Notice: Undefined variable: has_ut in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/all-in-one-seo-pack/aioseop.class.php on line 567

Levhe yazılan aşk

Hakk fermanı ulaştı kudret elinden

Düştüm dipsiz denize yüzmek zorundan

 

Kadir-i mutlak ferman eyledi ânâ

Elhamdülillah salim çıkardı câna

 

Beş yaşında okudum elif ba’ya er

Altı yaşında şakıdım Yunus derler

 

On yaşımda içtim şarab pir elinden

Mevlana derler aşk-ı canan kulundan

 

On dördümde Hakk’ı sual ettik biraz

Hakikat vücud buldu iman et aymaz

 

Yirmiye erdim ömrüm gitti uçmuşum

Bağrım açtım aklım şaştı düşmüşüm

 

Çok vuruştum nefs ve şeytan hasım dura

Sabır ve rıza er durdum makam ola

 

Yirmibeş tam karışmağa meyil oldu

Meyil kim her yanım aşka zeyil oldu

 

Otuzumda çevrilmedim sağ yanıma

Öz nefse bekçi durdum fakr ve rızana

 

Otuz beşte “bela” diyen ruhlar kelam

Sır şerbetinin sakisi Rasul Selam

 

Kırkta daldım derya ne Rahmete bandım

Cevher-i Marifete ol sırdan erdim

 

Mum gibi eridim pervaneye döndüm

Aklım zayi oldu divaneye şaştım

 

Kırk beşte cehle çiğnetir toprak gibi

“Hu, Hu” aşkına döküldüm yaprak gibi

 

Bin paralık kıymeti bir pula sattım

Anka olup kaf dağına kanat çırptım

 

Ellide paralandı döndü dergaha

Her ne günah var ise şeytandan yana

 

Tövbekar oluptur Hakk’a boyun sundum

Ol günahı sevaba Kerim’i buldum

 

Hakk Rasul’ün vahyi Cebrail oluptur

“Zikr edesin” dedi Rahman, “kul” oluptur

 

Mevlana, Habib-i Neccar ve Hakk Rasul

Elli beşte tamam oldu üç el husul

 

Onca rahmet çoğ idi saldım ümmete

Kim dahi sıkışa koşturdu ahmed’e

 

Şeriat evladır bostan yaptım cevlan

Tarikat âlî oldu gülizar seyran

 

Hakikat anka’dır uçarmış kaf’larda

Marifet eşiğin geçermiş “kul”lar da

 

“Elest” bir şaraptır Mürşidi verirmiş

Kararınca içenler mürşid olurmuş

 

Canla canan bir oldu deyu harında

Aşkımı levhe yazdı “kul” der arşında

 

İmdi ahmed yandıkça can mı canan mı

Bir olmaya vardıkça candan geçen mi

 

Perdeler hicap senin gülün gülşen mi

Gül olmağa kim vardan yoğa göçen mi

 

Çok tamah kılma dünya çeker seni de

Sert düşersin hem cehle yazar teni de

 

ahi kul ahmed senin kararın nedir

Bir kararın yoktur aşkda zarın nedir

 

Ahi ahmed için dışın yanıverdi

Yanmak ne ki saç üstünde pişiverdi

 

not: dün Samsun’a hayırlı işe (Kız istemeğe) giderken ulusoy otobüsünde yazıldı sevgili dostlar. kız çok zorda çok zorda…

ahi kul ahmed

9 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Hele bir gel denilsin de yazgın gör…

İnsan bu, güzel yapının suvağı

Hele bir nem yürüsün de şeklin gör

Gönül verip nazın çekip aldanma

Hele bir ak yürüsün de  zülfün gör

 

Kara toprak güllerin senin hani

Ölümü öldüren mabedin gani

Çağır ölmeyecek ahmağı beri

Hele bir ot bürüsün de beytin gör

 

Neler yedi neler yedi bu dişler

Dostlar çekildi ben deyu ölçüler

Arkam kalem deyu kimi yaktılar

Hele bir eğ denilsin de başın gör

 

