aşağıdaki öğütler her iki velinin karma öğütleri olarak tarafımızdan oluşturulmuştur.
OKU (her yerde her şeyi, hep oku sonuç çıkar, ne okuduğunu anla. Allah aptalları sevmez, onun için akıllı ol. akıllı olmak için okuyarak cehalet pisliğini gider. akıl, uzak olan ahireti düşününce ancak güzel davranır. ahiret imanı olmayanın güzel ahlaklı olması zordur. şehit bile karşılığında huri ister. karşılıksız güzelliği sadece havvaslar yapar )
BİLDİKLERİNLE AMEL ET (Bilmediğini bırak, ama öğrenmeye devam et, atalarının dinini bırak. dine yeni gelmiş gibi, Kuran yeni inmiş gibi, Allah konuşuyor gibi, Cebrail söylüyor gibi, Muhammed as uyguluyor gibibir aşık Allah’a aşık olmuş gibi Kuran dinle, sakın ölü gibi olma, amelinin niyetini sevaba değil Allahın muhabbet ve rızasına yönelt.)
İNSAN OL, SAMİMİ OL, ADİL OL (iyilikten önce adalet ediniz. Örneğin yarı yola kadar oturup daha sonra ayağa kalkmak adalettir. Siz önce bir kalkın. Yaşlıya yer vermeğe gerek kalmaz o zaman)
SIR TUT (Özelinizi paylaşmayın. En önemli sır budur.ve kötü zamanda karşınıza çıkar, günahlarınızı da anlatmayın affolmuşken tekrar yüklenirsiniz)
SU-İ ZAN DA İSABET EDECEĞİNE, HÜSN-Ü ZAN DA YANIL (bilmediğin bir şeyde iyi niyetli tahmin yapmak zorundasın. Veya bilmiyorum de. Bu sizi kırk beladan kurtarır)
ELİN KAPIN SOFRAN AÇIK OLSUN (Biraz ahlaklı AHİ ol ki ahretin mamur olsun)
DİLİNE SAHİP OL (belanın büyüğü buradan gelir, sahip olmak daha önce nefsi hastalıkları ıslah etmeye bakar, riyakar bir adamın dilini tutması asla mümkün olmaz. Edep te susma kapısından konuşma kapısına geçilir.)
İNCİNSENDE İNCİTME
Aşık der incidenden
İncinme incidenden
Kemalde noksan imiş
İncinen incidenden (Alvarlı efe)
HER NE ARARSAN KENDİNDE ARA (hazineyi de kabahati de kendinde ara. Kadere TAŞ ATMA. Allaha değer sonra. )
DAĞITAN DEĞİL, TOPARLAYAN OL (Kalabalıklara iltifat etme, sadıklar sakin yerlerde olur. Onları nezih yerlerde ara. Onların yanında toplayan olabilirsin)
DENGE VE DÜZEN TUTTURAN OL (Allahın koyduğu mizanı bozma. Her şey bir denge ve düzen üzerine yaratıldı. İnsanın taşıyacağı şeyler bellidir. Bunu aşma. Düzen bir kurgudur. Bunu güzellik üzerine kur. O zaman ayakta durur
BOŞA DEĞİL, DOLUYA BAK (insanlarda kusur arama, kusur arayan Allah’ta da kusur arar. Bu Kuran’da da Allah’ın emri budur. Bu tavır size sevgi akışınıda sağlar. İnsanlar boşa bakanları sevmez)
GÜLER YÜZLÜ, TATLI DİLLİ OL (işin özü güzel ahlaklı ol. Bu peygamber ahlakıdır. Bir de bizim –aşık- ahlakımızdır.
DAİMA HAK SÖYLE, GÜZEL AHLAKLI OL (hakk söylemiyorsanız bari SUSUNUZ. Güzel ahlak sahibi olanlar cennette Allah rızası üzere en iyi yerde Muhammed’e as komşu olurlar.
AFFEDİCİ OL, SABIRLI OL, TEVAZU SAHİBİ OL (Affetmek bir kişiliktir. Edinmeyen yapamaz. İnsanlıktır. Allah’ım çok merhametli olma babam namaz kılmayacak sonra. Sabır kanaatle beraber yürür. Kanaatsizlerin sabrettiği görülmemiştir. Tevazu da kanaatle yürür. Yokluğa sabır kişiyi tevazuya iter. fakirin kibrini Allah sevmez.)
