Varlığına birliğine hoş kudret eylersin
Boyun vermez kafirine zor şiddet peylersin
Muhammedi vahyin kaşı nur kuldan seçersin
Şafi ümmet kim eydür Ya Gaffar-ı Ya Allah
Kaç sehere ağıt yazdım kan düşer döşümden
İncinmeyen gönül ölsün can düşer kelamdan
Kudretinden şüphe eden yan düşer sözünden
Sıdkı cana sen düşür Ya Bari-i Ya Allah
Sorularım sorgularım bir dua sazından
Söyle derdini kastını kim perde hicabdan
Furatun açadur rahmet bir gülden topraktan
Baksı cana sen çaldır Ya Latif-i Ya Allah
Hiç ulaşmadı mı sana feryadım yürekten
Yerler ve gökler kalem çaldı ah-ı canımdan
Mahşerim bir azaldık mıdır can-ı halimden
Şah-ı cana sen duyur Ya Rezzak-u Ya Allah
Kul olam kul zikr ile elimden tutar imiş
Tozuttukça tozuttum hay yola koyar imiş
Seherlerde ağla rahmet ile güler imiş
Gül-i Şeyda sen kokar Ya Sübhan-ı Ya Allah
Hay zikrine can olup da kim dermana geldim
Dertlere derman mı şad olup da seyrana geldim
Nazar kıl fakrime rahmine veraya geldim
Ruhu cefa sen yetir Ya Hayy-u Ya Allah
Dil ile, kalp ile, ahlak ile zikrindeyim
Cahiller zahir dilde cehlim yur mahındayım
Su ve toprakta benim diyen şeyh mücrimeyim
Zatı vefa sen yetir Ya Mutmainnu Ya Allah
Hakkın zikri uludur vird eyle kalbi kırık
Söyle virdsiz şeyh bulan ateşe canı yanık
Pazar eyle Rahman’la tarikat yolu çarık
Baha kıla sen yetir Ya Settar-u Ya Allah
Nefsin elinden perişan oldum kadim dostlar
İsyan ile yüklendim büküldü belim dostlar
Bu acize ne desen neylesen öldüm dostlar
Cefa kıla sen yetir Ya Adil-u Ya Allah
Ahi kul ahmed bilmez nefisten büyük bela
Küfürden çaldım yol üstü serdim toprak cefa
En sonunda doymaz buldum yer ve gökten daha
Vera kıla sen yetir Ya Zülcelal Ya Allah
——————————————–
Not: Her kim bu sitede yer alan islami bir emirle amel ederse; o kişiye duamız vacip olmuştur. Şifa bulur veya işi olur ve imanla göçer ve ahirette şefaatimiz vacip olur bi iznillah. Bu bir dua’dır. İlgili yazıyı okuyunuz lütfen (Derdi olan, imanla ahirete göçmek isteyen, ahirette bi iznillah şefaat duası talep eden her kim var ise; bu yazıyı okuya,) yazısı..
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.
Al hare giyer de yeşil gözlerin
Beni derde salan gozel has gelin
Bir çare düşerde sesil nazların
Beni derde koyan gozel has gelin
Yeşil başlı gövel ördek süzülür
Süzülür de kirik ilen düzülür
Üzme beni gelin yaram deşilir
Beni darda koyan gozel baş gelin
Yeşil gözler yeşillenmiş çemen mi
Dağlar kaşı çeker gönül yuman mı
Bağda gozel alıp kaçsam gelmen mi
Beni dağda gören gozel koş gelin
Bir nazına bin sözümü yiyeyim
Domurcuklar terler imiş sıkayım
Helal güller bahar eyler açayım
Beni canda gören gozel hoş gelin
Söyler dilim ağlar özüm bilmezler
Sözüm beştir O’nu çalar duymazlar
Aşkı güle yazdım kokar gülmezler
Beni bağda gören gozel gül gelin
Yiğitler dizilir sıra daşına
Sunalar doluşur pınar başına
Üçgül açmış çemenlerde aşığa
Beni yarda goren gozel güç gelin
ahi kulum ahmedim gozel içun
gozel deyu ömür yidim aşk içun
on güzelden bire düştüm sıdk içun
beni zorda goren gozel gül gelin
aşık ahi kul ahmede nasibdir
Selam edin mühür gözlü yarime
Acep bahar dalım nazlı açar mı
Yenem dedim yenemedim göğnüme
Acep bahar dalım karla üşür mü
Hani benim ince belli yavuklum
Dağlar, söyle, sana var mı zararım
Canım burda canan orda nigarım
Acep seher yelim, şalı sarar mı
Herkes gider imiş kendi yoluna
Canan döner imiş kendi özüne
Harda canım yitmiş canan eşkine
Acep bahar demim gonca kokar mı
Yarin sevdasına düştüm düşeli
Yanar yüreğim de kar ile döşeli