Astın kestin bir vakit kudret sendin

Arslan yokken tilki gezip kurt postun

Nice kulunla şer çorbası içtin

Hele bir gel denilsin de yazgın gör

 

Namaz niyaz cami duvarı hatıra

Üç beş kuruş çingeneyle cennete

Oruç dersen el alemin hatrına

Hele bir gir denilsin de kabrin gör

 

Özen bezen çini gibi yapadur

Sonra şöyle bir güzelce kıradur

Emaneti yeter gari veredur

Hele bir el denilsin de halin gör

 

Malın mülkün paran pulun hesabın

Oğul uşak gönül sazı avradın

Yar olmadı terkeyledi dostların

Hele bir kel denilsin de başın gör

 

Nerde aşkın, canın sunmuş cananın

Yolun belin şaşmış iken leylanın

Uzak yere düşürürken azabın

Hele bir kul denilsin de derdin gör

 

Altın gümüş hatır matır geçmeye

Dostlar gelir bolca toprak atmağa

Münker nekir sual ede bilmeğe

Hele bir “kim” denilsin de “Rabbin” gör

 

Kara yere salya sümük varıla

Ahi ahmed talkın vere ölene

Kendi olmaz emri Hakk’tan vareste

Hele bir “sen” denilsin de “bahtın” gör

 

 

ahi kul ahmed’e nasib

 

5 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Bağı bostan bozdurur ölüm var…

Şu dünyada ey canlar

Ağdıracak ölüm var

Bağı bostan bozdurur

Solduracak ölüm var

 

Özen bezen yapadur

Sonra şöyle kıradur

Emanetin veredur

Ödetecek ölüm var

 

Malım mülküm hesabım

Oğul uşak avradım

Yar olmadı dostlarım

Terkedecek ölüm var

 

Beni derde düşürür

Yolum belim şaşırır

Uzak yere düşürür

Varılacak ölüm var

 

Altun gümüş geçmeğe

Dostlar toprak atmağa

Sorgu sual olmağa

Yanılacak ölüm var

 

Kara yere varıla

Avratların dul kala

Eller koca olmağa

Yazılacak ölüm var

 

Ana oğul koparmış

Seven eşler nico’lmuş

Minarede ötermiş

Şakıyacak ölüm var

 

Nerde şahlar tahtıdır

Şehzadeler bahtıdır

Kullarının hanıdır

Ziyan eden ölüm var

 

Ölüm yoktur ölene

Ölmedendir ölmeğe

Burda ölen yanmağa

Yakılacak ölüm var

 

Kara kucak yaşayan

Helal haram korkmayan

Aşkı uçkur belleyen

Yanılacak ölüm var

 

Dünya bağı çok olan

Sert düşermiş oluktan

Malik mülkü unutan

Yanılacak ölüm var

 

Rahman dedi kullarım

Gezin tozun eğlenin

Lakin biraz düşünün

Varılacak ölüm var

 

Ölüm benim içindir

Ölsem Rahim dostumdur

Mahmut nuru yolumdur

Sarılacak ölüm var

 

Eller bana gülerler

Deli deyip süzerler

Ümmet benim yolumdur

Yaşanacak ölüm var

 

Kısmet olsun kaputtan

Biçtim koydum boyumdan

Nerde nasıl kaderden

Bitirecek ölüm var

 

Bülbül dilsiz olurmuş

Gülün kokmaz solarmış

Gül Muhammed beklermiş

Koşulacak ölüm var

 

Muhammed’in ümmeti

Uya dursun sünneti

Baha olsun cenneti

Sevinecek ölüm var

 

Sünnet deyu gayretli

Ümmet için şefkatli

Yaza dursun rahmetli

Olunacak ölüm var

 

Can derdine düşermiş

Canandan bir habermiş

Canı canana verseymiş

Gülünecek ölüm var

 

Ahi ahmed kaçamaz

Halden dahi bilemez

Kervan geldi göçemez

Şaşırtacak ölüm var

 

Ahi ahmed gariptir

Sünnet deyü ölüptür

Ümmet cana yetüptür

Canlanacak ölüm var

 

 

 ahi kul ahmed’e nasib

 

4 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Perdeler hicap güller eyvanda koksun, Rahman’ın derdi kullar arşında gülsün…

Riyaset eyle, talip aşık olasın

Teberrük eyle güzel sözüm tutasın

 

 Kan revan eyle, yaşlı gözler uykusuz

Teberrük demi kamil sözü bilesin

 

Bu ne iştir ki taliplerde yok ihlas

Teberrük ola kamil kim Hızır-İlyas

 

 Bir mürşide er durup deme gavs-gıyas

Teberrük şundan beri ol, ümmet kıyas

  

“Talibim” deyu ortaya çıkarlar hem

“Teberrük” der de namahreme bakar hem

 

Gönüllerde saflık a’raz olmuş kirden

Teberrük bilmez, kişi malı yemekten 

 

“Hizmetim kavi” deyip “talip” yazdırır

Teberük ne, haramı helal yazdırır

 

 Gözlerinde yaş yoğken ümmet saydırır

Teberrük etmez, halk içinde sövdürür

  

Zahidlik kime kaldı, ağlar yaşı yok

Teberrük kılmaz gönlü gamsız cevr-u yok

 

 Her hilesi bir çıkara vara dursun

Teberrük kılmaz, Hüda’ya çıkadursun

  

Gönül nur olmayınca “talibim” deme

Teberrük talibedir ki inci neme

 

 Ol taliplerin Hakk’a açılır sırrı

Teberrük sırradır ki aşktan olur nuru

  

Sufiye benzer de kıyametten korkmaz

Teberrük etmez de helal haram üzmez

 

 Riyadır tesbihi cümleyi kandıra

Teberrük için gözyaşı dökmez Hakk’a

 

 Hak rızası, aşk derdini bilseydiniz

Mahşerde rezil olup aşk neyleseniz

 

 Aşka düşen Hakk cemalin görür imiş

Sarhoş olup “Hu” zikri vuslatın imiş

  

Hakk’tan dilerim Hakk yoluna geleni

Şeytan yarandır şer yoluna varanı

 

 Şer yolundan çaldım Hakk yoluna saldım

Mustafa’ya müştak oldum biat sundum

  

Süslü evlerde ahir zaman ümmeti

Nefs ve heva bozar anın huy örfünü        

 

 Şan ve şöhretle dik tutarmış boynunu

Ten ve nefs bilmezmiş edep kıl kârını

 

Dünya fani bilmeyenler bu ümmetin

İbret almaz neyi olur gidenlerin

 

 Gözle görüp iliştirmez erenlerin

Nazara girip sakınmaz haramların

  

Doğru yolu kim terkeder şeytan yardır

Pîrim diye etek tutmak lanet şerdir

 

Sabah akşam lanet çarhı ile görüşe

Şeytan dost edinir kulunu işrete

 

İman ile İslam’a gül çiçek ahmed

Ölmem diye mevlaya bir kader rahmet

 

Ömür aktı gitti ey gafil zamandan

Kaç bahar yaşadın sen gül-ü çemenden

 

Vakt erişe emanet uçmağa dura

Can verende lanetli şeytan pir ola

 

İmana talep kılar rüşvetle şeytan

Gönül halini sormaya varmaz candan

 

 Tövbe yoktur gayri Mevla kabul etsin

Allah demek yetmez Rahman elin tutsun

 

İsyan ile cürme yol almakta başsın

Bu düğümü bir pire varmakla çözsün

 

Ey ahi ahmed kaç pirden el aldın sen

Kaçını zayi ettin şeytana gülşen

 

Perdeler hicap güller eyvanda koksun

Rahman’ın derdi kullar arşında gülsün

 

 “Kul ahmed” sözünü cehle açmaz imiş

Cahilin pulu “ahi”ye geçmez imiş

 

 ahi kul ahmed’e nasib

3 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Bu şiiri tamamlayacak şair aranıyor…

sevgili okurlar.. aşağıdaki şiirin dördüncü satırları gerçekten uygun bir kıta bitişi bulunamadığı için boş bırakılmıştır.