Dağlar (Koşma)
Başına sarar buğulu dumanı
Kaşına çekermiş karını dağlar
Döşüme söyler tövbesiz gümanı
Günaha yazarmış bahayı dağlar
Yörük yaylasında yar yaylakladım
Şart eyledi bey tuza çuvalladım
Ar eyledim elden can pazarladım
Canıma yazarmış bahayı dağlar
Yağmurun bitmezmiş ağıt sayarım
Yel estikçe rayihalar kokarım
Lale sümbül gül bülbülüm öterim
Derdime yazarmış bahayı dağlar
Yağız ata bindim vurdum dağlara
Çifte suna sardım çöğ kucağıma
On gardaşı mavzer saldı sırtıma
Kurşuna yazarmış bahayı dağlar
Bağlarını anam babam işlesin
Yaylalarda nazlı yarim boylasın
Bir cerene sadak saldım düşmesin
Nasibe yazarmış bahayı dağlar
Yükseğin erişilmez ne zalımsın
Eteğin yarime yurt hoş çemensin
Söylenir Kuran’da yürür kazıksın
Kelama yazarmış bahayı dağlar
Bağrında kimler yatar aşk neferi
Şirin için Ferhat deler dağları
İman olmasaydı naçar dağlayı
Allah’a yazarmış bahayı dağlar
Benden selam eylen kaşı kemane
Kaçıp kaçıp yüreğimi döyene
Yükseklerde otağ kurmuş gelele
Canıma yazarmış bahayı dağlar
Erenler söyleyin biz de bilelim
Gönül düşen yar el olmaz belalım
Kelamı kadim der güzel sevelim
Aşığa yazarmış bahayı dağlar
Kışın bürün yazın aç perçemini
Güzeller suyundan içer nazlarını
Koç yiğitler su başında sunasını
Kaşına yazarmış bahayı dağlar
Efelerin yurdu musun yüksekte
Kaç kızanla bekler oldun Belek’te
Haraç salmış zalimlere dölekte
Ödüne yazarmış bahayı dağlar
Gider de yol üstüne otururum
Şeytan’la bazar eyler bölüşürüm
Saf kulu Hakk’a çeler sekinetim
Kafire yazarmış bahayı dağlar
ahi kul ahmed de ölse ölünür
Sevda bir ateştir dağla ölçülür
Aşk-ı iman yeldirdiğim kaşıdır
Kalbime yazarmış bahayı dağlar
AÇIKLAMA:
2. KITA kaz dağlarında geçen bir efsaneyi anlatır. Bir oğlan bir Yörük kızına aşık olmuştur. Yörük beyleri oğlana şart koşarlar. Derler ki ovadan yaylaya bir çuval kaya tuzunu yarım günde çıkarırsan sana kızı veririz derler. Oğlan yarı yolda sırtını kesip terle tuzun yakmasıyla çöker kalır. Kız, buna kızar ve çuvalı çat çat yukarı çıkarır beylerin önüne atar. Oğlan süklüm püklüm gelince tuz yoksa kız da yok derler. Oğlan geriye döner ve
aşağılarda bir ağaca kendi,ni asar. Kız peşinden gelse de öldüğünü görünce onu indirir ve bir mezara koyar duasını da yapar. Sonra yakındaki bir yerde olan krater gölüne yavaş yavaş girer ve gözden kaybolur.
-karın kaşa çekilmesi:karların eriyerek en tepede kalması
-şart: yörükler kız isteyen yiğite ağır şartlar koşarlar.
-tuza çuvallamak: tuz çuvalını ovadan yaylaya belli bir vakitte çıkaramadığı için çuvallamış, yani şartı yerine getirememiş oluyor.
-ar eylemek: bu mahcubiyetten utanmak
-can pazarlamak: şartı yapamayınca yayladan ayrılıp yarinin ve herkesin yanında ve yarinden umutsuz kaldığı için intihar edip canını karşılık olarak vermek. (bunun filmi yapıldı, Türkan Şoray oynadı-yer Toroslar- Yörük yaylaları genellikle oralardadır.- ayrıca annem de yörüktür)
-mavzer: Çanakkale’de de kullanılan koldan sürmeli tek tek atan uzun harp silahı.
-sadak: içinde ok bulunan yuvarlak kutu.sırtta takılır.
-Dağların Kuran’da yürümesi ve yeryüzüne sağlamlık için kazık oldukları iki ayrı ayette yazılıdır (en doğruyu Allah bilir)
-kelam: Kuran sözüne denir.