Kimse bilmez sevda zulme döneli
Acep nazardayım gözü yıkar mı
Kömür gözlü yar, Horoz’un Gedik’ten
Var Boztepe’ye de anam kaşından
Seni eller alsın cahil sazından
Acep anar da, ha geri döner mi
Al kınalar yakmış akça ellere
Belikleri salmış kolunç üstüne
Zabah ağşam andım yetmiş kere de
Acep “kim o” desem göğnün açar mı
Bülbülü figana yazdım bilmezmiş
Ben’imi ataşa saldım yanmazmış
Yokluğu fakr’ime verdim yetmezmiş
Acep kaçtır baha, canı yakar mı
Görem dedim nazlı yarin boyunu
Kaştan almış akça eller suyunu
Dağlar ile kaşı söyler eşkini
Acep gözlerim aşka kanar mı
Yunmuş arınmış Çuğun’un Gölünde
Işıldaşır yanar kına zülfünde
Salına salına yürür ardınca
Acep cariyem bana da kanar mı
Lale sümbül güle bağrın çemenmiş
Bülbül olamadım canım bahaymış
Yit dedim de yitmez nice nizaymış
Acep aşk od’na da cana kanar mı
Nazlı gözler sürme ilen zalımdır
İnce bele çiğ ibrişim bağımdır
Seni sarmak kaç seherlik şalımdır
Acep ağlar gözüm seni yıkar mı
Algın gözler dağdan aşmış aldırmış
Karı kaşa bahar açan perçemmiş
Çemeninde namaz durdum yakınmış
Acep eller duam yari yuyar mı
Yar ile yaran ile gel söverek
Çözemedim ak domuru sıkarak
Ayva kiraz dudakları emerek
Acep ölsem yarim beni yuyar mı
Bir yar için beş del’leri oynarım
Gömlek giysem yundum diye yazarım
Arşu âlâ yurdum oldu dönerim
Acep gökte sema beni yıkar mı
Ahi kul ahmedim Hakk’a bakarım
Hakk deyip de geçmem kulu düşerim
Halk içinde Behlül diye düşerim
Acep sorsam Mansur bene Reşit mi
açıklama: horozun gedik, kırşehirin doğusundaki kervansaray dağının, anamın kaşı dediğim akrabalarının olduğu boztepe kazasına doğru verrdiği geçitin adıdır.
bülbülün figana yazılıp bilmemesi demek:, aşka düşen birinin niye aşka düştüğünü dahil bilmemesi kendi durumundan haberdar olmaması, yani kendini görmemesi, kendine dönmemesi gerektiğini söylüyor. kendinin farkına varan tedbir alır. halbuki aşkta tedbir yoktur, kendini değil maşukunu görmek esastır. kendini gören düşer, kibre bile gidebilir veya kendinde bir şey görmeye başlar ki bu aşkı bitirir.. halbuki karşıya bakan ayağını da kendini de görmez. hallacı mansuru da bir yerde durduran ve “enel hakk” dedirten kendini görmesidir ve canıyla ödemiştir. halbuki hz. rasulüllah sürekli ileri baktı, hiç kendine bakmadı, her makamdan sonra daima bir ileri makam olmalı dedi,, bir taraftan da ilerledikçe bir önceki eksik bir makam olduğu için gerideki dünkü makamına “estağfirullah” dedi. işte hergün ilerleyip geriye estağfirullah demeyi müslümanlar anlamıyor, anlamıyor, ölecem valla. azrail geldiğinde onu serbest bıraktı allaha yürüyüp yürümemekte.. fakat onun bu dünyadaki ilerleyeceği makam bitmişti ve şimdi hasta yatağında refiki ala dediğimiz allah’ın yanına göz dikti. şimdi dünyaya estağfirullah diyecek makam kalmamıştı ve o da dünyada artık kalmak istemedi. kalsaydı ilerleyemeyecekti ve iki günü birbirine eşit olan ziyandadır hadisi gereğince ziyan içinde olacvaktı. bu da bir peygambere yakışmazdı.
işte mümin kardeşim, sen de hergün bir ileri gitmek için ikra=oku çalış da ilerleyince estağfirullah diyeceğin bir arkada eksik günün olsun, kemale yürü bütün gücünle. aptalca bilmeden estağfirullah deyip durma. bunu anla ve gereğini yap. yarısı boş tesbih dönderip durma.. bu, dille zikir, kalple zikir ve en önemlisi ahlak ve tekniğe dönüşmüş yaşanan zikirden bu üçüncüsünü ifade eder.. anlamadıysanız daha yapacağım bir şey kalmadı ey geri kalmış müslüman. sen geri olmasan bu ülke kendiliğinden ileri olur mu?