 bu boşlukları sizin doldurmanızı isteyelim, sizin günyüzüne çıkmayan şairliğinizi hayata yansıtıp paylaşalım dedik. olmadı diye düşünmeyin.

asıl olmayan şey sizin “yapamam, ya da beğenmezler” dediğiniz şeydir unutmayın. cesur olan iş yapar ve kusuru da olur. korkak olan kusursuz kalır

lakin bi işe yaramaz ve iş yapmamış olur. bekliyoruz son satırları inşaallah. … 

 

 (başlık)………………………

 

Acı biber dilimden

Yuvarlandı önümden

Sevdiğimi gözünden

……………………….. 

 

Gelin başı saçaklı

İnce beli kuşaklı

Sevdiğim yar bacaklı

 …………………………

 

 

Portakal dilim dilim

Kaynanam ister ölim

Oğluna gonca gülüm

 …………………………

 

Kaynanam çene yapar

İşe uzaktan bakar

Baş köşede kör sakar

 ……………………………

 

Tavuk aldım durmaya

Kümeslere girmeye

Kaynanama söyleye

 …………………………..

 

Bostan çapalayalım

Dallarını kıralım

Eller kırıla gelin

 …………………………..

 

Gelin eli çiçekli

Yeni uçtan kolçaklı

Görsen şişe bacaklı

 ……………………………

 

Bağım bahçem çiçekli

Hizmet etsem köçekli

Evden kovarmış beni

 …………………………..

 

Gelin dırdır etmezmiş

Usul adap bilmezmiş

Kaynana da olsaymış

 …………………………..

 

Sokak sokak gezinir

Oğlum arar dövünür

Güzel yok mu tavlanır

…………………………… 

 

Pazar gördüm lahana

Varı verdim anama

Kızdı cadı kaynana

 …………………………

 

Güzel görün çarşıda

Çirkin gelin kapıda

Para yetmez boyana

………………………… 

 

Hopla zıpla kaynana

Dırdır edip söylene

Oğlun beni sevdi ya

 ………………………….

 

Ciğer gelir çarşıdan

Ocak başı hatırdan

Gelin inmez kucaktan

 …………………………

 

Mani dizdim marazdan

Güzel sevdim kirazdan

Çöpte öten horozdan

……………………………… 

 

Kırmızıdır karpuzum

Kaynanama arsızım

Oğlu durmaz sevdiğim

 …………………………..

*

ahi kul ahmed’e nasib

2 Ocak 2012
Okunma
bosluk

Evvel bahar ermeyince / ben bir şahin olsam / bağlar başı şiirleri…

Evvel bahar ermeyince

 

 

Evvel bahar ermeyince

Kırmızı gül açmaz imiş

Kırmızı gül açmayınca

Gonca diye kokmaz imiş

 

Bahar baçı güller imiş

Gül bahayı aşk eylemiş

Aşkın sazı bülbül ötmüş

Bülbül gülsüz yatmaz imiş

 

Bülbül güle aşık imiş

Aşık ne ki ölür imiş

Ölmeden evvel ölseymiş

İnsan oğlu ölmezmiş

 

Gül bahardan azad imiş

Evvel nazar gonca imiş

Gonca Hakk’ın fehmi imiş

Fehme eren yanmaz imiş

 

Kır çiçekli ala dağlar

Lale sümbül çiğdem eğler

Yazıdaki oğlak söyler

Cana bülbül ayvaz imiş

 

Er baharda bağım gülşen

Gül dedimse kastım aşktan

Bülbül kimmiş benim canan

Canın sunan ölmez imiş

 

*                 *                  *

 

Şahin olsam ne çıkar bundan

 

İlim arzu edenlerindir

Arzu etsem ne çıkar bundan

Alim arzu edenlerdir

Sazı olsam ne çıkar bundan

 

 İlme gönül vermem veremem

 Arzu diye gece ölemem

 Ben bir arzu ile yaşarım

 Canı olsam ne çıkar bundan

 

