşer Mennan olsun

 

Ahmed kulun uçtu gene

Arşa doğru ağdı sene

Ne akildir ne divane

Hakk’ı bilen insan olsun

 

Ahi ahmed kulluk eyler

Öte durur şerri peyler

Tevhid üzre  Hakk’ı söyler

Sana yanmış kulun olsun

 

 

aşık ahi kul ahmede bu yazıları yazmak nasib olmuştur

18 Nisan 2013
Okunma
bosluk

Çulsuz aşk (Varsağı)

Behey yeşil gözlü güzel

Gülün bilmez demedim mi

Yiğit yıkar şu gözlerin

Ömür bilmez demedim mi

 

Bak şu nazlı güzel daşa

Selam eyler gelmez başa

Hakk’ın emrettiği kaşa

Şerri bilmez demedim mi

 

Ben bir deli olsam başa

Gömlek giyem önden sona

Aşkın olduğu şu yere

Çıkamazsın demedim mi

 

Şu güzelin kaşı gözü

Duramıyom ince sızı

Yar biçermiş ele bizi

Sınamazsın demedim mi

 

Usul edep erkan ola

Yola inmek ayan sa’ya

Cana düşen şu “bela”ya

Düşemezsin demedim mi

 

Ele düştü gönül kuşu

Çıka geldi kader yazı

Aşka çaldım dünü günü

Yanamazsın demedim mi

 

Bre güzel neler etti

Nice ocak söndü gitti

Kaşı gözü naza çekti

Karamazsın demedim mi

 

Yiğit olan doğru çalar

Namertler var eğri bakar

Dertlilere “Bari” düşer

Bilemezsin demedim mi

 

Yörü bre yaren ağa

Güzel kızlar saran dağa

Nice düşer yanık daha

Onbeş yetmez demedim mi

 

Bağı bostan zebil olur

Cümle alem melül olur

Güle düşmek yakîn olur

Dost haylamaz demedim mi

 

Güzel göze sürme çeke

Çeker perçem sırrım söke

Vakit gele tamam diye

Ağıt yetmez demedim mi

 

Ahmet arşın ile ölçün

Yele verdin koca ömrün

Karar oldu yaman düşün

El söylemez demedim mi

 

Hay ağalar zorlu beyler

Yol eylemiş dağa kızlar

Su yaylası genç ağırlar

Seni bilmez demedim mi

 

Hûma kuşu yüksek uçar

Yiğit olan alçak düşer

Felek bize türlü donlar

Biçer biçmez demedim mi

 

Kerpiç döktüm ömür ölçer

Varır gider selam eyler

Şu âleme girer çıkar

Kapı ağmaz demedim mi

 

Yörü bre kaşı keman

Senden âlâ yar eylemen

Dünya ipe ecel yaman

Çeker çekmez demedim mi

 

Bir gönüldür yandı canım

Kurban olsun sende canım

Felek  kollar pundun senin

Büker bükmez demedim mi

 

Ölmeden bir dem sürmedim

Kara toprak ben ölmedim

Ne aman bildin ne güman

Zulüm bitmez  demedim mi

 

Felek derler kendi bilir

Aman vermez zaman bilir

Ne söylesek kulak sağır

Kader bilmez demmedim mi

 

Böyle m’olur böyle m’olur

Yardan ayrı düşen n’olur

İner deryaya dökülür

Katre  bilmez demedim mi

 

Ey turnalar selam edin

Yar yoluna güller saçın

Ah eyledim güllü benim

Aşkın gülmez demmedim mi

 

Kırk beste yapmış bülbül

Kırkına da  yakarmış gül

Eğri dalda doğru  melül

Aşkın sapmaz bilmedin mi

 

Güllü benim gül senindir

Güllü bekler gül elimdir

Çala dursam kırk donumdur

Aşkın baçsız bilmedin mi

 

Seve durdum feta candan

Güle rakib oldum halden

Canım sevdim canan canlan

Aşkın duymaz görmedin mi

 

Seve durmuş feta yoktan

Canan sevmiş cana kuldan

Meydan sandı benli yoldan

Aşkın bensiz bilmedin mi

 

Karar düştü ahmed paşa

Bülbül cana rakip ola

Kim yanarsa önden sona

Aşkın çulsuz bilmedin mi

 

Ahi ahmed güle yazdı

Gül baharda gonca açtı

Bir bülbüle canan oldu

Aşkın sensiz bilmedin mi

 

Yetti gari gülün kastı

Çala durur bülbül mesti

Gülşenimde poyraz esti

Aşkın elsiz dermedim mi

 

Yolum dertli aşım dertli

Kolum bekler güle katlı

Muhammed’li yola saptı

Aşkın sekmez demedim mi

 

Ahi ahmed onbeş yazar

Yazı diye güzel sarar

Bakar bakar Hakk’a düşer

Aşkın yetmez sevmedin mi

 

 

aşık ahi kul ahmede bu yazıları yazmak nasib olmuştur

17 Nisan 2013
Okunma
bosluk

Notice: Undefined variable: pagingMiddleString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 222
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Son Yorumlar


Notice: Undefined variable: pre_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 20

Notice: Undefined variable: post_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 26
cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma