Notice: Undefined variable: has_ut in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/all-in-one-seo-pack/aioseop.class.php on line 567

Adı Cengiz (Divan) (Doğaçlama)

Bir okuyucu maili şöyle:

Selamün Aleyküm Hocam.Metro Şeyh Şamil Cami yanında sizinle görüşmüştüm.Şiirinizi elinizden aldım.Sitenizi ziyaret ettim.Mükemmel olmuş.Ankara’ya gelmek için sizin dualarızı ihtiyacım var.Hakkımızda hayırlısı olur inşallah.Selamün Aleyküm.

 

Rabbim, yarar getirmeyen bilgiden, korkmayan kalpten, duyulmayan dua dan, doymak bilmeyen nefisten, açlıktan ki o kötü bir arkadaştır hıyanetten ki o ne kötü sırdaştır tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, kocamaktan, ezel-i ömre döndürülmekten, Deccal fitnesinden kötülüğünden, kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnesinden Sana sığınırım Ey Rabbim! Dinimizden dolayı bizi zillete düşürmeye çaba sarf edenlere fırsat verme Bizleri İslamın yolundan ayırma Amin

 

Bu okuyucuya anında verilen ahi kul ahmet cevabı (İki yazıyı birlikte değerlendiriniz lütfen):

 

ADI CENGİZ
 
Sevgili cengiz hanı yoktur zatı eydür kânı haydır
Söylesem cananı canından bir hayli hoştur
 
İslamda korkmak ile sevmek terazisi bil ki denktir
Sen korkup durur isen muhabbete yaranın nedir?
 
Korkmaktan kasıt o dur ki hak teala kulu bıraka
âlâyı illiyyun’de mahbup iken gülşeni kuruya
 
Muhabbet ise o dur ki allah duymuştur sevi zatına
Ve dahi bir iş eyledi kainat yarattı aşk için efradına
 
Gel imdi cengizim yol odur ki korkusuzca feta kıla
Kıl şimdi salatına gözde mizan ile tövbekarına
 
Bilse idin ne sen ne ben olmaya katışa beyanına
Kim derse desin sen yoktur benden seyranına
 
Burda gönüller şavkı hakık’tandır lezzeti cananına
Kim duymaz akıllılar düşer kendi hayranına
 
Gel, gel, gel ki sıyrıl benliğin onulmaz feryadına
Giy bu cihanda dahi yamalıklı kaftanın envarına
 
Sevi ile coşmuşam varım vermiş ölmüşem
Nice dünya tadı terkeyleyip aşkına düşmüşem
 
Aşk nedir ki ahu cefa kılmak adetidir cananın
Can durulmaz bin yaşasa göz yaşı mizanın
 
Yeter mi cengizim yeter mi ettiğin cefa bu aşığa
Tevhid ile aşkım sarar cümle ümmeti mustafa
.
Yayın için izin talebine yazılan yarenlik:
.
Kendi cengizim, seni de beni de attım ki cümle alemin seyranına
Var isen varsın yoğ isen nursun vardan şer olur yoktan emanına
 
Seni öne koydum ki zılgıt yesin alemi efkardan gülşeni ruza kadar
Belki ademini adam eyler dönülmez kapıdan kulluğu şerhe kadar
 
Söylerim söylerim de anlamazsın ne idüğüm ne dediğüm haşre kadar
Kendi çalar kendi oynar aşık ahmed bu ağıtı ne yazdığı neşre kadar
 
 
 
 
 
AŞIK AHİ KUL AHMET DOĞAÇLAMA YAZIVERDİ
(Bu doğaçlama üzerinde düşünülmediği için ölçüler tutmayabilir, gülü dikeniyle kabul ediniz)

 

18 Şubat 2013
Okunma
bosluk

Allah’ını seversen (Semai)

Algın algın bakan güzel

Süz Allah’ını seversen

Uğrun uğrun kaçan güzel

Gel  Allah’ını seversen

 

Gönül ince taze arar

Onbeşine bassa yeter

Beşi birlik döşde çavar

Tak Allah’ını seversen

 

Edep erkan güzel harcı

Baha ister gönül şavkı

Bir soysuza varır bahtı

Git Allah’ını seversen

 

Huyu güzel gönlü zengin

Beli ince hali düzgün

Bir yiğide vara görsün

Yan Allah’ını seversen

 

Turnalarla selam salar

Bir gönüle sırtın dayar

Bahçalarda güle ağlar

Gül Allah’ını seversen

 

Seni sevdim deyu eller

Eller deyu küser güller

Sabah akşam kulun kollar

Bak Allah’ını seversen

 

Allah güzel, güzel sever

Can canana yanar ağlar

Dostluk güzel sohbet karar

Et Allah’ını seversen

 

Bir güzele ömür verdim

Ömre sazdır gülüm benim

Goncasını yare yazdım

Aç Allah’ını seversen

 

Güzel sevmek günah değil

Kadı versin hüccet eğil

Senden alsam berat kavil

Ver Allah’ını seversen

 

Dört kitaba mana düştüm

Düştüm amma cana yordum

Bir kul iken baha oldum

Gör Allah’ını seversen

 

Bu sevdanın yolları zor

Can elinden cananı kor

Bencileyin sevmeyi gör

Gör Allah’ını seversen

 

Katre idim derya içtim

Boydan aştı aşka düştüm

Aşk boyadı kane ben’im

Gör Allah’ını seversen

 

Dal boyuna aşık oldum

Gül domurun sorgu ettim

Bir onbeşe yazgı düzdüm

Gel Allah’ını seversen

 

Halden erir yürek yağı

Yeldir yeldir geçer çağı

Üç Osmanlı avrat bağı

Çöz Allah’ını seversen

 

Çirkin güler güzel ağlar

Düşman güler dostlar ağlar

Bu kervanı kimler bağlar

Boz Allah’ını seversen

 

Kol doladım ince bele

Göz mizanım aşkı içe

Kim söylemiş ele güne

Bak Allah’ını seversen

 

Geçti yazım geldi güzüm

Yar olmadı gönül sazım

Biri yaşım biri ölüm

Aah Allah’ını seversen

 

Siyah zülfü ak gerdana

Domur göğsü aç kuluna

Ziyan etmem al koynuna

Gör Allah’ını seversen

 

Dosttan gelir kahır bela

Gül söylenir ahir daha

Od gönülde yanar naza

Yan Allah’ını seversen

 

Ahi ahmed karar etmez

Bir seviye ömrü yetmez

Cübbe ile döner dönmez

Hay Allah’ını seversen

 

EN SON KITANIN AÇIKLAMASI: ahi ahmedin karar etmemesi ahi olan biz ile ahmed olan peygamber efendimizin karar etmemesidir ki kararsızlık ALLAH’ı aramakta ve yaptıklarında bir noktada durmayıp sürekli ümmeti muhammedin işlerine koşturmamızdadır.

Bir seviye ömrün yetmemesi demek ALLAH’ı sevmeye ömrün yetmemesi ve doyulmaması demektir.

Cübbe ile döner dönmez demek, seven aşığın arşu ala’ya çıkarak ALLAH aşkından cübbe ile dönmeye başlaması demektir. bu cübbenin uzunluğu kişinin dininin takva derecdesini gösterir. biz de bir gün arşu alaya çıktık ve bembeyaz ve uzun bir cübbeyle aşktan döndük durduk. bir ara cübbem önümden açılır gibi oldu ise de hemen döşümü kapattım ve dönmeye devam ettim.  bunu takvamdaki kısa süreli bir düşüşe bağladım. bu dönme biçimi sade bir biçimde değildi.adeta operalardaki zıplayarak birçok figürü yapma şeklindeydi.

Cübbe ile döner dönmez HAY denmesi bu dönme fiilinin ALLAH’a bağlandığını açık olarak göstermek içindir.

Bu kıtada anlatılan şeyleri  aynen yaşadığımız için böyle yazılmıştır. aynı günlerde çok yüksek bir iman ve cezbe yaşadığımızı ve hacca gittiğimiz 1995 yılında olduğunu söylemeliyim.

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

17 Şubat 2013
Okunma
bosluk

Ceylan gelin

Derslerini bitirir

Yollarına yeldirir

Sabah akşam öldürür

Ceylan gelin gel etme

 

Baban sözü çevirir

Anan gayri yetirir

İmanımı çürütür

Ceylan gelin gel etme

 

Kara koçum toslaşır

Laflar edip bekleşir

Muhammed’e yaslaşır

Ceylan gelin gel etme

 

Haram yemez zorunan

Başa durmaz alınan

Yaza varmaz tefinen

Ceylan gelin gel etme

 

Batman batman yugunan

Çakıldaklı bokunan

Dara çekmez derdinen

Ceylan gelin gel etme

 

Çotak çotak çotmaya

Bağı bostan yapmağa

Nesillerin yolmağa

Ceylan gelin gel etme

 

Saydım onbeş gel diye

Canı ölçtüm gül diye

Yada düştüm yar diye

Ceylan gelin gel etme

 

Amcan sever hilafsız

Oğlu öper nikahsız

Canı cana sebepsiz

Ceylan gelin gel etme

 

Yar ile yaran ile

Bakraçta ayran ile

Söyleşir sultan diye

Ceylan gelin gel etme

 

 Akıl gider ar olur

Varı tarumar olur

Cümle berhudar olur

Ceylan gelin gel etme

 

Uyku gelmez mizanın

Su içmeye lisanın

Gam yüküdür meramın

Ceylan gelin gel etme

 

Gelin gelin oy gelin

Sunalardan bir gelin

Ötelerden baş gelin 

Ceylan gelin gel etme

 

Yare selam saldırır

Turnalarla bildirir

Üç beş demez öldürür

Ceylan gelin gel etme

 

Namaz niyaz canınan

Ahu figan yaşınan

Bir selamlık nazınan

Ceylan gelin gel etme

 

Bahar oldu yaz gele

Bülbül öttü gül bile

Bahası bin beş yüze

Ceylan gelin gel etme

 

Dilindeki efganın

Al canını kurbanın

Alnındaki fermanın

Ceylan gelin gel etme

 

Dağlardan aşaydı

Sana bi kavuşaydı

Yareni hoş saraydı

Ceylan gelin gel etme

 