Mesaj alındı yaşlan beyim

Bilmez kimse hem arzu halim

Sohbetimiz var arzu canın

Canan olsam ne çıkar bundan

 

Bize şahın nazarı gerek

Karga değiliz sekecek

Taksam cırnamı can verilcek

Şahin olsam ne çıkar bundan 

 

 *                   *                     *

 

 Bağlar başı

 

Bağlar başı yeller nazı

Çıka geldi ömrüm varı

Çala dursam ömrür sazı

Gönül çarhı ferman bilmez

 

Bağlar başı candan öte

Canan bekler candan geçe

Vara dursam neyden geçe

Gönül çarhı “ben”den bilmez

  

Bağlar başı sevda baçı

Etse eydür can niyazı

Gönül sazı canan nazı

Gönül çarhı eyvan bilmez

   

Bağlar başı dağlar kaşı

Yollar aşar dağdan âri

Benim yarim kimden eğri

Gönül çarhı zordan bilmez

 

Bağlar başı güller kârı

Aça dursa gonca gülü

Gülüm bilmez canan beni

Gönül çarhı candan bilmez

  

Bağlar başı eller kârı

Koka dursa gülüm zari

Bülbül güle yansa dahi

Gönül çarhı neyden bilmez

 

 

ahi kul ahmed’e nasib

 

 

 

30 Aralık 2011
Okunma
bosluk

Ben bir yavru şahin olsam; Kapsam kaldırsam ne dersin?..

Ben bir yavru şahin olsam

Kapsam kaldırsam ne dersin

Gökler benim, şahı olsam

Ferman saldırsam ne dersin

 

Ben bir beyaz angut olsam

Seyfe gölün mekan tutsam

Yazlı kışlı selam dursam

Ferman duyursam ne dersin

 

Ben bir allı turna olsam

Cızgı cızgı uça dursam

Seyfe deyu rüya görsem

Ferman uçursam ne dersin

 

Ben bir ak güvercin olsam

Kanadımı aşka çırpsam

Mazlumlara haber olsam

Ferman çırparsam ne dersin

 

Ben bir ala karga olsam

Seke seke hem sekdirsem

Ahi ahmede av olsam

Ferman bozdursam ne dersin

 

Kara kara karga olsam

Akıl bende kelam etsem

Düşman için örnek olsam

Ferman okutsam ne dersin

 

Kara sığırcık ben olsam

Bahçalarda dallar ağsam

Avcı vursa pilav olsam

Ferman bozdursam ne dersin

 

Ben bir küçük serçe olsam

Kanadımı kırsa adem

Süleymana dava kılsam

Ferman çıkartsam ne dersin

 

Ben bir sarı bülbül olsam

Diyarımda hazan bilmem

Gülüm gülşenim şen benim

Ferman okusam ne dersin

 

Ben bir garib adem desem

Rasul için türab olsam

Dertsiz bülbül seni vursam

Ferman buyursam ne dersin

 

Ben bir zalim avcı olsam

Şahinimle yaylaklasam

Güvercine yaman salsam

Ferman yırttırsam ne dersin

 

Ben bir iki keklik olsam

Kayalarda öte dursam

Zalim avcı, sese kansam

Ferman şakısam ne dersin

 

Ben bir ahi dülger olsam

Kekliğime kafes yapsam

Şöyle bir yol aça dursam

Ferman bıraksam ne dersin

 

Yeşil başlı ördek olsam

Ağşam sulara saalsam

Avcı duya öte dursam

Ferman vurulsam ne dersin

 

Ben bir cahil avcı olsam

Avlaklara kulak versem

Yeşil başa çifte salsam

Ferman vurursam ne dersin

 

Ben bir yavru ceylan olsam

Avcı vura yitse canım

Üşüşürler etim içun

Ferman neyleyim ne dersin

 

Ben bir yaban domuz olsam

Onbeş yavru ile varsam

Bahçaları talan etsem

Ferman rızıktır ne dersin

 