ülkene geri kalmış deyip kendi geri kalmışlığını görmeyen aptal müslümanım. bizim şu siteyi nasıl gayretle doldurduğumuzu sizin için bir anlasan eh birazcık sana örnek teşkil eder acizane..sen bizim gibi en az 12 saat horlana horlana çalıştığımız zinhar sizi ilgilendirmez. siz başkalarınca belirlenmiş başkaları örnek alınmış alışılmış hayatınızı VAHİY İÇİNDE İNSAN İÇİN ASLA BOZMAZSINIZ. CEBİNİZDEN 5 KURUŞ ÇIKSIN İSTEMEZSİNİZ. Bİ UCUNDAN DA BİZ TUTALIM DEMEZSİNİZ. VERDİĞİMİZ KAĞITLARDAN 1 LİRAYA 20 TANE ÇOĞALTIP ARKADAŞ VEYA KOMŞUNUZA İKRAM ETMEZSİNİZ. NASIL OLSA BİRİLERRİ YAPAR DER GEÇERSİNİZ. YA DA VERMEKTEN UTANIRSINIZ. ZAMAN ZAMAN BANA DENEN EŞŞOĞLUEŞŞEK LAFI BENİ ETKİLEMEZ VE SARSMAZ LAKİN SİZ BUNA HORLANMAYA TAHAMMÜL EDEMEZSİNİZ. UNUTMAYIN Kİ DİNİ İÇİN HORLANMAYI GÖZE ALAMAYANI ALLAH AŞIK YAZMAZ, YAZMAZ. SİZ BUNU BİLİR BU SEFER ON DAN BUNDAN ŞEFAATLE ARASYI KLAPATMAK İSTERSİNİZ. APTALLAR… ŞEFAATİN DE ALLAHIN İZNİNE ÖNCE LAYIK OLMAYI HELE BİR BİLSEYDİNİZ YA. DOĞRUSU BUNDAN DA MORALİNİZ BOZULUR. LAKİN ARTIK BUNA GÖZÜNÜZÜ KAPAR, KULAĞINIZI TIKAR VE APTALCA GÖZÜ BAĞLI AT GİBİ AHİRET UÇURUMUNA HÜLYALAR İÇİNDE GİDERSİNİZ????
SİZLERİ SEVİYORUM. BİRAZ AKILLI OLUN AKILLI. HADİSTE AKILLI OLAN AHİRETİ DÜŞÜNEN VE GEREĞİNİ YAPAN ADAMDIR BUYRULDU. AKILLI OLMAK BU, BU, İLERİDEKİ MENFAAT. BU DÜNYADAKİ TİLKİLİK DEĞİL, DEĞİL..
yokluğun fakre verilmesi demek sadece dünyayı terkin yeterli olmadığı, bir taraftan da tasavvufi bilgi ve aşkını duymak gerektiğini ima ediyor.
aşık ahi kul ahmede nasibdir.
Al yeşiller içinde gövel ördek
Saalır sulara ağşam sesil sesil
Al kanadın sarar börüne kirik
Daalır göllere ağşam sesil sesil
Telli turnam süzüldüğü Seyfe
Al kızıl ağzıynan kanadı zülfe
El sanır karışmış kırmızı güle
Yağar obaya ağşam sesil sesil
Yurt mu edindin Seyfe gölü turnam
Var git yarime gül datlıca derman
Yatırsın koluna al kanlı çemren
Akar kollara ağşam sesil sesil
Şu göğnüm eğlenmez oldu elaman
Aklımı aldırdım gömlek giyaman
Salası verilir yoktan vayanam
Bakar sorana ağşam sesil sesil
El kavuşturup Hakk’a karşı durdum
Tamuya varmayıp uçmağa yandım
Doğru kullar ile de sıdka erdim
Yanar canana ağşam sesil sesil
Açar perçemini kaşı kemane
Yazar defterini kimi divane
Yeter güllerini çifte domura
Sarar kuşağa ağşam sesil sesil
Ezselden ezelden gülüm ezelden
Yakuttan döşedim yollar tezelden
Bağlardan bahçadan açar çiçekten
Takar başına ağşam sesil sesil
İkrar veren kararını bozar mı
Ben geçeyim eteğini çemrer mi
Kız varken dula da rağbet olur mu
Yağar zülfüne ağşam sesil sesil
Dallar içinde selviye benzettim
Allar içinde yarime elettim
Canlar içinde canana yazıtdım
Sarar bağrına ağşam sesil sesil
Yörü güzelim de yolun kesmezler
Yalan söyleyip de ikrar vermezler
Güzel sevdi diye tutup asmazlar
Çalar sineme ağşam sesil sesil
Ben yarimi gelişinden tanırım
Al kınalı ellerinden dererim
Kış bahar demem nazına düşerim
Çeker kaşına ağşam sesil sesil
Var mı acep senden gozel yaratmış
Aşk kemendin boynumuzdan dolatmış
Yemez içmez Allah diye bilinmiş
Yakar cemale ağşam sesil sesil
Ahi kul ahmed de yanar yakılır
Aşıklara behlül olmuş söylenir
Sofrasına kara düşmez uzatır
Yoğdur fak’rine ağşam sesil sesil
aşık ahi kul ahmede nasibdir.
Birinci atış (aşık ahi kul ahmedin gönderdiği) ; 11 mart 2012 / saat 14;10
(üç gün telefonla aramanın ardından gönderilen telefon mesajı )
“Ne desem de kar etmiyor
İsmailim ismailim
Al desem de al giymiyor
Şu kasaba ismailim
Aç şu telini be adem
Diyeceğim iki söz var
Kaf eylerim anlamazsın
Arkasına yaz bin nun var
Bıktım seni aramaktan
Mecnun yazdı yoklamaktan
Sala verem ölerekten
Arkasında imam var”
-Karşılıklı konuşma bizi anlamak yerine tasavvufta öğrenilen kalıplara bizi oturtmaya çalışınca ayaklarımız dışarda kalıyor ve konuşmayı iradi olarak kesmek zorunda kalıyoruz.
Anlaşılmak mı basiret ile özümü anlaya;
Kalıplara sokmak mı ezberler ile sözümü doğraya????
İkinci atış (aşık ahi kul ahmedin gönderdiği telf mesajı); Saat 15;25
“Kapatalım kapatalım
Eksikleri ksapatalım
Şarab içmek mürşid kılmaz
Kul olmağa can verelim
Kul yazdık da kul demezsin
Gülşenimde gül bilmezsin
Cehli yusam hay demezsin
Horlanmağa yol verelim
Kafandaki şablonları
Sözündeki inatları
Gönül kıran salaları
Ol yumağa sır verelim
Eteklerin ağır ağır
Taşlar dolmuş çeker bahir
Yüzme bilmez kasap sağır
El demeğe gül verelim”
……………..
İsmail beyin tek mesaj cevabı: “eksiklik kendi özümde”
………………….
Üçüncü atış (ahi kul ahmedden telefon mesajı) ; 16;02
“Senin özün eksik ise
Nasıl bildin bende eksik
Okur durur şeyler isen
Nasıl karar şeyde hoşluk
Bilmedim bilmedim benlik
İrticalen yazdım o’nluk
Çala durdumnefse kemlik
Asıl karar Hakk’ta hoşluk
Gayriden geç zata yönel
Arşa çık da börüme gel
Aşk ile can ver can ver gel
Asıl zarar şekli darlık
Bildiklerin senin olsun
Bilmediğin benim olsun
Hakk’a yakîn eşek olsun
Asıl bahar canda birlik”
(Gayri; Allah’ın sıfatlarının alemdeki tecellileridir)
*
ismail beyin yorum yoluyla cevap hakkı vardır.
*
aşık ahi, kul ahmede nasibdir.
Ya gel selam durayım
Ya git mecnun olayım
Bağlar soğuk alıyor
Gülüm kurban olayım
*
Dağların karı var
Bağların gülü var
Eller gelin oluyor
Gülüm türab olayım
*
Selamım sava durdum
Alanı çarha verdim
Eller uzak duruyor
Gülüm bahtın olayım
*
Bu bir gönül ikramıdır
Gönül bir Hak ikrarıdır
İkrar ile kul olunur
Kul edep Hak didarıdır
*
selam ile selam ile
selam düşer canan ile
yazıdaki oğlak bile
meler imiş selam benim
caglar harun selam etmez
yolu uzun gider bitmez
havadaki güzel kızlar
selam alır harun benim
bir selama bin harcarım
bir yoluna bin düşerim
kul deyip de çün ağlarım
kimse bilmez yaşım benim
şipşak foto gibi oldu
kusur dahi selam oldu
bakar isem nazar kıldı
kapıdaki saçlar benim
*
Bir er girer bu meydana
Söyler sözü ar bulunmaz
Her birinden gül merdane
Derler gülü yar bulunmaz
Can can içinde can olayım
Canı canana kul vereyim
Ey can cananda öl diyeyim
Canı canana er bulunmaz
*
laf satarım laf bilmezler,
şiir deyu öf demezler,
ben doğruya davut oldum,
dediğime gül demezler
*
murat beye yazılan,
yazı kim anlatılan,
oğlak çobanı bilmiş,
yazı Bir anlaşılan
*
Şairin sözünden
Abdalın sazından
Dulların lafından
Allah kurtarsın..
*
Yar ile yar ile
Gönlüm yaran ile
Canana can vere
Cananı şad olur
Yar gönle ok atar
Gönül bizar olur
Bu aşkı zor çeker
İçtiği har olur
Hacı saki dedim
Saki doldur gözüm
Aşkın odna yandım
Canan huş olur
*
Ham düşmez dalından
Er dönmez sözünden
Söz etmez halinden
Açlığı zar olur
Onulmaz yareler
Gözleri sürmeler
Halimi bilmezler
Girdiği har olur
Yarimi sarmadan
Gönlünü sormadan
Eller ses duymadan
Kandığı naz olur
*
Bu dede
nasıl dede
Evi yok mu
gide
.
Yandı köz
Bitti söz
Kahın siz
Yatak biz
(adana yöresi deyişleri)
*
Bil edebin şeyhullah
Kul salat resulüllah
Hay diyesin cündullah
Hak yarandır eyvallah
*
Er olasın utana
Kul varasın rahmana
Gül resulün gülüne
Hak darendir eyvallah
*
hakkınızı helal edin
cümleyede bela deyin
sorulursada hata kelin
kellerede dua edin
*
tanımazsınız bu keli
dilindedir lo bu sözü
hakkadır ha,tövbe nazı
dellerede dua edin
*
haktandır cevri ol yazı
kuldandır nevri hiç ahı
topraktır gülü bir yazı
güllerede dua edin
*
üçyüz duam vird oldu bak tövbe kıldım setr oldu pak
zikir kıldım şevk oldu aşk
kullarada dua edin /hocam
*
“Kim ki cananı canı için sevdi
Canın sevdi
Kim ki canını canan için sevdi
Cananı sevdi”
Mevlana
*
Kaftanı aşk olanın
Cananı hak olurmuş
Yaması beştir amma
Cihanı şeş olurmuş
Kaftanımın dengi ne
Bostanımın dengine
Cihan mülkü verseler
Bahası fakr olurmuş
Gönül verdim denizlere
Atıverdi uzaklara
Buluşalım güz bahara
Deniz gibi güldür benim.