Evvel ahir oluptur

Batın zahir görüptur

Gönül sende çaluptur

Ceylan gelin gel etme

 

Dem bu demdir hayrola

Gülü handan dert ola

Bülbül nalan şart ola

Ceylan gelin gel etme

 

Aşıkı hayran kıldın

Devlet-i dünya yazdın

İzzet-i dünya buydun

Ceylan gelin gel etme

 

Verdin yele ömürün

Aşka düşmez  düşünün

Zikir bilmez gönülün

Ceylan gelin gel etme

 

Devr-i zaman devreder

İns-u canlar zikreder

Aşka baha caneyler

Ceylan gelin gel etme

 

Aşık Ahmet hoş söyler

Cümle kulu hoş eyler

Yazgı yazgı yaz eyler

Ceylan gelin gel etme

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

6 Şubat 2013
Okunma
bosluk

İl iken İlçe yapılan Kırşehir’e ağıt

Kalktı göç eyledi Türkmen illeri

Gelen sağlar yol üstüne Kırşehir

Saldı yer beğendi aşret dilleri

Çöken sağlar can üstüne Kırşehir

 

Konya’dan Kırşehir’e yol eylendi

Bir Ahi Evran kula gel söylendi

Yamak çırak kalfa usta düzüldü

Gülen sağlar hal üstüne Kırşehir

 

Can verdin can üstüne şu Kale’den

Ahi Evran feda ettin alperen

Biçildi ahiler Moğol şerrinden

Kalan sağlar zar üstüne Kırşehir

 

Hutbe kıldı Osman Bey’im Söğüt’ten

Şeyh Edebali kız verdi öğütnen

Aşık Paşa yol eyledi garipnen

Bilen sağlar gül üstüne Kırşehir

 

Osman kutladı Kırşehir sancağı

Aşık Paşa Bey kılındı veraı

Türkmen Yörük İslam düştü çerağı

Hünkar sağlar kul üstüne Kırşehir

 

Kır şehir dedi Türkmen’im yeşile  

Boza yordu nesillerim nesile

Bağrına sardın niceler aşkına

Yatan sağlar çek üstüne Kırşehir

 

Gel zaman git zaman garip söylendi

Bölükbaşı dediler laf uzandı

Menderes alan’da toza bulandı

Giden sağlar baş üstüne Kırşehir

 

Yaz baharı elli dört say deminden

İl, ilçe düştü menderes hışmından

Yavruları dağıldı zar hükmünden

Giden sağlar gel üstüne Kırşehir

 

Muşkara’nın yeni yeni yelinen

Feda oldun siyasetle kastınan

Arap için Arabistan yakılan

Yanan sağlar od üstüne Kırşehir

 

Yiten yitti kalan kaldı ar olsun

Dertli kullar ah eyledi oh olsun

Hakk nasib eder öcünü gün olsun

Yaman sağlar öc üstüne Kırşehir

 

Menderes, Menderes bihoş ademdir

Bir vakit gelir dünya can parendir

Koltuk veren halk imiş sayendir

Aman sağlar oy üstüne Kırşehir

 

Osman’ın adalet’te kar etmedi

İlçe olmaktan korkmayız denildi

Bölükbaşı muhtarımız seçildi

Saman sağlar köy üstüne Kırşehir

 

Vakit geldi tamam oldu azabın

Avanosla Hacıbektaş budağın

Elli yedi gelin gele mezatın

Duman sağlar al üstüne Kırşehir

 

Ahi kul ahmedim yaren yareli

Kır şehir oymakları bin pareli

Öte dursam beri gel der beyleri

Zaman sağlar kır üstüne Kırşehir

 

AÇIKLAMA: 1954 yılı Temmuz ayında Başbakan Menderes, ziyaret için geldiği Kırşehir’de, muhalif Bölükbaşı’nın ateşli konuşması üzerine, konuşma alanından (Bu günkü stad yeri -alan-) seçmenleri ile başlar üstünde ayrılarak, Kırşehir’e gelen bir Başbakanı seyircisiz ve yalnız bırakması üzerine çok kızar ve Ankara’ya döner dönmez çıkarttırdığı bir kanunla Kırşehir’i ilçe yapar ve eski ilçelerini de komşu vilayetlere dağıtır, Kırşehir’i de daha yeni il olmuş olan (şu anki adı Nevşehir olan) Muşkara’ya bağlar.

 

Bölükbaşı “Arap için Arabistan yanmaz” diye çok söylendi ise de yeterli çoğunluğu olmadığı için bir şey yapamadı. Menderes’in Adalet Bakanı Osman Çiçekdağı’da aslında Kırşehirli’ydi fakat onun da bir faydası olmadı. Nihayet üç yıl süren büyük üzentü ve muhalefet ve halkın kızgınlığı ile 1957 yılı temmuz ayında muhalefetteki İnönü’nün verdiği bir önergeyle tekrar il olsa da eski ilçelerinden avanos ve Hacıbektaş’ı tekrar geri almak kısmet olmadı.