Sen bir yaban domuz olsan

Bahçaları talan etsen

Ben bir sürek avcı olsam

Ferman çiftedir ne dersin

 

Ben bir hacı hoca olsam

Hüküm diye kitab açsam

Avcıları yaka dursam

Ferman buyursam ne dersin

 

Ben bir dünya yaratsam

Avcıyı yaylakda yazsam

Çorbasına geven koysam

Ferman içirsem ne dersin

 

Ben bir Rahman ola dursam

Kurtlar kuşlar bir uçursam

Avcıyı yemlerken görsem

Ferman sevdirsem ne dersin

 

Merkez Efendi ben idim

Hocam dese Rahman benim

“Aynısı aynısı”desem

Ferman değişmez ne dersin

 

 ahi kul ahmed’e nasib

 

28 Aralık 2011
Okunma
bosluk

La mekan’da ayvaz..

Yine gönül kuşu eyledi pervaz

Her bir demden söyledi bir ahi naz

 

Her seher bad-ı saba hem gül-i naz

Bir bahar yad-ı aşkın neşvesi saz

 

Kim gönül çarhını savursa felek

Cevr-u cefa bahadır ona niyaz

 

“ben” ile başım dertte eydür felek

Her “ben” ile iki düştüm dem poyraz

 

Arşu âlâda kapı vurduk felek

Lakin “kim” dedi “ben”e eyler firaz

 

Kulluk eyle bahadır aşkın felek

Kim söyler kuldur sefadır aşkı naz

 

“fezkurullah kesiran” dedi Hakk’ın

Zikreyleyip ağlar iken güldü yaz

 

Cemalini aşıklara vaad kıldın

Aşk yolunda bir Allah için can raz

 

Kavi aşkı Allah sevdi “kulum” der

Ara yolda kalmaya canan pervaz

 

Yalancılar cemalim görmez dedi

Aşk kapısında sağlam duran yanmaz

 

Kabirler yetmez mi akıllı ol sen

Ben de şunlar gibi olmam de biraz

 

“Mutua kabl-el temutu” eyle sen 

Ölmeden evvel ölmeğe kül biraz

 

“Felizehu kalilen” haber verir

“Veleyebku kesiran” der gül biraz

 

Amel yoğ ise güler şen yürürmüş

Fermana boyun veren gamla firaz

 

Kim “kul” oldum gece gündüz gözyaşı

Katrem derya özler mutmain olmaz

 

Nefsden geçen aşıklar Allah derler

Seherde dört dövünüp esti poyraz

 

Rahmeyledi Rahman özüm nazar

Taşdı derya ondan gayri şehnaz

 

Zalim nefs bırakmaz ateşe yanar

Vücudum yandıkça yandı gel aymaz

 

Müşrikin imanını şeytan alır

Euzu-bismillah deyip gül biraz

 

Münafığa cehennem yeter yanar

İman eden halis kul yanıp şehnaz

 

İmansızlar evvel ahir yanarlar

Allah’tan iman dile namaz niyaz

 

Nefsim heva kıldı da tafta şaşar

Başın alıp pir-i Kamil’e varmaz

 

Ahi kul ahmed ötelerden aşar

Kuş olup uçup la mekan’a ayvaz

 

ahi kul ahmed’e nasib

26 Aralık 2011
Okunma
bosluk

La mekanda aşk..

Gönül gözü ışımadan ibadet düşmez

La mekanda makbul olmaz dergahım işte

Hakikat bu sözleri öğrenmemek olmaz

La mekanda makbul olur kitabım işte

 

Ders aldım Hakk’tan perdeler açıp sırrından

Zorluk, cefa, sıkıntı gitmezmiş kulundan

Melamet, ihanet, ile geçmez hoşluktan

La mekanda kabul olur duaım işte

 

Aşk bir beladır başa düşe ağıt ister

Aklı giderir şaşkın kalır gömlek giyer

Gönül gözü açılınca bilmeği diler

La mekanda Mecnun olur leylaım işte

 

Seher vakti ağlar olsam nida eyleye

Cemalini göstermeğe Hüda söz vere

Aklım başımdan gitti, şaşkın kul neyleye

La mekanda Halil olur dostluğum işte

 