Pazar ettim hazinemi
Alan yok mu acep acep
Tuz mu sandın sinemdeki
Bileni yok mudur benim
Söz satarım metaım çok
Dünya malın tamahım yok
Bir söz ile sevabın çok
La ilahe illallah de
*
Ben bir garip adamım
Bir şey sanır el beni
Herkesi dost bilirim
Bir ney sorar yel beni
*
Deniz beni hiç sevmez
Sevdiğin kim bildirmez
Derya deniz gezdirmez
Derya kimin yel kimin
*
Deniz bana pek küskün
Ben dostunu bilmiyor
Bir yanlıştır gidiyor
Yanlış kimin söz kimin
*
Hak dilemeden kim ne yapmış
Hak söylemeden kim ne satmış
Hakka gönül bir nice köşkmüş
Köşk garib köşker garib el garib
Gönül hak için halk dedi
Hak duydu feryadım benim
Gönül Hakk için hak dedi
Hak verdi dermanım benim
*
“Aşk ile yırtılıp hak olmamışsın
Nefsi emmareden pak olmamışsın
Ayaklar altında hak olmamışsın
Çıkma daha meydana lokma yutma” –katibi-
*
Dünya terki dervişe
Riya olmaz gönüle
Yoktan hırka giyene
Bir Hak söyler gel beri
*
Delilerin depreştiği
Akılları hurcettiği
Deli olup yandığımı
Akıllılar neylesin hay
*
Don Kişot bir gün kendisine bir kalkan yapar
ve bunu denemek ister. Yamağı Sanço Panço’ya
verir ve atıyla saldırarak mızrağıyla, yaptığı
kalkanı dener. Sonuç felakettir. Kalkan kırılmıştır.
Daha sonra bir kalkan daha yapar.
Ancak bunu denemek istemez…!
*
Aklın seven her kişi
Yolunda kendin bula
Kim çıkardı suretin
Can bezirgan kala
*
Ben bir aşk idim
Ol sübhan kapısında
Yağmur olup yağdım
Nice gök kapısında
*
Ele el
Hakka kul
Kime meftun
Melul melul
*
Gönül aşka, aşka düşmüş
Aşkın haberi olmamış
Aşk başa gelmiş aşk başa
Akıl baştan, baştan gitmiş
*
Gerçek bir, bir düşmüş…
Gönül aşka, aşka düşmüş
Aşk bir hülya, hülya imiş
Bir hak için var, var beri
*
Hakka varmağa
Cümle duymaya
Yandım görmeğe
Firakım nice
*
Çok hata ettik
Arımız mı var
Hakka varmağa
Yüzümüz mü var
*
Gönül aşka düşmüş
Aşk başa gelmiş
Akıl baştan gitmiş
Gerçek bir düşmüş…
*
Dostları hak bildirir
Bu bir gönül işidir
Kim benliğin öldürür
Ferman kimin hal kimin
Garibim yol giderim
Şunca yolda ölenim
Kim garibe sölemim
Derman kimin hal kimin
Denizleri aş da gel
Hak gönüle baş da gel
Kim benliğin yırt da gel
Nefsin kimin kul kimin
*
Söyler sözün ar bulunmaz
Kemter kulun fer bulunmaz
Ağlar gözün yaş bulunmaz
Ölsün kimin her kimin
*
Temmuzda doğmuşum ama ondördünü sevmem
Dört ateş düşmüş başına ki ol şehrin gülmem
Serhat ordan gürledi savurdu onca kafirin
Ters lale uşladı kalem karı hak diyem
Gökten bir kadın savurdu kaftanın
Torunu ordaydı belli ki anın
Hak dostları bozdurmadı bostanın
Cümle, besimine bağışlandı şürekanın
(hakk bir rüya yorumudur)
*
ahi kul ahmet derler bir adem
sırrı ad eyler söyler bir ah dem
kimse naz eyler peyler bin gün hem
dünya saz eyler çalarım hu hu..
*
Manası Haktan kelamı kuldan
ahi kul ahmed yazdı felekten
Okuyun ahi olun yürekten
Hak vere karını açar didarını
aşık ahi kul ahmede nasibdir.
Hakk sorar
Bir keme çerağım var
Bir hüsnü meramım var
Bir Hakk’a niyazım var
Bir Hakk sarar ol beni
Ne ettin neler ettin
Kim hakkın tükettin
Ol edebin terkettin
Bir Hakk sorar ar beni
Kimse bilmez nettiğim
Akıl ermez gittiğim
Onca yolun teptiğim
Bir hal olur ser beni
Harc etsem
Bin yıl ömrüm olsa
Harc edeyim sana
Her ne derdim varsa
Derc edeyim sana
Her ne lezzet varsa
Can tadın eresin
Kim varmaz yadına
Yavandır düresin
Her ne can bilirse
Hak yoluna varırsa
Sencileyin ölse
Düğünler edesin
Dostlar
Dostları hak bildirir
Hak bir gönül işidir
Kim benliğin öldürür
Ferman kimin hal kimin
Garibim yol giderim
Şunca yolda ölenim
Kim garibe sölemim
Derman kimin hal kimin
Denizleri aş da gel
Hak gönüle baş da gel
Kim benliğin yırt da gel
Nefsin kimin kul kimin
Söyler sözün ar bulunmaz
Kemter kulun fer bulunmaz
Ağlar gözün yaş bulunmaz
Silsin kulun hak kimin
Ben bir Türk evladıyam
Şehit Ahmet yadıyam
Toprak aldı yatıyor
Dedem gibin dost kimin
Hakk
Hak demeye sözüm var
Haktan ayrı neyim var
Bir şuncacık canım var
Bir hak alır ol onu.