-Ferhat gerçekten imanla dağları delmiştir. Kırşehirdeki kaleyi de bu kardeşiniz boydan boya delmişti – Batıdan doğuya doğru- Allahü alem- Bunun anlamını şöyle yorumladı bu fakir: zikir üç türlüdür. 1- dil ile zikir 2- Kalp ile zikir 3- Amele, işe, ahlaka, harekete dönüşmüş zikir.. işte bunlardan üçüncüsünü yapamazsanız düşman başınıza bombayı yağdırır durur. bu zikir her türlü ilerlemeyi ifade eder. işte bize iman gücümüzün çok güçlü olduğu bir dönemde (sanırım 1995′ten sonraydı) nasib edilen bu güzel olaydan, ”delmeyi” bir harekete dönüşmüş zikir, batıdan doğuya doğru olmasını ise Batı’nın tekniğini ele geçirmeyi, tekniğini almanın mesajı olarak algıladık. ancak bunun içinde laiklik ve benzeri sosyal kanunlar yoktu. sonuç ise: imanla bu iş olduğuna göre İSLAMLA BATININ TEKNİĞİNİ ALINIZ OLARAK ALGILADIK bu olağanüstü nasibi.
Aynı konuda Sultan I. Abdülmecid bir yabancı heykeltraşa bir heykel siparişi verir ve bunu yüksek bir kaide üzerinde İskenderun’a yönü Doğudan (arkası) Batıya (önü) olmak üzere planlamıştır. Yani Doğu olarak biz, siz Batı’yı aydınlattık demek istemiştir aslında..Fakat ömrü vefa yetmeyip de ölünce yarısı tamamlanıp parası da ödenmeyince heykeltraş tutar Amerika’lılarla anlaşır ve tamamlayıp onlara satar. heykel oldukça büyüktür ve gemi ile Amerika’ya, New York’a götürülüp Osmanlı’da I Abdülmecid’in düşüncesinin aksine, arkası Batıya önü doğuya olmak üzere dikilir. bunun anlamı Doğu bizi aydınlatmadı, biz batı olarak doğuyu aydınlattık demek istemişlerdir böylece. ve o heykel bugün New York’ta dikili olan HÜRRİYET HEYKELİDİR. bu heykel dava edilerek Amerika’dan alınabilir kanaatindeyim. itiraz edebilecek resmi veya özel şahıslara duyurulur…
-dağla ölçülür: sözünde iki anlam vardır. birici mana hakiki dağ olup, yüksekliğin verdiği zorlukla sevdanın ölçülmesi olduğu gibi ikinci manası: dağlamak, ateşle dağlamak kastedilmiştir.
- bu şiir en çok sevdiğim duygulu şiirlerimden bir tanesidir, lütfen az bir önem atfetmeyiniz. Efelerden Yörüklere, Yörüklerden haççeme kadar oldukça geniş bir aşk yelpazesini bağrında yeşertmeyi amaç edinir. Bu şiirle dahi ağlamayan gözler katı kalplerin sebebidir. Katı kalplerin sevki günahadır. Günaha giren kalplerden aşk ve merhamet ve iyilik sadır olmaz. Onun için bu şiiri YUFKA yürekliler okusun lütfen. Yani herkes bakar bu şiire lakin iyiler görür-okur kitap gibi.
aşık ahi kul ahmed çaldı söyledi.