Biz bu ağıtı bu acı için kaleme aldık ki bundan sonraki bir zamanda bu iki ilçeyi de geri almak mümkün olsun ve insanlar bunu doğru bilip gayretli olsunlar.

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

5 Şubat 2013
Okunma
bosluk

Bir yiğit (Varsağı)

Er olanlar meydan arar

Sual eyler gönül yoklar

Cümle alem melil bakar

Karar  kılar meydanlara

 

Yiğitler ölmez canınan

Gecinden versin elinen

Vefasız suna çulunan

Karar kılar meyanlara

 

Yiğit dini üzre ölür

Ahir döner nura tevir

Nice canı şerre okur

Karar kılar beyanlara

 

Yiğit olan yiğit ölmez

Namertlere sırrın açmaz

Arap atlı Burak sormaz

Karar kılar sarp dağllara

 

Varırsan var canın ile

Elleri gör neler diye

Ekmeğe tuz eker diye

Karar kılar sadıklara

 

Yiğit sever elden âri

Söz tutturur gülden gayri

Yiter canı canan eyri

Karar kılar güzellere

 

Yiğit yanar onbeşinde

Avcı keser dağ başında

Yari bekler su başında

Karar kılar ıraklara

 

Yörük dağı zalim eyler

İnci mercan yaşlar söyler

Nice gönül közde beler

Karar kılar ataşlara

 

Bir yiğide edep gerek

Hatır bilmek soylu emek

Erkan ile yola düşmek

Karar kılar gönüllere

 

Arif kullar sınar seni

Dağıtırlar şol bendini

Alçak otur gör kendini

Karar kılar meclislere

 

Nasihatım yiğit sana

Açma keme sırlar ola

Elden aşşa otur daha

Karar kılar nazarlara

 

El iki derse sen birin

Eyilik eyle her kimin

İncinme yıksa mihengin

Karar kılar hem kimlere

 

Muradım yiğitler kânı

Söyler ol sen doğru lafı

Seven bilir hikmet kaşı

Karar kılar hakikate

 

Ahi ahmed yiğit arar

Söz pınarı kullar yuyar

Alma alma döşler döğer

Karar kılar körpelere

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

3 Şubat 2013
Okunma
bosluk

Yörük gelini (Varsağı)

Pınar başı sıra güder

Allı gelin suya gider

Alma alma döşler döğer

Gelin senin adın nedir

 

Adım anmak kolay gelmez

Ele güne demek olmaz

Senin derdin derman olmaz

Aşık gülün adı nedir

 

Kaçar imiş yayla gülü

Naçar kalmış yaban oğlu

Seni sevmek aşkın kaşı

Gelin senin kokun nedir

 

Elvan elvan yaban oğlu

Kokum varmaz sana doğru

Lale sümbül gülü eğri

Aşık  senin neslin nedir

 

Türkmen desem babam  dalı

Yörük düşer anam kaşı

Yaylalarda otağ nazı

Gelin senin boynun nedir

 

Başım taşır baş üstüne

Sürme çeksem naz üstüne

Vur kılıcı boynum üste

Aşık senin baçın nedir

 

Kelle aldım senin içun

Selam saldım aşkın içun

Canım verdim canın içun

Gelin senin kastın nedir

 

Güle bülbül canan düşer

Dikeniyle kabul eder

Canın yetmez daha ister

Aşık senin varın nedir

 

Hüccetim kadıdan gayri

Beratım sendendir eyri

Silinmez levhtedir yazgı

Gelin senin derdin nedir

 

Derdi olan hem ben miyim

Yaylalarda eller neyim

Yar peşimde koşan suyum

Aşık senin dengin nedir

 

Aramadan bulmak olmaz

Su başında sarmak olmaz

Ağan duysun yormak olmaz

Gelin senin kulun nedir

 

Ağam gele dövülesin

Su başında sövülesin

Aşkım için kul olasın

Aşık senin canın nedir

 

Dövülürsem dövüleyim

Su başında sövüleyim

Aşkın  ile can vereyim

Gelin senin zorun nedir

 

Yaylalarda  onmadın mı

Soğuk sular içmedin mi

Güzel ile göçmedin mi

Aşık senin ahdin nedir

 

Yaylalara göçer olsam

Soğuk suyun içer olsam

Ben bu aşkı çeker olsam

Gelin senin yarin nedir

 

Yar üstüne yar seçerim

On şakiyi vur isterim

Daha yetmez can isterim

Aşık senin darın nedir

 

Şarktan garbe yol düzenim

Her geçenden baç isterim

Şu koynumda yun isterim

Gelin senin boyun nedir

 

Yaylalarda yaylaklarım

Yörükleyin boylanırım

Serv-i revan söylenirim

Aşık senin yolun nedir

 

Benim yolum doğru gider

Muhammed’e yakîn düşer

Eğri diyen doğru söyler

Gelin senin dinin nedir

 

Benim dinim sevmek ile

Seven ölmez canan diye

Hakk kamışı menem bile

Aşık senin ömrün nedir

 

Aşk uğruna yeldirirem

Gah ağlay gah güldürürem

Ölmeden de öldür görem

Gelin senin  zülfün nedir

 

Zülüf derler kına üzre

Aşık bağlar yari zülfe 

Saz çalarım tel tel güle

Aşık senin korkun nedir

 