Söz açtım Haktan yana
Ah ettim Haktan yana
Kim dedi önden sona
Bir Hak ile var beri
Hakk bilir
Kimse bilmez fak’rimi
Seda etmez derdini
Ol fakirin kahrını
Hak ile yezdan bilir
Benim sana vardığım
Yoktan hırka giydiğim
Kul ahmetin nettiğin
Hak ile yezdan bilir
Meydana gelsin
Herkesi dost bilirim
Dostlar meydana gelsin
Her gizi dost bildirir
Sözler meydana gelsin
Er kişi ki gizlidir
Olan meydana gelsin
Ham iken harda pişip
Yanan meydana gelsin
Sözün tartısın ala
Sohbeti yav’sun kıla
Her gizi dostu ile
Olan meydana gelsin
Emmarenin emrinden
Şeytanının şerrinden
İkisinin denginden
Kaçan meydana gelsin
Dosdoğru hakka vara
Kalp o ki hakkı göre
Er kişidir alçakta
Duran meydana gelsin
Ya Rabb
Ya Rabb kadrini göster
Kadr ile şadın göster
Şad olmuş yüreğim
Aşk ile seni özler
Aşık olan aşıklar
Maşukun arzular
Kul olmak dileğim
Zikr ile seni özler
Aşık olan kişi
Akar gözün yaşı
Ol Haktan her işi
Aşk ile çağlar
Aptallar
Sevenlerin dikkatine
Her ne yazdık rahmet ile
Ol yazılarda mercekle
Sır bulan meydana gelsin
Her sözümüz doğru idi
Dosdoğrusu Haktan idi
Bugünlere ışık idi
Bilenler meydana gelsin
Kim gönlünü açmış ise
Aptalara püryan olsun
Kuş dilini ötermiş ki
Aşka kim Süleyman olsun
Aptal dedim di kızdılar
Hakktan dedim di bıktılar
Yoktan verdimdi sattılar
Köşke kim şadırvan olsun
Aptallık Haktandır dedik
Bahası yoktandır bulduk
Eyi dedik size onluk
Seve kim cananın olsun
Aptalların şanı çoktur
Cümlesi de bir bir hoştur
Sözümüz bir sevi yoldur
Aptallık bu namım olsun
Ne diye darıldınız bilmem
Hak söyletir aptal nedem
Ben bir aptal olsam kızmam
Kızanlar da aptal olsun
Şimdi bişi bilmez olduk
Heç bir şeyi demez olduk
Dediklerimiz eskidir
Sayenizde görmez olsun
Çok ettiniz de aklıma
Bir nicedir de halime
Dost bilirim şol kimine
Bir nicedir görmez olsun
Kimse sormadı nedir diye
Çaldı aklım, ahım diye
Bunlar aptallara hediye
Bir sevgidir yanmaz olsun
aşık ahi kul ahmede 2002/2005 te nasib olmuştu.
Denizci selam olsun
Cümleye kelam olsun
Denize yunus musun
Ellerim tele yazı
Denizimi coşturdum
Gemiler çalkaladım
Dalgaya mı düşürdüm
Ellerim yüze yazdı
Denizi çok severim
Ellerim gemi yazdı
Gözlerim de yolunu
Ellerim böle yazdı.
Denizi çok severim
Hep düşlerin görürüm
Yaz baharın beklerim
Ellerim gele yazdı.
Denizi çok severim
Ayyıldız seyrederim
Bir bahadır öderim
Ellerim cane yazdı.
Denizi çok severim
Gemilerin binerim
Gel de al beni derim
Ellerim sene yazdı.
Denizi çok severim
Gelin gibi örterim
Güllerin ben dererim
Ellerim güle yazdı.
Denizi çok severim
Dalgaları döverim
Derya deniz gezerim
Ellerim bile yazdı.
Denizi çok severim
Çok nazlısın güzelim
Gözlerinden öperim
Ellerim yare yazdı.
Denizi çok severim
O beni hiç mi sevmez
Sevdiğin kim bildirmez
Ellerim gize yazdı.
Denizi çok severim
Mavilikler bakarım
Limanları yoklarım
Ellerim uğra yazdı.
Denizi çok severim
Gelin başı süslerim
Kına yakar dürerim
Ellerim sare yazdı.
Denizi çok severim
Gemiler yatmış yarim
Kim gönlünü küstürdüm
Ellerim gele yazdı
Denizi çok severim
Balık olup yüzerim
Barbarosa söylerim
Ellerim kâre yazdı
Denizi çok severim
Beş kıtadır gezerim
Dost düşmanı sezerim
Ellerim hare yazdı.