Suya gider nazlı gelin hoş gelin
Bakracı da salla salla boş gelin
Sana yandım sana yandım yakıldım
Altunu da akçe akçe say gelin
Sarı çiçek çiğdem açmış nazınan
Kırmızı gül gonca açmış yazınan
Alam seni düğün dernek sazınan
Yarini de oyna oyna seç gelin
Sevdana düşeli sekiz yıl oldu
Kerem eyle sevdiğim hazan oldu
Dağlar perçemini kaşına yazdı
Bahtını da yaza yaza seç gelin
Hele bir yol yanaşsam algına
Tebdil gerekir bakracı güzele
Türküler yaylakladım boylarına
Zülfünü de sala sala geç gelin
Ağu mu içirdin divane ettin
Aşığa saymadın yabana verdin
Dilerim Allah’tan koynuna yazdın
Yiğiti de ölçe ölçe seç gelin
Şu dağları dolanırım geline
Altun akçe takıştırır koluna
Ben bir şahan olsam çöksem dalına
Halleri de uça uça geç gelin
Bir gül olsan da dalımda sallansan
Terzi biçesin de gömleğim olsan
Öle dursam da bir Yasin okusan
Namazı da aşkın aşkın kıl gelin
Seni ben severim de alem içun
Zemheride açılan güller içun
Zalim bakışlara düşmüş can içun
Benleri de saya saya naz gelin
Sallanı sallanı gelir pınardan
Bakraç ister gözü göğnü bakırdan
Sen bir ucu ben bir ucu hayattan
Elleri de tuta tuta ölç gelin
Güzel seni saydım yeşil ördeğe
Seyfe midir seni süzgün uçmağa
Gelin senle girsem nice gerdeğe
Canları da kata kata öl gelin
Ela göze sürme çeker nazeyler
Yare bilmez gönül şavkı haleyler
Gelin sana beş bin veren azeyler
Kendini de gökçe gökçe tart gelin
Güzel seni sevdim güzden seveli
Dağlar çekermiş al beyaz perçemi
Yolum uğrasa da emsem lebleri
Koynuna da ala ala yak gelin
Ağu içtim yarin narin elinden
Zulme varır gayri ince belinden
Sen bir ayrı ben bir ayrı sazından
Aşkını da lime lime et gelin
Ayağına giyer allı yemeni
Yeşiller içinde ipek şalları
Ben bir turna olsam sen bir selamı
Yarine de nazlı nazlı ver gelin
Ben bir ahi olsam ahmed kaşından
Güzel mayil olam gönül sazından
Yazlı kışlı ömür ister kulundan
Ahiri de yite yite vay gelin
bazı bilinmeyebilecek kelimeler:
bakraç: su veya yoğurt çalmaya uygun bakır kap
sekiz yıl: ahi kul ahmedin gerçek sevgilisi ile aşk sürdürdüğü süre
algın: çekici, çok güzel
tebdil: tanınmamak için elbise değiştirmek
namazı aşkın kılmak: namazda ihlas dolayısıyla kendini kaybedip çok yükseklere erişmek.
zemheri: eski takvimde en soğuk aya verilen isim. ocağın yarısı ile şubatın ysarısına tekabül eder.
hayattan: bakraç ortada tek kulp olmasına rağmen bunu iki kişi tutar. işte bakraç gibi hayatın da eş ile beraber tutulması gerektiği vurgulanıyor. güğüm ise tek kulplu olup hayatı tek kişinin yüklenmesini ifade ettiği için bakraça kinaye olarak konuşulur.
seyfe: kırşehirde bir göl olup derinliği iki metreyi geçmediği için turnaların mekanıdır. çünkü turnalar derin yerde yemlenemezler.
gökçe gökçe:ilgili kıtada önce “gelin sana beş bin veren az eyler” sözünün arkasından gelmesi gökçenin maddiyattan farklı olduğunu söyleniyor. buna göre gökçenin manevi bir değer olması gerekiyor. örneğin gelinin güler yüzlü olması bir gökçeliktir. tatlı dilli olması, yumuş-söz- tutar olması gibi ahlaki bütün şeyler bir gökçeliktir denilebilir.
lebleri: gelinin göğüsleri
—————————–
Not: Her kim bu sitede yer alan islami bir emirle amel ederse; o kişiye duamız vacip olmuştur. Şifa bulur veya işi olur ve imanla göçer ve ahirette şefaatimiz vacip olur bi iznillah. İlgili ( Derdi olan…) yazısını okuyunuz lütfen…
aşık ahi kul ahmede yazmak nasib olmuştur
Evvel bahar ermeyince
Kırmızı gül açmaz imiş
Kırmızı gül açmayınca
Gonca diye kokmaz imiş
Bahar baçı güller imiş
Gül bahayı aşk eylemiş
Aşkın sazı bülbül ötmüş
Bülbül gülsüz yatmaz imiş
Kır çiçekli ala dağlar
Lale sümbül çiğdem eğler
Yazıdaki oğlak söyler
Cana bülbül ayvaz imiş
Bülbül güle aşık imiş
Aşık ne ki ölür imiş
Ölmeden evvel ölseymiş
İnsan oğlu ölmez imiş
Gül bahardan azad imiş
Evvel nazar gonca imiş
Gonca Hakk’ın fehmi imiş
Fehme eren yanmaz imiş
Er baharda bağım gülşen
Gül dedimse kastım aşktan
Bülbül kimmiş benim canan
Canın sunan ölmez imiş
aşık ahi kul ahmed’e nasibtir
Bu şiir ve bu ilk bestem 6 sene sevip de alamadığım HATİCE sultanadır.