Seni sevmek gönül cevri

Bulmaz ise can-ı aşkı

Yandı gitti ömür sazı

Gelin senin yolun nedir

 

Benim yolum gülden âri

Düşen çıkmaz belden âri

Adap erkan sabır varı

Aşık senin aşın nedir

 

Tarla tapan öküz  saban

Yele verdim dane harman

Üç avratlı eve sultan

Gelin senin yazgın nedir

 

Arşa çıkar laf atarsın

Levhe bakar bi kararsın

Üç avrada hor bakarsın

Aşık senin bahtın nedir

 

Kara bahtım güle döndü

Ömür sazım sana güldü

Vurgun yedim kalbim üstü

Gelin senin nazın nedir

 

Evlerinin önü marul

Sular akar şarıl şarıl

İlim bilmez kara cahil

Aşık senin sakin nedir

 

Aşkı içem sen yoluna

Ağıt kılam yağ od’ına

Sırıl sıklam gül dalına

Gelin senin sazın nedir

 

Yarin sazı duttan olur

Çala durmak dertten olur

Zülüflerim telden olur

Aşık senin zühdün nedir

 

Hay, La ilahe yoktur bes

Muhammed’e yol mukaddes

Nur içinde canlar havvas

Gelin senin halin nedir

 

Karar etsem cahil derler 

Üçe varsam zalim gözler

Sen yanında sultan eyler

Aşık senin yazgın nedir

 

Yaza yaza yazgı yazar

Sen istersen katlı düşer

Üç avradı sultan büker

Gelin senin arzun nedir

 

Güllü gelin boylar adım

Yarelendi gülüm dalım

Şu aşığa yaz muradım

Aşık senin kârın nedir

 

 Aşık ahmed yandı bu kez

Gülüm dedi körpe yagaz

Can cananda öldüğü  yaz

Gelin senin aşık nedir.

 

 

Not: VARSAĞ    Özel bir ezgiyle söylenen koşmaya denir.  Önce Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkleri tarafından söylendiği için bu adla  anılır. Semâiye benzer. Hece ölçüsünün en çok sekizli kalıbıyla yazılır. 4+4  duraklı veya duraksız olur. Kafiye şeması şöyledir: Xaxa bbba  ccca.

 

Semâiden ezgi  yönüyle ayrılır. Varsağı yiğitçe bir havayla okunur. Çokluk içinde “bre”, “hey”,  “hey gidi”, gibi ünlemler yer alır. Bu ünlemlerin bulunmadığı varsağılar  ezgisiyle fark edilir. Güney  Anadolu’da Maraş’tan Mersin’e kadar uzayan bölgede yaşayan Varsak Türkleri,  Selçuklular zamanında Anadolu’ya yerleşmişlerdi. Varsağı, Varsak Türkleri’nin  kendilerine özgü bir ezgiyle söyledikleri türkü biçimidir. Halk edebiyatında en çok varsağı söyleyen aşık, Karacaoğlan’dır.

 

 

 

 

 aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

 

22 Ocak 2013
Okunma
bosluk

Aşkın yeli (Varsağı)

Yörü bre yaren ağa

Senden âlâ yar olma mı?

Kışda yaylayan güzelin

Yanakları al olma mı?

 

Yaren kalbi çifte çotar

Her birinde güller biter

Bir yiğide iki düşer

Birin seven del’olma mı?

 

Yürek düşer bir zalime

Allar giyer el gördüye

Selam saldım nazlı yare

Ayrı düşmek zül’olma mı?

 

Yollar ince uzun gider

Uzun diye seven nider

Bahar gelmiş yazı geçer

Güzleyince bir olma mı?

 

Bugün yari düşte gördüm

Gördüm amma hayra yordum

Varıp güzellere sordum

Onbeşinde yar olma mı?

 

Hey ağalar zorlu beyler

Otağ kurmuş Yörük kızlar

Öteden sırnaşır canlar

Ayrılanlar bir olma mı?

 

Ben seni sevdim seveli

Alı mordan yar seçeli

Bahasıdır can vereli

Bencileyin kul olma mı?

 

Başı duman zorlu dağlar

Yaylasında kızlar eyler

Yarden ayrı düşen kullar

Yanıp yanıp kül olma mı?

 

Yarim giyer al yemeni

Kemha sarar gül bedeni

Emen bilir şol lebleri

Ölüp ölüp sorulma mı ?

 

Onbeşinde bir yar sevdim

Turnalarla selam saldım

Mah yüzünü huri sandım

Nur içinde sevilme mi?

 

Gül dikensiz olmaz imiş

Bülbül güle canan olmuş

Benim yarim can istemiş

Yar deyip de geçilme mi?

 

Ölmeden bir dem sürmedim

Kara toprak ben ölmedim

Öldüm öldüm de yitmedim

Aşk içinde yelinme mi?

 

Aşık Ahmet yanar imiş

İman kaşı aşka düşmüş

Muhammed’li yolda ölmüş

Hakk yanında kul olma mı?