Denizi çok severim
Hakk bildirir dostlarım
Benliğimi öldürem
Ellerim Kâre yazdı
Ahi ahmed yüzerken
Deniz deyu ölürken
Sudur beni çekerken
Ellerim dane yazdı
aşık ahi kul ahmede nasibdir. (2004)
Edirneden Karsa kadar bu yurt benim yurdum.
Senin her köşeni şehit kanıyla yoğurdum.
Yaşlı genci hastası sağı benim gururum.
Senin her köşeni şehit kanıyla yoğurdum.
Atalarımdan namus gibi kaldı yadigar
Gözüm gibi bakarım ona incitmem ne ar
Güven ve neşe ile dolaş dur diyar diyar
Senin dört köşeni şehit kanıyla yoğurdum.
Yurdum, sende doğdum, aşım suyum sende buldum.
Koştum top oynadım da tumanım sende çektim.
İlim irfan kapısın kalemle sende yazdım
Senin baş köşeni şehit kanıyla yoğurdum.
Gururum sensin, övüncüm sensin,sevabım sen.
Sen de bulurum nigarım, cümle nihanım sen
Göğsümde imanım, onca güman, şikarım sen
Senin yar köşeni şehit kanıyla yoğurdum.
Şehitlere
Beni dener kimim diye
Kime sorar nedir diye
Canım verem mi hediye
Şehitlere selam olsun
Vatan atalar yadıdır
Cümle canların adıdır
Cumhuriyet ki şadıdır
Şehitlere selam olsun
Yıkılmazsın ayaktasın
Düşmanlara nazardasın
Biz oldukça yar baştasın
Şehitlere selam olsun
aşık ahi kul ahmede nasibdir.
Ben bir selam salsam kara gözlüme
Leblerini çöze dursun varayım
Bu bir helal güldür nigar kaşına
Domurları sıka dursun nideyim
Kurban olam kaşlarına yayına
Sala saldım güzel deyu acuna
Kimler yanmış benden âri mahına
Karanlığı çıka dursun göreyim
Bahar gelir yazı gelir yar olmaz
Gazel düşer kışı erer vazgeçmez
Gönül budur kıza dula aldırmaz
Etekleri çemre dursun geçeyim
Dağlar mıdır kaşı kardan çekilmiş
Açar perçemini aşka karahmış
Uzar dallarını boydan çalarmış
Cariyesi yuya dursun beleyim
İntizar etmem de etmem elaman
Yüreğime ingi indi vayanam
Kullarını zulme çeker yaraman
Belaları yağa dursun yanayım
Divane saydılar divan kurdular
Cahile verdiler cehlim yudular
Alime yazdılar saçım yoldular
Hallerimi bile dursun cahilim
Bire aldım hiçe sattım bilmezler
Dost aşkına gayri düştüm görmezler
Ben bu aşkı güle verdim yelmezler
Gözlerimi sile dursun maralım
Aldım idi aldım idi algınım
Aldan âri çaldım idi vurgunum
Seni seven kullar öldü bir benim
Binlerini yıka dursun zalımım
Bahar yazdım kış okudum üşüdüm
Kömür gözlüm yan gönlüme eşkinim
Sar beni sarmala beni öldüğüm
Kucağını aça dursun çiçeğim
Ne kadar medhetsem göğcek mi göğcek
Al yeşiller içinde gövel ördek
Seyfeye süzülür turnalar oncak
Muradımı duya dursun cerenim
Gayri dayanamam gayri düşmeğe
Al kanlar içinde kolda yatmağa
Yar sarmalamış da göğsün emmeğe
Dermanımı vere dursun sarmalım
Gel otur yanıma kavak yelleri
Irganan selvinin savak tülleri
Bahçaynan bağların ayrık otları
Baharımı çiçek dursun çiğdemim
Duaları saldım idi ardından
Gelmez gitmez yemez içmez Rahman’dan
Yetir deyu arşa çıktım aşkından
Kâfurunu içe dursun cennetim
Ahi ahmed yanar imiş güzele
Güzel yakmaz imiş kulu düşene
Gari seni yazdım kadı şerhine
Gayrisini sala dursun birtanem
AÇIKLAMA:
Leb: göüs, meme
Domur: genç kızın yeni çıkan memesi, kızlar utandığından içerden bir kuşakla belirginleşmesini önlemek ister.
Kaşlarına yayına: kaşlar ile yay ayrı zikredildi bu sefer. Kaş yay gibi olduğu gibi, bizim kastımız olan yay; yarin bedeninin yay gibi bize gerili olması anlatılmak istendi.
Acun: Dünya, her taraf.
Âri: başka,
Mahı: ay yüzü
Karanlığı çıka dursun: Malum Ay’ın dolunayken biri görünen aydınlık, diğeri arkada kalan karanlık yüzü vardır. Karanlık taraf kişinin dert tarafı anlamına gelir. Bu yüzden yarin şirin ve herkesin gördüğü ve ilgilendiği güzel yüzü yerine onun dertlerini bize dönmesini istiyoruz ve bu durumda, bu şekilde onu görmek istiyoruz anlamı ile “görmek” demek yalnız olursa onun ihtiyacını gidermek anlamı da taşır anlamı düşünülerek yazıldı.