İşte o mahmur gözü ele kaptırdığımın resmidir. 34 senedir yanarım…
Benden selam olsun kara gözlüme
Selvi boylu uzar gider dalolur
Yardan ayrı kalan kara düşüne
Döner gider mahmur gözü elalır
Bir selamın alsam bahar dalına
On gardaşın gelse nice zoruna
Yenem dedim yenemedim göğnüme
Düşer gider zülfün teli bağolur
Allar geymiş harelere bürünmüş
Sarraf bilir altun akçe donanmış
Nazlı nazlı kaç yiğidi yıkarmış
Döşer gider yaram üzre derdolur
Dağlar çiçek açmış çiğdem zikreder
Yollar uzun yarden öçtüm pekuzar
Kurban olam senden esen rüzigar
Sarar gider yarden bana şalolur
Bir selamına kırk avrat boşasam
Kırkını da sana köle eylesem
Gönül kasrı padişahın kulolsam
Serer gider altun akçe zeb’lolur
Seher yeli yare yakın esersin
Gülden âri çav da gel yar kokarsın
Bahar dalı nazlı olur üşürsün
Açar gider çiçek yare başolur
Bazârımı kurdum adım bezirgan
Gönüllere erdim yoğum hazırdan
Varsa da yoksa da satam yareden
Satar gider varı yoğu aşkolur
Aşığam aşık aşka yar benolim
Aldırdım aklımı yare delolim
Yar ile sohbetim şeker balolim
İçer gider aşkın tadı nazolur
Aşk bu, bir iner bir çıkarmış arşa
Yar bu, bir şerbet bir ağuymuş ferşe
Bu bir hal imiş her seherle döşe
Yakar gider ehli hali cezbolur
Ahi kul ahmedim ağu aşımdır
Yar diye sardığım can-u kaşımdır
Kul ola dediğim haddi ben’imdir
Geçer gider ben’li eller zülolur
AÇIKLAMA:
hare: kırmızı çizgili üzere alınan giyim
bezirgan: uzak yollarda ticaret yapan tüccar
arş: Allahın yücelerdeki arşı
ferş: yeryüzündeki simetriği
cezbolmak: ilahi aşkın cezbesine kapılmak
ağu : zehir
zülolmak : zelil olmak, ayağa düşmek, perişan olmak
Yollar uzun yarden öçtüm pekuzar : giderken aşkla gittiği için adeta içmiş. yarden ölçmek dönerken ölçmek olup zor olduğu zaman yönünden ağırlaştığı için uzuyor. uzun yol uzun saatte gidilir. uzun saat uzun yol demektir fiziki olarak aynı olsa bile. Einstain’in izafiyet teorisi de bu anlayışa dayanır. yol, hız, zaman arasında ters bir ilişki vardır. hızın azalması (isteksiz dönüş) yolu ve zamanı uzatır. hız artınca yol ve zaman kısalır. iki aynı yaştaki insanı birini dünyada bıraksak, diğerini uzay aracıyla daima süratle göndersek (hızlı hareket-isteklilik) dünyadakinin torunu olur, fakat uzaya giden daha evlenmemiş erken bir yaştadır. Allah ise zaman boyutundan müstağni =uzak= bağımsız olduğu için kemal sıfatlarla mücehhezdir ve değişmez. insanı değiştiren şey ise zamandır. bu kanuna tabi olanın hüsrana uğramaması için hareket etmesi gerekir. bu hareket ise = iman, salih amel, sabrı ve hakkı tavsiyedir ki yürüyen banta benzer. arabanın size emredilen civatasını sıkmazsanız bir daha ona dönemezsiniz ki “bunun adı hüsrandır” kurtuluş ise ASR suresindeki bu ifadelerdir. iman ve onun ispatı olan imana uygun gayret olan salih ameldir.
kul ola haddi ben’im: benliğin terbiye ile edebe ulaşmasıdır. en üst makamda ben olmaz.
ben’li ellerin zül olmas: günahı işleten ben’ dir. ben terbiye olmazsa günahkarlık artar ve ahiret zülolur= rezillik rüsvaylık olur= ateş de olabilir Allah muhafaza.
ahi kul ahmede nasibdir.