 

 

Not: VARSAĞ    Özel bir ezgiyle söylenen koşmaya denir.  Önce Güney Anadolu’da yaşayan Varsak Türkleri tarafından söylendiği için bu adla  anılır. Semâiye benzer. Hece ölçüsünün en çok sekizli kalıbıyla yazılır. 4+4  duraklı veya duraksız olur. Kafiye şeması şöyledir: Xaxa bbba  ccca.

Semâiden ezgi  yönüyle ayrılır. Varsağı yiğitçe bir havayla okunur. Çokluk içinde “bre”, “hey”,  “hey gidi”, gibi ünlemler yer alır. Bu ünlemlerin bulunmadığı varsağılar  ezgisiyle fark edilir. Güney  Anadolu’da Maraş’tan Mersin’e kadar uzayan bölgede yaşayan Varsak Türkleri,  Selçuklular zamanında Anadolu’ya yerleşmişlerdi. Varsağı, Varsak Türkleri’nin  kendilerine özgü bir ezgiyle söyledikleri türkü biçimidir. Halk edebiyatında en çok varsağı söyleyen aşık, Karacaoğlan’dır. 

 

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur

 

20 Ocak 2013
Okunma
bosluk

Kara gözlüm (Koşma)

Aşık oldum ben bir kara gözlüye

Allar içinde gülüm fistan giyer

Dağa taşa sala verdim duymaya

Eller içinde gülüm kemha giyer

 

Beni görünce yar gülüp durmaya

Aklım aldırıp divane kılmaya

Bizden geçip de ellere sormaya

Kimler içinde gülüm yelden giyer

 

Şu kara kaşlarda kaldı nazarım

Uğrun uğrun sevmek imiş sanatım

Kazman benim su başına mezarım

Kullar içinde gülüm arştan giyer

 

Güzel seninle bir gece yatalım

Yatalım da ah u zarım alalım

Ol günahı bir tövbeye satalım

Haller içinde gülüm nurdan giyer

 

Hakk’a bakan yollar çamur olmaya

Çekemem kahrını bağrım delmeye

Arada bir habarını almaya

Nazlar içinde gülüm boydan giyer

 

Irak derler kırşehir’in elinden

Köprüsü yok geçemeyiz selinden

Menevşe yaylanın güzel belinden

Canlar içinde gülüm tezden giyer

 

Kömür gözlüm ben bu elden gidersem

Eller alır seni ırak düşersem

Yad illerde senin gibi bulamam

Beller içinde gülüm dertten giyer

 

Dara çekmez dara çekmez ne fayda

Merhamet kalmadı zenginde beyde

Muhanetin kol gezdiği şu yerde

Şerler içinde gülüm Hakk’tan giyer

 

Bülbül öter er baharda gül içun

Kırmızı gül gonca açar aşk içun

Yarın söyler körpe kuzu can içun

Sazlar içinde gülüm sözden giyer

 

Ey şu yüğseğin soyu avcı mısın

Derin gölde süzülür  ördek misin

Yufka yürekten sızan ağıt mısın

Sağlar içinde gülüm haydan giyer

 

Aşk değil mi ki derdi derde katan

Mecnun eyleyip de çöllere salan

Şirinde Ferhat oldum dağlar delem

Aşklar içinde gülüm candan giyer

 

Yakıp da yandırma beni yaradan

Arşdan aşırıp ingine düşüren

Tatlı cana azraili gönderen

Donlar içinde gülüm akdan giyer

 

Ahi kul ahmedin bitmez günahı

Tövbe kesmez azab yetmez gümanı

Yarden ayrı kalır onmaz cihanı

Canlar içinde gülüm benden giyer

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.

 

4 Ocak 2013
Okunma
bosluk

Gel şöyle sarılak (Koşma)

Ala gözlerine kurban olduğum

Gel şöyle sarılak boydan seninle

Gerdan kırıp zülfün telin saldığım

Gel şöyle sarılak  tenden seninle

 

Sever oldum onbeşinde gül gibi

Sala verir el aleme dal gibi

Caymaz gözüm mihengine hal gibi

Gel şöyle sarılak nazdan seninle

 

Bir hal olmuş başa gelen çekilir

Onbeşinde güzel deyu öpülür

Koç yiğitler sunasına sarılır

Gel şöyle yumuşak lebden seninle

 

Dostu olan dost yoluna bakınır

Güzel sevmek yiğit harcı sayılır

Niza olmaz güzel şavkı öldürür

Gel şöyle öpüşek gülden seninle

 

Söyle güzellerin mahı mısın sen

Gözleri dumanlı kuğu musun sen

Al kuşakla  cana   deva mısın sen

Gel şöyle dolanak belden seninle

 

Zülfünün tellerine dolansaydım

Gürzünen hisarını bir yıksaydım

Bahası cana mı canan olsaydım

Gel şöyle değişek candan seninle

 

Güzel, baban duyar seni öldürür

Baha bilmez beşbin deyu tutturur

Beyden geçtim hünkâr kadı bildirir

Gel şöyle ölçüşek haydan seninle

 

Yağız atla kaçırsam gülüm seni

Karlı dağlar aşarım Ferhat gibi

Sen bende ben sende can cana hani

Gel şöyle katışak candan seninle

 

Severim güzeli nazlı olursa

Beli ince boyu dallı usulsa

Çotarım dördün cariyem sayılsa

Gel şöyle bilişek yaddan sizinle

 

Güzel sana düştü kavli kararım

Yüce dağlar yoktur size zararım

Pınardı gözdü sunamı ararım

Gel şöyle sevişek gözden seninle

 

Pazar edemedim zilli yar ile

Sardı beni cilve ile naz ile

Mehlem olmaz bir yarelik söz ile

Gel şöyle yatışak koldan seninle

 

Bir selam geldi de ala gözlüden

Ölür isem eğer ben bu yareden

Namazım kılsın da gitsin evvelden

Şöyle bir ayrılak Hakk’tan seninle

 

Ahi kul ahmedim bağlar bozarım

Akıl ahlak ile kullar yazarım

Kaç güzeli sevdi isem meramım

Gel şöyle sevişek kuldan seninle

 

 

Aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.

25 Aralık 2012
Okunma
bosluk

Aşık Paşa’ya III

“aşık iş bu öğüdü ilkin sen al”

“Bu öğütten olmasun gönlün melal”*

 

Kuran bilmek marifettir alemde

Niceler  yükselir aşkın deminde

 

Dersimiz Kuran ola hem batından

Cümleye davet saldık biz hattından

 

Nice evliya sohbete yanaşık

Halkı yaran kılıp cehli yıkadık*

 

Hangi ismi Divan-ı aşk eyledin

Paşa’yla Divan-ı Aşık boyladın

 

Failatün failatün failün

Aşığa lisan oldu hem yazdığın*

 

Garip-name dedi kendi garipten

Onbin alyıyüz onüç beyt kerpiçten*

 

Tevhid, münacat ve övgü nebiye

Dört halife karar eyler ümmiye*

 

Elvan çelebi eydur kim oğuldan

Menakıb-ül Kutsiyye der  babadan

 

Kerîm-i Rahim’den gönlüne ağdı

Faslı hitap kim düştü ondur babı

 

On hikaye etti her bir babını

İbretten hikmete yazdı sıdkını

 

Kimini zahirden ayan eyledi

Bendini batından revan eyledi

 

İlimdir esrar ile kaf eyleye*

Düşümdür envâr ile nun ekleye*

 

İlmi ledün olmadan yakîn düşmez

Yakîne menzil dilde kudret düşmez

 

Bu kitabı dil ile esrar kıldı

Can ile canan aşkı mesrur kıldı

 

Beyan olmaz beyan olmaz cahile

Derya sığmaz hod bardağa cehlile 

 

Garip’ten nice acaip hikmetler

Aşık’ın sanatı gözde ziynetler

 

Aleme giryan oldu bu ibretler

Ademe püryan oldu bu hikmetler

 

Yere düştü ad ile oldı bir kitap

Garip dedi ad ile on türlü bab

 

Her babta on destan çarha verirdi

Şerh eyleye kıyl-ü kal dehre verirdi

 

Cümle ilim bu kitapta derc oldu

Hem cevahir sarf edip de harc oldu

 

Ey ilmi ledün sultanı gel beri

Kaç nefes eyledin gayri öl beri*

 

İş bu alemi ibret dolu gördü

Adem-i hali hikmet dolu gördü

 

Kur’an da meth eyler nazarın Allah

On kez öğer imiş dostların Allah 

 

Zül Celaldir dostların öğmek eyler

Ve dahi düşmanlara söğmek diler

 

Nice fakirle on hamamda yundu

Fakir hakkı ondabir öşru sundu

 

Evamir-i aşare Musa söyler

Musa kim Rabb’inden on emir eyler

 

Hem Muhammed on çağırdı ademi

Bir ağaç altında aldı biatı

 

Miskin ola anılmaya nameden

Ad eyle sen varlık içun yareden

 

Devlet ol devlet ol adla baki ol

Rahmet pınarı ol adla saki ol

 

Hakk nasib eyledi gönül şavkından

Semadan arza söyler aşk halından

 

Türk dili bilinmez idi elinden

Söylendi Türk dili ma’ni yolundan

 

Türkler içun yazdı mahrum olmaya

Öz dilinde Hakk’ta karar eyleye*

 

Yüz destan ile tamama erişti

Kitab-ı hatm ile karar yetişti

 

Bin üç yüz otuz idi bu hıtama

Ol kitaba çifte hicret denk ola*

 

Bu kitabı te’lif eyledi aşık*

Türkçeyle bezedi ruhu yanaşık

 

Katre bilmez deryaya kim kavuşur

Zerre düşmez aşığa gün eyleşir

 

Deryadan içtiğin bardak kânıdır

Yüzbin bardak dök içtiğin aynıdır

 

Nice söyledin sevdiğin aşk halde olmak

Aşk’da mecnun hoddır aşk yerde olmak

 

Aşka kul olmayan yoktur alemde

Alemi aşk yaratır kul alemde*

 

Çalab’ın kudret elinden gelirmiş

Gelmek de ne nakşı türlü bünyadmış

 

Yoktan oldu varlık dahi garkolmuş

Dün-ü gün garb-ı şark karar etmezmiş

 

Her savaşta Aşık vuruşur imiş*

Aşık’a duadır ümmet  kaşıymış

 

Annesi bulundu nice hal üzre

Terek düzeltir dedem evi içre*

 

Nice adem sülbünden indi belli

Galip abi yitti Recep’ten belli*

 

Ecel oku kavi durur elaman

Ne sultan kodı ne nebi vayaman

 

Vakt erişti tamam oldı zamanı

Altmış üçtür cihan içre semanı*

 

Bin üç yüz otuz iki idi saat

Latif üzre canın verdi vü rahat

 

Bir ahir ademe görünür  anda

Aşık paşa anılır can boğazda*

 

Kim dahi derman ararsa Aşık’tan

Dua ve amelle yol bula ışktan*

 

Uzaktan dua etmek de ne ola

Yakın gele yakîn olan bu Aşka*

 

Bir ahi ahmed yar olmuş gönülden

Bu gönlü ihya etmiş kul elinden*

 

Yazıp düzdük  marifetten sayıldı

Tasdik etmek ol Paşa’nın kânıydı*

 

Her kim amel eylerse yazımızla

Vacip ola hem şefaat darıyla*

 

Bize dahi verildi paşa’dan el*

Elin yüzün yuya can diyen kel

 

Kul ahmed dahi gel ümmet kaşından

Ağıt düzer Muhammed  darından

 

 Hıtama erişti bu beyitler hem

Aşık’a Paşa ekledik gönül hem

-——-son————–

* lı yerlerde sırlar vardır

( H. 1434)

 

 

Not: bu yazılanlar Aşık Paşa Hazretleri tarafından tecelli edilerek herhangi bir yanlışlığın olmadığı, kendisi hakkında doğru şeyler söylendiği bize ifade edilmiş ve bazı ikramlarda da bulunmuştur. 

 

 AŞIK PAŞA:

1272 de Arapkir’de (Kırşehir) doğup 1332 de vefat eden bu zat, büyük şeyhlerden olup zaviye kurmuş ve ilim yaymıştır. Osman Bey’in söğütteki hutbesine katılmış ve Kırşehirin Osmanlı topraklarına katılmasında rol oynamış ve Kırşehir Beyliği verlmiştir Osman Bey tarafından.. Orhan beyle de bağı vardır. Osmanlı askerinin nasıl yapılanması konusunda da Şeyh Edebali ile birlikte katkıları vardır. baba İshak isyanına katılmamış, ancak babasının müridi baba ishak diye babası muhlis paşa kellesini vermiştir.

En önemli eseri GARİP-NAME’DİR. o dönemde herkesin farsça edebiyatı ve resmi yazışmayı, arapçayı ise ilim dilinde kullandığı ve aktarma tercümeler yaptığı bir dönemde tamamiyle özgün ve tercümesiz 10 613 beytlik “failatün failatün failün” kalıbıyla yazdığı TÜRKÇE eser vermiştir.. içinde dinin ve hayatın içinden her şeyi koymuş, dil hakkında da gramer oluşturup kuralları geliştirerek kelimeler üretmiştir. şu sözler o dönemler için ne kadar ilginçtir:

 

Türk diline kimesne bakmaz idi

Türklere hergiz gönül akmaz idi

 

Türk dahi bilmez idi ol dilleri 

İnce yolu ol ulu menzilleri

 

sevgili okurlar, bu zatın yaklaşık 15 yıl önce annesinin mahalle içinde kaybolmuş mezarı dedemin (annemin babası) aşıkpaşa mahallesindeki evinin bahçesine sıkışmış idi. anneannem gilde bu kadın evin mutfağına gelir ve tereklerdeki bakır kaplar düzeltirmiş. anneannem de onu gündüz gözüne görürmüş. bir gün eve gelin gelmiş. geline de görününce gelin korkudan hayalet var diye kaçmış. anneannem gelip şöyle demiş. “bak demiş gelin senden korkuyor. artık gözükme olmaz mı” deyince bir daha görünmemiş. 

Daha sonra biz o zamanki belediye başkanıyla görüştük ve Aşık Paşa’nın türbesinin arkasına defnini sağladık.

İkinci tespitimiz onun yaşayan akrabaları ile ilgili oldu. Kırşehirde vefat eden arzuhalci Galip Gökçınar abimizle halen yaşayan ve 35 islami eseri olan Recep Okatan abimiz. 

Bu üç yazının doğruluğunu bu zat bize doğrulamış ve tasdik etmiştir. ikram olarak da aşağıdaki sırrı bize biiznillah vermiştir.

 

 

aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur.

 

 

6 Aralık 2012
Okunma
bosluk

Notice: Undefined variable: pagingMiddleString in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/plugins/wp-page-numbers/wp-page-numbers.php on line 222
kırşehir Son Yazılar FriendFeed

Son Yorumlar


Notice: Undefined variable: pre_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 20

Notice: Undefined variable: post_HTML in /home/ahisicom/domains/ahikirsehir.com/public_html/wp-content/themes/seohocasiv2/sidebar.php on line 26
cami alttan ısıtma
halı altı ısıtma
cami ısıtma
cami ısıtma