Bahar gelir yazı gelir yar olmaz: yaz, baharın bir parçası dedik, ikinci de yazısı gelmek, üçüncü mana yazı tarla dedik, ve bunların hiç birini kalıcı olmadığı yar olmadığı yanında dördüncü olarak yarin de gelmediği kastedildi. Hemen arkasından gelen mısrada ise gazel düşer kışı erer dedik. Yani gazel ve kış bu sefer aşığın içinde oluyor, yani kendi kış yapması bu bilince varması demek. Ancak bununla yani yaşlı gönülle isteğini bildirerek yaşlanmaya (Allah’a) itiraz etmeden istekliliğini devam ettirmek istiyor.
Etekleri çemre dursun geçeyim: aşık kendi engellerini yarinin çabasıyla (veya duasıyla) aşmak istiyor.
Dağlar mıdır kaşı kardan çekilmiş: Yarin kaşı dağların karı gibi yukarıya çekilmiş benzetirken bu çekilmeyi sonraki satırda perçem açmak olarak da benzetiyor ki, bu çekme aşka susamak ve aşka davet etmek anlşamıyla birleşiyor.
Uzar dallarını boydan çalarmış: yar, evleneceği kişiyi kendi boyundan seçerek bu seçmeyi bir çalma (Gönül çalması) olarak söylemek istiyor.
Cariyenin yuya dursun yazayım: yazı temiz kağıda yazılır. Yıkanmak temiz kağıt olmak (beyaz sayfa) demektir ki yazıya uygun hale gelmek demektir. Yare diyor ki kirlerini yani bana karşı hislerini temizle ki söylediğimi (yazdığımı) itiraz etmeden yapabilesin. Korkularını, tortularını at ve bana hazır hale gel diyor..
İntizar etmem de etmem elaman: demek, belalarına elaman dememe rağmen lanrte benzer bir kötü dua etmiyor, kıyamıyor.
Yüreğime ingi indi vayanam: ingi inmek, ağır dertten dolayı kısmi bir felç hali yaşamak. Acıyı gerçekte yürek duyar. Ten acısından daha ağırdır. (ayniyle vaki yaşadık bir aşkımızda)
Kulların zulme çekilmesi, kul olanlar bağlananlardır, görüp hayran kalıp geçenler değildir. Kulun zulme çekilmesi kulun sadakatinin denenmesi olduğu gibi kulu daha çok naz ile veya başka türlü yakm ası anlamına da gelir. Yar aman diyerek aşık bunu pek doğru bulmuyor denilebilir.
Hemen arkasından belaları yağa dursun yanayım: diyerek bu sefer yarin belaları arka arkaya göndermesini aşığın kendisinin yanmasına vesile olacağı için itiraz etmeden bu sefer onu aşkında yanma seviyesine gelmeyi yanarak arzu eder halde istiyor.
Divane sayıp divan kurmak: tamamen ters şeylerdir. Zira divane olana deli derler ve deliye kılıç yoktur. Burada aşktan divane olmanın yargılanması anlatılıyor ki bu çok acaip, halkın veya karar veren kadı gibi makamların cehaletle haytalı bir şekilde gerçekte aşkı haksız yargılamaları anlatılmak isteniyor.
Cahile verdiler cehlim yudular: sözü bizi horlayacak şekilde cahilden bildiler. Gerçekte biz cahil değildik, lakin olgun bir derviş olunabilmenin bir şartı da horlanmak olduğu için cahile vermek de horlanmak demektir ki böylece cahiller bizim cehlimizi yani ham taraflarımızı yıkadılar, giderdiler demek istiyor.
Alime yazdılar saçım yoldular: sözü, alim kişilere karşı halkın tutumunun onun şekli özelliklerine tabi olmak gibi yüzeysel tavırlar sergilediklerini, alimi anlamaya çalışmadıklarını, alimin saçından bir hatırayı bereket saydıklarını ve bu yüzden alimi yolarak da ona eziyet ettiklerini, gerçekte biz kendimizi alim olduğumuzu bu durumları bilerek söylemek istemediğimizi, fakat cahillerin yolacak bir alimi kendilerinin seçtiklerini bu belirlemeyi kendi cahilliği ile yaptığını, doğru alimden ziyade onların istediği kişinin alim kurban seçildiğini ifade ediyor. Burası çok önemli, çok önemli… alimi değil kendi alimini seçmek.. işte ilimi siyaseti bile alimler bilgisini saklar cehlini öne sürer. Bu hem tevazudur hem cahillerin gereksiz ve yıpratıcı cahilliğinden korur. Bunu bilen bir alim, cahil olduğu halde alim kesilen cahillerin seçtiği birisi için, kalkıp da bu adam yalan yanlış söylüyor demez. Derse o alimi cahiller hemen döverler. Akıllı alim bu cahillerin alimi için “ey ahali, ey cemaat, bu adam eli öpülecek, önünde divan durulacak adamdır” der ve geri çekilir. İşte şimdi cahiller kendi yalan söylese de alimlerini gözlerinde daha da çok yüksek möakama çıkarınca artık onun saçını başını yolarlar ki alim geçinen cahil böylece gününü görmüş olur. İlginç değil mi?
Yoruldum. Kalanı sonra inşallah..
aşık ahi kul ahmede nasibdir.