Burda cefa çekti isen Cemali Hakk’tır

Mahşerde bağışlar “kul”a celali yoktur

Aşığa ahdeyler yaratmış iken sözdür

La mekanda cemal olur gördüğüm işte

 

Halktan bezen, çöller aşar sorar aşkını

Kul olan Hakk’tan korkar ve dahi ağlayı

Cemal dileyen cefaya hazır olmalı

La mekanda celal olur yandığım işte

 

Yad etmeye gözlerimden kanlı yaşlarla

Yüz bin bela versen düşmeyem feryada

Hasta gönlüm korkar senden hem şad olmaya

La mekanda delil olur hastayım işte

 

Hakk’a aşık olmak altın gümüş gerekmez

Pir-i Kamil’de toprak ol kibir bulunmaz

Hakk yolunun kullarına derman gerekmez

La mekanda derman olur dertliyim işte

 

Aşk derdine deva yoktur bilin yarenler

Diri iken aşk defteri bitmez aşıklar

Dar mekanda kemik ayrık olmaz yatırlar

La mekanda nurun olur kulunum işte

 

Aşk kâdir, aşık fakir neyleyim acizdir

Hakk’tan fehim olmadıkça kelamı nacizdir

Hakk öğüdü haram kılar dünya hacizdir

La mekanda kulun olur aşığım işte

 

Kul ahi ahmed altıda Mesnevi okur

Onunda aşk şarabın Mevlana’dan alır

Ondörtte tasasız Hakk’a yürür keşf n’olur

La mekanda aşık olur yanarım işte

 

 ahi kul ahmed’e nasib

26 Aralık 2011
Okunma
bosluk

İki kapılı handan ateş almak…

Bu dünyaya gelenlerin

Gitmeyeni kalmaz imiş

Yükü ağır çekenlerin

Ahir işi onmaz imiş

 

Önce gelen ademleri

Yer altına girenleri

Hallerine erenleri

Burda olan bilmez imiş

 

Vara vara vardım sine

Haber sordum hepisine

Cevap vermez eyisi de

Bu dil orda geçmez imiş

 

Kamusu hem ölüdürler

Eller dahi bağlıdırlar

Mü’min olmam diler bunlar

Mü’min olan ölmez imiş

 

Kafir ile münafığın

Yandığını gördüm aman

Cehennemde yatar galan

Hiç de soluk almaz imiş

 

Dilince söyler garibler

Hallerini bildirirler

Halil olmağı öğütler

Halil  olan yanmaz imiş

 

Can bedende bir kuş imiş

Uçmadan “bir yana” imiş

Ahir illerde uçsa hoş

Gayri kazanç olmaz imiş

 

Ne amelin varsa söyle

Getirdiğin kâra geçe

Burda gafil olan kimse

Orda azad olmaz imiş

 

Bağım bahçem viran olur

Oğul uşak yalan olur

Malım mülküm talan olur

Altın gümüş geçmez imiş

 

İki kapılı handır bu

Gelen gider kervandır bu

Mü’min kula seyrandır bu

Kafir olan kanmaz imiş

 

İşte geldim gidiyorum

Gözüm açtım göçüyorum

Altı metre biçiyorum

Biçmem diyen gülmez imiş

 

 Bugün geldim yarın yokum

Ateş aldım aç mı tokum

Ben bu işten ne anladım

Gitmem diyen olmaz imiş

 

Ağlar isen aşka ağla

Aşka düşen ümmet kula

Kulu isen rahmet kıla

Aşkda yanan solmaz imiş

 

Ahi ahmed söyler durur

Okuduğun erler tuttur

Zalim kullar alim midir

Hakk’da rahmet kılmaz imiş

 

 

ahi kul ahmed

26 Aralık 2011
Okunma
bosluk

Notice: Undefined variable: pagingMiddleString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 222
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Son Yorumlar


Notice: Undefined variable: pre_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 20

Notice: Undefined variable: post_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 26
cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma